ODYOLOJİ Odyoloji, bireylerde işitmenin normal ve anormal yönlerini, özelliklerini inceleyen ve çeşitli bilimleri de içine alan geniş bir alandır.(Myklebust 1953) Geniş bir alan olan odyoloji; bağımsız bir alan olan konuşma patolojisi ile otolojinin (kulak bilimi) birleşmesinden doğmuştur. İşitmeden anlayan, konuşma bozukluklarından anlayan kişi otologdur ve bir tıp doktorudur. Konuşma patolojisi bir tıp bilimi değildir. Konuşma patolojisi ile otolojinin eşleşmesi sonucu odyoloji bilimi ortaya çıkmıştır. Odyoloji ilk 1945’de kullanılmaya başlayan bir terimdir. Odyoloji, işitmenin bilimidir. Ancak birçok alanın yöntem ve bilgileriyle donanmıştır. Bunlar: 1-Madde ve hareketin sonucu olarak akustik olayları inceleyen fizik, 2-İnsan organizmasıyla hastalıkta ve sağlıkta ilgilenen tıp, 3-Organizmanın uyarılara tepkisini inceleyen psikoloji, 4-Organizmanın davranış değişikliği ve yönlendirmesini hedefleyen eğitim, 5-Bireyin kültürüne uyum yapması ile ilgilenen sosyoloji. İnsanların düşünebilme, düşündüğünü karşısındakine anlatabilme yeteneği, toplumsal yaşamın temelini oluşturur. Çocuk, çevresi ile kurduğu iletişim sayesinde içinde bulunduğu toplumun bir bireyi olur. İşitme engelli çocuğun sahip olduğu engel, onun iletişim kurmasını zorlaştırır. Lisanı yeterince kullanamayan, çevresindekilerle konuşamayan çocuk gerek yaşıtları gerekse büyükleri ile anlaşabilmek için başka yollar bulmaya çabalar. Bu durum, işitme engelli çocuğun hiçbir zaman konuşamayacağı anlamına gelmez. Engel, erken teşhis edildiği ve uygun işitme cihazı kullanıldığı takdirde bu çocuklar da yaşadığı toplumun lisanını öğrenebilmekte ve konuşabilmektedir. Çocuk ancak taklit yolu ile tekrarlar yaparak lisanı öğrenir. Çevresindeki konuşmaları takip eden, söylenenleri taklit yolu ile tekrar eden çocuk lisanı kazanma sürecine girer. Yani lisanı öğrenmenin ilk şartı İŞİTME’dir. İşitme, kulak tarafından sesin algılanmasıdır. Sese tepki vermenin gelişim dönemleri, çocuğun motor (kas ve hareket) ve mental (zihinsel) gelişimi ile uyum içerisinde olur. İlk önce, çocuk çevresindeki sesleri farketmeyi, yönünü tayin etmeyi ve belirlemeyi öğrenir, daha sonra sesler arasındaki ince ayrımı yapar ve tanıdık sesleri hatırlamaya başlar. En son olarak da konuşma yeteneğini geliştirir. Ses, bir enerji kaynağından yayılan gaz, sıvı ve katı ortamlarda moleküllerin sıkışıp gevşemesi ile ortaya çıkan enerjidir. Sesin iki önemli özelliği, frekans ve şiddettir. Cismin belli bir süre içindeki titreşim sayısı sesin frekans özelliğidir. Bir cismin saniyedeki titreşim sayısı artarsa, o ses tizleşir. Titreşim sayısı azalırsa kalınlaşır. Normal bir insan kulağı doğuşta, 2020-20.000 Hz.(Herzt) frekanslar arasındaki sesleri duyabilecek kapasitededir. Günlük yaşamda en çok karşılaştığımız frekanslar, konuşma seslerini içine alan 250--6000 Hz.’lik frekanslardır. Bu alan 250 içerisinde iletişimi en çok etkileyen (yani konuşma seslerinin yoğun olduğu)frekanslar ise 500500-2000 Hz’ler arasındadır. İşitme kayıplarının belirlenmesinde bu üç frekanstaki işitme eşikleri ortalaması alınır. Sesin yeterince şiddetli olmaması kaynak kişinin çıkardığı sesin alıcı tarafından algılanmamasına yolaçar. DesiBELL; sesin şiddet birimi olup, dB işareti ile gösterilmekte, telefonu bulan Aleksander Graham Bell adına kurulmuş bir bilim enstitüsü tarafından geliştirilmiş ses gücü birimidir. 