Kan hücreleri

advertisement
Öğr.Gör. Emine KILIÇ TOPRAK
Kanın Kompozisyonu
KAN
KAN HÜCRESİ
PLAZMA
Plazma proteinleri
Serum
Albumin
Eritrosit
su
Trombosit
Granüler Lökosit
Agranüler Lökosit
Nötrofil
Lenfosit
tuz
Glubulin
Çözünmüş gaz
Fibrinojen
Pıhtılaşma faktörü
Lökosit
Eosinofil
hormonlar
Monosit
Basofil
Glikoz
Atık maddeller
KANIN GÖREVLERİ
1.Taşıma görevi;
oksijen, karbondioksit, besinler, atık ürünler
2.Düzenleme görevi;
hormonlar ve ısı
3.Koruma-Savunma görevi;
Lökositler
4.Kanamayı durdurma görevi;
Pıhtılaşma mekanizması
Taşıma Görevi
• Hücreler ile dış ortam arasında madde taşır.
– Sindirilmiş besinlerin dokulara taşınması
– Enzimlerin taşınması
– Metabolik artıkları hücrelerden alarak dışarıya atılacağı
veya zararsız hale getirileceği organlara (böbreklere,
karaciğere, akciğerlere ve ter bezlerine) taşır.
– O2 ve CO2’nin dokulara ve solunum organlarına taşınması
– Hormonların salgılandığı yerden hedef organa taşınması
– Isının dışarı yayılacağı yüzeylere taşınması
Düzenleme Görevi
• Pıhtılaşmayla kanamayı durdurur.
• Kanın deriye akımının artması ya da azalmasıyla
vücut ısısını ayarlar
• Asit baz dengesinin düzenlenmesinde görev
alır.
• Kan
taşıdığı
tampon
bileşiklerle
pH’ın
korunmasına yardımcı olur.
• Optimum vücut sıcaklığını 36-37oC, pH’ı 7,357,45 arasında tutar
• Vücudun iç dengesinin korunmasını sağlar
Koruma Görevi
• Bileşiminde
bulunan
çeşitli
proteinler,
antikorlar ve lökositlerle mikroorganizmalara
ve organizmanın kendine yabancı bulduğu her
çeşit etkene karşı organizmayı korur.
• Vücuda giren yabancı maddelerin (virüs ve
bakteriler) fagosite edilmesi ve antikorlarla
zararsız hale getirilmesi için ortam oluşturur
(Lökositler)
Kanamayı Durdurma Görevi
• Enzim ve kan pulcuklarıyla (trombosit)
kanın pıhtılaşmasını sağlayarak kan
kaybını önler
• Dolaşımdaki kan hacmi, vücut ağırlığının
~%7-8’i kadar
• Erişkin bir erkekte 5-6 litre kadında ise 4-5
litre kan bulunur bu farklılık daha çok vücut
ağırlığıyla ilgilidir. İnsanda vücut ağırlığının
yaklaşık %7’si kandır. Yani vücut ağırlığı 70 kg
olan bir kişide yaklaşık 5 litre kan bulunur.
• Kan hacminin normal oluşuna normovolemi,
az oluşuna hipovolemi, fazla oluşuna
hipervolemi adı verilmektedir.
(yaş, cinsiyet, vücut tipine göre farklı)
– %80’i sistemik dolaşımda
• %75 venöz
• %15 arteryel
• %10 kapiller
– %20’si pulmoner dolaşımda
• %46 venöz
• %46 arteryel
• %7 kapiller
Fiziksel özellikleri
• Rengi kırmızı
– açık-koyu
• Hafif tuzlu
• Yağ asitlerinden dolayı
özel kokulu
• Sıcaklığı 38oC
• pH
– 7.35-7.45
• E;5-6 lt, K;4-5 lt
Hematokrit: kandaki hücrelerin %
miktarıdır.
Sağlıklı erkeklerde % 40-49 kadınlarda ise
% 37-47 oranında bulunur. Kanın santrifüj
edilmesiyle özel çizelgeler yardımıyla
okunur.
Eritrositler, en altta ve en kalın
tabaka olarak,
Lökositler, ortada daha ince bir
tabaka olarak görülür.
Kanın Yapısı
*PLAZMA (%55)
Su, protein, yağ, glikoz,
aminoasit,
eriyik tuzlar, vs…
*KAN HÜCRELERİ (%45)
KAN PLAZMASI
• Hacminin, %90-92` si
su,
geriye
kalanın
çoğunluğunu
plazma
proteinleri oluşturur.
