İSTANBUL TİCARET ODASI ULUSLARARASI PAZARLARDA TÜRK GIDA SEKTÖRÜNÜN REKABET GÜCÜ VE İHRACATTA ARANAN KRİTERLER / KARŞILAŞILAN ENGELLER YAYIN NO: 2006-24 İstanbul, 2006 © Bu eserin tüm telif hakları İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) aittir. Eser üzerinde 5846 sayılı FSEK tarafından sağlanan tüm haklar saklıdır. İTO'nun ve yazarın adı belirtilmek koşuluyla eserden normal ölçüde alıntı yapılabilir. İTO'nun ve yazarın yazılı izni olmadan eserin tamamı veya bir bölümü fotokopi, faksimile veya başka bir araçla ç o ğ a l t ı l a m a z , dağıtılamaz, elektronik ortamlarda ticari ya da başka bir amaçla kullanılamaz. İstanbul Ticaret Odası: SITC O PAZ Pazarçeviren, Selim Yüksel. Uluslararası Pazarlarda Türk Gıda Sektörünün Rekabet Gücü ve İhracatta Aranan Kriterler / Karşılaşılan Engeller. Haz. Mehmet Barca, M. Said Döven, Kamil Taşkın İstanbul, 2006, 176 sayfa. 1.GIDA MADDESİ I. GIDA SEKTÖRÜ II. REKABET GÜCÜ III. TARİFE DIŞI ENGELLER IV. İHRACAT V. STANDARTLAR VI. TEKNİK ENGELLER VII. İTO ISBN NO: 9944-60-068-7 Türkçe Reşadiye Caddesi, Eminönü/İstanbul İTO BİLGİ HATTI Tel: (212) 4556161 İTO yayınları için aynntılı bilgi Bilgi ve Doküman Yönetinni Şubesi Dokünnantasyon Servisi'nden alınabilir. Tel : (212) 455 63 29 Faks : (212) 512 06 41 E. Posta : [email protected] Internet: wvvw.ito.org.tr Odamız yaymlanna tam metin ve ücretsiz olarak internetten ulaşabilirsiniz. Y A Y I N A HAZIRLIK, BASKI, CİLT MEGA AJANS REKLAMCILIK MATBAACILIK VE FUAR HİZM.LTD.STİ Tel: (212) 528 93 15 - Faks: (212) 528 94 32 [email protected] ÖNSÖZ Gıda sektörünün Türkiye ekonomisindeki yeri, yarattığı istihdam, ihracattaki payı başta olmak üzere gelecekte önemi daha da artacağından dolayı stratejik bir sektör konumundadır. Türkiye'de sektörün GSYIH içindeki payı % 4,8 dir. İmalat sanayi içindeki payı üretim değeri açısından % 15, işyeri sayısı açısından % 14 ve istihdam açısından % 13 ' tür. Son yıllarda ihracat oranındaki payını artıran gıda sektörü, ayrıca, önemli ölçüde ülke ekonomisine döviz girdisi sağlamaktadır. Bu yayının amacı Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda sahip olduğu rekabetçi pozisyonunu ve gıda sektöründe ihracat için aranan kriter ve karşılaşılan tarife dışı engelleri belirleyerek gıda ihracatçılarımıza ışık tutmaktır. Bu çerçevede, birinci bölümde, gıda sektörünün dünya ve Türkiye ekonomisindeki yeri ve önemi ortaya konmaya çahşılmıştır. İkinci bölümde uluslararası pazarlardaki Türk gıda işletmelerinin rekabet gücü incelenmiştir. Üçüncü bölümde, gıda sektöründe aranan standartlar ve tarife dışı engeller ele alınmıştır. Dördüncü bölümde ise rekabet gücü ve ihracatta aranan kriterler ve karşılaşılan tarife dışı engellere ilişkin yapılan anket sonuçları sunulmuştur. Beşinci bölümde ise sonuçların değerlendirilmesi ve öneriler ele alınmıştır. "Uluslararası Pazarlarda Türk Gıda Sektörünün Rekabet Gücü ve İhracatta Aranan Kriterler/Karşılaşılan Engeller " isimH araştırmanın, Türk gıda sanayinin uluslararası piyasalarda rekabet gücünün artırılmasında yol gösterici olmasını diler, araştırmayı yöneten Doç.Dr.Selim Yüksel Pazarçeviren başta olmak üzere hazırlayan Doç. Dr. Mehmet Barca, Araştırma Görevlisi M. Said Döven, Araştırma Görevlisi Kamil Taşkm'a teşekkür ederim. Dr. Cengiz Ersun Genel Sekreter YÖNETİCİ ÖZETİ Bu çalışmanın amacı, (i) Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda sahip olduğu rekabetçi pozisyonu ve (ii) gıda sektöründe ihracat için aranan kriter ve karşılaşılan tarife dışı engelleri belirlemektir. Bu çerçevede, durum tespiti ve gelecek perspektiflerini belirlemek üzere üç çalışma yapılmıştır: 1. SWOT Analizi (Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün sahip olduğu güçlü ve zayıf yanlar ve karşılaştığı fırsat ve tehditler); 2. Elmas Modeh Analizi (Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün sahip olduğu rekabet üstünlüğü ve pozisyonunu açısından girdi ve talep koşulları, ilgili ve destek­ leyici endüstriler, firma stratejisi ve rekabet yapısı ve kamu'nun (devlet) rolü); 3. Anket Çalışması. Her üç çalışmada ortaya çıkan en önemli sonuçlar şunlardır: Rekabet Gücü 1. Türk gıda sektörü uluslararası pazarlarda bir rekabetçi üstünlüğe sahiptir, ancak bu rekabetçi üstünlüğün kaynağı yönetim becerilerinden (marka, Ar-Ge, yenilikte öncü, tasarım vs.) daha çok ülkenin sahip olduğu karşılaştırmalı durumdan (hammaddelerin ucuzluğu, bolluğu ve çeşitliHği, işgücünün bolluğu ve ucuzluğu, coğrafi konumu vs.) kaynaklanmaktadır. 2. Türk gıda işletmeleri uluslararası pazarlarda en büyük rakip olarak Çin ve Avrupa'yı görmektedirler. Türk işletmeleri rekabet avantajı olarak; üretim kalitesindeki başarıyı, ucuz hammadde faktörleri ve coğrafi konumdan kaynaklanan avantajları; dezavantaj olarak ise yüksek üretim maliyetleri ve ülkenin olumsuz imajını belirtmişlerdir. 3. İhracatçı işletmeler önümüzdeki yıllarda daha fazla dış pazarlara açılacakları ve satışlarını artıracakları yönünde iyimser görünmektedirler. 4. İşletmelere ihracat esnasında karşılaştıkları sıkıntıları önem sırasına göre belirtmeleri sorulduğunda en önemH sıkıntı olarak kendi işletmeleri ile ilgili sıkıntıları belirtmişlerdir. Makine parkı, markalaşmak, yönetim, kurumsallaşma, ihracat tecrübesi gibi işletmenin kendi kaynak ve kabiliyetlerinden kaynaklanan unsurlar sebebiyle işletmeler ihracatta sıkıntı çekmektedirler. İkinci olarak prosedür ile ilgili eksik bilgiden kaynaklanan sıkıntılar dile getirilmiştir. ihracatta Karşılaşılan Engeller 1. Dünya Ticaret Örgütü üye ülkeleri tarafından ticarette keyfi uygulamaları ve teknik engelleri ortadan kaldırmak amacıyla imzalanan Ticarette Teknik Engeller Anlaşmasından işletmelerin yaklaşık % 40'ınm haberi yok; % 40'ının ise duymuş ama içeriğini bilmemektedir. Geriye kalan işletmeler ise, konu hakkında bilgilerinin olduğunu fakat detayh ve kapsamlı bir bilgilerinin olmadığını belirtmişlerdir. 2. Ortaya çıkan engel veya sıkıntının ithalatçı ülkeden kaynaklandığını öğrendiklerinde işletmelerin %75'i sıkıntının hukuki olup olamadığını incelemektedir. Sıkıntının hukuki olduğunu öğrendiklerinde ise %20'si ihracattan vazgeçerken %75'i işletmelerini ve ürünlerinin gerekli Standartlara uygun hale getirmeyi tercih etmektedir. Konunun hukuki olmadığı durumda ise; ise işletmelerin büyük çoğunluğu sıkıntıyı kişisel bağlantılarla çözmeye uğraştığını beHrtmişlerdir. %20'si Türkiye'deki yetkili makama başvururken geriye kalan az bir kısmı ise ithalatçı ülkenin yetkiU makamlarına başvurmayı tercih etmektedirler. 3. İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirir misiniz sorusuna ise yukarıdaki sorunun cevabına paralel olarak % 30'luk bir kısmı bildiririm şeklinde cevap verirken; geriye kalan büyük çoğunluk karşılaştığı teknik engeli bildirmemektedir. Bildirimde bulunmayanların sebebi ise; büyük çoğunluğunun böyle bir merkezden haberi olmamasından yada merkezden haberi olsa dahi işleyişinden haberi olmamasından kaynaklanmaktadır. 4. Türkiye'de mevcut yönetmelik ve standartların yeterliliği konusun­ da işletmeler gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Bu çerçevede de işletmeler genel olarak Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini uygun bulmaktadırlar. Bu çerçevede de işletmelerin %80'i ihraç ettiği gıda ürünlerinde kalite yönünden bir sıkıntı ile karşılaşmadığını ifade etmektedirler. 5. İşletmelerin karşılaştığı en önemli beş tarife dışı engel; çevre koru­ ma ve sağlık sertifikaları, düzensiz ve beHrsiz ek ödemeler, çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve kotalar, dâhili vergi ve harçlar, çifte döviz kuru uygulaması olarak belirtilmektedir. 6. Karşılaşılan tarife dışı engeller incelendiğinde engellerin odak noktasını ürüne ait özelliklerin oluşturmadığı, aksine maliyeti arttırmaya ve dolayısıyla yerli sanayiyi korumaya yönelik oldukları gözükmektedir. Bu da Türk gıda ürünlerinin kalite standartları açısından ciddi sıkıntılarının olmadığını dolayısıyla ülkelerin yapmış oldukları keyfi uygulamalar ortadan kaldırıldığında sektörün daha rekabetçi bir hal alacağına işaret etmektedir. 7. İşletmelerin tarife dışı engelle en çok karşılaştığı ülkeler AB ülkeleridir. En az ise ABD'dir. 8. İşletmelerin geleceğe yönelik hedefleri ise; kalitenin iyileşmesi, yeni yatırımlar, iç ve dış pazarlarda büyüme, yeni ürün geliştirme, markalaşmak şeklindedir. 9. Sektör işletmeleri geleceğe genel olarak olumlu bakmaktadırlar. Bütün bu sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, Türk gıda sektörünün sahip olduğu büyük potansiyelin çok daha büyük bir kısmını geçekleştirme durumunda olabileceğine işaret etmektedir. Bunun gerçekleşebilmesi için gıda sektöründe genel bir strateji değişimine ihtiyaç duyulmaktadır. Gıda sektörünün uluslararası pazarlardaki başarısının temel kaynağı, fiyat temelindeki rekabet avantajıyla en büyük ihracatçısı olduğu Avrupa ülkeler­ ine karşı sahip olduğu karşılaştırmah maliyet üstünlüğünden kaynaklanmak­ tadır. Bu maliyet avantajları sahip olunan yönetim ve örgütlenme kabiliyet­ lerinden değil, ucuz girdi, ucuz emek ve kayıt dişilik gibi nedenlerden kay­ naklanmaktadır. Diğer bir ifade ile, başarının temel dayanağı büyük ölçüde "rekabet üstünlüğü" değil, "karşılaştırmah üstünlüğe" dayanmaktadır. Türkiye'de halihazırda gıda sanayi ürünleri ihracatında kısa vadede çözüm bekleyen ve sonuçlarının kısa/orta dönemde ihracatta artı değer getirişi oluşturacak konuları; gıda güvenliği ve kalite sistemlerinin kurulması ve bel­ gelendirilmesi olarak görülmektedir. Bu kavramların gelişmiş ülkeler tarafından birer tarife dışı engel olarak ülkemize dayatılması şeklinde değil, tüm gıda sektöründe üretim felsefesi olarak benimsenmesi ihracatımızda kaliteye odaklanan stratejiyle etkin konumlandırma yapılmasına ve böylelik­ le ucuz ve kalitesiz imaj sorununun ortadan kalkmasına hizmet edecektir. Gıda sektöründe faal olan KOBİ'lerimizin yönetim becerilerinin geliştirilme­ si, üretimde verimliliğin artırılması, risk tayini, kontrol sistemleri, esneklik ve yenilikçi ürün ve ürün tasarımı, performans ölçümü sistemleri uygulama ve daha etkin pazarlama için stratejik bir iş planına sahip olma konularına önce­ lik vermeleri sağlanmalı, bu konuda gerekh eğitimler kamu ve özel sektör danışmanları tarafından, finansmanı AB ve benzeri yabancı kaynaklı alt yapı uyumlaştırma projelerine ayrılan kaynaklardan sağlanarak, verilmelidir. Firmalar ticarette teknik engellerin takip edilmesinin yanı sıra ihracat deneyim ve performanslarını artırarak dünya pazarlarındaki rakiplerinden daha etkin bir konumlandırma yapma yoluna gitmelidir. Bugün dünya ticaretine konu olan gıda güvenliği ve standartlar gibi tarife dışı engelleri:ı bilinmesi ve buna karşın kontrol, belgelendirme, akreditasyon sistemi kurul­ ması çok ciddi kurumsal altyapı gerektirmektedir. Gıda sektörünün Türkiye ekonomisindeki yeri, yarattığı istihdam, ihracattaki payı, gelecekte öneminin daha da artması gibi nedenlerden dolayı stratejik bir sektör niteliği taşımaktadır. Bununla beraber, şimdiye kadar sektörün mevcut ve gelecek potansiyelinin bir ulusal strateji çerçevesinde değerlendirilerek nasıl stratejik davranılabileceğinin arayışı içerisine girildiği söylenemez. Halbuki, sektörde yapılacak sistematik çahşmalar ile, mevcut performansının birkaç katı daha yüksek başarının sağlanması ve dünya ticaretinde sektöründe izleyici değil, yön verici konuma gelmesi mümkün görünmektedir. Belirtildiği üzere, sektör incelendiğinde rekabet gücümüzün teknolojimizden ya da insan kaynaklarımızdan kaynaklanmadığı; doğal faktörlerden kaynaklandığı görülmektedir. Sektörde daha rekabetçi konuma gelmek için doğal faktörlerle teknolojiyi ve insan kaynaklarını entegre etmek gerekmektedir. İÇİNDEKİLER Sayfa No: Giriş 15 BÖLÜM 1 DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GIDA SEKTÖRÜNÜN EKONOMİDEKİ YERİ VE ÖNEMİ Giriş 1.1. 