poxvirus`lar, adenovirus`lar ve enfeksiyon oluşturma mekanizmaları

advertisement
POXVİRUS’LAR, ADENOVİRUS’LAR
VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA
MEKANİZMALARI
Prof.Dr.Ömer POYRAZ
POXVİRİDAE AİLESİ
• Poxviridae ailesinde yer alan virüsler, en
büyük ve en kompleks yapıya sahip
virüslerdir.
• Bu aile içerisinde bir çok virüs türü
bulunmaktadır.
• Bütün Poxvirus'lar morfolojik olarak
genelde birbirlerine benzerler.
• Hayvanlarda ve insanlarda hastalık
yapabilmektedirler.
Morfolojik Özellikleri
• Çok büyük virüslerdir.
• Yaklaşık 200 nm eninde, 400 nm
boyundadırlar.
• Diğer virüslerde olduğu gibi simetrik yapı
göstermezler.
• Daha kompleks bir yapıya sahiptirler.
• Görünüm olarak tuğlaya benzerler.
• Büyük olmaları nedeniyle ışık mikroskobuyla
yapılan incelemelerde, küçük noktacıklar
halinde görülebilmektedirler.
Morfolojik Özellikleri
• Virüsün en iç kısmında çift iplikçikli DNA'dan oluşan büyük bir
viral genom bulunur.
• Viral genom ve genom etrafındaki viral proteinlerden oluşan
yapıya viral kor adı verilir.
• Bunun dışında fonksiyonu tam olarak bilinmeyen iki adet lateral
cisimcik yer alır.
• Lateral cisimciklerin dışında ise lipoproteinden oluşan dış
membran bulunur.
• En dış kısımda ise yüzeyinde tubuli şeklinde çıkıntılar ihtiva eden
bir zarf vardır.
Elektron Mikroskopundaki
Görünümleri
Sınıflandırılması
• Poxviridae ailesi iki alt aileye ayrılmaktadır.
• Birinci alt aile vertebralıların Poxvirus'larını, ikinci alt
aile ise böceklerin Poxvirus'larını içermektedir.
• Vertebralıların Poxvirus'larr morfolojik yapıları,
konak özellikleri ve antijenik özelliklerine bakılarak 6
cinse ayrılmaktadır.
• İnsanlar için önemli olan Poxvirus'lar Orthopoxvirus
ve Parapoxvirus olmak üzere 2 cinste toplanırlar.
• Diğer 4 cinste yer alan virüsler ise yalnızca
hayvanlarda hastalık oluştururlar.
• Bunun dışında bir de sınıflandırılamayan Poxvirus
grubu bulunmakta olup, insanlarda enfeksiyon
oluşturmaktadır.
.
Sınıflandırılması
Sınıflandırılması
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Orthopoxvirus Cinsi
Geniş bir konak dağılımı vardır.
Bunlar çeşitli vertebralı grubunu enfekte ederler.
Bu cins içerisinde insanda hastalık oluşturan virüsler Variola (Smallpox), Vaccinia,
Maymun Çiçeği ve İnek Çiçeği virüsleridir.
Parapoxvirus Cinsi
Morfolojik olarak biraz farklılık gösterirler.
Orthopoxvirus'lardan biraz daha küçüktürler.
Yüzey görünümü yönünden de farklıdırlar.
Yüzeydeki tubuliler birbirleriyle çapraz oluşturacak şekilde bulunurlar.
Bu cins içerisinde Orf ve Sütçü Nodülü virüsleri yer alır.
Sınıflandırılamayan Virüs Cinsi
Bu cins içerisinde yer alan Molloscum Contagiosum virüsü insanlarda iyi huylu deri
nodülleri oluştururlar.
Tanapox ve Yabapox virüsleri ise maymunlarda hastalık oluşturmakta olup,
nadiren insanlara da bulaşabilmektedir
Üreme Özellikleri
• Poxvirus'lar DNA virüsü olmasına rağmen, diğer DNA
virüslerinden farklı özellikte replike olurlar.
• Diğer DNA virüslerinde DNA replikasyonu hücre
nükleusu içinde olmasına karşılık, Poxvirus'larda DNA
replikasyonu, viral komponentlerin sentezi ve
olgunlaşma tamamen sitoplazma içinde oluşur.
• Çiçek virüsü hücre kültürlerinde ve embriyonlu
yumurtada üretilebilir.
• Hücre kültüründe CPE oluşturarak ürerler.
• Embriyonlu yumurtanın ise koryoallantoik zarı
üzerinde poks adı verilen karakteristik lezyonlar
oluştururlar.