• Aminoasitler,
karbonhidratlar, yağlar,
tuzlar,
potasyum,
kalsiyum, magnezyum,
klorit, anorganik iyot,
hormonlar,
enzimler,
üre, ürik asit, laktik
asit ve antikorlar
Plazmanın Bileşimi
Su
%90-92 tüm diğer elemanların taşıyıcı ortamı
Elektrolitler
Sodyum
Potasyum
Kalsiyum
Magnezym
Klor
Bikarbonat
Fosfat
Sülfat
> %1
145 mM
4 mM
2.5 mM
1,5 mM
103 mM
24 mM
1 mM
0,5 mM
suyu ekstrasellüler kompartmanda
tutar,
tampon olarak etki eder,
membranın uyarılabilirliğinde ve kan
pıhtılaşmasında görev alırlar
Plazmanın Bileşimi-2
Proteinler
albumin
globulin
fibrinojen
Gazlar
karbondioksit
oksijen
nitrojen
%7,3 g (2,5 mM)
%4,5 g
%2,5 g
%0,3 g
tampon olarak etki
eder, diğer plazma
elemanlarını bağlar ve
taşır,
pıhtılaşma faktörleri,
enzimler, enzim
prekürsörleri,
antikorlar, hormonlar
olarak rol oynar
%2 ml (1 mM)
%0,2 ml (0,1 mM)
%0,9 ml (0,5 mM)
 bir atım ürünüdür
 oksidatif metabolizma
 fonksiyon yok
Plazmanın Bileşimi-3
Besinler
glikoz
amino asitler
lipidler (total)
kolesterol
vitaminler
eser elementler
%100 mg (5,6 mM)
%40 mg (2 mM)
%500 mg (7,5 mM)
%150-200 mg (4-7 mM)
%0,0001-2,5 mg (0,00005-0,1 mM)
%0,001-0,3 mg (0,0001-0,1 mM)
Atık ürünler
üre (protein)
kreatinin (kreatin)
ürik asit (nükleik asitler)
bilurubin (hem)
%34 mg (5,7 mM)
%1 mg (0,09 mM)
%5 mg (0,3 mM)
%0,2-1,2 mg (0,0001-0,01 mM)
Hormonlar
%0,000001-0,05 mg (10-9-10-8 mM)
Plazma Proteinleri
• Kan hacminin % 55’i plazmadır. Plazma hacminin de
%92’si sudur. Ortalama olarak 100 ml plazmada 7.6 gr
protein vardır ve üç ayrı sınıfa ayrılırlar.
• Plazmada bulunan proteinler onkotik basınç
oluştururlar.
• Onkotik basınç doku ile kapiller damarlar
arasındaki sıvı alışverişinde önemli rol oynar.
• Plazma proteinlerinin oluşturduğu onkotik basınç
sıvının damar içine geri alınmasını sağlar.
Albümin
• Plazma proteinlerinin %
60’ını temsil ederler.
• Damar duvarında ozmotik
(onkotik) basınç yaratır.
• Albümin
konsantrasyonu
düştüğünde damar dışına
sıvı geçişi olur. Buna ödem
denir.
• Krc’de yapılır
• Taşıyıcı;
– Yağ asitleri
– Hormonlar
– Bilirübin
– Enzim
– ilaç
Regulation of colloidal pressure
Gaw: Clinical Biochemistry; Churchill Livingstone (1999), p. 44.
Globülin
• Plazma proteinlerinin % 36’sı
• Taşıyıcı ve immünglobulinler diye ikiye
ayrılır.
• 3 tipi vardır
1- Gama globulinler
• immunoglobulinler
– antikor (Ab)
2- Alfa ve Beta globulinler (taşıyıcı)
• Alfa ve beta globulinler lipidleri ve
yağda eriyen vitaminleri kanda
taşırlar.
• transport globulinler
– Demir taşıyan transferrin
– Hormon-bağlayıcı (tiroid H)
– Apolipoproteinler (yağlar)
– Steroid-bağlayıcı
(testosterone)
Fibrinojen
• Plazma proteinlerinin % 4’ü
• Kanın pıhtılaşmasında rol alır
• Plazmadan pıhtı uzaklaştırılırsa
= serum.
• Belli şartlarda fibrin denilen ipliksi
yapılara dönüşürler. Fibrinojen
fibrine dönüştüğünde plazmadan
geri kalan sıvıya serum adı
verilmektedir
Serum ve Plazmanın Farkı????
Serum da kanın sıvı kısmıdır.
Ancak serum kan pıhtılastıktan sonra olusan
sıvı kısmıdır.
Serumun plazmadan farkı, serum içerisinde
fibrinojenin bulunmamasıdır.