1.1.1. 1.1.2. Sonuç Gıda Sektörü Dünya Genelinde Gıda Sektörünün Durumu Gıda Sektörü ve Türkiye Ekonomisindeki Yeri 19 19 20 21 31 BÖLÜM 2 GIDA SEKTÖRÜNÜN REKABET GÜCÜ ANALİZİ Giriş 2.1. 2.1.1. 2.1.1.1. 2.1.1.2. 2.1.1.3. 2.1.1.4. 2.2. 2.2.1. 2.2.1.1. 2.2.1.2. 2.2.1.3. 2.2.1.4. 2.2.1.5. 2.2.1.6. 2.2.1.7. 2.2.2. 2.2.2.1. 2.2.2.2. 2.2.2.3. 2.2.2.4. «... Gıda sektörünün SWOT yöntemi ile rekabet gücü analizi Gıda sektörü mevcut durum değerlendirmesi Gıda Sanayinin Güçlü Yönleri: Gıda Sanayinin Zayıf Yönleri Gıda Sanayi için Tehditler Gıda Sanayinin Önündeki Fırsatlar Gıda Sektörünün Elmas Modeh İle Rekabet Gücü Analizi Gıda Sektöründe Girdi Koşulları Türkiye'nin iklim koşulları ve coğrafî yapıya bağh olarak tarımsal üretimdeki çeşitlilik miktarı Gıda ürünlerinin çeşitlendirilmesi ve ihracat yansıması İşgücü potansiyeH Gıda güvenliği ve kalite sistemi Organik gıda üretiminin yaygınlaşması Gıda sektöründe teknoloji kullanımı Nitelikli hammadde Firma stratejisi ve rekabet yapısı Firma Stratejisi Firma büyüklüğü, sahipliği ve birleşmeleri Nitelikli insan kaynakları ve eğitim Katma değer, ürün geliştirme, ar-ge ve innovasyon 35 36 36 41 42 43 43 44 46 46 46 47 48 49 50 51 52 52 53 53 54 2.2.2.5. 2.2.2.6. 2.2.2.7. 2.2.2.8. 2.2.3. 2.2.3.1. 2.2.3.2. 2.2.3.3. 2.2.4. 2.2.4.1. 2.2.4.2. 2.2.4.3. 2.2.4.4. 2.2.4.5. 2.2.4.6. 2.2.4.7. 2.2.5. 2.2.5.1. 2.2.5.2. 2.2.5.3. 2.2.5.4. Sonuç: Kayıt dişilik ve haksız rekabet Tarım ve gıda sektörü koordinasyonu Sözleşmeh tarım Kapasite kullanım oranı Talep koşulları İç talebin büyüklüğü, niteliği ve değişimi Avrupa birliği pazarına yakınlık ve birliğe üyelik süreci Başka pazarların durumu İlgih ve destekleyici kuruluşlar Sektörel STK'larının Yapısı Türk firmalarının yapmış olduğu stratejik ortaklıklar Üniversite-sanayi arasındaki işbirliği Lojistik altyapısı Büyük market zincirleri ve alışveriş merkezleri E-ticaret ve doğrudan pazarlama Ambalaj sektörü Devlet Gıda Sektöründe Görülen Özelleştirme Çalışmaları Ulusal tarım politikasının durumu AB müzakereleri kapsamında yeni yasal uygulamalar Denetim Eksikliği 54 55 55 55 56 56 57 58 58 58 58 59 59 59 60 60 61 61 61 62 62 63 BÖLÜM 3 GIDA SEKTÖRÜNDE ARANAN KRİTERLER, STANDARTLAR VE TEKNİK ENGELLER Giriş 3.1. 3.1.1. 3.1.2. 3.1.3. 3.2. 3.2.1. 3.2.1.1. 3.2.1.2. 3.2.1.3. 3.2.1.4. 3.2.1.5. 3.2.1.6. Gıda Sektöründe Aranan Kriterler Ve Standartlar Gıda Kodeksleri İyi "Tarım, Üretim, Hijyen" Uygulamaları HACCP İhracatta Karşılaşılan Tarife Dışı Engeller Tarife Dışı Engeller Gümrük Vergisine Eş EtkiH Vergi ve Harçlar Fiyat Denetim Tedbirleri Finansal Tedbirler Otomatik Lisans Tedbirleri Tekelleşme Tedbirleri Miktar Ve İçerik Kontrolüne İlişkin Tedbirler 67 68 69 72 73 76 76 78 78 78 78 79 79 3.2.2. 3.2.3. 3.3. Teknik Engeller (Görünmeyen Engeller) Karşılaşılan Tarife Dışı Engeller Ve Bu Engellerin Dış Ticarete Etkisi Uluslar Arası Ticaretin Düzenlenmesi Ve Ticarette Teknik Engeller Anlaşması Sonuç 79 80 87 90 BÖLÜM 4 ARAŞTIRMA SONUÇLARI Giriş 4.1. 4.2. 4.3. Genel Bulgular Bulgular Genel Değerlendirme 97 97 98 113 BÖLÜM 5 BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GIDA SEKTÖRÜNÜN REKABET GÜCÜNÜ GELİŞTİRMEYE YÖNELİK STRATEJİK ÖNERİLER Giriş 5.1. 5.2. 5.2.1. Bulguların Değerlendirilmesi Ve Öneriler Stratejik Öneriler Gıda sektöründe yapısal değişimlere yol açan dinamikler ve gerektirdikleri stratejik değişim 5.2.1.1. Değişimin Motorize Güçleri 5.2.1.1.1. Küreselleşme 5.2.1.1.2. Avrupa birliği entegrasyon süreci 5.2.1.1.3. Uzak doğu'da gelen yeni rekabet dalgası 5.2.2. Stratejik değişim: Karşılaştırmalı üstünlükler stratejisinden rekabet üstünlüğü stratejine geçme SONUÇ KAYNAKÇA EKLER 121 121 126 127 127 127 128 129 129 132 137 141 TABLOLAR ÜSTESİ Tablo 1 Tablo 2 Tablo 3 Tablo 4 Tablo 5 Tablo 6 Tablo 7 Tablo 8 Tablo 9 Tablo 10 Tablo 11 Tablo 12 Tablo 13 Tablo 14 Tablo 15 Tablo 16 Tablo 17 Tablo 18 Tablo 19 Tablo 20 Tablo 21 Tablo 22 Ürün Gruplarına Göre En Büyük 10 İhracatçı Ülke (2004) ... 21 İhraç veya ithal ettiğimiz gıda ürünlerinin toplamdaki oranı. 22 Son on yıllık gıda ihracat ve ithalatının karşılaştırılması (^1 milyon $) 23 Yıllar İtibari ile 111 Ülkeye Yapılan Gıda Maddeleri İhracat İthalat karşılaştırılması C^l milyon $) 24 Gıda Sanayisinde Üretim Değeri (Milyar TL. 1998 Yıh Fiyatlarıyla) 25 Gelire göre sıralı %20'lik gruplar itibariyle tüketim harcamalarının dağılımı, 2004 yıh değerleri ile, Türkiye 26 Türkiye'de gıda sektörünün yıllara göre çeşitli sayısal değerleri ve değişim oranları 27 Sektörler ve Gıda Sanayinde Fiyat Artışlarının Gelişimi (TL. TEFE 1994=100) 28 Gıda Sanayinde Faaliyet Kollarına Göre İşyeri Sayısı ve Ortalama Çalışan Sayısı 29 Gıda Sanayi Rekabet Göstergeleri (1998 Yılı Sabit Fiyatları ile hesaplanmıştır) 37 En çok beyan edilen teknik engeller 82 Tarife dışı engellerin ifade edilme sıklığı ve önem derecelenmesi 83 Gümrük Kuralları ve Prosedürlerine ilişkin Engeller 84 İşletmenizde aşağıdaki çalışmalardan hangisi yapılıyor? 99 Geçen yıl firmanızın dışarıdan temin ettiği danışmanlık ve eğitim hizmetleri hangileridir? 99 Son iki yılda elde ettiğiniz sonuçlara göre yapılan değerlendirmede sonuçlar (yüzde olarak); 100 İhracatta karşılaşılan sıkıntılar (önem sırasına göre) 100 Cevabınız Evet ise, kaliteyle ilgili şikayetleri önem sırasına göre belirtiniz? 102 Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini arttırmak için neler yapılmalıdır? 103 Tarife dışı engellerin ihracatı etkileme derecesine verilen cevapların ortalamaları 104 En çok hangi ülkelerde tarife dışı engellerle karşılaşmaktasınız? 106 Sizce karşılaştığınız sıkıntıların sebebi nedir? 106 Tablo 23 Sizce karşılaşılan sıkıntıların kapsamı nedir? 106 Tablo 24 Firmanızın geleceğe dönük hedefleri çerçevesinde 107 Tablo 25 Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet avantajı olarak gördüğünüz unsurları belirtiniz 107 Tablo 26 Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet dezavantajı olarak gördüğünüz unsurunu belirtiniz 108 Tablo 27 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için önerileriniz nelerdir? 108 Tablo 28 Devlet kurumlarının sağlamış olduğu Araçlardan faydalandıkların oranları 109 Tablo 29 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için Devletin yapması gerekenleri belirtiniz 110 Tablo 30 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için Bağh Olduğunuz Birliklerin (İTO, TOBB, Sanayi ve Ticaret Odaları vs.) yapması gerekenleri belirtiniz ..110 Tablo 31 Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının rekabet gücünün artacağının sebebini neye bağlıyorsunuz? (faktörlerin elde edilen sonuca göre oranları) 111 Tablo 32 Firmanızın önümüzdeki üç yıl için ihracattaki hedefi nedir? 111 Tablo 33 Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önündeki en büyük engel olarak neleri gördükleri önem sırasına göre verilen cevapların ortalamaları (1 en önemli...7 en önemsiz) 112 Tablo 34 Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının rekabet gücünün azalacağının sebebini neye bağlıyorsunuz? (faktörlerin elde edilen sonuca göre oranları) 112 Tablo 35 Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün/firmalarının rekabet gücünün geliştirilmesi için eklemek istediğiniz düşünce ve önerileriniz 113 GİRİŞ Bu araştırmada cevabı aranan soru, "Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlardaki rekabet gücü nedir ve bu pazarlarda daha fazla rekabetçi bir güç elde etmesini zorlaştıracak teknik, yasal ve uygulamaya ilişkin düzenleme ve engeller nelerdir?" şeklinde ifade edilebilir. Bu çerçevede, araştırmanın temel iki amacı vardır: (1) Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda sahip olduğu rekabet avantajının kaynağını tespit etmek, sektördeki yapısal değişimler ve bu değişimleri sürükleyen dinamikleri belirlemek ve bunlardan hareket ile daha güçlü bir rekabet pozisyonu elde etmek için stratejik yön ve öncelikleri belirlemek; (2) gıda sektöründe ihracat için aranan kriter ve stan­ dartları ortaya koymak ve gerek mevzuattan kaynaklanan gerekse de uygula­ mada karşılaşılan engelleri belirleyerek gıda sektörünün ihracatta daha aktif bir hale gelmesi için neler yapılabileceğini tartışmaktır. Dolayısıyla, bu araştırmada gıda sektöründe gündemde olan tüm sorunların irdelenmesi yerine, potansiyel ihracat hedefine ulaşmamızda sorun teşkil eden en önem­ li konularda odaklanılacaktır. Türkiye'nin ithal ikameci stratejiden ihracata dayalı ulusal kalkınma strateji­ sine geçtiği ve liberal politikalar ile dünya ekonomisine entegre olmaya çalıştığı 1980'li yıllardan sonra, özellikle ihracata yönelik modern sanayi tesislerinin kurulmasıyla, gıda ihracatı ivme kazanmıştır. Bu tarihten itibaren Türk gıda işletmeleri, her yıl uluslararası pazarlardaki ihracatçı pozisyonunu daha da güçlendirmiştir. Ancak son yıllarda yaşanmakta olan genel, ulusal ve sektörel değişimler ve bunların yol açtığı yapısal değişimler (küreselleşme olgusu, uluslararası anlaşmalar, tüketici talepleri, gıda mevzuatı, çevre duyarlılığı, yeni pazarlama tekniklerinin uygulanması, sektörel örgütlemenin gelişmesi vs.) nedeni ile eski rekabet dayanaklarının gelecekte de benzer bir başarı yaratacağına ilişkin varsayımları tartışılır hale getirmiştir. Bu yapısal değişimler sadece rekabeti yaygmlaştınp hızlandırmamış, aynı zamanda re­ kabet stratejilerini ve rekabet kabiliyetlerini de değiştirmiştir. Bu durumda, uluslararası pazarlarda sahip olunan sektörel rekabet gücünün korunması ve geliştirilmesi için yeni arayışlar gündeme gelmiştir. Bu arayışların bilimsel verilerle desteklenebilmesi için mevcut durum tespiti niteliğinde ve daha da önemlisi gelecek perspektifleri sunacak içerikte birçok araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışma yapılması gereken böylesi araştırmalardan biri olarak görülmelidir. Gıda sektörünün gündeminde olan ihracatla ilgili sorunlara cevap bulmak veya, daha gerçekçi bir beklenti ile, cevap oluşturmaya yardımcı olacak perspektifler geliştirmek, bu çalışmanın hedeflediği katkı olarak görülebilir. Bu doğrultuda mevcut çalışma iki ana konu etrafında organize edilecektir: Türk gıda sektörünün rekabet gücü ve ihracatta karşılaşılan tarife dışı engeller. Bu çerçevede, birinci bölümde, gıda sektörünün dünya ve Türkiye ekonomisindeki yeri ve önemi ortaya konmaya çalışılacaktır. İkinci bölümde uluslararası pazarlardaki Türk gıda işletmelerinin rekabet gücü SWOT yön­ temi ve Elmas modeliyle incelenecektir. Üçüncü bölümde, gıda sektöründe aranan standartlar ve tarife dışı engeller ele alınacaktır. Dördüncü bölümde ise rekabet gücü ve ihracatta aranan kriterler ve karşılaşılan tarife dışı engellere ilişkin yapılan anket sonuçları sunulacaktır. Beşinci bölümde ise sonuçların değerlendirilmesi ve öneriler ele alınacaktır. BÖLÜM 1 DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GIDA SEKTÖRÜNÜN EKONOMİDEKİ YERİ VE ÖNEMİ Giriş Bu bölümde cevabı aranan temel soru, "Gıda sektörünün ekonomideki rolü ve önemi nedir?" olacaktır. Genel ekonomik yapı içerisinde gıda sektörünün yerini ve önemini belirlemek, araştırmanın diğer bölümlerine ışık tutacaktır. Dolayısıyla bu bölüm, gıda sektörünü tanıtıcı nitelikte bir giriş olarak da görülebilir. Çok kısa şekilde dünya gıda sektörüne değindikten sonra, Türk gıda sektörü çeşitli yönleriyle incelenecektir. Gıda Türkiye'nin önde gelen sektörleri arasında yer almaktadır. Bu bakımdan gıda sektörünün sorunlarının tespiti ve giderilmesi, ülke ekonomisine de önemli bir katkı sunacaktır. Türk gıda sanayi ürünlerinin ihracatı 1980'li yıllardan sonra ivme kazanmıştır. Bu durum, o tarihlerde ihracata dayalı ulusal kalkınma stratejisinin benimsenmesi doğrultusunda ihracata yönelik modern gıda sanayi tesislerinin kurulmasıyla sağlanmıştır. Geçen 25 yıllık süre içerisinde büyük mesafeler alınmasına rağmen, sektör hâlâ önemli yapısal sorunlar ile karşı karşıyadır. 