haftalık bülten haftalık bülten 27 Şubat 2012 Geçen haftanın özeti PPK faiz koridorunun tavanı sürpriz şekilde indirdi. Para Politikası Kurulu (PPK) piyasa beklentisine paralel olarak haftalık repo ve gecelik borçlanma faizinde değişikliğe gitmeyerek sırasıyla %5.75 ve %5 oranlarını korudu. Ancak faiz koridorunun üst sınırında 100 baz puanlık beklenmedik bir indirime giderek gecelik borç verme faizini %11.5’e çeken Kurul, ayrıca piyasa yapıcılara uygulanan borç verme faizini de 100 baz puan düşürerek %11’e çekti. Banka, yaptığı açıklamada küresel ölçekte uygulanan parasal genişleme kararlarının, faiz koridoru tavanında yapılan indirimde etkili olduğunu belirtti. Bu noktada, Avrupa Merkez Bankası’nın gerçekleştirdiği başarılı likidite enjeksiyonun ardından, Merkez Bankası’nın TL’yi desteklemek için %12.5 kadar yüksek bir faiz oranına gerek olmadığını düşündüğünü söylemek mümkün. MB’nin 20 Ocak tarihinden bu yana piyasaya gecelik borç verme faizinden fonlama sağlamadığını ve fonlama maliyetinin daha aşağıda olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, faiz koridorunun tavanının son bir aydır bağlayıcı olmadığını söylememiz mümkün. Bu durum, bankacılık sisteminin fonlama maliyetinin ağırlıklı ortalamasının da gösterdiği gibi mevcut parasal koşulların - daha düşük bir faiz koridoru tavanı altında dahi – değişmeden kalabileceğine işaret ediyor. Ancak yukarıda açıklanan durum, Banka’nın kararının herhangi bir etkisi olmayacağı anlamına gelmiyor. TCMB Başkanı Başçı, sıkı para politikasını bankalararası faizi politika faizinin üzerine çekebilme esnekliği olarak tanımlamıştı. Bu tanımdan yola çıkarak para politikası duruşunun son alınan kararla daha az sıkı hale geldiğini söyleyebiliriz. Banka, enflasyon görünümünün orta vadeli hedeflerle uyumlu olması için para politikasındaki - geçen ayki açıklamada bulunan sıkı ifadesinin yerine - temkinli duruşun bir süre daha korunması gerektiğini düşünüyor. Bu bağlamda, PPK açıklamasının TL açısından negatif, tahvil piyasası açısından ise - özellikle de getiri eğrisinin kısa tarafında – pozitif etkisi olmasını bekliyoruz. Merkez Bankası’nın şimdilik bankacılık sistemi fonlama maliyeti ağırlıklı ortalamasının son dönemde bulunduğu %7.5 - %8 aralığından memnun olduğunu düşünüyoruz. Bu yılın başından bu yana, gerek TL’deki değer kazancı gerekse kredi büyümesindeki yavaşlama dezenflasyona destek veriyor. Ancak bu gelişmeler gıda ve petrol fiyatlarındaki artışlarla bertaraf edildiğinden, arz yönündeki olumsuz gelişmelerin, TL’deki güçlenme ve iç talepteki zayıflamayla dengelendiğinden emin olmadan MB’nin likidite koşullarında belirgin bir gevşemeye gitmesini beklemiyoruz. Enflasyon patikasına dair tahminimiz, böyle bir gevşemenin 2. çeyreğin sonuna doğru ya da 3. çeyreğin başında gerçekleşmesinin daha uygun olacağına işaret ediyor. İnan Demir +(90) 212 318 5087 [email protected] Başak Karaaslan +(90) 212 318 5086 [email protected] haftalık bülten Faiz kararına ilişkin açıklamada, MB’nin ekonomideki dengelenmenin öngörüldüğü gibi devam ettiği ve cari açıktaki iyileşmenin süreceği konusunda güvenli olduğunu görüyoruz. Enflasyon cephesinde, MB, çekirdek enflasyon göstergelerinin olumlu maliyet unsurlarının etkisiyle aşağı yönlü seyretmesini bekliyor. Yapılan açıklamada manşet enflasyona yönelik açık bir ifade olmadığından, MB’nin önümüzdeki dönemde, manşet enflasyon gelişmelerini kısmen göz ardı edebileceğini ve çekirdek enflasyon göstergelerine odaklanabileceğini düşünüyoruz. Kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi verileri karışık bir tablo çiziyor. Kapasite kullanım oranı (KKO) Şubat’ta, geçen yılın aynı ayına göre 0.1 yp düşüş göstererek %72.9 olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz üç ay boyunca yıllık KKO büyümesinin %0 seviyelerinde gerçekleşmesi, 2012 yılı için ekonomik büyümede ciddi yavaşlama beklentimizi destekliyor. Kasım 2011’den bu yana en düşük seviyesine gerileyen mevsimsellikten arındırılmış KKO ise %75.8 oldu. KKO’da gözlenen gerilemenin tersine, reel kesim güven endeksi Şubat ayında belirgin