KAN DOKU HİSTOLOJİSİ

advertisement
KAN DOKU HİSTOLOJİSİ

Dr. SEVDA SÖKER

Hücrelerarası maddesi
 sıvı olan, özelleşmiş bir bağ doku tipi

Ara maddesi hücrelerinden çok olan bağ dokusu
KAN DOKUSU
Plazma
Serum
Fibrinojen
Hücreler
Eritrositler
Lökositler
Granositler
Nötrofil
Eozinofil
Bazofil
Agranulositler
Monosit
Lenfosit
Trombositler
T Lenfosit
B Lenfosit
Kanın fonksiyonları







O2, CO2 ve elektrolitleri taşımak,
GIS’ten emilen besinleri taşımak,
Atıkları boşaltım sistemine taşımak,( üre gb)
Hormon ve sinyal peptidlerini hedef organlara taşımak,
Lökositlerin bağ dokusuna göç edip işlev görmesi için
transferini sağlamak,
Vücut ısısını regüle etmek,
Asit/baz dengesini ve vücut sıvılarının osmotik dengesini
sağlamak.

Kan hücrelerinden,
fagositik olanlar aracılığıyla hücresel, bağışıklık
maddeleri sentezleyenleri aracılığıyla humoral
bağışıklıkta iş görür.

Canlı organizmanın belirli bir pH(7.4) ve
sıcaklıkta kalmasınıda düzenler. Buna
homeostazis adı verilir.
KAN DOKUSUNUN YAPI ELEMANLARI
 Bağ
doku hücrelerarası maddesinin yerine
plazma
 Bağ doku hücreleri yerine kan hücreleri
 BAĞ DOKU FİBRİLLERİ yerine Fibrinojen
Kan
 Toplam

vücut ağırlığının %7 si,
(5 – 5,5 LİTRE)
%55 PLAZMA
%45 ŞEKİLLİ ELEMANLAR
Kanın Yapısı
*PLAZMA (%55)
Su, protein, yağ,
glikoz,amimoasit,
eriyik tuzlar, vs…
*KAN HÜCRELERİ (%45)
KAN
Plazma
Şekilli
elemanlar
Kan iki kısma ayrılır.
 Kan
hücrelerini içine alan şekilli
elemanlar
 Şekilli
elemanların, proteinler ve
hormonlar gibi önemli maddelerin eridiği
sıvı faz ya da plazma kısmı.
Plazma


Su % 90
Eriyikler % 10

Plazma proteinleri % 7
•
•
•
•
•


Albümin
globülinler (alfa, beta, gama)
Fibrinojen
Kompleman proteinleri
Lipoproteinler
Diğer organik bileşikler % 2,1
İnorganik tuzlar % 0,9

.

Temel plazma proteinleri:




Albumin,
alfa, beta ve gama globulinler,
fibrinojendir.
Albumin: K.C’de üretilir.





En bol miktarda bulunan plazma proteinidir (3.5–
5 g/dl).
Kılcal damardaki kolloid osmotik basıncını
düzenler.
Dokuya gereksiz sıvı geçişini önler.
Metabolik ürün geçişinde etkili.
Suda kısmen ya da tamamen insoluble olan
maddeler (lipidler) plazma içinde albumin ile
taşınırlar.

Alfa, beta ve gama globulinler plazma içinde erimiş
globüler proteinlerdir.
Bağışık sistemde hormon ,lipid ve iyon taşınımı…
gama globulinler immünoglobulinler olup Ak
.oluşumunda

Fibrinojen:


Karaciğerde sentezlenir ve salınır. Bu protein kan kökenli
enzimlerce pıhtılaşma sırasında fibrine dönüştürülür.
Protrombin ve fibrinojen pıhtılaşmada etkili

Kompleman Proteinleri;
mikroorganizmaların yıkımı ve iltihabın yok
edilmesinde;

Lipoproteinler;Trigliseritlerin K.C’e ,
K.c ‘den vücut hücrelerine
Kolesterolün K.c ‘den yine vücut hücrelerine
taşınmasına yardımcı olur.
PLAZMA




KAN SODYUM SİTRAT, SODYUM OKSALAT VE
HEPARİN GİBİ ANTİKOAGÜLAN MADDELERLE
KARIŞTIRILIR.
SANTRİFÜJE EDİLİR.
ÜSTTE KALAN SIVI PLAZMADIR.
SERUMDAN FARKLI OLARAK YAPISINDA
PIHTILAŞMA FAKTÖRLERİ BULUNUR.
SERUM


KAN DAMARDAN ALINIP AÇIK HAVADA
BIRAKILDIĞINDA PIHTILAŞIR.
PIHTIDA ŞEKİLLİ ELEMANLAR BULUNUR.