1.1. Gıda Sektörü Tarımdan sağladığı bitkisel ve hayvansal hammaddeyi, uyguladığı bir veya birden fazla işlemle, raf ömrü uzun ve tüketime hazır ürünlere dönüştüren sanayi koluna gıda sektörü adı verilmektedir. Tarımsal üretimin mevsime ve yöreye bağlı değişkenliğine karşılık gıda gereksiniminin sürekliliği, çabuk bozulma eğilimindeki tarımsal ürünlere belirli işleme ve muhafaza yöntem­ lerinin uygulanmasını zorunlu kılmakta ve bu işlevi gıda sanayi yerine getirmektedir (Ekşi, 1992). Diğer bir deyişle, gıda sektörü hammaddesini tarım sektöründen almaktadır. Bu nedenle her ülkede tarım sektörü ile gıda sanayi birbiri ile etkileşmekte ve birbirine paralel gelişmektedir. Etkileşim derecesi, gelişme düzeyine bağlı olarak artmakta ve/veya azalmaktadır (Kıral ve Akder, 2000; Güneş, Albayrak ve Gülçubuk, 2002). Tarımsal üretimin bir kısmı doğrudan yani taze olarak tüketilirken, bir kısmı da gıda sanayinde hammadde olarak işlenmekte ve değişik gıdalara dönüştürülmektedir. Tarımsal üretimin gıdaya işlenen oranı üründen ürüne farklılık göstermekte­ dir. Bu oran buğdayda, yağlı tohumda, şeker pancarında daha yüksek, et, süt, sebze ve meyvede daha düşük olarak görülmektedir. Uluslararası gıda sanayi sınıflandırma (ISIC- 3) sistemine göre gıda sanayi, (1) et ve et ürünleri, (2) süt ve süt ürünleri, (3) su ürünleri mamulleri, (4) nişasta mamulleri, (5) meyve ve sebze işleme, (6) bitkisel yağ ve mamulleri, (7) şeker ve şekerli ^mamuller, ve (8) yem sanayi olmak üzere sekiz alt sektör­ den oluşmaktadır. Gıda Sanayi, Avr^pa Topluluğu ekonomik faaliyet sınıflandırmasında, Nace kodu DA 15- 16 şeklinde nitelendirilmektedir. 15.1 Et ve et ürünleri imalatı, işlenmesi ve saklanması 15.2 Balık ve balık ürünlerinin işlenmesi ve saklanması 15.3 Sebze ve meyvelerin işlenmesi ve saklanması 15.4 Bitkisel ve hayvansal sıvı ve katı yağların imalatı 15.5 Süt ürünleri imalatı 15.6 Öğütülmüş tahıl ürünleri, nişasta ve nişastah ürünlerin imalatı 15.7 HmM bayvan yemleri imalatı 15.8 Diğer gıda maddeleri imalatı 1.1.1.Dünya Genelinde Gıda Sektörünün Durumu Gıda, tüm dünyada büyüme potansiyeli en büyük sektörlerin başında gelmektedir. 600 milyar Euro yıllık cirosu ve 2.7 milyon çalışanı ile 26 binin üzerinde firmanın faaliyet gösterdiği gıda sanayi, AB'nin en büyük üçüncü sektörü konumundadır. Almanya, 2005'te gıda ve paketleme ekipmanında toplam 8.7 milyar Euro'luk üretimle Avrupa pazarında ilk sırada yer almıştır. Almanya'nın dünyadaki rakipleri ise İtalya, Hollanda, ABD, Fransa ve Danimarka olmaktadır. Ürün gruplarına göre sıralandığında ise en yüksek ihracatı soya fasulyesi ile ABD'nin yaptığı görülmektedir. Bu ülke, yine, mısır, buğday ve pamuk ürününde de ön sırada yer almaktadır. Tablo 1 Ürün^ Gmpliarma Göre En Büyük 10 İhracatçı Ülke (2004) Sıralama 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Ülke ABD Fransa Hollanda Malezya ABD İngiltere Brezilya ABD ABD Arjantin Ürün Soya Fasulyesi Şarap Ham Organik ürünler Palmiye Yağı Mısır Damıtılmış Alkollü İçki Soya Fasulyesi Buğday Pamuk Soya Unu Değer(000 US$) 7936302 6562663 6430949 5218941 4972016 4716296 4290443 3958343 3383889 3259914 Emek yoğun bir sistem gerektiren gıda sektörü, tarımsal ürünlerin değerlendirilmesi, sanayiye hammadde temini, istihdama katkısı ve halkın dengeli beslenmesi ile doğrudan ilişkili olması nedeni ile, bütün dünya ülkeleri açısından bir anlamda, sosyolojik ve ekonomik yönden stratejik öneme sahiptir. 1.1.2. Gıda Sektörü ve Türkiye Ekonomisindeki Yeri Gıda sanayi; tarımsal üretim, dengeli beslenme, katma değer, istihdam ve ihracat açısından önemli işlevleri olan bir sektördür. Sektörün GSYİH için­ deki payı % 4,8 dir. İmalat sanayi içindeki payı üretim değeri açısından % 15, işyeri sayısı açısından % 14 ve istihdam açısından % 13 ' tür. Türkiye'de gıda sanayinde alt sektörler açısından sayısal dağılıma bakıldığında; sanayinin %65'ini un ve unlu mamuller, % i r i n i süt ve süt mamulleri, %12'sini meyve-sebze işleme, %3,5'ini bitkisel yağ ve margarin, %3'ünü şekerli mamuller, % r i n i et mamulleri ve %4,5'luk kısmını tasnif dışı gıdalar, alkolsüz içecekler, su ürünleri sanayi oluşturduğu görülmektedir. Un ve unlu mamuller, süt ve mamulleri, meyve-sebze işleme gibi alt sektörlerde­ ki oranların yüksek olması, halkın tüketim alışkanlıklarının yanı sıra gelişmiş teknoloji uygulamayan (değirmen, mandıra, zeytin salamura işleme v.b.) işletmelerin sayısal fazlalığından da kaynaklanmaktadır. Yukarıda da açıklandığı gibi, gıda sektörü 8 alt gruptan oluşmaktadır. 2002 yılı verilerine göre unlu mamuller ve nişasta grubu hem toplam gıda şirketleri içinde hem de toplam üretimdeki en yüksek payı alan kısım olarak göze çarpmaktadır. Son yıllarda ihracat oranındaki payını her yıl artıran gıda sektörü, ayrıca, önemli ölçüde ülke ekonomisine döviz girdisi sağlamaktadır (Başer ve Akgül, 2003). Sektörün genel ihracattaki payı ise 1996 yılında % 20 iken, tablo 2'de gözüktüğü gibi 2004 yılında % 10 dolayındadır. İthalatta ise toplam ithalat miktarının yaklaşık % 3'luk kısmını gıda sektörü oluşturmaktadır. Tablo 2 ihraç veya ithal ettiğimiz gıda ürünlerinin toplamdaki oranı Bölümlere Göre İhracat (2004) (000.000 $) İhracattaki Tutarı Bölümler Canlı hayvanlar ve 324 hayvansal ürünler 2841 Bitkisel ürünler 277 Katı ve sıvı yağlar 2566 Gıda sanayi 56667 Diğer kalemler 62675 Toplam Bölümlere Göre İthalat (2004) (000.000 $) İhracattaki Oranı İthalattaki Tutarı İthalattaki Oranı Bölümler Canlı hayvanlar ve hayvansal ürünler Bitkisel ürünler Katı ve sıvı yağlar Gıda sanayi Diğer kalemler Toplam Kaynak/DİE 165 1282 511 1245 94159 97362 9.6% 90.4% 100% 3.3% 96.7% 100% Son on yılda Türkiye'nin genel ihracat ithalat ve toplamda ithalat ve ihracat­ taki sektörün rakamları aşağıdaki gibidir Tablo 3 Son on yıllık gıda ihracat ve ithalatının karşılaştırılması (*1 milyon $). Yıllar 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 ithalat Toplam Gıda İthalatı İthalat 2.831 43.072 44.026 2.649 57.640 2.311 62.352 2.038 56.716 2.133 67.260 1.487 58.392 1.912 81.218 2.791 96.991 3.089 88.642 3.245 Kaynak: DTM İthalattaki Oranı 6,6% 6,0% 4,0% 3,3% 3,8% 2,2% 3,3% 3,4% 3,2% 3,7% Gıda İhracatı 4.556 5.133 4.688 4.084 3.543 3.997 3.668 4.735 5.891 7.624 ihracat Toplam İhracat 51.430 51.845 42.456 46.582 35.660 44.163 42.659 57.632 72.750 91.990 İhracattaki Oranı 8,9% 9,9% 11,0% 8,8% 9,9% 9,1% 8,6% 8,2% 8,1% 8,3% Tablo 4 Yıllar İtibari ile 111 Ülkeye Yapılan Gıda Maddeleri İhracat İthalat l<arşılaştırılması (*1 milyon $) H ithalat M ihracat 8.000 ithalat 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 [iİthalat 2.831 2.649 2.311 2.038 2.133 1.487 1.912 2.791 3.089 3.245 ^İhracat 4.556 5.133 4.688 4.084 3.543 3.997 3.668 4.735 5.891 7.624 Kaynak: DTM Şekilden de anlaşılacağı üzere gıda ihracatımız son yıllarda genel olarak artma eğilimindedir. Fakat Türkiye'de yaşanan krizlere bağlı olarak (17 ağustos depremi, 2001 krizi gibi) trend bazen düşüş gösterse de, son dört yıldır ihracatımız artma eğilimindedir. Son 4 yılda gözlenen bu artışta ülkede ciddi bir istikrarsızlık ve kriz dönemi yaşanmamasmm etkisinin büyük olduğu söylenebilir. Bu da gıda sektörünün kendi aktörleri, kaynak ve kabiliyetleri ihracat ve büyüme için yeterH görünmesine rağmen istenen per­ formansı yakalayamamasının önemli sebeplerinden birinin genel ekonomide yaşanan durgunluk ve krizler olduğuna işaret etmektedir. Tablo 5 Gıda Sanayisinde Üretim Değeri (Milyar TL. 1998 Yıh Fiyatlarıyla) Yıllık Değişim (%) Gıda üretim değeri Yıllar 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005(r) 6.407.937 6.682.262 6.399.766 6.691.849 7.031.629 7.496.129 7.923.269 4,3 -4.2 4.6 5.1 6,6 5,7 (t): Tahmini Kaynak: DPT 2005 Gıda üretim değerleri açısından sektör değerlendirilecek olunursa ekonomik krizin yaşandığı yıl haricinde sektörde gerçekleşen üretim değeri değişiminin %5,5 civarlarında sabit olduğu gözükmektedir. Aşağıda yer alan Tablo 6'da görüldüğü üzere ülkemiz bireylerinin gelir seviyeleri değiştikçe gıda harcamalarına ayırdıkları pay belirgin olarak değişmektedir. Birinci gelir grubunda yer alanlar bütçelerinin %40 civarında kısmını gıda harcamaları için ayırırlarken üst gelir düzeyinde yer alanlarda bu oran %20 seviyelerinin altına kadar inmektedir. Tablo 6 Gelire göre sıralı %20'lik gruplar itibariyle tüketim harcamalarının dağılımı, 2004 yılı değerleri ile, Türkiye Harcama grupları Gelire göre sıralı hane halkı yüzdeleri Gelirden en fazla pay alan Gelirden en az pay alan Toplam 1. %20 2. %20 3. %20 Toplam Gıda ve alkolsüz içecekler Alkollü içecek, sigara ve tütün Giyim ve ayakkabı Konut ve kira Ev eşyası Sağlık Ulaştırma Haberleşme Kültür, eğlence Eğitim hizmetleri Otel, lokanta, pastane Çeşitli mal ve hizmetler Grubun en düşük aylık ortalama geliri (Milyon TL) Grubun en yüksek aylık ortalama geliri (Milyon TL) 4. %20 5. %20 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 26,4 40,0 34,2 29,8 26,0 19,3 4,3 6,5 27,0 6,6 2,2 9,5 4,5 2,5 2,1 4,5 3,9 5,1 5,2 27,6 4,9 2,4 4,2 3,1 1,2 0,5 2,7 3,3 5,0 5,7 29,1 5,6 2,2 5,5 4,1 1,4 0,9 3,7 2,6 5,0 6,1 28,5 6,9 2,0 7,0 4,2 2,0 1,2 3,8 3,4 4,4 6,6 27,3 6,8 2,1 9,3 4,6 2,2 2,1 4,6 4,0 3,5 7,2 25,2 7,2 2,4 13,3 5,0 3,5 3,3 5,4 4,6 463 677 965 1416 677 965 1416 463 Türkiye geniş ürün yelpazesi nedeniyle, gıda sektörünün bazı alanlarında önemli ihracat değerleri ortaya çıkarmıştır. Üretilen domates salçasının yaklaşık %50-60'ı, dondurulmuş meyve ve sebzenin %90'ı, konservenin %70-80'i, meyve suyunun %15-20'si ihraç edilmektedir. Ayrıca, un ve unlu mamuller (makarna, bisküvi v.b.) üretiminde önemli ihraç olanakları bulun­ maktadır. Uygun coğrafyası ile Türkiye, organik tarım uygulanmasının sunduğu kuru üzüm, incir, kayısı olmak üzere üretilen 30'a yakın organik ürünü ihraç edebilecek potansiyele sahiptir. Çeşitli gıda ürünleri ihracat miktarındaki değişimlere bakıldığında; buğday unu, makarna, bisküvi, dondurulmuş ve konserve edilmiş meyve ve sebze ürünleri, çekirdeksiz kuru üzüm, çikolata ve kakaolu ürünlerin ihracat mik­ tarlarında önemli yer teşkil etmektedir. Aşağıdaki tabloda gıda sanayisinin üretim, ihracat/ithalat miktarları ve ihra­ cat, ithalat ve talep değerleri geçmiş yedi yıl baz alınarak gösterilmiştir. Tablodaki veriler ışığında gıda sektörünün üretim miktarının her sene artarak yükseldiği gözükmektedir. Tablo 7 