UÜ-SK Antineoplastik İlaç Hazırlama, Sulandırma ve Saklama Kılavuzu UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 2/2 İÇİNDEKİLER 1. ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA PROSEDÜRÜ ................. 3 2. UÜ-SK’DA KULLANILAN ANTİNEOPLASTİK İLAÇLAR ..................................................................... 5 2.1. 2.2. 2.3. 2.4. 2.5. 2.6. 2.7. 2.8. 2.9. 2.10. 2.11. 2.12. 2.13. 2.14. 2.15. 2.16. 2.17. 2.18. 2.19. 2.20. 2.21. 5 FU ...........................................................................................................5 PROLEUKIN .............................................................................................6 ALTUZAN ..................................................................................................9 CAMPTO .................................................................................................13 ELOXATİN ..............................................................................................15 ETHYOL ..................................................................................................17 GEMZAR .................................................................................................18 HERCEPTIN ............................................................................................21 NAVELBINE ............................................................................................22 VİNBLASTİNE .....................................................................................24 CLADRİBİNE .......................................................................................25 BORTEZOMİB .....................................................................................26 SİSPLATİN ..........................................................................................28 BLEOMİSİN .........................................................................................29 METOTREKSAT ..................................................................................29 KARBOPLATİN ...................................................................................30 DAKARBAZİN .....................................................................................31 DAKTİNOMİSİN (AKTİNOMİSİN-D) ....................................................32 EPİRUBİSİN HCL ................................................................................32 İFOSFAMİD .........................................................................................33 MESNA: ...............................................................................................34 3. KILAVUZDA ATIFTA BULUNULAN FORMLAR 3.1 KEMOTERAPÖTİK İLAÇ TESLİM FORMU 3.2 MERKEZİ HAZIRLAMA ÜNİTESİNDEN UYGULAMA ALANINA KEMOTERAPÖTİK İLAÇ TAŞIMA FORMU 4. KILAVUZDA ATIFTA BULUNULAN REHBERLER 4.1 SAĞLIK BAKANLIĞI ANTİİNEOPLASTİK (SİTOTOKSİK) İLAÇLARLA ÇALIŞMA REHBERİ , 2004 Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 3/3 1. Antineoplastik İlaç Hazırlama, Sulandırma ve Saklama Prosedürü 1.1. AMAÇ: Bu prosedürün hazırlanmasının amacı, UÜ-SK’da Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Ünitesi’nde hazırlanacak olan antineoplastik ilaçların güvenli, doğru ve kontrollü bir şekilde hazırlanabilmesi için yapılan tüm işlemlerin standardize edilmesi ve antineoplastik uygulanmasının kalitesinin artırılmasıdır. 1.2. KAPSAM: Bu prosedür UÜ-SK’da kemoterapi uygulayan tüm birimleri, Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Ünitesi çalışanlarını ve eczacıları kapsar. 1.3. SORUMLULAR: Uludağ Üniversitesi Sağlık Kuruluşları Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Ünitesi’nde çalışan sorumlu eczacılar, hemşireler ile kemoterapi uygulayan birimlerdeki hekimler ve hemşireler bu prosedürün uygulanmasından sorumludurlar. 1.4. TANIMLAR: • Antineoplastik: Kanser tedavisinde ya da immün süpresyon amaçlı kullanılan ilaçlar 1.5. DAĞITIM: Kemoterapi uygulayan tüm birimler, Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Ünitesi 1.6. İLGİLİ DOKÜMANLAR: 1.6.1. Dış Kaynaklı Dokümanlar: • Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği • SB Antiineoplastik (Sitotoksik)İlaçlarla Çalışma Rehberi , 2004 1.6.2.İç Dokümanlar: • PR-İYK-01 Antineoplastik Kemoterapi Hazırlama ve Uygulama Prosedürü Formlar: • FR-İYK-13 Kemoterapötik İlaç Teslim Formu • FR-İYK-14 Merkezi Hazırlama Ünitesinden Uygulama Alanına Kemoterapötik İlaç Taşıma Formu Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 4/4 7 . PROSEDÜR: 7.1. İş akışı ile ilgili açıklamalar: FAALİYET • • 1 • • • • Ayaktan hastalar Kemoterapi Uygulama alanlarında hizmet alırlar. Bu kapsamda Klinik Onkoloji, Hematoloji, Çocuk Hematoloji ve Çocuk Onkoloji ve Radyasyon Onkolojisi olmak üzere 5 uygulama alanı düzenlenmiştir. Yatan hastaların tedavileri sorumlu ve yetkin hekimin uygun göreceği koşullarda, klinik ortamında ve yetkin hemşireler gözetiminde yapılır. Belirtilen AD ve BD dışındaki kliniklerde kemoterapi uygulanacak olan hastalara da eğer o klinikte kemoterapi verme yetkinliğine sahip hemşire yoksa uygulama için Hekim, Hemşire, yetkin doktorun gözetiminde yetkin bir hemşire görevlendilir. Kemoterapi ilaçlarının tümü Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Eczacı Ünitesi’nde hazırlanır. Spesifik olması nedeniyle çocuk ve erişkin hastaların ilaçlarını hazırlamak üzere iki ayrı ekip görev yapar. Hazırlama ünitesinde görev yapan personel ilgili alanda eğitim almış ve yetkinliğe sahiptir. Ünitenin işleyişi Kemoterapi Hizmetlerini İyileştirme Takımı tarafından belirlenen bir ekip tarafından denetlenir. • Hekim planladığı tedaviyi hasta dosyasına kaydeder. Protokol kullanan Bilim Dalları bu formu düzenleyerek hasta dosyasında Hekim, Uzman Hekim kayıt altına alır. Protokollerde uzman hekim imza ve kaşesi bulunur. • Ayaktan hastalarda hekimin düzenlediği order doğrultusunda hasta tarafından temin edilen ilaçlar Kemoterapi Uygulama Alanında sorumlu hemşireye teslim edilir. Hemşire Kemoterapötik İlaç Teslim Formu düzenleyerek imzalar ve bir nüshasını ilaçları ile birlikte Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Ünitesi’ne gönderir Yatan hastalarda kemoterapi ilaçları Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Ünitesi’ndeki cep depodan temin edilir. Diğer ilaçlar ise order doğrultusunda hastane eczanesinden uygulama yerine gönderilir Hazırlanmış ve eczacılar tarafından doğrulanmış olan ilaçlar Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Ünitesi’nden Uygulama Alanına Kemoterapötik İlaç Taşıma Formu(FR-İYK-14) ile birlikte imza karşılığında nakil elemanına teslim edilir. Gönderilen ilaçlara ait formların bir kopyası merkezde saklanır diğer nüsha kliniğe gönderilir. Kemoterapi alanlarında hemşire tarafından etiket ve hasta doğrulaması yapılarak ilaç uygulanır. Kemoterapisi biten hasta yan etkiler açısından gözlenir. Herhangi bir sorun olursa hekime haber verilir. 2 3 • 4 • 5 • 6 SORUMLULAR Hekim, Eczacı, Hemşire, Nakil Elemanı Eczacı Eczacı, hemşire, Nakil Elemanı Hekim, Hemşire Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 5/5 2. UÜ-SK’da Kullanılan Antineoplastik İlaçlar 2.1. 5 FU Etken Madde(ler): 5-Florourasil 250 mg/5 ml Eşdeğerleri: 5 fluorouracil ampul 250 mg/5 ml, 500 mg/10 ml, 1000 mg /20ml 5 fluorouracil ebewe flakon 500 mg/10 ml,1000 mg/20ml, 5 FU flakon 250 mg/5ml, oncouracil 250mg/5ml Kullanım Şekli: Doz arka arkaya 4 gün süreyle günde 12 mg/kg'dır. Günlük doz 800 mg'ı aşmamalıdır. Toksisite görülmediği taktirde. 6, 8, 10 ve 12. günlerde 6 mg/kg verilebilir. 12. günden sonra kesilir. Beslenme durumu bozuk olan riskli kişilere 3 gün süre ile günde 6 mg/kg verilir. Toksisite görülmezse 5, 7, 8 veya 9. günlerde 3 mg/kg uygulanır. Günlük doz 400 mg'ı aşmamalıdır. Birinci kür tedavinin bitiminden 30 gün sonra tekrarlanır. İlk kürdeki toksik belirtiler kaybolduğunda, haftada bir 10-15 mg/kg uygulanır. Doz haftada 1 g'ı aşmamalıdır. Endikasyonları: Farklı kanser formlarının palyatif tedavisinde tek başına veya kolorektal ve meme kanserlerinin tedavisinde kombine olarak, ayrıca pankreas bezi, karaciğerin malign tümörlerinde, karaciğer metastazında ve anal kanserde endikedir. Fluorourasil, over kanserinde, servikal kanserde, mesane ve prostat kanserinde endikedir. Kontrendikasyonları: İlacın içerdiği maddelerden herhangi birine aşırı duyarlılık; kan değerlerinde ciddi değişiklikler, kemik iliği depresyonu, kanama; malabsorbsiyon, ağır karaciğer ve böbrek fonksiyon bozuklukları; ağır enfeksiyonlar, herpes zoster, varisella, stomatit, ağız boşluğu ve gastrointestinal ülserasyonlar, psodömembranöz enterit. Yaygın karaciğer metastazında (düşük degradasyon) dikkat edilmelidir. 5-Fluorourasil hamilelikte kesinlikle kontrendikedir. Uyarılar: Tedavi sadece kemoterapide uzman doktorlar tarafından ve hastane ortamında yapılmalıdır; tedavi ayarlamaları yalnızca hastanede yapılmalıdır. Tedaviye başlandığında sık aralıklarla (her 2-3 günde) kan sayımı kontrolleri gerekmektedir. İdame tedavisi sırasında kan sayımı, karaciğer ve böbrek fonksiyonları her doz uygulanmasından önce düzenli olarak izlenmelidir. Her uygulamadan önce ağız boşluğu incelenmeli ve dışkıda gizli kan testi yapılmalıdır. Yüksek doz pelvik irradyasyonundan ve alkilleyici maddelerle tedaviden sonra riskli hastalarda ve ağır kemik metastazı durumlarında özellikle dikkat edilmelidir. Eğer metotreksat ile kombine verilecekse, optimal etkiyi elde etmek için metotreksat 24 saat önce uygulanmalıdır (tersi doğru değildir). 5-fluorourasil ile tedavi sırasında canlı aşılarla aşılanmamalıdır. Bu durum hastalarla yakın temasta olanlar için de geçerlidir. Anafilaktik reaksiyonlar olabileceğinden, 5-fluorourasil ile tedavi başlatılmadan önce şok tedavisi için hazırlıklı olunmalıdır. 5-fluorourasil ile tedaviden önce ve sonra, tedavi sırasında hem erkekler hem de kadınlar için doğum kontrolü garantilenmelidir. Eğer tedavi kesildikten sonra hamilelik arzu ediliyorsa genetik konsültasyon önerilir. Hayvan deneyleri istenmeyen fetal reaksiyonlar göstermiştir. İnsanlarda bu tür istenmeyen etkilerin varlığına dair bilgi olmamasına rağmen, 5-fluorourasil hamilelikte kesinlikle kontrendikedir. 5-fluorourasilin anne Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 6/6 sütüne geçip geçmediği bilinmediğinden, tedavi edilen kadınlar emzirmekten kaçınmalıdırlar. Araba veya herhangi bir makineyi kullanma yeteneğine zarar verebilir. Yan Etkileri: Hematolojik: Lökopeni ve nötropeni ile miyelosupresyon, anemi, immünosupresyon. Gastrointestinal kanal: Anoreksi, mukozit, stomatit, farenjit, özofajit, enterit, ülserler (özellikle ağız boşluğu), hemoraji, malabsorbsiyon görülmektedir. Bulantı, kusma ve diyare antiemetiklerle ve antidiyareik ajanlarla tedavi edilebilir. Deri: Dermatit, kuru cilt, geçici ekzantem, ürtiker, kaşıntı, fotosensitivite, alopesi, hiperpigmentasyon, akne, fronküloz, fissür, telanjiektazi, kutanöz kanama; nadiren tırnakların kaybı ve tırnak değişiklikleri; avuç içi ve ayak tabanlarında eritem genellikle 5-fluorourasil tedavisi kesildikten 5-7 gün sonra azalır; piridoksin ile de tedavi edilebilir (100-150 mg/gün). Kardiyovasküler: Prekardiyal ağrı, iskemi, geçici EKG değişiklikleri, kardiyak enfarktüs. Sinir sistemi: Nadiren konfüzyon, somnolans, ataksi, öfori, fotofobi, nistagmus, retrobulbar nevrit, disartri, MSS fonksiyonlarında reversibl bozukluklar. Diğer: Hemolitik anemi, karaciğer hasarı (nadiren nekroz), böbrek bozuklukları, hiperürisemi, spermatojenez ve ovülasyonda bozukluklar, anafilaktik şok derecesine kadar varabilen bronkospazm, öksürük, burun kanaması, çok nadir olarak lakrimal akışta artma ve lakrimal kanalın daralması. İlaç Etkileşimleri: Kalsiyum folinat ile folinik asit kombinasyonda terapötik kullanımı literatürlerde bildirilmiştir. Diğer sitostatik ajanlarla (interferon-a, siklofosfamid, vinkristin, metotreksat, sisplatin, doksorubisin) ve folinik asit ile kombinasyonda, 5-fluorourasilin hem etkinliği hem de toksisitesi artabilir. Diğer miyelosupresif ajanlarla kombinasyonda doz ayarlaması gerekmektedir; aynı anda veya daha önce yapılan radyoterapi de doz azaltılmasını gerektirebilir. Antrasiklinlerin kardiyotoksisitesi artabilir. Folik asit ile kombinasyon ağır diyareye neden olabilir. 5-fluorourasil ile tedaviden önce veya tedavi sırasında, aminofenazon, fenilbutazon ve sulfanomid uygulanmamalıdır. Allopürinol, 5-fluorourasilin etkinliğini ve toksisitesini azaltır. Klordiazepoksit, disulfram, griseofulvin ve izoniazid, 5fluorourasilin aktivitesini artırabilir. 5-fluorourasilin mitomisin ile kombine kullanıldığı uzun süreli tedaviden sonra, hemolitik üremik sendromun ortaya çıktığı görülmüştür. Literatürde, cam enfüzyon kabı tarafından adsorblanması nedeniyle fluorourasilin etkinliğinin kaybolduğu belirtilmiştir. Tiroksin (T4) ve triiyodotronin (T3) hafif artabilir (hastalar klinik olarak ötiroid kalırlar). İdrardaki bilirubin ve 5-hidroksindolasetik asidi test etme metodlarında artmış veya yanlış pozitif değerler bulunmasına neden olabilir; plazma albumini düşer.%0,9 NaCl ve %5 dexroz içeren solüsyonlarla dilüe edilerek kullanılabilir. Hazırlanmış enfüzyon solüsyonları 24 saat içinde kullanılmalıdır. 25 derecenin altında sıcaklıkta oda sıcaklığında ışıktan korunarak saklanmalıdır. 