T.B.M.M. B:32 20.12.1997 0:2 Yağmurdereli'yi salıverdi; ki, o Eşber Yağmurdereli "affinizi istemiyorum" demişti; ki, o Eşber Yağmurdereli "bu devlet beni affetse de, ben bu devleti affetmem" dediği halde serbest bırakılmıştı ve bu Hükümet, yine, Leyla Zana'yı salıvermek üzereydi. Bakın, Avrupa Birliği, bir Hıristiyan birliğidir" diyen Batılı muhafazakârları tatmin için de; bu Hükümet, elinden geleni elhak yaptı. Ne yaptı; bir mesaj göndermek istedi. Ne yaptı; imarri-hatip okullarını kapattı. Ne yaptı; Kur'an kurslarını kapattı. Ne yaptı; ezanın Türkçe okunmasını ve ibade­ tin Türkçe yapılmasını Türkiye'de gündeme getirdi. Ne yaptı; Türkiye'de, başörtüsü ve türbanı tek­ rar ülkenin gündemine getirdi; hatta, radikal İslamı bahane ederek Refah Partisini kapatma noktası­ na getirdi. Hoş görüneceğiz ya!.. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yalnız, bu Hükümetin mensuplarının bilmediği, görmedi­ ği bir mesele var; o mesele şudur: Avrupa Birliğinin, olmazsa olmaz tek şartı var; olmazsa olmaz şar­ tı da, demokrasi, demokrasi ve demokrasi... Siz, değerli milletvekilleri, ülkemizde, tüm kurum ve ku­ rullarıyla işleyen bir demokrasi var diyebilir misiniz? Biz diyemiyoruz; ama, bu Hükümetin ekono­ miden sorumlu bakanı demiyor mu "Türkiye'de yumuşak bir darbe olmuştur" diye... Sayın Başbakan demiyor mu "bu Hükümetin alternatifi rejimdir" diye... Siz bunları biliyorsunuz da Avrupalı bilmi­ yor mu? Avrupalı, Türkiye'de, atanmış bir hükümet olduğunu bilmiyor mu? Avrupalı, emir komuta zinciri içinde paşa paşa kurulmuş hükümetleri görmüyor mu? Türkiye'de bir ararejim hükümeti ol­ duğunu görmüyor mu? Bunları siz biliyorsunuz, biz biliyoruz da, Avrupalı bilmiyor; olmaz öyle şey! YALÇIN GÜRTAN (Samsun) - Ne çok şey biliyorsunuz! Bildiğiniz için zaten böyle oluyor! ERGUN ÖZDEMİR (Devamla) - Her yerde tartışırız; istediğiniz ortamda, istediğiniz yerde her zaman hazırız; hiç merak etmeyin. Bu, onbeş dakikada ancak bu kadar anlatılır. Sayın Başkan değerli milletvekilleri; son yıllarda, dünyada, komünizmin çöküşü nedeniyle, dün­ ya devletler dengesi yeniden değişmeye başladı, yeni devletler dengesi kurulmaya başlandı. Tabiî, bu tablo karşısında, Türkiye'nin jeopolitik ve stratejik önemi ve dışpolitikalan bir kat daha önem kazan­ dı. Değerli milletvekilleri, dışpolitikamız nedir, o konuya girmek istiyorum. Türkiye'nin dışpolitikasının üç ana ayağı vardır. Birinci ayağı, Amerika Birleşik Devletleriyle müttefiktir. Ne zamandan beri; 1812'den beri. Sultan I.Abdülhamid -onun sebebi ayrıdır, özel bir yer­ de anlatırız- İzmir'de ilk ticaret borsasını Amerika Birleşik Devletleriyle kurmuştur, ilk silah ticaret antlaşmasını imzalamıştır ve ayrıcalıklı devlet statüsü tanımıştır. İkiyüz yıldır Amerika Birleşik Dev­ letleriyle ittifak halindeyiz. Dışpolitikamızın birinci ayağı bu; Sayın Bakan da, diğer konuşmacılar da çok yönlü politikalar dediler, işte bu. İkinci ayağı, Avrupa ve komşu ülkelerle iyi ilişkilerimiz. Zaten iyi ilişki içinde olmak mecburi­ yetindeyiz. Daha düne kadar Avrupa toprakları içinde 5 milyon kilometrekare toprağımız vardı. Zan­ nediyorum, Sayın Oiçek'in de biraz önce dediği gibi, Osmanlıya "Avrupa'nın hasta adamı"deniliyordu. Bakınız, bu üçüncü ayağı da, İslam ülkeleriyle ve şimdi de bağımsızlığına kavuşan Türk Cum­ huriyetleriyle olan dostluk bağlarımız. İslam ülkeleriyle olan dostluğumuz ne kadar güçlü olursa, Batı'lı müttefiklerimizin nazarında o kadar itibar sahibi oluruz. Batılimüttefiklerimizin nazarında ne ka­ dar itibar sahibi olursak, İslam ülkelerinin indinde de o kadar güçlü oluruz. İşte, bazılarımızın anla­ mak istemediği, bazılarımızın da anlamadığı D-8'ler meselesi budur. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin "çok önem kazandı" dediğim jeopolitik ve stra­ tejik konumuna gelince; hepinizin bildiği gibi, ülkemiz, tarihî İpek Yolu üzerindedir, Asya ile Avru­ pa arasında bir köprüdür, enerji yataklarının, petrol yataklarının tam oıtasındadır ve Osmanlının da -619-v