Değerli Müslümanlar! İLİ : BURSA TARİH :19.09.2014 Özürsüz olarak evinde oturup herhangi bir ameli yapan kimseler ile, Allah yolunda savaşanların, Allah katındaki dereceleri itibariyle eşit olmadıklarını bildiren bir âyet-i kerîme de Allah Teala: بسم هللا الرحمن الرحيم ِ ين ُق ِتُلوْا ِفي َ َوالَ َت ْح َسَب َّن َّالذ ِ يل َم َو ًاتا َس ِب ِ ه ْ ّللا أ َح َياء ِع َند َربِ ِه ْم ُي ْرَزُقو َن ْ َب ْل أ (وسلمAl-i عليه هللا169) قال رسول هللا صلي İmran İslam’da Şehitlik ve Gazilik ْ ُّما أَحدٌ ي ْد ُخ ُل الجنَّة ي ُِحب أن يرْ ِج َع إلى الدُّ ْنيَا ولَه ما على ْ ض َّ من شَيءٍ إالَّ ال ، ُشهيد ِ ْاألر İSLAM’DA ŞEHİTLİK VE GAZİLİK “Mü'minlerden özür sahibi olanlar dışında oturanlarla, malları ve canları ile Allah yolunda savaşanlar bir olmaz. Allah, malları ve canları ile savaşanları, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine cenneti vaad etmiştir, ama savaşanları, oturanlardan pek büyük ecirle üstün kılmıştır,”4 buyurmuştur. Bedir’den Çanakkale’ye kadar, ecdadımızın gösterdiği eşsiz başarılar, büyük bir vatan sevgisinin, şehitlik şerbetini içme sevdasının eseridir. Değerli Müslümanlar! Okuduğum ayeti kerimde Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar”1 Okuduğum hadisi şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (sav): “Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile, dünyaya geri dönmeyi istemez. Sadece şehit, gördüğü itibar ve ikram sebebiyle, tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister, Şehitliği gönülden arzu eden bir kimse, şehit olmasa bile sevabına nail olur.”2 buyurmaktadır. İnsan çalışarak mal-mülk, makam-mevki sahibi olabilir. Hatta pek çok rütbe ve ünvanlar elde edebilir. Bu rütbelerin başında hiç şüphe yok ki, şehitlik ve gazilik gelir. Çünkü bu rütbeler hayat karşılığında elde edilmekte ve inanç sayesinde kazanılmaktadır. Hem Hak katında ve hem de halk yanında şehadet mertebesine yükselmek, büyük bir mazhariyettir. Kaynaklarımızda “Şehit”, Allah'ın huzurunda diri olarak hazır bulunup, rızıklandırılacağı ve cennete gireceğine şehadet olunduğu için bu adı almıştır. “Gazi” ise, Allah yolunda ve vatan uğrunda savaştığı ve şehit olmayı arzu ettiği halde ölmeyip, sağ kaldığı için bu ünvanla şereflendirilmiştir. Gazi de, şehit olmak ve bu mertebeye yükselmek için savaştığından dolayı, o da şehitler derecesindedir. Hatta Peygamberimiz (s.a.v.) : “Bir kimse Allah yolunda şehit olmayı can-u gönülden isterse, yatağında ölse dahi Allah onu şehitler derecesine ulaştırır.”3 buyurmuştur. Değerli Müslümanlar! Şanlı tarihimizi birçok zaferle süsleyen ecdadımızın muvaffakiyetinin sırrı, milletin yek vücut olmasıdır. “Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” ruhunun yaşanmasıdır. Bunun en güzel örneği, Kurtuluş Savaşında maddi gücümüzün düşmana nispetle çok az olmasına rağmen, kazandığımız zaferde görmekteyiz. İngiliz komutanın “Bizi Türklerin maddi gücü değil, manevi gücü mağlup etmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile yoktu” şeklindeki itirafı bu gerçeği ifade etmektedir. Muhterem Kardeşlerim! Bu husus iyi bilinmelidir ki, Milletimizin bekası, şehitlik ve gazilik ruhu kazanmış bir kalbe sahip olan nesiller yetiştirmekle mümkündür. Bunun için çocuklarımıza, Bedir’den Çanakkale’ye kadar, bütün destanlarımızı ve ardındaki ruhu anlatmalı, aziz vatanımızın kıymetini öğretmeliyiz. Bu vesile ile bütün şehit ve gazilerimizi şükran, rahmet ve minnetle anıyoruz. Ali İmran 3/169–170 Kütüb-i Sitte,bab-ı cihad,.hadis no-1010 3 Ahmet b. Hanbel C.4/336 4 Nisa 4/95 1 2 Hazırlayan : Bilal COŞKUN- Mirahuraliağa Camii İmam-Hatibi / Karacabey Redaksiyon: İl İrşat Kurulu