ÜSTTE KALAN SIVI İSE SERUMDUR.
SERUMUN YAPISINDA FİBRİNOJEN YOKTUR.

Kan damar dışına çıktığında, pıhtı oluşumu ya da
koagülasyon adı verilen kompleks bir reaksiyon
gösterir.

Bu hasarlanmış damarların tamirinde ve kan kaybının
önlenmesinde önemlidir.

Kan örneğine antikoagülan maddeler (heparin, sitrat
vs.) eklendiğinde, santrifüjde 3 major fraksiyona
ayrıldığı ğörülür.

Eritrositler en yoğun fraksiyonu oluşturur ve tüpün
dibinde birikirler

Lökositler daha az yoğundur ve az sayıdadır (kan
hacminin %1’i kadar).
Tüpte eritrositlerin üzerinde ince beyaz ya da grimsi
bir tabaka oluştururlar ki buna "buffy coat" adı verilir.


Buffy coat'ın üst yüzeyinde ince bir tabaka halinde
trombositler bulunur.

En az yoğunluğa sahip olan ise berrak plazma
kısmıdır.
 Kan
incelenmesi aynı zamanda lam
üzerine bir damla kan damlatılıp
yayılarak ta yapılır (kan smear/periferik
yayma).
 Hücreler boyanır ve tipleri ayırdedilir.
Hastalığa bağlı olarak sayılarında
oluşabilen relatif değişiklikler
belirlenebilir.
 Kan yaymaları genelikle eosin, metilen
blue gibi boya karışımı içeren,
Romanovsky tipi karışımlarla boyanır
Romanovsky tipi karışımlar
( giemsa, Wright )
Eosin, Metilen blue

Bazofili: Mor–siyah

Azürofili: Kırmızı–mavi (erguvan)

Eosinofili: Pembe–sarı–turuncu

Nötrofili: Pembe–eflatun
Periferik yayma
KANIN ŞEKİLLİ ELEMANLARI
 ALYUVARLAR
(ERİTROSİTLER)
 AKYUVARLAR (LÖKOSİTLER)
 KAN
PULCUKLARI (TROMBOSİTLER)
Kan hücreleri
Kan hücreleri
Eritrositler
 Eritrositler
yapısal ve fonksiyonel olarak
akciğerlerden dokulara oksijen taşımak
üzere özelleşmiştir.
 Sitoplazmaları oksijen bağlayan protein
olan hemoglobin içerir.
ERİTROSİTLER
(Kırmızı Kan Hücreleri-Alyuvarlar)
*İçerdikleri
hemoglobin
sayesinde O2 taşıyan
hücrelerdir.
*Memelilerde
çekirdeksizken, diğer
omurgalı sınıflarında
çekirdeklidir.
*Sitoplazmada
organeller bulunmaz.
ALYUVARLAR
(ERİTROSİTLER)
BİKONKAV DİSK
ALYUVARLARIN SAYISI


BAYANLARDA :
3
 4,5 – 5 MİLYON / mm
ERKEKLERDE :
3
 5 - 5,5 MİLYON / mm
 Olgun
eritrosit nukleus ve sitoplazmik
organelden yoksundur, bunları
diferansiyasyonu sırasında kaybeder.
 Protein sentezi yoktur.
 Temel görevi O2’yi A.C’den Dokuya
taşımak;
CO2 ise dokulardan A.C taşımaktır.
 Dolaşımda ömrü dolan eritrositler dalak
ve kemik iliğindeki makrofajlarca yok
edilirler(Normal ömür:120 gün)

Eritrositler son derece yumuşak, bükülebilen
ve biçim değişimine neden olan mekanik etki
ortadan kalktığında eski biçimini alabilen
hücrelerdir.

En küçük çaptaki damardan (kapiller)
geçerken baskı ile yassılaşır, daha geniş
damar içine girince de yeniden disk şeklini
alır.

