ö. Senatosu B : 28 2.2. 1962 O : 2 — 657

advertisement
ö. Senatosu
B : 28 2 . 2 . 1962 O : 2
lardan, hesap uzmanlarından yapılan takviyeler­
le müddetin, tasarrufuna gidilmesi, çok kabili­
yetli olsalar bile, bu ilâve elemanların neticenin
istihsalinde beklenileni getireceklerine endişe
ile bakılabilir. Bilgili olmak plân yapmaya kâfi
vasıf değildir. Plân yapmayı bilmek asıl olan­
dır. Eğer kısa zamanda netice alınmak isteni­
yorsa hariçten ve plân yapmaya alışkın eleman
tedariki bizce daha muvafık ve netice istihsali­
ne daha yararlı olurdu. Bu suretle umumi hizmeler de aksatılmazdı.
Malûm olduğu veçhile, koalisyon birbirin­
den ayrı iktisadi görüşe sahip iki partiyi mem­
leket hizmetinde birleştirmiş bulunuyor. Blbetteki müşterek mesainin neticesi olarak her biri
kendi iktisadi programlarını tahakkuk ettirmek
imkânına sahip ve hâkim değildirler. Her biri
aynı nisbette fedakârlık yapmaya mecburdur­
lar. Şu görüş muvacehesinde bir sual akla geli­
yor. Plânlama Teşkilâtının iktisadi tutumu ne­
dir?.
Bugüne kadar bu sual parti olarak bizi tat­
min edici bir cevaba mazhar olmamıştır. Âmme
efkârına beyan ettiğimiz gibi parti olarak bizim
iktisadi tutumumuz ortanın solunda ve fakat so­
lun ortasında değildir. Sarahaten arz edelim ki,
çalışmalar solun ortasında tecelli ederse parti­
miz hazırlanan plânların yeniden gözden geçi­
rilmesini ve tahsilini talebedecektir.
Muhterem arkadaşlarımız, burada dikkatle
üzerinde duracağımız ticari hayatımızdan bahse
başlarken üzülerek ifade etmeye mecburuz ki,
yıllar boyunca tenkid edile edile bitirilmiyen
ve her defasında da aynı hatayı tekrarlamakta
devam ettiğimiz bir hastalığımız vardır. Müs­
takar bir dış ticaret ve iç ticaret rejimimiz
yoktur. Ve olamamıştır. Çok defa harici te­
maslarımızda yarının ne getireceğini bilemedi­
ğimizden ciddî ve devamlı iş yapmak imkânı
bulunamamaktadır. Aynı sene içinde dahi re­
jim değişikliklerine şahidolduğumuz ifade edi­
lirse dış ticaret münasebetlerimizin bu yüzden
daima zayıf kalmasının sebebi kolayca anlaşı­
lır. Kanaatimizce ilk gözetilmesi gereken ted­
bir iç ve dış ticaret rejimimizde mutlak istik­
rar ve devamlılıktır. Şunu itiraf edelim ki,
ticari hayatımızda istikrarın yalnız Ticaret Ve­
kâletince alınacak tedbirlerle mutlak temin
edileceği düşünülemez. Malî istikrar, sanayi po­
litikamızda istikrar, gümrük işlerimizde istik­
rar, ve bu vekâletlerin Ticaret Vekâletiyle
koordine çalışması temin edilmedikçe muvaf­
fakiyet imkânsızdır. Bu cihet üzerinde de
ciddiyetle eğilmek ihtiyaemdadır.
Bizim tasarrufa riayetkar olmak, mümkün
olduğu kadar fazla yatırım ve plân gayemizdir.
Fertçe ve Devletçe tasarrufun yaratacağı neti­
celer memleket kalkınmasını daha büyük serma­
ye yatırılmasını temin eyliyecektir. Ancak, Dev­
let Plânlama Teşkilâtının kamu tasarrufları için
tavsiye ettiği vergileme yolunun daima müspet
netice veren bir usul olmadığını ilâveden geçemiyeceğiz. Vergileme ve vergide müterakkiyet
her ne kadar kamu tasarrufu ve sosyal adalet
temin ederse de ağır nisbette müterakkiyet di­
ğer taraftan hususi sektör sermaye terakümü­
ne şiddetle mâni olduğundan bu tedbirleri
muvazeneli kullanmak lâzım ve zaruridir. Bu­
güne kadar memleketimizde tedbirler ifrat ve
tefrit tarzında cereyan etmiş ve bu sebeple
çok defa iyiyi yapmak niyeti ile hareket edil­
diği halde menfi neticeler vermiştir. Müte­
yakkız, dikkatli olmamız ve icraatımızda itidali
elden bırakmamız ieabediyor.
— 657
Harb sonrası dünya ekonomisi, memleketimizin siyasi münasebetlerini de içine alan
manzumeler halinde teşekkül etti ve birbirle­
rine yeter ekonomiler olmak gayreti içine düş­
tüler. Her ne kadar bu ekonomilerden taşan ve
demirperde gerisine sızan cereyanlar olmuşsa
da bunları ehemmiyetli telâkki etmemek gere­
kir. Bizim de dış ticaret siyasetimiz demirperde
dışı memleketlerde çalışmaya müteveccihtir.
Fakat zaman zaman demirperde içi yüksek
fiyat seviyesindeki talepler ihracatımızın bu
tarafa da kaymasını intacetmektedir. Bugüne
kadar olan tatbikat göstermiştir ki, bu müna­
sebetlerde biz daima alacaklı durumda oluyoruz
ve bu hal ise istenmiyen, zaruri ihtiyaç dışın­
da mallar almamıza sebeboluyor.
Yeni anlaşmalarda karşılıklı tanzim edilen it­
hal ve ihraç listelerinde bir kısım malları ser­
best dövizle satmaya uğraşmalıyız. Nitekim
bizden aldıkları birçok malları başka memleket­
lerden serbest dövizle temin edilebilmektedirler.
Bu cihet reailize edilebilirse yapılan ticari an­
laşmaların büyük mahzuru önlenmiş olur. .
Download