Türkiye'de gıda sektörünün yıllara göre çeşitli sayısal S S >H O § 00 CO ^ •Is İS ö n ^ o .s e s 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005(t) 47381 49303 44776 47073 48155 50515 54412 1201.7 472.5 194.4 1369.9 1691.9 2831 129 A 1992.3 1429.4 2086.8 1452.8 1279.4 41089.4 1581.9 T3 "S -c 2^ <^ Yıllar 3 1—-1 289.861 398.826 356.281 395.048 436.497 450.238 465.487 -O j_, 1-1 00 ON s ^'^ s-ı £? JS I5 ^ 533.011 553.134 629.584 578.428 703.873 816.075 880.845 6.193.108 6.469.960 6.305.875 6.433.224 6.745.743 7.157.833 7.512.823 Yıllık değişim 4% 38% 281% 518% 2000 -5% 14% -11% 29% 2001 22% 0% -8% 11% 127% 6% 2002 -2% 11% 22% 25% 23% 2003 2% 16% 16% -3% 15% 2004 8% 8% 4% 7% 1% 2005 9% (t): Tahmin Not: NBŞ için 2005 yılı 9 aylık ihracat miktarıdır. Kaynak: DPT 2005 ve Sektör Temsilcileri Raporları. (%) 5% -3% 2% 5% 6% 5% Türkiye'de genel fiyat düzeyindeki değişimler ve bu değişimlerin sektörler, gıda sanayinin içinde bulunduğu gıda sanayi ve gıda sanayine hammadde veren tarım sektörü ile karşılaştırmalı durumu 2000-2004 yılları itibariyle Tablo 8 'den izlenebilir. Tablo 8 Sektörler ve Gıda Sanayinde Fiyat Artışlarının Gelişimi (TL TEFE 1994=100) Yıllar Genel indeks 2000 2001 2002 2003 2004 imalat Sanayi Gıda Ve İçecek 2.370 3.830 5.750 7.219 8.020 Tarım, Avcılık, Ormancılık Ve Balıkçılık 2.647 3.766 5.891 7.889 8.959 2.278 3.796 5.631 6.972 7.740 2.406 3.772 5.708 7.148 8.015 61,6 50,1 25,6 11,1 42,3 56,4 33,9 13,6 66,7 48,3 23,8 11,0 56,8 51.3 25,2 12,1 Yıllık Artışlar (%) 2001 2002 2003 2004 Kaynak: TÜİK 2005. TÜİK Sanayi Sayımı geçici sonuçları baz alınarak sektörde yer alan işyer­ lerinin ve çalışanların sayısal dağılımı Tablo 9'da verilmiştir. Sektörde işyeri sayısının ve istihdamın yoğun olduğu sektör, ekmek, taze firm ürünleri ve kek imalatının yapıldığı alanlardır. Tablo 9 Gıda Sanayinde Faaliyet Kollarına Göre İşyeri Sayısı ve Ortalama Çalışan Sayısı Çalışanlar İşyeri Sayısı Çalışan Faaliyet Kolları İŞ Sayısı yerindeki İçindeki Oranı Oranı Et imalatı ve saklanması Kümes hayvanları etlerinin imalatı ve saklanması Et ve kümes hayvanları ürünlerinin imalatı Balık ve balık ürünlerinin işlenmesi ve saklanması Patatesin işlenmesi ve saklanması Sebze ve meyve suyu imalatı Başka yerde sınıflandırılmamış sebze ve meyvelerin işlenmesi ve saklanması Ham, sıvı ve katı yağların imalatı Rafine sıvı ve katı ve yağların imalatı Margarin ve benzeri yenilebilir katı yağların imalatı Süthane işletmeciliği ve peynir imalatı Dondurma imalatı Öğütülmüş tahıl ürünleri imalatı Nişasta ve nişastalı ürünlerin imalatı Çiftlik hayvanları için hazır yem imalatı Ev hayvanları için hazır yem imalatı Ekmek, taze fırın ürünleri ve kek imalatı Peksimet, bisküvi imalatı, dayanaklı pastane ürünleri ve kek imalatı Seker imalatı Kakao, çikolata ve şekerleme imalatı Makama, şehriye, kuskus ve benzer unlu mamullerin imalatı Kahve ve çayın islenmesi Baharat, soslar, sirke ve diğer çeşni maddelerinin imalatı Hazır, homojenize gıda maddeleri ile diyet yiyecekleri imalatı Başka yerde sınıflandırılmamış diğer gıda maddeleri imalatı TOPLAM 224 4.094 0.73 1.65 71 3.643 0.23 1.47 141 1.888 0.46 0.76 70 2.324 0.23 0.94 35 116 2.172 2.526 0.11 0.38 0.88 1.02 1.192 425 432 19.623 5.178 7.383 3.89 1.39 1.41 7.92 2.09 2.98 20 1.154 396 4.446 17 1.430 12.718 1.202 19.842 820 0.07 3.77 1.29 14.51 0.06 0.58 5.13 0.49 8.01 0.33 632 7 6.035 61 2.06 0. 02 2.44 0.02 17.157 78.121 55.98 31.53 2.506 226 18.512 16.605 8.18 0.74 7.47 6.70 822 14.950 2.68 6.03 30 217 1.824 21.906 0.10 0.71 0.74 8.84 137 1.286 0.45 0.52 32 663 0.10 0.27 144 30.649 2.963 247.769 0.47 100.00 1.20 100.00 Geniş bir yelpazeye sahip olan gıda sanayi, alt dalları açısından birbirinden farklı özellikler taşıyan sektörleri barındırmaktadır. Bazıları iç pazar için önemli iken, bazıları iç piyasa yanında dış rekabet/pazarlar açısından önem taşımaktadır. Gıda sanayinde çoğu alt sektör hammaddeyi ülke içi kay­ naklardan sağlayabilirken, az sayıda da olsa kimi alt sektörler hammadde açısından dışa bağımlılık göstermektedir. Türkiye'de gıda alanında üretim yapan işyeri sayısı farklı kaynaklarda 25-40 bin arasında değişmekte olup yaklaşık 260 bin kişi bu sektörde çalışmaktadır. Genelde küçük ve orta ölçek­ li işletme yapısı ile faaliyetlerine devam eden gıda işletmelerinin çoğunluğunu özel sektör kuruluşları oluşturmaktadır. İşletmelerde ortalama yıllık kapasite kullanım oranı %65-75 arasındadır. Gıda sanayi üretim değeri içinde tahıl ve nişasta mamulleri sanayi en yüksek değeri almaktadır. Bunu süt ve et mamulleri sanayi izlemektedir. Türkiye'de gıda sanayi ithalat değeri en yüksek olarak bitkisel yağ, mezbaha ürünleri ve tahıl-nişasta ürünlerinde gerçekleşirken, en düşük olarak su ürünleri ile meyve-sebze ve yem sanayinde olmuştur. Türkiye'de geniş ürün yelpazesi nedeniyle, gıda sektörünün bazı alanlarında önemli ihracat değerleri ortaya çıkmıştır. Üretilen domates salçasının yaklaşık %50-60'ı, dondurulmuş meyve ve sebzenin %90'ı, kon­ servenin %70-80'i, meyve suyunun %15-20'si ihraç edilmektedir. Ayrıca, un ve unlu mamuller (makarna, bisküvi v.b.) üretiminde önemli ihraç olanakları bulunmaktadır. Uygun ekosistemi ile Türkiye, organik tarım uygulanmasının sunduğu kuru üzüm, incir, kayısı olmak üzere üretilen 30'a yakın ekolojik ürünü ihraç edebilecek potansiyele sahiptir. Gıda sanayi ürün­ leri yurt içi tüketimine yönelik olarak da gelişme göstermiştir. Özellikle artan nüfusun gıda gereksinimi gidermek amacıyla faaliyetleri artan gıda fir­ malarının iç pazara yönelmeleri ve bu pazarda farklı ürün gruplarıyla tutun­ ma çalışmaları, gelecek faaliyetleri için önemlidir. Bu süreçte toplumun tüke­ tim harcamaları içinde gıdaya ayırdıkları pay, sanayinin üretimini şekil­ lendirmek açısından büyük önem taşımaktadır. Toplumların gelir düzeyinin, beslenme alışkanlıklarının ve sosyo-demografik yapısının gıda tüketimini şekillendirdiği bilinmektedir. Gıda sanayi talep artışının 2006-2013 döne­ minde sabit fiyatlarla yıllık ortalama %2,8 olacağı, üretim için bu rakamın %3,1 civarında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Gıda sanayi toplam ihra­ cat rakamlarında ise 7 yıllık dönemde %3,8 ve ithalatında %3,5 artış olması beklenmektedir. Gıda sanayinde gelişimin genel eğiHmi yıldan yıla azalan oranda artış olarak ortaya çıkmaktadır. Uzun vadeli eğilim olarak gıda sanayinde büyümenin daha yavaş oranlarda artışla gerçekleşmesinin neden- lerinden ikisi, nüfus artış hızındaki yavaşlama ve tarım sektöründeki büyü­ menin doğal şartlara ve orta-uzun vadeli verim artışlarına bağlılığı olarak değerlendirilebilir. Sonuç Gıda sanayi, imalat sanayinin daha çok tüketim malları üreten sanayiler grubunda yer almaktadır. Gıda sanayi, imalat sanayi içinde ve dolayısıyla ülke ekonomisi içerisinde önemli bir paya ve role sahiptir. Ülkemiz gıda sanayi ürünleri ihracatı özellikle 1980'li yıllardan sonra ihraca­ ta yönelik modern gıda sanayi tesislerinin kurulmasıyla ivme kazanmıştır. Son yıllarda Türk gıda sanayi ürünleri ihracatında Avrupa Birliği pazarı önemli bir paya sahiptir. Halen dünyanın en büyük ve yüksek gelirli tüketim bölgesinin AB pazarı olduğu gerçeği göz önüne alındığında bu önemlidir. Genel olarak bakıldığında, 2000'den bu yana yaşanan yapısal değişim sürecinde gerek üretim, gerek ihracatta emek yoğun tarım, tekstil gibi geleneksel sektörler paylarını kaybederken, benzer nitelikte olan gıda sek­ töründe artış görünmektedir. Gıda sektörünün, temel farkı, talep esnekliğinin düşük olmasıdır. Diğer bir ifade ile, tüketim alışkanlık ve kültürün değişime dirençU olması nedeni ile fiyat dalgalanmalarına daha az duyarlılık göstermesi ve dolayısıyla ithalata göreli olarak daha kapalı olmasıdır. Ancak genel olarak bakıldığında, Türk gıda sanayi KOBİ ağırlıklı bir sek­ tördür. İşletme sayısı ile ilgili tahminler bile çok büyük farklılıklar göster­ mektedir. Tüketilen gıdanın üçte ikisinin merdiven altı üretim olması sek­ törün hala büyük ölçüde modernleşememesini göstermektedir. Bu bakımdan, AB entegrasyonu sürecinde yıldız sektörlerden biri olarak görülen gıda sektörünün bu yapısal durumu gelecek hakkında endişelere yol açmak­ tadır. BÖLÜM 2 GIDA SEKTÖRÜNÜN REKABET GÜCÜ ANALİZİ Giriş Dünyada ve Türkiye'de gıda sektörünün genel ekonomi içerisindeki yeri ve önemine ilişkin belirlemelerden sonra, bu bölümde cevabı aranan soru, "Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün rekabet gücü nedir?" ola­ caktır. Rekabet gücü analizinin temel amacı, rekabet üstünlüğünün dayanaklarını, üstün ve zayıf olunan yanları, karşılaşılan fırsat ve tehditleri tespit etmektir. Böylece sektörün uluslararası pazarlarda rekabetçi pozisyonu belirlenmiş olacaktır. Gıda sektörünün rekabet gücünün durum tespitini yapmak için iki analiz aracı kullanılacaktır: SWOT analizi ve Elmas Modeli. SWOT analizi, geçmişten geleceğe uzanan trendler göz önüne alındığında, sektörün sahip olduğu/olabileceği temel rekabetçi güçlü yanları ve rekabet yarışında deza­ vantajlı konuma yol açabilecek zayıf yanları bir taraftan, yapısal değişimler (politik, ekonomik, sosyolojik, teknolojik, küresel, çevre) karşısında ne tür fırsat ve tehditler ile karşı karşıya olduğunu diğer taraftan tespit etmeyi gerektirmektedir. Böylece sahip olunan zayıf ve güçlü yanlar ve buna karşın fırsat ve tehditler bir arada sektörün genel bir fotoğrafını verecektir. Genel bir durum tespiti açısından elde edilen bu fotoğraftan hareket ile, zayıf yanları giderecek, tehditleri bertaraf edecek, fırsatlardan yararlanmayı sağlayacak temel sektörel güçlü rekabetçi yanları geliştirmenin bir haritası çıkarılabilir. Bu yol haritası rekabet avantajı elde etme ve sürdürmek için neler yapılması gerektiğinin referans kaynağı olacaktır. Elmas (Diamond) modeli ise, bir sektördeki ulusal rekabet gücünü belirleyen dört temel unsurun birbiri ile ilişkili olarak incelenmesini gerektirmektedir. Bunlar, ulusal faktör donanımı, talep koşulları, ilişkili ve destekleyici sektör­ ler ve işletme stratejileridir (bunlara ilave olarak devlet veya kamu, şans, gidilen ülkenin koşulları gibi temel değişkenleri de göz önüne alan araştırmacılar bulunmaktadır). Bu model sektörler düzeyinde rekabetçilik analizi yapmaya elverişli önemli bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda. Elmas modeli sayesinde, gıda sektörünün söz konusu dört faktör esas alınarak ulusal rekabet avantajı elde etmeye ne derecede imkan tanıyacağının tespit etmek mümkün olabilecektir. 