Normal şeklini koruyabilmesi için plazmanın
eritrosit ile ozmotik dengede bulunması
gerekir.
ELASTİSİTE PLASTİSİTE
4 – 5 µm
Eritrosit çapı

9m den büyük çaptakilere


6m den küçük olanlara


anizositoz
Periferik yaymalarda eritrositlerin farklı şekiller
göstermesine


mikrosit.
Eritrosit çap değişimi


makrosit ya da megalosit,
poikilositoz
Bazı hastalık durumlarında nükleer fragmanlar ya da

.
"Howell–Jolly cisimleri.

Eritrositlerin normal pembemsi renginin
azalması ve ortada yer alan soluk alanın
genişlemesi



hipokrom
Hipokromi eritrositlerin normalden az miktarda Hb
içerdiğinin göstergesidir
Normal boyanma özelliği (eritrositin normal
miktarda Hb taşıdığını gösterir) ise

normokrom
Retikulosit
 Kemik
iliğinde yapım sonrası yeni
salınan bazı eritrositler az miktarda
rezidüel GER ve ribozom içerebilirler
(rRNA)
 Bu
yapılar vital bir boya olan Brillant
cresyl blue ile mavi ağsı yapıda
görülürler.
 Bunlar retikülosit olarak adlandırılır.
RETİKULOSİT (POLİKROMATOFİLİK
ERİTROSİT)
 KREZİL
VİYOLE
 rRNA
 PERİFERİK
KANDA
%0,5-1 NİSBETİNDE
BULUNURLAR
Hb.

Hemoglobin oksijen taşıyıcı bir proteindir .

Her hemoglobin molekülü 4 polipeptid subuniti içerir,
bunların her biri demir içeren “hem” grubuna sahiptir

Hemoglobin reverzibl olarak oksijene bağlanabilir ve


karbondioksite bağlandığında


oksihemoglobin oluşur,
karboksihemoglobin oluşur.
Hemoglobin karbonmonoksit ile



karbaminohemoglobin irreversibil bağ oluşturur.
Bu durumda kanın oksijen taşıma kapasitesi azalır.
Yangında duman ile boğulma, baca ve sobadan zehirlenme
gibi
 İnsanlarda
postnatal yaşamda yalnızca
3 form normal kabul edilir.

HbA1
• %97 oranında bulunur. 2α 2β

HbA2
• %2 oranında bulunur. 2α-İki delta zinciri taşır.

HbF
• %1 oranında. 2α, İki gama zinciri taşır.
• Doğumdan sonra HbF miktarının yüksek
seyrettiği olgular talasemi olarak adlandırılır.
Eritrosit membran yapısı
 Eritrositlerin
en dışında bulunan ünit zar
kolaylıkla saf olarak elde edildiğinden
diğer hücrelere oranla en fazla
incelenen ve yapısı bilinen



%50 protein,
%40 lipid (fosfolipid, kolesterol, glikolipidler
v.s.)
%10 karbonhidrat içerir.
 Eritrositlerdeki
major integral membran
proteini glikoforinlerdir.
 Plazmalemmanın iç yüzünde bulunan
spektrin (proteini) eritrosite bikonkav
şekli veren proteindir.

Sferositoz denen eritrositlerin küre şeklinde olduğu
hastalıkta spektrin sentezinde bir bozukluk söz
konusudur.
 Plazmalemmanın
dış yüzü
karbonhidrattan zengin glikokaliks ile
kaplıdır ve burada kan gruplarını (A, B,
O ve Rh) belirleyen antijenler bulunur.
LÖKOSİTLER




Hemoglobin taşımazlar
Çekirdekleri vardır.
Kandan dokuya çıkabilirler.
Vücut savunmasında görevlidirler.
Lökositler
 Eritrositten
daha büyük ama sayıca
daha az hücrelerdir.
 Lökositler sınıflandırılırken ;


Sitoplazmik spesifik granül varlığına bağlı
1- Granülositler
2- Agranülositler.
Yine nukleusun yapısına göre de
mononukleer yada polimorfonukleer
diye de sınıflanabilir.
 Lökositlerde
iki tip sitoplazmik granül
bulunur.
Spesifik ve azürofilik granüller.