2.2. PROLEUKIN Etken Madde(ler): Aldeslökin 18 MIU/ml 1 flakon Kullanım Şekli: Metastatik renal hücreli karsinom olan erişkinlerde 5 gün süreyle sürekli i.v. enfüzyon şeklinde 24 satte m2 başına 18 milyon IU (1 mg), bundan sonraki 2-6 gün ilaçsız geçirilir, daha sonra 5 gün daha sürekli i.v. enfüzyon şeklinde Proleukin verilir ve ilaçsız 3 hafta geçirilir. Bu, bir endüksiyon siklusunu oluşturur. Birinci siklusun 3 haftalık bekleme döneminden sonra ikinci bir endüksiyon siklusu verilmelidir. Yanıt veren hastalarda veya hastalığı stabilize olan hastalarda, 4 haftalık aralıklarla 4 adede kadar idame siklusu (5 gün süreyle sürekli enfüzyon şeklinde 24 saatte m2 başına 18 milyon IU) uygulanabilir. Her Proleukin flakonu, 1.2 ml enjeksiyonluk steril suyla sulandırılmalıdır. Aşırı köpürmeyi önlemek Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 7/7 için sulandırıcı, flakonun kenarından akıtılmalıdır. İçerik tamamen çözünene kadar karıştırılmalıdır, çalkalanmamalıdır! Sulandırılan aldeslökinin toplam günlük dozu %0.1 insan albümini içeren %5'lik dekstroz enjeksiyonuyla gerektiği gibi 500 ml'ye kadar seyreltilmeli ve 24 saatlik bir süre içinde enfüze edilmelidir. Endikasyonları: Aldeslökin, metastatik renal hücreli karsinom tedavisinde endikedir. Tedavi yanıtı oranında ve ortalama sürvide azalmaya neden olan risk faktörleri şunlardır: ECOG'nin (Eastern Cooperative Oncology Group) performans durumunun 1 veya daha yüksek olması; metastatik hastalığın birden fazla organda görülmesi; primer tümörün ilk tanısı ile hastanın aldeslökin tedavisi için değerlendirildiği zaman arasındaki sürenin 24 aydan daha az olması. Tedavi yanıtı oranı ve ortalama sürvi, varolan risk faktörlerinin sayısına bağlı olarak azalır. Her üç risk faktörüne sahip olan hastalara aldeslökin tedavisi uygulanmamalıdır. (ECOG değerleri: 0= normal aktivite; 1= semptom var, ancak ayakta; 2= zamanının %50'sinden azını yatakta geçiriyor; 3= zamanının %50'sinden fazlasını yatakta geçiriyor.) Kontrendikasyonları: Aldeslökinin kontrendike olduğu durumlar: ECOG performans durumu 2'den yüksek olan hastalar; ECOG performans durumu 1 veya daha yüksek olan, metastatik hastalığın birden fazla organda görüldüğü ve primer tümörün ilk tanısı ile hastanın aldeslökin tedavisi için değerlendirildiği zaman arasındaki sürenin 24 aydan az olması koşullarının aynı anda görüldüğü hastalar. Ciddi kardiyak hastalıkla ilgili kanıtlar veya anlamlı bir öyküsü bulunan hastalar. Şüpheli vakalarda bir stres testi yapılmalıdır. Antibiyotik tedavisi gerektiren ciddi aktif enfeksiyonlu hastalar; dinlenme sırasında pO2 <60 mm Hg olan hastalar; daha önceden ciddi majör organ disfonksiyonu olan hastalar; beyin metastazları başarılı bir şekilde tedavi edilmiş olan (negatif BBT, nörolojik açıdan stabil) hastalar hariç, MSS metastazı veya konvülsiyonları olan hastalar; insan rekombinant interlökin-2'sine karşı aşırı duyarlılık hikayesi bilinen hastalar. Uygulanmaması gereken diğer hastalar: Lökositi <4000/mm3, trombositi 100 000/mm3 ve HCT <%30 olan hastalar; serum bilirubini ve kreatinini normalin dışında olan hastalar; organ allograftları olan hastalar; kortikosteroid gerektirebilecek hastalar; daha önceden otoimmün hastalığı olan hastalar. Uyarılar: Klinik araştırmalar, metastatik renal hücre karsinomlu hastaların, aldeslökin tedavisinden sonraki sürvilerini ve bir ölçüde alınacak yanıtı belirleyen 4 risk grubuna ayrılabileceklerini göstermiştir. 4 risk grubu tedavinin başlangıcında varolan risk faktörlerinin sayısına göre tanımlanmaktadır: Çok düşük risk grubunda risk faktörü yoktur, düşük risk faktörü grubunda bir risk faktörü, orta risk grubunda 2 risk faktörünün herhangi bir kombinasyonu ve yüksek risk grubunda 3 risk faktörünün hepsi de aynı zamanda mevcuttur. Tedavi yanıtı oranı ve ortalama sürvi, varolan risk faktörlerinin sayısı ile azalır. Üç risk faktörünün üçü de bulunan hastalara aldeslökin tedavisi uygulanmamalıdır. Risk faktörleri şunlardır: ECOG bazal performans durumu 1 veya daha yüksek primer tümörün tanısı ile aldeslökin tedavisi arasındaki süre <24 ay; metastatik bölge, burada akciğer metastazları, kemik metastazları veya diğer metastazlar tek metastaz olarak kabul edilirler. Aldeslökin, sadece kanser kemoterapisinde kullanılan ilaçlar üzerinde deneyimli olan uzman bir hekimin gözetimi altında kullanılmalıdır. Hastanın gerekli klinik ve laboratuvar parametrelerini izleyebilmek için hastaların, bir yoğun bakım ünitesinin olanaklarına sahip olan özel bir servise yatırılması önerilir. Eğer ciddi yan etkiler ortaya çıkarsa doz ayarlanmalıdır. Yan etkilerin bazen ciddi ve hatta yaşamı tehdit edecek boyutta olmalarına karşın kontrol edilebilir olmalarının bilinmesi önemlidir ve genellikle, aldeslökin tedavisinin kesilmesinden sonraki 1-2 gün içinde düzelirler. Tedaviye tekrar başlama kararı, klinik toksisitenin ciddiyeti ve kapsamına dayanarak verilmelidir. Aldeslökin, tavsiye edilen dozda tedavi edilen hastaların çoğunda ateş ve Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 8/8 gastrointestinal yan etkilere neden olur. Ateşi azaltmak için verildiği anda, birlikte parasetamol verilmeye de başlanabilir. Ateşe bağlı titremeyi kontrol etmek için petidin eklenebilir. Diğer gastrointestinal yan etkileri tedavi etmek için gerektiğinde antiemetikler ve antidiyareikler kullanılabilir. Kaşıntılı döküntüsü olan bazı hastalara ilaçla birlikte antihistaminik verilmesinden faydalanılır. Aldeslökin, karaciğer transaminazlarında yükselme, serum bilirubininde, serum üre ve serum kreatininde reversibl yükselmeye neden olur. Daha önceden renal veya hepatik disfonksiyonu olan hastalar yakından izlenmelidirler. Birlikte verilen ilaçların renal veya hepatik metabolizmaları ya da atılımları aldeslökin verilmesiyle değişikliğe uğrayabilir. Bilinen nefrotoksik veya hepatotoksik potansiyeli olan diğer ilaçlar dikkatle kullanılmalıdır. Hipotansiyon ile birlikte seyreden bir kapiller sızma sendromu sıklıkla bildirilmektedir; bu genellikle enfüzyona başladıktan sonraki saatler içinde ortaya çıkmaktadır. Bazı hastalarda hipotansiyon tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden düzelmektedir. Diğerlerinde sıvılar ve albüminin ve daha refrakter vakalarda da düşük doz dopaminin dikkatle kullanılmasıyla tedavi gerekmektedir. Eğer bu önlemler başarılı olmazsa tedavi kesilebilir. Eğer i.v. sıvılar verilirse, kapiller sızmaya sekonder olarak oluşan pulmoner ödem riskine karşı intravasküler hacmin genişlemesinin olası yararlarını değerlendirmekte dikkatli olunmalıdır. Sıvı ve elektrolit dengesi tüm hastalarda izlenmelidir, çünkü aldeslökin oligüri olmaksızın renal disfonksiyona yol açabilir. Seröz yüzeylerden efüzyon oluşumunu alevlendirebilir. Bunlar daha önceden tedavi edilmelidir; özellikle, eğer efüzyonlar, ilerlemenin majör organların fonksiyonlarında bozulmaya neden olabileceği anatomik bölgelerde yerleşmişlerse (örneğin, perikardiyal efüzyonlar). Ral veya solunum hızında artış görülen veya dispneden şikayet eden hastalarda pulmoner fonksiyon yakından izlenmelidir. Bazı hastalarda, geçici solunum yetersizliğinin tedavisi için entübasyon gerekebilir. Aldeslökin alırken hastalarda iritabilite, konvüzyon veya depresyon dahil olmak üzere ruhsal değişiklikler görülebilir. İlaç uygulaması kesildiğinde genel olarak geri dönüşümlü olmalarına karşın, bu ruhsal durum değişiklikleri birkaç gün devam edebilir. Hastanın psikomotor ilaçlara yanıtını değiştirebilir. Ağır letarji veya somnolans gelişen hastalarda aldeslökin kesilmelidir; ilaca devam edilmesi komaya yol açabilir. Klinik olarak farkedilmeyen veya tedavi edilmeyen MSS metastazı olan hastalarda, hastalık semptomlarını alevlendirebilir. Uygulamadan önce tüm hastalar MSS metastazları açısından uygun bir şekilde değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidirler. Önceden mevcut otoimmün hastalıkları alevlendirerek, hayati komplikasyonların ortaya çıkmasına sebep olabilir. İnterlökin-2 ile ilişkili otoimmün tabloların geliştiği hastaların tümünde eski bir otoimmün hastalık hikayesi bulunmadığından, tiroid anomalileri ve diğer potansiyel otoimmün tablolar için dikkatli olunması ve hastaların bu açıdan izlenmesi önerilmektedir. Sessiz dönemde Crohn hastalığı bulunan bazı vakalarda aldeslökin tedavisini takiben hastalık alevlenmiş ve cerrahi girişim gerekmiştir. Tedaviye başlamadan önce daha önceden varolan bakteriyel enfeksiyonlar tedavi edilmelidir. Aldeslökin verilmesi bakteriyel enfeksiyonun insidansı ve/veya şiddetinde artış ile ilgili olabilir; burada septisemi, bakteriyel endokardit, septik tromboflebit, peritonit, pnömoni ve lokal kateter bölgesi enfeksiyonu söz konusudur. Escherichia coli'ye bağlı birkaç vaka hariç, neden olan organizmalar Staphylococcus aureus veya Staphylococcus epidermidis'tir. Merkezi kateterler takılı olan hastalar profilaktik olarak antibiyotiklerle tedavi edilmelidirler. Aldeslökin uygulaması anemi ve trombositopeniye neden olabilir. Metastatik renal hücreli karsinomlu hastaları izlemek için normal olarak gereken testlere ek olarak, standart hematolojik testlerlökosit (lökosit formülü ve trombosit sayımı dahil), kan biyokimyası-elektrolitler (renal ve hepatik fonksiyon testleri dahil) ve toraks grafileri tüm hastalarda tedaviye başlamadan önce ve sonra da periyodik olarak yapılmalıdır. Hastaların tedavi öncesi değerlendirmelerinde anamnez ve fizik muayeneye ek olarak, bazal EKG (eğer gerekliyse artı stres testi), performans durumu, vital belirtiler, koroner damar hastalığı için objektif bir değerlendirme ve sigara veya solunum sistemi hastalığı hikayesi olan hastalarda pulmoner fonksiyon testleri ile beraber arteryel kan gazlarına bakılması tavsiye edilir. Araba ve makine kullanma becerilerini etkileyen yan etkilere neden olur. Etkin bir doğum kontrolü uygulamayan, her iki cinsiyetteki fertil kişilere verilmemelidir. Aldeslökinin güvenirliği insan gebeliğindeki kullanımı açısından Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 9/9 belirlenmemiştir. Anne sütü ile atılımı ve emzirme üzerindeki etkisi hakkında bilgi bulunmamaktadır ve bu nedenle süt veren annelere verilmemelidir. Yan Etkileri: Oluşan istenmeyen reaksiyonların sıklığı ve şiddeti genel olarak doz ve uygulama programına bağlıdır. İstenmeyen reaksiyonların çoğu sınırlıdır ve her zaman olmamakla beraber genellikle tedavinin kesilmesinden sonraki 1-2 gün içinde gerilerler. İlaca bağlı mortalite azdır (%3). Sıklıkla bildirilen yan etkiler: Hafif ile orta derecede hipotansiyon, serum üre ve serum kreatininde yükselme ile birlikte hafif ile ileri derecede oligüri, hafif ile ileri derecede dispne, hafif ile ileri derecede hiperbilirubinemi, karaciğer transaminazları ve alkalen fosfatazda hafif ile ileri derecede yükselme, kusma ile birlikte veya tek başına hafif ile ileri derecede bulantı, hafif ile orta derecede diyare, hafif ile ileri derecede anoreksi, hafif ile ileri derecede anemi (Tedavi sırasında hastaların çoğunda lenfopeni ve eozinofili olur, tedaviden sonraki 24-48 saat içinde de rebound lenfositoz görülür. Bunlar istenmeyen etkiler olarak kabul edilmez ve aldeslökinin antitümör aktivitesinin mekanizması ile ilişkili olabilirler.), hafif ile ileri derecede eritem ve döküntü, hafif ile orta derecede kilo artışı ile birlikte ödem, titreme veya tek başına hafif ile ileri derecede ateş, kırıklık hali ve yorgunluk. Bazen bildirilen yan etkiler: Hafif ile ileri derecede aritmi, hafif ile ileri derecede taşikardi, angina pectoris, öksürük, hafif ile ileri derecede pulmoner ödem, hafif ile ileri derecede trombositopeni, hafif ile orta derecede lökopeni, orta derecede pıhtılaşma bozukluğu, orta ile ileri derecede ajitasyon/anksiyete, hafif ile ileri derecede konfüzyon/uyuşukluk, hafif ile ileri derecede somnolans, hafif ile ileri derecede merkezi veya periferik motor nöron hastalıkları, hafif ile orta derecede konjunktivit, hafif ile orta derecede mükozit, hafif ile ileri derecede kaşıntı, hafif ile ileri derecede deri eksfoliasyonu, hafif ile ileri derecede vitiligo, orta ile ileri derecede ağrı, hafif ile ileri derecede baş ağrısı. Nadiren bildirilen yan etkiler: Tromboz, hipertansiyon, çarpıntı, geçici EKG değişiklikleri, miyokard enfarktüsü, pulmoner embolizm, flebit, erişkin sıkıntılı solunum sendromu, hafif ile ileri derecede siyanoz, hipoksi, solunum sistemi enfeksiyonları, hafif ile ileri derecede plevral efüzyonlar, disfaji, rektal hemoraji, kabızlık, dispepsi, gastrit, epistaksis, parestezi, senkop, depresyon, halüsinasyon, paralizi, konuşma bozuklukları, konvülsiyonlar, hipo veya hipertiroidizm, hiperglisemi, hipokalsemi, hiperpotasemi, alopesi, nazal konjesyon, orta ile ileri derecede artralji, miyalji, assit. İlaç Etkileşimleri: Merkezi sinir sistemi fonksiyonunu etkileyebilir. Bu nedenle merkezi olarak etkili ilaçlar birlikte verildiğinde etkileşim olabilir. Hepatotoksik, nefrotoksik, miyelotoksik veya kardiyotoksik etkileri olan ilaçlarla birlikte verildiğinde, aldeslökinin bu sistemler üzerindeki toksisitesi artabilir. Birlikte verilen glukokortikosteroidler, aldeslökinin aktivitesini azaltabilirler. Ancak yaşamı tehdit eden belirti ya da semptomlar gelişen hastalar, toksisite kabul edilebilir bir düzeye gerileyene kadar deksametazon ile tedavi edilebilirler. Beta blokerler gibi antihipertansif ilaçlar aldeslökin ile görülen hipotansiyonu artırabilirler. Aldeslökin uygulamasından sonra kontrast madde kullanılması, aldeslökin uygulamasını takiben görülen toksisite tablosunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Çoğu vakada bu durumun, son dozunun uygulanmasını takiben iki hafta içinde gözlendiği bildirilmiştir, fakat bazı vakalarda aylar sonra da görülebilmektedir. 2.3. ALTUZAN Etken Madde(ler): Bevasizumab 25 mg/ml Eşdeğerleri: 100: 4 ml'lik 1 i.v. çözeltisi içeren ambalajlarda., 400: 16 ml'lik 1 i.v. çözeltisi içeren ambalajlarda. Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 10 / 10 Kullanım Şekli: 5 mg/kg vücut ağırlığı dozuna eşit miktarda Altuzan hacmi çekilir ve toplam hacmi 100 ml steril, pirojensiz %0.9 sodyum klorür içinde seyreltilir. Dekstroz ya da glukoz çözeltileriyle uygulanmamalı ya da bunlarla karıştırılmamalıdır. İntravenöz enjeksiyon veya bolus olarak uygulanmamalıdır. Başlangıç dozu intravenöz enfüzyon halinde 90 dakikanın üzerinde bir zaman periyodunda verilmelidir. İlk enfüzyon iyi tolere edildiği takdirde ikinci enfüzyon 60 dakikalık süre boyunca uygulanabilir. 