2.1. Gıda sektörünün SWOT yöntemi ile rekabet gücü analizi 2.1.1. Gıda sektörü mevcut durum değerlendirmesi Gıda sektörünün en önemli özeliği tarımdan aldığı hammaddeyi sanayi ürününe dönüştürmesidir. Diğer bir deyişle tarım sektörü ile yakından ilişkilidir ve etkileşim halindedir. Dolayısı ile Türkiye'nin tarım için elverişli bir konuma sahip olması ülkemizde gıda sektörünün daha güçlü bir durum­ da olmasına olanak vermektedir. Gıda sektörü daha evvel yapılan çalışmalarda (Öz, 2003) Türkiye'nin reka­ betçi sektörü olarak ele alınmaktadır. Örneğin, Saraçoğlu ve Köse tarafından yapılan bir çalışma (2000:93) sonucunda yapılan istatistikî analiz sonrası Türk makarna sanayi İtalya'dan'sonra ikinci sırada gelmektedir. Bisküvi sek­ töründe ise 1995-1997 yılları arasında Türkiye 7. sırada yer almıştır. Un sanayinde ise 1995-1996 de 4. ve 5. sırada iken 1997 yılında 2. sıraya yüksel­ miştir. Sektörün rekabet gücü ithalat sızma oranı, uzmanlaşma katsayısı, dış reka­ bete açıklık ve ihracat/ithalat oranı hesaplamaları ile ortaya konmaya çalışılabilir (Kıymaz, 2003). İthalat sızma oranı, ithalatın toplam talep içerisindeki payı olarak ortaya konulmaktadır. Gıda sanayi için bu oran orta­ lama yüzde 7 civarındadır. İthalatın talep içindeki yeri oldukça düşük düzeydedir. Gıda sanayi ithalatında 1996 yılı başında yürürlüğe giren Gümrük Birliği Kararı'ndan bugüne kadar geçen sürede önemli bir değişiklik olmadığı anlaşılmaktadır. Uzmanlaşma katsayısı üretimin talebe oram olarak hesaplanmaktadır. Gıda sanayinde üretimin genelde tüketimi karşıladığı, küçük bir bölümünün (yaklaşık yüzde 7) ihracata yönlendirildiği düşünülürse, gıda sanayinde kendine yeterli bir seviyede bulunulduğu söylenebilecektir. Sektörde uzman­ laşmanın sağlandığını söylemek zordur. Dış rekabete açıklık katsayısı ince­ lendiğinde, bu rakamın ortalama 0,135 olduğu ve sektörün dış rekabete açıklık düzeyinin düşük olduğu anlaşılmaktadır. Son gösterge ihracat/ithalat oranıdır. Gıda sanayinde ithalatı karşılama oranı lOO'ün üzerindedir. Kurun uygun olduğu yıllarda ihracatın ithalatı karşılama oranı yükselirken, TL'nin değerlendiği yıllarda bu oran azalmaktadır. Tablo 10 Gıda Sanayi Rekabet Göstergeleri (1998 Yılı Sabit Fiyatları ile hesaplanmıstır) Talep Üretim İhracat İthalat 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 5.704.854 5.747.161 471.406 427.063 5.834.477 5.901.587 472.717 501.965 6.131.266 6.442.344 538.434 464.474 6.242.957 6.511.968 504.559 379.706 6.327.534 6.550.493 457.604 314.754 6.692.689 6.802.260 444.731 418.193 6.303.202 6.405.503 506.440 348.399 6.591.320 6.637.844 432.219 410.995 2003 (Tahmin) 6.837.587 6.867.866 476.089 464.866 Rekabet Göstergeleri i ! i i ! i İthalat Sızma Oranı i (İthalat/Talep)~100 7,49 8,60 7,58 6,08 4,97 6,25 5,53 6,24 6,80 1,007 1,012 1,051 1,043 1,035 1,016 1,016 1,007 1,004 0,151 0,159 0,153 0,134 0,116 0,124 0,130 0,123 0,133 1,104 0,942 1,159 1,329 1,454 1,063 1,454 1,052 1,024 Uzmanlaşma Katsayısı (Ü retimITalep) Dış Rekabete Açıklığı (İhracat/ü retim)+ [( ı (İhracat/Üretim) )*talep)] i V.J (İthalatiT) .......:ı İhracatIİthalat Oranı İthalat Sızma Oranı (İthalat/Talep) *" 100 Bir sektörde ithalat miktarının, o sektöre yönelik toplam iç talep miktarına (yurtiçi üretim+ithalat-ihracat) bölünür ve 100 sayısı ile çarpılır. Oranın O'a yakın olması ithalatın iç talep içerisinde ihmal edilebilir olduğunu, ıoO'e yakın olması iç talebin tamamına yakınının ithalat ile karşılandığını gösterir. Bu ölçü, sektörün ithalat yoğunluğunu ve dışa dönüklük derecesini göstermektedir. Uzmanlaşma Katsayısı (üretim/Talep) Dış Rekabete Açıklık İhracat/İthalat Oranı Bir sektördeki üretimin, o sektördeki yurtiçi tüketime bölünmesi suretiyle hesaplanır. Bu göstergenin yorumlanması ithalat sızma oranına benzemektedir. Oranın büyüklüğü sektörün uzmanlaşma düzeyinin yüksek olduğunu gösterir. Bu gösterge, sektörün ithalat ve ihracat düzeylerini dikkate alır. Aşağıdaki formüle göre hesaplanır.(sektör ihracatı! sektör üretimİ)+( (1-( sektör ihracatı/sektör üretimi)) *(sektör ithalatı/sektörde yurtiçi tüketim) Oranın yüksek olması sektörün dışa açık olduğunu gösterir Bir sektörün ihracat miktarının, o sektörün ithalat miktarına bölünmesiile hesaplanır. Oranın büyüklüğü, söz konusu sektörün uzmanlaşma derecesini gösterir. -- ~ -- ~-~ .... _._--~- -~- -- ----_._..._--_ ................ _. __. i ihracatı GeHştirme Etüd Merkezi Araştırma Ve GeHştirme Başkanhğı Tarım Dairesi tarafından Kasım, 2004 de hazırlanan "Tarım Ve Gıda Sektörü İhra­ cat Potansiyeli" raporunda Türkiye tarım ve gıda sanayi sektörleri ihracatının rekabet gücünü etkileyen unsurlar aşağıdaki gibi belirtilmiştir. (İGEME; 2004). • Üretimde Mevcut Olan Altyapı Sorunları • Miras Hukuku (arazi bölünmesi) • Etkin Tarım Sigortası • Kıt Kamu Kaynakları • Eğitim • Sertifikalı Tohum Üretiminin Yaygınlaştırılması • Sözleşmeli Tarım • Hammadde Sanayi Entegrasyonu • İyi Tarım Teknikleri (ITU) • İzlenebilirlik • HACCP • ISO 22000 Gibi Yeni Gıda GüvenHği Yönetim Standartlarının Uygulanması (ISO Çalışma Grubu tarafından 2005'te tamamlanması beklenmektedir) • Kalite • Belgelendirme / Akreditasyon • Ürün/Ülke Bağımlılığı • Ürün Adaptasyonu • Ürün/Teknoloji Geliştirme/Buluş Yapma • Ambalaj Sektöründe İleri Teknolojiyi Yakalama/Buluş Yapma • Konumlandırma • Tanıtım • Sektör ve Sistem İle İlgih Tüm Uluslararası Gelişmeleri Takip Etme • Markalaşma • Kalite Sloganı/İmaj Yükseltme • Kamuda Yetişmiş Teknik Personelin Aynı Konuda Sürekliliğinin Sağlan­ ması (uzmanlaşma) • Gerek Kamu Gerekse Özel Sektör Kuruluşlarının Görev Alanlarıyla İlgili Güçlü Alt Yapıya Sahip, Hızlı Hareket Edebilen Yapıya Dönüştürülmesi • Tarımsal Altyapı Fonlarının Etkin Kullanılması • Ar-Ge Teşviklerine İşlerlik Kazandırma • İhracat İadesi Yardımlarından (mahsup sistemi)Uluslararası Geçerliliği olan Kalite Gıda alt sektörleri itibariyle yapılan bir çalışmada; ihracatta rekabet gücüne sahip alt sektör olarak meyve sebze işleme sanayi belirtilmiş, diğer sektörler itibariyle ihracatta güçlü olduğumuzu söylemenin zor olacağını ortaya koymuştur. Özelikle süt/süt ürünleri ile et/et ürünleri sanayisi ihracatta en geri kalmış gıda alt sektörü olduğu belirtilmiştir. Yine bu çalışmaya göre Türk gıda sektörünün önündeki en büyük engelin hammadde temininden kaynaklandığını ve gıda sektörünün ülke içinde ve dışında daha rekabetçi bir hal alması için tarım sektörünün iyileştirilmesine vurgu yapılmıştır. (Turhan;2002:177) Diğer bir gıda alt sektörü olan un ve unlu mamullerde karşılaşılan en büyük sıkıntı bahsi geçen sektöre giriş engellerinin düşük olması, yatırımın yoğun teknoloji gerektirmemesi sebepleriyle sektörde yaşanan sürekli kapasite artışıdır. Bu durum adı geçen sektörde kalite, markalaşmak, etkin bir pazarlama politikaları ile desteklendiği taktirde ülkemiz için bir avantaj sağlayacak olsa da şu durumdaki kalite, markalaşma düzeyi, pazarlama poli­ tikaları ile sektör için kapasite fazlalığı sıkıntısını doğurmaktadır. Fakat etkin önlemlerle buğday unu ihracatında ABD ve AB'den sonra 3.sırada olan ülkemiz üst sıralara yükselebilir (Günalp, Tipi, Özsayın;2002:76). Son yıllarda giderek ön plana çıkan diğer gıda alt kolu da dondurulmuş gıda sanayisidir. Türkiye için oldukça yeni olan bu sektör hızlı bir gelişme tren­ dine sahiptir. Türkiye için yeni bir ürün grubu ve tüketim kültürü olarak benimsenmemiş olması sebebiyle Türkiye'de üretimin yaklaşık %80'i ihraç edilmektedir. Sektörün ihracat yaptığı ülkeler arasında AB ülkeleri. Merkez ve Doğu Avrupa ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri, Japonya ve ABD'dir. Ülke­ miz henüz dondurulmuş gıda sektöründe potansiyelini kullanmamaktadır. Bu potansiyeli geliştirmek ve dünya ticaretinde ülkemizin hak ettiği yeri almasını engelleyen bazı unsurlar aşağıdaki gibidir (Gürbüz, Acar:2002:214, Topaloğlu ve Gülten:2002; 282); • Hammadde sorunu • Devlet desteğinin yetersiz olması • Ekonomideki istikrarsızlık • Taşımacılık sorunu • Enerji maliyetlerinin sorunu • Yetersiz Türk markası imajı • Gıda mevzuatındaki düzenlemelerin yetersizliği • Hammadde teminin de standartlarm sağlanamaması • Kalifiye eleman yetersizliği • Tarım işletmelerinin ve tarım arazilerin küçük ve parçalı olması Bunlara ek olarak, kimi ürünlerimizin gerek dış pazarlarda rekabet şansınm düşük oluşu, gerek iç pazarda karşılaştığı ithalat baskısı gıda sanayinde büyü­ menin önünde önemli engel olarak görülmektedir. AB ye uyumla birlikte malların serbest dolaşıma girmesi ve Dünya Ticaret Örgütü yükümlülük­ lerinin yerine getirilmesini takiben söz konusu engellerin yansımalarının daha belirgin olacağı düşünülmektedir. Türkiye'de gıda alanında 1999-2005 yılları arasında gıda-içki konusunda ver­ ilen belgelerin genel olarak verilen yatırım teşvik belgelerine oranı ortalama olarak %9,0'dır. Gıda ve içki alanındaki yabancı sermaye yatırımı 1995 yılında yaklaşık 192,5 milyon ABD Doları, 2000 yılında 23,4 milyon ABD Doları, 2002 yılında ise 269,8 milyon ABD Dolarıdır. Gıda sanayinin en önemli ilişkisi, yeterli ve kaliteli hammadde kaynağı olan tarım sektörü iledir. Aynı zamanda, temel sorun Türkiye'de tarımın sanayiye istenen kalite ve miktarda sürdürülebilir şekilde hammadde üretemeyişidir. Yapılan bir değerlendirmeye göre ülkemizde tarımsal ürünlerin ortalama %30'u sanayide değerlendirilirken, bu oran gelişmiş ülkelerde %60-80 arasında değişmektedir. Tarımda üretimin dünya fiyatları düzeyinde olma­ ması sanayici için sorundur. Ancak, tarımsal üretimde maliyet yüksekliğine, düşük verimli üretim yanında özellikle girdi fiyatlarının yüksekliği yanında devlet destek ve teşvik uygulamalarının yeterli olmamasının neden olduğu unutulmamahdır. Gıda sanayinin tarım dışında, mal ve hizmet aldığı ulaşım (karayolu, demiryolu taşıması), enerji (elektrik, gaz, su), ambalaj, makine ve ekipman ile haberleşme, bankacılık ve sigortacılık sektörleriyle sıkı işbirliği ve iletişimi bulunmaktadır. Ayrıca son yıllarda sanayinin perakende, lojistik ve ambalaj sektörleriyle de ilişkisi artmaktadır. Türkiye'de AB ile müzakere sürecinde, gıda sanayinin güçlü Avrupa rekabe­ tine karşı hazırlanması gerekmektedir. Bu durum karşısında gıda sek­ törünün, yeni koşullara uyum sağlayarak uluslararası pazarda varlığını koruyabilmesi ve rekabette üstünlüğe ulaşması, Avrupa standartlarında üre­ tim, ambalajlama, depolama, dağıtım ve kalite kontrolü yapmasına bağhdır. Günümüzde KOBİ'lerin araştırma geliştirme faaliyetlerinin yetersizliği, ürün ve kalite geliştirme, pazarlama ve verimlilikten kaynaklanan sorunları, bu alanda önemli yapısal çalışmalarla giderilmeye çalışılmaktadır. KOBİ'lerle ilgili Ar-Ge hizmeti sunulacak çahşmalar, rekabette olumlu ortam yarata­ caktır. Gıda bilimi ve teknolojisi alanında ülkemiz gıda sanayinin teknolojik yeteneğini yükseltmek ve ihracata yönelik rekabet gücünü artırmak gerek­ mektedir. Buna yönelik olarak Ar-Ge çalışmaları yürütülmekte, gıdalarda kalite kontrol analizleri konusunda ilerlemeler sağlanmaktadır. Danışmanlık ve eğitim hizmetleri konusunda yetişmiş kurum, kişi ve kuruluşlar artış göstermektedir. Sanayi kesimi ekonomik olanaklar ölçüsünde yetersiz de olsa dünyanın önde gelen araştırma kuruluşları ile dünyadaki gelişmeler ve yeni­ likleri izlemektedir. Özellikle AB ile uyum sürecinde bu durum önem taşımaktadır. T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yayınlanan Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) Gıda Sanayi Özel İhtisas Komisyonu Raporuna göre Gıda Sektörünün SWOT analizi aşağıdaki gibi belirtilmiştir. 