haftalık bülten haftalık bülten 28 Mart 2016 Ecicek Geçen haftanın özeti TCMB faiz indirdi ama ilk etapta piyasadan tepki görmedi. Para Politikası Kurulu (PPK) faiz koridorunun tavanını 25 baz puan indirerek %10.50’ye getirdi. Haftalık repo faizi %7.50, gecelik borçlanma faizi %7.25 olarak korundu. Bizim tahminimiz ve piyasanın genel beklentisi değişiklik olmayacağı yönünde olsa da, son zamanlarda piyasa fiyatlamalarında bir faiz indirimi beklentisinin fiyatlanmaya başladığı görülmüştü. Dolayısıyla bu kararı büyük bir sürpriz olarak değerlendirmiyoruz. Kurul faiz indirimini para politikasında sadeleştirme adımı olarak sunarken, buna gerekçe olarak küresel piyasalardaki oynaklığın düşmesini ve Ağustos ayından bu yana alınan önlemlerin etkili olmasını gösterdi. Hatırlanacağı gibi 2015 başlarından itibaren ciddi değer kayıpları yaşayan TL, Ağustos ayı ortalarından bu yana gelişmekte olan ülke paraları arasında ortalama bir performans sergiledi. Ancak bu dönemde TCMB’nin döviz rezervlerinin 10 milyar dolar kadar azaldığını dikkate alınca, rezervden döviz satışının mı yoksa diğer önlemlerin mi gerçekte etkili olduğu şüphe götürür. Geniş faiz koridoruna ihtiyacın azalması konusunda da şüphelerimiz var. Merkez bankalarının genişlemeci politikalarıyla birlikte son dönemde risk iştahında artış gözlense de bunun kalıcı olacağı belli değil. Özellikle ABD verilerinin toparlanmaya işaret etmeyi sürdürmesi durumunda, küresel endişelere rağmen Fed’in faiz artırım adımlarına devam etmesi söz konusu olabilir. Özetlemek gerekirse, TCMB olumlu küresel koşullardan faydalanarak parasal koşullarda gevşemeye gitti ve ilk etapta olumsuz bir piyasa tepkisiyle karşılaşmadı. Eğer küresel koşullar destekleyici olur, Türkiye’ye özgü riskler de yükselmezse, TCMB’nin faiz indirimlerine devam etmek isteyeceğini tahmin edebiliriz. Dahası Nisan PPK’sından önce görev süresi dolacak olan Başkan Başçı’nın yerine gelecek ismin faiz indirmeye ondan daha istekli biri olması muhtemel. Dolayısıyla gevşeme eğilimine girecek para politikasının döviz kurları ve enflasyon görünümü açısından risk oluşturacağını düşünüyoruz. TCMB anketinde enflasyon beklentileri hafif düşüş kaydetti. TCMB’nin aylık beklenti anketine göre, yılsonu enflasyon beklentisi 0.19 yüzde puan azalarak %8.29 oldu. 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi %7.96’dan %7.89’ya inerken, 24 ay sonrası için beklenti de 0.06 yüzde puan azalarak %7.23 oldu. Bu iki göstergede geçen yıldan bu yana bir yükseliş trendi vardı. Mart anketinde görülen İnan Demir +(90) 212 318 5087 [email protected] Deniz Çiçek +(90) 212 318 5086 [email protected] Gökçe Çelik +(90) 212 318 5096 [email protected] haftalık bülten düşüşler muhtemelen son dönemde döviz kurlarının yatay seyretmesinden kaynaklanıyor. Anketin önemli sonuçlarından bazıları şöyle: Beklenti anketine katılanlar bu ay TCMB’nin haftalık repo faizinde değişiklik beklemiyor. USD/TL yılsonunda 3.11 (önceki 3.15), 12 ay sonra 3.20 (önceki 3.21) olarak bekleniyor. 2016 yılı GSYH büyümesi %3.6 (öncekiyle aynı), 2016 cari açığı 33.5 milyar dolar (hemen aynı) olarak tahmin ediliyor. Tüketici güven endeksi Mart’ta yatay seyretti. Tüketici güven endeksi Mart ayında 67 değerini alarak, önceki ayki 66.6 değerine göre fazla değişmedi. Böylece önceki üç ayda %14’e yakın gerilemiş olan endeks bu ay yataya döndü. Endeksin ana bileşenlerinden hanehalkının finansal durumuna dair göstergeler çok az iyileşirken, genel ekonomik durum algı ve beklentilerine dair göstergeler biraz bozuldu. Küresel piyasalardaki oynaklık, jeopolitik gelişmeler ve bunlara bağlı yükselen kurlar, faizler ve enflasyon tüketici güvenini önceki aylarda olumsuz etkilemişti. Küresel piyasalarda oynaklığın azalması ve buna bağlı olarak içerdeki finansal ve ekonomik görünümün iyileşmesi bu düşüşü durdurdu. Ancak jeopolitik gelişmelerinin ve güvenlik tehditlerinin siyasi istikrar üzerinde oluşturduğu riskler, Kasım seçimlerinden önce olduğu gibi yine tüketici güveninin bozulmasına yol açabilir. Bu da 2015 sonunda gelen verilerle toparlanma işareti veren Türkiye’nin büyüme görünümü açısından, aşağı yönlü bir risk ifade ediyor. Mart’ta kapasite kullanımı toparlanırken, reel sektör güveni düşmeyi sürdürdü. Kapasite kullanım oranı (KKO), Mart ayında bir önceki yıla göre 1.9 yüzde puan yukarıda yer alarak %74.3 değerini aldı. Mevsimsellikten arındırılmış KKO ise önceki aya göre 