60 dakikalık enfüzyon da iyi tolere edildiği takdirde sonraki bütün enfüzyonlar 30 dakikalık süre boyunca verilebilirler. Standart Dozaj: Önerilen dozu, her 14 günde bir intravenöz enfüzyon şeklinde verilen 5 mg/kg vücut ağırlığı dozudur. Çocuklardaki ve ergenlik çağındakilerdeki, böbrek bozukluğu olan hastalardaki ve karaciğer bozukluğu olan hastalar üzerindeki güvenilirliği ve etkinliği incelenmemiştir. Endikasyonları: Bevasizumab, 5-florourasil/folinik asit veya 5-florourasil/folinik asit/irinotekan ile kombine olarak metastatik kolon ve metastatik rektum kanserinin birinci basamak tedavisinde kullanılır. Kontrendikasyonları: İçerdiği herhangi bir maddeye, Chinese hamster over hücresi ürünlerine veya diğer rekombinant insan veya humanize edilmiş antikorlara aşırı duyarlılığı olan kişilerde kontrendikedir. Tedavi edilmemiş Santral Sinir Sistemi (SSS) metastazları bulunan hastalarda kontrendikedir. Uyarılar: Metastatik kolon veya rektum kanserli hastalar bevasizumab ve kemoterapi ile tedavi edildiklerinde gastrointestinal perforasyon gelişme riski artabilir. Gastrointestinal perforasyon gelişen hastalarda bevasizumab kalıcı olarak kesilmelidir. Hipertansiyon insidansında bir artış gözlenmiştir. Klinik güvenirlik verileri hipertansiyon insidansının doza bağımlı olabileceği izlenimini vermektedir. Kontrol edilemeyen hipertansiyonlu hastalar üzerindeki etkisi hakkında bir bilgi yoktur. Bu hastalarda tedavinin başlatılması öncesinde dikkatli olunmalıdır. Tedavi sırasında kan basıncının izlenmesi önerilir. Tedavi gerektiren hipertansiyonlu hastalarda yeterli kontrol sağlanıncaya kadar geçici olarak bevasizumabın kesilmesi önerilir. Hipertansif kriz gelişen hastalarda tedavi kalıcı olarak kesilmelidir. Bevasizumab yara iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Büyük cerrahi operasyonlardan sonraki 28 gün içinde veya ameliyat yarası tamamen iyileşinceye kadar tedavi başlatılmamalıdır. Tedavi sırasında yara iyileşmesinde komplikasyonlar yaşayan hastalarda, yara tamamen iyileşinceye kadar uygulama durdurulmalıdır. Elektif cerrahi müdahaleler için uygulama durdurulmalıdır. Kemoterapi ile kombine olarak bevasizumab verilen hastalarda serebrovasküler olay, geçici iskemik atak ve miyokard enfarktüsünü içeren arteryel tromboembolizm olaylarının görülme sıklığı daha yüksek olmuştur. Arteryel tromboembolik olaylar gelişen hastalarda tedavi kalıcı olarak kesilmelidir. Bevasizumab+kemoterapi uygulanan, 65 yaş üzerinde ve arteryel tromboembolizm öyküsü bulunan hastalar daha yüksek risk taşımaktadır. Bu hastalarda dikkatli olunmalıdır. Metastatik kolon veya rektum kanserli hastalarda tümörle-ilişkili kanama riski artmış olabilir. Evre 3 veya 4 kanama görülen hastalarda bevasizumab kalıcı olarak kesilmelidir. Tedaviye başlamadan önce konjenital kanama diyatezi, edinilmiş pıhtılaşma bozukluğu bulunan veya tromboemboli tedavisi için tam doz antikoagülan kullanan hastalarda güvenilirlik profili hakkında bilgi yoktur. Bu hastalarda tedavi başlatılırken dikkatli olunmalıdır. Bununla beraber, Tedavi uygulanırken venöz tromboz gelişen hastalar eşzamanlı olarak tam doz varfarin ve bevasizumab ile tedavi edildiklerinde ciddi kanama riskinde artış sergiler gibi görünmemişlerdir. Gebelik kategorisi D'dir. Fetüsün gelişiminde anjiyogenezin kritik bir önem taşıdığı gösterilmiştir. Anjiyogenez inhibisyonu gebelikte istenmeyen bir sonuç doğurabilir. IgG'lerin plasenta engelini aştığı bilinmektedir, fetüste Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 11 / 11 anjiyogenezi inhibe edebilir. Gebelik döneminde kullanılmamalıdır. Doğurganlık çağındaki kadınlara uygun kontraseptif önlemler almaları önerilir. Kontraseptif önlemlerin son dozu takiben en az 6 ay devam ettirilmesi önerilmektedir. Bevasizumabın anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Anneye ait IgG süte geçtiğinden ve bebeğin büyümesine ve gelişimine zarar verebileceğinden, kadınlara tedavi sırasında emzirmeyi bırakmaları ve son dozu takiben en az 6 ay boyunca bebeklerini emzirmemeleri önerilir. Yan Etkileri: En sık görülen advers etkiler: Gastrointestinal perforasyonlar, hemoraji ve arteryel tromboembolidir. Bevasizumab metastatik kolon veya rektum kanserli hastalardaki ciddi gastrointestinal perforasyon vakaları ile ilişkilendirilmiştir. Bu olgular nedeniyle iki hasta ölmüş, geride kalan beş hasta iyileşmiş, ancak sadece üç hasta bevasizumab tedavisini tamamlamıştır. Bu olgular arasındaki ortak özellikler ya gastrik ülser hastalığı, tümör nekrozu, divertikülit ya da kemoterapiye bağlı kolitten kaynaklanan karın-içi inflamasyondur. Karın-içi inflamatuvar sürecin ve gastrointestinal perforasyonun bevasizumab ile arasında nedensel bir ilişki kurulamamıştır. Bununla birlikte, karın içi inflamatuvar süreci olan hastaların bevasizumab ile tedavisi sırasında dikkatli davranılmalıdır. Metastatik kolon veya rektum karsinomlu birinci basamak irinotekan için ideal adaylar olmayan hastalarda gerçekleştirilen randomize, çift-kör, aktif-kontrollü bir faz II çalışmada (çalışma AVF2192g), 5FU/LV+bevasizumab kolunda iki gastrointestinal perforasyon vakası gözlenmesine karşılık, 5-FU/LV+plasebo kolunda gastrointestinal perforasyon vakası gözlenmemiştir. Her iki vakada da perforasyon sigmoid kolon divertikülünde ortaya çıkmıştır. Yara iyileşmesini kötü yönde etkileyebileceği için son 28 gün içinde büyük bir ameliyat geçiren hastalar, metastatik kolon ya da rektum karsinomu Faz III çalışmasında (AVF2107g) çalışma dışında bırakılmışlardır. AVF2107g çalışmasında IFL+bevasizumab kolundaki 173 hasta (Kol 2), bevasizumab tedavisine başlanmadan 28-60 gün önce kanserle ilişkili bir operasyon geçirmiştir. IFL+bevasizumab kolundaki (Kol 2) 40 hasta bevasizumab alırken büyük bir operasyon geçirmiştir ve bunların dördünde postoperatif kanama ya da yara iyileşmesi komplikasyonları ile uyumlu bir advers etki yaşanmıştır. IFL+plasebo kolundaki (Kol 1) büyük bir operasyon geçirmiş olan 25 hastada ise, benzer komplikasyonlar gözlenmemiştir. AVF2192g çalışmasında, 5-FU/LV+plasebo kolunda (Kol 1) 39 hasta ve 5-FU/LV+bevasizumab kolunda (Kol 2) 43 hasta çalışma ilacına başlanmasının 28 ile 60 gün öncesinde kanserle-ilişkili bir ameliyat geçirmiştir. Önceden geçirilen bu büyük ameliyat sonrasındaki 60 gün içinde hiçbir hasta Evre 3/4 yara iyileşmesi ve kanama komplikasyonu yaşamamıştır. Kol 2'deki 15 hasta bevasizumab alırken büyük bir ameliyat geçirmiş, bunlardan 3'ü ameliyat sonrasındaki 60 gün içinde Evre 3/4 yara iyileşme veya kanama komplikasyonu yaşamıştır. Bevasizumab ile tedavi edilen hastalarda hipertansiyon insidansında bir artış gözlenmiştir. Hipertansiyon genellikle anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri, diüretikler ve kalsiyum kanal blokerleri gibi oral antihipertansiflerle tedavi edilmiştir. Hipertansiyon, nadiren tedavinin bırakılması veya hastaneye yatırılma ile, bir vakada hipertansif ensefalopati (%0.1) ile sonuçlanmıştır. Çalışma AVF2107g'de, tek başına IFL alan hastaların (Kol 1) %21.7'sinde ve IFL+bevasizumab (Kol 2) alan hastaların %26.5'inde advers etki olarak proteinüri bildirilmiştir. Evre 4 proteinüri görülmemiştir ve evre 2 ile 3 proteinüri insidansları her iki kolda da benzerdir. Bevasizumab ile tedavi edilen tüm hastaların %23.3'ünde advers olay olarak bildirilen proteinüri gözlenmiştir. Proteinüri, klinik bakımdan semptomsuz, geçici ve eser miktarlarda proteinüriden nefrotik sendroma kadar olan farklı şiddetlerde seyretmiştir. Klinik çalışmalarda ortaya çıkan proteinürinin böbrek işlevi bozukluğu ile ilişkili değildir ve tedavinin daimi olarak bırakılması nadiren gerekmiştir. Hipertansiyon hikayesi olan hastalar bevasizumab ile tedavi edildiklerinde proteinüri gelişimi riski artmış olabilir. Tedaviye başlamadan önce ve tedavi süresince idrar analizi çubukları ile proteinürinin takip edilmesi önerilmektedir. Evre 4 proteinüri (nefrotik sendrom) geliştiren hastalarda bevasizumab kullanımı bırakılmalıdır. Genel olarak, bevasizumab ile tedavi edilen hastaların tamamının %4'ünde NCI-CTC Evre 3 ve 4 kanama olguları gözlenmiştir. Çalışma AVF2107g'de, Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 12 / 12 IFL+bevasizumab kolu (%3.1) ve IFL+plasebo kolunda (%2.5) gözlenen Evre 3 ve 4 kanama olgularının insidanslarında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Klinik çalışmalarda gözlenmiş olan kanama olguları, ağırlıklı olarak, tümöre bağlı kanamalar ve küçük mukokutanöz kanamalardır. Tümör ile ilişkili kanamalar faz I ve faz II bevasizumab çalışmalarında gözlenmiştir. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserli hastalarda, 4'ü ölümcül olmak üzere altı önemli vaka gözlenmiştir. Bu olaylar aniden ortaya çıkmış ve skuamöz hücre histolojisi ve/veya büyük kan damarlarına yakın göğüs merkezinde lokalize tümörü olan hastalarda çok miktarda veya yaygın hemoptizi olarak kendini göstermiştir. Bu vakaların beşinde, bu kanamalardan önce tümör kavitasyonu ve/veya nekrozu oluşmuştur. Tümörle ilgili kanamalar nadiren, gizli santral sinir sistemi (SSS) metastazlı hepatoması olan bir hastadaki SSS kanaması ve nekroze bir uyluk sarkomundan sürekli kan sızması gibi başka tümör tiplerinde ya da bölgelerde görülmüştür. Yapılan tüm klinik çalışmalarda, tedavi edilen hastaların %2040'ında mukokutanöz kanama görülmüştür. Bu kanamalar çoğunluğu 5 dakikadan daha az süren ve herhangi bir tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden duran, NCI-CTC Evre 1 burun kanamalarıdır ve tedavi rejiminde değişiklik yapılmasını gerektirmemiştir. Ayrıca, daha seyrek olarak diş eti ya da vajinal kanamalar gibi farklı bölgelerdeki küçük mukokutanöz kanamalarla da karşılaşılmıştır. Çalışma AVF2107g'de, Kol 1 alan hastaların %16.2'sinde, Kol 2 alan hastaların ise %19.4'ünde tromboembolik olgular yaşanmıştır. Çalışma AVF2107g'de, serebrovasküler olaylar, miyokard enfarktüsü, geçici iskemik ataklar ve diğer arteryel tromboembolik olayları içeren arteryel tromboembolik olay görülme sıklığı Kol 2 verilen hastalarda (%3.3) Kol 1 verilen hastalara (%1.3) kıyasla daha yüksek olmuştur. Çalışma AVF2192g'de de arteryel tromboembolik olay görülme sıklığının Kol 2'de (%10) 5FU/LV+plasebo koluna (%4.8) kıyasla daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Bevasizumab artı kemoterapi ile tedavi edilen hastalarda, arteryel tromboembolik olaylar hastaların %1.1'inde ölüme neden olmuştur. Yalnızca kemoterapi ile tedavi edilen hastalarda, tromboembolik olaylara bağlı ölüm hastaların %0.8'inde (6/741) bildirilmiştir. Serebrovasküler olaylar (geçici iskemik olaylar dahil) kemoterapi ile kombine olarak bevasizumab ile tedavi edilen hastaların %2.2'sinde ve yalnız kemoterapi ile tedavi edilen hastaların %0.5'inde ortaya çıkmıştır. Miyokard enfarktüsü kemoterapi ile kombine olarak bevasizumab ile tedavi edilen hastaların %2.2'sinde ortaya çıkarken, yalnızca kemoterapi ile tedavi edilen hastaların %1.3'ünde gözlenmiştir. Çalışma AVF2107g'de, derin venöz tromboz, pulmoner emboli ve tromboflebiti içeren venöz tromboembolik olaylar ortaya çıkmıştır. Bu olayların hastadaki mevcut kansere, aldıkları sitotoksik kemoterapiye, bevasizumaba veya diğer risk faktörlerine bağlı olup olmadıkları belirlenememiştir. Bir faz III, metastatik meme kanseri kontrollü klinik çalışmasında bevasizumab ile tedavi edilen grupta 7 (%3) konjestif kalp yetmezliği (KKY) bildirilirken, kontrol grubunda sadece 2 vaka (%1) ile karşılaşılmıştır. Bu olguların şiddetleri, semptomsuz sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu azalmasından, hastaneye yatırılmayı ve tedaviyi gerektiren semptomatik KKY'ye kadar değişmektedir. Metastatik kolon ya da rektum kanseri olan hastalarda, bevasizumab tedavisi ile KKY riskinde bir artış gözlenmemiştir. Beş randomize klinik çalışmada, bevasizumab ile tedavi edilen 65 yaş ve altında olanlarla karşılaştırıldığında 65 yaş ve üstünde olanlar serebrovasküler olaylar, geçici iskemik ataklar ve miyokard enfarktüsünü de içeren artmış bir arteryel tromboembolik olay gelişme riski ile ilişkilendirilmiştir. Azalmış nötrofil ve lökosit sayısı ve idrarda protein bulunması bevasizumab kullanımı ile ilişkilendirilebilirler. Tüm klinik çalışmalarda bevasizumab ile tedavi edilen hastalarda, nötrofil ve lökosit sayılarındaki düşüşler en sık gözlenen evre 3 ve 4 laboratuvar anormallikleridir. Bevasizumab ile kemoterapi ile birlikte veya kemoterapisiz tedavi edilen hastaların >=%5'inde görülen Evre 3 ve 4 laboratuvar anormallikleri, bütün çalışmalarda, azalmış nötrofil ve lökosit sayıları, idrarda protein mevcudiyeti, düşük kan potasyum ve fosfor seviyeleri, artmış kan glukozu ve alkalen fosfataz seviyeleridir. AVF2192g çalışmasında, ortaya çıkan laboratuvar anormallikleri artmış kan şekeri, azalmış hemoglobin, azalmış kan sodyumu ve artmış kan potasyumunu içermiştir. Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 13 / 13 İlaç Etkileşimleri: Çalışma AVF2107g'de, IFL'yi (Irinotekan/5-Florourasil/Lökovorin) tek başına alan hastalardaki ve bevasizumab ile kombine olarak alan hastalardaki irinotekan konsantrasyonları benzer olmuştur. Bir grup hastada (yani her bir tedavi kolunda yaklaşık 30 hastada) irinotekan'ın aktif metaboliti SN38'in konsantrasyonları analiz edilmiştir. SN38 konsantrasyonları IFL ve bevasizumab kombinasyonu alan hastalarda tek başına IFL alanlar ile karşılaştırıldığında %33 daha yüksek bulunmuştur. Gözlenen artışın bevasizumaba bağlı olup, olmadığı kesinlik kazanmamıştır. Bu hastalarda ishal ve lökopeni advers etkilerinde (irinotekan'ın bilinen aşırı ilaç reaksiyonlarında) küçük bir artış vardır ve ayrıca IFL+bevasizumab ile tedavi edilen hastalarda irinotekan ile ilgili daha fazla doz azaltılması rapor edilmiştir. Bevasizumab ve irinotekan kombinasyon tedavisi sırasında şiddetli ishal, lökopeni ya da nötropeni gelişen hastalarda irinotekan prospektüsünde de belirtildiği şekilde irinotekan doz modifikasyonuna gidilmelidir. Başka antineoplastik ajanlar ile formal ilaç etkileşimi çalışmaları yapılmamıştır. Bununla birlikte, mevcut veriler bevasizumabın, 5florourasil, karboplatin, paklitaksel ve doksorubisinin farmakokinetiklerini etkilemediğini düşündürmektedirler. 