2.1.1.1. Gıda Sanayinin Güçlü Yönleri: • Türk gıda sanayi, tarımsal hammadde varlığı ve çeşitliliği bakımdan dışa bağımlı olmayan bir potansiyel yapıya sahiptir. • Gelişen alt yapı çerçevesinde teknoloji ve bilgi birikimini takip eden ve ileri ülkelerdeki gelişmelere adaptasyonun istendiği bir yapı söz konusudur. • Sanayinin üretim potansiyeli ve ürün çeşitliliğinde izlenen teknolojik gelişmeler nedeniyle ilerlemeler bulunmaktadır. • Dünyada sulanabilir alanlar son sınırına gelmişken, ülkemiz bu açıdan halâ kullanılamayan arazi varlığı mevcuttur Önemli bir yatırım olan GAP'm tamamlanmasıyla sulanabilir arazi vari ğı büyük ölçüde artacaktır. • Coğrafi konum ve pazar açısından sanayi avantajlara sahiptir. Özellikle AB, Ortadoğu ve Rusya önemli pazarlar açısından dikkati çekmektedir. • Sanayinin dış satım potansiyeli bulunmaktadır. Bu potansiyel yük­ seltilebilir. Özellikle bazı gıda alt dallarında bu oran yüksektir ve bu yönüyle AB ülkeleri ile rekabet edilebilir bir düzey yakalanmıştır. • Gıda ürünlerinin tüketime özellikle de insan tüketimine yönelik oluşu ve vazgeçilmez nitelik taşımaları nedeniyle sanayide yatırımları özellikle de son yıllarda yabancı sermayeli girişini artırmıştır. • Katma değeri yüksek ürünler üreten gıda sanayi, tüketim ve satın alma davranışlarındaki değişimlere hızlı olarak yanıt vererek dinamik yapısını korumaktadır. • Girişimci ruh ve son yıllarda işletme yönetiminde gelişmeler vardır. • Gıda mevzuatı alanında teknik anlamda uyumun sağlanması sanayi için rekabette avantajlar yaratacaktır. • Türkiye gıda sanayi dinamik bir yapıya sahiptir. İşgücü temini kolaylığı ve yetişmiş genç nüfus varlığı önemli bir şanstır. 2.1.1.2. Gıda Sanayinin Zayıf Yönleri • Sanayinin en önemli sorunlarının başında yeterli, kaliteli ve homojen ham­ madde temin etme sorunu bulunmaktadır. • Sektörde küçük ve orta ölçekli işletme yoğunluğu ve yetersiz sermaye yapısı hakimdir. • İşletme dayanışma hareketi ve yeterli güç birlikteliği sağlayamama sektörün zayıf yanını oluşturmaktadır. Bu durum düşük kapasite kullanımına yol açmakta ve ürün maliyetini yükseltmektedir. • Yetersiz denetim ve kayıt dişiliğin neden olduğu haksız rekabet söz konusudur. • Vergi oranları yüksek ve orantısızdır. • Yüksek üretim maliyeti ile özellikle uluslararası rekabette sorunlar yaşanmaktadır. • Tüketici bilincinin tam olarak oluşmaması ve tüketici gelir düzeyindeki dağıhm dengesizliği, gıda ürünlerine talebin niteliğini ve niceliğini etkile­ yerek, üretim kapasitesini olumsuz etkilemektedir. • Gıda sanayi ile bilimsel araştırma kurumları arasında sorun çözümü, yeni teknolojiler ve ürün geliştirmeye yönelik yeterli işbirliği bulunmamaktadır. • DTÖ ve AB uygulamaları ve uyum sürecinde sektörün uyması gereken kotalar ve üretim azalmaları sanayi için sorun olabilecektir. • Gıda üretiminde asgari teknik ve hijyenik koşullara uyumda sorunlar devam etmektedir. • Sanayinin gelişimi için ara eleman eksiklikleri vardır, eğitim ve uzmanlaşma açısından olumlu yapı söz konusu değildir. • İşletmelerde genel olarak gıda güvenliği ve kalite yönetim sistemi uygula­ maları tatmin edici düzeyde değildir. • Üniversite-sanayi işbirliğinden yararlanamama ve yetersiz Ar-Ge kültürü sektörde yaygındır. 2.1.1.3. Gıda Sanayi için Tehditler • Gıda sanayi işletmelerinde ara eleman eksikliği devam etmektedir. • Küresel rekabet ve uluslararası anlaşmalar, sektörün dış ticaret politikalarını etkilemektedir. • Sürekli değişen ve istikrarsız tarım politikaları ile gıda sanayi geleceğe güvenli bakamamaktadır. • Ekonomik istikrarın bozulması ve kriz senaryoları sektör için önemli bir tehdittir. • İç pazar yetersizliği ve dış satım belirsizliği sanayi üretimini tehdit etmekte­ dir. • Gıda alt dallarının bölgesel dağılım dengesizliğinin kırsal alanlara yansıması vardır. 2.1.1.4. Gıda Sanayinin Önündeki Fırsatlar • Sözleşmeli tarımsal üretim uygulamaları ile sanayi-tarım ilişkilerinin artırılması. • Türkiye'de yetiştirilen organik ya da ekolojik ürünlerin yaygınlığı ile sanayide değerlendirilme olanakları vardır. • Yabancı sermaye ilgisi ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi yoluyla sanayinin dünya gıda piyasalarına entegrasyon şansı artmaktadır. • Gelişmiş kalite yönetim sistemlerine yönelim (ISO, HACCP, iyi tarım uygu­ lamaları v.b.). • Ürün geliştirme ve teknolojik yenileme faaliyetleri sanayi geliştirmektedir. • Firma birleşmeleri ve çeşitli alanlarda sektörel örgütlenme eğilimi vardır. • Gelişen promosyon teknikleri ve iyileşen piyasa koşullarına bağlı olarak artan tüketici talebi önemlidir. • Yeni pazarlama teknikleri (e-ticaret gibi) ve müşteri odaklı pazar stratejileri ile ürünlere yeni ve hızlı pazar alanları ortaya çıkartmaktadır. • Bilgiye erişim kolaylığı ve iletişim olanakları, sanayinin gelişimini artıracaktır. • Bilim ve araştırma kuruluşlarıyla artan işbirliği ve bu konuda isteklilik vardır. • Ar-Ge, yurt dışı pazarlarda tutundurma ve markalaşma için destek ve teşvikler hakkında gıda ihracatçılarını bilgilendirmeye yönelik çalışmaların artırılması gelişme için fırsattır. • AB'ye uyum amacı ile çıkartılan kanun ve buna bağlı uygulamaların bulun­ masıdır. 2.2. Gıda Sektörünün Elmas Modeli île Rekabet Gücü Analizi Elmas modeli genel olarak dört ayrı bileşenden ve bu temel faktörlerin altında yer alan çeşitli değişkenlerden oluşmaktadır. Her bir alt değişken sek­ törlere göre farklılık göstermektedir. Ayrıca, her bir sektörün alt sektörlerinin değişkenleri de çoğu zaman değişik özelliklerde olabilmektedir. Devlet, yani kamu yönetimi, temel değişkeni de Elmas modeli'nde dört ana değişkene ilave olarak çoğu zaman göz önüne alınmaktadır. Elmas modelinde, bir bileşenin etkisi diğerlerine de bağlıdır. Örneğin girdi dezavantajları yeterli rekabet olmadıkça firmaları yenilikçi olmaya itmeye­ cektir. Elmas modeli aynı zamanda kendi kendini kuvvetlendirme modelidir. Örneğin, yüksek rekabet seviyesi yegane özelleşmiş girdilerin oluşumuna neden olmaktadır. Elmas Modelinin Temel Faktörleri (Ana Değişkenleri): Girdi Koşulları Bir ülke kaynaklar ve teknoloji gibi kendi önemli girdilerini ortaya çıkartılabilir. Aynı zamanda, bölgesel girdi dezavantajları kuruluşları ulusal nispî avantaj oluşturabilecek yeniliğe ve yeni metodlar geliştirmeye zorlar. Girdi koşulları temel değişkeni altında genel olarak, hammadde ve işgücü yer almaktadır. Talep Koşulları Bir ürüne iç pazardaki talep, dışarıdaki pazarlarda yer alan talepten daha yüksek olduğu zamanlarda, bölgesel kuruluşlar bu ürüne daha önem verirler. Bu ürün ihraç edilmeye başlandığında, rekabet avantajını da beraberinde getirir. Adında da anlaşıldığı gibi talep koşulları, üretilen mal ve/veya hizmete olan talep değişkenlerini ifade etmektedir. Bunlar nitelikli talep, ihracat ve yeni pazar olanakları olarak tanımlanabilmektedir. Çünkü, daha talepkar iç pazar, rekabet avantajı doğurur. Aynı zamanda, güçlü ve değişimleri takip eden pazar, bölgesel firmaları küresel değişimleri takibe zorlar. İlgili ve Destekleyici Endüstriler: Bölgesel destekleyici endüstriler rekabetçi ise, kuruluşlar maliyete etkili ve yenilikçi girdilerin rahatlığını yaşar. Bu etki tedarikçiler küresel rekabet yaşadığında ise güçlenir. İlgili ve destekleyici endüstriler rekabetçi ve ihra­ catçı bir endüstrinin en önemli temel değişenini oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle bu tür kurum ve kuruluşların varlığı ve faaliyetleri sektör ve/veya sek­ törlerin rekabetçi gücünü, dolayısı ile, ihracatçılık kabiliyetini çok önemli oranda etkilemektedir. Örneğin, ilgili sivil toplum kuruluşları (STK'lar), bilgi üreten kurumlar vs. hep bu kapsamda yer almaktadır. Firma Stratejisi ve Rekabet Yapısı Bölgesel koşullar firma ve/veya sektörlerin stratejilerini etkilemektedir. Sektördeki düşük rekabet o sektörü çekici kılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, firmalar düşük rekabeti tercih ederler, ancak, bölgesel rekabet firmaları yeniliğe, yani, yeni birşeyler üretmeye ve gelişmeye zorlar. Sonuç olarak yüksek bölgesel rekabet, düşük küresel rekabeti doğurmaktadır. Kamu'nun (Devlet) Rolü ve Önemi: Kamunun üzerine düşen görevler ise; geliştirilmiş standartlar ile işletmeleri performanslarını yükseltmek için cesaretlendirmek, talep görecek ürünlerin önceden tespit edip modellemek, özelleştirilmiş girdi üretimine odaklamak, bölgesel rekabeti engelleyecek doğrudan birliktelikleri (tekelleşme) kısıtlandırmaktır. Porter (1990), orijinal tezini bir bütün olarak tüm ulusa uygularken, ekonomik faaliyetlerinin büyük bir kısmının bölgesel düzeyde gerçekleştiğini fark etmiştir. Böylece, teorileri daha çok bölgelere uygulanmaya başlanmıştır. 2.2.1. Gıda Sektöründe Girdi Koşulları 2.2.1.1. Türkiye'nin iklim koşulları ve coğrafi yapıya bağlı olarak tarımsal üretimdeki çeşitlilik miktarı 78 milyon hektar yüzölçümü ile Avrupa ülkeleri arasmda Türkiye, coğrafık yapı ve uygun ekolojik koşullar, tarımsal üretimde miktar ve ürün çeşitliliği yönünden büyük ve seçenekli bir potansiyele haizdir. Ortalama yıllık 643 mm. yağış alan Türkiye'de, uygun su kaynağı olarak 14 300 km2 göl ve nehir alanları bulunmaktadır. Ayrıca, 28 milyon hektarlık tarım arazisinin, ekonomik olarak sulanabilir özellikte olan 8,5 milyon hektar alanın, ancak 4,7 milyon hektarı sulanabilmektedir. Güney Doğu Anadolu Projesi'nin (GAP) tümüyle devreye girmesiyle 1,7 milyon hektarlık ek alan sulamaya açılmış olacaktır. Bu bağlamda, gıda üretiminin temel girdilerini tarımsal üretim oluşturmaktadır. Yani, gıda sektörünün ana hammadde girdileri tarım sektörüne dayanmaktadır. Türkiye gerek iklimsel özellikleri gerekse coğrafî konumu itibari ile tarıma son derece elverişli bir ülke olarak kabul edilmekte, aynı zamanda, ülke nüfusunun çalışan kesiminin %30-35 gibi büyük bir oranı tarım sektöründe istihdam edilmektedir. Doğal olarak, gıda sanayinin ihtiyaç duyduğu tarımsal üretimdeki çeşitlilik ve miktar ülke içinde faaliyet gösteren tarım sektöründen rahatlıkla karşılanabilmektedir. 2.2.1.2. Gıda ürünlerinin çeşitlendirilmesi ve ihracat yansıması Tarım ve gıda sanayi ürünleri ihracatımızda yıllar itibariyle ürün çeşitlendirmesine gidilememesi, ihracatımızın sağlıklı gelişimi açısından önemli bir sorun teşkil etmektedir. Diğer bir deyişle tarımsal üretimde görülen zengin çeşitlilik ürün çeşitliliğine yansımamakta, ürün çeşitliliği sıkıntısı yaşanmaktadır. Nitekim, ülkemizin, 2003 yılı itibariyle toplam tarım ve gıda sanayi ürünleri ihracatının yaklaşık 1/3'ünden fazlasının fındık, tütün ve kuru meyvelerden oluşması, ihracatımızın söz konusu ürünlerde gerek iç, gerekse dış piyasada meydana gelebilecek ani değişimlere açık olması sonu­ cunu doğurmaktadır. Halbuki, tarım ve gıda sanayi ürünleri, diğer sektörlere göre, düşük maliyetli ürün geliştirme ve çeşitlemesi açısından daha fazla fırsatlar sunan ürünlerdir. Örneğin, ülkemizin en önemli tarım ve gıda sanayi ihraç kalemi olan fındığın çok büyük bölümü kavurma, kıyma, flakon haline getirilmesi veya un elde edilmesi gibi basit işlemelerin ötesinde bir işlem görmeden ihraç edilmekte­ dir. Oysa, örneğin, bir Türk ihracatçısı firmanın, ABD pazarına yönelik değişik soslarla hazırladığı ve küçük vakumlu paketlerde perakende pazara yönelik olarak ihraç ettiği fındık ürünlerinin başarısı ürün çeşitleme/geliştirme yönünde önemli fırsatların olabileceğini işaret etmekte­ dir. Aynı durum, bir diğer önemli ihraç kalemimiz olan kayısı için de geçer­ lidir. Besin değeri çok yüksek bir ürün olan kayısı, lezzetli bir meyve olmasının yanısıra kuru, dondurulmuş, konserve, nektar, pulp, konsantre, reçel, marmelat, pestil ürünleri gibi bilinen 70'e yakın, değişik ürüne işlenebilen bir meyvedir. Ancak, 2003 yılı itibariyle, toplam kayısı ihracatımızın %93,3'ü kuru kayısı üzerinde yoğunlaşmış durumdadır. Örneğin, şekerli ve alkollü şuruplar içerisinde konserve edilen kayısılar dünya piyasalarında gittikçe artan bir şekilde potansiyel arz eden ürünler olarak görülmektedir. Ayrıca, dünyada, hızla gelişen sağlıklı gıda tüketim bil­ incine paralel olarak büyüyen organik gıdalar pazarı, kuru kayısılarımız açısından çok önemli ve halen yeterince değerlendirilememiş bir başka pazar olarak ortaya çıkmaktadır (İGEME, 2004: 6). 