hücre yapısı

advertisement
HÜCRE YAPISI
• Eğer 8000 hücre zarını üst üste
koyarsak sadece kitaptaki bir
sayfa kalınlığına ulaşabiliriz.
• Vücudumuz her saniye 2 milyon
alyuvar hücresi üretir.
• Bir elektron mikroskop bir toplu iğne
başından 1 milyon kez küçük cisimleri
gösterebilir.
• Balinadaki hücrelerle bir faredeki
hücreler aynı büyüklüktedir.
BİYOLOJİYİ NASIL
ÖĞRENECEĞİZ????
Hücre ve Canlı boyutları
• Mikroskopların çözünürlüğü objeyi
aydınlatan ışığın en kısa dalga boyu ile
sınırlıdır. Işık mikroskopları objenin
gerçek büyüklüğünü yaklaşık 1000 kez
büyütebilir , bunun üstündeki
büyütmelerde görüntü bulanık görünür.
1 milimetre(mm) = 10 -3 m
-3
1 mikrometre (um) = 10 mm.
-3
1 nanometre(nm) = 10 um
1 Angstrom = 10 nm
Elektron Mikroskopları;
•  1950’lerde biyoloji biliminde kullanılmaya başlandı.
•  Işık kullanmak yerine elektron demetini örneğin içine
veya yüzeyine odaklar.
•  0.002 nm çözünürlüğe ulaşmışlardır, ancak pratikte 2
nm’den küçük yapıları ayırt edemezler. (standart ışık
mikroskobuna göre yüz misli)
•  TARAMALI ELEKTRON MİKROSKOP (SEM) ; örneğin
topoğrafisini inceleyerek üç boyutlu görüntüsünü ortaya
çikarir.
•  TRANSMİSYON ELEKTRON MİKROSKOP (TEM) :
hücrenin iç yapısını incelemede kullanılır.
SEM
•  Elektron demeti, yüzeyi ince film halinde altın ile kaplı
örnek yüzeyini tarar.
•  Örneğe düşen elk. demeti, burada bazı elektronları
koparırve bu ikincil elektronlar oluşan şemayı video
ekranındaki elektronik sinyallere tercüme eden aygıt ile
algılanır. Böylece örneğin üç boyutlu yapısı görüntülenir.
TEM
•  Elektron demetinin ince kesit halindeki örneğin içinden
geçmesi ile görüntü odaklanır.
•  Örnek belirli hücre yapılarına tutunan ve buralarda
yoğunluğu artıran ağır metal atomları ile boyanır.
•  Örnekten geçen elk. daha yoğun bölgelerde daha fazla
dağıtılırken, daha az yoğun bölgelerin içinden geçer.
Şema halinde oluşan görüntü monitöre odaklanır.
•  EM’un avantajı; ışık mikroskobu ile görülmesi olanaksız
birçok hücre organeli görüntülenebilmektedir.
•  EM’un dezavantajlarından birisi; örneğin hazırlanması
için kullanılan yöntemlerin hücreleri öldürmesidir.
Homojenizasyon
Doku
hücreleri
Hücre fraksiyonasyonu
Homojenat
800 g
10 dak
Diferansiyel santrifügasyon
15 dak
• Santrifüj içine koyulan test tüplerini değişik
hızlarda döndüren bir alettir. Ultrasantri
füjler dakikada 130.000 devir yapar.
60 dak
Çekirdek ve
Hücre yapıları
Açısından zengin
çözelti
3 sa
Mitokondri ya
Da kloroplast
Açısından
Zengin çözelti
• Bu işlemin amacı hücreleri kısımlara
ayırarak, temel organelleri elde etmek
ve onları incelemektir.
• Bu yöntemle organellere zarar vermeden
hücre parçalanır.