Serum elde edilmesi için kana herhangi bir
madde ilave etmeksizin pıhtılasması beklenir
ve ardından dinlendirilerek yada santrifüj
edilerek pıhtının (hücresel kısım) dibe
çökmesi saglanır.
1. Alyuvarlar (Eritrositler)
• Kan hücrelerinin % 50`sini
oluştururlar.
• Taşıdıkları hemoglobinden
(15g/dl)
dolayı
kırmızı
renktedirler
• 1mm3 kanda
– erkeklerde 5 – 5.5 milyon
– kadınlarda 4.5 – 5 milyon
• Ort
çapları
7-8
mikrometre
• Kalınlıkları
2,5
mikrometre, merkezde 1
mikrometre
• Ort hacimleri 90-95 fl
• Tüm
omurgalılarda
yükseklere
çıkıldıkça
kandaki sayıları artar
• Bu yapı şekli eritrositlerin yüzey alanının
genişlemesine ve 4 µm gibi çok dar kapillerlerden
geçebilmelerine olanak sağlar.
• Mitokondri ve DNA gibi pek çok organeli
içermezler. Mitokondri olmadığından enerji
ihtiyaçları için aldıkları glukozu oksijensiz olarak
yıkarlar böylece dokular için taşıdıkları oksijeni
maksimum oranda ihtiva ederler
ERİTROSİTLER
(Kırmızı Kan Hücreleri-Alyuvarlar)
• Hemoglobin taşıyan çekirdeksiz ve
organelsiz hücrelerdir.
• İki tarafı içbükey diskler şeklinde
• Alyuvarlar
kılcal
damarlardan
geçerlerken şekillerini önemli ölçüde
değiştirebilirler
• Ömürleri 120 gün kadardır.
• Her bir eritrosit 280 milyon hemoglobin
molekülü içerir
• Karbonik anhidraz enzimini içerir
-fazla miktarda CO2, kandaki H2O ile
tepkimeye girer ve HCO3 halinde
Akc’lere taşınır-
Hemoglobin
• globulin + hem
• Her bir molekül Hb 4 molekül oksijen taşır
• O2 taşıyan Hb
• CO2 taşınımına yardım eder
HEMOGLOBİN
• Eritrosit içindeki proteinin en büyük kısmını oluşturur% 95 oranında
• kanla taşınan oksijenin % 98’i bu moleküle bağlı olarak taşınır
• Eritrosit hacminin yaklaşık üçte birini hemoglobin
– K 14 gr/dl
– E 16 gr/dl
• Hemoglobin molekülü hem ve globin moleküllerinin 4’er tanesinin
bir araya gelmesiyle oluşur.
• Hem molekülünün yapısında bulunan demir oksijeni bağlar
– 1 gr Hb, 1,34 ml O2 bağlar
– Normalde her desilitrede erkekte 21 ml kadında 19 ml oksijen taşınabilir.
• Hemoglobin oksijenle gevşek ve geri dönüşümlü olarak bağlanır.
• Hemoglobin hidrojeni bağlayarak asit baz dengesini düzenler.
Eritrositlerin esas fonksiyonu
akciğerlerden dokulara oksijeni ileten
hemoglobini taşımaktır.
HEMATOPOEZ
• Eritrositlerin üretimi:
•embriyonik yaşamın ilk birkaç
haftasında primitif çekirdekli
eritrositler vitellus kesesinde,
dalak, karaciğerde
•Gebeliğin 2. trimesteri sırasında
esas olarak karaciğer, dalak ve
lenf düğümlerinde
•Gebeliğin son ayı ve doğumdan sonra ise
kemik iliğinde
•5 yaşına kadar tüm kemiklerin ilikleri
•20 yaş üzerinde humerus ve tibanın
proksimal bölümleri dışında uzun
kemiklerin ilikleri yağlanır ve eritrosit
yapımı durur. Bu yaştan sonra eritrosit
yapımı vertebralar, sternum, kostalar ve
iliak kemik gibi kemiklerin iliklerinde
devam eder.
•Yaş arttıkça ilik daha az üretken olur.
•Yetişkin bir insanda eritrositler,
lökositlerin çoğu ve trombositler kemik
iliğinde oluşur.
Kan hücrelerinin oluşma ve farklılaşma
evreleri
Retikülositte,
Hb oranı yüksektir
(yaklaşık %80 kadar)
Nükleus yoğunlaşarak
küçülür
Endoplazmik retikulum
vardır
Az miktarda golgi
kalıntısı, mitokondri ve
sitoplazmik organeller
içerir.
Retikülositler kemik
iliğinden diapedez
yoluyla (kapiller
membranın porlarından
sıkışarak) kana geçerler.
Retikülositlerdeki
bazofilik materyal 1-2
günde kaybolur ve olgun
retikülosit haline
dönerler.