2.2.1.3. İşgücü potansiyeli Son yıllarda Türk gıda sektörünün teknolojiyi ve teknolojik sistemleri kul­ lanması hızla artmaya devam etmekte ise de, sektör doğrudan emek-yoğun bir iş kolu olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, genç ve kalabalık bir nüfusa sahip ülkemizde sektörün eleman ihtiyacı rahatlıkla karşılanabilmektedir. Yani sektör ucuz işgücü istihdam etmektedir. Öte yandan, sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli eleman ihtiyacı ülke içinde bulunan bilgi üreten kurumları tarafından rahatlıkla karşılanmaktadır. Nitekim, her yıl birçok kişi bu kurumların ilgili bölümlerinden mezun olmakta ve sektörde doğrudan çalışmaktadırlar. 2.2.1.4. Gıda güvenliği ve kalite sistemi Dünyada tarımsal ürünler ticaretinin geleneksel ürünlerin yanı sıra diğer gıda ürünleri çeşitlemesi nedeniyle hacim olarak önemli düzeylere ulaşmasıyla, standartlar, hijyen, gıda güvenliği, kalite ve belgelendirme ulus­ lararası arenada en önemli tarife dışı engeller olarak dikkat çekmeye başlamış ve rekabet gücünün en olmazsa olmaz unsurları haline gelmiştir. Firmalar kurum ve/veya kuruluşlar belgelendirme ile birlikte (1) ürün ve hizmet kalitesinde ölçülebilir düzelme, (2) standart dışı üretimde azalma dolayısıyla ürün geri dönüşlerinin ortadan kalkması ve imaj korunması, (3) pazarda güven kazanma, (4) uluslararası ilişkilerde artış, (5) rekabet gücü kazanma, (6) üretim ve işlemlerde disiplin oluşturma, (7) yönetim etkinliğini artırma, (8) uluslararası pazarlara girişte ilk gereksinimi sağlama, (9) kalite kültürüne sahip olma ve geliştirme, (10) daha etkin karar mekanizması oluşturmak için data toplama ve kontrol, (11), etkin zaman yönetimi, (12) zarar gören madde miktarında azalma, (13), tüketiciyi bilinçlendirme, (14) etkin stok kontrolü ve data sağlama, (15) etkin müşteri hizmeti, ve, (15) tedarik zincirinde iyi bir yer edinme/güven oluşturma gibi çok önemli avantajlar sunmaktadır (İGEME, 2004: 7). Gelişen teknoloji ile birlikte gıda ve tarım ürünlerinde riskler artmaya ve aynı zamanda ortaya çıkan tehlikeler biHmsel olarak daha iyi anlaşılmaya başlamıştır. Uluslararası ticaretin gelişmesi, tüketicinin bilinçlenmesi, gıda ürünleri satın almada çeşitlilik ve farklılık taleplerinin yanı sıra sağlık ve çevre kaygısının artması üreticilerin ve karar alıcıların konuya daha hassas ve bilinçH yaklaşmalarını sağlamıştır. Kamu ve özel teşebbüsün bu konuda çalışmaları yaygınlaşmıştır. Kamu yönetimi, gerekli düzenlemeleri ve yasal mevzuatı hazırlarken özel kuruluşlar tarafından gönüllük esası ile uygulanan sistemlerin başarısının kanıtlanması standartların kabulünü sağlamış ve bel­ gelendirmeye dayandığı için tüketici tarafından da aranan garanti özellikleri olmaya başlamıştır. Son yıllara kadar üreticiden tüketiciye kadar geçen süreçte ürünlerin üstün özelliklerinin korunması olan kalite kontrolünün yerini, önce toplam kalite, daha sonra Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP- Hazard Analysis Critical Control Point), İyi Üretim Uygulamaları (GMP- Good Manufacturing Practice), GAP, GHP gibi sis­ temler almıştır (Dölekoğlu, 2003: 1). Türkiye'de halihazırda gıda sanayi ürünleri ihracatında ivedi olarak çözüm bekleyen ve sonuçlarının kısa/orta dönemde ihracatta artı değer getirişi oluşturacak gündem maddelerinden en önemlilerinden birisini gıda güven­ liği ve kalite sistemleri oluşturmaktadır. Ancak, özellikle KOBİ niteliğindeki işletmelerin kalite güvenliği konusunda yetersiz kaldığı ve yeterince bu bel­ gelere sahip olmadıkları görülmektedir. Bu belgeler gıda ihracatının en temel değişkenlerinde biri olup, elde edildiği taktirde ihracatçılara önemli bir rekabet avantajı sağlamaktadır. 2.2.1.5. Organik gıda üretiminin yaygınlaşması Uluslararası Organik Tarım Hareketleri federasyonu'na (IFOAMInternational Federation of Organic Agriculture Movement) göre organik tarım, sürdürülebilir bir ekosistem, güvenli gıda, sağlıklı beslenme, sosyal adalet ve hayvanlar için daha iyi çevresel yaşam şartları ile sonuçlanan bir süreçler dizisine dayalı, bütünsel bir sistem yaklaşımı şeklinde tanımlanmak­ tadır. Bu temel felsefe ışığında organik tarım, organik sistemde hatalı uygu­ lamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insan ve çevreye dost üretim sistemleri içeren, sentetik kimyasal ilaçlar, büyüme düzenleyicileri ve gübrelerin kullanımının yasaklanmasının yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, hastalık ve zararlılara karşı bitkinin direncini arttırma, parazit ve predatörlerden yararlanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını talep eden, hayvansal üretimde belirli yaşama alanı ve koşullarının sağlanmasını, atıkların geri dönüşümünü, yenilenebilir enerji ve üretici refahı gibi konularm^vurgulanmasım, üretimde miktar artışı yanında ürünün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan, aynı zamanda, uluslararası ekolojik üretim kural­ larına ve prensiplerine uygun yapıldığının kontrol edilerek sertifaklandırılmasım öngören sürdürülebilir tarımsal üretim şekli olarak ifade edilmektedir (Ayrıntı için lütfen bkz. www.ifoam.org). Türkiye'de organik tarım üretimi, iç piyasadan çok ihracata yönelik olarak gerçekleştirilmektedir. İhracat firmaları, üreticiler ile yaptıkları sözleşmel­ erde organik tarım koşullarının yerine getirilmesi için organik tarım proje danışmanları ile çalışmaktadırlar. Genellikle ziraat mühendislerinden oluşan bu danışmanlar üreticileri organik tarım konusunda bilgilendirmektedirler. Denetim ve kontrol organları da, üretimden paketlemeye kadar Avrupa Birliği'nin ilgili yönetmeliği ve Türk Organik Tarım yönetmeliğine göre kon­ troller, yapmaktadırlar (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İstatistikleri, 2003). Bugün, organik tarım yoğun olarak Ege Bölgesi başta olmak üzere, ürünlerin yetiştirilme özelliklerine göre Türkiye'nin her bölgesinde yapılmaktadır. Türkiye'de üretilen organik ürünler, kurutulmuş üzüm, incir, kayısı, erik, dut, vişne, buğday, arpa, çavdar gibi tahıllar, fasulye, mercimek, nohut gibi kurutulmuş baklagiller, antep fıstığı, badem, fındık, ceviz; taze veya işlenmiş sebzeler ve meyveler, bal, deniz tuzu, çay ve bitkisel çaylar, baharatlar; endüstri bitkileri; zeytin ve zeytinyağı ve işlenmiş ürünlerden oluşmaktadır. İşlenmiş ürünlerin bazıları ise dondurulmuş sebze ve meyveler ve reçeller, konsantre meyve suları olarak dikkati çekmektedir. Bu gelişmelerin para­ lelinde, Türkiye'de organik üretim yapan üretici sayısı, üretim miktarı, üre­ tim alanları ve ürün çeşitliliği yıllar içinde artış göstermiştir. Nitekim, 2003 yıh için üretici sayısı 13.044, üretim alanı 103.190 ha, üretim miktarı 291.896 ton ve 179 adet organik ürün çeşidi olarak kayıtlara geçmiştir. 2004 yılı organik ürünler ihracatı ise 70 milyon USD civarında gerçekleşmiştir (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İstatistikleri, 2003). Ancak, rakip ülkelere oranla bu miktarlar ve oranlar oldukça yetersiz görülmektedir. Örneğin, dünya ölçeğinde önemli bir şarap, zeytinyağı, şeker, pirinç ve turunçgiller üreticisi olan İtalya'da, 1995 yılında yaklaşık 200 bin hektarlık bir alanda organik tarım yapılırken, bu miktar 2001 yılında 1 mily­ on 200 bin hektara yükselmiştir. Bu alan AB'ne üye ülkeler içerisinde organik tarıma ayrılan alanların en büyüğü olarak dikkati çekmektedir. Yine bu zaman dilimi içerisinde organik tarım yapan işletmelerin sayısı 10 binlerden 56 bine yükselmiş ve böylece İtalya bu konuda dünyada ilk sıraya yerleşmiştir. 2.2.1.6. Gıda sektöründe teknoloji kullanımı Temel araştırmaların yetersiz oluşu, tarımsal araştırmaların istenilen düzeyde olmaması ve Ar-Ge çalışmalarına ayrılan kaynakların çok düşük düzeylerde olması nedeni ile tarım sektöründe teknoloji kullanımı pek yaygınlaşamamıştır. Ancak, tarım'da görülen bu durumunun aksine gıda teknolojisinde son yıllarda gelişme sağlandığı görülmektedir. Bu bağlamda, gıdalarm son tüketiciye ulaşılması için geliştirilen yenilikler sektörün rekabet gücünü artırmıştır. Günümüzde, gıda sanayi, çok sayıda alternatif teknolojinin birlikte uygulandığı bir sektördür ve bunlar sektörün değişik dallarında önemli farklılıklar göstermektedir. Örneğin, gıda muhafazası için öteden beri uygulanan başlıca yöntemler; kurutma, soğutma, dondurma, pastörizasyon, sterilizasyon, ışınlama ve kimyasal katılmasıdır. Bu alanda hızlı bir değişim yaşanmakta ve bunların yerini yeni teknolojiler almaktadır. Gıda muhafazası dalında, doğallığın ve tazeliğin korunması öncelikli aseptik ambalajlama, vakumlu ambalajlama, modifıye atmosfer ambalajlama, kontrollü atmosfer ambalajlama, yüksek hidrostatik basınç, vurgulu elektrik alanı, vurgulu, ultrasonik vibrasyon ve ohmik ısıtma bun­ ların başlıca örnekleridir. Bunun gibi, gıda işleme alanında da; ters ozmoz, ekstrüzyon, süper kritik ekstraksiyon, ultrafıltrasyon, selektif hidrojenasyon, interesterifîkasyon ve elektroplazmoliz gibi yeni teknolojiler, gıda sanayinin değişik dallarında uygulama alanı bulmaktadır (Senorasans, Ibanez, ve Cifuentes, 2003). Bu gelişmelerin paralelinde ülkemizde faaliyet gösteren büyük ve orta boy işletmeler dondurulmuş, kurutulmuş, hazır gıdalar, meyve suyu ve kon­ santresi, konserve, salça, et, süt ve ürünleri, tahıl ve ürünleri ile benzeri alan­ larda önemli teknoloji transferleri, modernizasyon çalışmaları sonucu ciddi atılımlar göstermiştir. Küçük boy işletmelerin büyük çoğunluğu ise üstün teknoloji gerektiren sistemleri henüz yeterli düzeyde kullanmamaktadır. 2.2.1.7. Nitelikli hammadde Gıda Sanayi sektörü ileri teknoloji ve bazı makine teçhizat dışında bütün girdilerini yurt içinden sağlayabilmektedir. Dolayısıyla bu bakımdan gıda sektörü karşılaştırmalı üstünlüğü sahiptir. Bugünkü teknoloji ve faktör fiyat­ ları düzeyinde Türkiye'nin karşılaştırmah üstünlüğünde öncelikle tarım ürünleri ve gıda maddelerin sanayine dahil olan bir dizi ürünün yer aldığını, araştırmalar göstermektedir. Her ne kadar ülkemiz bir tarım ülkesi olarak ön plana çıkmakta ise ve gıda sanayinin en büyük girdisini tarımsal ürünler oluşturmakta ise de, üretilen hammaddenin niteliğinde sık sık sorunlar yaşandığı görülmektedir. Öyle ki, hammadde tüm gıda işletmelerinin ortak sorunu olarak görülmektedir. 