Hücre zarları
Yapısından
Zengin çözelti
Ribozomlar açısından
Zengin çözelti
Hücre çeşitleri
•  PROKARYOTİK HÜCRE
Yunanca’da Pro; önce- çekirdekten önce
•  ÖKARYOTİK HÜCRE
•  Eu; gerçek karyon; çekirdek
Prokaryot-Ökaryot Hücre
•  Sitoplazma (çekirdek-plazma zarı arası)
•  Zarla çevrili organeller (yok-var)
•  Hücre büyüklüğü (0.1-5, 10-100 Mm)
•  Plazma zarı (hücrenin dış sınırı)
Hücreye hizmet etmek için oksijen, besin ve atıkların yeterli
miktarda geçişine izin veren seçici bir engeldir.
• Bu şemada hücreler kutu şeklinde temsil edilmiştir.
• Herhangi bir objenin boyutu büyüdükçe
bu objenin hacmi onun yüzey alanına oranla
daha fazla artar. Dolayısıyla obje ne kadar
küçükse onun yüzey alanının hacme oranı
o kadar büyüktür.
• Yüzey / hacim oranının büyük olması
hücre ile çevresi arasındaki madde
alışverişini kolaylaştırır.
Toplam yüzey alanı
(Yükseklik* genişlik* kenar
Sayısı* kutu sayısı)
Toplam hacim
(Yükseklik* genişlik*boy*
Kutu sayısı)
Yüzey / hacim oranı
(alan / hacim)
Toplam hacim sabit kalırken
yüzey alanı artar
Prokaryotik hücre yapısı
• Ökaryotik hücrelerde gerçek çekirdek ve zarla çevrili diğer organeller
bulunurken bakteri gibi prokaryotik hücrelerde bu yapılar bulunmaz.
• Bakterilerde bulunan nükleoid DNA’nın yoğunlaştığı bölgedir. Ayrıca
organeller bulunmaz, sadece benzer görevlere sahip zar sistemlerine
sahiptirler.
Ökaryotik hücre yapısı
• Ökaryotik hücreler prokaryotik hücrelerden genelde daha
büyüktürler.
• Kromozomlar zarla çevrili bir çekirdek içinde bulunurlar.
• Hücreler iç zarlarla bölmelere ayrılmıştır. Birçok enzim bu
zarlar üzerinde yer alır.
• Biyolojik zarlar genel olarak, çift tabakalı fosfolipid ya da
diğer diğer lipidlerden oluşmuştur.
Hücre dışı
Karbonhidrat
Hücre zarı
Hidrofilik bölge
Hücre içi
Hidrofobik
bölge
Hidrofilik bölge
Alyuvar hücresi
Fosfolipid
Proteinler
Plazma zarının yapısı
• Plazma zarı ve organel zarları çift tabakalı fosfolipidleri ve bu
tabakalara tutunmuş ya da gömülmüş halde bulunan proteinleri içerir.
Karbonhidrat yan zincirleri plazma zarının sadece dış yüzeyinde
bulunurlar.
• Zarın özgül işlevleri mevcut lipid ve proteinlerin çeşitlerine bağlıdır.
• Örn; mitokondri zarında yer alan enzimler solunumda görev yapar.
Çekirdek
• Ç e k i r d e k z a r ı ü z e r i n d e
100nm çapında porlar
b u l u n u r. P r o t e i n l e r i n ,
R N A’ l a r ı n v e b ü y ü k
makromoleküllerin giriş ve
çıkışını düzenlemede
yardımcı olur. Nüklear lamina
çekirdeğe biçim kazandıran
ağsı yapıdaki protein
filamentlerden oluşmuştur.
Kromozomlar(protein
+DNAmolekülü)
• Ç e k i r d e k i ç i n d e D N A ;
proteinlerden oluşmuş ipliksi
bir yapıdadır ve kromatin
adını alır. Bu yapı hücre
bölüneceği zaman
kromozoma dönüşür.
• Ç e k i r d e k ç i k r i b o z o m a l
RNA’nın sentezlendiği yerdir.
Çekirdek;
•  D N A t a r a f ı n d a n v e r i l e n d i r e k t i f l e r
doğrultusunda mRNA sentezler. Böylece
protein sentezini yönetir.
•  mRNA, nükleer porlar aracılığı ile
stoplazmaya geçer.
