çalışanın el kitabı

advertisement
UÜ-SK
Antineoplastik İlaç
Hazırlama,
Sulandırma ve
Saklama Kılavuzu
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
2/2
İÇİNDEKİLER
1. ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE SAKLAMA PROSEDÜRÜ ................. 3
2. UÜ-SK’DA KULLANILAN ANTİNEOPLASTİK İLAÇLAR ..................................................................... 5
2.1.
2.2.
2.3.
2.4.
2.5.
2.6.
2.7.
2.8.
2.9.
2.10.
2.11.
2.12.
2.13.
2.14.
2.15.
2.16.
2.17.
2.18.
2.19.
2.20.
2.21.
5 FU ...........................................................................................................5
PROLEUKIN .............................................................................................6
ALTUZAN ..................................................................................................9
CAMPTO .................................................................................................13
ELOXATİN ..............................................................................................15
ETHYOL ..................................................................................................17
GEMZAR .................................................................................................18
HERCEPTIN ............................................................................................21
NAVELBINE ............................................................................................22
VİNBLASTİNE .....................................................................................24
CLADRİBİNE .......................................................................................25
BORTEZOMİB .....................................................................................26
SİSPLATİN ..........................................................................................28
BLEOMİSİN .........................................................................................29
METOTREKSAT ..................................................................................29
KARBOPLATİN ...................................................................................30
DAKARBAZİN .....................................................................................31
DAKTİNOMİSİN (AKTİNOMİSİN-D) ....................................................32
EPİRUBİSİN HCL ................................................................................32
İFOSFAMİD .........................................................................................33
MESNA: ...............................................................................................34
3. KILAVUZDA ATIFTA BULUNULAN FORMLAR
3.1 KEMOTERAPÖTİK İLAÇ TESLİM FORMU
3.2 MERKEZİ HAZIRLAMA ÜNİTESİNDEN UYGULAMA ALANINA KEMOTERAPÖTİK İLAÇ TAŞIMA FORMU
4. KILAVUZDA ATIFTA BULUNULAN REHBERLER
4.1 SAĞLIK BAKANLIĞI ANTİİNEOPLASTİK (SİTOTOKSİK) İLAÇLARLA ÇALIŞMA REHBERİ , 2004
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
3/3
1. Antineoplastik İlaç Hazırlama, Sulandırma ve Saklama
Prosedürü
1.1. AMAÇ:
Bu prosedürün hazırlanmasının amacı, UÜ-SK’da Merkezi Kemoterapötik İlaç
Hazırlama Ünitesi’nde hazırlanacak olan antineoplastik ilaçların güvenli, doğru ve
kontrollü bir şekilde hazırlanabilmesi için yapılan tüm işlemlerin standardize edilmesi
ve antineoplastik uygulanmasının kalitesinin artırılmasıdır.
1.2. KAPSAM:
Bu prosedür UÜ-SK’da kemoterapi uygulayan tüm birimleri, Merkezi Kemoterapötik İlaç
Hazırlama Ünitesi çalışanlarını ve eczacıları kapsar.
1.3. SORUMLULAR:
Uludağ Üniversitesi Sağlık Kuruluşları Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama
Ünitesi’nde çalışan sorumlu eczacılar, hemşireler ile kemoterapi uygulayan birimlerdeki
hekimler ve hemşireler bu prosedürün uygulanmasından sorumludurlar.
1.4. TANIMLAR:
•
Antineoplastik: Kanser tedavisinde ya da immün süpresyon amaçlı kullanılan ilaçlar
1.5. DAĞITIM:
Kemoterapi uygulayan tüm birimler, Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Ünitesi
1.6. İLGİLİ DOKÜMANLAR:
1.6.1. Dış Kaynaklı Dokümanlar:
• Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği
• SB Antiineoplastik (Sitotoksik)İlaçlarla Çalışma Rehberi , 2004
1.6.2.İç Dokümanlar:
• PR-İYK-01 Antineoplastik Kemoterapi Hazırlama ve Uygulama Prosedürü
Formlar:
• FR-İYK-13 Kemoterapötik İlaç Teslim Formu
• FR-İYK-14 Merkezi Hazırlama Ünitesinden Uygulama Alanına Kemoterapötik İlaç
Taşıma Formu
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
4/4
7 . PROSEDÜR:
7.1. İş akışı ile ilgili açıklamalar:
FAALİYET
•
•
1
•
•
•
•
Ayaktan hastalar Kemoterapi Uygulama alanlarında hizmet alırlar.
Bu kapsamda Klinik Onkoloji, Hematoloji, Çocuk Hematoloji ve
Çocuk Onkoloji ve Radyasyon Onkolojisi olmak üzere 5 uygulama
alanı düzenlenmiştir.
Yatan hastaların tedavileri sorumlu ve yetkin hekimin uygun
göreceği koşullarda, klinik ortamında ve yetkin hemşireler
gözetiminde yapılır. Belirtilen AD ve BD dışındaki kliniklerde
kemoterapi uygulanacak olan hastalara da eğer o klinikte
kemoterapi verme yetkinliğine sahip hemşire yoksa uygulama için
Hekim, Hemşire,
yetkin doktorun gözetiminde yetkin bir hemşire görevlendilir.
Kemoterapi ilaçlarının tümü Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Eczacı
Ünitesi’nde hazırlanır.
Spesifik olması nedeniyle çocuk ve erişkin hastaların ilaçlarını
hazırlamak üzere iki ayrı ekip görev yapar.
Hazırlama ünitesinde görev yapan personel ilgili alanda eğitim
almış ve yetkinliğe sahiptir.
Ünitenin işleyişi Kemoterapi Hizmetlerini İyileştirme Takımı
tarafından belirlenen bir ekip tarafından denetlenir.
•
Hekim planladığı tedaviyi hasta dosyasına kaydeder. Protokol
kullanan Bilim Dalları bu formu düzenleyerek hasta dosyasında
Hekim, Uzman Hekim
kayıt altına alır. Protokollerde uzman hekim imza ve kaşesi bulunur.
•
Ayaktan hastalarda hekimin düzenlediği order doğrultusunda hasta
tarafından temin edilen ilaçlar Kemoterapi Uygulama Alanında
sorumlu hemşireye teslim edilir. Hemşire Kemoterapötik İlaç Teslim
Formu düzenleyerek imzalar ve bir nüshasını ilaçları ile birlikte
Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Ünitesi’ne gönderir
Yatan hastalarda kemoterapi ilaçları Merkezi Kemoterapötik İlaç
Hazırlama Ünitesi’ndeki cep depodan temin edilir. Diğer ilaçlar ise
order doğrultusunda hastane eczanesinden uygulama yerine
gönderilir
Hazırlanmış ve eczacılar tarafından doğrulanmış olan ilaçlar
Merkezi Kemoterapötik İlaç Hazırlama Ünitesi’nden Uygulama
Alanına Kemoterapötik İlaç Taşıma Formu(FR-İYK-14) ile birlikte
imza karşılığında nakil elemanına teslim edilir. Gönderilen ilaçlara
ait formların bir kopyası merkezde saklanır diğer nüsha kliniğe
gönderilir.
Kemoterapi alanlarında hemşire tarafından etiket ve hasta
doğrulaması yapılarak ilaç uygulanır. Kemoterapisi biten hasta yan
etkiler açısından gözlenir. Herhangi bir sorun olursa hekime haber
verilir.
2
3
•
4
•
5
•
6
SORUMLULAR
Hekim, Eczacı,
Hemşire, Nakil
Elemanı
Eczacı
Eczacı, hemşire, Nakil
Elemanı
Hekim, Hemşire
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
5/5
2. UÜ-SK’da Kullanılan Antineoplastik İlaçlar
2.1. 5 FU
Etken Madde(ler):
5-Florourasil 250 mg/5 ml
Eşdeğerleri:
5 fluorouracil ampul 250 mg/5 ml, 500 mg/10 ml, 1000 mg /20ml 5 fluorouracil ebewe flakon
500 mg/10 ml,1000 mg/20ml, 5 FU flakon 250 mg/5ml, oncouracil 250mg/5ml
Kullanım Şekli:
Doz arka arkaya 4 gün süreyle günde 12 mg/kg'dır. Günlük doz 800 mg'ı aşmamalıdır.
Toksisite görülmediği taktirde. 6, 8, 10 ve 12. günlerde 6 mg/kg verilebilir. 12. günden sonra
kesilir. Beslenme durumu bozuk olan riskli kişilere 3 gün süre ile günde 6 mg/kg verilir.
Toksisite görülmezse 5, 7, 8 veya 9. günlerde 3 mg/kg uygulanır. Günlük doz 400 mg'ı
aşmamalıdır. Birinci kür tedavinin bitiminden 30 gün sonra tekrarlanır. İlk kürdeki toksik
belirtiler kaybolduğunda, haftada bir 10-15 mg/kg uygulanır. Doz haftada 1 g'ı aşmamalıdır.
Endikasyonları:
Farklı kanser formlarının palyatif tedavisinde tek başına veya kolorektal ve meme
kanserlerinin tedavisinde kombine olarak, ayrıca pankreas bezi, karaciğerin malign
tümörlerinde, karaciğer metastazında ve anal kanserde endikedir. Fluorourasil, over
kanserinde, servikal kanserde, mesane ve prostat kanserinde endikedir.
Kontrendikasyonları:
İlacın içerdiği maddelerden herhangi birine aşırı duyarlılık; kan değerlerinde ciddi
değişiklikler, kemik iliği depresyonu, kanama; malabsorbsiyon, ağır karaciğer ve böbrek
fonksiyon bozuklukları; ağır enfeksiyonlar, herpes zoster, varisella, stomatit, ağız boşluğu ve
gastrointestinal ülserasyonlar, psodömembranöz enterit. Yaygın karaciğer metastazında
(düşük degradasyon) dikkat edilmelidir. 5-Fluorourasil hamilelikte kesinlikle kontrendikedir.
Uyarılar:
Tedavi sadece kemoterapide uzman doktorlar tarafından ve hastane ortamında yapılmalıdır;
tedavi ayarlamaları yalnızca hastanede yapılmalıdır. Tedaviye başlandığında sık aralıklarla
(her 2-3 günde) kan sayımı kontrolleri gerekmektedir. İdame tedavisi sırasında kan sayımı,
karaciğer ve böbrek fonksiyonları her doz uygulanmasından önce düzenli olarak izlenmelidir.
Her uygulamadan önce ağız boşluğu incelenmeli ve dışkıda gizli kan testi yapılmalıdır.
Yüksek doz pelvik irradyasyonundan ve alkilleyici maddelerle tedaviden sonra riskli
hastalarda ve ağır kemik metastazı durumlarında özellikle dikkat edilmelidir. Eğer
metotreksat ile kombine verilecekse, optimal etkiyi elde etmek için metotreksat 24 saat önce
uygulanmalıdır (tersi doğru değildir). 5-fluorourasil ile tedavi sırasında canlı aşılarla
aşılanmamalıdır. Bu durum hastalarla yakın temasta olanlar için de geçerlidir. Anafilaktik
reaksiyonlar olabileceğinden, 5-fluorourasil ile tedavi başlatılmadan önce şok tedavisi için
hazırlıklı olunmalıdır. 5-fluorourasil ile tedaviden önce ve sonra, tedavi sırasında hem
erkekler hem de kadınlar için doğum kontrolü garantilenmelidir. Eğer tedavi kesildikten sonra
hamilelik arzu ediliyorsa genetik konsültasyon önerilir. Hayvan deneyleri istenmeyen fetal
reaksiyonlar göstermiştir. İnsanlarda bu tür istenmeyen etkilerin varlığına dair bilgi
olmamasına rağmen, 5-fluorourasil hamilelikte kesinlikle kontrendikedir. 5-fluorourasilin anne
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
6/6
sütüne geçip geçmediği bilinmediğinden, tedavi edilen kadınlar emzirmekten kaçınmalıdırlar.
Araba veya herhangi bir makineyi kullanma yeteneğine zarar verebilir.
Yan Etkileri:
Hematolojik: Lökopeni ve nötropeni ile miyelosupresyon, anemi, immünosupresyon.
Gastrointestinal kanal: Anoreksi, mukozit, stomatit, farenjit, özofajit, enterit, ülserler (özellikle
ağız boşluğu), hemoraji, malabsorbsiyon görülmektedir. Bulantı, kusma ve diyare
antiemetiklerle ve antidiyareik ajanlarla tedavi edilebilir. Deri: Dermatit, kuru cilt, geçici
ekzantem, ürtiker, kaşıntı, fotosensitivite, alopesi, hiperpigmentasyon, akne, fronküloz, fissür,
telanjiektazi, kutanöz kanama; nadiren tırnakların kaybı ve tırnak değişiklikleri; avuç içi ve
ayak tabanlarında eritem genellikle 5-fluorourasil tedavisi kesildikten 5-7 gün sonra azalır;
piridoksin ile de tedavi edilebilir (100-150 mg/gün). Kardiyovasküler: Prekardiyal ağrı, iskemi,
geçici EKG değişiklikleri, kardiyak enfarktüs. Sinir sistemi: Nadiren konfüzyon, somnolans,
ataksi, öfori, fotofobi, nistagmus, retrobulbar nevrit, disartri, MSS fonksiyonlarında reversibl
bozukluklar. Diğer: Hemolitik anemi, karaciğer hasarı (nadiren nekroz), böbrek bozuklukları,
hiperürisemi, spermatojenez ve ovülasyonda bozukluklar, anafilaktik şok derecesine kadar
varabilen bronkospazm, öksürük, burun kanaması, çok nadir olarak lakrimal akışta artma ve
lakrimal kanalın daralması.
İlaç Etkileşimleri:
Kalsiyum folinat ile folinik asit kombinasyonda terapötik kullanımı literatürlerde bildirilmiştir.
Diğer sitostatik ajanlarla (interferon-a, siklofosfamid, vinkristin, metotreksat, sisplatin,
doksorubisin) ve folinik asit ile kombinasyonda, 5-fluorourasilin hem etkinliği hem de
toksisitesi artabilir. Diğer miyelosupresif ajanlarla kombinasyonda doz ayarlaması
gerekmektedir; aynı anda veya daha önce yapılan radyoterapi de doz azaltılmasını
gerektirebilir. Antrasiklinlerin kardiyotoksisitesi artabilir. Folik asit ile kombinasyon ağır
diyareye neden olabilir. 5-fluorourasil ile tedaviden önce veya tedavi sırasında,
aminofenazon, fenilbutazon ve sulfanomid uygulanmamalıdır. Allopürinol, 5-fluorourasilin
etkinliğini ve toksisitesini azaltır. Klordiazepoksit, disulfram, griseofulvin ve izoniazid, 5fluorourasilin aktivitesini artırabilir. 5-fluorourasilin mitomisin ile kombine kullanıldığı uzun
süreli tedaviden sonra, hemolitik üremik sendromun ortaya çıktığı görülmüştür. Literatürde,
cam enfüzyon kabı tarafından adsorblanması nedeniyle fluorourasilin etkinliğinin kaybolduğu
belirtilmiştir. Tiroksin (T4) ve triiyodotronin (T3) hafif artabilir (hastalar klinik olarak ötiroid
kalırlar). İdrardaki bilirubin ve 5-hidroksindolasetik asidi test etme metodlarında artmış veya
yanlış pozitif değerler bulunmasına neden olabilir; plazma albumini düşer.%0,9 NaCl ve %5
dexroz içeren solüsyonlarla dilüe edilerek kullanılabilir. Hazırlanmış enfüzyon solüsyonları
24 saat içinde kullanılmalıdır. 25 derecenin altında sıcaklıkta oda sıcaklığında ışıktan
korunarak saklanmalıdır.
2.2. PROLEUKIN
Etken Madde(ler):
Aldeslökin 18 MIU/ml 1 flakon
Kullanım Şekli:
Metastatik renal hücreli karsinom olan erişkinlerde 5 gün süreyle sürekli i.v. enfüzyon
şeklinde 24 satte m2 başına 18 milyon IU (1 mg), bundan sonraki 2-6 gün ilaçsız geçirilir,
daha sonra 5 gün daha sürekli i.v. enfüzyon şeklinde Proleukin verilir ve ilaçsız 3 hafta
geçirilir. Bu, bir endüksiyon siklusunu oluşturur. Birinci siklusun 3 haftalık bekleme
döneminden sonra ikinci bir endüksiyon siklusu verilmelidir. Yanıt veren hastalarda veya
hastalığı stabilize olan hastalarda, 4 haftalık aralıklarla 4 adede kadar idame siklusu (5 gün
süreyle sürekli enfüzyon şeklinde 24 saatte m2 başına 18 milyon IU) uygulanabilir. Her
Proleukin flakonu, 1.2 ml enjeksiyonluk steril suyla sulandırılmalıdır. Aşırı köpürmeyi önlemek
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
7/7
için sulandırıcı, flakonun kenarından akıtılmalıdır. İçerik tamamen çözünene kadar
karıştırılmalıdır, çalkalanmamalıdır! Sulandırılan aldeslökinin toplam günlük dozu %0.1 insan
albümini içeren %5'lik dekstroz enjeksiyonuyla gerektiği gibi 500 ml'ye kadar seyreltilmeli ve
24 saatlik bir süre içinde enfüze edilmelidir.
Endikasyonları:
Aldeslökin, metastatik renal hücreli karsinom tedavisinde endikedir. Tedavi yanıtı oranında
ve ortalama sürvide azalmaya neden olan risk faktörleri şunlardır: ECOG'nin (Eastern
Cooperative Oncology Group) performans durumunun 1 veya daha yüksek olması;
metastatik hastalığın birden fazla organda görülmesi; primer tümörün ilk tanısı ile hastanın
aldeslökin tedavisi için değerlendirildiği zaman arasındaki sürenin 24 aydan daha az olması.
Tedavi yanıtı oranı ve ortalama sürvi, varolan risk faktörlerinin sayısına bağlı olarak azalır.
