TVf. Meclisi B : 49 Sevgili arkadaşlarım, yıllardan beri İsrar ediyoruz, bir dış ticaret bakanlığına Türkiye'­ nin ihtiyacı vardır. Yunanistan'dan, Bulgaris­ tan'dan bağlıyarak Avrupa'nın bir ucuna gi­ diniz, her ülke böyle bir teşkilâtı kurmuştur. Bunun için, mutlaka dış ticaret kadrolarını şi­ şirmek de gerekmez. Belçika'nın formülü var­ dır, bütün hariciye teşkilâtını Belçika Devleti iki bakana birden bağlamıştır. Birisi Dışişleri Bakamıdır, siyasi konu­ larda. Birisi de üçüncü katibinden müs­ teşarına, sefiri kebirine kadar hepsinin bağlı olduğu dış Ticaret Bakamdır. Bütün hariciye teşkilâtı âdeta seyyar satıcı gibi, dünyanın her ülkesinde Belçika mallarının ihracı için uğra­ şırlar. Bu bakımdan da dış ticaret vekiline bağ­ lıdırlar. Bir Dış Ticaret Bakanlığına kesin ih­ tiyaç vardır. İhracat ve Kalkınma Bankası, diye bir ban­ ka kurulacağı dört yıldan vadedilir, plâna gir­ miştir, yıllık programlara girmiştir. Hâlâ ka­ nunu çıkmamıştır. İhracatı Geliştirme Merkezi­ nin daha verimli hale getirileceği, Güven Par­ tisi Grupunun bir önergesi ile plâna eklenmiş­ tir, plân hükmü halindedir. İhracatı Geliştirme Merkezi, kendisinden beklenen görevi yapacak hale getirilmemiştir. Dış ticaret konusundaki ihmalci tutumuyla Demirel Hükümeti, kıymet­ li yılları israf etmekte ve Türkiye'nin geleceği­ ni karartmaktadır, ithalât konusunda, plânın ön­ gördüğü ithalât ne miktar olarak yapılabilmiş­ tir, ne de ithalâtın dağılımı plâna uygundur. Sevgili arkadaşlarım, asıl fena olan plânda­ ki hedefin 100 milyon dolar gerisinde kalınması değil, ithalâtın terekküp tarzında yatırım mal­ ları aleyhine bir gelişmenin yıldan yıla ortaya çıkmasıdır. Türkiye de, daha birkaç yıl önce­ sine gelinceye kadar yatırım malları, toplam it­ halatın yüzde 45 ni, sanayi hammaddeleri it­ halâtın diğer yüzde 45 ni teşkil eder ve yüzde 90 nı sınai gelişme ile ilgili ithalât olurdu. Yüz­ de 10 da tüketim malı ithal edilirdi. Bu oran­ lar gitgide düşmektedir. Esasen bu plân döne­ minde yatırım malları ithalâtının yüzde 39 dü­ şeceği ilmî şekilde hesabedilmişti. Plân hedefi budur. Fakat son üç yılda ithalâtta yatırım mal­ ları yüzde 39 yerine, yüzde 31,5 olmuştur. Ya­ tırım mallarından kaybettiğimiz bu yüzdeler, diğer kalemlere, bir kısmı tüketim mallarına, İ5 . 2 . 1971 O :2 bir kısmı çok hızlı bir şekilde artan hammadde­ ler kalemine gitmiştir. Bu, Hükümetin verdiği rakamlardır, reddi mümkün olmıyan rakam­ lardır. Lüks tüketim malı ithalâtı da önlenememiş­ tir. Bu husulsita şu resmî itirafı tescil ile yetine­ ceğiz. «Lüks tüketim malları ithalatındaki kı­ sıtlama devam etmekle beraber, gayriresmî yol­ lardan yapılan bu tip ithalâtı önlemek mümkün olmamıştır.» Hükümetin imzasını taşıyan 1971 programı. İkinci Beş Yıllık Kalkınma Plânında, itha­ lâtla ilgili vurgunların, ithalâtla ilgili spekü­ latif kazançların önlenmesi için tedbir alınaca­ ğı açıkça vadedilımekte idi. İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planındaki bu vade rağmen, yine Hü­ kümetin imzasını taşıyan resmî belgelerle, kre­ dilerin dağılımında, ithalâtta spekülatif kazanç­ ların önlenmesine mâni olacak bir durumun görüldüğü, tescil ve itiraf edilmiştir. Sevgili arkadaşlarım, daha plânın ilk yılın­ da sene 1968 Ekim ayında Güven Partisi ola­ rak, o yıl ödemeler dengesinin tahmin edilen şekilde gitmediğini ve fazla açık vereceğini gör­ düğümüzden, bir bildiri yayınhyarak bâzı ted­ birler alınmasını istemiştik. (Sayın Başbakanın cevabım, geçen yıl dafbu kürisüde hatırlattın! : «Bütün endişeleriniz yer­ sizdir, plân hedeflerine ulaşıilaoaktur, ithal \ mah sıkıntısı çeMlmiyecektir. 1968 de çeMlmiyeoektir.» Ve daha sonraki yıllarda bâzı it­ hal mialı sıkıntılarının çekileceğinden bahsede­ rek, «Şimldilden telâşa kapılmanın mânası ve faydası yoktur.» diyordu sayın Başbakan, biıze /v'erldiği cevapta. Biz ise, dış ödeme dengesi ile ilgili tedbir­ lerin, mesele gelip çattığı zaman alınmasının flayda verimiyeceğini, önceden tedbir ahnanazsa 1969 de ve 1970 te sıkıntıların artacağını ısiöylüyıorduk. iŞilmldi, plândaki vaiıtlerle ve Sayın Demirerin 1968 deki hayali dolu iyimserliği ile gerçek­ leri karşılaştıralım, fakat münakaşaya yer kal­ masın. diye sözü yine Sayın Demirel'in imza­ sını taşıyan resmî bir belgeye bırakmak (sure­ tiyle bu karşılaştırmayı yapalım. 1971 priogramı, sayfa 3, cilt I-A. Hükü­ met itiraf ediyor : «1967 - 1970 döneminde Türk ekonamiisiriin en önemli darboğazı, öde­ meler dengesinde ortaya çıkmıştır.»