Eritrosit üretiminin temel düzenleyicisi olarak doku
oksijenlenmesi:
Dokulara taşınan oksijen miktarının azalmasına neden olan
her koşul eritrosit üretim hızını arttırır. Havadaki oksijen
miktarının büyük oranda azaldığı çok yüksek yerlerde
dokulara yetersiz oksijen taşınır ve bu eritrosit yapımının
artmasına neden olur.
• Eritrosit üretimini arttıran esas
faktör dolaşımdaki yaklaşık
34.000 molekül ağırlığındaki
glikoprotein olan eritropoietin
hormonudur.
• Normal kişilerde tüm
eritropoiteinin yaklaşık % 90’ı
böbreklerde geri kalanı
karaciğerde sentezlenir. Bu
hormon eritroblastları oluşturan
kök hücrelerinin ve
eritroblastların bölünmesini
uyarır. Ayrıca hemoglobin
sentezini de arttırarak fonksiyonel
eritrositlerin oluşmasına neden
olur.
• Eritrositlerin olgunlaşma
evrelerinde ise vitamin B12 ve
folik asit önemli iki vitamindir. Bu
vitaminlerin eksikliğinde
Megaloblastik anemi oluşur.
• Eritrositlerin yıkımı: Eritrositler kemik iliğinden dolaşıma
çıktıkları zaman yıkılmadan önce ortalama 120 gün dolaşımda
kalırlar.
• Eritrositler yaşlanmaya başladıkça metabolik sistemleri
giderek daha az aktif hale gelir ve yaşamsal olayları zayıfladığı
için hücre daha kırılgan olmaya başlar.
• Ayrıca bu süre boyunca çeşitli mekanik streslere maruz
kaldıklarından fonksiyonel özellikleri kaybolmaya başlar.
• Bu durumda yıkılmalarına ve yenilerinin sentezine gerek
vardır.
• Eritrosit membranı kolayca zedelenebilir hale geldiği zaman
dolaşımdaki dalak gibi bazı dar noktalardan geçerken
eritrositler yırtılır ve yıkılır (hemoliz) veya buradaki fagositoz
yapan hücreler yaşlı eritrositleri tanır ve hemoliz olmadan
önce onları fagositoza uğratarak (yutarak) ortadan kaldırır.
• ayrıca bu fagositoz olayı karaciğer ve kemik iliğindeki bazı özel
hücrelerce de gerçekleştirilir.
Demir metabolizması
Demirin Barsaktan Emilimi
Hematokrit
Erkekte: % 44-46
Kadında: % 40-42
Sedimantasyon:
Pıhtılaşmasına engel olunmuş kanın eritrositlerinin rulo
formu oluşturarak para yığınları şeklinde çökme hızlarına
denir.
Westergren (200 mm dereceli pipet) adı verilen bir aletle
ölçülmektedir.
Erkek:3-8 mm /saat
Kadın:7-12 mm / saat
ESH (Alyuvar çökme hızı)
• ESH'ın azaldığı durumlar:
. Polisitemi
• ESH'ın arttığı durumlar:
• . Enfeksiyon hastalıkları  globulin artışı
. Doku yıkımı hastalıklarıfibrinojen artışı
Tümörler
. Verem
. Romatizmal ateş
. Romatoid artrit
. Bağ doku hastalıkları
. Glomerülonefrit
. Miyokard enfarktüsleri
• Anemi= Kansızlık
•
•
•
•
•
Sebepleri:
Demir eksikliği (en sık)
Kan kaybı
Eritrosit yapım bozuklukları
Eritrositlerin yapısındaki bozukluklar nedeniyle
normal yaşam sürelerinden önce dolaşımdan
yıkılarak uzaklaştırılmaları
• Aneminin tersi duruma ise polistemi adı verilir.
Anemiler
• Kan kaybı anemisi
• Aplastik anemi
Kurşun, x ısınlarına maruz kalma
• Megaloblastik anemi
B12 vit
Folik asit
İntrinsik faktör
• Hemolitik
orak anemi
hücre anemisi(sickle cell anemi)
TalasemiAkdeniz anemisi; hemolitik anemi
(Hb’deki alfa veya beta zincirlerinden biri eksik)
Polisitemi
• Sekonder polisitemi
Hipoksi
Dolaşım bozuklukları
Akciğer hastalıkları
yüksek yer
• Poisitemi vera
» Gen anormalliği, viskozite artar
• Kan grupları
• Eritrosit membranında özellikleri kalıtımla belirlenen
özel yapıda glikoproteinler veya glikolipitler bulunur.
Bunlara yüzey antijeni denmektedir.
