M. Meclisi B : 58 yardımiyle sağlanan traiktörlerle ve meraları Sökerek ürün fiyatlarını artırarak, vergiden muaf tutarak girişilen yağma döneminin bilan­ çosunu, tarımla kapitalist işletmecilikle karşı­ laşmamız olmuştur. Kısacası, kapitalist toprak işletmesine ucuz insan gücü gereklidir; tarih­ sel yönünden dengine düşürmüş de elinin altın­ da köle bulunduruyorsa o köle, görevli, toplu sözleşmeli ve ağzından insan hakları düşmiyen bir işçi kesilmemelidir, ağasını bilmelidir. O halde Çalışma Bakanlığı gayet bilimsel çalış­ malarla ve çok sıkışırsa orijinali elli yıl, yüz yıl vadeli göstermekle pilot bölge uygulama­ ları ile bir süre oyalanabilir; tabiî Türk emek­ çisi çalıştıranlar bakanlığı ile çalışanlar bakan­ lığı arasındaki farkı öğreninceye kadar bu du­ rum böyle devam edecektir. Sayın milletvekilleri; A. P. iktidannm seçimden bu yana milletin ve işçilerinin gözünün içine baka baka aldattı­ ğı kanunların en önemlilerinden biri de işsizlik Sigortası Kanunudur, iş teminatının Devlet eliyle yok edildiği ve işçinin özel teşebbüs ta­ rafından kanun yoluyla istismarının temin edil­ diği bir ortamda, kamu sektöründe lokavta, iş Kanununda sebep göstermeksizin topluca ve ferdî işçi çıkarma uygulamalarına kanun hi­ mayesinde cüret edilen bir ortamda işsizlik Sigortası Kanunu, adam öldürmeyi teşvik etmek, sonra da ölenin ailesine sadaka vermekle eşit bir anlam, taşımakla beraber yeni seçimler de gelmiş çatmıştır. Çalışma Bakanlığı raporunda İşsizlik sigortası kanun tasarısı üzerinde de çalışmaların devam ettiği yazılıdır. Kanunun uygulanmasına 1972 yılında başlanabileceği kuvvetle muhtemel görülmüştür. Biz de, eko­ nomik darboğazlara girmiş bulunan Türkiye'de kısa zamanda işsizliğin kanunlara sığmıyacak derecede artacağını ve A. P. İktidarının 1972 yılma sahip çıkmıyacağını kuvvetle muhtemel görüyoruz. Sayın milletvekilleri; Emeğini satarak yaşıyanların canpazarı de­ mek olan asgari ücretler konusunda da bakanlık bütçesine Merkez Asgari ücret Komisyonu ça­ lışmaları için sadece 50 000 Tl. tahsisat konul­ ması dikkat çekicidir. Çalışma ataşelikleri zi­ yafet masrafı 25 000 Tl. dır. Bakanlık asgari ücret tesbiti çalışmalarını tahsisat yönünden baltalamıştır. Bu işin fazla kurcalanmasını is­ 21 . 2 . 1969 O :2 tememektedir. Bakanlık asgari ücretler ko­ nusunda raporuna bizleri tatmin edici tek ke­ lime koymamıştır, koyamazdı. Zira Çalışma Bakanlu Türk işçisine asgari ücretten söz aça­ maz ve tam tersine açtırmak istememektedir. Patronlar ise, sanki bütün işçiler bekârmış, milyonlarca işçi çocuğu ve eşi ortada yokmuş­ çasına asgari, ücretin tek işçi başına hesaplan­ ması için dayatmışlardır. Çalışma Bakanlığı sesini çıkartamamaktadır. Anayasanın 45 nci maddesi açıktır. Bakanlık, «insanlık haysiyeti­ ne yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlanmasına el­ verişli ücret» ten söz açmadıkça işçi sınıfına bir ihanet içine düşmektedir. Bütün değerlerin yaratıcısı olduğu için as­ lında paha biçilmez değerdeki emeğin, piya­ sada ücret olarak kestirilen fiyatını patronla­ rın eline bırakan bakanlık, Türkiye'nin kal­ kınması sermaye birikmesi ile olur, sermaye­ nin birikmesi de ucuz işçi çalıştırmakla olur felsefesine dayanan öael sektörcü Hükümetin bakanlığıdır, özel sektör hükümetlerinin bütün marifeti, işçi nafakasından sermaye yaratmak­ tır, eğer böyle olmasaydı A. P. nin Çalışma Ba­ kanı bir sendika kongresinde «Devletin ge­ çinme endekslerine inanmayın. Biz, işgikrin asgari ücretlerini tesibit ederken, eğlence mas­ raflarını da hesaba kattık.» diyerek beri yan­ dan da Türk işçisinin 1963 yılında tesbit olunmuş olan 12,80 kuruş ayda 360 Tl. lık asgari ücretle­ rinin insan haysiyetine uygun seviyeye çıkar­ mak isteklerini cevapsız bırakmazdı ve bütün Türk işçilerinin asgari ücretlerinin tasbitini bu kadar geciktirmezdi. Ücretlerinize zam istemeyin, istiyen vatan hainidir. Evvelâ biz zenginleşelim sonra da üc­ retlere zam düşünürüz, diyenlerin bu gülünç du­ rumuna bilinçli Türk emekçisi er geç son vere­ cektir. Sayın milletvekilleri; Çalışma Bakanlığının toplu sözlezmeler ve sendikalar karşısındaki tutumuna gelince, deği­ nilecek dikkate değer hususlar vardır. 1923 İzmir İktisat Kongresinin açıkgözlerin­ den bir tüccar şöyle demektedir: «Mütareke yıllarında işçi arasında fırkalar, dernekler kurulmuştu. Yüzlerine milliyetçi mas­ ke takmışlar ve işçiye hâkim olmak istemiş­ lerdi. Biz de Türkiye Umum Amele Birliğini