Her üç risk faktörüne sahip olan hastalara aldeslökin tedavisi uygulanmamalıdır. (ECOG
değerleri: 0= normal aktivite; 1= semptom var, ancak ayakta; 2= zamanının %50'sinden azını
yatakta geçiriyor; 3= zamanının %50'sinden fazlasını yatakta geçiriyor.)
Kontrendikasyonları:
Aldeslökinin kontrendike olduğu durumlar: ECOG performans durumu 2'den yüksek olan
hastalar; ECOG performans durumu 1 veya daha yüksek olan, metastatik hastalığın birden
fazla organda görüldüğü ve primer tümörün ilk tanısı ile hastanın aldeslökin tedavisi için
değerlendirildiği zaman arasındaki sürenin 24 aydan az olması koşullarının aynı anda
görüldüğü hastalar. Ciddi kardiyak hastalıkla ilgili kanıtlar veya anlamlı bir öyküsü bulunan
hastalar. Şüpheli vakalarda bir stres testi yapılmalıdır. Antibiyotik tedavisi gerektiren ciddi
aktif enfeksiyonlu hastalar; dinlenme sırasında pO2 <60 mm Hg olan hastalar; daha önceden
ciddi majör organ disfonksiyonu olan hastalar; beyin metastazları başarılı bir şekilde tedavi
edilmiş olan (negatif BBT, nörolojik açıdan stabil) hastalar hariç, MSS metastazı veya
konvülsiyonları olan hastalar; insan rekombinant interlökin-2'sine karşı aşırı duyarlılık
hikayesi bilinen hastalar. Uygulanmaması gereken diğer hastalar: Lökositi <4000/mm3,
trombositi 100 000/mm3 ve HCT <%30 olan hastalar; serum bilirubini ve kreatinini normalin
dışında olan hastalar; organ allograftları olan hastalar; kortikosteroid gerektirebilecek
hastalar; daha önceden otoimmün hastalığı olan hastalar.
Uyarılar:
Klinik araştırmalar, metastatik renal hücre karsinomlu hastaların, aldeslökin tedavisinden
sonraki sürvilerini ve bir ölçüde alınacak yanıtı belirleyen 4 risk grubuna ayrılabileceklerini
göstermiştir. 4 risk grubu tedavinin başlangıcında varolan risk faktörlerinin sayısına göre
tanımlanmaktadır: Çok düşük risk grubunda risk faktörü yoktur, düşük risk faktörü grubunda
bir risk faktörü, orta risk grubunda 2 risk faktörünün herhangi bir kombinasyonu ve yüksek
risk grubunda 3 risk faktörünün hepsi de aynı zamanda mevcuttur. Tedavi yanıtı oranı ve
ortalama sürvi, varolan risk faktörlerinin sayısı ile azalır. Üç risk faktörünün üçü de bulunan
hastalara aldeslökin tedavisi uygulanmamalıdır. Risk faktörleri şunlardır: ECOG bazal
performans durumu 1 veya daha yüksek primer tümörün tanısı ile aldeslökin tedavisi
arasındaki süre <24 ay; metastatik bölge, burada akciğer metastazları, kemik metastazları
veya diğer metastazlar tek metastaz olarak kabul edilirler. Aldeslökin, sadece kanser
kemoterapisinde kullanılan ilaçlar üzerinde deneyimli olan uzman bir hekimin gözetimi altında
kullanılmalıdır. Hastanın gerekli klinik ve laboratuvar parametrelerini izleyebilmek için
hastaların, bir yoğun bakım ünitesinin olanaklarına sahip olan özel bir servise yatırılması
önerilir. Eğer ciddi yan etkiler ortaya çıkarsa doz ayarlanmalıdır. Yan etkilerin bazen ciddi ve
hatta yaşamı tehdit edecek boyutta olmalarına karşın kontrol edilebilir olmalarının bilinmesi
önemlidir ve genellikle, aldeslökin tedavisinin kesilmesinden sonraki 1-2 gün içinde düzelirler.
Tedaviye tekrar başlama kararı, klinik toksisitenin ciddiyeti ve kapsamına dayanarak
verilmelidir. Aldeslökin, tavsiye edilen dozda tedavi edilen hastaların çoğunda ateş ve
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
8/8
gastrointestinal yan etkilere neden olur. Ateşi azaltmak için verildiği anda, birlikte
parasetamol verilmeye de başlanabilir. Ateşe bağlı titremeyi kontrol etmek için petidin
eklenebilir. Diğer gastrointestinal yan etkileri tedavi etmek için gerektiğinde antiemetikler ve
antidiyareikler kullanılabilir. Kaşıntılı döküntüsü olan bazı hastalara ilaçla birlikte
antihistaminik verilmesinden faydalanılır. Aldeslökin, karaciğer transaminazlarında yükselme,
serum bilirubininde, serum üre ve serum kreatininde reversibl yükselmeye neden olur. Daha
önceden renal veya hepatik disfonksiyonu olan hastalar yakından izlenmelidirler. Birlikte
verilen ilaçların renal veya hepatik metabolizmaları ya da atılımları aldeslökin verilmesiyle
değişikliğe uğrayabilir. Bilinen nefrotoksik veya hepatotoksik potansiyeli olan diğer ilaçlar
dikkatle kullanılmalıdır. Hipotansiyon ile birlikte seyreden bir kapiller sızma sendromu sıklıkla
bildirilmektedir; bu genellikle enfüzyona başladıktan sonraki saatler içinde ortaya
çıkmaktadır. Bazı hastalarda hipotansiyon tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden
düzelmektedir. Diğerlerinde sıvılar ve albüminin ve daha refrakter vakalarda da düşük doz
dopaminin dikkatle kullanılmasıyla tedavi gerekmektedir. Eğer bu önlemler başarılı olmazsa
tedavi kesilebilir. Eğer i.v. sıvılar verilirse, kapiller sızmaya sekonder olarak oluşan pulmoner
ödem riskine karşı intravasküler hacmin genişlemesinin olası yararlarını değerlendirmekte
dikkatli olunmalıdır. Sıvı ve elektrolit dengesi tüm hastalarda izlenmelidir, çünkü aldeslökin
oligüri olmaksızın renal disfonksiyona yol açabilir. Seröz yüzeylerden efüzyon oluşumunu
alevlendirebilir. Bunlar daha önceden tedavi edilmelidir; özellikle, eğer efüzyonlar, ilerlemenin
majör organların fonksiyonlarında bozulmaya neden olabileceği anatomik bölgelerde
yerleşmişlerse (örneğin, perikardiyal efüzyonlar). Ral veya solunum hızında artış görülen
veya dispneden şikayet eden hastalarda pulmoner fonksiyon yakından izlenmelidir. Bazı
hastalarda, geçici solunum yetersizliğinin tedavisi için entübasyon gerekebilir. Aldeslökin
alırken hastalarda iritabilite, konvüzyon veya depresyon dahil olmak üzere ruhsal değişiklikler
görülebilir. İlaç uygulaması kesildiğinde genel olarak geri dönüşümlü olmalarına karşın, bu
ruhsal durum değişiklikleri birkaç gün devam edebilir. Hastanın psikomotor ilaçlara yanıtını
değiştirebilir. Ağır letarji veya somnolans gelişen hastalarda aldeslökin kesilmelidir; ilaca
devam edilmesi komaya yol açabilir. Klinik olarak farkedilmeyen veya tedavi edilmeyen MSS
metastazı olan hastalarda, hastalık semptomlarını alevlendirebilir. Uygulamadan önce tüm
hastalar MSS metastazları açısından uygun bir şekilde değerlendirilmeli ve tedavi
edilmelidirler.
Önceden
mevcut
otoimmün
hastalıkları
alevlendirerek,
hayati
komplikasyonların ortaya çıkmasına sebep olabilir. İnterlökin-2 ile ilişkili otoimmün tabloların
geliştiği hastaların tümünde eski bir otoimmün hastalık hikayesi bulunmadığından, tiroid
anomalileri ve diğer potansiyel otoimmün tablolar için dikkatli olunması ve hastaların bu
açıdan izlenmesi önerilmektedir. Sessiz dönemde Crohn hastalığı bulunan bazı vakalarda
aldeslökin tedavisini takiben hastalık alevlenmiş ve cerrahi girişim gerekmiştir. Tedaviye
başlamadan önce daha önceden varolan bakteriyel enfeksiyonlar tedavi edilmelidir.
Aldeslökin verilmesi bakteriyel enfeksiyonun insidansı ve/veya şiddetinde artış ile ilgili olabilir;
burada septisemi, bakteriyel endokardit, septik tromboflebit, peritonit, pnömoni ve lokal
kateter bölgesi enfeksiyonu söz konusudur. Escherichia coli'ye bağlı birkaç vaka hariç, neden
olan organizmalar Staphylococcus aureus veya Staphylococcus epidermidis'tir. Merkezi
kateterler takılı olan hastalar profilaktik olarak antibiyotiklerle tedavi edilmelidirler. Aldeslökin
uygulaması anemi ve trombositopeniye neden olabilir. Metastatik renal hücreli karsinomlu
hastaları izlemek için normal olarak gereken testlere ek olarak, standart hematolojik testlerlökosit (lökosit formülü ve trombosit sayımı dahil), kan biyokimyası-elektrolitler (renal ve
hepatik fonksiyon testleri dahil) ve toraks grafileri tüm hastalarda tedaviye başlamadan önce
ve sonra da periyodik olarak yapılmalıdır. Hastaların tedavi öncesi değerlendirmelerinde
anamnez ve fizik muayeneye ek olarak, bazal EKG (eğer gerekliyse artı stres testi),
performans durumu, vital belirtiler, koroner damar hastalığı için objektif bir değerlendirme ve
sigara veya solunum sistemi hastalığı hikayesi olan hastalarda pulmoner fonksiyon testleri ile
beraber arteryel kan gazlarına bakılması tavsiye edilir. Araba ve makine kullanma becerilerini
etkileyen yan etkilere neden olur. Etkin bir doğum kontrolü uygulamayan, her iki cinsiyetteki
fertil kişilere verilmemelidir. Aldeslökinin güvenirliği insan gebeliğindeki kullanımı açısından
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
9/9
belirlenmemiştir. Anne sütü ile atılımı ve emzirme üzerindeki etkisi hakkında bilgi
bulunmamaktadır ve bu nedenle süt veren annelere verilmemelidir.
Yan Etkileri:
Oluşan istenmeyen reaksiyonların sıklığı ve şiddeti genel olarak doz ve uygulama
programına bağlıdır. İstenmeyen reaksiyonların çoğu sınırlıdır ve her zaman olmamakla
beraber genellikle tedavinin kesilmesinden sonraki 1-2 gün içinde gerilerler. İlaca bağlı
mortalite azdır (%3). Sıklıkla bildirilen yan etkiler: Hafif ile orta derecede hipotansiyon, serum
üre ve serum kreatininde yükselme ile birlikte hafif ile ileri derecede oligüri, hafif ile ileri
derecede dispne, hafif ile ileri derecede hiperbilirubinemi, karaciğer transaminazları ve
alkalen fosfatazda hafif ile ileri derecede yükselme, kusma ile birlikte veya tek başına hafif ile
ileri derecede bulantı, hafif ile orta derecede diyare, hafif ile ileri derecede anoreksi, hafif ile
ileri derecede anemi (Tedavi sırasında hastaların çoğunda lenfopeni ve eozinofili olur,
tedaviden sonraki 24-48 saat içinde de rebound lenfositoz görülür. Bunlar istenmeyen etkiler
olarak kabul edilmez ve aldeslökinin antitümör aktivitesinin mekanizması ile ilişkili olabilirler.),
hafif ile ileri derecede eritem ve döküntü, hafif ile orta derecede kilo artışı ile birlikte ödem,
titreme veya tek başına hafif ile ileri derecede ateş, kırıklık hali ve yorgunluk. Bazen bildirilen
yan etkiler: Hafif ile ileri derecede aritmi, hafif ile ileri derecede taşikardi, angina pectoris,
öksürük, hafif ile ileri derecede pulmoner ödem, hafif ile ileri derecede trombositopeni, hafif
ile orta derecede lökopeni, orta derecede pıhtılaşma bozukluğu, orta ile ileri derecede
ajitasyon/anksiyete, hafif ile ileri derecede konfüzyon/uyuşukluk, hafif ile ileri derecede
somnolans, hafif ile ileri derecede merkezi veya periferik motor nöron hastalıkları, hafif ile
orta derecede konjunktivit, hafif ile orta derecede mükozit, hafif ile ileri derecede kaşıntı, hafif
ile ileri derecede deri eksfoliasyonu, hafif ile ileri derecede vitiligo, orta ile ileri derecede ağrı,
hafif ile ileri derecede baş ağrısı. Nadiren bildirilen yan etkiler: Tromboz, hipertansiyon,
çarpıntı, geçici EKG değişiklikleri, miyokard enfarktüsü, pulmoner embolizm, flebit, erişkin
sıkıntılı solunum sendromu, hafif ile ileri derecede siyanoz, hipoksi, solunum sistemi
enfeksiyonları, hafif ile ileri derecede plevral efüzyonlar, disfaji, rektal hemoraji, kabızlık,
dispepsi, gastrit, epistaksis, parestezi, senkop, depresyon, halüsinasyon, paralizi, konuşma
bozuklukları, konvülsiyonlar, hipo veya hipertiroidizm, hiperglisemi, hipokalsemi,
hiperpotasemi, alopesi, nazal konjesyon, orta ile ileri derecede artralji, miyalji, assit.
İlaç Etkileşimleri:
Merkezi sinir sistemi fonksiyonunu etkileyebilir. Bu nedenle merkezi olarak etkili ilaçlar birlikte
verildiğinde etkileşim olabilir. Hepatotoksik, nefrotoksik, miyelotoksik veya kardiyotoksik
etkileri olan ilaçlarla birlikte verildiğinde, aldeslökinin bu sistemler üzerindeki toksisitesi
artabilir. Birlikte verilen glukokortikosteroidler, aldeslökinin aktivitesini azaltabilirler. Ancak
yaşamı tehdit eden belirti ya da semptomlar gelişen hastalar, toksisite kabul edilebilir bir
düzeye gerileyene kadar deksametazon ile tedavi edilebilirler. Beta blokerler gibi
antihipertansif ilaçlar aldeslökin ile görülen hipotansiyonu artırabilirler. Aldeslökin
uygulamasından sonra kontrast madde kullanılması, aldeslökin uygulamasını takiben görülen
toksisite tablosunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Çoğu vakada bu durumun, son
dozunun uygulanmasını takiben iki hafta içinde gözlendiği bildirilmiştir, fakat bazı vakalarda
aylar sonra da görülebilmektedir.
2.3. ALTUZAN
Etken Madde(ler):
Bevasizumab 25 mg/ml
Eşdeğerleri:
100: 4 ml'lik 1 i.v. çözeltisi içeren ambalajlarda., 400: 16 ml'lik 1 i.v. çözeltisi içeren
ambalajlarda.
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
10 / 10
Kullanım Şekli:
5 mg/kg vücut ağırlığı dozuna eşit miktarda Altuzan hacmi çekilir ve toplam hacmi 100 ml
steril, pirojensiz %0.9 sodyum klorür içinde seyreltilir. Dekstroz ya da glukoz çözeltileriyle
uygulanmamalı ya da bunlarla karıştırılmamalıdır. İntravenöz enjeksiyon veya bolus olarak
uygulanmamalıdır. Başlangıç dozu intravenöz enfüzyon halinde 90 dakikanın üzerinde bir
zaman periyodunda verilmelidir. İlk enfüzyon iyi tolere edildiği takdirde ikinci enfüzyon 60
dakikalık süre boyunca uygulanabilir. 60 dakikalık enfüzyon da iyi tolere edildiği takdirde
sonraki bütün enfüzyonlar 30 dakikalık süre boyunca verilebilirler. Standart Dozaj: Önerilen
dozu, her 14 günde bir intravenöz enfüzyon şeklinde verilen 5 mg/kg vücut ağırlığı dozudur.
Çocuklardaki ve ergenlik çağındakilerdeki, böbrek bozukluğu olan hastalardaki ve karaciğer
bozukluğu olan hastalar üzerindeki güvenilirliği ve etkinliği incelenmemiştir.
Endikasyonları:
Bevasizumab, 5-florourasil/folinik asit veya 5-florourasil/folinik asit/irinotekan ile kombine
olarak metastatik kolon ve metastatik rektum kanserinin birinci basamak tedavisinde
kullanılır.
Kontrendikasyonları:
İçerdiği herhangi bir maddeye, Chinese hamster over hücresi ürünlerine veya diğer
rekombinant insan veya humanize edilmiş antikorlara aşırı duyarlılığı olan kişilerde
kontrendikedir. Tedavi edilmemiş Santral Sinir Sistemi (SSS) metastazları bulunan
hastalarda kontrendikedir.
Uyarılar:
Metastatik kolon veya rektum kanserli hastalar bevasizumab ve kemoterapi ile tedavi
edildiklerinde gastrointestinal perforasyon gelişme riski artabilir. Gastrointestinal perforasyon
gelişen hastalarda bevasizumab kalıcı olarak kesilmelidir. Hipertansiyon insidansında bir
artış gözlenmiştir. Klinik güvenirlik verileri hipertansiyon insidansının doza bağımlı olabileceği
izlenimini vermektedir. Kontrol edilemeyen hipertansiyonlu hastalar üzerindeki etkisi
hakkında bir bilgi yoktur. Bu hastalarda tedavinin başlatılması öncesinde dikkatli olunmalıdır.
Tedavi sırasında kan basıncının izlenmesi önerilir. Tedavi gerektiren hipertansiyonlu
hastalarda yeterli kontrol sağlanıncaya kadar geçici olarak bevasizumabın kesilmesi önerilir.
Hipertansif kriz gelişen hastalarda tedavi kalıcı olarak kesilmelidir. Bevasizumab yara
iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Büyük cerrahi operasyonlardan sonraki 28 gün içinde
veya ameliyat yarası tamamen iyileşinceye kadar tedavi başlatılmamalıdır. Tedavi sırasında
yara iyileşmesinde komplikasyonlar yaşayan hastalarda, yara tamamen iyileşinceye kadar
uygulama durdurulmalıdır. Elektif cerrahi müdahaleler için uygulama durdurulmalıdır.
