C Senatosu B : 73 çen plân devresinde 1968 e kadar bir yayma yapılmış idi, üç senelik. Bu bütün ağırlığı ile İkinci Beş Yıllık Plân devresine gelmiştir. Dış borçlarımızın, senede faizleriyle birlikte ihracatımızın yüzde 30 una yakın bir kısmını dış borçlarımıza tahsis etmemiz halinde bu plânı gerçekleştirmek imkânı olmıyacaktır. Bu sebeple Hükümete düşen bir diğer vazife bü­ tün gücünü kullanarak dış borçlarımızı, mev­ cutları daha uzun bir devreye yaymayı sağla­ maktır. Bunu yapabildiğimiz takdirde plânda bir başarı sağlıyabiliriz. Yine bu vesile ile başka arkadaşlar da te­ mas etti, reformlara ilişmek istiyorum. Re­ formların çekinilmeden gerçekleştirilmesi lâ­ zımdır. Türkiye sadece bir tedricî tekâmül ile meselelerini halledecek bir memleket değildir. Gerektiği takdirde halka benimsetmek şartiyle bütün reformları, köklü değişiklikleri yapabil­ melidir. İşte idarenin ıslahı, vergi dairesinin ıslahı, personel reformumuz, zirai reform ve toprak reformunu bu arada zikretmek lâzım­ dır. Bu plânın başarıya ulaşması için bu re­ formların da gerçekleştirilmesi zaruridir. Muhterem arkadaşlarım, son olarak bir iki noktaya temas ederek sözlerimi bitireceğim. Sanayii, plân, sürükleyici sektör olarak mü­ talâa ediyor. Ancak, bunu yaparken şüphesiz tarımı ihmal etmemek lâzımdır. Hiç olmazsa tarım için tesbit edilen hedeflere behemehal ulaşmayı sağlamak lâzımdır. Yine yurdumuzun kalkınması bakımından hayvancılığa da önü­ müzdeki devrede büyük önem verilmesini te­ menniye şayan görüyorum. Bu arada az geliş­ miş bölge olarak Doğu kalkınmasına da önce­ lik verilmesini bilhassa rica ederek sözlerimi bitiriyorum. Plânın memlekete hayırlı olmasını ve plân tatbikatçılarının da başarılı olmasını temenni ederim. Saygılarımla, (Alkışlar) 1 BAŞKAN — Millî Birlik Grupu adına Sa­ yın Yıldız. MİLLİ BİRLİK GRUPU ADINA AHMET YILDIZ (Tabiî Üye) — Sayın Başkan, sayın ar­ kadaşlar; önümüzdeki beş yıllık süre ile Devlet yönetimimizin başlıca dayanağı olacak olan İkinci Beş Yıllık Plânın görüşülmesi bu yılın en önemli yasama konusudur. Bu ölçüde önemli 19 . 6 . 1967 O : 1 ve geniş kapsamlı konuları kavrıyan belgenin ancak görüşmelere başlamadan bir gün önce herkesin eline geçmiş olması kişisel incelemelelerimizin yetersizliği yönünden çok olumsuz bir olaydır. Ümidederiz ki, bundan sonra böyle bir olup - bitti ile bu derece önemli belgeler üzerinde hazırlıklı konuşma yapmamızı engelliyecek bir durumla karşılaşmayız. Ben grup adına görüşlerimi sunarken, şimdi­ ye kadar söylenen sözlerin büyük kısmına değinmiyeceğim, değinmemeye çalışacağım. Sözle­ rimin başında hoşnutluk veren bir hususa da de­ ğinmek isterim. Plân deyince Kuzeyin soğuk rüzgârları yüzüme vurur gibi oluyorum diyen ad ve kafiye benzerliğine dayalı benzetmelerle plânlı politikayı gözden düşürmede aşırı çaba gösterenlerden tutunuz da, plânlı gidişi çıkarları­ na aykırı bulanların ve onun anlamını kavramıyanlara değin herkes plân kurumu üzerin­ de bir anlaşma halinde görüniivorbueain. Bun­ dan hoşnutluk duvuvoruz. Hükümetlerin ekono­ mik gelişme politikalarını ve saptanmış hedefle­ re ulaşmak için türlü alanlarda izlenecek yol­ ları, uygulama yöntemleri ve kullanılacak kay­ nakları kapsıyan plânlar hakkında geç de ol­ sa, bizde de beliren bu anlavışı umudla karşı­ larız. Nereden nereve geldiğimizi düşündüğü­ mün takdirde gerçekten hoşnutluk duvmak ge­ rekir. Hoşnutluk duvdu^umuz diğer bir husus da şudur. Plânın öngördüğü yüzde yedilik büvüme hızını çok aşın sayan iç, dış çevreleri de bir ivive yönelişe tanık olmaktavız. Gerçekten "o^nm ilk gönisüMü^ü devrelerde işte uzman di ve tanınan, bilerin dive tanınan bâzı kimse­ lerle dış çevreler bu hızı çok aşırı saydıklarını söylerlerdi. Türlü siyasal iç ve dış buhranlarla yorarunluŞumuz ve Devlet düzenimizin yeni baştan kuruluş hazırlıklarına giriştiğimiz bir dönem­ de ve plân yönünden acemilikten başka, plâ­ na karşı sert bir direnme karşısında bulundu­ ğumuz zamanlarda bile ortalama yüzde 6,5 luk bir kalkınma hızı sağlandığına göre yüzde 7 kuruntusuz bir oran sayılmalıdır. Türkiye'nin potansiyeli karşısında bu rakamın daha da bü­ yütülmesi gerektiğinde yakın bir gelecekte gö­ rüş birliğine varanların sayısı daha da artacak­ tır kanısındaız. Temennimiz bu sürenin uzun olmamasıdır. Bir bilinmezin keşfini yapmışça-