Spesifik granüller sadece granülositlerde
bulunur ve boyanma özelliklerine göre
• Nötrofilik,
• Eosinofilik
• Bazofilik.
 Azürofilik
granüller azür grupları ile
kırmızı-mor renkli boyanma gösterirler.
 Eritrositlerin
aksine tüm lökositler
kapillerleri endotel hücreleri arasından
geçerek terkedebilir bu proçese
diapedez adı verilir.
 Bu
yolla çevre bağ dokusu içindeki
enfeksiyona yanıt olarak buraya göç
ederler ve fonksiyonlarını burada
yaparlar.
NORMAL SAYI:6000–9000
/mm³
• LÖKOPENİ: 5000 / mm³

LÖKOSİTOZ :12000 / mm³
BULUNDUKLARI YERLER
KANDA
BAĞ
DOKUSU
LENF SIVISI
ANNE SÜTÜ
LÖKOSİT FORMULÜ
 GRANÜLOSİTLER
(POLİMORFONÜKLEER LÖKOSİTLER)
(POLİMORFLAR)



NÖTROFİL LÖKOSİT
% 60-70
EOZİNOFİL LÖKOSİT
% 2-5
BAZOFİL LÖKOSİT
% 0,5-1
 AGRANÜLOSİTLER


LENFOSİTLER
MONOSİTLER
%25-30
%3-8
Granülositler
 Segmente
nukleusları vardır. Hücre
tipine bağlı olarak lob sayısı 2–7 olabilir.
 Spesifik granüllerinin hepsi membranla
kuşatılıdır ve golgi kompleksinden
tomurcuklanırlar.

Küçük bir golgi kompleksinin yanısıra her granülosit
bir kaç mitokondri ve serbest ribozomlar ve seyrek
GER içerir.
 Spesifik
granüllerinin yanısıra azürofilik
granül de içerirler.
Granülositler
Nötrofil: İnsan kanında en fazla bulunan
lökositlerdir. Çekirdekleri 3-5 lobdan
oluşur. Mikroorganizmalara karşı
koruyucu görev üstlenirler.
Eozinofil: Çekirdekleri genellikle 2
lobludur. Antikor-antijen birliklerini tanır.
Parazitik ve alerjik durumlarda sayısı
artar.
Bazofil: Çok nadir bulunurlar. Çekirdek
düzensizdir ve iyi ayırd edilemeyen 2
lobdan oluşur.
Heparin (pıhtılaşmayı önleyici) ve
histamin (damar genişletici) salgılar.
NÖTROFİL LÖKOSİT (%60-70)
NÖTROFİLLER
 Aynı
zamanda kan akımı dışında,
özellikle gevşek bağ dokusunda
bulunurlar.
 Nötrofiller bakteriyel invazyona karşı
hücresel savunmanın ilk sırasındaki
hücrelerdir.
 Kan akımını terk ettikten sonra genişler
ve ameboid hareketlilik kazanırlar ve
aktif fagositler haline gelirler.
 Bu nedenle mikrofaj olarak ta
adlandırılırlar.

Nötrofillerin yaşam süreleri kısadır.

Dolaşım kanındaki ömürleri 6–7 saattir.

Sonra bağ dokusuna geçerler.

Bağ dokusunda 1–4 gün yaşadıktan sonra
görev yapsalar da yapmasalar da ölürler.

Küçük partikülleri fagosite edebilirler bu
nedenle makrofajlardan ayırmak için
nötrofillere mikrofaj da denir.
BARR CİSİMCİĞİ
 Dişilerde
nötrofillerin nukleusunda
lobların birinden küçük heterokromatik
bir cisim uzanır.
 Bu
inaktif X kromozomunu ifade eder.
Barr cisimciği ya da drumstick adı
verilir.
Nötrofil stoplazmasında


1. AZÜROFİLİK GRANÜLLER (PRİMER
LİZOZOM)
2. SPESİFİK GRANÜLLER
AZÜROFİLİK GRANÜLLER (PRİMER
LİZOZOM)
 AZÜROFİLİKTİRLER.
 SİTOPLAZMADAKİ
GRANÜLLERİN
1/3 Nİ TEŞKİL EDERLER.
SPESİFİK GRANÜLLER
 NÖTROFİLİKTİRLER