• Bu antijenlere aynı zamanda aglutinojen de
denmektedir.
• A, B ve D (Rh) antijenleridir.
• Bunlara göre A, B, AB ve O olmak üzere 4 ana kan
grubu bulunur.
• A grubu kanda sadece A aglutinojeni
• B grubu kanda sadece B aglutinojeni
• AB grubu kanda sadece AB aglutinojenleri
bulunurken
• O grubu kanda hiç aglutinojen bulunmamaktadır.
• Aglutinin: Bunlar plazmada bulunan ve yabancı
eritrositler ile antijenlere saldıran moleküller
(antikorlar)dir.
• A grubu kanda anti-B aglutinin’i
• B grubu kanda anti-A aglutinin’i
• O grubu kanda hem anti-A hemde anti-B
aglutinin’leri bulunurken
• AB grubu kanda ise anti-A ve anti-B
aglutininleri bulunmamaktadır.
• Aglutinin + Aglitinojen = Aglutinasyon =
Hemoliz.
Kan grupları
Genotipler Kan grubu Aglütinojenler
Aglütininler
Antijen
Antikor
00
0
----
0A veya
AA
A
A
Anti A ve Anti
B
Anti B
0B veya
BB
AB
B
B
Anti A
AB
A ve B
----
Rh kan grupları
• 6 tip Rh faktörü vardır
• C, D, E ve c, d, e
• Tip D en yaygınıdır
Eritroblastozis fötalis (Yeni doğanın
hemolitik hastalığı)
• Baba Rh +
• Anne Rh –
• Bebek Rh +
Bebek babasından Rh (+) antijeni alır, anne bebeğin
Rh antijeni ile karşılaştıktan sonra
anti-Rh
aglütininler geliştirir. Plasentadan geçen bu
aglutininler
fetusun
kanında
eritrosit
aglutinasyonuna yol açar. 1. gebelikte genellikle
annede bebeğe zarar verecek ölçüde aglutinin
yapılamaz. Gebelik sayısı arttıkça risk artar.
Yeni doğanın hemolitik hastalığı
• Fetüs doğumda anemiktir.
• Ölüm nedeni genellikle ağır anemidir.
• Hızlı üretim nedeniyle periferde
çekirdekli blastik hücreler vardır.
• Kern ikterus: Bilirübinin bebeğin
bazal ganglionlarında depolanmasıyla
kalıcı mental bozukluklar yada beynin
motor bölgelerinin hasarı.
Kan uyuşmazlığına bağlı transfüzyon reaksiyonları
• Vericinin kanındaki aglutinojen önemlidir.
• Örneğin, A grubundaki bir kişiye B grubu kan
verilecek olursa vericinin eritrositlerindeki B
aglutinojeni ile alıcının plazmasındaki anti-B
aglutininin reaksiyonu sonucu aglutinasyon ve
hemoliz gelişir.
• Hemolizin şiddetine bağlı olarakta sarılık
gözlenebilir.
Lökositler
• Organizmanın savunma sisteminin hareketli
elemanlarıdır.
• Organizmayı bakterilere, virüslere, parazitlere
ve tümörlere karşı savunurlar
• Patojenlere karşı vücudu korurlar ve toksinler ile
artık maddeleri temizlerler
• 4000 –11000 mm3 arasında değişebilir.
• <4000 ise lökopeni,
• >11000 ise lökositozis denilmektedir.
• Lökositoz enfeksiyon belirtisidir.
LÖKOSİTLER
1) Granülositler
2) Agranülositler
• Granülositler ; nötrofiller, eozinofiller ve
bazofiller olmak üzere 3 ayrı tipe ayrılır
• Agranülositler ; monosit, lenfosit ve plazma
hücreleri olmak üzere 3 ayrı tipe ayrılır
• Granülositlerde sekresyon vezikülleri ile
lizozomlar bulunur.
• Lökositlerin Özellikleri
• Lökositler dolaşımdan hasarlı dokuya veya yabancı organizmaların
istila ettiği yapılara kolaylıkla geçerler. Dolaşımdaki lökositler başlıca
özellikleri şöyle sıralanabilir.
• Ameboid hareket yapabilirler. Bu hareketlerde hücre iskeletlerinin
aktin ve miyozin mollekülleri rol oynar ve ATP harcanır. Bundan
dolayı kan damarlarından diapedez yoluyla çevredeki dokuya
geçebilirler.
• Belli kimyasal maddelere doğru hareket edebilirler. Kemotaksi
denen bu özelliklerinden dolayı istilacı organizmalar, artık ve ölü
organizmalara ulaşabilirler.