Kemoterapi ile kombine olarak bevasizumab verilen hastalarda serebrovasküler olay, geçici
iskemik atak ve miyokard enfarktüsünü içeren arteryel tromboembolizm olaylarının görülme
sıklığı daha yüksek olmuştur. Arteryel tromboembolik olaylar gelişen hastalarda tedavi kalıcı
olarak kesilmelidir. Bevasizumab+kemoterapi uygulanan, 65 yaş üzerinde ve arteryel
tromboembolizm öyküsü bulunan hastalar daha yüksek risk taşımaktadır. Bu hastalarda
dikkatli olunmalıdır. Metastatik kolon veya rektum kanserli hastalarda tümörle-ilişkili kanama
riski artmış olabilir. Evre 3 veya 4 kanama görülen hastalarda bevasizumab kalıcı olarak
kesilmelidir. Tedaviye başlamadan önce konjenital kanama diyatezi, edinilmiş pıhtılaşma
bozukluğu bulunan veya tromboemboli tedavisi için tam doz antikoagülan kullanan
hastalarda güvenilirlik profili hakkında bilgi yoktur. Bu hastalarda tedavi başlatılırken dikkatli
olunmalıdır. Bununla beraber, Tedavi uygulanırken venöz tromboz gelişen hastalar
eşzamanlı olarak tam doz varfarin ve bevasizumab ile tedavi edildiklerinde ciddi kanama
riskinde artış sergiler gibi görünmemişlerdir. Gebelik kategorisi D'dir. Fetüsün gelişiminde
anjiyogenezin kritik bir önem taşıdığı gösterilmiştir. Anjiyogenez inhibisyonu gebelikte
istenmeyen bir sonuç doğurabilir. IgG'lerin plasenta engelini aştığı bilinmektedir, fetüste
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
11 / 11
anjiyogenezi inhibe edebilir. Gebelik döneminde kullanılmamalıdır. Doğurganlık çağındaki
kadınlara uygun kontraseptif önlemler almaları önerilir. Kontraseptif önlemlerin son dozu
takiben en az 6 ay devam ettirilmesi önerilmektedir. Bevasizumabın anne sütüne geçip
geçmediği bilinmemektedir. Anneye ait IgG süte geçtiğinden ve bebeğin büyümesine ve
gelişimine zarar verebileceğinden, kadınlara tedavi sırasında emzirmeyi bırakmaları ve son
dozu takiben en az 6 ay boyunca bebeklerini emzirmemeleri önerilir.
Yan Etkileri:
En sık görülen advers etkiler: Gastrointestinal perforasyonlar, hemoraji ve arteryel
tromboembolidir. Bevasizumab metastatik kolon veya rektum kanserli hastalardaki ciddi
gastrointestinal perforasyon vakaları ile ilişkilendirilmiştir. Bu olgular nedeniyle iki hasta
ölmüş, geride kalan beş hasta iyileşmiş, ancak sadece üç hasta bevasizumab tedavisini
tamamlamıştır. Bu olgular arasındaki ortak özellikler ya gastrik ülser hastalığı, tümör
nekrozu, divertikülit ya da kemoterapiye bağlı kolitten kaynaklanan karın-içi inflamasyondur.
Karın-içi inflamatuvar sürecin ve gastrointestinal perforasyonun bevasizumab ile arasında
nedensel bir ilişki kurulamamıştır. Bununla birlikte, karın içi inflamatuvar süreci olan
hastaların bevasizumab ile tedavisi sırasında dikkatli davranılmalıdır. Metastatik kolon veya
rektum karsinomlu birinci basamak irinotekan için ideal adaylar olmayan hastalarda
gerçekleştirilen randomize, çift-kör, aktif-kontrollü bir faz II çalışmada (çalışma AVF2192g), 5FU/LV+bevasizumab kolunda iki gastrointestinal perforasyon vakası gözlenmesine karşılık,
5-FU/LV+plasebo kolunda gastrointestinal perforasyon vakası gözlenmemiştir. Her iki vakada
da perforasyon sigmoid kolon divertikülünde ortaya çıkmıştır. Yara iyileşmesini kötü yönde
etkileyebileceği için son 28 gün içinde büyük bir ameliyat geçiren hastalar, metastatik kolon
ya da rektum karsinomu Faz III çalışmasında (AVF2107g) çalışma dışında bırakılmışlardır.
AVF2107g çalışmasında IFL+bevasizumab kolundaki 173 hasta (Kol 2), bevasizumab
tedavisine başlanmadan 28-60 gün önce kanserle ilişkili bir operasyon geçirmiştir.
IFL+bevasizumab kolundaki (Kol 2) 40 hasta bevasizumab alırken büyük bir operasyon
geçirmiştir ve bunların dördünde postoperatif kanama ya da yara iyileşmesi komplikasyonları
ile uyumlu bir advers etki yaşanmıştır. IFL+plasebo kolundaki (Kol 1) büyük bir operasyon
geçirmiş olan 25 hastada ise, benzer komplikasyonlar gözlenmemiştir. AVF2192g
çalışmasında, 5-FU/LV+plasebo kolunda (Kol 1) 39 hasta ve 5-FU/LV+bevasizumab kolunda
(Kol 2) 43 hasta çalışma ilacına başlanmasının 28 ile 60 gün öncesinde kanserle-ilişkili bir
ameliyat geçirmiştir. Önceden geçirilen bu büyük ameliyat sonrasındaki 60 gün içinde hiçbir
hasta Evre 3/4 yara iyileşmesi ve kanama komplikasyonu yaşamamıştır. Kol 2'deki 15 hasta
bevasizumab alırken büyük bir ameliyat geçirmiş, bunlardan 3'ü ameliyat sonrasındaki 60
gün içinde Evre 3/4 yara iyileşme veya kanama komplikasyonu yaşamıştır. Bevasizumab ile
tedavi edilen hastalarda hipertansiyon insidansında bir artış gözlenmiştir. Hipertansiyon
genellikle anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri, diüretikler ve kalsiyum kanal blokerleri
gibi oral antihipertansiflerle tedavi edilmiştir. Hipertansiyon, nadiren tedavinin bırakılması
veya hastaneye yatırılma ile, bir vakada hipertansif ensefalopati (%0.1) ile sonuçlanmıştır.
Çalışma AVF2107g'de, tek başına IFL alan hastaların (Kol 1) %21.7'sinde ve
IFL+bevasizumab (Kol 2) alan hastaların %26.5'inde advers etki olarak proteinüri
bildirilmiştir. Evre 4 proteinüri görülmemiştir ve evre 2 ile 3 proteinüri insidansları her iki kolda
da benzerdir. Bevasizumab ile tedavi edilen tüm hastaların %23.3'ünde advers olay olarak
bildirilen proteinüri gözlenmiştir. Proteinüri, klinik bakımdan semptomsuz, geçici ve eser
miktarlarda proteinüriden nefrotik sendroma kadar olan farklı şiddetlerde seyretmiştir. Klinik
çalışmalarda ortaya çıkan proteinürinin böbrek işlevi bozukluğu ile ilişkili değildir ve tedavinin
daimi olarak bırakılması nadiren gerekmiştir. Hipertansiyon hikayesi olan hastalar
bevasizumab ile tedavi edildiklerinde proteinüri gelişimi riski artmış olabilir. Tedaviye
başlamadan önce ve tedavi süresince idrar analizi çubukları ile proteinürinin takip edilmesi
önerilmektedir. Evre 4 proteinüri (nefrotik sendrom) geliştiren hastalarda bevasizumab
kullanımı bırakılmalıdır. Genel olarak, bevasizumab ile tedavi edilen hastaların tamamının
%4'ünde NCI-CTC Evre 3 ve 4 kanama olguları gözlenmiştir. Çalışma AVF2107g'de,
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
12 / 12
IFL+bevasizumab kolu (%3.1) ve IFL+plasebo kolunda (%2.5) gözlenen Evre 3 ve 4 kanama
olgularının insidanslarında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Klinik çalışmalarda gözlenmiş olan
kanama olguları, ağırlıklı olarak, tümöre bağlı kanamalar ve küçük mukokutanöz
kanamalardır. Tümör ile ilişkili kanamalar faz I ve faz II bevasizumab çalışmalarında
gözlenmiştir. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserli hastalarda, 4'ü ölümcül olmak üzere altı
önemli vaka gözlenmiştir. Bu olaylar aniden ortaya çıkmış ve skuamöz hücre histolojisi
ve/veya büyük kan damarlarına yakın göğüs merkezinde lokalize tümörü olan hastalarda çok
miktarda veya yaygın hemoptizi olarak kendini göstermiştir. Bu vakaların beşinde, bu
kanamalardan önce tümör kavitasyonu ve/veya nekrozu oluşmuştur. Tümörle ilgili kanamalar
nadiren, gizli santral sinir sistemi (SSS) metastazlı hepatoması olan bir hastadaki SSS
kanaması ve nekroze bir uyluk sarkomundan sürekli kan sızması gibi başka tümör tiplerinde
ya da bölgelerde görülmüştür. Yapılan tüm klinik çalışmalarda, tedavi edilen hastaların %2040'ında mukokutanöz kanama görülmüştür. Bu kanamalar çoğunluğu 5 dakikadan daha az
süren ve herhangi bir tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden duran, NCI-CTC Evre 1 burun
kanamalarıdır ve tedavi rejiminde değişiklik yapılmasını gerektirmemiştir. Ayrıca, daha
seyrek olarak diş eti ya da vajinal kanamalar gibi farklı bölgelerdeki küçük mukokutanöz
kanamalarla da karşılaşılmıştır. Çalışma AVF2107g'de, Kol 1 alan hastaların %16.2'sinde,
Kol 2 alan hastaların ise %19.4'ünde tromboembolik olgular yaşanmıştır. Çalışma
AVF2107g'de, serebrovasküler olaylar, miyokard enfarktüsü, geçici iskemik ataklar ve diğer
arteryel tromboembolik olayları içeren arteryel tromboembolik olay görülme sıklığı Kol 2
verilen hastalarda (%3.3) Kol 1 verilen hastalara (%1.3) kıyasla daha yüksek olmuştur.
Çalışma AVF2192g'de de arteryel tromboembolik olay görülme sıklığının Kol 2'de (%10) 5FU/LV+plasebo koluna (%4.8) kıyasla daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Bevasizumab artı
kemoterapi ile tedavi edilen hastalarda, arteryel tromboembolik olaylar hastaların %1.1'inde
ölüme neden olmuştur. Yalnızca kemoterapi ile tedavi edilen hastalarda, tromboembolik
olaylara bağlı ölüm hastaların %0.8'inde (6/741) bildirilmiştir. Serebrovasküler olaylar (geçici
iskemik olaylar dahil) kemoterapi ile kombine olarak bevasizumab ile tedavi edilen hastaların
%2.2'sinde ve yalnız kemoterapi ile tedavi edilen hastaların %0.5'inde ortaya çıkmıştır.
Miyokard enfarktüsü kemoterapi ile kombine olarak bevasizumab ile tedavi edilen hastaların
%2.2'sinde ortaya çıkarken, yalnızca kemoterapi ile tedavi edilen hastaların %1.3'ünde
gözlenmiştir. Çalışma AVF2107g'de, derin venöz tromboz, pulmoner emboli ve tromboflebiti
içeren venöz tromboembolik olaylar ortaya çıkmıştır. Bu olayların hastadaki mevcut kansere,
aldıkları sitotoksik kemoterapiye, bevasizumaba veya diğer risk faktörlerine bağlı olup
olmadıkları belirlenememiştir. Bir faz III, metastatik meme kanseri kontrollü klinik
çalışmasında bevasizumab ile tedavi edilen grupta 7 (%3) konjestif kalp yetmezliği (KKY)
bildirilirken, kontrol grubunda sadece 2 vaka (%1) ile karşılaşılmıştır. Bu olguların şiddetleri,
semptomsuz sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu azalmasından, hastaneye yatırılmayı ve
tedaviyi gerektiren semptomatik KKY'ye kadar değişmektedir. Metastatik kolon ya da rektum
kanseri olan hastalarda, bevasizumab tedavisi ile KKY riskinde bir artış gözlenmemiştir. Beş
randomize klinik çalışmada, bevasizumab ile tedavi edilen 65 yaş ve altında olanlarla
karşılaştırıldığında 65 yaş ve üstünde olanlar serebrovasküler olaylar, geçici iskemik ataklar
ve miyokard enfarktüsünü de içeren artmış bir arteryel tromboembolik olay gelişme riski ile
ilişkilendirilmiştir. Azalmış nötrofil ve lökosit sayısı ve idrarda protein bulunması bevasizumab
kullanımı ile ilişkilendirilebilirler. Tüm klinik çalışmalarda bevasizumab ile tedavi edilen
hastalarda, nötrofil ve lökosit sayılarındaki düşüşler en sık gözlenen evre 3 ve 4 laboratuvar
anormallikleridir. Bevasizumab ile kemoterapi ile birlikte veya kemoterapisiz tedavi edilen
hastaların >=%5'inde görülen Evre 3 ve 4 laboratuvar anormallikleri, bütün çalışmalarda,
azalmış nötrofil ve lökosit sayıları, idrarda protein mevcudiyeti, düşük kan potasyum ve fosfor
seviyeleri, artmış kan glukozu ve alkalen fosfataz seviyeleridir. AVF2192g çalışmasında,
ortaya çıkan laboratuvar anormallikleri artmış kan şekeri, azalmış hemoglobin, azalmış kan
sodyumu ve artmış kan potasyumunu içermiştir.
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
13 / 13
İlaç Etkileşimleri:
Çalışma AVF2107g'de, IFL'yi (Irinotekan/5-Florourasil/Lökovorin) tek başına alan
hastalardaki ve bevasizumab ile kombine olarak alan hastalardaki irinotekan
konsantrasyonları benzer olmuştur. Bir grup hastada (yani her bir tedavi kolunda yaklaşık 30
hastada) irinotekan'ın aktif metaboliti SN38'in konsantrasyonları analiz edilmiştir. SN38
konsantrasyonları IFL ve bevasizumab kombinasyonu alan hastalarda tek başına IFL alanlar
ile karşılaştırıldığında %33 daha yüksek bulunmuştur. Gözlenen artışın bevasizumaba bağlı
olup, olmadığı kesinlik kazanmamıştır. Bu hastalarda ishal ve lökopeni advers etkilerinde
(irinotekan'ın bilinen aşırı ilaç reaksiyonlarında) küçük bir artış vardır ve ayrıca
IFL+bevasizumab ile tedavi edilen hastalarda irinotekan ile ilgili daha fazla doz azaltılması
rapor edilmiştir. Bevasizumab ve irinotekan kombinasyon tedavisi sırasında şiddetli ishal,
lökopeni ya da nötropeni gelişen hastalarda irinotekan prospektüsünde de belirtildiği şekilde
irinotekan doz modifikasyonuna gidilmelidir. Başka antineoplastik ajanlar ile formal ilaç
etkileşimi çalışmaları yapılmamıştır. Bununla birlikte, mevcut veriler bevasizumabın, 5florourasil, karboplatin, paklitaksel ve doksorubisinin farmakokinetiklerini etkilemediğini
düşündürmektedirler.
2.4. CAMPTO
Etken Madde(ler):
İrinotekan hidroklorür trihidrat
Eşdeğerleri:
100 mg/5 ml: İntravenöz perfüzyon için 5 ml'lik 1 i.v. flakon, 40 mg/2 ml: İntravenöz perfüzyon
için 2 ml'lik 1 i.v. flakon
Kullanım Şekli:
Sadece yetişkinlerde kullanılır. Monoterapi: Önerilen Campto dozu üç haftada bir 30-90
dakikalık i.v. infüzyon halinde 350 mg/m2'dir. Kombinasyon tedavisi: Campto+5FU/FA
haftalık uygulama: Önerilen Campto dozu haftada bir 30-90 dakikalık intravenöz infüzyon
halinde 80 mg/m2'dir, ardından folinik asit ve sonra 5-FU infüzyonu yapılır. Tedavi 6 hafta
sürdürülüp bir hafta ara verilir. Campto+5FU/FA 2 haftada bir uygulama: Önerilen Campto
dozu iki haftada bir 30-90 dakikalık intravenöz infüzyon halinde 180 mg/m2'dir, ardından
folinik asit ve sonra 5-FU infüzyonu yapılır. Değişmeli uygulama: 1. Gün: Önerilen Campto
dozu altı haftada bir 30-90 dakikalık intravenöz infüzyon halinde 350 mg/m2'dir. 22 ila 26.
günler: Folinik asit ardından 5-florourasil infüzyonu 6 haftada bir yapılır. Bir sonraki infüzyon
verilirken Campto ve eğer varsa 5FU dozu bir önceki infüzyon sırasında gözlenen advers
etkinin en kötü derecesine göre azaltılmalıdır. Tedavi, tedaviye bağlı advers etkilerin
tamamen düzelmesine izin vermek amacıyla 1-2 hafta ertelenmelidir. Campto tedavisi
hastalığın objektif progresyonu veya kabul edilemeyecek toksisiteler görülene dek devam
etmelidir.
Endikasyonları:
İleri evre kolorektal kanserli hastaların tedavisinde endikedir. Daha önce kemoterapi almamış
ileri evre kolorektal kanserli hastalarda 5-FU ve folinik asitle kombine olarak ve 5-FU içeren
tedavi rejimleri ile cevap alınamayan hastalarda tek ajan olarak kullanılır. Ayrıca küçük
hücreli akciğer kanserinde birinci basamak kemoterapi sonrası yineleme gösteren veya
tedaviye dirençli hastalarda 2. basamak tedavide tek ilaç olarak veya kombinasyon
rejimlerinde kullanılır.
Kontrendikasyonları:
İltihaplı kronik barsak hastalıklarında, evvelce ilacın ilk kullanımı süresinde görülmüş alerji
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
14 / 14
vakalarında, irinotekana veya ürünün bileşiminde bulunan maddelerden birine hassasiyeti
olan kişilerde, gebelik ve laktasyonda, bilirubin seviyesi normal üst sınırın 1.5 katından
yüksek olan hastalarda, ciddi kemik iliği yetmezliği olan hastalarda, WHO performans statüsü
II'den büyük olan hastalarda kontrendikedir.