2.4. CAMPTO Etken Madde(ler): İrinotekan hidroklorür trihidrat Eşdeğerleri: 100 mg/5 ml: İntravenöz perfüzyon için 5 ml'lik 1 i.v. flakon, 40 mg/2 ml: İntravenöz perfüzyon için 2 ml'lik 1 i.v. flakon Kullanım Şekli: Sadece yetişkinlerde kullanılır. Monoterapi: Önerilen Campto dozu üç haftada bir 30-90 dakikalık i.v. infüzyon halinde 350 mg/m2'dir. Kombinasyon tedavisi: Campto+5FU/FA haftalık uygulama: Önerilen Campto dozu haftada bir 30-90 dakikalık intravenöz infüzyon halinde 80 mg/m2'dir, ardından folinik asit ve sonra 5-FU infüzyonu yapılır. Tedavi 6 hafta sürdürülüp bir hafta ara verilir. Campto+5FU/FA 2 haftada bir uygulama: Önerilen Campto dozu iki haftada bir 30-90 dakikalık intravenöz infüzyon halinde 180 mg/m2'dir, ardından folinik asit ve sonra 5-FU infüzyonu yapılır. Değişmeli uygulama: 1. Gün: Önerilen Campto dozu altı haftada bir 30-90 dakikalık intravenöz infüzyon halinde 350 mg/m2'dir. 22 ila 26. günler: Folinik asit ardından 5-florourasil infüzyonu 6 haftada bir yapılır. Bir sonraki infüzyon verilirken Campto ve eğer varsa 5FU dozu bir önceki infüzyon sırasında gözlenen advers etkinin en kötü derecesine göre azaltılmalıdır. Tedavi, tedaviye bağlı advers etkilerin tamamen düzelmesine izin vermek amacıyla 1-2 hafta ertelenmelidir. Campto tedavisi hastalığın objektif progresyonu veya kabul edilemeyecek toksisiteler görülene dek devam etmelidir. Endikasyonları: İleri evre kolorektal kanserli hastaların tedavisinde endikedir. Daha önce kemoterapi almamış ileri evre kolorektal kanserli hastalarda 5-FU ve folinik asitle kombine olarak ve 5-FU içeren tedavi rejimleri ile cevap alınamayan hastalarda tek ajan olarak kullanılır. Ayrıca küçük hücreli akciğer kanserinde birinci basamak kemoterapi sonrası yineleme gösteren veya tedaviye dirençli hastalarda 2. basamak tedavide tek ilaç olarak veya kombinasyon rejimlerinde kullanılır. Kontrendikasyonları: İltihaplı kronik barsak hastalıklarında, evvelce ilacın ilk kullanımı süresinde görülmüş alerji Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 14 / 14 vakalarında, irinotekana veya ürünün bileşiminde bulunan maddelerden birine hassasiyeti olan kişilerde, gebelik ve laktasyonda, bilirubin seviyesi normal üst sınırın 1.5 katından yüksek olan hastalarda, ciddi kemik iliği yetmezliği olan hastalarda, WHO performans statüsü II'den büyük olan hastalarda kontrendikedir. Uyarılar: Risk faktörü bulunan hastalar, özellikle performans statüsü =2 olanlar ve çok nadir vakalarda hastaların advers etkilerin kontrolü (geç diyare başladığında derhal ve uzun süreli antidiyare tedavi ve büyük miktarda sıvı alımı) ile ilgili tavsiyelere uymayı istemedikleri durumlarda beklenen yararlar ve muhtemel terapötik riski dikkatle kıyaslanarak verilmelidir. Böyle hastalar için sıkı hastane gözetimi önerilir. Geç diyare: Verilmesinden 24 saat daha fazla bir süre geçtikten sonra veya bir sonraki kürden önce herhangi bir zamanda ortaya çıkabilecek gecikmeli ishal riski konusunda hastalar uyarılmalıdır. Monoterapide ilk sıvı dışkının görülme zamanı infüzyondan ortalama 5 gün sonradır. Hastalar ishalin başladığını doktorlarına derhal bildirmeli ve uygun tedaviye hemen başlanmalıdır. Diyare riski yüksek hastalar daha önce abdominal/pelvik radyoterapi görmüş olan, başlangıçta hiperlökositozu bulunan ve performans statüsü 2 ve üstü olan hastalardır. Doğru tedavi edilmezse özellikle de beraberinde nötropeni bulunan hastalarda diyare yaşamı tehdit edici düzeyde olabilir. Hasta büyük miktarda, elektrolit içeren içecekler içmeye başlamalı ve antidiyare tedavi derhal başlanmalıdır. Önerilen diyare tedavisi yüksek doz loperamiddir (4 mg ilk uygulama olarak, daha sonra 2 saatte bir 2 mg). Tedavi son sıvı dışkı görüldükten sonra 12 saat sürdürülmeli ve değiştirilmemelidir. Tedavi hiç bir koşulda bu dozlarda ardarda 48 saatten uzun süre sürdürülmemelidir, paralitik ileus riski vardır. Tedavi süresi 12 saatten kısa olmamalıdır. Diyare ile birlikte ağır nötropeni (nötrofil sayısı <500 hücre/mm3) de mevcutsa antidiyare tedaviye ek olarak, geniş spektrumlu bir antibiyotik profilaktik olarak verilmelidir. Ağır diyare görülen hastalarda sonraki kürlerde doz azaltılması önerilir. Tedavi sırasında haftalık olarak tam kan sayımı yapılmalıdır. Febril nötropeni hastanede geniş spektrumlu bir i.v. antibiyotikle derhal tedavi edilmelidir. Hematolojik etkiler görülen hastalarda bir sonraki kürde doz azaltılması önerilir. Karaciğer fonksiyon testleri, başlangıçta ve her kür öncesi yapılmalıdır. Karaciğer fonksiyonları bozuk hastalar (bilirubin >1 ve <1.5xULN ve transaminazlar >5xULN) daha yüksek febril nörtopeni ve ağır nötropeni riski altındadır ve dikkatle gözlenmelidir. Bilirubin >1.5xULN olan hastalara uygulanmamalıdır. Tedavi küründen önce antiemetiklerle profilaktik tedavi önerilir. Bulantı ve kusma sıklıkla bildirilmiştir. Akut kolinerjik sendrom meydana gelirse (erken diyare ve terleme, abdominal kramplar, lakrimasyon, miyozis ve salivasyon gibi çeşitli semptomlar) klinik olarak kontrendike değilse, atropin sülfat (0.25 mg s.c.) uygulanmalıdır. Astımlı hastalara dikkatle yaklaşılmalıdır. Akut ve ağır kolinerjik sendrom geçiren hastalarda sonraki uygulamalarda profilaktik atropin sülfat tedavisi önerilir. Yaşlı hastalarda genel olarak biyolojik fonksiyonlarda, özellikle karaciğer fonksiyonlarında azalma meydana gelmesinin sıklığı nedeniyle dikkatle uygulanmalıdır. Barsak obstrüksiyonu olan hastalar obstrüksiyonu çözülene kadar uygulanmamalıdır. Böbrek fonksiyonu bozuk hastalarda çalışma yapılmamıştır. Diyare ve/veya kusma nedeniyle dehidrate olmuş veya sepsis olan hastalarda çok nadir vakalarda böbrek yetmezliği, hipotansiyon ve dolaşım bozuklukları gözlenmiştir. Tedavi sırasında ve tedavi kesildikten sonra en az üç ay süreyle kontraseptif önlemler alınmalıdır. Uygulama sonrası 24 saat içinde baş dönmesi ve görme bozuklukları olabileceği konusunda hastalar uyarılmalı ve bu semptomlar meydana geldiğinde araç ve makine kullanmamaları tavsiye edilmelidir. Embriyotoksik, fetotoksik ve teratojen olduğu tavşan ve sıçanlarda gösterilmiştir.Bu nedenle gebelikte kullanılmamalıdır. Emziren sıçanlarda C-irinotekan sütte tespit edilmiştir. İrinotekanın insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Tedavi sırasında emzirmeye ara verilmelidir. Yan Etkileri: Kombinasyon tedavisinde, istenmeyen etkilerin insidansı kullanılan kombinasyon şemasına göre değişmektedir. Geç diyare uygulamadan 24 saatten daha uzun süre sonra başlayan Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 15 / 15 doz sınırlayıcı toksisitedir. İlk sıvı dışkının görülme zamanı infüzyon sonrası ortalama 5. gündü. Çok ender vakalarda psödomembranöz kolit meydana geldi, biri bakteriyolojik olarak doğrulandı (Clostridium difficile). Monoterapide bulantı ve kusma hastaların yaklaşık %10'unda meydana geldi. Kombinasyon tedavisinde daha düşük bir bulantı-kusma insidansı ile karşılaşıldı (sırasıyla %3.5 ve %5). Diyare ve/veya kusmaya bağlı dehidratasyon vakaları bildirilmiştir. Konstipasyon, monoterapide hastaların %10'unda, kombinasyon tedavisinde hastaların %3'ünde meydan geldi. Çok az sayıda vakada barsak obstrüksiyonu, ileus veya gastrointestinal hemorajiler bildirilmiştir. Çok ender olarak intestinal perforasyon vakası bildirilmiştir. Diğer daha hafif yan etkiler anoreksi, abdominal ağrı ve mukozittir. Nötropeni doz sınırlayıcı toksisitedir. Monoterapide ağır nötropeni ile birlikte ateş görüldü. Enfeksiyöz ataklar meydana gelmiştir. 2 vaka ölümle sonuçlandı. Monoterapide anemi hastaların %58.7'sinde, kombinasyon tedavisinde anemi hastaların %96.5'inde bildirildi. Monoterapide trombositopeni (<100 000 hücre/mm³) ile karşılaşıldı. Kombinasyon tedavisinde ağır trombositopeni ile karşılaşılmadı. Bir vakada antiplatelet antikorların bulunduğu trombositopeni postmarketing tecrübe olarak bildirilmiştir. Ağır geçici akut kolinerjik sendrom monoterapi alan hastaların %9'unda, kombinasyon tedavisi alan hastaların sadece %1.5'inde görüldü. En önemli belirtileri erken diyare ve abdominal kramplar, konjunktivit, rinit, hipotansiyon, vazodilatasyon, terleme, titreme, kırıklık, baş dönmesi, görme bozuklukları, lakrimasyon, miyozis ve salivasyon artışı gibi çeşitli semptomlar olup infüzyondan sonra 24 saat içinde meydana gelir. Bu semptomlar atropin uygulamasıyla kaybolur. Dispne, müsküler kontraksiyon veya kramplar ve parestezi gibi erken etkiler bildirilmiştir. Asteni, monoterapi alan hastaların %10'undan azında, kombinasyon tedavisi alan hastaların %6.5'inde ağırdı. Alopesi çok sık ve reversibldır. Enfeksiyon olmadan ve beraberinde ağır nötropeninin eşlik etmediği ateş monoterapi alan hastaların %12'sinde, kombinasyon tedavisi alan hastalarınsa sadece %7.5'inde görüldü. Hafif kütanöz reaksiyonlar, alerji ve enfeksiyon yerinde reaksiyon sık olmamakla beraber, bildirilmiştir. Ender böbrek yetmezliği, hipotansiyon ve dolaşım yetmezliği vakaları daha önce diyare ve/veya kusma nedeniyle dehidrate olmuş ya da sepsis geçirmiş hastalarda bildirilmiştir. Monoterapide transaminazların, alkali fosfataz ve bilirubinin serum seviyelerinde hafiften orta şiddetliye ve geçici artış görüldü. Bu vakalarda progresif karaciğer metastazı yoktur. Serum kreatinin düzeyinde geçici ve hafiften orta şiddetliye artış hastaların %7.3'ünde görüldü. Kombinasyon tedavisinde, SGPT, SGOT, alkali fosfataz veya bilirubin düzeylerinde geçici artış (derece 1 ve 2) görüldü. Bu vakalarda progresif karaciğer metastazı yoktur. Geçici derece 3 hastaların sırasıyla %0.5'inde, %1'inde, %0'ında ve %0.5'inde görüldü, derece 4 gözlenmedi. İlaç Etkileşimleri: İrinotekan ve nöromüsküler bloke edici ajanlar arasındaki etkileşim gözardı edilemez. İrinotekanın antikolinesteraz aktivitesi olduğu bilindiğine göre, antikolinesteraz aktivitesi olan ilaçlar süksametonyumun nöromüsküler bloke edici etkisini uzatabilir ve non-depolarizan ilaçların nöromüsküler bloğunu antagonize edebilirler. %0,9 NaCl içeren solüsyonlarla birlikte kullanılabilir Saklama: 15- 25 derece arasında ve ışıktan korunarak saklanmalıdır.%0,9 NaCl eriyiği ile sulandırıldıktan sonra sulandırılmış solusyon 15-25 derece arasında 2 saat,2-8 derece de buzdolabında 4 gün süreyle stabildir. 2.5. ELOXATİN Etken Madde(ler): Okzaliplatin Eşdeğerleri: 100 mg: 50 ml'lik 1 i.v. flakon, 50 mg: 36 ml'lik 1 i.v. flakon i Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 16 / 16 Endikasyonları: 5-Fluorourasil ve folinik asit kombinasyonu ile; metastatik kolorektal kanserin birinci seçenek tedavisinde ve primer tümörün total rezeksiyonundan sonra evre III kolon kanserinin adjuvan tedavisinde endikedir. Kontrendikasyonları: Okzaliplatine karşı bilinen aşırı duyarlılık hikayesi olanlarda; gebelikte; laktasyonda; ilk doz başlanması öncesinde, nötrofil sayısı 2x10 milyar/lt ve/veya trombosit sayısı 100x10 milyar/lt‘den düşük olacak biçimde kemik iliği depresyonu olan hastalarda; ilk doz başlanması öncesinde, işlevsel kayıpla birlikte seyreden periferik duysal nöropatisi olan hastalarda ve ağır böbrek yetmezliği olanlarda (kreatinin klirensi 30 ml/dk’dan düşük olan) kontrendikedir. Uyarılar: Okzaliplatin nefrotoksisite göstermemiştir. Bununla birlikte orta derecede böbrek yetmezliği olan hastalardaki güvenilirliği hakkındaki sınırlı bilgi nedeniyle, uygulama hasta için yarar/risk değerlendirmesi yapılarak gerçekleştirilmelidir. Platin bileşiklerine karşı alerjisi olduğu bilinen hastalar alerjik semptomlar yönünden takip edilmelidir. Okzaliplatine karşı anafilaksi benzeri bir reaksiyon gelişmesi durumunda, infüzyon derhal durdurulmalı ve uygun semptomatik tedaviye başlanmalıdır. Okzaliplatin uygulamasının yeniden başlatılması kontrendikedir. Okzaliplatinin deride kabarcık oluşturucu etkisi yoktur veya minimumdur. Bununla birlikte, okzaliplatinin ekstravazasyonu durumunda, infüzyon derhal durdurulmalı ve olağan lokal semptomatik tedaviye başlanmalıdır. Özellikle spesifik nörolojik toksisite gösteren ilaçlarla kombine kullanıldığında okzaliplatinin nörolojik toksisitesi dikkatle takip edilmelidir. Herbir uygulamanın başlamasından önce ve sonra periyodik olarak nörolojik inceleme yapılmalıdır. 2 saatlik infüzyon sırasında veya infüzyonu takip eden saatlerde, akut laringofarengeal dizestezi gelişen hastalara, bir sonraki infüzyon 6 saatten daha uzun bir sürede yapılmalıdır. Nörolojik semptomlar (parestezi, dizestezi) oluşursa, semptomların süresi ve eğer semptomlar yedi günden uzun sürerse ve ağrılıysa, bir sonraki doz 85 mg/m2’den 65 mg/m2’ye düşürülmelidir. Parestezi fonksiyonel bir bozukluk olmadan bir sonraki küre kadar devam ederse, bir sonraki doz 85 mg/m2’den 65 mg/m2’ye düşürülmelidir. Fonksiyonel bir bozukluk ile beraber parestezi bir sonraki küre kadar devam ederse, okzaliplatine devam edilmemelidir. Okzaliplatin tedavisinin kesilmesini takiben bu semptomlar düzelirse, tedavinin yeniden başlatılması düşünülebilir. Bulantı ve kusma olarak görülen gastrointestinal toksik etkiler, profilaktik ve/veya terapötik antiemetik tedaviyi gerektirebilir. Hematolojik toksisite görüldüğünde (nötrofil <1.5x10 milyar/l veya trombosit <50x10 milyar/lt), tedavinin bir sonraki kürünün uygulanması, değerler kabul edilebilecek seviyelere gelene kadar geciktirilmelidir. Tedaviye başlamadan ve sonraki herbir kürden önce hemogram yapılmalıdır. Gebe kadınlarda kullanımının emniyeti ile ilgili bilgi bulunmamaktadır. Klinik öncesi bulgulara dayanarak, okzaliplatin önerilen terapötik dozlarda insan fetüsü üzerine muhtemelen letal ve/veya teratojeniktir, dolayısıyla hamilelik süresince kullanılması önerilmemekte ve ancak fetüs üzerine etkisi değerlendirilerek ve hasta rızası ile kullanılmalıdır. Anne sütüne geçişi araştırılmamıştır. Yan Etkileri: Hemopoetik Sistem: Tek ajan olarak uygulanan okzaliplatin 3-4 derece düşük hematolojik toksisite gösterir. Okzaliplatin 5-Fluorourasil ve folinik asit ile kombine kullanıldığında, nötropeni ve trombositopeni oranı, yalnız 5-fluorourasil/folinik asit kullanımına göre daha fazladır. Sindirim Sistemi: Tek ilaç tedavisinde okzaliplatin genellikle çok ağır olmayan bulantı, kusma ve diyareye neden olabilir. Proflaksi ve/veya potansiyel bir antiemetik ile tedavi bildirilmektedir. Okzaliplatin 5-fluorourasil ile birlikte kullanıldığında (folinik asitle veya folinik asitsiz) diyare ve mukoza iltihabı görülme sıklığı ve şiddeti, sadece 5-fluorourasil kullanımına göre daha artmıştır. Okzaliplatin tedavisi sırasında karaciğer enzimlerinde 1 ve Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 17 / 17 2. derecede artışa sık rastlanmaktadır. 