Lökositler
Granüllü lökositler
%
Nötrofiller
50-70
Eozinofiller
1-4
Bazofiller
0-1
Agranüler lökositler
Monositler
2-8
Lenfositler
20-40
Bazofiller
• Bazik boyalarla boyanan çok sayıda mavi veya mor granül
içerirler.
• Çok nüleusludurlar ve çapları 8-10 mikron kadardır.
Dolaşımdaki lökositlerin % 1’inden azını (0.6) oluştururlar.
• Heparin, histamin, bradikinin ve seratonin salarlar
• Allerjik reaksiyonlarda önemli rol oynarlar
Eozinofiller
• Granülleri kırmızı bir boyayla boyanır
• Dolaşımdaki lökositlerin %2-4 kadarını oluştururlar , 2
loblu nükleusa sahip lökositlerdir.
• Zayıf fagositik ve kemotaksi gösterirler
• Parazitik enfeksiyonlarda sayıları artar
• Güçlü hidrolitik enzimler salarlar
Nötrofiller
• Dolaşımdaki lökositlerin % 50-70’i nötrofildir.
• Olgun bir nötrofilin çekirdeği 2-5
segmentlidir.
• Bu yüzden polimornükleer lökositler olarak
da isimlendirilirler.
• Hasarlı dokuya ilk ulaşan lökositlerdir.
• Kanda 4-8 saat, dokuda 4-5 gün yaşarlar
• Enfeksiyon bölgesine hızla giderler
• Fagositik özellikler kuvvetlidir
• Proteolitik enzim içeren bol miktarda lizozom
içerirler
• Akut bakteriyal enfeksiyonlarda sayıları
artar
GARFİELD KURALLARI
1. Canlılar yorgun doğar, dinlenmek için
yaşar.
2. Çalışmak yorar.
3. Yarın yapabileceğin işi bugün yapma.
4. Bugünün işini yarına bırakma,
erteleyebileceğin kadar ertele.
5. Dinlenen birini görünce, ona eşlik et.
6. Oturmak mümkünse ayakta durma,
yatmak mümkünse oturma.
7. Çalışma isteği gelince, hemen bir yere
otur ve geçmesini bekle.
8. Tembellikten kimse ölmemiş.
AGRANÜLOSİTLER
• MONOSİTLER
• LENFOSİTLER
Monositler
• Dolaşımdaki lökositlerin % 2-10’unu oluştururlar. Çapı 15
µm olan böbrek şeklinde çekirdek ihtiva eden
hücrelerdir. Bir monosit kan dolaşımında 24 saat kadar
kaldıktan sonra periferdeki dokulara geçer ve makrofaj
adını alır
• Kanda aktif değiller, doku düzeyinde güçlü fagositik
özellik kazanırlar
• Örneğin; kupffer hücreleri, histiyositler, alveolar
makrofaj, osteoklast, mikroglia gibi.
• Monositler ve makrofajlar da aktif fagozitoz yeteneğine
sahip hücrelerdir.
Nötrofil ve Makrofajların özellikleri
•Diapedez
•Kemotaksi
•Fagositoz
Lenfositler
• Sinir dokusu hariç her türlü dokuda
bulunurlar.
• İnce bir sitoplazma var
• Kemik iliğinde meydana gelirler.
• Lenf düğümleri ve diğer lenfoid
dokulardan lenfatik drenaj ile sürekli
dolaşıma katılırlar
• Birkaç saat sonra diyapedez ile,
dokulara geçerler; sonra tekrar
lenfe girerler ve kana geri dönerler
• Bu nedenle yaşam süreleri, vücudun
gereksinimine göre haftalarca veya
aylarca olabilir
• Çoğu bağışıklık işlevinde kullanılırlar.
Vücudun Enfeksiyonlara Direnci bağışıklık
ve alerji
Vücudun Enfeksiyonlara Direnci bağışıklık
ve alerji
Doğal bağışıklık
-akyuvar makrofaj sistemi
- mide asidi ve sindirim enzimleri
- deri
- kandaki bazı kimyasal ajanlar
• Edinsel bağışıklık
- İmmun sistem tarafından üretilen antikor ve aktif
lenfositler
- Aşılama
• Lenfositler: Eritrosit büyüklüğünde ve koyu
boyanan hücrelerdir.
• Dolaşımdaki lökositlerin % 20-30’u lenfosittir.
• T ve B lenfositleri diye iki ayrı tipi
bulunmaktadır.
