T.B.M.M. B:23 26.6.1999 0:1 külte mezunu olarak görev yapan vaizlerimiz ise, müftülerimizin aldıkları maaşın neredeyse yarı­ sını alabilmektedir. Kuran kursu öğreticileri ve yöneticilerinin de, emsalleri diğer memurlardan da­ ha az ücret aldıkları bir gerçektir. Bu ücret dengesizliğinin giderilmesi ve adil bir düzeye çıkarıl­ ması gerekmektedir. Ayrıca, sadece Diyanetin değil, halkımızın da ihtiyaç duyduğu; ancak, kadrosuzluktan hizme­ te açılamayan cami ve Kur'an kurslarının çok acil olarak kadrolandırılmasını, zarurî bir ihtiyaç ola­ rak görüyoruz. Diyanet görevlilerimizin eğitim ve bilgi düzeyini yükseltecek hukukî düzenlemeler yapılmalı, hizmet içi eğitim kursları, kaynak temin edilerek faal hale getirilmelidir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zaman zaman tartışma konusu yapılan, bazı kesimlerce de karşılıklı istismara kadar varan cemevleri meselesi üzerinde kısaca durmak istiyorum. Alevî kar­ deşlerimizin toplantı merkezleri olarak bilinen cemevleri, tarihimizin ve kültürümüzün bir gerçeği olarak görülmelidir; ancak, Diyanet işleri Başkanlığının alternatifi veya karşıtı olarak göstermek fevkalade yanlıştır. İnancımızın gereği olarak ifade ediyorum ki, cemevlerinin açılmasına imkân verilmeli ve geliştirilmelidir. Hatta, daha ötesi, cemevlerine Diyanet İşleri Başkanlığının katkı sun­ ması gerektiğini düşünüyorum. Etnik, mezhep hatta din farkı gözetilmeksizin, vatandaşlarımızın inançlarını yaşamalarına seküler bir yapıda imkân sağlamak hem demokrasinin hem hukuk devle­ ti olmanın vazgeçilmez koşuludur. Bundan dolayı endişelenmeye, kaygılanmaya gerek yoktur. İnanç üzerinde baskı olursa demokrasi de olmaz. İlticayla mücadele adına, din istismarcıları bahane edilerek, temelde din düşmanlığı yapan ba­ zı azınlık çevrelerin, yüce dinimiz İslamla, dindar insanlarla mücadele edilmesine asla müsaade edilmemelidir. Toplumsal farklılıklar dikkate alınarak, devletle millet arasında bir uzlaşma ve ba­ rış sağlanmadan, gerilim ve kutuplaşma ortamında Türkiye'nin istikrara kavuşması mümkün değil­ dir. İyi bilinmelidir ki, din milletlerin en önemli değerlerinden biridir, can damarıdır. Bu damarın koparılmaya çalışılması, olsa olsa, irticiaa, kavgaya, çatışmaya, karanlığa ve kaosa hizmet olacak­ tır. Yangını söndürmenin yolu aklıselimle davranmaktır. Devletin evrensel temel ilkeleriyle toplu­ mun temel değerlerini bağdaştırarak, uzlaştırarak, başta din, vicdan ve inanç hürriyeti olmak üze­ re, hak ve özgürlükler sağlanarak, sağlıklı bir yapı ve içbarış temin edilebilir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir gerçeğin altını çizmek istiyorum: Dinin sahibi, yal­ nız ve yalnız Allah'tır. Başta devlet ve siyasî partiler olmak üzere, hiçbir kurum, kuruluş, dernek, vakıf, şahıs veya cemaatin kendisini dinin sahibi ve temsilcisi olarak göstermeye ne hakkı ne de yetkisi vardır? (ANAP, MHP ve FP sıralarından alkışlar) Dileyen Allah'ın dinine tabi olur, dileyen tabi olmaz. Bu tercih de, yalnız ve yalnız, baskısız, dayatmasız, insanın kendisine aittir. İnsan hak­ larına dayalı, demokratik, seküler bir hukuk devleti anlayışıyla İslamın özü arasında bir çatışma, bir çelişki yoktur. Yeterki bizler, evrensel değerlerle İslamm ruhunu aynı noktada birleştirmeyi ba­ şaralım. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dinin özünden ve ruhundan uzaklaşıldığı için, barış, ada­ let ve saadeti hedefleyen Yüce İslam dini, bugün, gerilim, kavga ve çatışma aracı haline getirilmiş­ tir. Bu bunalım, sadece ülkemizde değil, Müslüman dünyasının her yerinde yaşanmaktadır. Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki, İslam dini asla teokratik bir devlet düzeni değildir. Baskıcı, dayatmacı, müdahaleci bir anlayışın, İslam diniyle yakından uzaktan bir ilgisi de yoktur. Yine, İslamm 1400 yıl önce muazzez Peygamber Hazreti Muhammed aracılığıyla insanlığa tebliğ edilmesini çağın ge­ risinde sayan ve irtica olarak gören çevreler çok iyi bilmeliler ki, akıl ve ilmi önde tutan Kur'an-ı Kerim, bırakınız çağın gerisinde kalmayı, çağların ötesinde bir kandil ve bir aydınlıktır. (ANAP, FP ve MHP sıralarından alkışlar) Binaenaleyh, İslamdan korkmak, aydınlıktan korkmaktır. Diya­ net İşleri Başkanlığının yeniden yapılanmasına imkân sağlanmalıdır. - 186-