61. Birle?im:Mizanpaj 1.qxd

advertisement
TBMM
B: 61
16 . 2 . 2010
O: 4
Değerli milletvekilleri, hâlen kurumların ittifak ettiği “kayıp çocuk” tanımımız yok bizim yani
mevzuatımızda “kayıp çocuk” tanımı yok. Bu tanım ortaya konmalıdır ve bütün kurumlarca ittifak
edilmelidir. Sadece, ailenin ve koruma kurumunun ihbar ettiklerini “kayıp çocuklar” olarak
nitelendiriyoruz sayın milletvekilleri. Çok önemli bir sosyal sorunumuz olan sokak çocukları kayıp
değil midir? Sayılarını bilmiyoruz. Çeşitli rakamlar telaffuz ediliyor, 20 binden 200 bine kadar. Ailelerin
bu çocuklar için kayıp ihbarı vermediği kayıp çocuk verilerinden belli değil mi? Kayıp çocuklarını
polise bildirmeyen ebeveynlere nasıl bir yaptırım uygulanmalı; bunu da tartışmalıyız bu komisyonda.
Davranış bozukluğu gösteren ve ailelerin bu çocuklarla baş edemediği ve ortadan kaybolduklarında
memnun bile olduklarını ortaya koyan ifadeler çıkıyor karşımıza. Hiçbir ebeveynin buna hakkı olamaz.
Bunu anlatmak ve dünyaya gelmesinden sorumlu olan ailelere bu sorumluluğu hatırlatmak
zorunluluğumuz var.
Davranış bozukluğu olan ya da ailenin bilinçsizliği, bilgisizliği nedeniyle davranış bozukluğu
geliştiren çocuklarla baş edebilme, eğitebilme yöntemlerinin, ailelere, ebeveynlere eğitimi verilmek
durumundadır. Ebeveynler bu konuda yönlendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, kayıp çocuklarımızdan belli bir kesimi, aile problemleri yaşamayan,
ailesinin gözü gibi baktığı ama kandırma, hile veya zorla kaçırılan çocuklar. Aileleri açısından
değerlendirildiğinde ne büyük bir acı kaynağı olduğunu hatırlatmak istiyorum. Bakkala giden, top
oynamaya çıkan, okula gitmek için evden ayrılan ya da sokakta, parkta oynarken kaçırılan çocuklar
bir daha evlerine dönmüyor. Ailelerin yaşadığı acı ve travma hangi kelimelerle ifade edilebilir ki?
Allah bu ailelere sabır versin değerli milletvekilleri ve bir an evvel yavrularına kavuşsunlar. Günler,
aylar, hatta yıllar geçmesine rağmen bir haber alamamanın, umudunu yitirmeden bekleyişlerin,
çırpınışların, her şeyden medet ummanın, uçan kuştan haber beklemenin, en olmayacak şekilde
olaylardan pay çıkarmanın, umutları tükendikçe acılarının katlandığının yani dünyada cehennemi
yaşamanın hâlidir herhâlde kayıp çocuğun ailesinin hâli, hayatı.
Sayın milletvekilleri, işsizlik yokluk demektir, yoksulluk demektir. Yoksulluk ise birçok ailenin
parçalanması, çocukların sokağa düşmesi ve evden kaçan çocukların sokakta geçecek olan acımasız
hikâyelerinin başlangıcıdır. Tüm dünyadakilerle değerlendirdiğimizde, sosyoekonomik seviye
düştüğünde kayıp çocukların sayısında büyük artış gözleniyor. Cumhuriyet tarihinin en yüksek
işsizliğinin yaşandığı, yoksulluğun boyutlarının giderek arttığı ve her konuda yoksunluğun ve
yozlaşmanın yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Aileler parçalanıyor, aile içi şiddet giderek artıyor
ve bu durumdan dolayı çocuklar için risk taşıyan bir ülke durumundayız. Eğer çocuklar ticaret amacı
ile kaçırılıyorsa daha çok, yoksul ve sahipsiz çocuklar tercih ediliyor. Çocuk nüfusumuz 23 milyon
736 bin 672. Nüfusumuzun yüzde 33’ü çocuk yani sıfır-on sekiz yaş. Güçlü aile yapımız ile geçmiş
dönemlerde badireleri atlatmak daha kolayken bugün aile yapımızdaki dejenerasyon ve gerekli
desteğin ailelere sağlanamaması riski artırıyor. Çocuklar neden kaçırılıyor? Evet, “Dünyada çocuk
ticaretinin arttığı dönemden geçiyoruz.” dedik. Fidye için mi? Bu, daha çok ekonomik durumu iyi
olan ailelerin çocukları için yaşandı ve yaşanıyor, çok fazla sayıda değil. Aileden intikam almak için
kaçırılan çocuklar oldu. Bu acıları zaman zaman yaşadık ve yaşanıyor. Evlat edinmek isteyenler,
bebekler ve ufak yaştaki çocukları kaçırıyor. Özellikle de Avrupa’da, bu, sektör hâlinde. Çocuk fuhşu,
cinsel istismar, çocuk pornosu için, organ ticareti mafyası tarafından, örgütlü çeteler tarafından veya
suç örgütlerinde kullanılmak, yankesicilik, gasp, hırsızlık, dilendiricilik, uyuşturucu satıcılığı için ve
önemli bir konu olan terör örgütleri tarafından çocuklar kaçırılmaktadır.
– 844 –
GÖKHAN-61
267–271
Download