İşçi İle İşveren Ahlâkı

advertisement
‫الصالة‬
ّ ‫احلمد هلل احلمد هلل احلمد هلل حنمده ونستعينه ونستغفره ونتوب اليه و‬
‫حممد وعلى اله وصحبه امجعني ونعوذ ابهلل من شرور‬
ّ ‫السالم على رسولنا‬
ّ ‫و‬
‫مضل له ومن يضلل فال هادى له‬
ّ ‫انفسنا ومن سيّئات اعمالنا من يهد هللا فال‬
‫نشهد ان ال اله اال هللا وحده ال شريك له ونشهد ان سيّدان حممدا عبده‬
‫ورسوله اللهم صلى على سيدان حممد وعلى ال سيدان حممد ّاما بعد فياعباد‬
‫هللا اوصيكم بتقوي هللا وطاعته ا ّن هللا مع الذين اتقوا والّذين هم حمسنون اعوذ‬
ِ ‫الشيطان الرجيم بسم هللا الرمحن الرحيم وأَ ْن لَيس لِ ْ ِْلنْس‬
‫ان إِاَّل َما‬
ّ ‫ابهلل من‬
َ
ّ
ّ
َ ْ َ ّ
‫ف يُ َرى صدق هللا العظيم وقال رسول هللا (صلى هللا‬
َ ‫َس َعى َوأَ ان َس ْعيَهُ َس ْو‬
ِ ِ
‫َج َرهُ قَ ْب َل أَ ْن ََِي ا‬
‫ف َع َرقُهُ صدق رسول هللا فيما قال‬
ْ ‫ري أ‬
َ ‫عليه وسلم) أَ ْعط األَج‬
‫او كما قال‬
İŞÇİ İLE İŞVEREN AHLAKI
Muhterem Müslümanlar!
İslam dinine göre; dünya ve ahiret mutluluğunun temeli
çalışmaktır. Çalışmak, insanı daima güzel düşüncelere,
saadet yollarını aramaya, hayatı kurtarmaya ve
yükselmeye sevk eder. Bir insanın, ihtiyaçlarını temin
etmek üzere helal kazanç peşinde koşmasından daha
güzel erdem düşünülemez.Yüce dinimiz İslam,
çalışmayı, gayretli ve başarılı olmayı övmüş; toplumun
ihtiyaç duyduğu iş ve hizmetleri yerine getirmeyi farz-ı
kifâye olarak telakkî etmiş; İslâm’a uygun olan her işe
değer vermiştir. İslam, tembelliği, hayata emeksiz
tutunmayı yermiştir. Cenab-ı Hakk: “İnsan için kendi
çalışmasından başka bir şey yoktur.” buyurarak, başarı
ve kazancın ancak çalışma neticesinde elde edileceğine
dikkatlerimizi çekmiştir. İslam dini gevşekliği,
vurdumduymazlığı, umursamazlığı hem işçi hem de
işveren açısından kötülemiştir. Aynı zamanda çalışmak,
insanı başkalarına muhtaç olma zilletinden kurtardığı
için zihnin ve gönlün yorucu meşguliyetini azaltır.
Çalışmak; gelecek ve rızık endişesini hafifleterek
maneviyatımızın güçlenmesine katkı sağlar.
Muhterem Müminler!
Dünya hayatı bir gölgelik gibi geçici faydalar diyarıdır.
İnsanoğlunun ebedi olmadığı bu diyarı, yaşadığı sürece
imar ve ıslah edip huzur ve sükûnet diyarı haline
getirmesi için çalışması gerekmektedir. Bu nedenle
Yüce dinimiz İslam, bu uğurda dikkatli ve gayretli
olmamızı ve geçimimizi kendi elimizin emeğiyle
sağlamamızı emretmiştir. Bu uğurda çekilen sıkıntıları
da bir kısım günahlara kefaret saymıştır. Peygamber
Efendimiz (s.a.v); “Kim işinden yorulmuş olarak geceyi
geçirirse Allah’ın mağfiretini kazanarak gecelemiş
olur.” sözleriyle çalışıp kazanma ve el emeğinin
önemini vurgulamaktadır. Gerek istihdam oluşturmak,
gerekse emeği ile çalışmak dinimizce teşvik edilmiş,
tembellik ve dilencilik çirkin görülmüştür. Bu konuya
Efendimiz (s.a.v) şöyle dikkat çekmektedir; “Sizden
birinizin bir ip alıp, evinden çıkması sırtına odun
yükleyip getirerek pazarda satması elbette halktan
yardım istemesinden çok daha şereflidir.” Yine Resul-i
Ekrem Efendimiz (s.a.v) çoluk çocuğunun nafakasını
temin etmek için kendi bahçesinde çalışan Sad b.