Uyarılar:
Risk faktörü bulunan hastalar, özellikle performans statüsü =2 olanlar ve çok nadir vakalarda
hastaların advers etkilerin kontrolü (geç diyare başladığında derhal ve uzun süreli antidiyare
tedavi ve büyük miktarda sıvı alımı) ile ilgili tavsiyelere uymayı istemedikleri durumlarda
beklenen yararlar ve muhtemel terapötik riski dikkatle kıyaslanarak verilmelidir. Böyle
hastalar için sıkı hastane gözetimi önerilir. Geç diyare: Verilmesinden 24 saat daha fazla bir
süre geçtikten sonra veya bir sonraki kürden önce herhangi bir zamanda ortaya çıkabilecek
gecikmeli ishal riski konusunda hastalar uyarılmalıdır. Monoterapide ilk sıvı dışkının görülme
zamanı infüzyondan ortalama 5 gün sonradır. Hastalar ishalin başladığını doktorlarına derhal
bildirmeli ve uygun tedaviye hemen başlanmalıdır. Diyare riski yüksek hastalar daha önce
abdominal/pelvik radyoterapi görmüş olan, başlangıçta hiperlökositozu bulunan ve
performans statüsü 2 ve üstü olan hastalardır. Doğru tedavi edilmezse özellikle de
beraberinde nötropeni bulunan hastalarda diyare yaşamı tehdit edici düzeyde olabilir. Hasta
büyük miktarda, elektrolit içeren içecekler içmeye başlamalı ve antidiyare tedavi derhal
başlanmalıdır. Önerilen diyare tedavisi yüksek doz loperamiddir (4 mg ilk uygulama olarak,
daha sonra 2 saatte bir 2 mg). Tedavi son sıvı dışkı görüldükten sonra 12 saat sürdürülmeli
ve değiştirilmemelidir. Tedavi hiç bir koşulda bu dozlarda ardarda 48 saatten uzun süre
sürdürülmemelidir, paralitik ileus riski vardır. Tedavi süresi 12 saatten kısa olmamalıdır.
Diyare ile birlikte ağır nötropeni (nötrofil sayısı <500 hücre/mm3) de mevcutsa antidiyare
tedaviye ek olarak, geniş spektrumlu bir antibiyotik profilaktik olarak verilmelidir. Ağır diyare
görülen hastalarda sonraki kürlerde doz azaltılması önerilir. Tedavi sırasında haftalık olarak
tam kan sayımı yapılmalıdır. Febril nötropeni hastanede geniş spektrumlu bir i.v. antibiyotikle
derhal tedavi edilmelidir. Hematolojik etkiler görülen hastalarda bir sonraki kürde doz
azaltılması önerilir. Karaciğer fonksiyon testleri, başlangıçta ve her kür öncesi yapılmalıdır.
Karaciğer fonksiyonları bozuk hastalar (bilirubin >1 ve <1.5xULN ve transaminazlar >5xULN)
daha yüksek febril nörtopeni ve ağır nötropeni riski altındadır ve dikkatle gözlenmelidir.
Bilirubin >1.5xULN olan hastalara uygulanmamalıdır. Tedavi küründen önce antiemetiklerle
profilaktik tedavi önerilir. Bulantı ve kusma sıklıkla bildirilmiştir. Akut kolinerjik sendrom
meydana gelirse (erken diyare ve terleme, abdominal kramplar, lakrimasyon, miyozis ve
salivasyon gibi çeşitli semptomlar) klinik olarak kontrendike değilse, atropin sülfat (0.25 mg
s.c.) uygulanmalıdır. Astımlı hastalara dikkatle yaklaşılmalıdır. Akut ve ağır kolinerjik
sendrom geçiren hastalarda sonraki uygulamalarda profilaktik atropin sülfat tedavisi önerilir.
Yaşlı hastalarda genel olarak biyolojik fonksiyonlarda, özellikle karaciğer fonksiyonlarında
azalma meydana gelmesinin sıklığı nedeniyle dikkatle uygulanmalıdır. Barsak obstrüksiyonu
olan hastalar obstrüksiyonu çözülene kadar uygulanmamalıdır. Böbrek fonksiyonu bozuk
hastalarda çalışma yapılmamıştır. Diyare ve/veya kusma nedeniyle dehidrate olmuş veya
sepsis olan hastalarda çok nadir vakalarda böbrek yetmezliği, hipotansiyon ve dolaşım
bozuklukları gözlenmiştir. Tedavi sırasında ve tedavi kesildikten sonra en az üç ay süreyle
kontraseptif önlemler alınmalıdır. Uygulama sonrası 24 saat içinde baş dönmesi ve görme
bozuklukları olabileceği konusunda hastalar uyarılmalı ve bu semptomlar meydana
geldiğinde araç ve makine kullanmamaları tavsiye edilmelidir. Embriyotoksik, fetotoksik ve
teratojen olduğu tavşan ve sıçanlarda gösterilmiştir.Bu nedenle gebelikte kullanılmamalıdır.
Emziren sıçanlarda C-irinotekan sütte tespit edilmiştir. İrinotekanın insan sütüne geçip
geçmediği bilinmemektedir. Tedavi sırasında emzirmeye ara verilmelidir.
Yan Etkileri:
Kombinasyon tedavisinde, istenmeyen etkilerin insidansı kullanılan kombinasyon şemasına
göre değişmektedir. Geç diyare uygulamadan 24 saatten daha uzun süre sonra başlayan
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
15 / 15
doz sınırlayıcı toksisitedir. İlk sıvı dışkının görülme zamanı infüzyon sonrası ortalama 5.
gündü. Çok ender vakalarda psödomembranöz kolit meydana geldi, biri bakteriyolojik olarak
doğrulandı (Clostridium difficile). Monoterapide bulantı ve kusma hastaların yaklaşık
%10'unda meydana geldi. Kombinasyon tedavisinde daha düşük bir bulantı-kusma insidansı
ile karşılaşıldı (sırasıyla %3.5 ve %5). Diyare ve/veya kusmaya bağlı dehidratasyon vakaları
bildirilmiştir. Konstipasyon, monoterapide hastaların %10'unda, kombinasyon tedavisinde
hastaların %3'ünde meydan geldi. Çok az sayıda vakada barsak obstrüksiyonu, ileus veya
gastrointestinal hemorajiler bildirilmiştir. Çok ender olarak intestinal perforasyon vakası
bildirilmiştir. Diğer daha hafif yan etkiler anoreksi, abdominal ağrı ve mukozittir. Nötropeni
doz sınırlayıcı toksisitedir. Monoterapide ağır nötropeni ile birlikte ateş görüldü. Enfeksiyöz
ataklar meydana gelmiştir. 2 vaka ölümle sonuçlandı. Monoterapide anemi hastaların
%58.7'sinde, kombinasyon tedavisinde anemi hastaların %96.5'inde bildirildi. Monoterapide
trombositopeni (<100 000 hücre/mm³) ile karşılaşıldı. Kombinasyon tedavisinde ağır
trombositopeni ile karşılaşılmadı. Bir vakada antiplatelet antikorların bulunduğu
trombositopeni postmarketing tecrübe olarak bildirilmiştir. Ağır geçici akut kolinerjik sendrom
monoterapi alan hastaların %9'unda, kombinasyon tedavisi alan hastaların sadece %1.5'inde
görüldü. En önemli belirtileri erken diyare ve abdominal kramplar, konjunktivit, rinit,
hipotansiyon, vazodilatasyon, terleme, titreme, kırıklık, baş dönmesi, görme bozuklukları,
lakrimasyon, miyozis ve salivasyon artışı gibi çeşitli semptomlar olup infüzyondan sonra 24
saat içinde meydana gelir. Bu semptomlar atropin uygulamasıyla kaybolur. Dispne, müsküler
kontraksiyon veya kramplar ve parestezi gibi erken etkiler bildirilmiştir. Asteni, monoterapi
alan hastaların %10'undan azında, kombinasyon tedavisi alan hastaların %6.5'inde ağırdı.
Alopesi çok sık ve reversibldır. Enfeksiyon olmadan ve beraberinde ağır nötropeninin eşlik
etmediği ateş monoterapi alan hastaların %12'sinde, kombinasyon tedavisi alan hastalarınsa
sadece %7.5'inde görüldü. Hafif kütanöz reaksiyonlar, alerji ve enfeksiyon yerinde reaksiyon
sık olmamakla beraber, bildirilmiştir. Ender böbrek yetmezliği, hipotansiyon ve dolaşım
yetmezliği vakaları daha önce diyare ve/veya kusma nedeniyle dehidrate olmuş ya da sepsis
geçirmiş hastalarda bildirilmiştir. Monoterapide transaminazların, alkali fosfataz ve bilirubinin
serum seviyelerinde hafiften orta şiddetliye ve geçici artış görüldü. Bu vakalarda progresif
karaciğer metastazı yoktur. Serum kreatinin düzeyinde geçici ve hafiften orta şiddetliye artış
hastaların %7.3'ünde görüldü. Kombinasyon tedavisinde, SGPT, SGOT, alkali fosfataz veya
bilirubin düzeylerinde geçici artış (derece 1 ve 2) görüldü. Bu vakalarda progresif karaciğer
metastazı yoktur. Geçici derece 3 hastaların sırasıyla %0.5'inde, %1'inde, %0'ında ve
%0.5'inde görüldü, derece 4 gözlenmedi.
İlaç Etkileşimleri:
İrinotekan ve nöromüsküler bloke edici ajanlar arasındaki etkileşim gözardı edilemez.
İrinotekanın antikolinesteraz aktivitesi olduğu bilindiğine göre, antikolinesteraz aktivitesi olan
ilaçlar süksametonyumun nöromüsküler bloke edici etkisini uzatabilir ve non-depolarizan
ilaçların nöromüsküler bloğunu antagonize edebilirler. %0,9 NaCl içeren solüsyonlarla birlikte
kullanılabilir
Saklama: 15- 25 derece arasında ve ışıktan korunarak saklanmalıdır.%0,9 NaCl eriyiği ile
sulandırıldıktan sonra sulandırılmış solusyon 15-25 derece arasında 2 saat,2-8 derece de
buzdolabında 4 gün süreyle stabildir.
2.5. ELOXATİN
Etken Madde(ler):
Okzaliplatin
Eşdeğerleri:
100 mg: 50 ml'lik 1 i.v. flakon, 50 mg: 36 ml'lik 1 i.v. flakon i
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
16 / 16
Endikasyonları:
5-Fluorourasil ve folinik asit kombinasyonu ile; metastatik kolorektal kanserin birinci seçenek
tedavisinde ve primer tümörün total rezeksiyonundan sonra evre III kolon kanserinin adjuvan
tedavisinde endikedir.
Kontrendikasyonları:
Okzaliplatine karşı bilinen aşırı duyarlılık hikayesi olanlarda; gebelikte; laktasyonda; ilk doz
başlanması öncesinde, nötrofil sayısı 2x10 milyar/lt ve/veya trombosit sayısı 100x10
milyar/lt‘den düşük olacak biçimde kemik iliği depresyonu olan hastalarda; ilk doz başlanması
öncesinde, işlevsel kayıpla birlikte seyreden periferik duysal nöropatisi olan hastalarda ve
ağır böbrek yetmezliği olanlarda (kreatinin klirensi 30 ml/dk’dan düşük olan) kontrendikedir.
Uyarılar:
Okzaliplatin nefrotoksisite göstermemiştir. Bununla birlikte orta derecede böbrek yetmezliği
olan hastalardaki güvenilirliği hakkındaki sınırlı bilgi nedeniyle, uygulama hasta için yarar/risk
değerlendirmesi yapılarak gerçekleştirilmelidir. Platin bileşiklerine karşı alerjisi olduğu bilinen
hastalar alerjik semptomlar yönünden takip edilmelidir. Okzaliplatine karşı anafilaksi benzeri
bir reaksiyon gelişmesi durumunda, infüzyon derhal durdurulmalı ve uygun semptomatik
tedaviye başlanmalıdır. Okzaliplatin uygulamasının yeniden başlatılması kontrendikedir.
Okzaliplatinin deride kabarcık oluşturucu etkisi yoktur veya minimumdur. Bununla birlikte,
okzaliplatinin ekstravazasyonu durumunda, infüzyon derhal durdurulmalı ve olağan lokal
semptomatik tedaviye başlanmalıdır. Özellikle spesifik nörolojik toksisite gösteren ilaçlarla
kombine kullanıldığında okzaliplatinin nörolojik toksisitesi dikkatle takip edilmelidir. Herbir
uygulamanın başlamasından önce ve sonra periyodik olarak nörolojik inceleme yapılmalıdır.
2 saatlik infüzyon sırasında veya infüzyonu takip eden saatlerde, akut laringofarengeal
dizestezi gelişen hastalara, bir sonraki infüzyon 6 saatten daha uzun bir sürede yapılmalıdır.
Nörolojik semptomlar (parestezi, dizestezi) oluşursa, semptomların süresi ve eğer
semptomlar yedi günden uzun sürerse ve ağrılıysa, bir sonraki doz 85 mg/m2’den 65
mg/m2’ye düşürülmelidir. Parestezi fonksiyonel bir bozukluk olmadan bir sonraki küre kadar
devam ederse, bir sonraki doz 85 mg/m2’den 65 mg/m2’ye düşürülmelidir. Fonksiyonel bir
bozukluk ile beraber parestezi bir sonraki küre kadar devam ederse, okzaliplatine devam
edilmemelidir. Okzaliplatin tedavisinin kesilmesini takiben bu semptomlar düzelirse, tedavinin
yeniden başlatılması düşünülebilir. Bulantı ve kusma olarak görülen gastrointestinal toksik
etkiler, profilaktik ve/veya terapötik antiemetik tedaviyi gerektirebilir. Hematolojik toksisite
görüldüğünde (nötrofil <1.5x10 milyar/l veya trombosit <50x10 milyar/lt), tedavinin bir sonraki
kürünün uygulanması, değerler kabul edilebilecek seviyelere gelene kadar geciktirilmelidir.
Tedaviye başlamadan ve sonraki herbir kürden önce hemogram yapılmalıdır. Gebe
kadınlarda kullanımının emniyeti ile ilgili bilgi bulunmamaktadır. Klinik öncesi bulgulara
dayanarak, okzaliplatin önerilen terapötik dozlarda insan fetüsü üzerine muhtemelen letal
ve/veya teratojeniktir, dolayısıyla hamilelik süresince kullanılması önerilmemekte ve ancak
fetüs üzerine etkisi değerlendirilerek ve hasta rızası ile kullanılmalıdır. Anne sütüne geçişi
araştırılmamıştır.
Yan Etkileri:
Hemopoetik Sistem: Tek ajan olarak uygulanan okzaliplatin 3-4 derece düşük hematolojik
toksisite gösterir. Okzaliplatin 5-Fluorourasil ve folinik asit ile kombine kullanıldığında,
nötropeni ve trombositopeni oranı, yalnız 5-fluorourasil/folinik asit kullanımına göre daha
fazladır. Sindirim Sistemi: Tek ilaç tedavisinde okzaliplatin genellikle çok ağır olmayan
bulantı, kusma ve diyareye neden olabilir. Proflaksi ve/veya potansiyel bir antiemetik ile
tedavi bildirilmektedir. Okzaliplatin 5-fluorourasil ile birlikte kullanıldığında (folinik asitle veya
folinik asitsiz) diyare ve mukoza iltihabı görülme sıklığı ve şiddeti, sadece 5-fluorourasil
kullanımına göre daha artmıştır. Okzaliplatin tedavisi sırasında karaciğer enzimlerinde 1 ve
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
17 / 17
2. derecede artışa sık rastlanmaktadır. 5-Fluorourasil-folinik asit kombinasyonu, 5Fluorourasil-folinik asit-okzaliplatin kombinasyonu ile karşılaştırıldığında, karaciğer
enzimlerindeki 3 ve 4. derece artış karşılaştırılabilir düzeydedir. Sinir Sistemi: Okzaliplatinin
doz sınırlayıcı toksisitesi nörolojiktir. Bunlar sıklıkla soğuğun etkisi ile meydana gelen kramplı
ve krampsız olarak ekstremitelerin diastezi ve/veya parestezisi ile karakterize duyusal
periferik nöropatilerdir. Bu semptomlar tedavi edilen hastaların %85-95’inde görülmektedir.
Genellikle tedavi kürleri arasında gerileyen bu semptomların süresi tedavi kürlerinin sayısı
arttıkça da artmaktadır. Ağrı ve/veya fonksiyonel bozukluklar, semptomların süresine bağlı
olarak doz ayarlamasını veya hatta tedavinin kesilmesini gerektirebilir. Kesin hareketler
yapmakta güçlük biçiminde görülen bu fonksiyonel bozukluk, duyusal bozukluğun bir sonucu
olabilir. Yaklaşık 800 mg/m2 (10 kür) kümülatif doz için fonksiyonel bozukluk görülme riski
%15 veya daha azdır. Nörolojik semptomatoloji tedavi kesildiğinde genellikle düzelir.