• B LENFOSİTLER
– HUMORAL BAĞIŞIKLIK
• Antikor üretimi
• T LENFOSİTLER
– HÜCRE-ARACILI BAĞIŞIKLIK
– SİTOTOKSİK
– Virüs, bakteri ve kanser
hücrelerine karşı uzun-süreli
koruma
– Effektör T hücreleri, Tefektör ,
bağışıklık sistemi baskılanınca etki
eder
– Yardımcı T hücreleri;T HELPER B
hücrelerini aktive eder
– Baskılayıcı T hücreleri; T
SUPRESOR, B hücre aktivitesini
inhibe eder
– Bellek hücreleri; T BELLEK, aynı
antijenle ikinci kez karşılaşınca
uyarılır
B lenfosit
• Humoral immüniteden sorumludurlar.
• Aktiflenen B hücreleri plazma hücrelerine
dönüşürler.
• Plazma hücrelerinden salgılanan antikorlar vücuttaki
yabancı hücrelere veya dokulara saldırırlar
Hemapoetik kök hücreden köken alırlar
- Karaciğer ve kemik iliğinde üretilirler
Plazma hücreleri
• Bir
antijenle
karşılaştıklarında,
B
lenfositler
antikorları
sentezleyen
plazma
hücrelerine dönüşürler
• Normal olarak
bulunmazlar.
kanda
• Lökosit Üretimi ve Düzenlenmesi
• Lökosit üretimi temel olarak kemik iliğindeki kök
hücreden yapılmaktadır. Nötrofil eozinofil ve bazofil
gelişmesi kemik iliğinde tamamlanır.
• Monositlerin farklılaşması kemik iliğinde başlar sonra
dolaşıma oradan da dokulara geçerek makrofaj haine
dönüşürler.
• Lenfositler ise yine kemik iliğinde yapılır fakat
olgunlaşmaları için timus, dalak ve lenf düğümleri
gibi periferik lenfoid dokulara göç ederler.
Kan hücreleri
Lösemi
• Dolaşım kanında anormal akyuvar sayısının
çok artmasıdır
• Lenfoid lösemilenf düğümünden kaynaklı
• Miyeloid lösemikemik iliğinden kaynaklı
Antikorlar
• Ig G, insanda en çok bulunur
•Ig E, alerjide önemlidir
•Ig M,
•Ig A
•Ig G
Aşılama
• Ölü organizmalarla (boğmaca, difteri, tifo)
• Toksik özelliğini kaybetmiş ancak antijenik özelliğini
kaybetmemiş toksinlerle (tetanus, botilism)
• Zayıflatılmış canlı aşılar
(çocuk felci, kızamık,
suçiçeği, tbc)
Trombositler (Kan
Pulcukları)
• Yuvarlak oval 2-4 mikron çaptalar
• Megakaryositlerden oluşurlar
• Kanda 150-300 bin/ mm3 kadar
bulunurlar
• Nukleusları yoktur, çoğalmazlar
• Sitoplazmalarınada aktin, miyozin
gibi kontraktil elemanları vardır
• Bol kalsiyum depolarlar
• Sitoplazmalarında başka bir çok
aktif madde bulundururlar
• Trombositler
(Plateletler)
• Normalden az olmalarına trombositopeni,
çok olmalarına trombositoz denir.
• Üretim yerleri kemik iliğidir. Buradaki
megakaryosit denen dev hücrelerden
sentez edilmektedirler.
• Görevleri:
• Pıhtılaşmada gerekli olan kimyasal
maddeleri taşımak
• Hasara uğrayan kan damarı çeperlerinde
geçici tıkaç oluşturmak.
• Pıhtı oluşumundan sonra kasılarak pıhtının
çapını ve damar çerindeki hasarın çapını
azaltmak
• Trombositler
Şişerler ve düzensiz şekil alırlar, sayısız psödöpotlar
uzatırlar
Kasılarak içlerindeki aktif maddeleri salarlar
Adezyon
Agregasyon
Damar
Hasarı
Endotelial
mediatörler
Vazokonstriksiyon
Trombosit
adhezyonu
Trombosit
agregasyonu
Doku faktörü
Plazma
faktörleri
Vasküler Faz
Geçici
Trombosit Trombosit Fazı
tıkacı
Fibrin
Plazma Fazı
• Damar Spazmı
Kan kaybının azalması
Sinirsel refleksler (ağrı vb uyaranlar ile)
Lokal miyojenik spazm**
Doku ve trombosit kaynaklı lokal humoral
faktörler (Küçük damarlarda trombosit
kaynaklı TXA2)
Damar ne kadar çok zedelenirse spazm derecesi
o kadar büyük olur.
Dakikalar, saatler
Trombosit tıkacı
oluşumu, koagülasyon
Trombosit tıkacı oluşumu
Damardaki hasar küçükse kan
pıhtısı yerine sadece trombosit tıkacı ile kapatılır.
