1 Kürt kimliği, Anayasada ve yasalarda ülke bütünlüğü

advertisement
T.B.M.M.
B:25
9.11.1993
0:1
Kürt kimliği, Anayasada ve yasalarda ülke bütünlüğü açısından riskli bir olgu olarak ka­
bul edilmiştir. Yaşadığımız sıkıntıların, Kürt sorunuyla ilgili uygulanan yanlış politikalardan
kaynaklandığına inanıyoruz. Rejim, vatandaşlık esasına göre yurttaşlara eşitliği Öngörmüştür.
Buna göre Kürtler, anonim hakları olan kendilerine ait dil, kültür, eğitim gibi olanaklardan
mahrum bırakılmışlardır. Hızla değişen dünyanın bir parçası olan Türkiye'de yaşayan Kürtler
de, gelinen süreçte, bu vatandaşlık esasına dayalı sistemde, kimlik olarak kendilerini dışlandıgına inanmaktadırlar ve ülke bütünlüğü içinde kendilerini ifade edebilmek, yönetebilmek, kül­
türlerini yaşamak istiyorlar.
Rejim, bu isteği, Türkiye'nin bütünlüğü açısından tehlikeli kabul etmiştir. Bu anlayış, re­
jimle halk arasında güvensizliğin, yabancılaşmanın oluşmasına sebep olmuştur. Rejim, uygun
görmediği siyasal, sosyal, kültürel taleplere karşı kendisini koruyabilmek için yasal ve idarî ted­
birler almıştır; Kürt kimliğine, siyasî faaliyetlere, düşünce özgürlüğüne yasal sınırlandırmalar
getirilmiştir. Bu yetmemiş; olağanüstü hal sistemi, koruculuk ve antiterör yasası gibi tedbirler­
le, sistem, daha da baskıcı, bunaltıcı bir hale getirilmiştir.
Bütün bunlar, olayların, güvenlik dışındaki diğer boyutlarının görülmemesinden kaynak­
lanmıştır. Yasalarımıza göre, Türkiye'detyaşkabir halkın varlığını iddia etmekj bölücülük sa­
yılmıştır. Nitekim, Halkın Emek Partisinin kapatılmasında, Anayasa Mahkemesi kararı bu ge­
rekçeye dayandırılmaktadır. Devlet Güvenlik Mahkemesinde bizimle ilgili açılan davaların he­
men hemen hepsi, bu gerekçeyle açılmıştır.
Bütün bunlardan anlaşılacağı gibi, farklı düşüncelerin ortaya çıkmasına ve tartışma plat­
formu yaratılarak, yanlışların, doğruların belirtilmesine fırsat verilmemiştir.
.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bizler, zaman zaman, salt güvenlik tedbirlerine daya­
nan politikaların bölgedeki halk üzerindeki uygulamalarını ve sonuçlarını bu kürsüden duyur­
maya çalıştık. Amacımız, halkın gördüğü zararları ve devlet-halk ilişkilerinin çok vahim bo­
yutlara geldiğini ve şiddetin nasıl tırmandırıldığını anlatmaktı. Her defasında, "siz, devlet gü­
venlik güçlerini kasıtlı olarak yıpratmak maksadıyla bunları söylüyorsunuz" anlayişıla karşılaştık.
Şunu da çok net ifade etmek istiyorum : Hiçbirimizin böyle bir maksadı yoktur. Çünkü
bizler, bölge milletvekilleri olarak, sizlerden çok daha gerçekçi bir şekilde, güvenlik güçlerinin
hangi koşullarda orada görev yaptığını biliyoruz.
Sorumluluk, güvenlik güçlerinde değildir, onlar, kendilerine verilen görevleri çok zor ko­
şullar altında yerine getirmeye çalışıyorlar. Bütün sorumluluk burada, o politikalara karar ve­
ren kurumlarda ve kadrolardadır. Kim ağzını açıp muhalif bir şey söylemişse, hem karşısına
geçip "devleti bölmek istiyorlar, güvenlik güçlerine düşmanlık yapıyorlar" gibi kolaycı yakla­
şımlarla bugüne dek günübirlik politikalarla siyasetçiler, bizatihi devlete ve güvenlik güçlerine
zarar vermişlerdir. Zira, bu tarz yaklaşımlarla, konuların sağlıklı bir şekilde tartışılması engel­
lenmiş, toplumsal rahatsızlıkarın büyümesine sebep olunmuştur. Ve bugün gelinen noktada
yoğunlaşan şiddet, iki halkın bir arada yaşama arzusunu kemirmektedir. Bu, çok tehlikeli bir
gelişmedir. Dünyanın çağdaş hiçbir ülkesinde, etnik olaylar, güvenlik politikalarıyla kalıcı bir
şekilde çözülememiştir. Güvenlik politikalarını esas alan diğer ülkelerde ise, sorunlar kangren
haline getirilmiştir.
•*'.-.
Sayın milletvekilleri, toplumsal yaralarımızın adını, teşhisini doğru koymadıkça, tedavi­
sinde de başarılı olamayız. Bugüne dek, kimi güneydoğu olayı, kimi feodal yapı olayı, kimi
ekonomik geri kalmışlık, kimi de dış destekli terör olayı, kimi üç-beş eşkıya olayı şeklinde olaylara
:
— . 7 0
—
-'
: ' • • ! • • .
Download