• Üredikleri hücrelerin sitoplazmasında çiçek virüsüne
tipik, asidofilik karakterde inklüzyon cisimcikleri
oluştururlar.
• Bu cisimciklere Guarnieri Cisimcikleri adı verilir.
SMALLPOX VİRÜSÜ (VARİOLA VİRÜSÜ)
• İnsanlarda çiçek hastalığını oluşturan
Poxvirus türüdür.
• Orthopoxvirus cinsi içerisinde yer alırlar
• Tipik döküntülerle karakterize
enfeksiyon oluştururlar.
Patogenez
• Virüs organizmaya genellikle damlacık enfeksiyonu
şeklinde üst solunum yollarının mukozasından girer.
• Bunun yanında çicek lezyonu kabuklarının üst solunum
yoluna ulaşmasıyla da bulaşım söz konusudur.
• Virüs ilk önce vücuda girdiği üst solunum yollarının
mukoza epitel hücrelerinde bir miktar üremeyi
takiben, fagositik hücreler ve makrofajlar tarafından
bölgesel lenf düğümlerine taşınırlar.
• Özellikle servikal lenf düğümlerinde üreyen virüsler,
buradan kana karışarak primer viremi yaparlar.
• Kan yoluyla bir taraftan vücuttaki diğer lenf
bezlerine, dalak, karaciğer, kemik iliği gibi organlara
yayılırken, diğer taraftan da deri ve mukozalardaki
küçük kan damarlarına ulaşırlar.
• Virüs bu organlarda da üredikten sonra ikinci defa
viremi oluşturarak tekrar deri ve mukozalara ulaşarak,
hastalığa özgül tipik döküntülerin ve lezyonların
oluşmasına yol açarlar.
Patogenez
Patogenez
Lezyonların Histopatolojisi
• Çiçek hastalığının esas hastalık tablosunu deri
ve mukozalarda görülen karakteristik
döküntüler ve lezyonlar oluşturur.
• Oluşan lezyonların temeli, epitel hücrelerinin
şişmesi ve erimesidir.
• Lezyonlar başta deri olmak üzere ağız, göz,
farinks, trachea ve yemek borusunda da
görülebilir.
• Bu lezyonların oluşması için virüsün kan yoluyla
mutlaka epidermise geçmesi gerekir.
Klinik Görünüm
• Çiçek hastalığında kuluçka dönemi ortalama 10-12 gün
arasındadır.
• Hastalığın başlangıcı genellikle anidir.
• Başlangıçta yüksek ateş, baş ağrısı, kırgınlık, vücut
ağrıları, halsizlik gibi genel hastalık bulguları vardır.
• Bir süre sonra vücutta hastalığa özgül tipik döküntüler
oluşmaya başlar.
• Döküntüler oluşmaya başladıktan 24 saat sonra ateş
normale döner.
• Hastalığın seyrine ve döküntülerin karakterine göre
çiçek hastalığı klinik yönden çeşitli gruplara ayrılarak
incelenir.
Variola Major (Variola Vera)
• Hastalığın en yaygın ve en tipik görülen şeklidir.
• Bu klinik formda hem genel hastalık tablosu, hem de
tipik döküntüler oluşur.
• Döküntüler önce göz, ağız ve farinks mukozasında,
yüzde, ellerde, kollarda ve bacaklarda başlar, daha
sonra hızla gövdeye yayılır.
• Döküntüler önce kırmızı renkli noktalar halinde
belirmeye başlar.
• Bu döneme makül dönemi adı verilir, 2-3 gün sürer.
• Nokta halindeki kırmızılıklar daha büyük, soluk kırmızı
renkli döküntüler haline dönüşür.
• Bu döneme papül dönemi adı verilmekte olup,
ortalama 2-3 gün sürer.
Variola Major ( Variola Vera )
• Papüllerin içerisinin sıvı ile dolmasıyla vezikül
dönemi başlar, 2-3 gün sürer.
• Bir süre sonra bu veziküllerin içi irinli hale
dönüşerek, hastalığın püstül dönemi ortaya
çıkar, 6 gün kadar devam eder.
• Püstüllerin kurumasıyla lezyon üzerinde kabuk
oluşmaya başlar.
• Bu döneme kabuk dönemi adı verilir.
• Bir süre sonra bu kabuklar kendiliğinden
düşerek lezyon yerinde çiçek sikatriksi adı
verilen izler bırakır.
Variola Major ( Variola Vera )
• İlk döküntülerin belirmesiyle kabukların düşmesi
ortalama 2-4 hafta içinde gerçekleşir.
