T.B.M.M. B : 41 13 . 12 . 1988 olan İslam, inananlann başanlannı ve ruh sağlıklarını müspet yönde etkileyen birinci derecede bir faktördür. Hepimizin bildi­ ği gibi, fıtrî olan din, ilk insanla var ol­ muştur; ferdi de, toplumu, da ayakta tu­ tan yegâne manevî güçtür. Değerli arkadaşlarım, enerji prob­ lemlerini çözmek, ziraatımızı modernleştirerek başarılı olmak, büyük sanayiler kurmak, döviz meselelerini kökünden hal­ letmek, ihracatta 100 milyar dolar seviye­ sine ulaşmak, barajlar, santrallar kurmak, savunma sanayileri tesis etmek, sağlık hiz­ metlerinde arzulanan seviyeye ulaşmak, millî eğitimde bina ve malzeme ihtiyaçla­ rını gidermek, siyasî kadroların, özellikle iktidarların yegâne hedefidir; doğrudur da. Bunları gerçekleştirmek için geceli gündüzlü çalışmamız lazımdır, hem de mesaimize son süratini vererek çalışma­ mız lazımdır. Bu şekilde çalışmak hem millî bir vazife, hem de İslamî bir emir­ dir; zira Yüce Peygamberimiz mealen "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın öle­ cekmiş gibi ahiret için çalışınız" diye em­ retmektedir. Yüce Allah da Kur'anı Ke­ rim'inde mealen "Allah'ın dünyada sana vermiş olduğu ile ahiret yurdunu ara, ahi­ ret için hazırlık yap; ama, dünyadan da nasibini unutma" buyurmuştur. Muhterem milletvekilleri, bütün bu çalışmaları yaparken; yani dünyamızı imar için çırpınırken, milletleri millet ya­ pan, onun ruhu aslîsi olan yüce değerler manzumeleri asla ihmal edilmemelidir. Bu değerler manzumesinin fildişi caddesi olan Islamm, iman, ibadet ve ahlak esaslan ku­ lak ardı edilmemelidir. Muhtelif basın, ya­ yın ve propaganda vasıtalarının, milleti­ mizin kalp ve beyinlerini hedef alan hırıldanmalarına fırsat verilmemeli; meydan, fikri, zikri belli olan bu ne idüğü belirsiz art niyetlilere bırakılmamalıdır. Kısaca, Müslüman mahallesinde salyangoz sat­ O : 1 mak isteyenlere, gerekli cevaplar, anlaya­ cakları dilden verilmelidir. Muhterem milletvekilleri, şuna kesin­ likle inanıyoruz ki, kayıp malımız, yitiği­ miz olan Batının ilmini, teknolojisini alıp, en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Mesai­ mize ilaveler yaparak, aradaki açığı kapat­ mak için çok, ama pek çok çalışmalıyız. Zira, İslam Peygamberinin, "İlim Çin'­ de de olsa, gidip alınız. İlim, Müslümanm yitik malıdır; onu nerede bulursa alır" prensibi, bizim öz prensibimizdir. Muhterem milletvekilleri, bu nokta­ ya, millî şairimiz, Büyük Akifimizin, " Sa­ fahat "mdaki, "Bu cihetten hani hiç yılmasın oğlum gözünüz Sade garbın, yalnız ilmine dönsün yüzünüz O çocuklarla beraber gece gündüz didinin Giden üçyüz senelik ilmi, sık elden edinin" ifadesi, bu noktada, Müslümanın ıstırabını en güzel şekilde dile getiren bir ifade olmuştur. Tekrar ifade ediyorum ki, bütün bu çalışmalar yapılırken, millî ruh, millî dü­ şünce çiğnenmemeli, tarihî seciyemiz yıpratılmamalı, aziz milletimizi, asırlarca dünyaya hâkim kılan, varlığımızın en mü­ him unsuru olan bunca yıllık ahlak ve fa­ zilet anlayışımız, asırlık düşmanların mülevveslikleriyle becayiş edilmemelidir. (ANAP sıralarından alkışlar) Muhterem milletvekilleri, Diyanet İş­ leri Başkanlığımız, Islamm, iman, ibadet, ahlak esaslannı bütün tehlikelere karşı ko­ rumakla, bu ulvî düşünce ve duyguların, insanımızın kafa ve kalbinde yer etmesin­ de, ciddî görevler üstlenmiş bulun­ maktadır. Bazı kendini bilmez yazar ve çizer­ lerin, maksatlı olarak, İslam ve Kur'an — 308 —