C Senatosu B : 29 27 . 1 . 1971 O : 2 vecibeleriyle

advertisement
C Senatosu
B : 29
vecibeleriyle uygulanacak bir toprak reformu­
dur.
Değerli arkadaşlarım,
istikrarlı ve hızlı kalkınmanın başlıca aracı
sanayi yatırımları ve sanayi kalkmmasıdır. Plâ­
nın en hızlı kalkınmayı öngördüğü sanayi sek­
törüne bir göz atalım. Bilindiği üzere plân sa­
nayi sektörünün % 12 lik bir hızla kalkınmayı
ve ikinci Beş Yılhk Plân dönemi sonunda
©SMH'nın % 20.5 in sanayi sektöründen sağlan­
masını öngörmekte idi. İkinci Beş Yıllık Plân
döneminin başında bu oran % 16.3 yani beş yıl
zarfında iktisadi yapıda sanayi lehine bir de­
ğişiklik yapılması hesaplanmıştı. Ancak İkinci
Beş Yılhk Plânın yürürlüğe konduğu 1968 den
itibaren bu sektörün kalkınma hızı seyrini takibedersek tahminlerin gerçekleşemediğini ve
arzulanan yapı değişikliğinin daha uzun vâde­
de yapılamıyacağmı anlarız. Zira plânın hedef
olarak tesbit ettiği % 12 kalkınma hızı
1968 de % 10, 1969 da %9 ve 1970 de de % 5.7
olarak gerçekleşmiştir. 1970 lerin Türkiye'si ge­
rek dış finansman ve gerek teknik personel ba­
kımından 1960 larrn Türkiye'sinden çok daha
fazla hızlı kalkınma oranaklarma sahiptir. Ev­
velâ dışarda çalışan işçilerden 1965 - 1970 ara­
sında 785 milyon dolar döviz temin etmiştir.
Ayrıca bu dönemde 466 milyon dolan proje
441 milyon doları program kredisi olmak üze­
re cem'an 907 milyon dolar sağlanmıştır. (Eko­
nomik rapor - ödemeler dengesi) bütün bu im­
kânlara rağmen kalkınma hızının plân hedef­
lerinin çok altında kalmasını ancak A. P. ikti­
darının yanlış iktisadi politikası sonucu kay­
nakların israfiyle izah etmek mümkündür.
İkinci Beş Yıllık Plân özel sektör harcama­
larının plân dönemi sonunda % 46,7 den
% 49.3 çıkartılacağını belirtmekte ve bu suretle
giderek Türk ekonomisinde ağırlığın özel sek­
törün eline geçmesini öngörmektedir. Bu plân
ilkesine uygun olarak yürütülen politika sonu­
cu kamu yatırımları kısıtlanmış, montaj ve am­
balaj sanayiinin olumsuz gelişmesi önleneme­
miş, bunlar ihracata dönük millî sanayiler ha­
line getirilememiştir.
1969 ve 1970 yıllan inşaat ve konut sek­
törleriyle 1969 ulaştırma sektörü kalkınma hızlanna bakacak olursak buralarda plân hedefle­
rinin çok aşıldığını görürüz. Merkezi plâna bağ-
27 . 1 . 1971
O :2
lanmıyan yalnız teşvik faktörleriyle plân hedef­
leri içinde tutulmaya gayret edilen özel sektö­
rün bu haliyle plân dengesini bozma yanında,
büyük ölçüde kaynak israfı yaptığını ve geliş­
memizi önlediğini gözden uzak tutmamalıyız.
Değerli arkadaşlarım,
Yıllardan beri bir türlü gelişenıiyen ihracat­
la değişmiyen ithalât ve ihracatın kompozisyo­
nu ve bunların sonucu olarak artan dış ticaret
açığı takibedilmekte olan ekonomik politikanın
diğer bir başarısız yönüdür. Cumhuriyet tari­
hinde dış ticaret dengesinin lehe geliştiği yal­
nız bir dönem vardır. O da 193.0 larda başîıyan ve o günün anlamında plânlı bir ekonomiye
dayanan Devletçiliğin kabul ve uygulandığı
1930 - 1946 dönemidir. 17 yıllık bu sürede 1938
hariç (4.9 milyon dolar açık) dış ticaret daima
lehe gelişmiştir. 1946 da 208.2 milyon dolar­
lık bir dış ticaret fazlamız vardır. Dış yardım
almaya başladığımız 1947 den itibaren dış tica­
ret dengesi aleyhe bosıılmuş ve 1947 de 59.8 mil­
yon dolarlık açık giderek büyümüş 1970 te 350
milyon dolara baliğ olmuştur. (Ekonomik ra­
por - ödemeler dengesi ve Prof. Bulutoğlu - Ya­
bancı Sermaye kitabı tablo 12).
Alman dış borç ve yardımların gayesi Tür­
kiye'yi belirli bir süre sonra ekonomik bakım­
dan kendi kendine yeter hale getirmektir. Hal­
buki sonuç aleyhimize oldu. Zira 1958 - 1962
döneminde sanayi üretimine oranla sanayi mal­
lan ithalâtı % 28 iken bu oran 1S62 - 1966 dö­
neminde % 32 ye, 1968 de % 47 ye ve 1969 da
% 49 a yükselmiştir. Bu da gösteriyor ki, çeşit­
li yollarla alman yardımlar bizi sanayi kalkın­
mamızı gerçekleştirerek kendi kendimize yeter
hale getirmekten ziyade dışa bağlı bir duruma
sokmaktadır. Bugün 1965 lerden daha önce
mevcudolmıyan işçi dövizlerine rağmen alınan
borç ve faizlerini ödemek için borç almak zorun­
da kalmaktayız. 1970 yılında alınan 371 mil­
yon dolarlık borcun 208.7 milyon doları eski
borç taksitleri ve onların faizleriyle yabancı
sermayenin 35 milyon dolarlık kâr transferine
ayrılınca geriye Türk ekonomicine yararlı ola­
bilecek ancak 127.3 milyon dolar kalmaktadır.
Bu hesaba göre alman borçların % 60 ı borç
taksiti faiz ve kâr transferi olarak tekrar dışarı
gitmektedir.
Dış borçları doğuran dış ticaret dengesi üze­
rinde de kısaca duralım; burada yalnız üç yı-
— 58 —
Download