• Vücuttaki tüm döküntüler aynı anda başlayıp, aynı anda
biter.
• Çiçek hastalığında, su çiçeğinde olduğu gibi farklı
döküntü dönemlerini aynı anda görmek mümkün
değildir.
• Döküntü döneminde bu döküntülerin çeşitli bakteriler
tarafından kontamine edilmesiyle septik artrit,
konjuktivit, osteomyelit, kornea ülseri gibi
komplikasyonlar oluşabilir.
• Lezyonların gözde oluşması durumunda körlüğe yol
açabilir.
Variola Major’da Klinik Görünüm
3.gün
7.gün
7.gün
20.gün
Variola Major’da Klinik Görünüm
Variola Major’da Klinik Görünüm
Çiçek ve Suçiçeği Döküntüleri
Suçiçeği döküntüleri
Çiçek döküntüleri
Çiçek Döküntülerinin Aşamaları
Variola minör
• Çiçek hastalığının daha hafif olan şeklidir.
• Kuluçka süresi Vaiola majordan daha uzun olup,
yaklaşık 15-20 gündür.
• Döküntü dönemleri görülür, fakat daha hafif
seyirlidir.
• Kabuklar düştükten sonra genellikle çiçek
sikatriksi oluşmaz.
• Sekonder bakteriyel komplikasyonlar oldukça
azdır.
Kanamalı Çiçek
• Genellikle vücut direnci düşük kişilerde
ortaya çıkan klinik formdur.
• Döküntü döneminde vücutta çeşitli tipte
kanamalar oluşur.
• Bu kanamalar deride lekeler, mukozada
kanamalar şeklinde ortaya çıkar.
• Bazı formlarda ise püstül dönemindeki
lezyonlarda kanamalar meydana gelir.
Varioloid
• Yıllar önce aşılanmış kişilerin çiçek
hastalığına yakalanması ile görülen klinik
formdur.
• Bu tür kişilerde belirli düzeyde
bağışıklık söz konusu olduğu için, ilk
ateşli dönem atlatıldıktan sonra az
sayıda ve dağınık durumda döküntüler
oluşur.
• Bu döküntüler iz bırakmadan iyileşir.
Döküntüsüz Çiçek
• Bağışıklığı yeterli düzeyde olan aşılanmış
kişilerde görülen klinik formdur.
• Bu formda ilk ateşli dönem geçtikten
sonra hastalık hızla iyileşir.
• Döküntü oluşumu gözlenmez.
Uterus İçinde Bulaşan Çiçek
• Hamilelik döneminde çiçek enfeksiyonu
geçirilmesi durumunda, virüs plasenta
yoluyla fetüse geçerek düşüklere,
anomalili doğumlara yol açabilir.
Bağışıklık
• Doğal olarak enfeksiyon geçiren kişilerde
ömür boyu bağışıklık oluşmakta olup, kişiyi yeni
enfeksiyonlara karşı korumaktadır.
• Hastalık geçiren kişilerde kompleman bağlayan
antikorlar, hemaglütinasyon inhibisyon
antikorları ve nötralizan antikorlar oluşur.
• Komplemanı bağlayan antikorlar 6-8 ay sonra
negatifleşirken, hemaglütinasyon inhibisyon ve
nötralizan antikorların pozitifliği ömür boyu
devam eder.
Laboratuvar Tanısı
• Tipik olarak görülen çiçek enfeksiyonlarında
klinik tanı koymak mümkün iken, tipik olmayan
klinik formların tanısında laboratuvar testleri
önemli yer tutar.
• İnceleme örneği olarak vezikül sıvısı,
veziküllerin tabanından alınan kazıntı örneği,
kabuklar ve serolojik inceleme için kan
kullanılır.
• Laboratuvar tanısı 3 grup altında incelenir.
Virüs İzolasyonu ve İdentifikasyonu
• Virüs üretilmesinde genellikle hücre kültürü ve
embriyonlu yumurta kullanılır.
• Alınan inceleme örneği hücre kültürlerine veya
embriyonlu yumurtanın koryoallantoik
membranına inokule edilir.
• İnkübasyon süresi sonunda embriyonlu
yumurtanın koryoallantoik membranında poks
adı verilen lezyonlar oluşur.
• Hücre kültürlerinde ise CPE oluşturarak
ürerler.
• Üreyen virüsün çeşitli serolojik yöntemlerle
kesin tanısı yapılır.
Korioallantoik membranda poks
oluşumu
Mikroskobik İnceleme ile Viral Yapıların
Araştırılması
• Hastalık materyalinden direkt olarak preparat
hazırlanarak ışık mikroskobu ile incelenir.