Okzaliplatin tedavisi sırasında akut faringolaringeal diestezi sendromu gözlenmiştir. Görülme
sıklığı ise klinik çalışma ve farmakovijilans verilerine göre %1-2 arasındadır. Bu etkiler
genellikle uygulamayı takiben birkaç saat içinde başlar ve soğuğun etkisi ile oluşur. Bu
sendrom solunum yetmezliğinin nesnel bulguları (hipoksi, laringospazm, bronkospazm)
olmaksızın, disfaji ve dispne öznel semptomlarıyla karekterizedir. Çene spazmı, dizatriye yol
açabilecek dilde duyu bozukluğu ve göğüste baskı hissi gözlenmiştir. Bu durumlarda,
antihistaminikler ve bronkodilatörler uygulandığı halde, semptomoloji, tedavinin kesilmesi
durumunda bile hızla geri dönebilmektedir. Okzaliplatin tedavisi sırasında derin tendon
refleksi kaybı ve Lhermitte belirtisi gibi diğer nörolojik semptomlar gözlenmiştir. Alerjik
Reaksiyonlar: Klinik geliştirme çalışmaları sırasında, okzaliplatin ile tedavi gören hastaların
%0.5’inde anaflaktik tip reaksiyonlar kaydedilmiştir. Diğer Etkiler: Okzaliplatin ile tedavi edilen
hastaların %1'inden daha azında, klinik otoksisite, herhangi bir işitsel hasar olmadan
gözlenmiştir. %1’inden daha azında 3 ve 4. derecede bozukluk olmak üzere, tedavi gören
hastaların yaklaşık %3’ünde böbrek fonksiyon bozukluğu gözlenmiştir. 5-fluorourasil ile
kombinasyonunda, hastaların %36’sında orta şiddette ateş gözlenmiştir. Ayrıca, %23’ünde
de 1-2 derecede enfeksiyonlar rapor edilmiştir. Hastaların %2’sinden daha azında febril
nötropeni oluşmuştur. Okzaliplatin ile tek ilaç tedavisinde hastaların %2’sinde orta derecede
alopesi kaydedilmiştir. Deride hafif ya da orta derecede lokal enflamasyon bildirilmiştir.
Okzaliplatin kullanan hastaların %0.1’inden daha azında geçici olarak görme keskinliğinde
azalma bildirilmiştir. Okzaliplatin ağır karaciğer yetmezliği olan hastalarda incelenmemiştir.
Karaciğer fonksiyon testleri anormal olan hastaların oluşturduğu grupta okzaliplatin akut
toksisitesinde artış gözlenmiştir. Klinik geliştirme çalışmaları sırasında, anormal karaciğer
fonksiyon testi veren hastalar için herhangi bir spesifik doz ayarlaması yapılmamıştır.
İlaç Etkileşimleri:
Alkali ilaçlar veya çözeltilerle (özellikle: 5-fluorourasil bazik çözeltisi veya trometamol) ve
sodyum klorür dahil her konsantrasyondaki klorürler ile birlikte kullanılmamalıdır. Diğer
ilaçlarla karıştırılmamalıdır. Okzaliplatin alüminyum ile temasta degrade olabilir. Okzaliplatin
uygulaması için alüminyum içeren ekipman kullanılmamalıdır.
%0,5 dextroz solüsyonlarıyla birlikte uygulanmalıdır.
2.6. ETHYOL
Etken Madde(ler):
Amifostin 500 mg
Eşdeğerleri::
10 ml'lik 1 i.v. flakon
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
18 / 18
Kullanım Şekli:
Erişkinlerde; başlangıc dozu, günde bir defa 910 mg/m2'dir. 15 dk'lık i.v. infüzyonu şeklinde
verilir. Kısa süreli infüzyon şeklinde verilen ajanlarla kemoterapiden 30 dk önce
uygulanmalıdır. İnfüzyon sırasında arteriyel kan basıncı denetlenmelidir. Sistolik kan
basıncındaki düşüşe bağlı olarak infüzyon durdurulmalıdır. Eğer kan basıncı 5 dk içinde
normale dönerse ve hasta asemptomatikse ilaca tekrar başlanabilir. İlaç tam doz verilemezse
sonraki sikluslar için doz 740 mg/m2'ye düşürülmelidir.
Endikasyonları:
İlerlemiş over kanserli (FIGO evre III veya IV) hastalarda siklofosfamid ve sisplatin
kombinasyonuna bağlı nötropeniye ilişkin enfeksiyon riskinin azaltılmasında endikedir.
Kontrendikasyonları:
Aminotiyol bileşiklerine veya mannitole aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir. Hipotansif
ve dehidrate hastalara uygulanmamalıdır. Teratojen ve mütajen olduğu bilinen ilaçlarla
birlikte kullanıldığı için gebe ve emziren kadınlara tedavi uygulanmamalıdır. Böbrek ve
karaciğer bozukluğu olanlarda, çocuklarda ve 70 yaşın üzerindeki hastalarda yeterli çalışma
olmadığı için kullanılmamalıdır.
Uyarılar:
İlacın infüzyonundan önce hastalar yeterince hidrate olmalıdır. Kan basıncı kontrol
edilmelidir. İleri derecede emotojen kemoterapisiyle birlikte uygulandığında hastanın sıvı
dengesi düzenlenmelidir. Uygulamadan 24 saat önce antihipertansif tedavi kesilmelidir.
Nefrotik sendrom gibi hipokalsemi riski olanlarda serum kalsiyum düzeyleri kontrol altında
tutulmalıdır. Gebelik ve laktasyonda kullanımı için araştırma yapılmamıştır. Kemoterapi ve
antiemetik ilaçlarla birlikte kullanıldığından hastanın araç ve makina kullanılması etkilenebilir.
Yan Etkileri:
Bazı vakalarda çok belirgin sistolik kan basıncı düşüşüne bağlı olarak infüzyonu durdurmak
gerekebilir. Çok kısa süreli ve hızla düzelen şuur kaybı bildirilmiştir. Bulantı ve/veya kusma
sık olur. Diğer yan etkiler; yüzde kızarma/sıcaklık hissi, titreme/üşüme, baş dönmesi, uyku
hali, hıçkırık, hapşırma, hafif veya şiddetli alerjik reaksiyonlardır.
İlaç Etkileşimleri:
Terkip edilmiş ilaç solüsyonu hiçbir ilaçla karıştırılmamalı veya birlikte verilmemelidir.
Antihipertansif veya hipotansiyon yapan ilaçlarla kullanırken dikkali olunmalıdır.
%0,9 NaCl içeren solüsyonlarla kullanılabilir. Diğer solüsyonlarla kullanımı önerilmez.
Saklama: oda sıcaklığında (20-25 derecede) saklanmalıdır.9,7 ml lik steril %0,9 NaCl
solüsyonu ile hazırlandığında ethyol solüsyonu oda sıcaklığında (20-25 derece)
5
saat,buzdolabında (2-8 derece) ise 24 saat saklanabilir.
2.7. GEMZAR
Etken Madde(ler):
Gemsitabin hidroklorür
Eşdeğerleri:
1 g: 1 i.v. flakon ve 25 ml'lik çözücü ampul, 200 mg: 1 i.v. flakon ve 5 ml'lik çözücü ampul
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
19 / 19
Kullanım Şekli:
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri: Kombine kullanım: Sisplatin ile birlikte gemsitabin iki doz
rejiminde kullanılabilir. Üç haftalık takvimde kullanılan gemsitabinin dozu 1250 mg/m2’dir ve
30 dakikalık i.v. infüzyonla 21 günlük siklusun 1. ve 8. günlerinde verilmiştir. Doz azaltımı
hastada gözlenen toksisite miktarına dayanarak ayarlanır. Dört haftalık takvimde kullanılan
gemsitabinin dozu 1000 mg/m2’dir ve 30 dakikalık i.v. infüzyonla 28 günlük siklusun 1, 8 ve
15. günlerinde verilmiştir. Doz azaltımı hastanın yaşadığı toksisite miktarına dayanarak
ayarlanır. Sisplatin 3 veya 4 haftada bir 75-100 mg/m2 arasındaki dozlarda kullanılmıştır. Tek
ajan kullanımı: Erişkinler: Gemsitabinin önerilen dozu 1000 mg/m2’dir ve 30 dakikalık i.v.
infüzyonla verilir. Bu rejim üç hafta süreyle haftada bir kez tekrarlanmalı ve arkasından bir
hafta dinlenme dönemine geçilmelidir. Bu dört haftalık siklus daha sonra tekrarlanır.
Pankreas kanseri: Erişkinler: Gemsitabinin önerilen dozu 1000 mg/m2’dir ve 30 dakikalık i.v.
infüzyonla verilir. Bu rejim, 7 hafta süreyle haftada bir kez tekrarlanmalı ve arkasından bir
hafta dinlenme dönemine geçilmelidir. Sonraki sikluslar 4 haftada bir, birbirini izleyen 3
haftada bir kez yapılan enjeksiyonları içermelidir. Mesane kanseri: Kombine kullanım:
Gemsitabinin önerilen dozu 1000 mg/m2’dir ve 30 dakikalık i.v. infüzyonla verilir. Doz
sisplatin ile kombine olarak 28 günlük siklusun 1, 8 ve 15. günlerinde verilmelidir. Sisplatin 70
mg/m2 önerilen dozda gemsitabinin ardından 1. günde veya 28 günlük siklusun 2. gününde
verilir. Bu dört haftalık siklus daha sonra tekrarlanır. Bir klinik çalışma sisplatin 100 mg/m2
dozunda kullanıldığında daha fazla kemik iliği baskılanması olduğunu göstermiştir.
Gemsitabin alan hastalar her dozdan önce trombosit, lökosit ve granülosit sayımı açısından
izlenmeli, gerektiğinde gemsitabin dozu azaltılmalı veya hematolojik toksisite olduğunda
kesilmelidir.
Endikasyonları:
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri: Sisplatin ile birlikte gemsitabin lokal olarak ilerlemiş
(operasyon uygulanamayan Evre IIIA veya IIIB) veya metastatik (Evre IV) küçük hücreli dışı
akciğer kanserli hastaların ilk basamak tedavisi için endikedir. Gemsitabin lokal olarak
ilerlemiş veya metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanserli erişkin hastaların palyatif tedavisi
için endikedir. Pankreas kanseri: Gemsitabin lokal olarak ilerlemiş veya metastatik pankreas
adenokarsinomlu hastaların tedavisi için endikedir. Gemsitabin 5-FU’e refrakter olan
pankreas kanserli hastaların tedavisinde de endikedir. Mesane kanseri: Gemsitabin+sisplatin
kombinasyonu kas invazyonu yapan metastazlı ya da metastazsız evre IV transizyonel
hücreli mesane kanserinin tedavisinde endikedir. Terapötik Aktivite: Platin refrakter nüks,
over kanserlerinde ve metastatik meme kanserleri tedavisinde tek başına veya diğer
ajanlarla kombine olarak endikedir.
Kontrendikasyonları:
Gemsitabin, ilaca karşı bilinen aşırı duyarlılığı olan hastalarda kontrendikedir.
Etkileşimleri:
Diğer ilaçlarla etkileşim bildirilmemiştir.
Uyarılar:
1: İnfüzyon süresinin uzaması ve doz sıklığının arttırılmasının toksisiteyi artırdığı
gösterilmiştir.
2: Gemsitabin, kemik iliği fonksiyonunu baskı altına alarak lökopeni, trombositopeni ve
anemi yapabilir.
3: Hemolitik üremi sendromunun (HÜS) geliştiğini gösteren, hızla düşen hemoglobin ile
eşzamanlı trombositopeni gibi mikroanjiyopatik hemolitik anemi, serum bilirubin, serum
kreatinin, kan üre azotu veya LDH düzeylerinde artışa ait kanıtların ilk belirtileri görüldüğü
anda gemsitabin kesilmelidir. Böbrek yetmezliği tedavi kesildiğinde bile geri dönüşlü
olmayabilir ve diyaliz gerekebilir.
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
20 / 20
4: Gemsitabin radikal radyoterapi ile eşzamanlı olarak verilmemelidir (palyatif tedavinin
tersine). Küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalara 1000 mg/m2 dozundaki gemsitabinin
birbirini izleyen altı hafta boyunca radikal toraks radyasyonuyla birlikte uygulandığı bir
çalışmada şiddetli ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden özofajit ve pnömonit formunda
anlamlı toksisite özellikle yüksek hacimlerde radyoterapi alan hastalarda gözlendi.
Önlemler: Gemsitabin ile tedavi edilen hastalar yakından izlenmelidir. Hastanın durumunu
izlemek için gereken laboratuvar olanakları mevcut olmalıdır. Laboratuvar Testleri: Kemik iliği
fonksiyonu bozuk hastalarda tedaviye dikkatle başlamak gerekir. Gemsitabin verilen hastalar
her dozdan önce trombosit, lökosit ve granülosit sayısı açısından izlenmelidir. İlaçla
indüklenen kemik iliği depresyonu saptandığında tedavinin askıya alınması veya
değiştirilmesi düşünülmelidir. Periferik kan sayımları ilaç kesildikten sonra da düşmeye
devam edebilir. Gebelik kategorisi D’dir. Fetusun ya da bebeğin zarar görme olasılığı
nedeniyle gemsitabin, gebelerde ve bebeğini emziren annelerde kullanılmamalıdır.
Gemsitabinin hafif-orta şiddette uyku haline neden olduğu bildirilmiştir. Hastalar, böyle bir
durum gelişmediğinden kesin emin oluncaya kadar araç ya da makine kullanmamaları
konusunda uyarılmalıdır.
Yan Etkileri:
Hematolojik: Gemsitabin kemik iliğini baskıladığından, gemsitabin uygulamasından sonra
anemi, lökopeni ve trombositopeni meydana gelebilir. Genellikle hafif-orta şiddette olan
kemik iliği baskılanması, kendini özellikle granülosit, sayısında daha çok hissettirir.
Trombositopeni de yaygın biçimde bildirilmiştir. Gastrointestinal: Hastaların üçte iki kadarında
gelişen karaciğer transaminaz enzim anormallikleri, genellikle hafiftir, zamanla şiddetlenmez
ve tedavinin kesilmesini nadiren gerektirir. Ancak gemsitabin karaciğer fonksiyon bozukluğu
olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Bulantı ve bulantıya eşlik eden kusma şeklindeki
advers etkilerin herbiri, hastaların sırasıyla üçte bir kadarında görülmüştür. Bu advers olay
hastaların yaklaşık %20’sinde tedavi gerektirir, nadiren dozu sınırlar ve standart
antiemetiklerle kolayca tedavi edilir. Renal: Hastaların yaklaşık yarısında hafif proteinüri ve
hematüri bildirilmiştir. Az sayıda hastada etiyolojisi bilinmeyen böbrek yetmezliği olgusu
bildirilmiştir ve bunlara çok ender olarak hemolitik üremi dahil olmuştur. O nedenle,
gemsitabin, böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Alerjik:
Döküntü hastaların yaklaşık %25’inde bildirilmiştir ve hastaların yaklaşık %10’unda kaşıntı
gözlenir. Deskuamasyon, vezikül oluşumu ve ülserleşme ender olarak bildirilmiştir. Anafilaksi
de nadiren bildirilmiştir. Solunum sistemi: İnfüzyondan sonra hastaların %1’inden azında
bronkospazm bildirilmiştir. Parenteral tedavi gerekebilir. Gemsitabin ilaca karşı bilinen aşırı
duyarlılığı olan hastalara uygulanmamalıdır. Enjeksiyonun ardından birkaç saat içinde oluşan
dispne hastaların yaklaşık %8’inde bildirilmiştir. Gemsitabin ile ilişkili olarak bazen şiddetli
olabilen pulmoner etkiler (pulmoner ödem, interstisyel pnömonit veya erişkin solunum
bozukluğu sendromu [ARDS]) nadiren bildirilmiştir. Bu tip etkiler oluştuğunda gemsitabinin
kesilmesi düşünülmelidir. Diğer etkiler: Gribe benzer semptomlar hastaların yaklaşık
%20’sinde bildirilmiştir. Bu durum genellikle hafiftir, kısa sürelidir ve nadiren doz sınırlayıcı
tarzdadır. Ateş, baş ağrısı, sırt ağrısı, üşüme, miyalji, asteni ve anoreksi en sık bildirilen
semptomlardır. Öksürük, rinit, kırıklık, terleme ve uykusuzluk sıklıkla bildirilir. Ateş ve asteni
de izole semptomlar olarak sıklıkla bildirilir. Ödem/periferik ödem hastaların yaklaşık
%30’unda bildirilmiştir. Bazı yüz ödemleri olguları nadiren bildirilmiştir. Pulmoner ödem
nadiren bildirilir (%1). Ödem/periferik ödem genellikle hafif-orta derecededir, nadiren doz
sınırlayıcı tarzdadır ve bazen ağrılı olarak bildirilir. Hastaların %13’ünde alopesi (sıklıkla
minimal saç dökülmesi); %10 uyku hali; %8 diyare, %7 oral toksisite (acılık hissi ve eritem),
%6 kabızlık bildirilmiştir. Bazı hipotansiyon olguları bildirilmiştir. Miyokard enfarktüsü,
konjestif kalp yetmezliği ve aritmi gözlenmiştir, ancak gemsitabinin kardiyak toksisiteye
neden olduğunu gösteren bir kanıt yoktur.
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
21 / 21
Saklama: Oda sıcaklığında saklanır. Kullanıma hazır gemsitabin solusyonları oda
sıcaklığında (15-30 derece) saklanmalı ve 24 saat içinde kullanılmalıdır. Kullanılmamış kısmı
atılmalıdır.kullanıma hazırlanmış gemsitabin solusyonları,
kristalleşme meydana
gelebileceğinden buzdolabında saklanmamalıdır.
%0,9 NaCl içeren sıvılarla kullanılır. Kullanıma hazırlanan gemsitabinin diğer ilaçlarla
karıştırılması önerilmez. Kullanıma hazırlanan gemsitabinin konsantrasyonu, solübilite
kaygıları nedeniyle en çok 40 mg/ml olmalıdır.
200 mg’ lık flakona en az 5 ml, 1 gr’ lık flakona ise en az 25 ml’lik % 0,9 NaCl çözeltisi konur.
Daha sonra uyğun miktarda ilaç, bu konsantrasyonlarda ya da yine %0,9 NaCl çözeltisiyle
daha fazla seyreltilerek kullanılabilir. Uygulama öncesinde, solüsyon ya da flakon elverdiği
süre içerisinde partiküller ve renk değişikliğinin bulunup bulunmadığı açından incelenmelidir.
2.8. HERCEPTIN
Eşdeğerleri:
Trastuzumab 150 mg
Piyasa Şekilleri:
Tek dozluk 1 flakon içeren ambalajlarda.