Muaz’ın nasırlaşmış ellerini görerek “İşte bu eller
Allah’ın sevdiği ellerdir. Bu elleri cehennem ateşi
yakmayacak.” buyurmuştur.
Muhterem Müslümanlar!
İslâmiyet'te işçinin de, işverenin de sorumlulukları
vardır. İşçinin yükümlülüğü işini dürüst yapmak, işini
icra ederken iyi niyet ve maharetini kullanmaktır.
Bunun tersi, kul hakkı almak olur. Kul hakkı ise sahibi
ile helalleşmeden Allah'ın affetmediği haklar
arasındadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadîs-i
şeriflerinde; “İşçi, işverenin malının koruyucusudur.”
anlamındaki mübarek sözü işçinin iş yerini emanet
olarak bilmesine ve kendi malı gibi korumasına işaret
etmektedir. Diğer bir hadisi şeriflerinde Efendimiz
(s.a.v); “Muhakkak ki Allah, sizden birinizin yaptığı işi
sağlam ve güzel yapmasından hoşnut olur.” buyurarak
çalışan kimselerin işlerine özen göstermeleri gerektiğini
vurgulamıştır. İşverenin yükümlülüğü ise, işçiye ancak
gücünün yeteceği işi yüklemek, ona zulmetmemek ona
değer vermek ve ücretini alnının teri dahi kurumadan
veya tam zamanında ödemektir. İş yerinde sağlık ve iş
güvenliği tedbirlerinin yanında ibadet için de zaman ve
mekân ayırmalıdır. Bu konuda Sevgili Peygamberimiz
(s.a.v) şunları buyurmaktadır: "Sizden birinin kardeşi
onun elinin altında bulunursa ona yediğinden yedirsin,
giydiğinden giydirsin, ona gücünün üstünde yük
yüklemesin", "Allah, zayıfların hakkını vermeyen bir
milleti yüceltmez", "Mahiyeti altındakilerin hak ve
nafakalarını kısmak, bir kimseye günah olarak yeter."
Muhterem Müminler!
İslam’a göre çalışma hayatında karşılıklı sevgi, saygı,
hukuk ve adalet prensiplerine uygun olarak hareket
edilmelidir. Bu itibarla İslam dini, çalıştırdığı kişileri
ezen, onların hak ve hukukunu ihlâl eden bir işvereni
tasvip etmediği gibi; iş vereniyle iyi geçinmeyen,
yaptığı işin gereklerini yerine getirmeyen çalışanı da
tasvip etmez. O halde sorumluluğunun bilincinde olan
Müslüman kişi ister işveren veya âmir, ister işçi veya
memur olsun hak ve hukuka riayet etmelidir. İş
hayatımızı “sevap ve günah kazanılacak bir imtihan
alanı” olarak görmeli; makam ve mevkiimiz ne olursa
olsun, işçi de olsak işveren de olsak sorumluluklarımızı
çok iyi düşünmeli, ebedi hayattaki kazancımızın
lehimize mi yoksa aleyhimize mi olduğunu daima
hesap etmeliyiz. Hutbemi bir hadis-i kudsi ile
bitiriyorum: “Aziz ve Celil olan Allah Teâlâ: “Üç
kimse, kıyamet gününde beni karşısında bulacaktır:
Benim adımı kullanarak haksızlık eden; hür bir insanı
satıp parasını yiyen; bir işçiyi çalıştırıp da ona ücretini
vermeyen!”
Related documents
Download