M. Meclisi B : 42 caret açığı problemini çözmek yolunda

advertisement
M. Meclisi
B : 42
caret açığı problemini çözmek yolunda ihracatın bu­
günkü yapısının değişerek çeşitlendirilmesi, daha ka­
rarlı döviz geliri sağlayan sanayi ürünleri ihracat pa­
yının hızlı artmasıyle birlikte ithalât ikamesine dö­
nük projelerin süratle tamamlanması gereğine işaret
edilmektedir. Ancak bu hususları temin- edecek ted­
birlere, 1975 programıyle tam olarak yönelindiğini
iddia etmek imkânı yoktur.
Yakın zamana kadar ihraç ettiğimiz, bugün, ise
ithal mecburiyetinde kaldığımız bazı ürünleri yeni­
den ihracedebilir hale gelmemiz zorunlu bulunmak­
tadır. Meselâ, şeker ve buğday fiyatları dünya piya­
salarında büyük artışlar göstermiştir. Dünya nüfusu­
nun hızlı artışı dolayısiyle bu maddelerin fiyatları
artmaya devam edecektir. Büyük miktarda döviz öde­
yerek şeker ve buğday ithal edeceğimize, bunları ye­
niden ihraceder hale gelerek döviz kazanmamız ön­
celikle düşünülmelidir. Ancak, 1975 yılında bu ko­
nuda bir gelişme kaydedilebileceğini gösterir tedbir­
lere rastlamak imkânı yoktur. Hele gübreye yapılan
büyük zam dolayısiyle gübre tüketiminde azalma var­
dır. Bu azalma, üretim azalması şeklinde neticelene­
cektir. Bu takdirde, 1975 programında öngörülen ih­
racatta mal yönünden çeşitlendirme nasıl sağlanacak­
tır? Planlama Teşkilâtımız, gübre fiyatları konusun­
da ne düşünmektedir? Tarım üretiminin bu yüzden
düşmesi önlenebilecek midir? Tarım üretiminin düş­
mesi halinde tespit edilen kalkınma hızına nasıl ula­
şılacaktır? Programda ifade edildiği üzere, kimyasal
gübre fiyatlarındaki artışların kullanımını ve tarım­
sal üretimi olumsuz yönde etkilemesini önleyebilmek
için kredi tedarik ve dağıtım konularında tedbirler al­
mak meseleyi halledebilecek midir? ithalâtın kaynak­
ları dikkate alındıktan liberasyon listelerinde yapı­
lan ithalât payının önemli ölçüde arttığı görülmekte­
dir.
Nitekim miktar olarak da, tüm ithalât hacmi için­
deki oranı olarak da, liberasyondan yapılan ithalât
hacminde büyük bir artış vardır. Bu ise toplam itha­
lâtımızı artırarak dış ticaret açığımızın büyümesine
sebebolmaktadır. 1975 yılı ithalât programının tetki­
kinde, bu konuda herhangi bir tedbire yönelinmediği
görülmektedir. Bu takdirde dış ticaret açığı sorunu
nasıl çözülecek, Türk ekonomisinin geleceği bu teh­
likeli gidişten nasıl kurtarılabilecektir?
Ortak Pazarla olan ilişkilerimiz Türkiye'nin aley­
hine işlemektedir. Ortak Pazarın genişlemesi, Türki­
ye'nin yükümlülüklerini önemli ölçüde artırmıştır.
Buna karşılık Avrupa Ekonomik Topluluğunun üçün­
cü ülkelere karşılıksız olarak tanıdığı tavizler, Türki-
— 213
19 . 2 , 1975
O : 2
ye'nin elde ettiği tavizleri geçersiz hale getirmiştir.
Dış ticaretimizdeki açığın giderek büyümesinde, Or­
tak Pazarla olan ilişkilerimizin aleyhimize işlemesi­
nin de büyük rolü vardır. Bu bakımdan 1975 prog­
ramında öngörülen, katma ve tamamlayıcı protokol
hükümlerinin yeniden ele alınması yönündeki çalış­
maların dikkatle yürütülmesi ve mutlaka bir çözüme
ulaştırılması gereğine inanıyoruz.
Ekonomik kalkınmamızı ve sosyal dengemizi
olumsuz yönde etkileyen diğer bir önemli unsur da,
fiyat artışlarıdır. Birinci Plan döneminde makul sı­
nırlar içinde tutulabilen fiyat artışları, İkinci Plan
döneminin ilk yıllarından sonra sosyal ve ekonomik
istikrarı sarsacak istikamette gelişmeye başlamıştır.
Özellikle, 1970 yılında yapılan develüasyondan son­
ra, fiyatların hızlı artışını önlemek mümkün olama­
mıştır. Nitekim, son dört yılda fiyat artışları yönün­
den Türkiye bütün dünya devletleri arasında ikinci
sırayı işgal etmektedir. Fiyat artışlarından doğan
şikâyetlere cevap olmak üzere, Hükümet yetkililerinin
sığındıkları bir mazeret vardır: Hükümet yetkilileri,
dünyadaki fiyat artışlarının Türkiyeye yansıdığı, bu
sebeple enflasyonla mücadelede başarısızlığa uğranıldığını iddia edegelmişlerdir. Fiyat artışları ba­
kımından Türkiyenin dünya klasmanında en önde yer
alması bu iddialardaki mesnetsizliği açıkça ortaya
koymaktadır.
Kanatimizce mazeret aramak yerine, doğru teş­
his koyarak fiyat istikrarını korumak yönünde ciddî
tedbirlere girişmek gereklidir. Fiyat istikrarını korun­
ması, kalkınmanın devamı ve sosyal dengenin tesisi
için kaçınılmaz bir zarurettir.
1970 develüasyonunu müteakip, fiyat artışlarını
makul bir seviyede tutmak için alınması zaruri ted­
birlerin alınmamış olması fiyatlar konusundaki teh­
likeli gelişmelerin başlangıç noktası olmuştur.
12 Mart'tan sonra gelen Hükümetlerin de, sol
ekonomik görüşlerden hareketle ortaya koydukları
politika enflasyonu körüklemiştir. C.H.P. - M.S.P.
Hükümetinin de, aynı yöndeki politikası neticesi Dev­
letin ürettiği temel maddelere yaptığı zamlar, 1974
yılındaki rekor fiyat artışlarının önde gelen sebebidir.
1975 yılı programı ve ona bağlı olarak getirilen büt­
çe ile fiyat artışlarının önlenebileceği görüşünde de­
ğiliz.
Yurt dışına gönderilen işçi sayısındaki azalma
ve hatta yurt dışındaki işçilerin bir kısmının yurda
dönmek mecburiyeti ile karşılacakları gerçeği, istih­
dam konusundaki sıkıntıları daha da artıracaktır.
Download