haftalık bülten haftalık bülten 4 Mart 2013 Ecicek Geçen haftanın özeti PPK ekonomik aktivitedeki canlanmanın güçleneceğini öngörüyor. 19 Şubat tarihli PPK toplantısının özetine göre, temel enflasyon göstergelerinin ılımlı seyrini koruması bekleniyor. Ayrıca, ekonomik aktivitenin hızlanma sürecinde olmasına rağmen, sanayide kapasite kullanımının düşük seviyelerde olmasının, enflasyon üzerindeki yukarı doğru baskıları sınırlaması bekleniyor. Böylece, petrol fiyatlarında son zamanlarda görülen artışlara rağmen, Kurul enflasyondaki düşüşün süreceğini öngörüyor. İnan Demir +(90) 212 318 5087 [email protected] Başak Karaaslan +(90) 212 318 5096 [email protected] 2012’nin son çeyreğindeki sanayi üretimi verileri üzerine, Kurul ekonomik aktivitedeki canlanmanın beklenin altında kaldığını ifade ediyor. Toplantı özetine göre, iç talepteki canlanma sanayi üretimine yansımadı; bunun olası bir sebebi, firmaların stoklarını eritmekte olması olabilir. Kurul, son dönemde otomobil satışları, dış ticaret verileri, krediler, tüketici güven endeksi ve anketlerden alınan sipariş beklentileri gibi göstergelerin, yurt içi nihai talepte hem tüketim hem de yatırım talebi kaynaklı olmak üzere, kayda değer bir artışa işaret ettiğini belirtti. Kurul ayrıca, ikinci çeyrekten itibaren üretimin daha hızlı büyüyeceğini öngördü. Bunlara ek olarak, 2012’nin son çeyreğindeki cari işlemler ve dış ticaret açıklarının gösterdiği gibi, PPK iç ve dış talep arasında süregelen bir değerlenme trendi olduğuna dikkat çekti. Kurul, ithalatın iç taleple birlikte kademeli olarak hızlanabileceğini de belirtti. Para politikası ve riskler açısından, PPK geçtiğimiz 3 ayda kredi büyümesinde kayda değer bir hızlanma olduğunu belirtti. Kurul ayrıca, aynı dönemde sermaye girişlerinin hızlanmasının TL’nin değerini artırıcı yönde baskı oluşturduğuna dikkat çekti. PPK, gecelik borçlanma faizini düşürerek TL tarafındaki değerlenme baskılarını azalttığını ve makro finansal riskleri sınırladığını söyledi. PPK ayrıca, Risk iştahındaki iyileşmenin, gelişmekte olan ülkelerde süregelen faiz indirimlerinin ve rezerv opsiyon mekanizmasının daha etkin şekilde kullanılmasının, gecelik borç verme faizinin de indirilmesini mümkün kıldığını bildirdi. Son olarak, kredi artışındaki ivmelenmeyi makul seviyelere getirmek için, PPK zorunlu karşılık oranlarında artışa gidilmesinin faydalı olacağını ifade etti. İlerleyen dönemlerde, PPK’nın düşük kısa vadeli faiz oranı ve sıkı makro ihtiyati önlemlerden oluşan politika karışımına bağlı kalacağını düşünüyoruz. Buradaki en önemli risk ise, politik sebeplerle (İtalyan seçimi gibi) Avrupa’daki krizin yeniden şiddetlenmesi olabilir. Türkiye’ye sermaye girişini engelleyebilecek böyle bir gelişme, düşük kısa vadeli faizlere ve sıkı makro ihtiyati sıkılaşmaya dayanan politikalara olan gereksinimi azaltabilir. Deniz Çiçek +(90) 212 318 5096 [email protected] Gökçe Çelik +(90) 212 318 5096 [email protected] haftalık bülten Tüketici güveni iyileşmeye devam ediyor. Tüketici güven endeksi, Şubat’ta bir önceki aya göre %1.2 oranında artarak, 75.79’dan 76.66’ya yükseldi. İlk defa Ocak ayında yeni formatında yayınlanmaya başlayan endeks, böylece ard arda dört ay boyunca artış kaydetmiş oldu. Ancak, son ayki artış önceki ayların altında gerçekleşti. Tüketici güvenindeki devam eden yükseliş trendi, iç talebin 2012’nin son çeyreğinden itibaren hızlanma sürecinde olduğu yönündeki görüşümüzle uyuşuyor. Endeksin alt kategorilerine bakınca, önümüzdeki 12 aydaki genel ekonomik durum ve tasarruf etme ihtimalinde gözlemlenen gelişmeler dikkate değer. Bu kategoriler, sırasıyla %1.7 ve %9.5 oranında iyileştiler. Diğer taraftan, önceki verilerle çelişkili bir mesaj veriyor gibi görünen başka bir endeks, önümüzdeki 12 ayda hanehalkının finansal durum beklentisinin %1.1 oranında kötüleştiğini göstermekte. Sonuç olarak, tüketici güvenindeki iyileşme, kredi büyümesindeki ivmelenme ile birlikte, iç talebin başını çektiği