SİTOPLAZMADAKİ GRANÜLLERİN 2/3 SİNİ
TEŞKİL EDERLER.
EOZİNOFİL
 10-12
µm ÇAPINDADIRLAR.
 İKİ LOBLU ÇEKİRDEKLERİ
VARDIR.
 SİTOPLAZMALARINDA
ASİDOFİLİK(Spesifik )
GRANÜLLER BULUNMAKTADIR.
EOZİNOFİL LÖKOSİT (%2-5)
Eozinofiller
 Diapedes
ile kan akımını terkedebilir,
yayılabilir ve bağ doku içinde yer
değiştirebilir.
 Sınırlı
fagositoz
EOZİNOFİLLERİN MİKTARI
 PARAZİTER
HASTALIKLARDA,
 ALLERJİK HASTALIKLARDA
KANDA VE BAĞ DOKUSUNDA
ARTAR.
SPESİFİK GRANÜLLER
 Sitoplazmada
karakteristik çaplı, büyük
parlak eosinofilik, eliptik granüller içerir.
 Granüller
lizozim içermeyen özelleşmiş
lizozomlardır.
 Asit fosfataz, katepsin ve ribonükleaz
içerirler.
BAZOFİL LÖKOSİTLER
 9-12
µm ÇAPINDADIRLAR.
 ÇEKİRDEKLERİ AÇIK KROMATİNLİDİR.
 1-2 µm ÇAPINDA BAZOFİLİK,
METAKROMATİK BOYANAN
GRANÜLLERİ VARDIR.
BAZOFİL LÖKOSİTLER (%0,5-1)
BAZOFİLLER

Dolaşımı terkedebilirler ama dokularda
ameboid hareket yetenekleri ve fagositoz
yetenekleri sınırlıdır.

Mast hücreleri ile yapısal ve fonksiyonel
benzerliklerine karşın bu hücreler aynı
değildirler.
Ultrastrüktürel ve gelişimsel farklılık
gösterirler.

 Bazofil
çekirdeğinde yoğun kromatin
bulunur.
 S şeklinde kıvrılmış 3 loba sahiptir.
 Genellikle büyük ve koyu boyalı
granüllerce nukleus maskelenmiştir.
SPESİFİK GRANÜLLER
 YAPISINDA
HEPARİN VE HİSTAMİN
BULUNUR.

HEPARİN :
• ANTİKOAGÜLAN

HİSTAMİN :
• VAZODİLATASYON YAPAR,
PERMEABİLİTEYİ ARTTIRIR

SRS-A :
• (SLOW REACTING SUBSTANCE OF
ANAPHYLAXIS)
Agranülositler:



Lenfositler ve monositler olmak üzere 2
türdür.
Bunlar segmentsiz nukleusa sahip
mononükleer lökositler adı da verilen
hücrelerdir.
Spesifik granülleri yoktur ama azürofilik
granüller içerirler.
Agranülositler
Lenfositler
T-Lenfositler: Hücresel bağışıklık
B-Lenfositler: Antikor üretimi
Monositler
Makrofaj hücreleridir.
LENFOSİTLER
 5-7
µm ÇAPINDA KÜRE ŞEKLİNDE
OLAN HÜCRELERDİR.
 KOYU, YUVARLAK ÇEKİRDEKLERİ
VARDIR.
 ÇEKİRDEKLERİ SİTOPLAZMANIN
3/4’Ü TEŞKİL EDER.
LENFOSİTLER
 Lenfositler
damar dışında da bulunurlar.
 Lenfatik
organlarda gruplar halinde ya
da bağ dokusunda dağınık halde
bulunabilirler.
 Vücudun
yabancı maddeler,
organizmalar ile invazyonuna yanıt
verirler ve bunların inaktive edilmesine
çalışırlar.
 Immunglobulın yapımını uyarırlar(Ag.)
 Kanda bunlara karşı Ak.oluşur.
Lenfositler
 Yabancı
Ag.tanıma ve belleklerine
kaydetme
 Tekrar Ag. İle karşılaşınca ona karşı
tanıma fonk. gösteren hüc.
 Yüzeyinde Ag.tanıyan reseptörler bulunur.
 Bir kısım lenfositler ise Ag. Karşı Ak.
üretecek olan plazma hücresine dönüşür.
(B LENFOSİTLER)

Bu hücreler periferik yayma preparatlarında ayırt
edilemeyen, ancak immünohistokimyasal çalışmalarla
gösterilebilen yüzey moleküllerine göre gruplara
ayrılırlar.
2 major fonksiyonel sınıfları vardır:





T ve B hücreleri.
Kandaki lenfositlerin çoğu
(%90 olgun T hücreleri,
%4-10 B lenfosit,
%1 ise yüzey reseptörü içermeyen NK hüc.
 Lenfositlerin
nukleusu yuvarlak sıklıkla bir
yana doğru yassılaşmıştır.