şekilde yükseldi ve 107.3 değerini aldı. İyimserlikle kötümserliği ayıran 100 sınırının üzerinde gerçekleşen bu değerle, endeks Eylül 2011’den bu yana aldığı en yüksek seviyesine ulaştı. Mevsimsel etkilerden arındırılmış reel kesim güven endeksi ise Ocak ayındaki 105.3 değerinden 109.1’e yükseldi. Alt kalemlere baktığımızda, Mart 2010’dan bu yana ilk kez ankete katılanların mevcut üretim hacminde azalma rapor ettiğini görüyoruz. Diğer taraftan, gelecek dönem üretim hacminde beklenen ve mevcut dönemdeki gerilemeyi bertaraf eden iyileşmenin kayda değer olduğunu düşünüyoruz. KKO’nun yanısıra reel kesim güven endeksinin mevcut üretim hacmi kaleminde görülen gerileme ekonomik aktivitede ciddi bir momentum kaybına işaret ediyor. Öte yandan, 2012 başından beri finans piyasalarında görülen güçlü performansın anket katılımcılarını üretim hacminde iyileşme beklemeye teşvik ettiğini görüyoruz. Daha önceki yorumlarımızda da belirttiğimiz gibi, dış finansman kısıtlarına bağlı olarak ekonomik aktivitede ciddi bir yavaşlama bekleyen temel senaryomuz, 2011’de %8.3 olarak gerçekleşmesi beklenen yıllık büyüme oranının 2012’de %1’e düşmesini bekliyor. Ancak sermaye akışını hızlandıracak olan risk iştahındaki artışın kalıcı olması ihtimali büyüme beklentimiz için yukarı yönlü risk arz ediyor. Ayın ikinci beklenti anketinde beklentilerde sınırlı değişim. Yılsonu enflasyon beklentisi 9 baz puanlık yükselişle %7.26 olurken, uzun vadeli enflasyon beklentileri neredeyse değişmedi. 12-aylık ve 24-aylık enflasyon beklentileri sırasıyla %6.86 ve %6.38 seviyelerini korudu. Politika faizi tarafında, anket katılımcıları önümüzdeki 3-aylık dönemde politika faizinde değişiklik (%5.75) öngörmüyor. Sonrasında, 6-aylık dönemde politika faizinin %5.80’e yükselmesi bekleniyor. Artışın sürmesini bekleyen katılımcılar, 12-ay sonunda politika faizini %6.04’te görüyor. Daha önceki notlarımızda ifade ettiğimiz gibi, gelişmiş ülke merkez bankaları bilanço küçültmeye başlamadan önce politika faiiznde artırım öngörmüyoruz. Fed’in Ocak toplantısında faizleri düşük seviyelerde tutma taahhüdünü 2014 sonlarına kadar (öncesinde 2013 ortasıydı) ötelemesinin yanısıra Avrupa Merkez Bankası’nın gerçekleştirdiği ve önümüzdeki hafta tekrar haftalık bülten düzenleyeceği uzun vadeli repo operasyonları merkez bankalarının şu anda bilanço küçültmenin oldukça uzağında olduğunu gösteriyor. Diğer detaylara baktığımızda, yıl sonu dolar/TL tahmininin ayın ikinci yarısında yapılan ankette iyileşmeye devam ettiğini ve 1.8035’den 1.7863’e gerilediğini görüyoruz. Anket katılımcıları GSYİH büyümesine yönelik beklentilerini yukarı yönlü revize ederken 2012 ve 2013 için tahminleri sırasıyla %3.4’ten %3.5’e ve %4.7’den %4.8’e yükseldi. Bu arada, yıl sonu cari açık beklentisi de 700 milyon dolar artışla 62.7 milyar dolar oldu. Önümüzdeki haftaya bakış Ocak ayı dış ticaret dengesi verileri Çarşamba günü açıklanıyor. Aylık dış ticaret açığının geçen senenin aynı dönemine göre %21 gerileyerek 5.8 milyar dolar olmasını (piyasa beklentisi: 6.3 milyar dolar) bekliyoruz. Tahminimiz doğrultusunda gerçekleşecek yıllık dış ticaret açığı daralması Ekim 2009’dan bu yanan kaydedilen en güçlü daralma olacak. Aralık ayında gösterdiği yatay büyümenin ardından ithalatın Ocak’ta yıllık bazda %2.4 küçülmesini (Ekim 2009’dan bu yanan ilk düşüş) bekliyoruz. Tahminimizin gerçekleşmesi durumunda, söz konusu veri iç talep momentumundaki belirgin yavaşlamayı teyit eden göstergeler arasında yer alacak. Aylık dış ticaret açığı tahminimiz, Aralık ayında 105.9 milyar dolar olan 12-aylık birikimli dış ticaret açığının 104.3 milyar dolara gerilemesini öngörüyor. 2012 sonunda dış ticaret açığının 83 milyar dolara gerilemesini ve 2011 sonunda 77.1 milyar dolar olan cari açığın keskin bir düzeltmeyle 45 milyar dolara gerilemesini bekliyoruz. Bu haftanın veri gündeminde ayrıca geçen hafta yapılan PPK toplantısının tutanakları (Salı) ve Perşembe günü açıklanacak olan İstanbul enflasyonu, imalat PMI ve öncü iharacat verileri yer alıyor. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.