5-Fluorourasil-folinik asit kombinasyonu, 5Fluorourasil-folinik asit-okzaliplatin kombinasyonu ile karşılaştırıldığında, karaciğer enzimlerindeki 3 ve 4. derece artış karşılaştırılabilir düzeydedir. Sinir Sistemi: Okzaliplatinin doz sınırlayıcı toksisitesi nörolojiktir. Bunlar sıklıkla soğuğun etkisi ile meydana gelen kramplı ve krampsız olarak ekstremitelerin diastezi ve/veya parestezisi ile karakterize duyusal periferik nöropatilerdir. Bu semptomlar tedavi edilen hastaların %85-95’inde görülmektedir. Genellikle tedavi kürleri arasında gerileyen bu semptomların süresi tedavi kürlerinin sayısı arttıkça da artmaktadır. Ağrı ve/veya fonksiyonel bozukluklar, semptomların süresine bağlı olarak doz ayarlamasını veya hatta tedavinin kesilmesini gerektirebilir. Kesin hareketler yapmakta güçlük biçiminde görülen bu fonksiyonel bozukluk, duyusal bozukluğun bir sonucu olabilir. Yaklaşık 800 mg/m2 (10 kür) kümülatif doz için fonksiyonel bozukluk görülme riski %15 veya daha azdır. Nörolojik semptomatoloji tedavi kesildiğinde genellikle düzelir. Okzaliplatin tedavisi sırasında akut faringolaringeal diestezi sendromu gözlenmiştir. Görülme sıklığı ise klinik çalışma ve farmakovijilans verilerine göre %1-2 arasındadır. Bu etkiler genellikle uygulamayı takiben birkaç saat içinde başlar ve soğuğun etkisi ile oluşur. Bu sendrom solunum yetmezliğinin nesnel bulguları (hipoksi, laringospazm, bronkospazm) olmaksızın, disfaji ve dispne öznel semptomlarıyla karekterizedir. Çene spazmı, dizatriye yol açabilecek dilde duyu bozukluğu ve göğüste baskı hissi gözlenmiştir. Bu durumlarda, antihistaminikler ve bronkodilatörler uygulandığı halde, semptomoloji, tedavinin kesilmesi durumunda bile hızla geri dönebilmektedir. Okzaliplatin tedavisi sırasında derin tendon refleksi kaybı ve Lhermitte belirtisi gibi diğer nörolojik semptomlar gözlenmiştir. Alerjik Reaksiyonlar: Klinik geliştirme çalışmaları sırasında, okzaliplatin ile tedavi gören hastaların %0.5’inde anaflaktik tip reaksiyonlar kaydedilmiştir. Diğer Etkiler: Okzaliplatin ile tedavi edilen hastaların %1'inden daha azında, klinik otoksisite, herhangi bir işitsel hasar olmadan gözlenmiştir. %1’inden daha azında 3 ve 4. derecede bozukluk olmak üzere, tedavi gören hastaların yaklaşık %3’ünde böbrek fonksiyon bozukluğu gözlenmiştir. 5-fluorourasil ile kombinasyonunda, hastaların %36’sında orta şiddette ateş gözlenmiştir. Ayrıca, %23’ünde de 1-2 derecede enfeksiyonlar rapor edilmiştir. Hastaların %2’sinden daha azında febril nötropeni oluşmuştur. Okzaliplatin ile tek ilaç tedavisinde hastaların %2’sinde orta derecede alopesi kaydedilmiştir. Deride hafif ya da orta derecede lokal enflamasyon bildirilmiştir. Okzaliplatin kullanan hastaların %0.1’inden daha azında geçici olarak görme keskinliğinde azalma bildirilmiştir. Okzaliplatin ağır karaciğer yetmezliği olan hastalarda incelenmemiştir. Karaciğer fonksiyon testleri anormal olan hastaların oluşturduğu grupta okzaliplatin akut toksisitesinde artış gözlenmiştir. Klinik geliştirme çalışmaları sırasında, anormal karaciğer fonksiyon testi veren hastalar için herhangi bir spesifik doz ayarlaması yapılmamıştır. İlaç Etkileşimleri: Alkali ilaçlar veya çözeltilerle (özellikle: 5-fluorourasil bazik çözeltisi veya trometamol) ve sodyum klorür dahil her konsantrasyondaki klorürler ile birlikte kullanılmamalıdır. Diğer ilaçlarla karıştırılmamalıdır. Okzaliplatin alüminyum ile temasta degrade olabilir. Okzaliplatin uygulaması için alüminyum içeren ekipman kullanılmamalıdır. %0,5 dextroz solüsyonlarıyla birlikte uygulanmalıdır. 2.6. ETHYOL Etken Madde(ler): Amifostin 500 mg Eşdeğerleri:: 10 ml'lik 1 i.v. flakon Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 18 / 18 Kullanım Şekli: Erişkinlerde; başlangıc dozu, günde bir defa 910 mg/m2'dir. 15 dk'lık i.v. infüzyonu şeklinde verilir. Kısa süreli infüzyon şeklinde verilen ajanlarla kemoterapiden 30 dk önce uygulanmalıdır. İnfüzyon sırasında arteriyel kan basıncı denetlenmelidir. Sistolik kan basıncındaki düşüşe bağlı olarak infüzyon durdurulmalıdır. Eğer kan basıncı 5 dk içinde normale dönerse ve hasta asemptomatikse ilaca tekrar başlanabilir. İlaç tam doz verilemezse sonraki sikluslar için doz 740 mg/m2'ye düşürülmelidir. Endikasyonları: İlerlemiş over kanserli (FIGO evre III veya IV) hastalarda siklofosfamid ve sisplatin kombinasyonuna bağlı nötropeniye ilişkin enfeksiyon riskinin azaltılmasında endikedir. Kontrendikasyonları: Aminotiyol bileşiklerine veya mannitole aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir. Hipotansif ve dehidrate hastalara uygulanmamalıdır. Teratojen ve mütajen olduğu bilinen ilaçlarla birlikte kullanıldığı için gebe ve emziren kadınlara tedavi uygulanmamalıdır. Böbrek ve karaciğer bozukluğu olanlarda, çocuklarda ve 70 yaşın üzerindeki hastalarda yeterli çalışma olmadığı için kullanılmamalıdır. Uyarılar: İlacın infüzyonundan önce hastalar yeterince hidrate olmalıdır. Kan basıncı kontrol edilmelidir. İleri derecede emotojen kemoterapisiyle birlikte uygulandığında hastanın sıvı dengesi düzenlenmelidir. Uygulamadan 24 saat önce antihipertansif tedavi kesilmelidir. Nefrotik sendrom gibi hipokalsemi riski olanlarda serum kalsiyum düzeyleri kontrol altında tutulmalıdır. Gebelik ve laktasyonda kullanımı için araştırma yapılmamıştır. Kemoterapi ve antiemetik ilaçlarla birlikte kullanıldığından hastanın araç ve makina kullanılması etkilenebilir. Yan Etkileri: Bazı vakalarda çok belirgin sistolik kan basıncı düşüşüne bağlı olarak infüzyonu durdurmak gerekebilir. Çok kısa süreli ve hızla düzelen şuur kaybı bildirilmiştir. Bulantı ve/veya kusma sık olur. Diğer yan etkiler; yüzde kızarma/sıcaklık hissi, titreme/üşüme, baş dönmesi, uyku hali, hıçkırık, hapşırma, hafif veya şiddetli alerjik reaksiyonlardır. İlaç Etkileşimleri: Terkip edilmiş ilaç solüsyonu hiçbir ilaçla karıştırılmamalı veya birlikte verilmemelidir. Antihipertansif veya hipotansiyon yapan ilaçlarla kullanırken dikkali olunmalıdır. %0,9 NaCl içeren solüsyonlarla kullanılabilir. Diğer solüsyonlarla kullanımı önerilmez. Saklama: oda sıcaklığında (20-25 derecede) saklanmalıdır.9,7 ml lik steril %0,9 NaCl solüsyonu ile hazırlandığında ethyol solüsyonu oda sıcaklığında (20-25 derece) 5 saat,buzdolabında (2-8 derece) ise 24 saat saklanabilir. 2.7. GEMZAR Etken Madde(ler): Gemsitabin hidroklorür Eşdeğerleri: 1 g: 1 i.v. flakon ve 25 ml'lik çözücü ampul, 200 mg: 1 i.v. flakon ve 5 ml'lik çözücü ampul Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 19 / 19 Kullanım Şekli: Küçük hücreli dışı akciğer kanseri: Kombine kullanım: Sisplatin ile birlikte gemsitabin iki doz rejiminde kullanılabilir. Üç haftalık takvimde kullanılan gemsitabinin dozu 1250 mg/m2’dir ve 30 dakikalık i.v. infüzyonla 21 günlük siklusun 1. ve 8. günlerinde verilmiştir. Doz azaltımı hastada gözlenen toksisite miktarına dayanarak ayarlanır. Dört haftalık takvimde kullanılan gemsitabinin dozu 1000 mg/m2’dir ve 30 dakikalık i.v. infüzyonla 28 günlük siklusun 1, 8 ve 15. günlerinde verilmiştir. Doz azaltımı hastanın yaşadığı toksisite miktarına dayanarak ayarlanır. Sisplatin 3 veya 4 haftada bir 75-100 mg/m2 arasındaki dozlarda kullanılmıştır. Tek ajan kullanımı: Erişkinler: Gemsitabinin önerilen dozu 1000 mg/m2’dir ve 30 dakikalık i.v. infüzyonla verilir. Bu rejim üç hafta süreyle haftada bir kez tekrarlanmalı ve arkasından bir hafta dinlenme dönemine geçilmelidir. Bu dört haftalık siklus daha sonra tekrarlanır. Pankreas kanseri: Erişkinler: Gemsitabinin önerilen dozu 1000 mg/m2’dir ve 30 dakikalık i.v. infüzyonla verilir. Bu rejim, 7 hafta süreyle haftada bir kez tekrarlanmalı ve arkasından bir hafta dinlenme dönemine geçilmelidir. Sonraki sikluslar 4 haftada bir, birbirini izleyen 3 haftada bir kez yapılan enjeksiyonları içermelidir. Mesane kanseri: Kombine kullanım: Gemsitabinin önerilen dozu 1000 mg/m2’dir ve 30 dakikalık i.v. infüzyonla verilir. Doz sisplatin ile kombine olarak 28 günlük siklusun 1, 8 ve 15. günlerinde verilmelidir. Sisplatin 70 mg/m2 önerilen dozda gemsitabinin ardından 1. günde veya 28 günlük siklusun 2. gününde verilir. Bu dört haftalık siklus daha sonra tekrarlanır. Bir klinik çalışma sisplatin 100 mg/m2 dozunda kullanıldığında daha fazla kemik iliği baskılanması olduğunu göstermiştir. Gemsitabin alan hastalar her dozdan önce trombosit, lökosit ve granülosit sayımı açısından izlenmeli, gerektiğinde gemsitabin dozu azaltılmalı veya hematolojik toksisite olduğunda kesilmelidir. Endikasyonları: Küçük hücreli dışı akciğer kanseri: Sisplatin ile birlikte gemsitabin lokal olarak ilerlemiş (operasyon uygulanamayan Evre IIIA veya IIIB) veya metastatik (Evre IV) küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastaların ilk basamak tedavisi için endikedir. Gemsitabin lokal olarak ilerlemiş veya metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanserli erişkin hastaların palyatif tedavisi için endikedir. Pankreas kanseri: Gemsitabin lokal olarak ilerlemiş veya metastatik pankreas adenokarsinomlu hastaların tedavisi için endikedir. Gemsitabin 5-FU’e refrakter olan pankreas kanserli hastaların tedavisinde de endikedir. Mesane kanseri: Gemsitabin+sisplatin kombinasyonu kas invazyonu yapan metastazlı ya da metastazsız evre IV transizyonel hücreli mesane kanserinin tedavisinde endikedir. Terapötik Aktivite: Platin refrakter nüks, over kanserlerinde ve metastatik meme kanserleri tedavisinde tek başına veya diğer ajanlarla kombine olarak endikedir. Kontrendikasyonları: Gemsitabin, ilaca karşı bilinen aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir. Etkileşimleri: Diğer ilaçlarla etkileşim bildirilmemiştir. Uyarılar: 1: İnfüzyon süresinin uzaması ve doz sıklığının arttırılmasının toksisiteyi artırdığı gösterilmiştir. 2: Gemsitabin, kemik iliği fonksiyonunu baskı altına alarak lökopeni, trombositopeni ve anemi yapabilir. 3: Hemolitik üremi sendromunun (HÜS) geliştiğini gösteren, hızla düşen hemoglobin ile eşzamanlı trombositopeni gibi mikroanjiyopatik hemolitik anemi, serum bilirubin, serum kreatinin, kan üre azotu veya LDH düzeylerinde artışa ait kanıtların ilk belirtileri görüldüğü anda gemsitabin kesilmelidir. Böbrek yetmezliği tedavi kesildiğinde bile geri dönüşlü olmayabilir ve diyaliz gerekebilir. Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 20 / 20 4: Gemsitabin radikal radyoterapi ile eşzamanlı olarak verilmemelidir (palyatif tedavinin tersine). Küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalara 1000 mg/m2 dozundaki gemsitabinin birbirini izleyen altı hafta boyunca radikal toraks radyasyonuyla birlikte uygulandığı bir çalışmada şiddetli ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden özofajit ve pnömonit formunda anlamlı toksisite özellikle yüksek hacimlerde radyoterapi alan hastalarda gözlendi. Önlemler: Gemsitabin ile tedavi edilen hastalar yakından izlenmelidir. Hastanın durumunu izlemek için gereken laboratuvar olanakları mevcut olmalıdır. Laboratuvar Testleri: Kemik iliği fonksiyonu bozuk hastalarda tedaviye dikkatle başlamak gerekir. Gemsitabin verilen hastalar her dozdan önce trombosit, lökosit ve granülosit sayısı açısından izlenmelidir. İlaçla indüklenen kemik iliği depresyonu saptandığında tedavinin askıya alınması veya değiştirilmesi düşünülmelidir. Periferik kan sayımları ilaç kesildikten sonra da düşmeye devam edebilir. Gebelik kategorisi D’dir. Fetusun ya da bebeğin zarar görme olasılığı nedeniyle gemsitabin, gebelerde ve bebeğini emziren annelerde kullanılmamalıdır. Gemsitabinin hafif-orta şiddette uyku haline neden olduğu bildirilmiştir. Hastalar, böyle bir durum gelişmediğinden kesin emin oluncaya kadar araç ya da makine kullanmamaları konusunda uyarılmalıdır. Yan Etkileri: Hematolojik: Gemsitabin kemik iliğini baskıladığından, gemsitabin uygulamasından sonra anemi, lökopeni ve trombositopeni meydana gelebilir. Genellikle hafif-orta şiddette olan kemik iliği baskılanması, kendini özellikle granülosit, sayısında daha çok hissettirir. Trombositopeni de yaygın biçimde bildirilmiştir. Gastrointestinal: Hastaların üçte iki kadarında gelişen karaciğer transaminaz enzim anormallikleri, genellikle hafiftir, zamanla şiddetlenmez ve tedavinin kesilmesini nadiren gerektirir. Ancak gemsitabin karaciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Bulantı ve bulantıya eşlik eden kusma şeklindeki advers etkilerin herbiri, hastaların sırasıyla üçte bir kadarında görülmüştür. Bu advers olay hastaların yaklaşık %20’sinde tedavi gerektirir, nadiren dozu sınırlar ve standart antiemetiklerle kolayca tedavi edilir. Renal: Hastaların yaklaşık yarısında hafif proteinüri ve hematüri bildirilmiştir. Az sayıda hastada etiyolojisi bilinmeyen böbrek yetmezliği olgusu bildirilmiştir ve bunlara çok ender olarak hemolitik üremi dahil olmuştur. O nedenle, gemsitabin, böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Alerjik: Döküntü hastaların yaklaşık %25’inde bildirilmiştir ve hastaların yaklaşık %10’unda kaşıntı gözlenir. Deskuamasyon, vezikül oluşumu ve ülserleşme ender olarak bildirilmiştir. Anafilaksi de nadiren bildirilmiştir. Solunum sistemi: İnfüzyondan sonra hastaların %1’inden azında bronkospazm bildirilmiştir. Parenteral tedavi gerekebilir. Gemsitabin ilaca karşı bilinen aşırı duyarlılığı olan hastalara uygulanmamalıdır. Enjeksiyonun ardından birkaç saat içinde oluşan dispne hastaların yaklaşık %8’inde bildirilmiştir. Gemsitabin ile ilişkili olarak bazen şiddetli olabilen pulmoner etkiler (pulmoner ödem, interstisyel pnömonit veya erişkin solunum bozukluğu sendromu [ARDS]) nadiren bildirilmiştir. Bu tip etkiler oluştuğunda gemsitabinin kesilmesi düşünülmelidir. Diğer etkiler: Gribe benzer semptomlar hastaların yaklaşık %20’sinde bildirilmiştir. Bu durum genellikle hafiftir, kısa sürelidir ve nadiren doz sınırlayıcı tarzdadır. Ateş, baş ağrısı, sırt ağrısı, üşüme, miyalji, asteni ve anoreksi en sık bildirilen semptomlardır. Öksürük, rinit, kırıklık, terleme ve uykusuzluk sıklıkla bildirilir. Ateş ve asteni de izole semptomlar olarak sıklıkla bildirilir. Ödem/periferik ödem hastaların yaklaşık %30’unda bildirilmiştir. Bazı yüz ödemleri olguları nadiren bildirilmiştir. Pulmoner ödem nadiren bildirilir (%1). Ödem/periferik ödem genellikle hafif-orta derecededir, nadiren doz sınırlayıcı tarzdadır ve bazen ağrılı olarak bildirilir. Hastaların %13’ünde alopesi (sıklıkla minimal saç dökülmesi); %10 uyku hali; %8 diyare, %7 oral toksisite (acılık hissi ve eritem), %6 kabızlık bildirilmiştir. Bazı hipotansiyon olguları bildirilmiştir. Miyokard enfarktüsü, konjestif kalp yetmezliği ve aritmi gözlenmiştir, ancak gemsitabinin kardiyak toksisiteye neden olduğunu gösteren bir kanıt yoktur. Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 21 / 21 Saklama: Oda sıcaklığında saklanır. Kullanıma hazır gemsitabin solusyonları oda sıcaklığında (15-30 derece) saklanmalı ve 24 saat içinde kullanılmalıdır. Kullanılmamış kısmı atılmalıdır.kullanıma hazırlanmış gemsitabin solusyonları, kristalleşme meydana gelebileceğinden buzdolabında saklanmamalıdır. %0,9 NaCl içeren sıvılarla kullanılır. Kullanıma hazırlanan gemsitabinin diğer ilaçlarla karıştırılması önerilmez. Kullanıma hazırlanan gemsitabinin konsantrasyonu, solübilite kaygıları nedeniyle en çok 40 mg/ml olmalıdır. 200 mg’ lık flakona en az 5 ml, 1 gr’ lık flakona ise en az 25 ml’lik % 0,9 NaCl çözeltisi konur. Daha sonra uyğun miktarda ilaç, bu konsantrasyonlarda ya da yine %0,9 NaCl çözeltisiyle daha fazla seyreltilerek kullanılabilir. Uygulama öncesinde, solüsyon ya da flakon elverdiği süre içerisinde partiküller ve renk değişikliğinin bulunup bulunmadığı açından incelenmelidir. 2.8. HERCEPTIN Eşdeğerleri: Trastuzumab 150 mg Piyasa Şekilleri: Tek dozluk 1 flakon içeren ambalajlarda. Kullanım Şekli: Herceptin tedavisine başlamadan önce HER2 testi yapılması şarttır. Yükleme ve sonraki dozlar tek ajan kullanımı ve kemoterapi ajanları ile kombine olarak önerilir. Yükleme dozu: Başlangıç için önerilen 4 mg/kg/vücut ağırlığı yükleme dozundaki Herceptin 90 dakikalık intravenöz infüzyon olarak uygulanır. Hastalar ateş ve üşüme veya infüzyon ile ilişkili diğer semptomlar açısından gözlenmelidir. İnfüzyona ara verilmesi bu tip semptomların kontrol edilmesine yardımcı olabilir. İnfüzyona semptomlar düzelince yeniden başlanabilir. Sonraki dozlar: Önerilen, haftalık Herceptin dozu 2 mg/kg/vücut ağırlığıdır. Başlangıçtaki yükleme dozu iyi tolere edilirse doz 30 dakikalık infüzyon olarak uygulanabilir. İntravenöz yükleme veya bolus olarak uygulanmaz. Endikasyonları: Trastuzumab, spesifik olarak Her-2 reseptörlerine bağlanan hümanize bir monoklonal antikordur. HER2'yi yüksek düzeyde eksprese eden metastatik meme kanserli hastaların tedavisinde; metastatik hastalığı için bir veya daha çok kez kemoterapi gören hastaların tedavisinde tek ajan olarak ve metastatik hastalığı için kemoterapi görmemiş hastaların tedavisinde taksanlarla kombine olarak endikedir. Kontrendikasyonları: Trastuzumab veya ilacın içerdiği diğer yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir. Uyarılar: Trastuzumab uygulaması, ventriküler disfonksiyon ve konjestif kalp yetmezliğine yol açabilir. Sol ventriküler fonksiyonları, uygulama öncesinde gözden geçirilmelidir. Klinik olarak belirgin sol ventriküler disfonksiyon gelişen kişilerde tedaviye ara verilmesi kuvvetle düşünülmelidir. Antrasiklinlerin veya siklofosfamidin kombine edildiği vakalarda ciddi kardiyak disfonksiyon oluşması özellikle gözlenmiştir. Trastuzumab tedavi adaylarına anamnez, fiziksel muayene ve EKG, ekokardiyogram ve MUGA-scan'den birini veya daha çoğunu içeren kapsamlı başlangıç kalp tetkikleri yapılmalıdır. Kardiyotoksisite riski taşıyan hastaların belirlenmesinde en uygun yöntem henüz bilinmemektedir. Trastuzumab tedavisi sırasında sol ventrikül fonksiyonu değerlendirilmelidir. Sol ventrikül fonksiyonunda klinik açıdan anlamlı bir azalma gelişen hastalarda tedavinin kesilmesi gerekebilir. Trastuzumab kullanımı sonrası görülen Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 22 / 22 infüzyon reaksiyonlarına bağlı fatal durumlar çok nadiren gözlenmiştir. Trastuzumabın klinik uygulamalarında bronkospazm, hipoksi ve ağır hipotansiyonu içeren yan etkiler oluşabilir. Bu reaksiyonlar genelde ilk infüzyonla gözlenir ve takip eden infüzyonlarda giderek azalır. Nadiren gecikmiş infüzyon reaksiyonları da gözlenir. Yan Etkileri: Kardiyomiyopati, klinik uygulamada bazı hastalarda anaflaksiyi de içeren hipersensitivite reaksiyonları, infüzyon reaksiyonları ve pulmoner olaylar bildirilmiştir. Bu reaksiyonlar anaflaksi, anjiyoödem, bronkospazm, hipotansiyon, hipoksi, dispne, pulmoner infiltratlar, pulmoner effüzyon, non-kardiyojenik pulmoner ödem ve akut resprituvar distress sendromu şeklinde olabilir. Tüm vücut: Karın ağrısı, travma hasarı, asteni, sırt ağrısı, göğüs ağrısı, üşüme, ateş, grip sendromu, başağrısı, enfeksiyon, boyun ağrısı, ağrı. Kardiyovasküler: Vazodilatasyon. Sindirim sistemi: Anoreksi (iştahsızlık), konstipasyon, diyare, dispepsi, şişkinlik, bulantı, bulantı ve kusma, kusma. Metabolik: Periferik ödem, ödem. Kas-iskelet sistemi: Artralji, miyalji. Sinir sistemi: Anksiyete, depresyon, baş dönmesi, uykusuzluk, parestezi, uyuklama. Solunum sistemi: Astım, öksürük artması, dispne, epistaksis, akciğer bozuklukları, plevral efüzyon, farenjit, rinit, sinüzit. Deri: Prüritus, döküntü. İlk infüzyonu sırasında hastaların yaklaşık %40'ında çoğunlukla üşüme ve/veya ateşi içeren bir semptom kompleksi gözlenir. Bu semptomlar genelde hafif-orta şiddettedir. Tek başına trastuzumab ile tedavi edilen hastalarda orta-ağır şiddette kardiyak disfonksiyon (NYHA sınıf III/IV) sıklığı %5'dir. Tek ajan olarak uygulandıktan sonra hematolojik toksisite enderdir ve WHO evre III lökopeni, trombositopeni ve anemi hastaların %1'inden azında görülmüştür. Tek ajan olarak uygulandıktan sonra hastaların %12'sinde WHO evre III veya IV hepatik toksisite gözlenmiştir. Bu toksisite bu hastaların %60'ında karaciğer hastalığının ilerlemesi ile ilişkilendirilmiştir. WHO evre III veya IV renal toksisite gözlenmemiştir. Tek ajan olarak uygulandıktan sonra hastaların %27'sinde diyare gelişmiştir. İlaç Etkileşimleri: İnsanlarda trastuzumab ile yapılmış hiçbir formel ilaç etkileşim çalışması yoktur. Klinik çalışmalarda kullanılan başka ilaçlarla klinik açıdan anlamlı etkileşim gözlenmemiştir. %0,9 NaCl içeren sıvılarla kullanılabilir. Dekstroz solüsyonu (%5) protein agregasyonuna yol açtığından kullanılmamalıdır. Herceptin diğer ilaçlarla karıştırılmamalı veya seyreltilmemelidir. Saklama:flakonları 2-8 derecede buzdolabında saklanmalıdır. Ve 48 saat dayanıklıdır.hazırlanan solusyon dondurulmamalıdır.herceptin enfüzyon solüsyonu %0,9NaCl içeren poliviklorür veya polietilen torbolarda 30 dereceyi geçmeyen sıcaklıklarda saklandığında 24 saat dayanıklıdır. Ürün seyreltildikten sonra hemen kullanılmalı saklanmamalıdır. 2.9. NAVELBINE Etken Madde(ler): Vinorelbin bitartarat Piyasa Şekilleri: 10 mg/ml: 1 ml'lik 1 enjektabl flakon, 50 mg/5 ml: 5 ml'lik 1 enjektabl flakon Kullanım Şekli: Monoterapide normal doz haftada bir uygulanan 25-30 mg/m2'dir. Kombine terapide, doz ve uygulama sıklığı takip edilecek protokole göre belirlenir. Enjekte edilecek doz, enjeksiyon suyu içinde seyreltilerek (125 ml gibi), kısa sürede verilmelidir (15-20 dakika). Belirtilen doz aşılmamalıdır. Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 23 / 23 Endikasyonları: Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde lokal ileri unrezektabl (Evre III B) ve metastatik (Evre IV) hastalıkta tek başına ya da platin grubu ilaçlarla kombine kullanılması ve metastatik meme kanserinde antrasiklin ve taksanlara dirençli hastalarda kullanımı endikedir. Kontrendikasyonları: Vinorelbin ya da diğer vinka alkaloidlerine veya herhangi bir başka bileşenine karşı bilinen bir aşırıduyarlılık durumu, emilimi önemli ölçüde etkileyen hastalıklar, daha önce geçirilmiş olan önemli bir mide ya da ince barsak cerrahi rezeksiyonu, nötrofil sayısının <1000/mm3 olması ya da halen veya yakın zamanda (2 hafta içinde) geçirilmiş bir enfeksiyonun bulunması, tümör sürecine bağlı olmayan şiddetli karaciğer yetersizliği, gebelik, laktasyon ve özellikle uzun süreli oksijen tedavisi gerektiren KHDAK hastalarında kontrendikedir. Uyarılar: İlaç alımından sonraki birkaç saat içerisinde kusma olursa, bu dozun hiçbir şekilde tekrarlanmaması gerekir. Kusma, destekleyici tedavi (metoklopramid gibi) ile azaltılabilir. Tedavi sırasında yakın hematolojik takip yapılmalıdır (her yeni uygulama gününde hemoglobin seviyesi ve lökosit, nötrofil ve trombosit sayımları yapılmalıdır). Doz hematolojik duruma göre belirlenmelidir. Nötrofil sayısı, 1000/mm3 altındaysa ve/veya trombosit sayısı 75.000-100.000/mm3 arasındaysa, bu sayımlar düzelinceye kadar tedavi ertelenmelidir. 80 mg/m2 doz uygulamalarında, nötrofil sayısı 500/mm3 altındaysa ya da birden fazla kez 500/mm 3 ile 1000/mm 3 arasında kaldıysa, uygulama yalnızca ertelenmekle kalmamalı, aynı zamanda doz haftada 60 mg/m2'ye düşürülmelidir. Tedaviye 80 mg/m2 doz ile başlanan klinik çalışmalarda, çok az sayıda hastada aşırı nötropenik komplikasyonlar görülmüştür. Tedaviye 60 mg/m2 ile başlanması ve bu dozun tolere edilmesi durumunda 80 mg/m2'ye çıkılması önerilmektedir. Vinorelbin ile tedavi edilen hastalar tedavi sırasında ve sonrasında miyelosüpresyon için sık sık izlenmelidir. Nötropeni doz-kısıtlayıcıdır. Nötropeni uygulamadan sonra 7-10 gün arasında ortaya çıkar ve bunu takip eden 7.-14. günlerde nötrofil sayısı düzelir. Tam kan sayımı tüm elementleri ile yapılmalı ve sonuçlar her uygulama öncesinde değerlendirilmelidir. Nötrofil sayısı <1000/mm3 olan hastalarda kullanılmamalıdır. Ciddi nötropeni geçiren hastalarda, enfeksiyon ve/veya ateş dikkatlice takip edilmelidir. Diğer vinka alkaloidlerinin özellikle de mitomisin ile kombine kullanımında, uygulamayı takiben nadir olarak şiddetli bronkospazm ve akut nefes darlığı rapor edilmiştir. Özellikle hastada önceden mevcut akciğer fonksiyon bozukluğu varsa bu yan etkilerin görülmesi halinde, oksijen desteği, bronkodilatör, ve/veya kortikosteroid ile müdahele edilmesi gerekebilir. Normal pulmoner semptomları kötüye giden hastalar veya yeni dispne başlangıcı, öksürük, hipoksi ve diğer semptomları gösteren hastalara hemen müdahale edilmelidir. İskemik kalp hastalığı öyküsü bulunan hastalarda kullanırken, özel önlemler alınmalıdır. Tedavi alanı karaciğeri de kapsayacaksa, radyoterapi ile birlikte kullanılmamalıdır. Böbrek yoluyla atılımı az olduğundan, dozun böbrek fonksiyonu bozulmuş olan hastalarda azaltılması için farmakokinetik bir rasyonel bulunmamaktadır. Gebelik kategorisi D'dir. Hayvanlarda yapılan üreme ile ilgili çalışmalarda embriyo-feto-letal ve teratojenik bulunmuştur. Bu nedenle, gebelikte kullanılmamalıdır. Hasta ilacı kullanırken gebe kalırsa, genetik danışmanlık almalıdır. Doğurganlık çağında olan kadınlar, tedavi sırasında etkili bir doğum kontrolu uygulamalıdır. Anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Tedaviye başlamadan önce, emzirmeye son vermelidir. Yan Etkileri: Çok sık (>%10): Esas olarak nötropeni G1-4 (%66.7), nötropeni G3 (%19), nötropeni G4 (%23.8) ile sonuçlanan kemik iliği depresyonu geri dönüşümlü olup, doz-sınırlayıcı niteliktedir. Üriner, anemi, trombositopeni, bulantı, kusma, ishal, anoreksi, stomatit, kabızlık, duyusal bozukluklar, nöromotor bozukluklar, alopesi, yorgunluk-bitkinlik, ateş, intravenöz Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 24 / 24 uygulamasıyla klinik olarak semptomu olmayan geçici karaciğer fonksiyon testi bozuklukları. Sık (>%1-<%10): 38 C üzerinde ateşle seyreden G4 Nötropeni (%2.9), özofajit, tümör alanında ağrı, çene eklemi dahil olmak üzere eklem ağrısı, miyalji. Sık değil (>%0.1-<%1): İntravenöz uygulamasında diğer organ yetersizlikleri ile birlikte şiddetli sepsis ve septisemi, dispne, bronkospazm. Nadir (>%0.01-<%0.1): Paralitik ileus, pankreatit, intravenöz uygulamasında iskemik kalp hastalığı (angina pectoris, miyokard infarktüsü), intravenöz uygulamasında jeneralize deri reaksiyonları, pazarlama sonrası klinik kullanımda şiddetli hiponatremi, intravenöz uygulamasında iskemik kalp hastalığı (angina pectoris, miyokard infarktüsü), mitomisin ile birlikte i.v. kullanan hastalarda interstisyel pnömopati, intravenöz uygulamasında anafilaksi ya da anjiyoödem gibi şiddetli sistemik alerjik reaksiyonlar, hipotansiyon, hipertansiyon, kızarma, periferik soğuma, hipotansiyon, kollaps. Çok nadir (<%0.01): İntravenöz uygulamasında komplike ve bazen fatal septisemi, bir hastada kısmi geri-dönüşümlü grad 3 ataksi, kardiyak ritm bozukluğu. İlaç Etkileşimleri: Kemik iliği üzerinde toksik etkileri olduğu bilinen diğer ilaçlarla kombinasyonu, kemik iliğini baskılayıcı advers etkilerini artırabilir. Vinorelbin ve sisplatin kombinasyonuyla ilişkili granülositopeni insidansı, tek başına vinorelbin ile ilişkili granülositopeni insidansından daha fazla olmuştur. Vinorelbin metabolizmasında esas olarak CYP 3A4 bulunduğundan, bu izoenzimi indükleyen ya da inhibe eden maddeler vinorelbinin farmakokinetiğini değiştirebilir. 