Küçük lenfositlerde nukleus yoğun olarak
heterokromatiktir. Morumsu–maviden siyaha doğru
boyanır.
Büyük lenfositlerde nukleus büyüktür, daha az yoğundur
ve kırmızımsı mor boyanır.
 Küçük
hücrelerde sitoplazma nukleus
etrafında ince bir halka şeklindedir ve
organelden fakirdir.
 Büyük
hücrelerde sitoplazma daha boldur,
mitokondri, endoplazma retikulumu ve
golgi kompleksi daha iyi gelişmiştir.
B lenfosit

Ki den köken alır,gelişme ve olgunlaşmalarını
diğer lenfatik organlarda(dalak ,lenf düğümü
vs.) tamamlayıp periferik dolaşıma..

Plazma hücrelerine dönüşerek, kanda ve
lenfte dolaşan, spesifik antijen bağlayan
molekülleri (antikorlar ya da
immünoglobulinler) sekrete ederler.

Humoral immünitenin major komponenti
olarak hizmet ederler.
T lenfosit



Ki kökenli , kan damarlarıyla çevresel lenf
organlarına gelir.Burada gerekli özelliklerini
kazandıktan sonra lenf damarları yoluyla
tekrar kan dolaşımına geçer.
Türevleri hücresel immün yanıtın major
hücreleri olarak işlev yaparlar.
Lenfokinler denen (örn. interferon) makrofaj
ve diğer lökositlerin immün yanıtını etkileyen
çeşitli faktörler üretirler.
Çeşitli alt tipleri vardır.
Lenfositler
 (T)



LENFOSİTLER
SİTOTOKSİK
YARDIMCI
BASKILAYICI
 (B)
LENFOSİTLER,
Plazma hücresine dönüşür.
Sitotoksik (killer) hücreler



Yüzeyinde yabancı Ag.olan hücreleri ve virusla
enfekte hücreyi tanıyıp öldürürler.
Hücresel immünitenin primer efektör hücreleridir.
Doku reddi reaksiyonlarında, virüs ile enfekte
hücreler ve neoplastik hücrelerle savaşta (tümör
immünolojisi) major rol oynarlar.
Yardımcı (helper) T hücreleri
 Yabancı
Ag.hücreyi tanıyarak
makrofajlara yardımcı olurlar ve B
hücrelerini ımmun reak.,için uyarırlar.
 Yabancı
antijene karşı yanıt
oluşturulmasında kritik role sahiptir.
B
hücreleri ve diğer T hücrelerinin
aktivitesini arttırır.
Supresör T hücreleri
B lenfositlerin antikor üretimini baskılar ya
da azaltır.
 Aynı zamanda T lenfositlerin hücresel
immün yanıtını baskılar.
 Bağışıklık reaksiyonunun aşırıya
kaçmasını önler.
NK (natural killer) hücreler



B ya da T hücre yüzey reseptörlerini taşımayan,
dolaşımda %5-15 arasında bulunan hücrelerdir.
Bu nedenle eskiden “non-T/non-B lenfositler”
olarak bilinirlerdi.
Daha önceden bir karşılaşma ve uyarılma
olmadan virüs ile bulaşmış hücrelere ve kanser
hücrelerine saldırdıkları için doğal öldürücü
hücreler adı verilmiştir.
MONOSİTLER
 12-20
µm ÇAPINDA KÜRE ŞEKLİNDEKİ
HÜCRELERDİR.
 ÇEKİRDEKLERİ, ATNALI, BÖBREK,
FASÜLYE ŞEKLİNDE OLABİLİR.
 ÇEKİRDEKLERİ AÇIK KROMATİNLİ
OLUP GENELLİKLE EKSENTRİKTİR.
.
MONOSİT (%3-8)
MONOSİT

Sıklıkla büyük lenfositlerle karışır ama monositler
daha büyüktür ve sağlıklı erişkinde beyaz kan
hücrelerinin %3–8’ini oluşturur.

Monositler yalnızca kanda bulunur, ancak kapiller
duvarından diğer dokulara göç etmeden ya da
sinusların döşemesine katılmadan önce dolaşımda 1
haftadan az kalırlar.