• Virüs oldukça büyük olduğu için, enfekte
hücreler içerisinde çok küçük noktacıklar
olarak görülebilirler.
• İnceleme örneğinden hazırlanan histolojik
preparatların incelenmesi ile Guarnieri adı
verilen inklüzyon cisimciklei görülür.
• Bundan başka floresan antikor yöntemiyle
viral antijen olup olmadığı araştırılır.
• Ayrıca elektron mikroskobu ile incelenerek
virüsün ayrıntılı yapısı görülebilir.
Guarnieri Cisimcikleri
Spesifik Antikorların Araştırılması
• Çeşitli serolojik deneyler kullanılarak,
hasta serumunda viral antikorların olup
olmadığı, ayrıca antikor titresinde
yükselme olup olmadığı araştırılır.
Epidemiyoloji
• Hastalığı geçiren kişilerde ömür boyu bağışıklık oluşur.
• Hasta kişiler özellikle inkübasyon döneminde daha
bulaştırıcıdırlar.
• Virüsün ilk önce üst solunum yolu mukozasında üremesi,
virüsün solunum damlacıkları ile dışarıya yayılmasını
kolaylaştırır.
• Bunun yanında lezyonlar da bulaştırıcı özelliktedir.
Hastalığın insan dışında rezervuarı bulunmamaktadır.
• Tek bir serotipi vardır.
• Hastalığa karşı geliştirilmiş etkili bir aşı bulunmaktadır.
• Tüm dünyada uygulanan başarılı aşı çalışmaları sonucunda,
çiçek hastalığı günümüzde yeryüzünden tamamen
silinmiştir.
• 1978 yılından sonra hiç bir çiçek olgusuna rastlanmamıştır.
• Bu yüzden son vakadan 10 yıl sonra, yani 1988 yılında aşı
uygulanmasına tüm dünyada son verilmiştir.
Korunma
• Çiçek hastalığından korunma aşılama ile mümkündür.
• Çiçek aşısı Vaccinia virüsü ile hazırlanan canlı bir
aşıdır. Bu aşı deri üzerine uygulanır.
• Deri çizilerek hassaslaştırıldıktan sonra, bu
hassaslaşmış bölgeye bir damla aşı damlatmak
suretiyle aşılama yapılır.
• Aşının uygulandığı deri bölgesinde sınırlı bir
enfeksiyon oluşur.
• Bu bölgede çiçek hastalığında oluşan döküntünün aynısı
görülür.
• Yani makül, papül, vezikül, püstül, kabuk ve sikatriks
dönemleri vardır.
• Aşılama sonunda aşı uygulanan yerde ömür boyu kalıcı
olan çiçek sikatriksi meydana gelir.
• Aşı reaksiyonu sırasında viremi oluşmaz.
• Koruyuculuk süresi en az 5 yıl civarındadır.
Çiçek Aşısı Uygulanışı
Çiçek Aşısındandan Sonra Oluşan
Döküntüler
VACCİNİA VİRÜSÜ
• Orhopoxvirus cinsi içerisinde yer alır.
• Çeşitli hayvanlarda enfeksiyon oluşturan
bir Poxvirüstür.
• Bu virüsün tavşan ve fareleri de
kapsayan geniş bir konak zinciri bulunur.
• Çiçek aşısının hazılanmasında kullanılır.
• Tek bir antijenik tipi vardır.
• Embriyonlu yumurtada üretildiğinde
daha büyük lezyonlar oluşturur.
MAYMUN ÇİÇEK VİRÜSÜ
• Orthopoxvirus cinsi içerisinde yer alır.
• Maymunlarda enfeksiyon yapan bir virüstür.
• Maymunlarla direkt teması olan kişilere
bulaşır.
• Klinik bulgular insan çiçeğindekine benzer.
• Maymun Çiçek virüsü insandan insana çok
nadir bulaşır.
• Bu yüzden insanlar arasında oldukça nadir
görülür.
Maymun Çiçek Virüsü
Enfeksiyonunun Görünümü
SÜTÇÜ NODÜLÜ VİRÜSÜ
• Parapoxvirus cinsi içerisinde yer alır.
• İneklerde genellikle memelere yerleşerek enfeksiyon
oluşturur.
• Genellikle meme başında lezyonlar oluşturur.
• İnsanlara süt sağımı sırasında bulaşır.
• Bu yüzden hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülmekte
olup, süt sağan kişilerin ellerinde nodül tarzında
lezyonlar oluşturur.
