haftalık bülten haftalık bülten 4 Nisan 2011 Geçen haftanın özeti GSYH 4. çeyrekte beklentilerin üzerinde büyüdü. 4. çeyrekte GSYH %7.3 olan piyasa beklentisinin ve %8.2 olan beklentimizin üzerinde yıllık %8.9 artış kaydetti. TÜİK aynı zamanda 1. çeyrek büyümesini (%11.8’den) %12.0’a, 2. çeyrek büyümesini (%10.2’den) %10.3’e ve 3. çeyrek büyümesini (%5.5’den) %5.2’ye revize etti. Bu verilerle birlikte 2010 tüm yıl GSYH büyümesi %8.9 olurken 2009 yılında yaşanılan gerileme (%4.7’den) %4.8’e revize edildi Mevsimsellikten ve takvim etkilerinden arındırılmış rakamlara baktığımızda, GSYH’nin 4. çeyrekte çeyreklik bazda %3.6 büyüme kaydettiğini görüyoruz. Bu oran üçüncü ve iknici çeyreklerde kaydedilen sırasıyla %1.2’lik ve %3.8’lik büyüme oranlarını takip ediyor. 4. çeyrekte ulaşılan arındırılmış GSYH seviyesi 2011’de hiç artmayıp korunsa dahi 2011’de arındırılmış büyüme oranı %4.0’a denk geliyor. 4 çeyrekte ulaşılan GYSH’nın alt kalemlerini incelediğimizde, harcamalar tarafında hanehalkı tüketiminin %9.0 arttığını, sermaye oluşumun ise %42.1 gibi kuvvetli bir büyüme gösterdiğini görüyoruz. Bu oranlar sayesinde geçen çeyrek kaydettiği yıllık %9.2’lik artış üzerine %14.7’lik büyüme kaydeden iç talebin manşet büyümeye katkısı 14.8 yüzde puan oldu. Dış ticarete ilişkin kalemlerde ise hala üyümser bir tablodan bahsetmek güç: 4. çeyrekte %4.3’lük artış kaydeden ihracata karşın ithalat %25.4 artmış. Böylelikle dış ticaretin manşet büyümeye negatif yönlü katkısı 5.6 yüzde puan olurken bu 2010 yılının ilk çeyreğinin ardından seri tarihinde görülen ikinci büyük negatif katkı. Diğer yandan üretim tarafına baktığımızda ise en büyük katkının 2.7 yüzde puan ile imalat sanayinden geldiğini onu 1.8 yüzde puanlı katkı ile ulaşım ve haberleşme kaleminin izlediğini görüyoruz. Büyüme verilerindeki bu güçlü görünüm çıktı açığında dezenflasyonist bir aralık eksikliğine işaret ediyor ve Merkez Bankası’nın sıkılaştırma çablarını destekliyor. 2011 yılının ilk çeyreğinde güçlü seyrini koruyan iç talep göstergelerini de dikkate alarak çıktı açığının Merkez Bankası tahminlerinden hızlı bir şekilde kapanmakta olabileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Merkez Bankası’nın yeni para politikasına bağlı kalarak parasal sıkılaşmaya zorunlu karşılık artırımlarıyla devam edeceğini düşünüyoruz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi şu an ulaşılan arındırılmış GSYH seviyesi 2011’de korunsa dahi 2011 yılsonu arındırılmış büyüme oranı %4.0’a denk geliyor. Bunun yanısıra ilk çeyrekte güçlü seyrine devam eden ekonomik aktivite göstergelerinide hesaba kattığımızda %5.0 olan yıl sonu büyüme tahmnimizin yukarı yönlü risk ihtiva ettiğini söyleyebiliriz. İnan Demir +(90) 212 318 5087 [email protected] Başak Karaaslan +(90) 212 318 5096 [email protected] Cevdet Çağdaş Ünal +(90) 212 318 5086 [email protected] haftalık bülten Dış ticaret dengesindeki bozulma Şubat’ta da devam etti. Dış ticaret dengesi Şubat ayında 6.7 milyar dolarlık tahminimizin üstünde 7.2 