TBMM B: 126 30 . 6 . 2010 O: 5 Bugün görüştüğümüz bu kanun tasarısı; ihtiyaca cevaz vermeyen Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Yasası, Diyanet İşleri Başkanlığının anayasal bir kurum olarak Anayasa’nın 136’ncı maddesinde özel olarak düzenlendiği laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek görevini yerine getirdiği, merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatı ile birlikte 100 bini aşan personeli ile birçok bakanlıktan büyük bir kurum olduğu hassaten dikkate alınmıştır. Yurt içi ve yurt dışı teşkilatı ve fedakâr personeli ile ülkemiz için umut ve mutluluk kaynağı olan Diyanet İşleri teşkilatı maddi hayat endişesi taşımayacak bir düzeye ulaştırılmalıdır. Diyanet İşleri teşkilatı, dinî irşat ve hizmetleri arzu edilen düzeyde yapabilmesi için bütçe, personel, donanım, yazılı ve görsel eğitim araçları bakımından güçlendirilmelidir. İlmî muhtariyeti Anayasa’nın ve yasaların teminatı altında olmalıdır. Eğriye eğri, doğruya doğru diyebilen, ilmin ve dinin temel kaynaklara dayalı gerçeklerini her türlü mülahazanın ötesinde açıklayan ve topluma duyuran bir kurum olma vasfını devam ettirmelidir. Kahir ekseriyeti Müslüman olan milletimizin dinî irşat ve hizmetleri, İslam inanç ve düşüncesinin farklı tezahürleri olan İslam içi inanç gruplarını birleştiren, kaynaştıran, kardeşleştiren İslam’ın engin hoşgörüsü ve ilmin aydınlığıyla tanımlanmalıdır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen. KEREM ALTUN (Devamla) – Dinî meselelerde halkımızın en fazla itibar ettiği kurum olarak Diyanet İşleri Başkanlığını gereksiz ve İslam’da halkın İslam ile olan münasebetlerinde gedik açacak olumsuz teorik tartışmalardan koruyacak, insanımızın manevi hayatına hizmet edecek aydın din adamlarına yer vermelidir. Gerçek bilim adamlarının, gerçek aydınların, münevverlerin boş bıraktığı alanların medya vaizleri tarafından nasıl doldurulduğunu ve şüphelerin, soru işaretlerinin nasıl hızla çoğaldığını ne yazık ki müşahede ediyoruz. Önüne “radikal”, “ılımlı” gibi sıfatlar eklemek suretiyle getirilmiş bir İslam anlayışı değil, dosdoğru ve son derece sade bir anlayış, baskıdan uzak, zorlamalardan uzak, iradeyi gözeten bir yaklaşım sergileyen, ülkemizin güzide kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığının sadece ulusal ölçekte değil, küresel ölçekte de örnek teşkil ettiğine inanıyoruz. Bu vesileyle Diyanet İşleri Başkanlığının bu yasasının kuruma ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Şahıslar adına ikinci söz, Sinop Milletvekili Sayın Abdurrahman Dodurgalı’ya aittir. Buyurun Sayın Dodurgalı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 507 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı’yla ilgili kişisel görüşümü belirtmek üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle -kişisel görüşlerime girmeden- bu kanunun görüşülmeye başlanmasından itibaren Meclisimizdeki tüm partiler kanunun daha kolay, daha karşılıklı anlayışa dayalı bir ortam içinde görüşülmesini sağladıkları için -ben üç yıllık bir milletvekiliyim, ilk defa bu kanun görüşülürken bu hoş havaya şahit oldum- tüm gruplara, bir Diyanet mensubu, bir ilahiyatçı olarak teşekkür etmeyi bir görev olarak addediyorum. Yeni kanun, birtakım imkânlar getiriyor, dinî teşkilatın güçlenmesini sağlıyor; Diyanet İşleri teşkilatımıza, daha güçlü olarak ayakta durma imkânı sağlıyor; 1979 yılından beri ortaya çıkan birtakım hukuki boşlukların giderilmesine imkân sağlıyor; dolayısıyla, daha cevval, daha etkili kararlar almasını da temin ediyor. – 773 – GÖKHAN-126 377–381