•  Stoplazmaya ulaşan mRNA ribozomlarda
mRNA’nın genetik mesajını özgül bir
polipeptitin birincil yapısına tercüme eder.
RİBOZOMLAR
• Ribozomal RNA ve proteinden yapılmış partiküller olup protein sentezini
gerçekleştiren organellerdir. İki alt birimden oluşmuşlardır.
• Serbest ribozomlar
sitoplazmada asılı halde iken, bağlı ribozomlar
endoplazmik retikulum ya da çekirdek zarının dış kısmına tutunmuş halde
bulunurlar.
• Ökaryotik hücre zarlarının birçoğu ya fiziksel devamlılık ya da zardan kopan
iletim vesikülleri aracılığıyla birbirleriyle bağlantılıdır.
İç Zar sistemi
•  Protein trafiğini düzenler.
•  Hücre içindeki metabolik işlevleri yerine
getirir.
•  Organeller;
- ER,
-  Golgi aygıtı,
-  Lizozomlar,
-  Kofullar
ER (Biyosentetik fabrika)
• Endoplazmik retikulum; zarları
üretir ve birçok biyosentetik işlev
yapar.
• Çekirdek zarının devamı biçiminde
olan ER, sisterne adı verilen
bölmelerin oluşturduğu bir ağ
biçimindedir. Ribozom içermeyen
düz ER lipitleri (steroidleri)
sentezler, karbonhidratları
metabolize eder, ilaç yada zehirlerin
detoksifikasyonu,
kasta kalsiyum depolar.
• Üzerinde ribozom içeren ER
(tanecikli ER) ise
hücre zarları ve salgı proteinleri
üretir ve granüllü ER adını alır.
Bu ürünler ER’den tomurcuklanan
iletim vesikülleri ile gidecekleri
hedefe gönderilir.
GOLGİ AYGITI (gönderme-teslim alma)
• Yassıaşmış zar keseciklerinden (sisterne) oluşur.
• ER’den ayrılan iletim vesiküllerinin çoğu Golgi aygıtına gelir. Burada salgılar
değiştirilerek yeni ürün eklenmesi yapılır. Golgi aygıtının cis yüzeyi ER’en
gelen salgı proteinlerini alır. Bu proteinler değişikliğe uğratılır, ayrılır ve
iletim vesikülleri içinde trans yüzeyinden golgiyi terkeder.
Çekirdek
Peroksizom Mitokondri
hasarlı parçası
lizozom
a)Akyuvar içinde lizozom
b)Etkin halde bir lizozom
LIZOZOMLAR (sindirim kompartimanlari)
• Lizozom; hidrolitik enzimler içeren zarla çevrili keselerdir. Makromoleküllerin
hücrenin geri kalanına zarar verilmeksizin sindirildiği güvenli bir ortam
oluştururlar.
• Bu organel hücre makromoleküllerini ve fagositozla alınan bileşikleri
parçalayarak, hücrenin yeniden kullanımına sunar. İnsanın embriyo halindeyken
parmakları arasındaki perde doku tabakası lizozomlar tarafından yok edilir.
Programlanmış hücre ölümünde de lizozomlar önemli rol oynarlar.
• Aktif hidrolitik enzimler
içeren lizozomların
üretiminde ER ve Golgi
aygıtı işbirliği yapar.
• Lizozomlar hücre içine
alınan maddeleri sindirir
ve ortaya çıkan madde
leri hücrenin yeniden
kullanımına sunar.
• Yandaki şema besin
kofulu ile kaynaşan bir
ribozom ile hasarlı bir
mitokondriyi içine alan
bir başka lizozomu
göstermektedir.
Vakuol (Koful); Hücrenin çeşitli bakım bölmeleri
• Bitki hücresindeki
merkezi vakuol depolama,
artıkları uzaklaştırma, hücre
büyümesi ve koruması gibi
işlevler yapar.
• Olgun bitki hücreleri
genellikle büyük bir
merkezi vakuol (çeşitli
inorganik iyonların
temel deposu) içerirler.