milyar dolarlık piyasa beklentisine paralel 7.4 milyar dolarlık açık verdi. Böylelilikle dış ticaret açığı yıllık bazda yaklaşık %111’lik artış kaydetti ve 12 ay birikimli açık 78.9 milyar dolara ulaştı. Mevsimsellikten ve takvim etkilerinden arındırılmış rakamlar görece olarak daha olumlu. Buna göre arındırılmış dış ticaret açığı aylık bazda %1 daralırken 3 aylık ortalamar bazında bir önceki aya göre sadece %1 genişlemiş. Detaylara baktığımızda yıllık ihracat büyümesinin %22.3’e ulaştığını fakat hala 48.7% büyüme oranı yakalayan ithalatı dengelemeye uzak olduğunu görüyoruz. İthalatın alt kalemlerinden ara malları Şubat ayında %47.3 artarken sermaye malları ona %43.2’lik artışla eşlik etmiş. Merkez Bankası’nın en son PPK özetlerinde de dikkat çektiği enerji dışı ithalat geçen senenin aynı ayına göre %32 artarken yükselen petrol fiyatlarının etkisin gördüğümüz enerji ithalatının büyüme hızı %56.1’e ulaşmış. Mevsimsellikten ve takvim etkilerinden arındırılmış verilerdeki görece yavaşlama Merkez Bankası için olumlu görünebilir. Ancak verilerin izlediği düzensiz harekete bakarak Merkez Bankası’nın politikalarının başarısı hakkında bir sonuca ulaşmak hala çok güç. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde açıklanacak verileri dikkatle takip ediyor olacağız. Son olarak, bugün açıklamarla birlikte Şubat ayında cari açığın 6.3 milyar dolar civarında gerçekleşeceğini öngörüyoruz. PPK fiyat istikrarı için de zorunlu karşılıkları kullandı. Bugün açıklanan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde Kurul yakın dönemde alınan önlemlerin daha dengeli bir büyüme patikası sağlayarak finansal riski azaltmaya başladığını, fakat son açıklanan kuvvetli kredi büyümesi ve iç talep göstergelerinin finansal istikrar için ilave bir parasal sıkılaşmanın gerektirdiğini belirtti. Bu bağlamda özette, parasal sıkılaşma için zorunlu karşılık artırımlarının politika faizi artırımına göre daha etkili olduğu vurgulandı. Ek olarak, toplantı özetinde Kurul zorunlu karşılıklarda yaptığı agresif artışla, yükselen emtia ve enerji fiyatlarının enflasyon üzerine ikincil etkilerini sınırlandırmayı hedeflediğini açıklarken Ocak ayı enflasyon raporuna yapılan referans ile emtia fiyatlarındaki artışın kalıcı hale geldiği senaryoya karşı uygulanacak politikanın zorunlu karşılık oranları olarak önceden belirlendiği tekrarlanıyor. Bununla birlikte, özette en çok göze çarpan detaylardan biri Kurul üyelerinin zorunlu karşılık artırımlarının kredi büyümesini yavaşlatmak ve iç talebi soğutmak için kullanılabilecek araçlardan sadece biri olduğunu vurgulaması ve bunun diğer kurumların alacağı önlemlerle desteklenmesi gerektiği açıklaması oldu. Bu açıklamaya paralel olarak Kurul üyeleri toplantıda Merkez Bankası’nın uyguladığı politikaların daha verimli olabilmesi için kredi arzını doğrudan azaltacak önlemlere ihtiyaç duyulduğunu belirtmiş. Genel olarak, PPK toplantı özeri baz senaryomuzla uyumlu. PPK sonrası yazdığımız notta açıkladığımız gibi Merkez Bankası’nın