2.10.VİNBLASTİNE Piyasa Şekilleri : Enjeksiyon, sulandırma için toz, sülfat olarak):10 mg. Enjeksiyon, solüsyon, sülfat olarak: 1mg/ml (10 ml) (benzil alkol içerir) Kullanım Şekli: 4-20 mg/m2 (0.1-0.5 mg/kg) 7-10 günde bir veya 1.5-2 mg/m2/gün 5 gün devamlı infüzyon veya 0.1-0.5 mg/kg/hafta. (başlangıç dozunun erişkinlerde 3.7 mg/m2 , çocuklarda 2.5 mg/m2 olması onerilmektedir. Daha sonra hastaların lökosit sayımları yapılarak duyarlılıkları saptanmalıdır. Direkt serum bilirubin değeri 3 mg/100ml olan hastalarda doz %50 azaltılmalıdır; böbrek fonksiyonları bozuk olan bireylerde ayarlama yapılmasına gerek yoktur. Uygulanacak doz haftalık aralıklarla yavaşça arttırılabilir. Ulaşılacak en yüksek dozu erişkinlerde 18.5/m2 çocuklarda 12.5 mg/m2’yi geçmemesi önerilmektedir. Lökosit sayısını yaklaşık 3000/mm3’e düşüren dozun üstüne çıkılmamalıdır.) Kontrendikasyonları: Sadece IV kullanılır, intratekal kullanım ölüme neden olabilir; vinblastine aşırı duyarlılık; gebelik Uyarılar: Nörotoksiste ve hepatik bozukluk durumlarında doz modifikasyonu gerekir. Mitomycin C ile kombine kullanıldığında hastalar nefes darlığı veya bronkospazm yönünden yakından izlenmelidir. Sadece IV kullanılır, intratekal kullanım ölüme neden olabilir. Yan etkileri: %10’dan fazla sıklıkta, alopesi, uygunsuz antidiüretik hormon salınımı, diyare, stomatit, anoreksi, ağızda metalik tat, ağır kemik iliği süpresyonu (vincristineden farklı olarak) ortaya çıkabilir. Vinblastine uygulamasından 5-10 gün sonra lökosit sayısı en düşük düzeye iner ve bu doz kısıtlayıcı olabilir. %1-10 arasında hipertansiyon, Reynaud fenomeni, depresyon, güçsüzlük, başağrısı, nöbet geçirme, deridöküntüsü, fotosensitivite, dermatit, hiperürisemi, Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 25 / 25 konstipasyon, karın ağrısı, bulantı (hafif), kusma (hafif), paralitik ileus, stomatit, üriner retansiyon, iskelet ve çene ağrısı, miyalji, parestezi, bronkospazm oluşturabilir. %1’den az olguda hemorajik kolit, Nörotoksisite (nadir; periferal nöropati, derin tendon refleklerinin kaybı, başağrısı, üriner retansiyon,, gastrointestinal semptomlar, taşikardi, ortostatik hipotansiyon, kasılmalar), rektal kanama. İlaç Etkileşimleri: CYP3A4 indükleyicileri vinblastine etkisini azaltabilir (örneğin aminoglutethimide, carbamazepine, nafcillin, nevirapine, phenobarbital, phenitoin, rifamycinler); inhibitörleri ise etkisini arttırabilir örneğin(azole antifungaller, clarithromycin, diclofenec, doxycyline, erythromycine, imatinib, isoniasid, nefazodone, nicardipine, propofol, proteaz inhibitörleri, quinidine, telithromycine, verapamil). Öncesinde veya eşzamanlı Mitomycin-C kullanılması birkaç dakika veya saat içinde akut nefes darlığı ve şiddetli bronkospazma neden olabilir. Bu durum Mitomycin-C kullanımından 2 hafta sonraya kadar ortaya çıkabilir. Phenitoin vinblastinenin serum konsantrasyonunu düşürebilir. Uygulama: Yalnızca IV olarak, yavaş puşe (2-3 dakika) veya bolus infüzyon (5-15 dakika) şeklinde kullanılır. Nadiren 24 saatlik sürekli infüzyon şeklinde verilebilir. İzotonik NaCl, %5 dektroz ve Ringer laktatta stabildir. Solüsyon pH’ı nı 3.5-5.0 arasında tutmayan çözeltilerle seyreltilmemelidir. Solüsyonun serum fizyolojik ya da %5 dekstroz ile hazırlanmalıdır ve aynı şişe içinde diğer kimyasal maddelere karıştırılmamalıdır. (1 ml’de 1 mg Velbe içeren bir solüsyon hazırlamak için Velbe flakonu 90 mg sodyum klorür ve %0.9 benzil alkol içeren sulandırıcı ampul ile eritilir. Uygulanacak doz ya doğrudan damar içine verilmekte olan perfüzyon setine enjekte edilir. Uygulamanın damar içine yapılmış olmasına özellikle dikkat edilmelidir. Çevre dokulara sızma olması halinde sellülit ve/veya filebit oluşabilir. Damar dışına çıkma olasılığını en aza indirmek gayesiyle, iğneyi çekmeden önce enjektör içine biraz kan çekilerek kontrol edilmesi önerilmektedir. Damar dışına çıkılması durumunda ise uygulama derhal durdurulmalı ve kalan doz bir başka damara verilmelidir. Lokal hiyalorinidaz enjeksiyonu ve orta derecede ısı uygulaması ilacın dağılmasına yardımcı olur.; ağrı ve sellülit olasılığını azaltır. Dolaşım bozukluğu olan ekstremiteye uygulanmamalıdır, aksi halde tromboz olasılığı artar.) Saklama: Kuru toz, buzdolabında (2-8 0C) saklanmalı Sulandırıldıktan sonra bekletilmeden kullanılmalıdır. ve ışıktan korunmalıdır. 2.11.CLADRİBİNE Piyasa Şekilleri: Enjeksiyon, solusyon (presevative free): 1 mg/ml (10 ml) Kullanım Şekli: 0.09mg/kg/gün; 1.-7. günler Kontrendikasyonları: Bu ilaca veya herhangi bir komponentine karşı aşırı duyarlılık. Uyarılar: Nötropeni olmadan veya nötropeni ile birlikte ateş olabilir. Miyelosüpresyon doza bağlı ve geri dönüşümlüdür. Nörotoksisite genellikle yüksek dozlarda bildirilmiştir ama normal dozlarda da görülebilir. Yüksek dozlarda akut renal toksisite bildirilmiştir, diğer nefrotoksik ajanlarla birlikte kullanılırken dikkat edilmelidir. Tümör kitlesi fazla olanlarda tömör lizis Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 26 / 26 sendromu ve sonucunda hiperürisemi oluşabilir, duruma göre allopürinol ve hidratasyon düşünülmelidir. Hepatik ve renal bozukluğu bulunanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Hayvan çalışmalarınad terotejenik etki ve fetal mortalite gözlenmiştir. Gebe kadınlarda yeterli kontrollü çalışma yoktur. Doğurganlık çağındaki kadınlarda gebelikten kaçınılmalıdır. Süte geçişi bilinmemektedir. Emzirme önerilmez. Yan etkileri: %10’dan fazla sıklıkta ateş, halsizlik, başağrısı, deri döküntüsü, bulantı, iştah azalması, kusma, miyelosüpresyon (en derin olma zamanı: 5-10 günler, düzelme:4-8 hafta), enjeksiyon alanında lokal reaksiyon, anormal akciğer sesleri, enfeksiyon. %1-10 sıklıkta: ödem, taşikardi, tromboz, baş dönmesi, titreme, uykusuzluk, purpura, peteşi, pruritis, eritem, diyare, konstipasyon, karın ağrısı, filebit, miyalji artraljiöksürük, dispne, epistaksis, terleme. %1’dan az sıklıkta: Aplastik anemi, bilirubin artışı, hemolitik anemi, hipereozinofili, miyelodisplastik sendrom, nörolojik toksisite, fırsatçı enfeksiyonlar, pansitopeni, paraparezi, pnömoni, polinöropati (yüksek dozlarda), pulmoner interstitial infiltratlar, kuadripleji (yüksek dozlarda), renal disfonksiyon (yüksek dozlarda), Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermel nekroliz, transaminaz artışı, tümör lizis sendromu, ürtiker. Etkileşimleri: Diğer ilaçlarla etkileşimleri konusunda yeterli bilgi bulunamadı. Uygulama: %0.9 NaCl ‘de stabildir. Cladribine’nin degredasyonuna neden olduğu için sulandırmada %5 Dekstroz kullanılmamalıdır. Saklama: Karışım oda ısısında ve normal oda floresan ışığında Baxter Viaflex® PVC infüzyon konteynırında en az 24 saat stabil kalır. 2.12.BORTEZOMİB Piyasa Şekilleri: Enjeksiyon, çözdürmek için toz (prezervatif içermez) (35 mg mannitol içerir) Kullanım Şekli: 1.3 mg/m2, haftada 2 gün, 2 hafta (1, 4, 8, 11. günler). (birbirini izleyen 2 doz arasında en az 72 saat olmalıdır) Bir tedavi siklusu 21 gün. 8 siklusu aşan tedavilerde haftada bir gün, 4 hafta süreyle (1, 8, 15, 22. günler) ve bunun ardından 13 günlük dinlenme dönemi gelir (2335. günler) Kontrendikasyonları: Bortezomib, boron, mannitol veya veya formülasyondaki maddelerden herhangi birine aşırı hassasiyet, gebelik. Uyarılar: Ciddi trombositopeniye neden olabilir; tedavi öncesi trombosit sayısı 75 000/mm3 ün altında olanlarda risk artar; tüm tedavi boyunca bu yönden sık izlem gerekir; trombosit sayısının 25 000/mm3 altına indiği durumlarda tedavi durdurulur. Hipotansiyona neden olabilir; dehidratasyonlu, senkop öyküsü olan veya hipotansiyona yol açabilecek ilaç alan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.Konjestif kalp yetmezliği ortaya çıkarabilir veya alevlendirebilir, ayrıca QTc uzaması yapabilir, kalp hastalığı olanlarda veya kalp hastalığı riski olanlarda dikkat edilmelidir. Eş zamanlı çok sayıda ilaç alanlarda (nadiren) akut karaciğer yetmezliği bildirilmiştir; ayrıca hepatit, transaminaz artışı ve hiperbilirubinemi de bildirilmiştir; hepatik Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 27 / 27 disfonksiyonu olanlarda dikkatli kullanılmalıdır, toksisiteler artabilir. Periferik nöropatiye yol açabilir (genellikle sensorial, fakat miks sensorimotor da olabilir); daha önceden nörotoksik ajan kullananlarda veya daha önceden periferik nöropatisi bulunanlarda risk artabilir; doz ve şema ayarlaması gerekebilir. Pnömoni, interstitial pnömoni, akciğer infiltratları ve akut respiratuvar distres sendromunu içeren pulmoner bozukluklar bildirilmiştir. Geri dönebilen posterior lökoensefalopati sendromu (nadiren) bildirilmiştir. Bu sendromun semptomları konfüzyon, başağrısı, hipertansiyon, letarji, nöbet geçirme, körlük ve/veya diğer görme ile ilgili veya nörolojik bozuklukları içerir; Bu sendrom gelişenlerde ilaç kesilir. Tümör lizis sendromuna yol açabilir; tedavi öncesinde tümör kitlesi fazla olan hastalarda bu risk artar. Hepatik ve renal bozukluğu olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Hayvan çalışmalarında fetal kayıp ve düşük doğum ağırlığı saptanmıştır. Gebe kadınlarda yeterli kontrollü çalışma yoktur. Doğurganlık çağındaki kadınlarda etkili kontrosepsiyon önerilir. Şüte geçişi bilinmemektedir; emzirme önerilmez. Yan etkileri: %10’dan fazla sıklıkta ödem, hipotansiyon, ateş, psikiyatrik bozukluk, başağrısı, disestezi, uykusuzluk, sersemlik, anksiyete, deri döküntüsü, kaşıntı, dehidratasyon, diyare, bulantı, konstipasyon, anoreksi, kusma, karın ağrısı, anormal tat duyusu, dispepsi, trombositopeni, anemi, nötropeni, kas güçsüzlüğü, periferik nöropati, parestezi, artralji, ekstremite ağrısı, kemik ağrısı, sırt ağrısı, miyalji, kas krampları, kas katılığı, bulanık görme, dispne, öksürük, alt ve üst solunum yolu enfeksiyonu, nazofarenjit, pnömoni, herpes virus enfeksiyonu. %110 arasında, senkop, hiperkalsemi. Sıklığı tam belirlenememiş yan etkiler, Akut diffüz infiltratif pulmoner hastalık, akut respiratuvar distrs sendromu, alerjik reaksiyon, anafilaksi, anjina, anjioödem, asit, aspergillozi atelekyazi, atrial fibrilasyon ve flatter, AV blok, bakteriemi, bradikardi, kardiyak amiloidoz, kardiyak arrest kardiyak tamponad, kadriyojenik şok, serebral kanama, serebrovaskuler olay, konjestif kalp yetmezliği, kolestazi koma, konfüzyon, kranial felç, sağırlık, derin ven trombozu, diplopi, dissemine intravasküler koagulasyon, duodenit, disotonomi, disfaji, fasiyal ödem, ansefalopati, embolizm, epistaksis, fekal impakt, fraktür, hemorajik gasrit, gastroenterit, glomerülonefrit, hematemez, hematüri, hemoptizi, hemorajik sistit, hepatik yetmezlik, hepatik kanama, hepatit, herpes menengioensefaliti, hiperbiluribinemi, hiper/hipoglisemi, hiper/hipokalemi, hiper/hiponatremi, hipersensitivite, hiperürisemi, hipokalsemi, hipoksi, immün kompleks hipersensitivitesi, enjeksiyon alanında reaksiyon, intestial obstrüksiyon, intestinal perforasyon, iskemik kolit, laringeal ödem, lökositoklastik vaskülit, listeriozis, lenfopeni, melana, miyokart iskemisi/enfarktüsü, nöralji, nötropenik ateş, oral kandidoz, pankreatit, paralitik ileus, parapleji, perkardiyal efüzyon, perikardit, peritonit, plevral efüzyon, portal ven trombozu, proliferatif glomerülonefrit, pulmoner ödem, pulmoner emboli, pulmoner hipertansiyon, psikoz, QTc uzaması, renal taş, renal yetmezlik, solunum yetmezliği, reversible posterior lökoensefalopati sendromu, felç, septik şok, sinus arresti, stomatit, subdural hematom, intihar düşüncesi, torsade de pointes, toksik epidermal nekroliz, toksoplazmoz, geçici iskemik atak, tümör lizis sendromu, üriner inkontinanas, üriner retansiyon, idrar yolu enfeksiyonu, ürtiker, ventriküler taşikardi. İlaç Etkileşimleri: CYP2C19 indükleyicileri bortezomib etkisini azaltabilir (örnekler, karbamazepin, fenobarbital, fenitoin, rifampin, rifapentin, secobarbital). CYP2C19 inhibitörleri etkisini arttırabilir (örnekler, delavirdine, flukanazol, fluvoxamine, gemfibrozil, isoniazid, omeprazol ve tiklopidine). CYP2C19 substratları etkisini arttırabilir (örnekler, Citolopram, diazepam, methsuximide, fenitoin, propranolol ve sertaline. CYP3A4 indükleyicileri etkisini azaltabilir (örnekler, aminoglutetimid, karbamazepine, nafsilin, nevirapine, fenobarbital, fenitoin, rifamisin). CYP3A4 inhibitörleri etkisini arttırabilir (örnekler, Azol antifungaller, klaritromisin, diklofenek, doksisilin, eritromisin, imatinib, izoniazid, nefazodone, nicardipine, propofol, proteaz inhibitörleri, kinidin, telitromisin, ve verapamil) Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 28 / 28 Uygulama: Kullanılmadan önce her bir flakonun içeriği 3.5 ml %0.9 NaCl kullanılarak sulandırılır. Sulandırılmış ürün berrak ve renksiz bir solusyon olmalıdır. Uygulamadan önce çözelti konteynırın izin verdiği ölçüde partikülat madde ve renk bozukluğu açısından incelenmelidir. Herhangi bir renk bozukluğu veya partikülat madde gözlenmesi halinde, sulandırılmış ürün kullanılmamalıdır. Saklama: 300C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. Işıktan korumak için dış ambalajda muhafaza edilmelidir. Sulandırılan üründe koruyucu madde bulunmaz ve 25 0C’nin üzerinde saklanmadığı sürece kimyasal ve fiziksel açıdan 8 saate kadar stabil kalmaktadır. Sulandırılan materyal orijinal flakonda ve/veya uygulamadan önce şırıngada saklanabilir. İlaç şırıngada 8 saate kadar saklanabilir ancak sulandırılan materyalin toplam saklama süresi 8 saati aşmamalıdır. 2.13.SİSPLATİN Sulandırma veya dilüsyon: % 5 Dekstroz veya %0.9 sodyum klorür içeren sıvılarla kullanılabilir. Hazırlama ve infüzyon sırasında alüminyumla temas etmemeli ve ışıktan korunmalıdır. -Elde edilen çözeltinin 1 ml’si 1 mg sisplatin içermelidir. -Protokolde mesna varsa sisplatin ile eş zamanlı ve aynı damardan verilmemelidir Dayanıklılık: Çözelti 25C’nin altında oda sıcaklığında, ışıktan korunursa 72 saat stabildir Veriliş yolu: İV infüzyonla Kontraendikasyonları: Böbrek işlevlerinde bozukluk (kreatinin klirensi ya da kandaki kreatinin düzeyinin patolojik düzeyde bulunması), işitme bozuklukları, hematolojik bozukluklar, sisplatin ya da platinli bileşiklere karşı aşırı duyarlık, gebelik ve emzirme dönemlerinde kontrendikedir. Uyarılar: Böbrek yetmezliği riskini azaltmak amacıyla hastada 24 saatte en az 3 litrelik diürez sağlanmalıdır. Hiperhidratasyona ilk enjeksiyondan 24 saat önce başlanmalı ve tedavi süresince devam edilmelidir. Sisplatin erkeklerde geçici ya da kalıcı steriliteye neden olabilir. Yan Etkiler: Renal toksisite kümülatif doza bağlıdır; dozun azaltılması gerekebilir. Doz sayısı arttıkça bilateral ve unilateral ototoksisite riski de artar. Sisplatin tedavisi alan bazı hastalarda lökopeni, trombositopeni veya anemiyle kendini gösteren kemik iliği depresyonu da görülebilir.Hastalarda tedaviden 1-4 hafta sonra bulantı-kusma görülür. 