• Besin kofulları
fagositoz ile
oluşurken ,tatlısularda
yaşayan protistlerin
çoğu fazla suyu hücre
dışına pompalayan
kontraktıl kofullar
içerir.
• Mitokondriler bütün ökaryotik
hücrelerde bulunan iki zarla
çevrili, çeşitli enzimler, ribozom ve
DNA içeren, hücre solunumunun
yapıldığı organellerdir.
MİTOKONDRI
(Kimyasal enerji dönüşümü)
• Krista adı verilen iç zar
girintileri yüzeyi arttırarak hücre
solunumunun verimini
yükseltir.
• Matrixde ise daha çok hücresel
solunumun ilk reaksiyonları
gerçekleşir.
KLOROPLASTLAR (Işık enerjisinin yakalanması)
Plastid (özelleşmiş bitki organelleri) çeşitleri
• Kromoplast: Meyve ve çiçeklere sarı turuncu rengi
veren pigmentlere sahiptir.
• Amiloplast(Lökoplast): Kök ve yumrularda bulunan
nişasta depolayan renksiz plastidlerdir.
Şekerin
fotosentez
yoluyla
üretiminde iş
gören enzimler,
yeşil renkli
klorofil
pigmentlerini
içerirler.
• Kloroplast: Çift zarlı bir yapıya sahiptir. İçlerinde tilakoid adı verilen yassı
kesecikler vardır. Bazı bölgelerde üstüste Granum adı verilen yığınları
oluştururlar. Tilakoidler dışındaki sıvı, kloroplast DNA’sını, ribozomları ve bir
çok enzimi içeren stroma’dır.
• Kloroplastlar fotosentetik şeker üretiminde görevli enzim ve moleküllerin
yanı sıra, yeşil renkli klorofil pigmentini içerir.
Peroksizomlar (oksidasyon)
• Peroksizomlar çeşitli substratlardan oksijene hidrojen aktararak, yan-ürün
olarak hidrojen peroksit (H2O2) oluşturan enzimler içerir. Karaciğerdeki
peroksizomlar, alkol ve diğer zararlı bileşikleri detoksifiye etmek için bu
zehirlerden oksijene
hidrojen aktarımı
yaparlar. Hidrojen
peroksit üreten
enzimlerle onu
parçalayan enzimler
aynı organelde yer
alır.
• Bu organel protein
ve yağların sitozolde
bir araya gelmesiyle
oluşur ve olgun hale
gelince ikiye ayrılır.
Hücre iskeleti (destek-hareket)
• Hücre iskeleti yapısal destek olmasının yanısıra
hücre hareketi ve düzenleme de görev alır.
• Hücre iskeletini kuran üç temel lif vardır. Bunlar
Mikrotübüller, Mikrofilamentler ve İntermediyer
filamentlerdir.
Mikrotübül
• Mikrotübüller çapları 25 nm
içleri boş çubuklar biçimin
dedir. Tubulin adı verilen
globüler proteinlerden
oluşmuşlardır.
Mikrofilamentler
Mikrotübül
Alfa ve Beta tubulinden
oluşur. Hücre biçiminin
Korunması, sil kamçı
Hareketi, hücre bölünmesi
sırasında kromozom hareketi
Ve organel hareketi
Mikrofilament
Aktin proteinlerden
oluşur. Hücre biçimi
değişiklikleri, kas
kasılması, sitoplazma
akımı ve hücre
hareketini sağlar.
İntermediyer filament
Hücre biçiminin
korunması, çekirdek ve
diğer organelleri yerine
sabitlemek, nüklear
laminayı oluşturmak
gibi görevleri vardır.
• Mikrotübüller hücreye biçim
verip onu desteklemekle
beraber organellerin hareket
ettirilmesinide sağlarlar.
• Kayan mikrotübüller sil ya da
kamçının hareket etmesini
sağlarlar.
• Organellere tutunmuş motor
moleküller organelleri
mikrotübül boyunca hareket
ettirirler.
