TBMM B: 114 9 . 6 . 2010 O: 2 HASİP KAPLAN (Devamla) – Tamamlıyorum. Şimdi, Hindistan ve Çin büyüme oranlarını nasıl artırdı, bu iyi değerlendirilmelidir. Büyümeyi sürdüren ülkelerde işçi, memur maaşlarına niye 2 katı zam yapıldı, bu iyi değerlendirilmelidir. “Sosyal adalet” ve “sosyal eşitlik” kavramı çok iyi değerlendirilmelidir. Zamlar, yoksulluk ve krizin faturasının kimin sırtında olduğu çok iyi tespit edilmelidir. Bunlar yapılmadığı sürece, ekonomi şeffaflaşmadığı sürece, bir yanda zenginler -bir avuç zengin- bir yanda milyonlarca yoksul… Ve sınıflar arasında uçurum oluştuğu zaman, toplumda ümitler, umutlar kırıldığı zaman, sosyal çürümüşlük başladığı zaman, sosyal patlamalar başladığı zaman, işte felaket o gündür. İnşallah, bir yıl sonra, seçimden sonra Türkiye bu felaketten kurtulacaktır umudunu taşıyarak, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür ederim. AK PARTİ Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Ali Osman Sali, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ OSMAN SALİ (Balıkesir) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerin Dış Ticaret Müsteşarlığına Ait Bölümünde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’yla alakalı olarak AK PARTİ Grubu adına huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, kanun tasarısının özü, Dış Ticaret Müsteşarlığının yurt dışı kadrolarına başmüşavir, müşavir, ataşe seviyelerinde olmak üzere 30 adet kadronun ilavesiyle alakalıdır. Değerli arkadaşlar, benden önceki grup sözcüleri, ithalat, ihracat üzerine, siyasi konular üzerine çok önemli değerlendirmeler ve analizler yaptılar. Kendilerine teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlar, ben, hayatını maaşla geçirmiş, maaşla idame ettirmiş bir kişiyim. Hani derler ya “Pazarda limon sattın mı?” Yani pazarda limon dahi satmadım, hep maaşla geçindim. Değerlendirmeler yapılırken de kendi kendime düşündüm nasıl bir şeydir bu ithalatçılık, ihracatçılık diye. Karşıma -kendi değerlendirmelerime göre tabii- şöyle bir durum ortaya çıktı, “İhracatın bileşenleri nelerdir? Bunun unsurları nelerdir?” diye bir soru sordum, kendi kendime de şu şekilde notlar aldım: Önce, pazarlanabilir, satılabilir mal veya hizmetiniz olacak. Sonra, uygun dış piyasa olacak. Sonra, uygun ortam olacak. Sonra, ihracatçı olacak elinizde. İhracatçılık da bugünden yarına olunan bir meslek değil sonuç itibarıyla, bu bir kültür, bir süreç, bir birikim. Bu anlamda, müsaade ederseniz, bir fıkra anlatmak istiyorum: Başarılı bir iş adamı var, okumuş, eğitim görmüş başarılı bir iş adamı. Bir delikanlı da buna çok özeniyor, bunun gibi olmak istiyor, idolü. Gidiyor diyor ki: “Ağabeyciğim, ben de senin gibi olmak istiyorum. Ne yapmam lazım?” O da diyor ki: “Oğlum, benim gibi olman için üç tane diploma lazım, onları al gel, sonra konuşalım.” Delikanlı gidiyor -büyük çaba, büyük gayret- üç tane üniversite bitiriyor ve üç tane diplomayı götürüyor. “Ağabeyciğim, tamam, üç diploma tamam, anlat şimdi.” “A be oğlum, sen beni yanlış anladın, dedenin diploması, babanın diploması ve seninki lazım.” diyor. Yani kültür olduğunu, süreç olduğunu anlatmak açısından bu fıkrayı anlattım. Başka ne lazım? Devlet katkısı ve desteği de lazım. Organizasyon lazım, mevzuat lazım. Biz, şimdi, bugün neyi konuşuyoruz? Esasen, organizasyon ve destek boyutunu konuşuyoruz. Ben, değerlendirmelerimi, müsaadenizle, bu eksen üzerine sürdüreceğim. Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere, son yıllarda ülkelerin uluslararası ticarete verdiği önem giderek artmış, bunda ihracata dayalı ekonomik büyüme modellerinin benimsenmesinin etkisi olmuştur. Bu durum esasen küreselleşmenin doğurduğu bir sonuçtur. Sayın Öztrak farklı bir değerlendirme yaptı – 520 – FATMA-114 –