• Bu nodüller önce papül halinde başlar ve granülamatöz
bir kabarcık haline dönüşür.
• Vezikül oluşturmadan kabuklanarak 4-8 hafta içinde
tamamen iyileşir.
• Hastalık geçirmekle elde edilen bağışıklık kalıcı
olmamaktadır.
• Bu yüzden reenfeksiyonlar sık sık görülür.
Hayvanlarda Sütçü Nodülü
Enfeksiyonunun Görünümü
İnsanlarda Sütçü Nodülü
Enfeksiyonunun Görünümü
ORF VİRÜSÜ
• Parapoxvirus cinsi içerisinde yer alır.
• Genellikle koyun ve keçilerde enfeksiyon
yaparlar.
• Daha çok hayvancılıkla uğraşan kişilerde
görülür.
• Hasta hayvanlarla temas durumunda
bulaşır.
• İnsanda tek bir parmakta ağrısız, küçük
veziküller halinde başlar.
• Vezikül püstül haline dönüştükten sonra
kabuk bağlar.
• Kabuğun düşmesiyle kendiliğinden iyileşir.
• İnsandan insana bulaşım söz konusu
değildir.
Hayvanlarda Orf Lezyonlarının
Görünümü
Hayvanlarda Orf Lezyonlarının
Görünümü
İnsanlarda Orf Lezyonlarının
Görünümü
İnsanlarda Orf Lezyonlarının
Görünümü
İNEK ÇİÇEĞİ VİRÜSÜ (COWPOX VİRÜSÜ)
• Orthopoxvirus cinsi içinde yer alır.
• İneklerde genellikle memelere yerleşir.
• İnsana genellikle sağım sırasında bulaşarak, sağımla
uğraşan kişilerin ellerinde enfeksiyon yapar.
• Aşısız kişilerde daha ağır seyreder.
• Daha çok parmakta lokalize olur.
• Veziküler iltihabi lezyonlar şeklinde görülür.
• Bu virüs antijenik yönden Variola ve Vaccinia
virüslerine benzer.
• Bu yüzden bu virüsle enfekte olan kişiler, insan çiçek
virüsüne karşı da bağışıklık kazanırlar.
İnek Çiçeği Lezyonlarının
Görünümü
İnek Çiçeği ile Enfekte
Hayvanların Görünümü
MOLLUSCUM CONTAGİOSUM VİRÜSÜ
• Molloscum Contagiosum yalnızca insanlarda
oluşan, derinin bir nevi iyi huylu tümörüdür.
• Etkeni aynı isimle anılan, sınıflandırılamayan
bir Poxvirus'tur.
• Virüs hayvanlarda hastalık oluşturmaz.
• Aynı zamanda hücre kültüründe de
üretilmesi mümkün değildir.
• Bu yüzden virüs üzerinde ayrıntılı
çalışmalar yapılamadığı için, sınıflandırılması
mümkün olmamıştır.
• Hastalık tüm yeryüzünde sporadik ve
epidemik olgular şeklinde yaygın olup,
çocuklar ve gençler arasında sık görülür.
• Virüsün bulaşması genellikle direkt olarak
hasta kişilerle temas iledir.
• Bunun yanında hasta kişilerin havlu ve traş
malzemelerini kullanmak, hasta kişilerle
aynı havuza girmekle de bulaşabilir.
• Gençler arasında seksüel temas nedeniyle
daha sık görülür.
MOLLUSCUM CONTAGİOSUM VİRÜSÜ
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
İnkübasyon süresi 6 aya kadar uzayabilir.
Oluşan lezyonlar 2 yıla kadar kalıcıdır.
Daha sonra kendiliğinden gerileme gösterir.
Virüs düşük düzeyde immünojendir.
Bu yüzden bazı hastalarda hiç antikor oluşmayabilir.
Bundan dolayı ikinci defa enfeksiyona yakalanma
yaygın olarak görülür.
Hastalıkta oluşan lezyonlar genellikle kollar,
bacaklar, genital bölge, sırt ve kaba etlerde görülür.
Bu lezyonlar 2-5 mm büyüklüğünde, küçük, ağrısız,
pembemsi, siğil gibi kabarık, orta kısmı çukur
papüllerdir.
Lezyonların içleri süt gibi eksuda ile doludur.
Haftalar veya aylarca devam ettikten sonra
kendiliğinden iyileşir.