Kullanım Şekli:
Herceptin tedavisine başlamadan önce HER2 testi yapılması şarttır. Yükleme ve sonraki
dozlar tek ajan kullanımı ve kemoterapi ajanları ile kombine olarak önerilir. Yükleme dozu:
Başlangıç için önerilen 4 mg/kg/vücut ağırlığı yükleme dozundaki Herceptin 90 dakikalık
intravenöz infüzyon olarak uygulanır. Hastalar ateş ve üşüme veya infüzyon ile ilişkili diğer
semptomlar açısından gözlenmelidir. İnfüzyona ara verilmesi bu tip semptomların kontrol
edilmesine yardımcı olabilir. İnfüzyona semptomlar düzelince yeniden başlanabilir. Sonraki
dozlar: Önerilen, haftalık Herceptin dozu 2 mg/kg/vücut ağırlığıdır. Başlangıçtaki yükleme
dozu iyi tolere edilirse doz 30 dakikalık infüzyon olarak uygulanabilir. İntravenöz yükleme
veya bolus olarak uygulanmaz.
Endikasyonları:
Trastuzumab, spesifik olarak Her-2 reseptörlerine bağlanan hümanize bir monoklonal
antikordur. HER2'yi yüksek düzeyde eksprese eden metastatik meme kanserli hastaların
tedavisinde; metastatik hastalığı için bir veya daha çok kez kemoterapi gören hastaların
tedavisinde tek ajan olarak ve metastatik hastalığı için kemoterapi görmemiş hastaların
tedavisinde taksanlarla kombine olarak endikedir.
Kontrendikasyonları:
Trastuzumab veya ilacın içerdiği diğer yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı
duyarlı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.
Uyarılar:
Trastuzumab uygulaması, ventriküler disfonksiyon ve konjestif kalp yetmezliğine yol açabilir.
Sol ventriküler fonksiyonları, uygulama öncesinde gözden geçirilmelidir. Klinik olarak belirgin
sol ventriküler disfonksiyon gelişen kişilerde tedaviye ara verilmesi kuvvetle düşünülmelidir.
Antrasiklinlerin veya siklofosfamidin kombine edildiği vakalarda ciddi kardiyak disfonksiyon
oluşması özellikle gözlenmiştir. Trastuzumab tedavi adaylarına anamnez, fiziksel muayene
ve EKG, ekokardiyogram ve MUGA-scan'den birini veya daha çoğunu içeren kapsamlı
başlangıç kalp tetkikleri yapılmalıdır. Kardiyotoksisite riski taşıyan hastaların belirlenmesinde
en uygun yöntem henüz bilinmemektedir. Trastuzumab tedavisi sırasında sol ventrikül
fonksiyonu değerlendirilmelidir. Sol ventrikül fonksiyonunda klinik açıdan anlamlı bir azalma
gelişen hastalarda tedavinin kesilmesi gerekebilir. Trastuzumab kullanımı sonrası görülen
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
22 / 22
infüzyon reaksiyonlarına bağlı fatal durumlar çok nadiren gözlenmiştir. Trastuzumabın klinik
uygulamalarında bronkospazm, hipoksi ve ağır hipotansiyonu içeren yan etkiler oluşabilir. Bu
reaksiyonlar genelde ilk infüzyonla gözlenir ve takip eden infüzyonlarda giderek azalır.
Nadiren gecikmiş infüzyon reaksiyonları da gözlenir.
Yan Etkileri:
Kardiyomiyopati, klinik uygulamada bazı hastalarda anaflaksiyi de içeren hipersensitivite
reaksiyonları, infüzyon reaksiyonları ve pulmoner olaylar bildirilmiştir. Bu reaksiyonlar
anaflaksi, anjiyoödem, bronkospazm, hipotansiyon, hipoksi, dispne, pulmoner infiltratlar,
pulmoner effüzyon, non-kardiyojenik pulmoner ödem ve akut resprituvar distress sendromu
şeklinde olabilir. Tüm vücut: Karın ağrısı, travma hasarı, asteni, sırt ağrısı, göğüs ağrısı,
üşüme, ateş, grip sendromu, başağrısı, enfeksiyon, boyun ağrısı, ağrı. Kardiyovasküler:
Vazodilatasyon. Sindirim sistemi: Anoreksi (iştahsızlık), konstipasyon, diyare, dispepsi,
şişkinlik, bulantı, bulantı ve kusma, kusma. Metabolik: Periferik ödem, ödem. Kas-iskelet
sistemi: Artralji, miyalji. Sinir sistemi: Anksiyete, depresyon, baş dönmesi, uykusuzluk,
parestezi, uyuklama. Solunum sistemi: Astım, öksürük artması, dispne, epistaksis, akciğer
bozuklukları, plevral efüzyon, farenjit, rinit, sinüzit. Deri: Prüritus, döküntü. İlk infüzyonu
sırasında hastaların yaklaşık %40'ında çoğunlukla üşüme ve/veya ateşi içeren bir semptom
kompleksi gözlenir. Bu semptomlar genelde hafif-orta şiddettedir. Tek başına trastuzumab ile
tedavi edilen hastalarda orta-ağır şiddette kardiyak disfonksiyon (NYHA sınıf III/IV) sıklığı
%5'dir. Tek ajan olarak uygulandıktan sonra hematolojik toksisite enderdir ve WHO evre III
lökopeni, trombositopeni ve anemi hastaların %1'inden azında görülmüştür. Tek ajan olarak
uygulandıktan sonra hastaların %12'sinde WHO evre III veya IV hepatik toksisite
gözlenmiştir. Bu toksisite bu hastaların %60'ında karaciğer hastalığının ilerlemesi ile
ilişkilendirilmiştir. WHO evre III veya IV renal toksisite gözlenmemiştir. Tek ajan olarak
uygulandıktan sonra hastaların %27'sinde diyare gelişmiştir.
İlaç Etkileşimleri:
İnsanlarda trastuzumab ile yapılmış hiçbir formel ilaç etkileşim çalışması yoktur. Klinik
çalışmalarda kullanılan başka ilaçlarla klinik açıdan anlamlı etkileşim gözlenmemiştir.
%0,9 NaCl içeren sıvılarla kullanılabilir.
Dekstroz solüsyonu (%5) protein agregasyonuna yol açtığından kullanılmamalıdır. Herceptin
diğer ilaçlarla karıştırılmamalı veya seyreltilmemelidir.
Saklama:flakonları
2-8 derecede buzdolabında saklanmalıdır. Ve 48 saat
dayanıklıdır.hazırlanan solusyon dondurulmamalıdır.herceptin enfüzyon solüsyonu
%0,9NaCl içeren poliviklorür veya polietilen torbolarda 30 dereceyi geçmeyen sıcaklıklarda
saklandığında 24 saat dayanıklıdır. Ürün seyreltildikten sonra hemen kullanılmalı
saklanmamalıdır.
2.9. NAVELBINE
Etken Madde(ler):
Vinorelbin bitartarat
Piyasa Şekilleri:
10 mg/ml: 1 ml'lik 1 enjektabl flakon, 50 mg/5 ml: 5 ml'lik 1 enjektabl flakon
Kullanım Şekli:
Monoterapide normal doz haftada bir uygulanan 25-30 mg/m2'dir. Kombine terapide, doz ve
uygulama sıklığı takip edilecek protokole göre belirlenir. Enjekte edilecek doz, enjeksiyon
suyu içinde seyreltilerek (125 ml gibi), kısa sürede verilmelidir (15-20 dakika). Belirtilen doz
aşılmamalıdır.
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
23 / 23
Endikasyonları:
Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde lokal ileri unrezektabl (Evre III B) ve metastatik (Evre
IV) hastalıkta tek başına ya da platin grubu ilaçlarla kombine kullanılması ve metastatik
meme kanserinde antrasiklin ve taksanlara dirençli hastalarda kullanımı endikedir.
Kontrendikasyonları:
Vinorelbin ya da diğer vinka alkaloidlerine veya herhangi bir başka bileşenine karşı bilinen bir
aşırıduyarlılık durumu, emilimi önemli ölçüde etkileyen hastalıklar, daha önce geçirilmiş olan
önemli bir mide ya da ince barsak cerrahi rezeksiyonu, nötrofil sayısının <1000/mm3 olması
ya da halen veya yakın zamanda (2 hafta içinde) geçirilmiş bir enfeksiyonun bulunması,
tümör sürecine bağlı olmayan şiddetli karaciğer yetersizliği, gebelik, laktasyon ve özellikle
uzun süreli oksijen tedavisi gerektiren KHDAK hastalarında kontrendikedir.
Uyarılar:
İlaç alımından sonraki birkaç saat içerisinde kusma olursa, bu dozun hiçbir şekilde
tekrarlanmaması gerekir. Kusma, destekleyici tedavi (metoklopramid gibi) ile azaltılabilir.
Tedavi sırasında yakın hematolojik takip yapılmalıdır (her yeni uygulama gününde
hemoglobin seviyesi ve lökosit, nötrofil ve trombosit sayımları yapılmalıdır). Doz hematolojik
duruma göre belirlenmelidir. Nötrofil sayısı, 1000/mm3 altındaysa ve/veya trombosit sayısı
75.000-100.000/mm3 arasındaysa, bu sayımlar düzelinceye kadar tedavi ertelenmelidir. 80
mg/m2 doz uygulamalarında, nötrofil sayısı 500/mm3 altındaysa ya da birden fazla kez
500/mm 3 ile 1000/mm 3 arasında kaldıysa, uygulama yalnızca ertelenmekle kalmamalı,
aynı zamanda doz haftada 60 mg/m2'ye düşürülmelidir. Tedaviye 80 mg/m2 doz ile başlanan
klinik çalışmalarda, çok az sayıda hastada aşırı nötropenik komplikasyonlar görülmüştür.
Tedaviye 60 mg/m2 ile başlanması ve bu dozun tolere edilmesi durumunda 80 mg/m2'ye
çıkılması önerilmektedir. Vinorelbin ile tedavi edilen hastalar tedavi sırasında ve sonrasında
miyelosüpresyon için sık sık izlenmelidir. Nötropeni doz-kısıtlayıcıdır. Nötropeni
uygulamadan sonra 7-10 gün arasında ortaya çıkar ve bunu takip eden 7.-14. günlerde
nötrofil sayısı düzelir. Tam kan sayımı tüm elementleri ile yapılmalı ve sonuçlar her uygulama
öncesinde değerlendirilmelidir. Nötrofil sayısı <1000/mm3 olan hastalarda kullanılmamalıdır.
Ciddi nötropeni geçiren hastalarda, enfeksiyon ve/veya ateş dikkatlice takip edilmelidir. Diğer
vinka alkaloidlerinin özellikle de mitomisin ile kombine kullanımında, uygulamayı takiben
nadir olarak şiddetli bronkospazm ve akut nefes darlığı rapor edilmiştir. Özellikle hastada
önceden mevcut akciğer fonksiyon bozukluğu varsa bu yan etkilerin görülmesi halinde,
oksijen desteği, bronkodilatör, ve/veya kortikosteroid ile müdahele edilmesi gerekebilir.
Normal pulmoner semptomları kötüye giden hastalar veya yeni dispne başlangıcı, öksürük,
hipoksi ve diğer semptomları gösteren hastalara hemen müdahale edilmelidir. İskemik kalp
hastalığı öyküsü bulunan hastalarda kullanırken, özel önlemler alınmalıdır. Tedavi alanı
karaciğeri de kapsayacaksa, radyoterapi ile birlikte kullanılmamalıdır. Böbrek yoluyla atılımı
az olduğundan, dozun böbrek fonksiyonu bozulmuş olan hastalarda azaltılması için
farmakokinetik bir rasyonel bulunmamaktadır. Gebelik kategorisi D'dir. Hayvanlarda yapılan
üreme ile ilgili çalışmalarda embriyo-feto-letal ve teratojenik bulunmuştur. Bu nedenle,
gebelikte kullanılmamalıdır. Hasta ilacı kullanırken gebe kalırsa, genetik danışmanlık
almalıdır. Doğurganlık çağında olan kadınlar, tedavi sırasında etkili bir doğum kontrolu
uygulamalıdır. Anne sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Tedaviye başlamadan önce,
emzirmeye son vermelidir.
Yan Etkileri:
Çok sık (>%10): Esas olarak nötropeni G1-4 (%66.7), nötropeni G3 (%19), nötropeni G4
(%23.8) ile sonuçlanan kemik iliği depresyonu geri dönüşümlü olup, doz-sınırlayıcı
niteliktedir. Üriner, anemi, trombositopeni, bulantı, kusma, ishal, anoreksi, stomatit, kabızlık,
duyusal bozukluklar, nöromotor bozukluklar, alopesi, yorgunluk-bitkinlik, ateş, intravenöz
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
24 / 24
uygulamasıyla klinik olarak semptomu olmayan geçici karaciğer fonksiyon testi bozuklukları.
Sık (>%1-<%10): 38 C üzerinde ateşle seyreden G4 Nötropeni (%2.9), özofajit, tümör
alanında ağrı, çene eklemi dahil olmak üzere eklem ağrısı, miyalji. Sık değil (>%0.1-<%1):
İntravenöz uygulamasında diğer organ yetersizlikleri ile birlikte şiddetli sepsis ve septisemi,
dispne, bronkospazm. Nadir (>%0.01-<%0.1): Paralitik ileus, pankreatit, intravenöz
uygulamasında iskemik kalp hastalığı (angina pectoris, miyokard infarktüsü), intravenöz
uygulamasında jeneralize deri reaksiyonları, pazarlama sonrası klinik kullanımda şiddetli
hiponatremi, intravenöz uygulamasında iskemik kalp hastalığı (angina pectoris, miyokard
infarktüsü), mitomisin ile birlikte i.v. kullanan hastalarda interstisyel pnömopati, intravenöz
uygulamasında anafilaksi ya da anjiyoödem gibi şiddetli sistemik alerjik reaksiyonlar,
hipotansiyon, hipertansiyon, kızarma, periferik soğuma, hipotansiyon, kollaps. Çok nadir
(<%0.01): İntravenöz uygulamasında komplike ve bazen fatal septisemi, bir hastada kısmi
geri-dönüşümlü grad 3 ataksi, kardiyak ritm bozukluğu.
İlaç Etkileşimleri:
Kemik iliği üzerinde toksik etkileri olduğu bilinen diğer ilaçlarla kombinasyonu, kemik iliğini
baskılayıcı advers etkilerini artırabilir. Vinorelbin ve sisplatin kombinasyonuyla ilişkili
granülositopeni insidansı, tek başına vinorelbin ile ilişkili granülositopeni insidansından daha
fazla olmuştur. Vinorelbin metabolizmasında esas olarak CYP 3A4 bulunduğundan, bu
izoenzimi indükleyen ya da inhibe eden maddeler vinorelbinin farmakokinetiğini değiştirebilir.
2.10.VİNBLASTİNE
Piyasa Şekilleri :
Enjeksiyon, sulandırma için toz, sülfat olarak):10 mg. Enjeksiyon, solüsyon, sülfat olarak:
1mg/ml (10 ml) (benzil alkol içerir)
Kullanım Şekli:
4-20 mg/m2 (0.1-0.5 mg/kg) 7-10 günde bir veya 1.5-2 mg/m2/gün 5 gün devamlı infüzyon
veya 0.1-0.5 mg/kg/hafta. (başlangıç dozunun erişkinlerde 3.7 mg/m2 , çocuklarda 2.5 mg/m2
olması onerilmektedir. Daha sonra hastaların lökosit sayımları yapılarak duyarlılıkları
saptanmalıdır. Direkt serum bilirubin değeri 3 mg/100ml olan hastalarda doz %50
azaltılmalıdır; böbrek fonksiyonları bozuk olan bireylerde ayarlama yapılmasına gerek yoktur.
Uygulanacak doz haftalık aralıklarla yavaşça arttırılabilir. Ulaşılacak en yüksek dozu
erişkinlerde 18.5/m2 çocuklarda 12.5 mg/m2’yi geçmemesi önerilmektedir. Lökosit sayısını
yaklaşık 3000/mm3’e düşüren dozun üstüne çıkılmamalıdır.)
Kontrendikasyonları:
Sadece IV kullanılır, intratekal kullanım ölüme neden olabilir; vinblastine aşırı duyarlılık;
gebelik
Uyarılar:
Nörotoksiste ve hepatik bozukluk durumlarında doz modifikasyonu gerekir. Mitomycin C ile
kombine kullanıldığında hastalar nefes darlığı veya bronkospazm yönünden yakından
izlenmelidir. Sadece IV kullanılır, intratekal kullanım ölüme neden olabilir.
Yan etkileri:
%10’dan fazla sıklıkta, alopesi, uygunsuz antidiüretik hormon salınımı, diyare, stomatit,
anoreksi, ağızda metalik tat, ağır kemik iliği süpresyonu (vincristineden farklı olarak) ortaya
çıkabilir. Vinblastine uygulamasından 5-10 gün sonra lökosit sayısı en düşük düzeye iner ve
bu doz kısıtlayıcı olabilir. %1-10 arasında hipertansiyon, Reynaud fenomeni, depresyon,
güçsüzlük, başağrısı, nöbet geçirme, deridöküntüsü, fotosensitivite, dermatit, hiperürisemi,
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
25 / 25
konstipasyon, karın ağrısı, bulantı (hafif), kusma (hafif), paralitik ileus, stomatit, üriner
retansiyon, iskelet ve çene ağrısı, miyalji, parestezi, bronkospazm oluşturabilir. %1’den az
olguda hemorajik kolit, Nörotoksisite (nadir; periferal nöropati, derin tendon refleklerinin
kaybı, başağrısı, üriner retansiyon,, gastrointestinal semptomlar, taşikardi, ortostatik
hipotansiyon, kasılmalar), rektal kanama.
