T.B.M.M. B : 115 14 . 7 . 2004 O : 4 Değerli milletvekilleri, şimdi

advertisement
T.B.M.M.
B : 115
14 . 7 . 2004
O:4
Değerli milletvekilleri, şimdi görüşmekte olduğumuz 641 sıra sayılı kanun tasarısının örteceği
alan, daha önceleri, 10 Nisan 1322 tarihli -yeni takvimle 1904 tarihli- Âsârı Atîka Nizamnamesi,
yine, 1710 sayılı ve 1973 tarihli Eski Eserler Kanunu ve 21.7.1983 gün ve 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunuyla düzenlenmişti.
Âsârı Atîka Nizamnamesi bir emperyal dönemine aitti, yüz yıllık bir nizamnameydi, daha düne
kadar uygulanan bir nizamnameydi; fakat, çağdaş anlamda bir koruma sağlayamadı, örtmeye çalış­
tı bu alanı; ama, bu arada, bu nizamname yürürlükteyken Bergama Sunağı kendisini Berlin'de bul­
du. Koruyamadı bu alanı.
Yine, Eski Eserler Kanunu ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu -ki,
son kanun, hemen hemen yirmibir yıllık bir kanun- yine, bu konudaki, özellikle Vancouver Toplan­
tısı ve 1992 Rio Konferansında gelişen yeni düşünceler, yeni tanımlar karşısında; yine, Avrupa
mimarlık mirasını koruma anlaşmaları ve uluslararası anlaşmalar karşısında, yeni ve çağdaş an­
layışlar karşısında alanını tam örtemedi ve buralarda yeniden bir düzenleme yapmak gerekti değer­
li milletvekilleri.
Sayın milletvekilleri, bu kanun tasarısı düzenlenirken, daha önce bizim bu kürsülerden yakın­
dığımız olaylar olmadı. Sayın Bakan -tasarının gerekçesinde de ifade edildiği gibi- bu alanla ilgili
olarak sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, bu konuyla ilgili insanların, vakıfların ve siyasî
partilerin de görüşlerini aldı ve burada, katılımcı bir düşünceyle, ortak bir şekilde, nasıl kültür ve
tabiat varlıkları ortak bir mirassa, Sayın Bakan da bu alanı katılımcı bir şekilde düzenledi; kendisine
buradan teşekkür ediyorum; Cumhuriyet Halk Partisi olarak da bu tasarıya olumlu oy vereceğiz;
ama, bizim düşüncelerimizin de oluşmadığı konularda görüşlerimizi ve tenkitlerimizi kendilerine
bildireceğiz.
Tasarı bize geldiğinde, Grup Başkanvekilimizle beraber, çok değerli Belediye Başkanımız
Piriştina'nın cenaze törenindeydik; hem cenaze törenini yaptık hem de bu tasarı konusundaki görüş­
lerimizi hemen düzelterek Saym Bakana ilettik. Önemli ölçüde yer aldığını görüyorum. Yer al­
mayan konuların da, ileride, yönetmeliklerle veya diğer mevzuatla düzenlenebileceğini
düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, kültür, çok yönlü ve karmaşık bir kavramdır. Kavramın tanımı ve kap­
samı üzerinde görüş birliği yoktur. İnsanın insanla, insanın toplumla, insanın doğayla ilişkilerinden
kültür doğar ve başka kültürlerden de etkilenerek değişir ve gelişir.
Bir ülkenin doğal ve toplumsal koşulları, o ülkenin kültürünün temel belirleyici öğeleridir.
Büyük Önder Atatürk, "Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür" derken, bu gerçeğin altını çiz­
mektedir.
Bugünkü kültürümüz, geçmişten, oldukça karmaşık bir kültür mirası devralmıştır. Üzerinde
dünyanın bilinen en büyük üç imparatorluğunu barındırmış Anadolu, âdeta, bir kültür bahçesidir.
Dünyada bu kadar çok kültürle iç içe yaşamış bir coğrafya ve ulus yoktur. Orta Asya'dan Avrupa'ya
kadar Türkler pek çok kültürle karşılaşmışlar, pek çok kültürü etkilemişler, pek çok kültürden de
doğal olarak etkilenmişlerdir. Bu karmaşık ve zengin kültürel miras, cumhuriyet dönemi kültür
yapımızın oluşumunda da belirleyici olmuştur.
Osmanlı döneminin kültür yapısında devlet ve toplum, iki önemli etken olarak görülmektedir;
ama, devlet yapısının toplumdan uzak, halkla mesafeli olarak işlemesi, kültürü olumsuz etkilemiş­
tir; daha doğrusu, bir kültürel başıboşluk oluşturmuştur. Bu nedenle, istenen ölçüde ortak bir kül­
türel yapı oluşmamıştır. Cumhuriyetle birlikte ülkemizde yeni bir kültür ve yaşam tarzının temelleri
atılmış, toplumsal ve ulusal kimliği esas alan, koruyan, geliştiren, kendi kökleri üzerinde yükselen
özgün bir kültür anlayışı benimsenmiştir.
1920'den günümüze kadar kurulan ve halen 59 uncusu işbaşında olan hükümetlerin program­
larına genci olarak baktığımızda, 4 adedinde kültür ve sanattan hiç söz edilmediği görülmektedir.
-132-
Download