Molluscum contagiosum
Enfeksiyonunun Görünümü
Moluscum contagiosum
Enfeksiyonunun Görünümü
Moluscum contagiosum
Enfeksiyonunun Görünümü
Tanapox virusuna bağlı oluşan
nodülün görünümü
Yabapox virusunun maymunda
oluşturduğu enfeksiyon
ADENOVİRİDAE AİLESİ
• Adenoviridae ailesinde yer alırlar.
• İlk defa insan adenoid hücre kültürlerinden
izole edildiği için, Adenovirus adı
verilmiştir.
• Çeşitli organ ve dokularda hastalık
oluştururlar.
Morfolojik Özellikleri
• Adenovirus'lar 70-90 nm büyüklüğünde, çift sarmallı DNA
içeren, ikozahedral simetrili, zarfsız virüslerdir.
• Kapsomerleri morfolojik olarak 3 tip olup, antijenik yönden
farklıdırlar.
• Adenovirus'ların sınıflandırılmasında ve hastalık tanısında önemli
rol oynarlar.
1 - Hekzon Şeklindeki Kapsomerler : Kapsomerlerin 240 tanesi
hekzon şeklindedir. Bunlar insan Adenovirus'larında ortak
antijenik özelliktedir.
2 - Penton Şeklindeki Kapsomerler : 12 eksenin ucunda yer alan
kapsomerlerdir. Tüm Adenovirus'lar için ortak antijenik
özelliktedir.
3 - Fiber Şeklindeki Kapsomerler : Pentonlardan çıkan ve
yumru şeklinde uçları bulunan, çomak şeklindeki kapsomerlerdir.
Bu fiber antijenleri tipe özgüldür.
Morfolojik Özellikleri
Morfolojik Özellikleri
Sınıflandırılması
• Adenovirus'lar bir çok virüs türünü içerisine almakta
olup, başlıca 2 cins altında sınıflandırılırlar.
1 - Aviadenovirus Cinsi : Kuşları enfekte eden
Adenovirus'ları içine almaktadır.
2 - Mastadenovirus Cinsi : Memelileri enfekte eden
Adenovirus'ları içine alır.
• Mastadenovirus cinsi içerisinde antijenik yönden
farklı bir çok Adenovirus bulunmakta olup, insan
enfeksiyonlarında, antijenik yönden farklı 41
Adenovirus tipi izole edilmiştir.
• İnsanlardan izole edilen Adenovirus'lar fiziksel,
kimyasal ve biyolojik özelliklerine bakılarak
A,B,C,D,E,F olmak üzere 6 gruba ayrılarak incelenirler.
Üreme Özellikleri
• Adenovirus'lar yalnızca epitelyal orijinli
hücrelerde çoğalırlar.
• Hücre kültürlerinde CPE yaparak ürerler.
• Oluşturdukları CPE özel karakterde olup,
hücrelerin yuvarlaklaşmasına, ve üzüm salkımı
şeklinde kümeler oluşturmasına yol açar.
• Replikasyon enfekte hücrenin nükleusunda
oluşur.
• Enfekte hücrelerde intranükleer inklüzyon
cisimcikleri görülür.
Patogenez
• Adenovirus'lar farinks, konjuktiva, ince barsak ve bazen de diğer
organların epitel hücrelerini enfekte ederler.
• Genellikle bölgesel lenf düğümlerinden daha ileriye doğru yayılım
göstermezler.
• C grubunda yer alan Adenovirus'lar adenoidlerde ve tonsillalarda
uzun yıllar latent olarak kalırlar.
• Enfeksiyonun başlangıcından itibaren aylarca dışkı ile dışarı
atılırlar.
• Üst solunum yolu mukozası ya da konjuktiva yoluyla vücuda giren
virüs, özellikle üst solunum yolu epitel hücrelerinde lokal üremeyi
takiben, buradan alt solunum yolu gastrointestinal sistem epitel
hücrelerine ulaşırlar.
• Buradaki üremeyi takiben kana karışan virüs, viremi oluşturarak
deri ve bir çok organa yayılır.
• Oluşan enfeksiyonların çoğu tam iyileşme ile sonlanırken, bir
kısmında tonsillalarda, adenoid dokuda, payer plaklarında latent
olarak kalırlar.
• İmmün sistemin çeşitli nedenlerle baskılanması durumunda,
yeniden aktive olarak çeşitli hastalık tablosuna yol açarlar.
Patogenez
Patogenez
Patogenez
Klinik Bulgular
• Adenovirus ile primer enfeksiyonlar özellikle
çocukluk döneminde oluşur.
• Daha az sıklıkta ise yetişkinlerde ortaya çıkar.
• Bir Adenovirus tipi farklı klinik semptomlara
sebep olabileceği gibi, birden fazla Adenovirus
aynı klinik tabloyu meydana getirebilmektedir.