1. Trombositler vWF
sentezler
2. ADP, seratonin salınır,
trombosit agregasyonu
gerçekleşir
3. Tromboxan A 2 ve PAF ,
TIKAÇ oluşturan
maddeler
Trombosit
agregasyonu
Damar hasarı büyükse kan pıhtısı oluşur
• 1-2 dk içinde pıhtılaşma başlar
• 3-6 dk’da pıhtı tamamlanır
• 20-60 dk’da pıhtı büzüşür
Pıhtılaşma Mekanizması
1. Protrombin aktivatörünün oluşması
2. Oluşan protrombin aktivatörünün Ca2+ iyonlarının
beraberliğinde protrombinden trombin oluşturması
3. Trombinin fibrinojene etki ederek fibrin ipliklerini
oluşturması. Fibrin iplikleri kan hücrelerini ve plazmayı
içine alarak bir kitle oluşturur, buna pıhtı adı
verilmektedir.
• Pıhtılaşma 3 ana basamakta meydana gelir:
• A) Protrombin aktivatörü oluşumu
Ca++, trombosit
• B) Protrombin
Trombin (Proteolitik
enzim)
• C) Fibrinojen
Fibrin monomeri
Ca++
•
Fibrin iplikçikleri
Fibrin Stabilize edici faktör (XIIIa)
Plazma globulinleri
•
Çapraz bağlı Fibrin iplikçikleri
• Protrombin aktivatörü oluşumu hız sınırlayıcı basamak
• Protrombin aktivatörü
2 yolla oluşur:
• 1) Damar duvarı ve
çevresindeki dokuların
travmaya uğramasıyla
başlayan ekstrensek yol
• 2) Kanın kendi içinde
başlayan intrensek yol
• Pıhtılaşma ekstrensek ve intrensek sistemlerin aynı anda
aktivasyonu ile başlatılır.
• Ekstrensek yol patlayıcı bir şekilde oluşur.
• İntrensek yol daha yavaş gelişir.
• Pıhtı oluştuktan sonra birkaç dakika içinde kasılmaya başlar.
[Pıhtının retraksiyonu (büzüşmesi) ] Pıhtı retraksiyonunda
trombositler önemli rol oynar. Pıhtı içindeki sıvının çoğu
ayrılır (serum).
• Pıhtı retraksiyonu ile damar uçları birbirine yaklaştırılır
Hemostazın son aşaması
Pıhtı
Fibroblastlarca bağ dokusuna
dönüştürülür
Enzimatik etki ile pıhtı eritilir.
Pıhtının bağ dokusuna dönüştürülmesinde trombositlerden salgılanan büyüme
faktörünün de etkisi vardır.
Pıhtının tümüyle fibröz dokuya dönüşmesi 1-2 hafta sürer.
Normal Damar Sisteminde
Pıhtılaşmanın önlenmesi
(Intravasküler
Antikoagülanlar)
• Endotele ait faktörler
1)Endotelin düzgünlüğü
2)Glikokaliks tabakası
3) Trombomodulin
• Protein C
Klinik Kullanımda
Antikoagülanlar
•
•
•
•
•
•
•
Heparin
Kumarin
Sitratlı bileşikler
EDTA
t-PA
Urokinaz
Streptokinaz
Kan damar içinde neden pıhtılaşmaz???
•Normal koşullar altında
•Antikoagülanlar
Prokoagülanlar
Damar zedelendiğinde Prokoagülan aktivasyonu
oluşumu
Pıhtı
Kan Pıhtılaşma Testleri
• Kanama Zamanı
1-6 dk
• Pıhtılaşma zamanı
6-10 dk
• Protrombin zamanı
12 sn
Pıhtının Erimesi
Yaralanan Doku
Alfa-2 Antiplazmin
Doku Plazminojen
Aktivatörü (t-PA)
Plazminojen
(Profibrinolizin)
Plazmin (Fibrinolizin)
Pıhtının Erimesi, Faktör V, VIII, Protrombin,
Faktör XII’nin sindirilmesi
• Hemostaz Bozuklukları
• Kan damarlarında aşırı pıhtı oluşmasına
Trombüs denir.
• Kanda serbestçe dolaşan pıhtılara emboli adı
verilir.
• Hemofili pıhtılaşma faktörlerinin yetmezliği ile
meydana gelen genetik bir hastalıktır.
Kanama bozuklukları
Koagulasyon
- hemofilia A ve B
Platelet bozuklukları
- Trombositobenia
Kapillar frajilite
- Vitamin C eksikliği
- Kalıtsal hemorajik bozukluklar
Hemophilia A
• Genetik Faktor VIII eksikliği
• X bağlıdır. Sadece erkeklerde görülür
• 1:10,000
Download