parasal sıkılaşmada, haftalık bülten gelişmiş ülkelerde parasal koşullar değişmedikçe, politika faizinden ziyade zorunlu karşılıkları tercih edeceğini düşünüyoruz. Önümüzdeki döneme ilişkin, PPK düşük politika faizi, geniş faiz koridoru ve yüksek zorunlu karşılık oranlarından oluşan politika paketinin sonuçlarının izleneceğini ve gerekirse aynı doğrultuda önlemler alınacağını belirtiyor. Bu bağlamda, yeni zorunlu karşılık oranlarının 15 Nisan’da devrede olacağını düşünerek Merkez Bankası’nın Nisan PPK toplantısında beklemede kalacağını sonraki dönemde de eğer gerekirse sıkılaşmaya zorunlu karşılık artırımlarıyla devam edeceğini düşünüyoruz. Dış borç stoğunun GSYH’ye oranı 2010’da %39.5’e geriledi. Türkiye’nin dış borç stoğu 2010 sonu itibariyle 2009’da kaydettiği 268.8 milyar dolardan 290.4 milyar dolara ulaştı. Alt kalemlerden özel sector dış borcu 17.6 milyar dolarlık artışla 189.6 milyara ulaşırken kamunun dış borcu da 5.5 milyar dolarlık arıtşla 189.6 milyar dolar oldu. Öte yandan, Merkez Bankası’nın dış borç stoğu 1.5 milyar dolar azaldı ve 11.8 milyar dolara geriledi. 2010’da dış borç stoğunda gerçekleşen nominal artışa karşın dış borcun GSYH’ya oranı 2009 yılında kaydedilen %43.6’dan %39.5’e gerilerken bunda en büyük etken kuşkusuz dolar cinsi GSYH’de gerçekleşen kuvvetli artıştı. Son olarak, aynı dönemde rezervlerin dış borca oranı %27.8’den %29.6’ya ulaştı. AB tanımlı borç stoğu hedeflenen seviyenin altında. AB tanımlı genel yönetim borç stoğu 2010 yılında %7.2’lik artışla 481.1 milyar dolara ulaştı. Böylece, kamu borcunun GSYH’ye oranı 2009 yılında kaydedilen %45.5’ten %41.6’ya gerilerken bu oran Orta Vadeli Program’da hedeflenen %42.3’ün altında yer alıyor. Önümüzdeki haftaya bakış Mart ayı enflasyonu bugün açıklanacak. Beklentimiz enflasyonun %0.77 olan piyasa beklentisine paralel %0.80 seviyesinde gerçekleşeceği yönünde. Gerçekleşme tahminimizle uyumlu olursa yıllık enflasyon Şubat’ta kaydettiği %4.2’den %4.4’e yükselmiş olacak. Daha önce de belirttiğimiz gibi enflasyonda daha güçlü bir artışın baz etkisinin kaybolacağı Nisan ayında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Para politikası açısından, zorunlu karşılıklardaki yeni düzenlemelerin 15 Nisan’dan itibaren geçerli olacağını düşünerek Merkez Bankası’nın bu ay herhangi bir değişikliye gitmeyeceğini düşünüyoruz. Bunun ötesinde, her ne kadar yapılan son zorunlu karşılık artırımları çok güçlü olsa da hala ilave sıkılaştırmaya ihtiyaç duyulduğunu ve bununda politika faizi artırımlarıyla değil zorunlu karşılık artırımlarıyla yapılacağını düşünüyoruz. Şubat ayı sanayi büyümesi Cuma günü açıklanacak. Tahminimiz sanayi büyümesinin yıllık bazda %12.8 seviyesinde gerçekleşeceği yönünde (piyasa beklenti: %15.4). Bu oran bir önceki ay kaydedilen %18.9’un ardından yavaşlamaya işaret ediyor. Bu hafta ayrıca Merkez Bankası’nın Nisan ayı I. Beklenti anketi (Perşembe) ve Hazine’nin Mart ayı nakit dengesi (Cuma) açıklanacak. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.