• Adenovirus'ların oluşturduğu hastalıklar
çeşitli gruplara ayrılarak incelenirler.
Solunum Yolu Hastalıkları
•
•
Öksürük, burun akıntısı, nazal konjesyon, başağrısı ve nezle gibi tipik
semptomlarla seyreder.
Bu tablolara ateş, titreme, kırıklık, myalji gibi sistemik semptomlar da eşlik
edebilir. Bu tür hastalıklar 4 grup altında incelenir.
1 - Akut Ateşli Farenjit : Genellikle bebek ve küçük çocuklarda görülen klinik
formdur. Sıklıkla C grubu Adenovirus'lar tarafından oluşturulur. Ateş, öksürük,
burunda dolgunluk, boğaz ağrısı görülür. Hastalık genellikle hafif seyirlidir.
2 - Faringokonjuktival Ateş : Akut, ateşli farenjit tablosunu andırır, fakat bu
tabloya konjuktivit eşlik eder. Genellikle B grubu Adenovirus'lar etkendir.
Genellikle kamplardaki yüzme havuzlarından kişilere bulaşarak salgın yaparlar. Tip
3, 7 ve 14 ile oluşur.
3 - Akut Solunum Yolu Hastalığı : Farenjit, ateş, öksürük ve halsizlik ile
karakterizedir. Askere yeni alınan gençler arasında salgın şeklinde görülür.
Enfeksiyonların çoğunda etken, tip 4 ve 7 'dir.
4 - Pnömoni : Daha çok askere yeni alınanlarda akut solunum yolu hastalığının
komplikasyonu şeklinde ortaya çıkar. Çocuklarda daha ağır seyreder ve yaklaşık %
8-10 oranında ölüme yol açar. Özellikle tip 3 ve 7 tarafından oluşturulur.
Solunum Yolu Hastalıkları
Göz Enfeksiyonları
• Adenovirus'lara bağlı göz enfeksiyonları çeşitli şekillerde ortaya
çıkar.
• Respiratuar hastalıklar sırasında oluşan göz enfeksiyonları, orta
şiddette seyreden konjuktivit tablosu şeklindedir.
• Genellikle yüzme havuzlarından bulaşır.
• Sıklıkla grup B ve tip 3 tarafından oluşturulur.
• Folliküler tarzda olan konjuktivitlerde bir çok Adenovirüs
etkendir.
• Bunlar Klamidyaya bağlı konjuktivitleri andırırlar.
• Kendi kendilerine iyileşirler.
• En ciddi göz enfeksiyonu epidemik keratokonjuktivittir.
• Bu hastalık oldukça bulaşıcıdır ve akut konjuktivit ile
karakterizedir.
• Korneada hasar oluşturarak keratite yol açabilirler.
• Enfeksiyon tablosu 2 yıla kadar devam edebilir.
• Genellikle tip 8, 19 ve 37 tarafından oluşturulur.
Göz Enfeksiyonları
Gastrointestinal Hastalıklar
• Bir çok Adenovirus tipi intestinal hücrelerde
üreyebilmekte ve dışkı ile dışarı atılabilmektedir.
• Fakat bunların çoğu hastalık oluşturmamaktadır.
• Tip 40 ve 41 belirgin gastrointestinal
hastalıklardan sorumlu bulunmaktadır.
• İshalli dışkılarda bol miktarda virüse rastlanır.
• Genellikle bebeklerde 1-2 hafta süren ishal ve
ateş tablosu ortaya çıkar.
Diğer Hastalıklar
1 - Hemorajik Sistit : Genellikle erkek
çocuklarda görülen sistit tablosudur. Virüs
idrarla dışarı atılır. Hastada hematuri, disuri
ve sık idrar yapma gibi klinik bulgular görülür.
Hastalık 4-5 gün devam eder.
2 - İmmün Sistemi Baskılanmış Hastalardaki
Enfeksiyonlar : Bu tür immün sistemi
baskılanmış kişilerde reenfeksiyon ve
reaktivasyon şeklinde ortaya çıkar. Özellikle
ciddi pnömoni ve hepatit gibi tablolara yol
açabilirler.
Bağışıklık
• Çoğu respiratuvar hastalık etkenlerinin aksine,
Adenovirus'lar reenfeksiyonlara karşı etkili ve
uzun süreli bir bağışıklık sağlarlar.
• Bu da dolaşımdaki nötralizan antikorlar
sayesinde olur.
• Tipe özgül nötralizan antikorlar hastalık
semptomlarının oluşumunu engellediği halde,
her zaman için reenfeksiyonları engelleyemez.