bir büyümenin 2013’te hızlanma sürecinde olduğu yönündeki görüşümüzü destekliyor. Aralık ayına dair sanayi üretimi verileri zayıf olsa da, kapasite kullanımı ve reel sektör güven endeksi verilerindeki son iyileşmelerin gösterdiği gibi, üretimin de önümüzdeki dönemde iyileşmesini bekliyoruz. Bu beklenti, 19 Şubat tarihli PPK toplantısının özetinde belirtildiği gibi, PPK tarafından da paylaşılıyor. Dolayısıyla, 2013’ün ilk yarısında ekonomik aktivitede güçlü bir hızlanma yaşanacağına dair tahminimizi koruyoruz. Dengelenmenin sonuna resmen gelindi. Ocak ayı dış ticaret dengesi, 7.3 milyar dolar açık kaydederek, 7 milyar dolar olan tahminimizin ve piyasa beklentisinin biraz üzerinde açık verdi. Daha önemlisi, aylık dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayının %2.4 üzerinde gerçekleşti. Bu da, 12 aylık birikimli açığı Aralık’taki 84 milyar dolarlık değerinden 84.2 milyar dolara yükseltti. Böylece birikimli açık Kasım 2011’den sonra ilk defa yükselmiş oldu. Mevsim ve takvim etkileri arındırıldıktan sonra, aylık dış ticaret açığı bir önceki aya göre %21 artarak 8.3 milyar dolara yükseldi ve Ekim 2011’den beri en yüksek değerini aldı. Bunda temel etmen, aylık bazda (yıllıklandırılmadan) %9 artan, böylece 2010 sonundan beri en büyük aylık bazlı sıçramayı gerçekleştiren, ithalat artışı oldu. Bu, iç talepteki canlanmanın bir işareti; ve biz aylık bazda yukarı doğru olan trendin, artış hızını koruması olası değilse de, devam etmesini bekliyoruz. Ocak ayında altın ihracatı, 0.7 milyar dolarla hala göreceli olarak güçlü gerçekleşti. Ancak altın ithalatı 0.8 milyar dolarla daha güçlüydü. Bu da, Türkiye’nin Ekim 2011’den beri ilk defa aylık bazda net altın ithalatçısı konumuna gelmesine sebep oldu. Net altın ihracatının bu sene Türkiye’nin dış dengesinde önemli bir rol oynamasını beklemiyoruz. Bu da, dış açıktaki yukarı doğru baskıyı daha da arttıracaktır. Hatırlanacağı üzere, 2012’de net altın ihracatı dış dengedeki iyileşmeye GSYH’nin %1’i kadar katkı yapmıştı. Dış ticaret dengesindeki yıllık bazdaki gerilemenin oldukça sınırlı olduğunu ve önümüzdeki aylarda geçici olarak yıllık bazda iyileşme görebileceğimizi belirtmekte fayda görüyoruz. Ancak iç talepteki güçlenme ve olumsuz baz etkisine bağlı olarak orta vadede dış açıktaki yukarı yönlü seyrin devam etmesini bekliyoruz. Hatırlanacağı gibi, mevsimsel etkilerden arındırılmış seriye göre dış açıktaki iyileşme zaten sona ermişti. Önümüzdeki dönemde haftalık bülten birikimli açığın da benzer bir seyir izlemesini öngörüyoruz. Bu durumda 2013’te hem piyasa hem de MB’nin dış açığa atfettiği önem artacaktır. MB’nin TL’de değerlenmeye izin vermeyeceğini ve kredi büyümesini kontrol altında tutmaya çalışacağını düşünmeye devam ediyoruz. Bu bağlamda, düşük kısa vadeli faizler ve sıkı makroihtiyati koşullara dayanan mevcut politika duruşunun sürdürüleceği ve bunun da TL ve bono piyasası üzerindeki etkilerinin olumsuz olacağı görüşündeyiz. Önümüzdeki haftaya bakış Şubat ayı enflasyonu bugün açıklanacak. Gıda fiyatlarının Ocak’taki %4’lük sıçramanın ardından yatay seyretmesi sebebiyle, aylık enflasyonu, %0.38 olan piyasa beklentisinin altında, %0.12 bekliyoruz. Beklediğimiz aylık enflasyon, yıllık bazlı enflasyonu Ocak’taki %7.3’ten %6.8’e çekecek. Diğer yandan, çekirdek enflasyonda, baz etkisi daha az destekleyici olduğu için, yıllık bazda artış ihtimali görüyoruz. Bu, bizim görüşümüze göre, para politikasında sıkılaştırma gerektiriyor. TCMB’nin reel efektif döviz kuru hakkındaki endişeleri dikkate alındığında, bu sıkılaştırma, makroihtiyati tedbirlerle gerçekleştirilecektir. Bu haftanın veri gündeminde ayrıca, Perşembe günü yayınlanacak olan Hazine’nin Şubat ayı nakit dengesi ve Cuma günü açıklanacak olan Ocak ayı sanayi üretimi büyümesi var. Bizim beklentimiz sanayi üretiminin yıllık bazda %1 oranında gerileyeceği yönünde. Piyasa beklentisi ise henüz belli değil. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.