• Motor moleküller biçimlerini değiştirerek çalışırlar ve mikroskobik bacaklar
gibi öne ve arkaya doğru hareket ederler. Örneğin nörotransmitterleri içeren
veziküller sinir hücrelerinin akson uçlarına bu yolla gelirler.
• Hayvan hücrelerinin çekirdeğine yakın bir bölgede bulunan ve mikrotübüllerin
başlangıç noktasını oluşturan sentrozom, bir çift sentriol içerir. Üç adet
mikrotübül içeren dokuz set halindedir.
• Hücre bölünmesinden önce kendini eşlerler.
• Sil ve kamçılar
mikrotübüllerden
oluşmuşlardır.
• Mikrotübül
çiftleri dynein
adı verilen motor
protein aracılığı
ile hareket
ederler.
• Sil ve kamçının
mikrotübül yapısı
dokuz adet
mikrotübül çifti
bir halka oluşturacak
biçimde dizilmiştir.
• Ortada ise bir mikrotübül çifti bulunur. Sil ve kamçının mikrotübül birliği sentriyol
ile özdeş yapıda olan bazal cisimcik aracılığı ile hücreye tutunur.
• Besinleri ince bağırsakta emen
mikrovilluslar mikrofilamentlerle
güçlendirilmiş hücre uzantılarıdır.
• Bu yapıdaki aktin filamentleri
intermediyer filamentlerin
oluşturduğu ağa tutunmuştur.
b)
a)
c)
• Kas kasılması (a) miyozin kollarının yürüyüşü , birbirlerine paralel olarak
yerleşmiş miyozin ve aktin filamentlerini birbirlerine doğru hareket ettirir.
Bitki hücresinde (b) sitoplazma akımı, paralel aktin filamentlerinin oluşturduğu
halının üzerinde hareket eder. Ameboid hareket(c) hücrenin arka kısmındaki
filamentler miyozinle etkileşerek kasılmaya neden olur.
Bitki hücre duvarları
• Bitki hücreleri önce ince, birincil duvarları yaparlar. Daha sonra hücre
büyümesi durduğu zaman, daha güçlü olan ikincil duvarları, birincil duvar
içine eklerler. Yapışkan orta lamel, komşu hücreleri birbirine yapıştırır.
Bir hücrenin sitoplazması, duvarların içinde yer alan kanallar yani
plazmodesmata aracılığı ile komşu, hücrelerin sitoplazmaları ile devamlılık
içindedir.
• Hayvan hücresinde
hücre dışı matriks
destek, birbirine
yapışma, hareket
ve düzenlemede
görev alır.
• Proteoglikan,
kolojen ve fibronek
tin üç tip glikopro
tein yapıya örnek
verilebilir.
• Bu kompleksler
uzun polisakkarit
moleküllerinden
uzanan ve küçük
ağaçlara benzeyen
proteoglikan moleküllerinden oluşurlar. Fibronektin molekülleri integrinler
denen zar proteinlerini birleştirerek, HDM’yi plazma zarına bağlarlar.
• Hayvan hücreleri arasında temas sıkı
bağlantılar, desmozomlar ve ara
bağlantılardan oluşur.
Ara bağlantılar, hücreler
arasında küçük iyon ve
moleküllerin geçebileceği
genişlikte kanallar
oluşturur.
• Sıkı bağlantılar da komşu hücrelerin zarları kaynaşmış haldedir. Hücre dışı
sıvının epitel hücre tabakasının dışına sızması engellenir.
• Desmozomlar; hücreleri güçlü tabakalar halinde birbirine bağlayan perçinler
gibi iş görürler. Dayanıklı bir protein olan keratinden yapılmış intermediyer
filamentler desmozomları desteklerler.
• Ara bağlantılar (İletişim bağlantıları); komşu hayvan hücreleri arasında
sitoplazmik bağlantılar kurulmasını sağlarlar. Her por tuz iyonlarının,
şekerlerin, amino asitlerin ve diğer küçük moleküllerin geçmesine izin
verecek genişlikte olup, özel zar proteinleri ile çevrelenmiş durumdadır.
Download