4-7 ay süren uzun tedavi dönemlerinden sonra periferik sinir hastalıkları,tat duyusu kaybı veya duyarlık görülebilir. Enjeksiyondan hemen sonra yüzde ödem, dispne, taşikardi, hipotansiyon gibi anafilaksi bulguları görülebilir. Nadiren kardiyak rahatsızlıklar, anoreksi, transaminazlarda yükselme görülür. İlaç Etkileşimleri: Nefrotoksik ve ototoksik potansiyeli artırmada sinerjik etki gösteren aminoglikozit sınıfı ilaçlar ilke olarak birlikte kullanılmamalıdır. Loop diüretikleri (Furosemid) ile birlikte kullanımı Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 29 / 29 ototoksik etkiyi artırabilir. Sisplatin, antikonvülzan ilaçların plazma düzeylerini düşürür. Kandaki elektrolit düzeyleri ve karaciğer-böbrek fonksiyonları yakın takip edilmelidir. Sisplatin çözeltileri alüminyum ile reaksiyona girer, bu nedenle sisplatin hazırlanırken veya uygulanırken alüminyum içeren ekipman kullanmamak çok önemlidir. Depolanma ve saklanması: 15-25 oC arasında saklanmalı ve dondurulmamalıdır. Işıktan korunmalıdır 2.14.BLEOMİSİN 15mgx1 ampul. (1 mg=1 U) , liyofilize ampul Depolanma ve saklanması: +2 ile +8 oC arasında bulunmalı Sulandırma veya dilüsyon: Enjeksiyonluk steril su, %0.9’luk NaCl ile sulandırılabilir. %5Dekstroz ile sulandırılmamalıdır (Etkinlik kaybına neden olabilir) Dayanıklılık: Sulandırılan ilaç oda sıcaklığında maksimum 24 saat etkindir Veriliş yolu: İV, İM, SC, intraperitoneal Kontraendikasyonları: Bleomisine karşı aşırı duyarlık reaksiyonu gösteren hastalarda kontrendikedir. Uyarılar: Böbrek fonksiyonlarında ciddi bozulmalar gözlenen veya akciğer fonksiyonları zorlanan hastalarda büyük bir dikkatle kullanılmalıdır. Bleomisinin yol açtığı nonspesifik pnömoni, pulmoner fibrozisle ve ölümle sonuçlanabilir. Sık sık röntgen çektirilmesi önerilir. Bleomisinin gebe kadınlarda kullanımı henüz araştırılmamıştır. Yan Etkileri: Bazan pulmoner fibrozise dönüşen pnömoni görülebilir. Tedavi gören hastaların yaklaşık %1’i pulmoner fibrozisten ölmüştür. Bleomisin tedavisi gören lenfomalı hastaların yaklaşık %1’inde klinik anafilaksiye benzer bir idiyosenkratik reaksiyon rapor edilmiştir; hipotansiyon, mental konfüzyon, ateş, üşüme ve hırlamayı içerir. Eritemler, kızartılar, çizgiler, vezikülasyon, hiperpigmentasyon ve deri duyarlığı görülebilir. Ayrıca hiperkeratozis, tırnak değişiklikleri, alopesi, kaşıntı ve stomatitis rapor edilmiştir. Etkileşimleri: Daha önce bleomisin tedavisi gören hastalara genel anestezik uygulanması hızla pulmoner bozukluğa yol açabilir. Diğer antineoplastikler ya da radyasyon, bleomisinin toksisitesini artırabilir. Sisplatinin neden olduğu renal bozukluk,bleomisin atılımını geciktirerek düşük dozlarda bile toksisiteye yol açabilir. Vinkristinin bleomisinden önce uygulanması, hücrelerin mitoziste tutularak bleomisine daha duyarlı olmalarını sağlar. 2.15.METOTREKSAT (5 mg, 50 mg , 500 mg , 5 gr ‘lık ambalajlarda mevcuttur) Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 30 / 30 Depolanma ve saklanması: 15-30 oC arasında oda sıcaklığında ışıktan korunarak saklanır. Sulandırma veya dilüsyon: % 5 Dekstroz veya %0.9 sodyum klorür içeren sıvılarla kullanılabilir. Dayanıklılık: Oda sıcaklığında 24 saat aktivitesi devam etmektedir (Protokollerde uzun süreli infüzyonla uygulandığından hazırlanan ilaç infüzyon öncesinde bekletilmemelidir) Veriliş yolu: İV, İM, intratekal, intraarteriyel, (Ayrıca oral uygulamalar için tablet şekli bulunmaktadır) Uyarılar: Prezervatif olarak benzil alkol içeren ürünler intratekal tedavide ve yüksek doz infüzyonlarında verilmemelidir. Bu durumlarda prezervatif içermeyen ilaç uygulanmalıdır.2Metotreksat her aşamada ışıktan korunmalıdır. Kontraendikasyon: Gebelikte kontrendikedir. Yan Etkiler: Başlıca yan etkisi kemik iliği inhibisyonudur. Uygulamadan sonraki 7. ve10. günler arasında, trombosit sayısında belirgin bir düşüşle başlar,hızla ilerleyen lökopeni görülür. 1. ve 3. günler arasında bulantı-kusma ve diyare görülebilir. Ciltte döküntüler, kaşıntı ve ürtiker, ışığa karşı duyarlık, pigmenter değişiklikler, alopesi görülebilir.Yanak ve dişeti mukozalarında 3. ve 5. günler arasında yüzeyel ülserasyonlar görülebilir. Diğer mukozalarda da ülserler görülebilir. Baş ağrısı, uyku hali, bulanık görme ortaya çıkabilir. Nefrotoksisite oluşabilir.Transaminazlar yükselebilir. Yüksek dozlarda karaciğer fibrozu veya siroz oluşabilir. Hipertermi, pnömotoraks, amenore, azospermi, hematüri, sistit görülebilir. Alerjik reaksiyon riski olabilir. İlaç Etkileşimleri: Salisilatlar, diğer nonsteroid analjezikler ve diüretikler kan düzeyini yükselttiğinden, metotreksatın bu maddelerle birlikte uygulanması önerilmez. Metotreksatın trimetoprim-sulfametoksazolle birlikte uygulanması, kemik iliği aplazisi riski taşır ve kesinlikle önerilmez. Alkol, sulfonamid, difenilhidantoin, PABA, kloramfenikol ve tetrasiklinlerle birlikte kullanılmaz. Nefrotoksik ilaçlarla eş zamanlı olarak verilmemelidir. 2.16.KARBOPLATİN (150 mg ve 450 mg’lık flakonları vardır) Depolanma ve saklanması: 15-30 oC arasında tutulmalı ve ışıktan korunmalıdır Sulandırma veya dilüsyon: Steril enjeksiyonluk su, % 5 Dekstroz veya %0.9 sodyum klorür içeren sıvılarla kullanılabilir. Hazırlama ve infüzyon sırasında alüminyumla temas etmemeli ve ışıktan korunmalıdır. Elde edilen çözelti 0.5 mg/ ml konsantrasyona kadar seyreltilebilir. Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 31 / 31 Dayanıklılık: Hazırlandıktan sonra 15-25 oC’de 3 saat dayanıklıdır. Veriliş yolu: Sadece intravenöz yolla uygulanır Uyarılar: Uygulamadan önce partikül veya renk değişikliği olmamalıdır. Her aşamada ışıktan korunmalıdır. Kontraendikasyonları: Karboplatine, sisplatine veya platin içeren diğer maddelere karşı aşırı duyarlığı olanlarda kontrendikedir. Karboplatin, ciddi kemik iliği baskılanması veya çok fazla kanaması olan hastalarda kullanılmamalıdır. Uyarılar: Karaciğer fonksiyon testleri bozuk olan hastalarda karboplatinle yapılan tedaviden sonra bu parametrelerde daha şiddetli değişikliklere eğilim görülür. Karboplatin alan tüm hastalarda renal fonksiyon kontrol edilmelidir. Olası şiddetli mide bulantıları ve kusmaları kontrol etmek için antiemetik tedavi tedbirleri alınmalıdır. Gebelikte kullanımından olabildiğince kaçınılmalıdır. Karboplatinin insan sütüyle salgılanıp salgılanmadığı bilinmemektedir. Tedavi sırasında emzirmeye ara verilmesi önerilir. Yan Etkileri: Seyrek olarak nefrotoksisite, nörotoksisite, ototoksisite ve gastrointestinal advers etkilere neden olmakta, fakat daha şiddetli olarak miyelosupresyona yol açmaktadır. Çok nadir olmakla birlikte karboplatin verildikten sonra periferal nöropatiler ve ototoksisitenin işaretleri ortaya çıkabilir. Bunlar tam olarak geri dönüşlü olmayabilir. Bilinen bir antidotu yoktur. Etkileşimleri: Alüminyum içeren enjeksiyon veya enfüzyon materyaliyle temas ettirilmemelidir. Karboplatin nefrotoksik ve ototoksik ilaçlarla birlikte kullanıldığında toksik etkileri şiddetlendirebilir. 2.17.DAKARBAZİN 100 mg ve 200 mg vial mevcut Depolanma ve saklanması: 2-8 oC arasında buzdolabında saklanır Sulandırma veya dilüsyon: % 5 dekstroz ve %0.9’luk NaCl ile sulandırılabilir Dayanıklılık: Sulandırıldıktan sonra +4 oC’de 72 saatte kadar korunabilir. Oda sıcaklığı ve normal ışıkta 8 saate kadar kullanılmış olmalıdır Veriliş yolu: İV uygulanır Kontrendikasyonları: Diğer bütün antineoplastik ajanlarda olduğu gibi gebelik, laktasyon ve ilaca karşı aşırı duyarlığın var olduğu durumlarda kontrendikedir. Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 32 / 32 Uyarılar: İmmünosüpresif tedavi görenlerde hastanın enfeksiyonlara karşı direnci azalacağından, tedavi süresince enfeksiyon tehlikesi olan ortamlardan uzak tutulmaları gerekmektedir. Yan Etkileri: En sık rastlanan yan etki hemotolojik toksisitedir ve ilk olarak lökosit ve trombositleri tutar. Anemi bazan görülebilir. Bazı olgularda hepatik ven trombozu ve hepatoselüler nekrozla karakterize karaciğer toksisitesi görülmüştür. Anafilaktik reaksiyonlar görülebilir. Gastrointestinal toksisite iştahsızlık, bulantı-kusma, seyrek olarak da diyare şeklinde görülür. Seyrek olarak görülen diğer bir yan etki psödoinfluenza sendromu (39°C ateş, miyalji, halsizlik) olup daha çok yüksek dozlarda görülmektedir. Diğer bildirilen yan etkiler alopesi, eritematöz ve ürtiker benzeri kızarıklıklardır ve çok seyrek rastlanmaktadır. 2.18.DAKTİNOMİSİN (AKTİNOMİSİN-D) 500 mikrogram (O.5 mg’lık flakon şeklindedir) Depolanma ve saklanması: 15-30 oC arasında bekletilebilir Sulandırma veya dilüsyon: 1.1 ml steril enjeksiyonluk su ile hazırlanır. %5 Dekstroz ve %0.9 NaCl solüsyonları ile verilebilir. Veriliş yolu: İV uygulanır Uyarı: Işık ve nemden korunmalıdır. Günlük doz 15 mikrogram/kg dozunu ve toplam 500 mikrogramı (1 flakon) geçmemelidir. Bunu aşan dozlarda hekime haber verilmelidir Kontrendikasyonları: Eğer daktinomisin su çiçeği veya herpes zoster enfeksiyonuna yakın bir zamanda veya enfeksiyon sırasında verilirse, ölümle sonuçlanabilecek şiddetli,jeneralize bir hastalık oluşabilir. Uyarılar: Bu ilaç çok toksik olup, toz ve çözeltisi dikkatle kullanılıp uygulanmalıdır. Kaza sonucu gözle temas ederse, bolsuyla yıkanmalı ve hızla oftalmolojik konsültasyon yapılmalıdır. Kaza ile ciltle temas ederse, etkilenen kısım en az 15 dakika bol suyla hemen yıkanmalıdır. Gebelerde kullanılmamalıdır. Yan Etkileri: Keyifsizlik, yorgunluk, uyuşukluk, ateş, miyalji, proktit, hipokalsemi, şelat, yutma güçlüğü, özofajit, ülseratif stomatit, farenjit, iştahsızlık,bulantı, kusma, abdominal sancı, diyare, gastrointestinal ülserasyon, aplastik anemi noktasına kadar varabilen anemi, agranülositoz, lökopeni, trombositopeni, pansitopeni, retikülopeni, alopesi, cilt kabartıları, akne, eritemin artması veya önceden radyasyona maruz kalmış derinin pigmentasyonunda artma görülebilir. 2.19.EPİRUBİSİN HCL 10 mg, 50 mg ve100 mg flakonları mevcuttur. Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 33 / 33 Depolanma ve saklanması: 2-8 oC arasında buzdolabında saklanır. Dondurulmamalıdır. Işıktan korunmalıdır Sulandırma veya dilüsyon: %5 Dekstroz ve %0.9 NaCl solüsyonları ile verilebilir. Dayanıklılık: Açılan flakonlar 24 saat içinde tüketilmelidir. Veriliş yolu: İntravenöz verilir. Hızlı intravenöz uygulanmamalı ve uygulama süresi 3 dakikanın altında olmamalıdır. Kontrendikasyonları: Daha önce doksorubisin veya daunorubisin gibi diğer antrasiklinlerin maksimum kümülatif dozları ile tedavi görmüş hastalarda, radyoterapi veya diğer antitümör ilaçların yol açtığı ağır myelosüpresyon saptanan hastalarda, halen veya daha önce kalp fonksiyonlarında bir bozukluk belirlenmiş olanlarda kontrendikedir. Uyarılar: Diğer antrasiklinler için tanımlanan türde bir kalp yetmezliği görülme riskini minimuma indirmek amacıyla, tedavi süresince kalp fonksiyonu dikkatle belirlenmelidir. Serbest akışlı IV serum fizyolojik enfüzyonun tüpüne enjekte edilerek verilmesi önerilir. Enjeksiyon sırasında epirubisinin ekstravazasyonu, ağır doku lezyonlarına hatta nekroza yol açabilir. İntravezikal uygulama bir kateter vasıtasıyla yapılmalı, ilaç mesanede 1 saat kalmalı, bu süre sonunda hastanın idrara çıkması sağlanmalıdır. Epirubisin uygulandıktan sonraki 1-2 gün boyunca idrar kırmızı bir renk alabilir. Gebelikte kullanılmamalıdır. İntramüsküler veya intratekal olarak olarak verilmemelidir Yan Etkileri: Miyelosüpresyon ve kardiyotoksisitenin yanı sıra alopesi, stomatit görülebilir. Ayrıca bulantı, kusma, diyare gibi gastrointestinal rahatsızlıklar ve hiperpireksi bildirilmiştir. Nadiren ateş, titreme ve ürtiker bildirilmiştir. Anafilaksi görülebilir 2.20.İFOSFAMİD 0.5 gram, 1 gram ve 2 gramlık flakonları bulunmaktadır Depolanma ve saklanması: Oda sıcaklığında 20-25 oC arasında saklanır Sulandırma veya dilüsyon: Steril enjeksiyonluk su 0.5-1 dakika süreyle flakon çalkalanmalıdır. %5 dekstroz, %0.9 NaCl ve ringer laktat ile sulandırılabilir ile sulandırılır. Enjeksiyonluk su eklendikten sonra Dayanıklılık: Sulandırılmış şekli buzdolabında bekletilmeli ve en fazla 24 saatte tüketilmiş olmalıdır. Veriliş yolu: İV infüzyonla uygulanır. Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 34 / 34 Uyarılar: Ifosfamid dozları Mesna ile uygulanır Kontrendikasyonları: İfosfamide bilinen aşırı duyarlılık, kemik iliği fonksiyonunda ciddi azalma (özellikle önceden sitotoksik ajanlar veya radyoterapi almış hastalarda), enfeksiyon varlığı, böbrek fonksiyonu bozukluğu ve/veya üriner akımın engellenmesi, sistit, gebelik ve laktasyonda kontrendikedir. Uyarılar: Diabetus mellitus, kronik hepatik ve renal yetmezlik gibi immün sistemi zayıflamış hastalar da özel dikkat gerektirir. Ürotoksik etkisi nedeniyle, prensip olarak, ifosfamid mesna ile kombine olarak kullanılmalıdır. Gebeliğin ikinci yarısında ancak yaşamsal endikasyon varsa kullanılmalıdır. Anneler, ifosfamid ile tedavi edildikleri sürece emzirmemelidir. Yan Etkileri: Kemik iliği baskılanması (lökositopeni, trombositopeni ve anemi), hemorarjik sistit (makro- ve mikro-hematüri), hiperaminoasidüri, fosfatüri, asidoz veya proteinüri gibi tübüler renal fonksiyon bozuklukları, kronik tübüler böbrek bozuklukları olan hastalarda raşitizm veya yetişkinlerde osteomalazi, ensefalopati, takatsizlik, unutkanlık, depresif psikoz, oryantasyon bozukluğu, hareketsiz duramama, konfüzyon, halüsinasyonlar, beyincik ile ilgili semptomlar, idrar tutamama ve konvülsiyonlar, bulantı ve kusma, geri dönüşlü saç dökülmesi, anoreksi, diyare, konstipasyon, filebit veya pireksi, polinöropati, pnömonit, zayıf görme veya radyasyona reaksiyonda bir artış görülebilir. Etkileşimleri: Diğer sitostatikler veya radyasyon ile etkileşimin bir sonucu olarak miyelotoksisitesi artabilir. Sisplatin, aminoglikozitler, asiklovir veya amfoterisin B, ifosfamidin nefrotoksik, hematotoksik ve nörotoksik (SSS) etkilerini artırabilir. İfosfamidin immünosupresif etkisi nedeniyle, uygulanan aşılara yetersiz yanıt alınabilir. İfosfamid ile birlikte kullanımı varfarinin antikoagülan etkisini arttırabilir. Allopurinol veya hidroklorotiyazidin birlikte uygulanmasıyla miyelosupresif etki artabilir. Klorpromazin, triiyodotironin veya disülfiram gibi aldehid dehidrojenaz inhibitörleri ile birlikte kullanıldığında etkisi ve toksisitesi artabilir. İfosfamid kullanımı sülfonilürelerin hipoglisemik etkilerini artırabilir. Yakın zamanda veya birlikte kullanılmaları halinde, fenobarbital, fenitoin veya kloral hidrat ifosfamidin daha hızlı metabolize olmasına yol açabilir. Süksametoniumun kas gevşetici etkisini artırabilir. 2.21.MESNA: 200 mg ve 400 mg ampul şekli vardır Depolanma ve saklanması: Oda sıcaklığında 15-30 oC arasında saklanır Sulandırma veya dilüsyon: %5 Dekstroz ve %0.9 NaCl ile verilebilir. Siklofosfamid ve ifosfamid solüsyonları ile birlikte verilebilir Veriliş yolu: İV infüzyonla uygulanır. Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz. UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA KILAVUZU Dok.Kodu : KLK-İYK-KT İlk Yay.Tarihi : Revizyon No : 00 Revizyon Tarihi : 17 Mayıs 2010 Sayfa 35 / 35 Dayanıklılık: 25 oC’de 24 saat stabildir. Tek başına sitotoksik etkili değildir. Siklofosfamid ve ifosfamid tedavileri ile birlikte, hemorajik sistit riskini azaltmak üzere verilir Gözden Geçirme ve Onaylama: Süreç sahibinin gözden geçirmesi: Yönetim temsilcisinin gözden geçirmesi: Yönetimin onayı: : ————————— Tarih : ————————— Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.