T.B.M.M. B : 30 1 3 . 12 . 2000 O:1 lenen din sömürüsü ve sahte din tahribi belalarından, ancak dinin tanrısal kaynağını anladığı dilde okuyarak, Kur'an-ı Kerim'in ışığında, gerçek ve bilimsel olarak toplumumuzu, özellikle genç­ lerimizi kurtarabiliriz. İlerleme ve yükselmenin esası, cehaletten ilme, taklitten tahkike, yani işin gerçeğini araştırmaya geçmedir. Cehaletle, taklitle hiçbir zaman yükselemeyiz; dinimizi ve mil­ letimizi de koruyamayız. Bu programın başarılı yürütülmesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığına çok önemli görevler düştüğü aşikârdır. Kur'an'ın ilk emri "oku" ile başlamaktadır. Tüm varlık ve oluşun okunması gerektiğine dikkat çekilmekte, yani Kur'an, insan ve evrenin de okunması, anlaşılması gerekmekte. Kur'an'ın ilk em­ rini yerine getirmeyenler, onun sonraki emirlerini icra ederek bir yere varamazlar. Özünde oku­ maya, öğrenmeye ve ilme en büyük önemi veren İslam Dini mensuplarının, eğitime, kültüre ve tek­ nolojik gelişmeye herkesten daha çok istekli olması gereklidir ve bu yönde gayret gösterilmelidir. İslamiyette, her temiz yerde ibadet yapılır; onun için, gerektiği kadar cami yapılmalıdır. Pey­ gamberimiz, ibadet mekânlarında sadelik isterdi; bu bakımdan, dinî mekanların süslemelerinde şatafattan, fuzulî lüksten, israftan kaçmamız gerekmektedir. Dini, siyasal başarı ve çıkar aracı yapan, kitleleri Allah'la aldatan, siyaset ve saltanat dinciliği sektörü, en nankör sektördür; güvenilmezdir, vefasızdır, nankördür. Bu nankörlük, peygamberin ev­ ladını bile hançerlemekten çekinmemiştir. Hiçbir mümin, siyasal başarı uğruna dininin yara al­ masına seyirci kalamaz; seyirci kalabilen, mümin olamaz. Mümin, siyaset yapacaktır ve yapmalıdır; çünkü, siyaset, memleketine, milletine bir hizmet mesleğidir. İnsana hizmet ise, ibadettir ve ancak böylelikle, din sömürüsü, dinin yozlaşması, sayısal hesap ve çıkara dayalı siyaset dinciliği ön­ lenebilecek, insana ve insan haklarına sahip çıkılacaktır. Her hususta olduğu gibi, giyim kuşamda da Kur'an'ın istediğine uyulmalı; en ilerici din olan İslamda giyim kuşam, medenî olmalı, çarpıtılmamalı ve siyasî simgeye dönüştürülmemelidir. (DSP sıralarından alkışlar) Unutulmaması gereken, Müslümanlıkta devlete itaat temel esastır. Kur"an'da bildiriliyor ki, istinasız, tüm toplumlara bir peygamber gelmiştir. O halde, Kur'an'a dayanarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Peygamberliğin bittiği güne kadar yaşamış ve konuşulmuş dillerin tümüyle vahiy gelmiştir. Bir dille vahiy gelmesi o dili kutsal yapıyorsa, tüm diller kutsaldır. Herhangi bir dilin, bu açıdan, herhangi bir özelliği ve farkı yoktur. (DSP sıralarından alkışlar) Ne yazık ki, İslam tarihi boyunca, bu temel Kur'ansal bakış açısını saptırmak ve Arapça'yı kutsal ilan etmek için akıl almaz uğraşlar verilmiştir. Kendi dilimize ambargo uygulatılması sonucu, bu durum, kültür ve düşünce hayatımıza büyük darbeler indirmiştir. Kur'an'nın anlaşılması şarttır. Anlamak için, okuyanın da, okuduğu metnin dilini bilmesi gerek­ mektedir. Arapça bilmeyenler için böyle bir imkân ise, ancak Kur'an'ın çevirisini okumakla elde edilir. İbadette de uygulamanın, bildiği dille, yani anadiliyle olması tabiîdir. Sayın milletvekilleri, yeni binyıla birçok eksikle, birçok kirlenme ve hatta çürümeyle giriyoruz. Hemen her alanda bir kan değişimine, bir yeniden yapılanmaya muhtaç olduğumuz herkes tarafın­ dan ifade edilmektedir. Çare; inanç, fikir, strateji üçlüsünü hayata geçirmek, insanları karanlıktan aydınlığa çıkaran Kur'an'a sımsıkı sarılarak ve Atatürk'ün ilke ve devrimlerine uygun yolda yürümektir. Gerek Anayasa Mahkemesinin 1982 sayılı Kanunu iptali sonucu gerekse 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle meydana gelen yasal boş­ luklar sebebiyle, Diyanet İşleri Başkanlığının bugünkü teşkilat yapısıyla, yürüttüğü hizmetlere -163-