O. Seüuatosu B : 52 seçimleri ile Hükümetin kemen kurulamamış ol­ masına rağmen siyasî istikrar ortamına ulaşıl­ mıştır. Bu olay yalnız sosyo - politik açıdan değil, takdir edeceğiniz üzere ekonomik açıdan da çok büyük önem taşımaktadır. Ne var ki, ekonomi ve maliye politikası açısından durumu aynı iyimserlikle görme olanağı da yoktur. Ge­ çici dönemin kendine özgü nedenleriyle de ar­ tan ekonomik dengesizlik, 197'3'ün sonlarına doğ­ ru hemen hemen bir bunalıma dönüşmüştür. Ge­ lirler, fiyatlar dengesi alt üst olmuştur. Bir yan­ dan yüksek talep düzeyi, öte yandan ithalât yo­ lu ile gelişen yüksek fiyat konjonktürü karşı­ sında başvurulan parasal tedbirler, maliyet enf­ lasyonuna da yol açmıştır. Yeterli dış ithalât programının hızla uygulanamamış olması yanın­ da, ciddî uygulama olanakları araştırılmadan yü­ rürlüğe konulmuş bulunan fiyat kontrol meka­ nizması yurtta mal darlığının ortaya çıkmasına neden olmuştur, ö t e yandan az önce kısaca üze­ rinde durduğum dış dünyadaki yüksek konjonk­ türe rağmen, bazı anamal fiyatlarının ekonomi dışı nedenlerle sabit tutulmuş olması bu sıkın­ tıları artırırken, bu malların ithalâtçısı veya üreticisi durumundaki Kamu İktisadî Teşebbüs­ lerini ve dolayısıyle Devlet Hazinesini büyük sıkıntılarla karşı karşıya bırakmıştır. Dünya petrol fiyatları alabildiğine yükselir­ ken akar - yakıt fiyatlarını ayarlamayan hemen hemen tek ülke Türkiye olmuştur. Dünya şeker fiyatları iç fiyatların çok üstüne yükselmişken, bu nedenle de Türkiye'den komşu ülkelere doğ­ ru yoğun bir şeker kaçakçılığı başlamış ve dola­ yısıyle iç üretim talebi karşılayamaz hale gel­ miş iken, şeker fabrikalarının düşük fiyatla sa­ tışa devam etmesi içeride karaborsacılığı, dışarda da kaçakçılığı teşvikten başka işe yarayamamıştır. Demir, çelik, çimento ve kâğıtta da du­ rum buna benzer niteliktedir. Yüksek fiyat konjonktürü ile savaşmak için başvurulan yöntemler içinde reeskont faizleri­ ni ve mevduat karşılıklarının yükseltilmesi de etkili olamamıştır. Para hacmi, başka deyimle likidite ile oynamak suretiyle enflasyonu önle­ mek her zaman geçerli ve gerçekçi yöntem de­ ğildir. Durgunluk dönemlerinde kredi musluk­ larını açarak piyasaya belki canlılık getirebilir; ama bunun tersi için aynı şey kolayca söylene­ mez. özellikle iç tasarruf olanakları yetersiz -7 2 . 5 . 1974 0 :a olan ülkemizde alman bu tedbirler kısa vade­ de, özellikle üretime ve yatırıma dönük kredile­ rin kısıtlanmasına yol açmış, bu ise maliyetleri yükseltici, üretimi sınırlayıcı bir rol oynamış­ tır. Bunun yanında yatırımcı kuruluşların iha­ lelerindeki birim fiyatlarının fiyat yükselişle­ rini yansıtacak düzeye çıkarılamaması da yatı­ rımların gecikmesine yol açmıştır. Sayın Başkan, değerli senatörler; konuşma­ mın başında Hükümetimizin ekonomi ve mali­ ye politikasının, bugün iç ve dış etkenlerle beslenen yüksek konjonktür ortamında bir yan­ dan ekonomik büyümeyi hızlandıracak olanak­ ları geliştirmeyi, öte yandan fiyatlar ve gelir­ ler düzeyinde ortaya çıkabilecek dengesizlikleri gidermeyi amaç aldığını belirtmiştim. Aslında bu iki amaç birbiri ile çelişkili görünmesine rağ­ men, birbirinin tamamlayıcısıdır. Başka bir de­ yimle; fiyatlar, gelirler düzeyindeki dengesizli­ ğin giderilmesi büyük ölçüde üretimin artırıl­ masına bağlıdır. Arzın artırılması, iç düzeyde yatırımların artırılması; yani iç üretimin yük­ seltilmesi, dış düzeyde mal tıkanıklıklarına yol açmayacak bir ithalât politikası ve iç tüketim­ de darboğazlar yaratmayacak bir ihracat politi­ kası güdülmesini gerektirir. Bu bakış açısından gerek bütçe yolu ile, gerek diğer araçlar yolu ile nasıl bir politika izleyeceğimizi daha detay­ lı bir şekilde açıklamadan önce geçen yılın geli­ şimine kısaca göz atmakta fayda vardır. Mart 1974 tarihlerine göre, 1973 yılında gayrisafi millî hâsıla artışı % 5;5 düzeyinde olmuş­ tur. Bu oran % 7,5 olan Plan hedefinin olduk­ ça gerisindedir. Faktör fiyatları ile gayrisafi yurt içi hâsılanın gerçekleşme oranı % 7,3'lük hedefe karşılık, % 3,9 olabilmiştir. Gayrisafi millî hâsıla ve gayrisafi yurt içi hâsılada izle­ nen bu geri kalmalar, özellikle tarım sektörün­ deki hedeflere ulaşılamaması ile ilgilidir. Tarım sektörü için faktör fiyatlarıyle Plan hedefi ola­ rak % 3,7 oranında bir artış öngörülmüş iken, % 10,3 oranında bir düşüş saptanmış durumda­ dır. Sanayi sektörü içinde gelişme imalât sana­ yiinde olmuş, madencilik ve enerji sektörlerin­ de Plan hedeflerinin altında kalınmıştır. Mart 1974. tahminlerine göre madencilikte faktör fi­ yatlarıyle % 13,4'lük hedefe karşılık, % 4,3 bir büyüme; enerjide ise, % 13,5'luk hedefe karşı % 9,7'lik bir büyüme görülmüştür.