Kan akımı dışına çıktıklarında fagositik olurlar ve
tekrar dolaşıma dönüp dönmedikleri bilinmez.
(Fagositik yetenekleri ve mikroorganizmaları hücre
içinde sindirebilmesi nedeniyle dokuda aylarca
kalabilir.)

MONOSİTLER
 Mononükleer
fagositik sistem monosit
kökenli ve vücudun değişik yerlerine
dağılmış olan fagositik hücreleri içerir.
 Örn. karaciğerde Kupffer hücreleri, bağ
dokusundaki makrofajlar gibi.
 Ag. leri tanıyıp,lenfositlere tanıtım yaparak
ımmun cevapta rol alır.
MONOSİTLER
 KUVVETLİ
DİAPEDİK
HÜCRELERDİR.
 KUVVETLİ AMEBOİD HAREKETLİ
HÜCRELERDİR.
 VE KUVVETLİ FAGOSİTİK
HÜCRELERDİR.
 SİTOPLAZMALARINDA BOL
MİKTARDA AZÜROFİLİK
GRANÜLLER YANİ LİZOZOMLAR
BULUNUR.
Trombositler (Platellet)


Membrana sahip, çok az sitoplazma içeren ve çekirdeksiz
yapılardır. Belirgin bir şekilleri yoktur. Megakaryositlerin (dev
kemik hücreleri) sitoplazma parçalarından oluşur.
Görevi pıhtılaşma sırasında dolgu maddesi olmaktır.

ÖMÜR : 5 – 10 GÜN

DALAKTA, KARACİĞERDE FAGOSİTE
EDİLİRLER.

SAYILARI MM3’te 200-400.000 ARASINDA

TROMBOSİTOZ

TROMBOPENİ : 30-35 BİN / mm³
ALTINDADIR.

Kandaki en küçük şekilli elemanlardandır.

İnsanlarda nukleusları yoktur ve kemik iliğindeki
megakaryositlerden tomurcuklanma yolu ile oluşur.

Kan damar yaralanmasında damar yerine
kümelenerek yarayı kapatmaya çalışır ve kan kaybını
önlerler.

Bu şekilde damar endotel hasarını giderme, kanama
sırasında pıhtılaşmayı sağlama fonksiyonu içerir.

Kan yaymalarında kümeler halinde görülürler.
TROMBOSİT
 Trombositin
periferinde hyalomer adı
verilen bölge açık mavi boyanır,
 sentrik
bölgesi granülomer bölgesi
birkaç mitokondri, glikojen granülleri ve
çeşitli mor granüller içerir ve mor
boyanır.
 Azürofilik
granulomer kısmı enzim
deposudur.
GRANÜLOMER HİYALOMER
Trombosit
 Trombosit
membranın dış yüzünde
glikozaminoglikan ve glikoproteinlerden
zengin glikokaliks bulunur ve
trombositlerin

major fonksiyonel özelliği olan adhezyon ile
ilişkilidir.
 Merkezi
granülomer bölgesinde değişik
özellikteki granüller, az sayıda mitokondri
ve glikojen partikülleri bulunur.
 granüller
ayrılır.
oldukça farklı olup üç gruba
α,δ,λ GRANÜLLER
α- GRANÜLLER


0,3 – 0,5 µm ÇAPINDA, KÜRE ŞEKLİNDEKİ
GRANÜLLERDİR.
YAPISINDA;





TROMBOSİT FAKTÖR-3 (TROMBOPLASTİN),
TROMBOSPONDİN,
FİBRİNOJEN,
PIHTILAŞMA FAKTÖRLERİ VS. BULUNUR.
BU MADDELER KANIN PIHTILAŞMASINDA
ÖNEMLİ ROL OYNARLAR.
Δ- GRANÜLLER


0,2-0,3 µm ÇAPINDA, KÜRE ŞEKLİNDEKİ
GRANÜLLERDİR.
YAPISINDA;





HİSTAMİN,
SEROTONİN,
ADP, ATP, Ca++, VS. BULUNUR.
TROMBOSİTLERİN BİRİBİRLERİNE
YAPIŞMASINA VE KESİLMİŞ DAMAR
BÖLGESİNİN BÜZÜLMESİNE YARDIMCI
OLUR.
.
 λ-GRANÜLLER
İSE
LİZOZOMLARDIR
Hidrolitik enzimlerle pıhtının
erimesinde görev alır.
Download