• Maternal antikorlar genellikle bebekleri ciddi
respiratuvar Adenovirus enfeksiyonlarına
karşı korurlar.
• 6-11 aylık bebeklerin % 50'sinde bir veya daha
fazla tip Adenovirus'a karşı antikor pozitifliği
bulunur.
Bağışıklık
• Normal sağlıklı yetişkinlerde genellikle çeşitli tiplere
karşı antikor pozitifliği bulunmaktadır.
• Tip 1,2 ,3 ve 5'e karşı nötralizan antikorlar, 6-15 yaş
grubu çocukların % 40-60'ında mevcuttur.
• Tip 3 ve 4'e karşı antikorlar ise daha yaygındır.
• Nötralizan antikorlar muhtemelen ömür boyu kalıcıdır.
• Komplemanı bağlayan antikorlar gruba özgül antikorlar
olup, tipe özgül antikorlardan farklıdırlar.
• Bunların koruyucu özelliği bulunmamakta ve zaman
içinde kaybolmaktadır.
• Küçük çocuklarda bazen bu antikorlar
oluşmayabilmektedir.
• Bir çok türe karşı nötralizan antikor taşıyan
yetişkinlerin çoğunda bu tür antikorlar
oluşmamaktadır.
Virüs İzolasyonu ve İdentifikasyonu
• Virüs izolasyonu amacıyla insan kaynaklı hücre
kültürleri kullanılır.
• İnsan embriyonik böbrek hücre kültürleri,
insan epitelyal hücre kültürleri duyarlı hücre
kültürleridir.
• Virüs üremesine bağlı olarak hücrelerde şişme,
yuvarlaklaşma ve kümeleşmeler görülür.
• İnceleme örneği olarak hastalığın klinik
görünümüne göre boğaz sürüntüsü, konjuktival
sürüntü, rektal sürüntü, dışkı ve idrar gibi
örnekler alınır.
• İzole edilen Adenovirus'lar çeşitli serolojik
deneylerle tiplendirilirler.
Virüs İzolasyonu ve İdentifikasyonu
• Göz, akciğer ve genital sistemden Adenovirus
izolasyonu tanı koydurucudur.
• Fakat boğazdan izole edilen Adenovirus, klinik
bulgularla birlikte değerlendirildiğinde
anlamlıdır.
• Adenovirus'ların barsak ve lenfoid dokuda
uzun süre inatçı enfeksiyon oluşturması
nedeniyle dışkıdan virüs izolasyonu, ancak
kişide gastroenterit tablosu bulunması
durumunda önemlidir.
Serolojik İnceleme
• Çeşitli serolojik yöntemlerle gerek
spesifik antikorların varlığı, gerekse
total antikorlarda titre yükselmesi olup
olmadığı araştırılır.
Epidemiyoloji
• Adenovirus enfeksiyonları tüm yeryüzünde
yaygındır.
• Enfeksiyonlar yıl boyunca görülür.
• Salgın şeklinde seyretmez.
• Genellikle fekal- oral yolla bulaşır.
• Bunun yanında kontamine eşyalar ve solunum
damlacıkları ile de bulaşabilmektedir.
• Genellikle Adenovirus tip 1,2,5 ve 6 ile
enfeksiyonlar yaşamın ilk yılında geçirilir.
• Ateş, farenjit ya da asemptomatik olarak
seyreder.
• Bunlar genellikle adenoidlerden ve tonsillerden
izole edilirler.
Epidemiyoloji
• Adenovirus'lar normal toplumlardaki üst
solunum yolu enfeksiyonlarının % 5-10'undan
sorumludur.
• Bunun yanında yeni askere alınanlardaki üst
solunum yolu enfeksiyonlarının % 50'sinden
sorumludur.
• Bu da sıkışık yaşamaya ve virüsün damlacık
enfeksiyonu ile solunum yoluyla bulaşmasına
bağlıdır.
• Kışın görülme oranı daha yüksektir.
• Konjuktivit şeklindeki enfeksiyonlar ise daha
çok yüzme havuzlarından kaynaklanmaktadır.
Korunma
• Korunma amacıyla tip 4 ve tip 7'den
hazırlanmış attenüe aşı uygulanmaktadır.
• Bu aşı kapsül içerisinde ağız yolundan
uygulanır.
• Genellikle askeri birliklerde, askere yeni
alınanlara uygulanır.
• Tek doz olarak yapılan bu aşı, % 90'lara
varan oranlarda bağışıklık
oluşturmaktadır.
Download