İlaç Etkileşimleri:
CYP3A4 indükleyicileri vinblastine etkisini azaltabilir (örneğin aminoglutethimide,
carbamazepine, nafcillin, nevirapine, phenobarbital, phenitoin, rifamycinler); inhibitörleri ise
etkisini arttırabilir örneğin(azole antifungaller, clarithromycin, diclofenec, doxycyline,
erythromycine, imatinib, isoniasid, nefazodone, nicardipine, propofol, proteaz inhibitörleri,
quinidine, telithromycine, verapamil). Öncesinde veya eşzamanlı Mitomycin-C kullanılması
birkaç dakika veya saat içinde akut nefes darlığı ve şiddetli bronkospazma neden olabilir. Bu
durum Mitomycin-C kullanımından 2 hafta sonraya kadar ortaya çıkabilir. Phenitoin
vinblastinenin serum konsantrasyonunu düşürebilir.
Uygulama:
Yalnızca IV olarak, yavaş puşe (2-3 dakika) veya bolus infüzyon (5-15 dakika) şeklinde
kullanılır. Nadiren 24 saatlik sürekli infüzyon şeklinde verilebilir. İzotonik NaCl, %5 dektroz ve
Ringer laktatta stabildir. Solüsyon pH’ı nı 3.5-5.0 arasında tutmayan çözeltilerle
seyreltilmemelidir. Solüsyonun serum fizyolojik ya da %5 dekstroz ile hazırlanmalıdır ve aynı
şişe içinde diğer kimyasal maddelere karıştırılmamalıdır. (1 ml’de 1 mg Velbe içeren bir
solüsyon hazırlamak için Velbe flakonu 90 mg sodyum klorür ve %0.9 benzil alkol içeren
sulandırıcı ampul ile eritilir. Uygulanacak doz ya doğrudan damar içine verilmekte olan
perfüzyon setine enjekte edilir. Uygulamanın damar içine yapılmış olmasına özellikle dikkat
edilmelidir. Çevre dokulara sızma olması halinde sellülit ve/veya filebit oluşabilir. Damar
dışına çıkma olasılığını en aza indirmek gayesiyle, iğneyi çekmeden önce enjektör içine biraz
kan çekilerek kontrol edilmesi önerilmektedir. Damar dışına çıkılması durumunda ise
uygulama derhal durdurulmalı ve kalan doz bir başka damara verilmelidir. Lokal hiyalorinidaz
enjeksiyonu ve orta derecede ısı uygulaması ilacın dağılmasına yardımcı olur.; ağrı ve sellülit
olasılığını azaltır. Dolaşım bozukluğu olan ekstremiteye uygulanmamalıdır, aksi halde
tromboz olasılığı artar.)
Saklama: Kuru toz, buzdolabında (2-8 0C) saklanmalı
Sulandırıldıktan sonra bekletilmeden kullanılmalıdır.
ve
ışıktan
korunmalıdır.
2.11.CLADRİBİNE
Piyasa Şekilleri:
Enjeksiyon, solusyon (presevative free): 1 mg/ml (10 ml)
Kullanım Şekli:
0.09mg/kg/gün; 1.-7. günler
Kontrendikasyonları:
Bu ilaca veya herhangi bir komponentine karşı aşırı duyarlılık.
Uyarılar:
Nötropeni olmadan veya nötropeni ile birlikte ateş olabilir. Miyelosüpresyon doza bağlı ve
geri dönüşümlüdür. Nörotoksisite genellikle yüksek dozlarda bildirilmiştir ama normal
dozlarda da görülebilir. Yüksek dozlarda akut renal toksisite bildirilmiştir, diğer nefrotoksik
ajanlarla birlikte kullanılırken dikkat edilmelidir. Tümör kitlesi fazla olanlarda tömör lizis
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
26 / 26
sendromu ve sonucunda hiperürisemi oluşabilir, duruma göre allopürinol ve hidratasyon
düşünülmelidir. Hepatik ve renal bozukluğu bulunanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Hayvan
çalışmalarınad terotejenik etki ve fetal mortalite gözlenmiştir. Gebe kadınlarda yeterli
kontrollü çalışma yoktur. Doğurganlık çağındaki kadınlarda gebelikten kaçınılmalıdır. Süte
geçişi bilinmemektedir. Emzirme önerilmez.
Yan etkileri:
%10’dan fazla sıklıkta ateş, halsizlik, başağrısı, deri döküntüsü, bulantı, iştah azalması,
kusma, miyelosüpresyon (en derin olma zamanı: 5-10 günler, düzelme:4-8 hafta), enjeksiyon
alanında lokal reaksiyon, anormal akciğer sesleri, enfeksiyon. %1-10 sıklıkta: ödem,
taşikardi, tromboz, baş dönmesi, titreme, uykusuzluk, purpura, peteşi, pruritis, eritem, diyare,
konstipasyon, karın ağrısı, filebit, miyalji artraljiöksürük, dispne, epistaksis, terleme. %1’dan
az sıklıkta: Aplastik anemi, bilirubin artışı, hemolitik anemi, hipereozinofili, miyelodisplastik
sendrom, nörolojik toksisite, fırsatçı enfeksiyonlar, pansitopeni, paraparezi, pnömoni,
polinöropati (yüksek dozlarda), pulmoner interstitial infiltratlar, kuadripleji (yüksek dozlarda),
renal disfonksiyon (yüksek dozlarda), Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermel nekroliz,
transaminaz artışı, tümör lizis sendromu, ürtiker.
Etkileşimleri:
Diğer ilaçlarla etkileşimleri konusunda yeterli bilgi bulunamadı.
Uygulama:
%0.9 NaCl ‘de stabildir. Cladribine’nin degredasyonuna neden olduğu için sulandırmada %5
Dekstroz kullanılmamalıdır.
Saklama:
Karışım oda ısısında ve normal oda floresan ışığında Baxter Viaflex® PVC infüzyon
konteynırında en az 24 saat stabil kalır.
2.12.BORTEZOMİB
Piyasa Şekilleri:
Enjeksiyon, çözdürmek için toz (prezervatif içermez) (35 mg mannitol içerir)
Kullanım Şekli:
1.3 mg/m2, haftada 2 gün, 2 hafta (1, 4, 8, 11. günler). (birbirini izleyen 2 doz arasında en az
72 saat olmalıdır) Bir tedavi siklusu 21 gün. 8 siklusu aşan tedavilerde haftada bir gün, 4
hafta süreyle (1, 8, 15, 22. günler) ve bunun ardından 13 günlük dinlenme dönemi gelir (2335. günler)
Kontrendikasyonları:
Bortezomib, boron, mannitol veya veya formülasyondaki maddelerden herhangi birine aşırı
hassasiyet, gebelik.
Uyarılar:
Ciddi trombositopeniye neden olabilir; tedavi öncesi trombosit sayısı 75 000/mm3 ün altında
olanlarda risk artar; tüm tedavi boyunca bu yönden sık izlem gerekir; trombosit sayısının 25
000/mm3 altına indiği durumlarda tedavi durdurulur. Hipotansiyona neden olabilir;
dehidratasyonlu, senkop öyküsü olan veya hipotansiyona yol açabilecek ilaç alan hastalarda
dikkatli kullanılmalıdır.Konjestif kalp yetmezliği ortaya çıkarabilir veya alevlendirebilir, ayrıca
QTc uzaması yapabilir, kalp hastalığı olanlarda veya kalp hastalığı riski olanlarda dikkat
edilmelidir. Eş zamanlı çok sayıda ilaç alanlarda (nadiren) akut karaciğer yetmezliği
bildirilmiştir; ayrıca hepatit, transaminaz artışı ve hiperbilirubinemi de bildirilmiştir; hepatik
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
27 / 27
disfonksiyonu olanlarda dikkatli kullanılmalıdır, toksisiteler artabilir. Periferik nöropatiye yol
açabilir (genellikle sensorial, fakat miks sensorimotor da olabilir); daha önceden nörotoksik
ajan kullananlarda veya daha önceden periferik nöropatisi bulunanlarda risk artabilir; doz ve
şema ayarlaması gerekebilir. Pnömoni, interstitial pnömoni, akciğer infiltratları ve akut
respiratuvar distres sendromunu içeren pulmoner bozukluklar bildirilmiştir. Geri dönebilen
posterior lökoensefalopati sendromu (nadiren) bildirilmiştir. Bu sendromun semptomları
konfüzyon, başağrısı, hipertansiyon, letarji, nöbet geçirme, körlük ve/veya diğer görme ile
ilgili veya nörolojik bozuklukları içerir; Bu sendrom gelişenlerde ilaç kesilir. Tümör lizis
sendromuna yol açabilir; tedavi öncesinde tümör kitlesi fazla olan hastalarda bu risk artar.
Hepatik ve renal bozukluğu olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Hayvan çalışmalarında fetal
kayıp ve düşük doğum ağırlığı saptanmıştır. Gebe kadınlarda yeterli kontrollü çalışma yoktur.
Doğurganlık çağındaki kadınlarda etkili kontrosepsiyon önerilir. Şüte geçişi bilinmemektedir;
emzirme önerilmez.
Yan etkileri:
%10’dan fazla sıklıkta ödem, hipotansiyon, ateş, psikiyatrik bozukluk, başağrısı, disestezi,
uykusuzluk, sersemlik, anksiyete, deri döküntüsü, kaşıntı, dehidratasyon, diyare, bulantı,
konstipasyon, anoreksi, kusma, karın ağrısı, anormal tat duyusu, dispepsi, trombositopeni,
anemi, nötropeni, kas güçsüzlüğü, periferik nöropati, parestezi, artralji, ekstremite ağrısı,
kemik ağrısı, sırt ağrısı, miyalji, kas krampları, kas katılığı, bulanık görme, dispne, öksürük,
alt ve üst solunum yolu enfeksiyonu, nazofarenjit, pnömoni, herpes virus enfeksiyonu. %110 arasında, senkop, hiperkalsemi. Sıklığı tam belirlenememiş yan etkiler, Akut diffüz
infiltratif pulmoner hastalık, akut respiratuvar distrs sendromu, alerjik reaksiyon, anafilaksi,
anjina, anjioödem, asit, aspergillozi atelekyazi, atrial fibrilasyon ve flatter, AV blok,
bakteriemi, bradikardi, kardiyak amiloidoz, kardiyak arrest kardiyak tamponad, kadriyojenik
şok, serebral kanama, serebrovaskuler olay, konjestif kalp yetmezliği, kolestazi koma,
konfüzyon, kranial felç, sağırlık, derin ven trombozu, diplopi, dissemine intravasküler
koagulasyon, duodenit, disotonomi, disfaji, fasiyal ödem, ansefalopati, embolizm, epistaksis,
fekal impakt, fraktür, hemorajik gasrit, gastroenterit, glomerülonefrit, hematemez, hematüri,
hemoptizi, hemorajik sistit, hepatik yetmezlik, hepatik kanama, hepatit, herpes
menengioensefaliti, hiperbiluribinemi, hiper/hipoglisemi, hiper/hipokalemi, hiper/hiponatremi,
hipersensitivite, hiperürisemi, hipokalsemi, hipoksi, immün kompleks hipersensitivitesi,
enjeksiyon alanında reaksiyon, intestial obstrüksiyon, intestinal perforasyon, iskemik kolit,
laringeal ödem, lökositoklastik vaskülit, listeriozis, lenfopeni, melana, miyokart
iskemisi/enfarktüsü, nöralji, nötropenik ateş, oral kandidoz, pankreatit, paralitik ileus,
parapleji, perkardiyal efüzyon, perikardit, peritonit, plevral efüzyon, portal ven trombozu,
proliferatif glomerülonefrit, pulmoner ödem, pulmoner emboli, pulmoner hipertansiyon,
psikoz, QTc uzaması, renal taş, renal yetmezlik, solunum yetmezliği, reversible posterior
lökoensefalopati sendromu, felç, septik şok, sinus arresti, stomatit, subdural hematom, intihar
düşüncesi, torsade de pointes, toksik epidermal nekroliz, toksoplazmoz, geçici iskemik atak,
tümör lizis sendromu, üriner inkontinanas, üriner retansiyon,
idrar yolu enfeksiyonu, ürtiker, ventriküler taşikardi.
İlaç Etkileşimleri:
CYP2C19 indükleyicileri bortezomib etkisini azaltabilir (örnekler, karbamazepin, fenobarbital,
fenitoin, rifampin, rifapentin, secobarbital). CYP2C19 inhibitörleri etkisini arttırabilir (örnekler,
delavirdine, flukanazol, fluvoxamine, gemfibrozil, isoniazid, omeprazol ve tiklopidine).
CYP2C19 substratları etkisini arttırabilir (örnekler, Citolopram, diazepam, methsuximide,
fenitoin, propranolol ve sertaline. CYP3A4 indükleyicileri etkisini azaltabilir (örnekler,
aminoglutetimid, karbamazepine, nafsilin, nevirapine, fenobarbital, fenitoin, rifamisin).
CYP3A4 inhibitörleri etkisini arttırabilir (örnekler, Azol antifungaller, klaritromisin, diklofenek,
doksisilin, eritromisin, imatinib, izoniazid, nefazodone, nicardipine, propofol, proteaz
inhibitörleri, kinidin, telitromisin, ve verapamil)
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
28 / 28
Uygulama:
Kullanılmadan önce her bir flakonun içeriği 3.5 ml %0.9 NaCl kullanılarak sulandırılır.
Sulandırılmış ürün berrak ve renksiz bir solusyon olmalıdır. Uygulamadan önce çözelti
konteynırın izin verdiği ölçüde partikülat madde ve renk bozukluğu açısından incelenmelidir.
Herhangi bir renk bozukluğu veya partikülat madde gözlenmesi halinde, sulandırılmış ürün
kullanılmamalıdır.
Saklama:
300C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. Işıktan korumak için dış ambalajda
muhafaza edilmelidir. Sulandırılan üründe koruyucu madde bulunmaz ve 25 0C’nin üzerinde
saklanmadığı sürece kimyasal ve fiziksel açıdan 8 saate kadar stabil kalmaktadır.
Sulandırılan materyal orijinal flakonda ve/veya uygulamadan önce şırıngada saklanabilir. İlaç
şırıngada 8 saate kadar saklanabilir ancak sulandırılan materyalin toplam saklama süresi 8
saati aşmamalıdır.
2.13.SİSPLATİN
Sulandırma veya dilüsyon:
% 5 Dekstroz veya %0.9 sodyum klorür içeren sıvılarla kullanılabilir. Hazırlama ve infüzyon
sırasında alüminyumla temas etmemeli ve ışıktan korunmalıdır.
-Elde edilen çözeltinin 1 ml’si 1 mg sisplatin içermelidir.
-Protokolde mesna varsa sisplatin ile eş zamanlı ve aynı damardan verilmemelidir
Dayanıklılık:
Çözelti 25C’nin altında oda sıcaklığında, ışıktan korunursa 72 saat stabildir
Veriliş yolu:
İV infüzyonla
Kontraendikasyonları:
Böbrek işlevlerinde bozukluk (kreatinin klirensi ya da kandaki kreatinin düzeyinin patolojik
düzeyde bulunması), işitme bozuklukları, hematolojik bozukluklar, sisplatin ya da platinli bileşiklere karşı aşırı duyarlık, gebelik ve emzirme dönemlerinde kontrendikedir.
Uyarılar:
Böbrek yetmezliği riskini azaltmak amacıyla hastada 24 saatte en az 3 litrelik diürez sağlanmalıdır. Hiperhidratasyona ilk enjeksiyondan 24 saat önce başlanmalı ve tedavi süresince
devam edilmelidir. Sisplatin erkeklerde geçici ya da kalıcı steriliteye neden olabilir.
Yan Etkiler:
Renal toksisite kümülatif doza bağlıdır; dozun azaltılması gerekebilir. Doz sayısı arttıkça bilateral ve unilateral ototoksisite riski de artar. Sisplatin tedavisi alan bazı hastalarda lökopeni,
trombositopeni veya anemiyle kendini gösteren kemik iliği depresyonu da görülebilir.Hastalarda tedaviden 1-4 hafta sonra bulantı-kusma görülür. 4-7 ay süren uzun tedavi dönemlerinden sonra periferik sinir hastalıkları,tat duyusu kaybı veya duyarlık görülebilir. Enjeksiyondan
hemen sonra yüzde ödem, dispne, taşikardi, hipotansiyon gibi anafilaksi bulguları görülebilir.
Nadiren kardiyak rahatsızlıklar, anoreksi, transaminazlarda yükselme görülür.
İlaç Etkileşimleri:
Nefrotoksik ve ototoksik potansiyeli artırmada sinerjik etki gösteren aminoglikozit sınıfı ilaçlar
ilke olarak birlikte kullanılmamalıdır. Loop diüretikleri (Furosemid) ile birlikte kullanımı
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
29 / 29
ototoksik etkiyi artırabilir. Sisplatin, antikonvülzan ilaçların plazma düzeylerini düşürür.
Kandaki elektrolit düzeyleri ve karaciğer-böbrek fonksiyonları yakın takip edilmelidir. Sisplatin
çözeltileri alüminyum ile reaksiyona girer, bu nedenle sisplatin hazırlanırken veya
uygulanırken alüminyum içeren ekipman kullanmamak çok önemlidir.
Depolanma ve saklanması:
15-25 oC arasında saklanmalı ve dondurulmamalıdır. Işıktan korunmalıdır
2.14.BLEOMİSİN
15mgx1 ampul. (1 mg=1 U) , liyofilize ampul
Depolanma ve saklanması:
+2 ile +8 oC arasında bulunmalı
Sulandırma veya dilüsyon:
Enjeksiyonluk steril su, %0.9’luk NaCl ile sulandırılabilir. %5Dekstroz ile sulandırılmamalıdır
(Etkinlik kaybına neden olabilir)
Dayanıklılık:
Sulandırılan ilaç oda sıcaklığında maksimum 24 saat etkindir
Veriliş yolu:
İV, İM, SC, intraperitoneal
Kontraendikasyonları:
Bleomisine karşı aşırı duyarlık reaksiyonu gösteren hastalarda kontrendikedir.
Uyarılar:
Böbrek fonksiyonlarında ciddi bozulmalar gözlenen veya akciğer fonksiyonları zorlanan hastalarda büyük bir dikkatle kullanılmalıdır. Bleomisinin yol açtığı nonspesifik pnömoni, pulmoner fibrozisle ve ölümle sonuçlanabilir. Sık sık röntgen çektirilmesi önerilir. Bleomisinin gebe
kadınlarda kullanımı henüz araştırılmamıştır.