0 veya -10 dB başlangıç noktası olarak kabul edilen ölçü insan kulağının farkedebileceği en ufak şiddettir. 20-25 dB(desibel) Fısıltı ile konuşma 2050--70 dB Normal konuşma şiddeti 50 70--85 dB yüksek sesle bağırma 70 90--100 dB Trafik gürültüsü 90 120--150 Yakında bulunan jet motoru 120 gürültüsü İşitme nasıl gerçekleşir. İnsan, beş duyusu vasıtasıyla algılayabildiklerini beyninde yorumlayarak anlamlandırır. İşitme duyusu da insanın çevresini algılamasına yardımcı olan, çevresindeki canlılarla iletişimini sağlayan bir duyudur. İnsanlar arasındaki iletişim, bir konuşan, bir dinleyen ve ikisi arasındaki anlaşmayı sağlayan bir aracı ile gerçekleşir. Ses açısından ele alınacak olursa bu olay verici, alıcı ve ses dalgaları şeklinde ifade edilebilir. Konuşanın zihnindekiler, beyinden verilen komutla ve konuşma organlarınca dil seslerine dönüştürülerek açığa vurulduktan sonra dinleyenin işitme organları aracılığıyla beyne ulaşır ve burada çözümlenerek konuşanın açıklamak istediği düşüncenin oluşması sağlanmış olur. İşitme engeli nedir? İşitmenin gerçekleşmesi için; Ses’in olması, Bu sesin insan kulağının algılayacağı frekans ve şiddet sınırları içinde bulunması, Sesi algılayacak alıcı organın, yani kulağın olması, Sesin kulak içindeki yapılardan engellenmeden geçerek beyindeki işitme merkezine ulaşması, bu merkezde doğru algılanıp, yorumlanması gerekmektedir. İşitme engelini daha iyi açıklayabilmek için anatomik yapısını kısaca gözden geçirmek yararlı olacaktır. Kulak, vücudumuzun en hassas yapılarından birisidir. Ve zararlı etkiler karşısında kolayca hasar görebilmektedir. Kulak üç temel bölümden oluşmuştur. İşitme yetersizliğinin nedenleri nelerdir? İşitme engeli vakalarının %95’inin doğum öncesinde, doğumda veya çocuk dili kazanmadan önce, %5’inin ise çocuk dili kazandıktan sonra oluştuğu bilinmektedir. İşitme engelinin nedenlerini doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası olarak sınıflandırabiliriz. Doğum öncesi nedenler Hamilelik döneminde annenin geçirdiği enfeksiyon veya hastalık (özellikle kızamıkcık, kabakulak, sarılık ...) · Hamilelik döneminde annenin röntgen çektirmesi · Hamilelik döneminde annenin ototoksik ilaç ve alkol kullanımı · Hamilelik döneminde geçirilen kazalar · Kan uyuşmazlığı · Genetik faktörler · Akraba evliliği Doğum anı nedenleri Doğum sırasında meydana gelen komplikasyonlar (kordon dolanması, oksijensiz kalma ...) · Düşük doğum ağırlığı · Erken doğum · Bebekte kan değişimini gerektiren sarılık · Doğum sırasında baş, boyun ve kulakta görülen zedelenme Doğum sonrası nedenler *Orta veya iç kulak yapılarında zedelenme *Çocukluk hastalıkları (havale, menenjit, kızamıkcık, kızıl...) *3 aydan fazla süren kronik orta kulak iltihabı (otit) *Çocukluk yaralanmaları (kafatası kırıkları, çatlakları, baş veya kulaklara şiddetli darbe, çok yüksek sese maruz kalma ve zarar verecek şekilde kulağa sokulan cisimler) Bunlara rağmen işitme yetersizliğinin nedeninin bilinemediği durumlar da vardır. İşitmenin Ölçülmesi İşitme engelli çocuğun işitme kaybı derecesini belirleyebilmek ve çocuğa uygun işitme cihazı seçebilmek için işitme duyarlılığının ölçülebilmesi gerekir. İşitme duyarlılığı odyometre (işitölçer) denilen araçlarla yapılmaktadır. Odyometrik ölçüm araçları, araçları, kişiye sesli uyaranları değişik şiddet ve frekanslarda iletmeye yarayan araçlardır. Bunlar sesleri gerektiğinde sağ, gerektiğinde sol kulağa iletebilecek özelliktedirler. Ayrıca bazı odyometrik ölçüm araçları sesi hava yolu ile ilettiği gibi gerektiğinde kemik yolu ile iletebilecek özelliğe sahiptir. Odyometri ile elde edilen ölçüm sonuçları işitme eğrileri biçiminde kayıt edilir. Odyometri ile elde edilen ve kişilerin işitme eşik değerleri ile işitme alanlarını gösteren grafik şeklindeki bu eğrilere odyogram denir. İşitme engelinin derecesine göre sınıflandırma 10dB-26 dB Normal 10dB İşitmede bir problem yoktur. 27dB--40 dB çok hafif 27dB Bazı sesleri (çağlayan sesi, yaprak hışırtısı gibi) duymada ve ayırdetmede güçlüğü vardır. 41--dB 41 dB--55dB Hafif Konuşma seslerinin bazılarını duyabilme güçlüğü vardır. Fısıltı ile konuşulanları duyamaz. 56dB--70dB Orta 56dB Karşılıklı konuşmaları anlamada güçlük çeker. 71dB--90dB ileri 71dB ileri İşitme cihazı olmadan konuşmaları anlayamaz ve takip edemez. 91dB ve üzeri Çok ileri Konuşma seslerini duyamaz. Çok yüksek şiddetteki sesleri duyabilir. İŞİTME ENGELİNİ OLUŞ YERİNE GÖRE SINIFLANDIRMA Çocuklarda genel olarak oluş yerine göre beş tür işitme kaybı görülür. İletim Tipi İşitme Kaybı Dış kulak veya orta kulağı etkileyen bir durum sonucu, sesin iç kulağa iletilememesi sebebiyle meydana gelen işitme kaybıdır. Sesin algılamasında değil, sesin iletiminde bir sorun vardır. Orta kulak boşluğunda sıvı birikmesi sonucu oluşan orta kulak iltihabı, kulak kiri birikmesi, kulağa sokulan yabancı cisimler, işitme kanalının şişmesi, yapısal anomali gibi durumlar iletimsel işitme kaybının sebepleri olarak sayılabilirler. Kulağı radyo sistemi olarak düşündüğümüzde, iletimsel kayıplarda, mikrofon (dış kulak) ya da iletici (orta kulak) kısımlarının mükemmel olarak çalışmaması söz konusudur. Genellikle bu tür işitme kayıplarında, tıbbi müdahale ve uygun cihazlandırma ile olumlu sonuçlar alınabilir. Duyusal-Sinirsel Tip İşitme DuyusalKaybı: İç kulak ve iç kulaktan beyne giden sinirlerin zedelenmesi sonucu meydana gelen işitme kaybıdır. Bu tip kayıplar iletim tipi işitme kayıplarına göre genellikle daha ağır ve kalıcıdır. Enfeksiyonlar, genetik etkenler ya da ilaç kullanımı duyusalduyusal-sinirsel işitme kaybının sebeplerindendir. Bu tür kayıplarda radyo sistemi benzetmesini düşündüğümüzde alıcının iyi çalışmaması söz konusudur. Mikrofon sesi alır ve iletici sesi ileterek görevini yerine getirir, ancak iç kulak sesi alamaz ve görevini tam olarak yerine getiremez. Karma Tip İşitme Kaybı Bu tip işitme kayıpları hem iletimsel hem de duyusalduyusal-sinirsel işitme kaybı türlerinin bir arada görülmesidir. Merkezi Tip İşitme Kaybı Merkezi sinir sisteminde meydana gelen bir zedelenme sonucu ortaya çıkan bir işitme kaybıdır. Dış ve orta kulak görevini yapar, iç kulak ve işitme sinirleri normal çalışır, fakat merkezde bir bozukluk vardır. Bu hasar bireyin sesleri algılamasını ve sese anlamlı bir şekilde tepki göstermesini engeller. Psikolojik İşitme Kaybı İşitme organlarının yapısı ve işleyişinde bir bozukluk olmadığı halde işitme gerçekleşmez. Bu gibi durumlar psikolojik işitme kaybı diye adlandırılır. Bunun