1.2 yüzde puan arttı ve %75.2 oldu. Aylık bazdaki bu artış geçen ayki büyük düşüşü telafi etti. Sonuç olarak mevsimsellikten arındırılmış KKO halen 2015 senesi ortalaması olan %74.7’nin üzerinde yer alıyor. Reel kesim güven endeksi (RKGE) bir önceki yılın Mart ayındaki 103.5 seviyesinden yukarıda 106.0’da gerçekleşti. Öte yandan mevsimsellikten arındırılmış RKGE hafifçe gerileyerek 105.2’den 104.1’e geldi. Endeks böylece Ekim-Kasım dönemindeki artışın büyük bölümünü son dürt ayda geri almış oldu. Sonuç olarak Mart’ta kapasite kullanım oranı iyi performans sergilerken, reel sektör güven endeksi aylık bazda zayıflamayı sürdürdü. Tüketici güveni ve kredi büyüme oranları gibi diğer göstergeleri de dikkate alınca, öncü göstergelerin bu ay karışık bir resim çizdiğini söyleyebiliriz. İpotekli konut satışları düşse de toplam satışlar artmaya devam ediyor. Şubat ayında konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %7 oranında artarak 101.7 bin oldu. Yeni konut satışlardaki artış %16.6 olurken, ikinci el satışlar yatay seyretti. Bu yılın ilk iki ayı dikkate alındığındaysa, %2.8 artan toplam satışlar 186.3 bine ulaştı. Bu sene toplam satışların yaklaşık %30’unu oluşturan ipotekli satışlar, 2015’in Şubat seviyesine göre %17.6 aşağıda gerçekleşti. Diğer satışlarsa %22.2 arttı. Verilerden konut kredisi büyümesinde Nisan’dan sonra görülen ivme kaybının, ipotekli konut satışlarına yansıdığını anlıyoruz. Ayrıca ipotekli olmayan konut satışlarındaki güçlü artış da, kredi büyümesindeki yavaşlamaya karşın iç talep büyümesinin ılımlı seyrini sürdürmesiyle uyumlu görünüyor. haftalık bülten Önümüzdeki Haftaya Bakış 2015 4. çeyrek GSYH verileri Perşembe günü açıklanacak. Dördüncü çeyrek GSYH büyümesinin yıllık bazda %5.4 olacağını tahmin ediyoruz. Piyasa beklentisi ise %5’e yakın. Geçmiş verilere revizyon uygulanmadığı takdirde, tahminimiz 2015 yılının tamamında büyümenin %3.9 olacağına işaret ediyor. GSYH büyümesi üçüncü çeyrekte, iki eksik işgününden kaynaklanan olumsuz takvim etkisine rağmen yıllık bazda %4 büyümüştü. Buna karşın dördüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre üç işgünü fazla olduğundan takvim etkisi destekleyici olacak. Ayrıca sanayi üretim endeksinin de işaret ettiği üzere son çeyrekte ekonomik aktivitede belirgin bir yavaşlama da gözlenmedi. Bunları dikkate aldığımızda %0.8 oranındaki ılımlı bir çeyreklik büyümeyle birlikte, yıllık bazlı GSYH büyümesinin %5.4’e yükseleceğini düşünüyoruz. Önümüzdeki dönem içinse, 2016 yılında ekonomik aktivitede yavaşlama olacağını öngörüyoruz. Bu öngörü, küresel finansal koşulların sıkı olmasına bağlı olarak sermaye girişlerinin hızlanmaması, jeopolitik gelişmelerin turizm ve ihracat gelirlerini olumsuz etkilemesi varsayımlarına dayanıyor. Buna karşın TCMB’nin büyümeyi desteklemek için politika duruşunu gevşetmeye çalışması mümkün. Ancak enflasyon görünümünde ve finansal istikrarda kötüleşme riski doğurmadan büyümeyi desteklemek için çok geniş bir alan olduğunu düşünmüyoruz. Tüm bunları dikkate aldığımızda, 2016 yılı için büyümeyi %3 olarak tahmin ediyoruz. Şubat ayı dış ticaret istatistikleri de Perşembe günü açıklanacak. TÜİK tarafından açıklanacak resmi dış ticaret istatistikleri, ay başında açıklanan Gümrük ve Dış Ticaret Bakanlığı verileriyle muhtemelen uyumlu olacaktır. Bakanlığın Şubat ayına dair açıkladığı veriler, ihracatın yıllık bazda %1.5 artışla 12.4 milyar dolar, ithalatın %8 düşüşle 15.6 milyar dolar, dış ticaret açığınınsa %32.8 düşüşle 3.2 milyar dolar olacağına işaret ediyor. Bu durumda 12 ay birikimli dış ticaret açığı, önceki aydaki 62.7 milyar dolar seviyesinden 61.1 milyar dolara düşecek. Enerji ithalatındaki düşüş ve ılımlı seyreden iç talep büyümesi, en azından yılın ilk yarısı boyunca dış ticaretteki dengelenme için destekleyici olacak. Öte yandan önümüzdeli iki ayda altın ihracatında olumsuz baz etkisi olduğundan, dış ticaret açığındaki daralma trendi kesintiye uğrayabilir. Yılsonu itibariyle yıllık dış ticaret açığının 57 milyar dolar olacağını tahmin ediyoruz. Bu haftanın veri gündeminde ayrıca Şubat ayı yabancı ziyaretçi sayısıyla (Salı), Mart ayı PMI, İTO tüketici fiyatları ve TİM ihracat verileri de bulunuyor. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank CEO Ofisi Araştırma Bölümü tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank CEO Ofisi’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.