Yan Etkileri:
Bazan pulmoner fibrozise dönüşen pnömoni görülebilir. Tedavi gören hastaların yaklaşık
%1’i pulmoner fibrozisten ölmüştür. Bleomisin tedavisi gören lenfomalı hastaların yaklaşık
%1’inde klinik anafilaksiye benzer bir idiyosenkratik reaksiyon rapor edilmiştir; hipotansiyon,
mental konfüzyon, ateş, üşüme ve hırlamayı içerir. Eritemler, kızartılar, çizgiler, vezikülasyon,
hiperpigmentasyon ve deri duyarlığı görülebilir. Ayrıca hiperkeratozis, tırnak değişiklikleri,
alopesi, kaşıntı ve stomatitis rapor edilmiştir.
Etkileşimleri:
Daha önce bleomisin tedavisi gören hastalara genel anestezik uygulanması hızla pulmoner
bozukluğa yol açabilir. Diğer antineoplastikler ya da radyasyon, bleomisinin toksisitesini artırabilir. Sisplatinin neden olduğu renal bozukluk,bleomisin atılımını geciktirerek düşük dozlarda bile toksisiteye yol açabilir. Vinkristinin bleomisinden önce uygulanması, hücrelerin mitoziste tutularak bleomisine daha duyarlı olmalarını sağlar.
2.15.METOTREKSAT
(5 mg, 50 mg , 500 mg , 5 gr ‘lık ambalajlarda mevcuttur)
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
30 / 30
Depolanma ve saklanması:
15-30 oC arasında oda sıcaklığında ışıktan korunarak saklanır.
Sulandırma veya dilüsyon:
% 5 Dekstroz veya %0.9 sodyum klorür içeren sıvılarla kullanılabilir.
Dayanıklılık:
Oda sıcaklığında 24 saat aktivitesi devam etmektedir (Protokollerde uzun süreli infüzyonla
uygulandığından hazırlanan ilaç infüzyon öncesinde bekletilmemelidir)
Veriliş yolu:
İV, İM, intratekal, intraarteriyel, (Ayrıca oral uygulamalar için tablet şekli
bulunmaktadır)
Uyarılar:
Prezervatif olarak benzil alkol içeren ürünler intratekal tedavide ve yüksek doz
infüzyonlarında verilmemelidir. Bu durumlarda prezervatif içermeyen ilaç uygulanmalıdır.2Metotreksat her aşamada ışıktan korunmalıdır.
Kontraendikasyon:
Gebelikte kontrendikedir.
Yan Etkiler:
Başlıca yan etkisi kemik iliği inhibisyonudur. Uygulamadan sonraki 7. ve10. günler arasında,
trombosit sayısında belirgin bir düşüşle başlar,hızla ilerleyen lökopeni görülür. 1. ve 3. günler
arasında bulantı-kusma ve diyare görülebilir. Ciltte döküntüler, kaşıntı ve ürtiker, ışığa karşı
duyarlık, pigmenter değişiklikler, alopesi görülebilir.Yanak ve dişeti mukozalarında 3. ve 5.
günler arasında yüzeyel ülserasyonlar görülebilir. Diğer mukozalarda da ülserler görülebilir.
Baş ağrısı, uyku hali, bulanık görme ortaya çıkabilir. Nefrotoksisite oluşabilir.Transaminazlar
yükselebilir. Yüksek dozlarda karaciğer fibrozu veya siroz oluşabilir. Hipertermi, pnömotoraks, amenore, azospermi, hematüri, sistit görülebilir. Alerjik reaksiyon riski olabilir.
İlaç Etkileşimleri:
Salisilatlar, diğer nonsteroid analjezikler ve diüretikler kan düzeyini yükselttiğinden, metotreksatın bu maddelerle birlikte uygulanması önerilmez. Metotreksatın trimetoprim-sulfametoksazolle birlikte uygulanması, kemik iliği aplazisi riski taşır ve kesinlikle önerilmez. Alkol,
sulfonamid, difenilhidantoin, PABA, kloramfenikol ve tetrasiklinlerle birlikte kullanılmaz.
Nefrotoksik ilaçlarla eş zamanlı olarak verilmemelidir.
2.16.KARBOPLATİN
(150 mg ve 450 mg’lık flakonları vardır)
Depolanma ve saklanması:
15-30 oC arasında tutulmalı ve ışıktan korunmalıdır
Sulandırma veya dilüsyon:
Steril enjeksiyonluk su, % 5 Dekstroz veya %0.9 sodyum klorür içeren sıvılarla kullanılabilir.
Hazırlama ve infüzyon sırasında alüminyumla temas etmemeli ve ışıktan korunmalıdır. Elde
edilen çözelti 0.5 mg/ ml konsantrasyona kadar seyreltilebilir.
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
31 / 31
Dayanıklılık:
Hazırlandıktan sonra 15-25 oC’de 3 saat dayanıklıdır.
Veriliş yolu:
Sadece intravenöz yolla uygulanır
Uyarılar:
Uygulamadan önce partikül veya renk değişikliği olmamalıdır. Her aşamada ışıktan
korunmalıdır.
Kontraendikasyonları:
Karboplatine, sisplatine veya platin içeren diğer maddelere karşı aşırı duyarlığı olanlarda
kontrendikedir. Karboplatin, ciddi kemik iliği baskılanması veya çok fazla kanaması olan hastalarda kullanılmamalıdır.
Uyarılar:
Karaciğer fonksiyon testleri bozuk olan hastalarda karboplatinle yapılan tedaviden sonra bu
parametrelerde daha şiddetli değişikliklere eğilim görülür. Karboplatin alan tüm hastalarda renal fonksiyon kontrol edilmelidir. Olası şiddetli mide bulantıları ve kusmaları kontrol etmek
için antiemetik tedavi tedbirleri alınmalıdır. Gebelikte kullanımından olabildiğince kaçınılmalıdır. Karboplatinin insan sütüyle salgılanıp salgılanmadığı bilinmemektedir. Tedavi sırasında
emzirmeye ara verilmesi önerilir.
Yan Etkileri:
Seyrek olarak nefrotoksisite, nörotoksisite, ototoksisite ve gastrointestinal advers etkilere neden olmakta, fakat daha şiddetli olarak miyelosupresyona yol açmaktadır. Çok nadir olmakla
birlikte karboplatin verildikten sonra periferal nöropatiler ve ototoksisitenin işaretleri ortaya çıkabilir. Bunlar tam olarak geri dönüşlü olmayabilir. Bilinen bir antidotu yoktur.
Etkileşimleri:
Alüminyum içeren enjeksiyon veya enfüzyon materyaliyle temas ettirilmemelidir. Karboplatin
nefrotoksik ve ototoksik ilaçlarla birlikte kullanıldığında toksik etkileri şiddetlendirebilir.
2.17.DAKARBAZİN
100 mg ve 200 mg vial mevcut
Depolanma ve saklanması:
2-8 oC arasında buzdolabında saklanır
Sulandırma veya dilüsyon:
% 5 dekstroz ve %0.9’luk NaCl ile sulandırılabilir
Dayanıklılık:
Sulandırıldıktan sonra +4 oC’de 72 saatte kadar korunabilir. Oda sıcaklığı ve normal ışıkta 8
saate kadar kullanılmış olmalıdır
Veriliş yolu:
İV uygulanır
Kontrendikasyonları:
Diğer bütün antineoplastik ajanlarda olduğu gibi gebelik, laktasyon ve ilaca karşı aşırı duyarlığın var olduğu durumlarda kontrendikedir.
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
32 / 32
Uyarılar:
İmmünosüpresif tedavi görenlerde hastanın enfeksiyonlara karşı direnci azalacağından, tedavi süresince enfeksiyon tehlikesi olan ortamlardan uzak tutulmaları gerekmektedir.
Yan Etkileri:
En sık rastlanan yan etki hemotolojik toksisitedir ve ilk olarak lökosit ve trombositleri tutar.
Anemi bazan görülebilir. Bazı olgularda hepatik ven trombozu ve hepatoselüler nekrozla karakterize karaciğer toksisitesi görülmüştür. Anafilaktik reaksiyonlar görülebilir. Gastrointestinal toksisite iştahsızlık, bulantı-kusma, seyrek olarak da diyare şeklinde görülür. Seyrek olarak görülen diğer bir yan etki psödoinfluenza sendromu (39°C ateş, miyalji, halsizlik) olup daha çok yüksek dozlarda görülmektedir. Diğer bildirilen yan etkiler alopesi, eritematöz ve ürtiker benzeri kızarıklıklardır ve çok seyrek rastlanmaktadır.
2.18.DAKTİNOMİSİN (AKTİNOMİSİN-D)
500 mikrogram (O.5 mg’lık flakon şeklindedir)
Depolanma ve saklanması:
15-30 oC arasında bekletilebilir
Sulandırma veya dilüsyon:
1.1 ml steril enjeksiyonluk su ile hazırlanır. %5 Dekstroz ve %0.9 NaCl solüsyonları ile
verilebilir.
Veriliş yolu:
İV uygulanır
Uyarı:
Işık ve nemden korunmalıdır. Günlük doz 15 mikrogram/kg dozunu ve toplam 500
mikrogramı (1 flakon) geçmemelidir. Bunu aşan dozlarda hekime haber verilmelidir
Kontrendikasyonları:
Eğer daktinomisin su çiçeği veya herpes zoster enfeksiyonuna yakın bir zamanda veya enfeksiyon sırasında verilirse, ölümle sonuçlanabilecek şiddetli,jeneralize bir hastalık oluşabilir.
Uyarılar:
Bu ilaç çok toksik olup, toz ve çözeltisi dikkatle kullanılıp uygulanmalıdır. Kaza sonucu gözle
temas ederse, bolsuyla yıkanmalı ve hızla oftalmolojik konsültasyon yapılmalıdır. Kaza ile
ciltle temas ederse, etkilenen kısım en az 15 dakika bol suyla hemen yıkanmalıdır.
Gebelerde kullanılmamalıdır.
Yan Etkileri:
Keyifsizlik, yorgunluk, uyuşukluk, ateş, miyalji, proktit, hipokalsemi, şelat, yutma güçlüğü,
özofajit, ülseratif stomatit, farenjit, iştahsızlık,bulantı, kusma, abdominal sancı, diyare, gastrointestinal ülserasyon, aplastik anemi noktasına kadar varabilen anemi, agranülositoz, lökopeni, trombositopeni, pansitopeni, retikülopeni, alopesi, cilt kabartıları, akne, eritemin artması
veya önceden radyasyona maruz kalmış derinin pigmentasyonunda artma görülebilir.
2.19.EPİRUBİSİN HCL
10 mg, 50 mg ve100 mg flakonları mevcuttur.
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
33 / 33
Depolanma ve saklanması:
2-8 oC arasında buzdolabında saklanır. Dondurulmamalıdır. Işıktan korunmalıdır
Sulandırma veya dilüsyon:
%5 Dekstroz ve %0.9 NaCl solüsyonları ile verilebilir.
Dayanıklılık:
Açılan flakonlar 24 saat içinde tüketilmelidir.
Veriliş yolu:
İntravenöz verilir. Hızlı intravenöz uygulanmamalı ve uygulama süresi 3 dakikanın altında
olmamalıdır.
Kontrendikasyonları:
Daha önce doksorubisin veya daunorubisin gibi diğer antrasiklinlerin maksimum kümülatif
dozları ile tedavi görmüş hastalarda, radyoterapi veya diğer antitümör ilaçların yol açtığı ağır
myelosüpresyon saptanan hastalarda, halen veya daha önce kalp fonksiyonlarında bir bozukluk belirlenmiş olanlarda kontrendikedir.
Uyarılar:
Diğer antrasiklinler için tanımlanan türde bir kalp yetmezliği görülme riskini minimuma indirmek amacıyla, tedavi süresince kalp fonksiyonu dikkatle belirlenmelidir. Serbest akışlı IV serum fizyolojik enfüzyonun tüpüne enjekte edilerek verilmesi önerilir. Enjeksiyon sırasında epirubisinin ekstravazasyonu, ağır doku lezyonlarına hatta nekroza yol açabilir. İntravezikal uygulama bir kateter vasıtasıyla yapılmalı, ilaç mesanede 1 saat kalmalı, bu süre sonunda hastanın idrara çıkması sağlanmalıdır. Epirubisin uygulandıktan sonraki 1-2 gün boyunca idrar
kırmızı bir renk alabilir. Gebelikte kullanılmamalıdır. İntramüsküler veya intratekal olarak olarak verilmemelidir
Yan Etkileri:
Miyelosüpresyon ve kardiyotoksisitenin yanı sıra alopesi, stomatit görülebilir. Ayrıca bulantı,
kusma, diyare gibi gastrointestinal rahatsızlıklar ve hiperpireksi bildirilmiştir. Nadiren ateş, titreme ve ürtiker bildirilmiştir. Anafilaksi görülebilir
2.20.İFOSFAMİD
0.5 gram, 1 gram ve 2 gramlık flakonları bulunmaktadır
Depolanma ve saklanması:
Oda sıcaklığında 20-25 oC arasında saklanır
Sulandırma veya dilüsyon:
Steril enjeksiyonluk su 0.5-1 dakika süreyle flakon çalkalanmalıdır. %5 dekstroz, %0.9 NaCl
ve ringer laktat ile sulandırılabilir ile sulandırılır. Enjeksiyonluk su eklendikten sonra
Dayanıklılık:
Sulandırılmış şekli buzdolabında bekletilmeli ve en fazla 24 saatte tüketilmiş olmalıdır.
Veriliş yolu:
İV infüzyonla uygulanır.
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
34 / 34
Uyarılar:
Ifosfamid dozları Mesna ile uygulanır
Kontrendikasyonları:
İfosfamide bilinen aşırı duyarlılık, kemik iliği fonksiyonunda ciddi azalma (özellikle önceden
sitotoksik ajanlar veya radyoterapi almış hastalarda), enfeksiyon varlığı, böbrek fonksiyonu
bozukluğu ve/veya üriner akımın engellenmesi, sistit, gebelik ve laktasyonda kontrendikedir.
Uyarılar:
Diabetus mellitus, kronik hepatik ve renal yetmezlik gibi immün sistemi zayıflamış hastalar da
özel dikkat gerektirir. Ürotoksik etkisi nedeniyle, prensip olarak, ifosfamid mesna ile kombine
olarak kullanılmalıdır. Gebeliğin ikinci yarısında ancak yaşamsal endikasyon varsa
kullanılmalıdır. Anneler, ifosfamid ile tedavi edildikleri sürece emzirmemelidir.
Yan Etkileri:
Kemik iliği baskılanması (lökositopeni, trombositopeni ve anemi), hemorarjik sistit (makro- ve
mikro-hematüri), hiperaminoasidüri, fosfatüri, asidoz veya proteinüri gibi tübüler renal
fonksiyon bozuklukları, kronik tübüler böbrek bozuklukları olan hastalarda raşitizm veya
yetişkinlerde osteomalazi, ensefalopati, takatsizlik, unutkanlık, depresif psikoz, oryantasyon
bozukluğu, hareketsiz duramama, konfüzyon, halüsinasyonlar, beyincik ile ilgili semptomlar,
idrar tutamama ve konvülsiyonlar, bulantı ve kusma, geri dönüşlü saç dökülmesi, anoreksi,
diyare, konstipasyon, filebit veya pireksi, polinöropati, pnömonit, zayıf görme veya
radyasyona reaksiyonda bir artış görülebilir.
Etkileşimleri:
Diğer sitostatikler veya radyasyon ile etkileşimin bir sonucu olarak miyelotoksisitesi artabilir.
Sisplatin, aminoglikozitler, asiklovir veya amfoterisin B, ifosfamidin nefrotoksik, hematotoksik
ve nörotoksik (SSS) etkilerini artırabilir. İfosfamidin immünosupresif etkisi nedeniyle,
uygulanan aşılara yetersiz yanıt alınabilir. İfosfamid ile birlikte kullanımı varfarinin
antikoagülan etkisini arttırabilir. Allopurinol veya hidroklorotiyazidin birlikte uygulanmasıyla
miyelosupresif etki artabilir. Klorpromazin, triiyodotironin veya disülfiram gibi aldehid
dehidrojenaz inhibitörleri ile birlikte kullanıldığında etkisi ve toksisitesi artabilir. İfosfamid
kullanımı sülfonilürelerin hipoglisemik etkilerini artırabilir. Yakın zamanda veya birlikte
kullanılmaları halinde, fenobarbital, fenitoin veya kloral hidrat ifosfamidin daha hızlı
metabolize olmasına yol açabilir. Süksametoniumun kas gevşetici etkisini artırabilir.
2.21.MESNA:
200 mg ve 400 mg ampul şekli vardır
Depolanma ve saklanması:
Oda sıcaklığında 15-30 oC arasında saklanır
Sulandırma veya dilüsyon:
%5 Dekstroz ve %0.9 NaCl ile verilebilir. Siklofosfamid ve ifosfamid solüsyonları ile birlikte
verilebilir
Veriliş yolu:
İV infüzyonla uygulanır.
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
UÜ-SK ANTİNEOPLASTİK İLAÇ HAZIRLAMA, SULANDIRMA VE
SAKLAMA KILAVUZU
Dok.Kodu
:
KLK-İYK-KT
İlk Yay.Tarihi
:
Revizyon No
:
00
Revizyon Tarihi
:
17 Mayıs 2010
Sayfa
35 / 35
Dayanıklılık:
25 oC’de 24 saat stabildir. Tek başına sitotoksik etkili değildir. Siklofosfamid ve ifosfamid
tedavileri ile birlikte, hemorajik sistit riskini azaltmak üzere verilir
Gözden Geçirme ve Onaylama:
Süreç sahibinin gözden geçirmesi:
Yönetim temsilcisinin gözden geçirmesi:
Yönetimin onayı:
: —————————
Tarih : —————————
Bu doküman Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne aittir. Başkaları tarafından kullanılamaz ve çoğaltılamaz.
Download