histerik sağırlık, psikopsiko-somatik sağırlık diye adlandırıldığı da olur. Çocuklarda psikotik durumlarla, yetişkinlerde psikopsikonevrozla birlikte görülebilir. Psikolojik işitme kaybı çoğunlukla aniden oluşur. İŞİTME VE FONKSİYONEL MUAYENESİ İnsanda akustik enerjinin “ses” olarak algılanma olayına işitme işitme,, işitmeyi inceleyen bilim dalına odyoloj odyoloji, i, işitmenin incelenmesi amacı ile yapılan tetkiklere de odyometri odyometri,, işitme ölçümlerini yapan uzmanlaşmış kişilere de odyometrist denir. İşitme iki şekilde gerçekleşir. 1-Hava Yolu :Koklea’nın dış kulak ve orta kulak yardımıyla uyarılması sözkonusudur. 2-Hava Yolu:Koklea’nın çevresindeki kortikal kemik yapının iletmiş olduğu ses enerjisi ile uyarılmasıdır. Normal işiten bir insan kendi sesini hem hava yolu ile hem kemik yolu ile duymaktadır. Sesini teybe alan bir kişi sesini dinlediğinde sadece hava yolu ile sesini dinlediği için ona sesi farklı gelir. İŞİTME CİHAZI KULLANIMI Her tip işitme kaybına ve işitme kaybı olan her yaştaki bireye uygun bir işitme cihazı mutlaka vardır. Günümüzde gelişen teknoloji ve erken tanılama sayesinde bebekler bile işitme cihazlarından yararlanabilmektedir. Cihaz kullanımında önemli olan, işitme kaybı olan bireye en uygun işitme cihazının seçilerek cihaz kullanımında sürekliliğin sağlanabilmesidir. İşitme cihazları tam anlamıyla doğal sesi vermezler. Beynin yeni sesleri ayırt edip algılaması ve hatırlaması için belirli bir zamanın geçmesi ve çocuğun uygun eğitimi alması gerekir. İlk kullanılmaya başlandığında, özellikle çocuklar cihaz takmayı reddedebilirler. Sesleri ayırdetmeyi henüz öğrenmedikleri için duydukları sesler onlara anlamsız ve rahatsız edici gelir. Özellikle gürültülü ortamlarda çok fazla rahatsızlık duyarlar. Öğretmenlerin cihaz kullanımında çocukları teşvik etmeleri gerekir. Çocuğun cihaz kullanım süresini arttırmak amacıyla, öğretmen ve ailenin uygulayacağı çeşitli ödüllendirme yöntemleri, çocuğun cihaza alışmasına yardımcı olacaktır. Zaman içinde çocuk işitme cihazına alıştıkça seslerin ayrımına varacak ve işitme cihazından yarar sağlama oranı da artacaktır. Böylelikle çocuk cihazı kendisinin bir parçası olarak görmeye başlayabilecektir. Bu konuda öğretmenler ve aileler sabırlı olmalı, öğrencinin cihaza alışması ve onu kendinden bir parça olarak görebilmesinin zaman alacağını hatırlamalıdır. Çocuk büyüdükçe, kulağı da büyüyeceğinden belirli zaman aralıklarında gerekli kontrollerin yapılıp, kulak kalıbının mutlaka değiştirilmesi, eğitim almaya başladıktan sonra da dinleme seviyesi değişeceğinden cihazın ses ayarlarının düzenli olarak ayarlanması gerekir. Eğer çocuğun iki kulağında da işitme engeli varsa, her kulak için ayrı cihaz kullanılmalıdır. Çift cihaz kullanımı çocuğun iletişim becerilerinin gelişiminde etkili olacak, sesin yönünün tayinini kolaylaştırarak eğitimeğitim-öğretim ortamlarından daha etkin bir şekilde yararlanılmasını olanaklı kılacaktır Öğrenci, cihazını kaybetmemesi ve koruması konusunda bilinçlendirilmeli ve gerekirse yaşı küçük öğrenciler için cihaz, bir gözlük ipi yardımıyla boynuna asılarak düşmemesi için önlemler alınmalıdır. Ayrıca cihaz kullanımı konusunda çocuğun ailesi bilgilendirilmeli, cihazın temizliği, nasıl kontrol edileceği aileye öğretilmelidir.