2.2.2. Firma stratejisi ve rekabet yapısı 2.2.2.1. Firma Stratejisi Türk gıda işletmelerinin takip ettiği strateji, büyük bir çoğunluk için, maliyet temelli fiyat rekabetidir. Çok az işletme, farklılaşma stratejisini izlemektedir. Maliyet temelli fiyat stratejisi, birçoğu için yönetim becerilerine dayanan maliyet tasarruflarına (verimlilik ve ölçek ekonomilerinden kaynaklanan) dayalı maliyet liderliği stratejisi anlamına gelmemektedir. Daha çok, vergi kaçakçılığı, kaçak ve ucuz işçi çalıştırma, ucuz ve kalitesiz girdi kullanma vb. yönetim ve örgütlenme becerileri ile ilişkisi olmayan unsurlara dayanmak­ tadır. Bu da büyük çoğunluğu gıda kalitesi ve kalite yönetim sistemlerini oturt­ mamış bir sektörün oluşmasına yol açmaktadır. Bu durum özellikle ihracat­ ta sektörü ciddi sıkıntılara sokmaktadır. Birçok firmada işleme, ambalajlama, muhafaza süreçleri ile gıda kalite ve kalite yönetim sistemlerinin geliştirilme­ miş ve sektör ölçeğinde yaygınlaşmamıştır. Türk gıda işletmelerinin ihra­ catçısı olduğu AB ülkeleri altyapısında gıda güvenliği ve güvenilirliği konu­ ları tamamlanmış durumdadır. Mevcut Türk gıda işletmelerinin önemli bir bölümünün (% 85), standartlar ve dış pazarlarla rekabet edebilme ve yeter­ ince üretim yapabilme imkân ve stratejisinden yoksun görünmektedir. Bu tip işletmeler verimlilik, kalite güvence, ambalaj ve pazar araştırması gibi konularda gereken titizliği göstermemekte ve bu görüntü sektörün tamamına yansımaktadır. Bunun sonucunda gerek iç, gerek dış pazarlarda bu sektöre karşı bir güven eksikliği oluşmaktadır. Bu da, Türkiye'nin dış pazarlarda önündeki en önemli engellerden birisi olan olumsuz Türk malı imajına yol açmaktadır. Ucuz ve kalitesiz mal imajı Türk firmalarının dış pazarlarda başarılı olmasını zorlaştırmaktadır. Uzun bir dönem sonunda oluşan ülke imajının kısa sürede değişmesi kolay olmadığından, daha önce girilmesi düşünülen pazarlarda faaliyet gösteren firmaların bıraktığı imajı da değiştirmek güç görünmektedir. 2.2.2.2. Firma büyüklüğü, sahipliği ve birleşmeleri Gıda sektörüne genel olarak KOBFler hakim görünmektedir. Bugün ülkem­ izde 30 bin civarında gıda sicil belgesi almış sanayi kuruluşu bulunmaktadır. Buna merdiven altı tabir edilen işletmeleri ve lokanta, fırın v.b üretim haneleri de eklersek 100 bin gibi bir rakam ortaya çıkmaktadır. Diğer bir ifade ile, gıda sektörü genel anlamda kurumsallaşmamış hatta fîrmalaşmamış işletmelerden meydana gelmektedir. Bu durum özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin sermaye yetersizHği ve finansman sorunları yaşamalarına da neden olmaktadır. Bu da işletmelerin büyütülmesi, çeşidin artırılması ve daha gelişmiş teknolojilerden yararlanma durumlarında önem­ li sınırlayıcı bir rol oynamaktadır. Ayrıca, aile şirketi niteliğinde olmaları kurumsallaşma ve profesyonelleşme (teknoloji, planlama, bilgi, eğitim, ver­ imlilik) düzeyinin düşüklüğüne de yol açmaktadır. Türkiye'nin dünya piyasalarıyla entegrasyonu arttıkça Türk şirketlerinin birleşme ve satın almalarla ilgili deneyimi de artmaktadır. Gıda sanayinde, özellikle son 25 yılda gerek satın alma ve gerekse ortak olma yolu ile gerçek­ leşen firma birleşmesi ya da şirket evliliği sayısı 2000 dolayındadır. Bu birleşmelerin çoğunluğu yerli firmalar arasında olmakla birlikte, çok sayıda yerli- yabancı firma evliliği de görülmektedir. Yabancı firma ile evliliklerin özelleştirme sürecinde ve kriz sonrasında özellikle arttığı gözlemlenmektedir. Ancak bu birleşmelerin, özellikle teknoloji, istihdam ve ihracat açısından beklenen gelişmeyi sağlamadığı bilinmektedir. 2.2.2.3. Nitelikli insan kaynakları ve eğitim Gıda firmalarında "insan faktörü"ne yeterince önem verilmemektedir. Asgari iş gücü ile çalışan bu işletmelerde istihdam edilen personelin çoğunluğu aile içinden veya yakın akrabadan olmaktadır. Gıda teknolojisi konusunda eğitim görmüş insanların işletmelerde bulunmaması veya yeter­ sizliği ciddi bir sorundur. Gıda teknolojisi konusunda eğitim görmüş per­ sonelin bu işletmelerde bulunmamasından, ilerleme sağlamaları da mümkün olamamaktadır. Ayrıca, tarım ve hayvancılığa dayalı üretim yapan işlet­ melerin tedarikçileri olan köylü veya küçük çiftçinin eğitim yetersizliği, bu sorunu daha da ağırlaştırmaktadır. 2.2.2.4. Katma değer, ürün geliştirme, ar-ge ve innovasyon Gıda sanayi, imalat sanayi içinde önemli bir paya sahipken, nihai malların ve girdilerinin özelliklerine bağlı olarak, katma değer oranı diğer sektörlere göre daha düşüktür. Bu durum, gelişmiş ülkeler için de geçerlidir. Ancak Türkiye'de daha da belirgindir. Gıda sektöründe özellikle son on yılda ürün çeşitliliğinin arttığı gözlenmek­ tedir. Bu çeşitliliğin başlıca itici gücü, firmaların pazar payını arttırma çabaları ile tüketicilerin değişen beklentileridir. Bu çeşitlenme, ya daha çok teknolojik yeniliğe ya da daha çok bileşim değişimine dayalıdır. Bunlardan birincisi ile minimum işlemli gıda, ikincisi ile fonksiyonel gıda tipleri yaygınlaşmaya başlamıştır. Gıda işletmelerinin çok azı eğitime, araştırma geliştirmeye, innovasyona yatırım yapmaktadır. Gıda sektöründe faaliyet gösteren firmaların Ar-Ge yardımlarından kısıtlı oranlarda faydalanmaları, hammadde açısından son­ suz fırsatlar sunan ülkemizin ürün geliştirme, yeni yatırımlar ve teknoloji geliştirme alanlarında dünyadaki rakiplerine oranla geride kalmasına neden olmaktadır. 2.2.2.5. Kayıt dişilik ve haksız rekabet 60 milyar dolar büyüklüğündeki gıda sanayinde kayıtdışı en büyük sorunlar­ dan biri görünmektedir. Sektörün yarısı (Türkiye'de kayıt dışı ekonomi milli gelirin % 40'ı civarında olduğu tahmin edilmektedir), bir diğer ifadeyle toplam üretimin 30 milyar doları kayıtdışı olduğu tahmin edilmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi, işletme sayısı ile ilgili tahminler bile çok büyük farklılıklar göstermektedir. İstihdam edilen personelin çoğunluğu aile için­ den veya yakın akrabadan olmakta, gerek SSK, gerek vergi yükümlülükleri ya hiç yerine getirilmemekte veya asgari düzeyde tutulmakta, bu ise kurumsal­ laşmış ve modern üreticilere karşı da haksız rekabete yol açmaktadır. Yüksek KDV oranları kayıt dışına zemin yaratmaktadır. Kayıt dışı, haksız rekabet uygulamalarına yol açarak yurtiçi pazarın daha fazla rekabetçi olmasını önlemektedir. Bir diğer ifade ile, kayıtdışılığm yol açtığı haksız rek­ abet nedeni ile, yurt içerisinde kazanacağı rekabet gücünü yurt dışı pazarlara açılmak için bir kaldıraç olarak kullanamama sorununun yaşanmasına yol açmaktadır. Haksız rekabete uğrayan işletmeler yurt dışı pazarlara açılmak için gerekli olan sermaye birikimi, rekabet temelinde oluşması muhtemel seçkinci talebin doğuracağı yenilik ve yetkinlikler, nitelikli işgücü ve teknolo­ jilere sahip olmada sorunlar yaşamaktadır. Dolayısıyla, bazı işletmeler haksız yere kazanmaya devam ederken diğer bazıları da haksız yere yurt içi ve yurt dışında kayıplara uğramaktadır. Haksızlığa uğrayanların daha çok ihracatçı durumundaki işletmeler olmaktadır. Çünkü bunlar resmi kayıtlara çok daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. 2.2.2.6. Tarım ve gıda sektörü koordinasyonu Gıda sanayi için tarım sektörü vazgeçilmez bir hammadde kaynağı olup, bu oran rasyonel tarımın yapıldığı ülkelerde tarımsal ürünlerin %60'ını, ülkem­ izde ise %25-30 u kapsamaktadır (TÜBİTAK, 2003: 9). Başka bir deyişle gıda sanayinin temel hammaddesi tarım sektöründen gelmektedir. Ancak, tarım ve gıda sektörü arasında olması gereken koordinasyon eksikliği nedeni ile dünya standartlarında üretim gerçekleştirememektir. Bu bağlamda ihracat kapasitesinde ve kabiliyetinde aksamalar meydana gelmektedir. 2.2.2.7. Sözleşmeli tarım Sözleşmeh tarımın genel olarak yaygınlaştığı bilinmekle birlikte, tarımsal üretici sayısı, gıda firması sayısı, sözleşme içeriği, üretim alanı ve üretim mik­ tarı bilinmemektedir. Bu bağlamda, Türkiye'de faaliyet gösteren firmaların büyük çoğunluğunu oluşturan KOBİ'lerin bu uygulamaya henüz geçmedik­ leri görülmektedir. Bununla birlikte, çoğu gıda firmasının bir tarım depart­ manı oluşturması, sözleşmeli tarım uygulamasının giderek yaygınlaşacağını göstermektedir. 2.2.2.8. Kapasite kullanım oranı Gıda sanayisinin bir sorunu da kapasite kullanım oranlarının, alt sektörler arasında faklılıklar olmakla birlikte genel olarak düşük olmasıdır. Hammadde yetersizliği, teknik bilgi, sermaye eksikliği ve üretim sırasmda karşılaşılan sıkıntılar bunun en büyük nedenleri arasında yer almaktadır. 2,2.3. Talep koşulları 2.2.3.1. İç talebin büyüklüğü, niteliği ve değişimi Yaklaşık 80 milyonluk genç nüfusu ile Türkiye Avrupa ülkeleri arasında en kalabalık ülkelerden birisi konumundadır. Bu bağlamda gıda sektörünün potansiyel müşterileri hali hazırda mevcuttur. Ancak iç talebin niteliğinde önemli bir değişim yaşanmaktadır. Bilindiği gibi ülkelerin gelişme süreci içinde gıda için tüketici tercihlerinin değişmesi ve farklılaşması üç aşamada olur. Bu üç aşamada gelir ve fiyatın etkisi farklıdır. Birinci aşamada, yani gelişmenin ilk aşamasında, gelir ve fiyatın etkisi büyük­ tür ve tüketici daha çok gıda ürünü tüketme gayretindedir. İkinci aşamada fiyat ve gelirin etkisi azalmaya başlar. Üçüncü aşamada fiyat ve gelirin etkisi çok azdır. Türkiye ikinci aşamada yer almaktadır. Bu aşamada üç eğilim görülür. Bunlar sağlık (az kalori, daha fazla vitamin ve sağlıklı ürünler), çeşitlendirme (daha iyi tüketme ve daha çeşitli tüketme) ve kolaylık (satın alması, hazırlaması ve tüketimi kolay ürünler) tır. Üçüncü aşamada tüketici üründeki kimyasal kalıntılarla ve çevreyle ilgilenir. Daha farklı ortam ve koşullarda tüketmeyi sever. Daha fazla şeffaflık ister, isimsiz ürünleri tükete­ bilir, sadeliğe ve doğaya dönme eğilimindedir. İkinci aşamada yer alan ülkemizde, özellikle son yıllarda, giderek artan ve çeşitlenen gıda ürünleri üretiminin pazarlanmasmda tüketici tipolojilerinin oluşturulması, tercihlerinin, eğilimlerinin ürün, fiyat dağıtım ve promosyon aracılığıyla nasıl etkilenebileceği son derece önem taşıyan konulardır. Üretilen ürünlerin pazarlama sorunlarının giderek artması ve yoğun rekabet karşısında firmaların, yeni ürün geliştirme, yeni pazar bölümleri arama, yeni dağıtım stratejileri bulma, promosyon vb. çalışmalarının önemini artırmıştır. Bunun sonucu olarak işletme yöneticilerinin iş anlayışı (mamul yönetimi) hâkimken zamanla bu anlayış satış anlayışına (satış yönetimi) ve en sonunda pazarlama anlayışına (pazarlama yönetimi) ulaşmıştır. Gıda sektörü bir bütün olarak düşünüldüğünde, sektördeki işletmelerin büyük çoğunluğu (KOBİ'ler) ikinci aşamanın gereği olan pazarlama odaklı bir strateji izlememekte, hala birinci aşamanın gerektirdiği ürüne odaklanma stratejisini sürdürmektedir. Ancak ihracatçı durumda olan işletmelerin ikin­ ci aşamanın gerektirdiği pazarlama odaklı stratejinin gereklerini yerine getirmeye çalıştıkları söylenebilir. Uluslararası markalar yaratmak ve yenilik­ lerde öncü olmak gibi pazarlamanın ileri aşamalarında oldukları henüz söz konusu olmamakla beraber, üçüncü aşamadaki gelişmiş ülkelere ihracat yapacak kadar pazarlamada mesafe aldıkları görülmektedir. Küreselleşme ile birlikte, bilgi teknolojilerinin hızlı bir gelişim göstermesi, medyanın aktif gücü ve tüketimin teşvik edilmesi, geleneksel tüketici davranışlarının değişmesine yol açmıştır. Doğal olarak tüketiciler daha özel­ likli ve nitelikli ürünler tercih etmektedirler. Artan bir hızda tüketiciler gıda konusunda sağlıklarıyla ilişkili olarak yüksek bir hassasiyet göstermektedirler. Tüketici hassasiyetinin eğitim düzeyi ve şehirleşme ile arttığı da bilinen bir gerçektir. Şu an AB içerisinde en güçlü kurumların tüketicinin korunması üzerine çalışanlar olduğu göz önüne alınırsa, Türkiye'de de AB sürecinde tüketici bilinci ve baskısının artacağı kesindir. Ancak, Türk tüketicinin geçmişten gelen gıda bilinci düşüklüğü ve Türk kurumlarının gıda konuda fazla bir baskı unsuru olamamaları, bu sek­ törün ilerlemesinin önündeki en büyük engellerden biri olmuştur. Çünkü seçkinci ve baskıcı bir talep ile ilerleme arasında çok güçlü bir ilişkinin olduğu bilinmektedir. Tüketici hassasiyetlerinin yüksek olması ürün içeriğinde ve üretim süreçlerinde yenilikte ve kalitede öncü olmayı sağlamak­ tadır. 2.2.3.2. Avrupa birliği pazarına yakınlık ve birliğe üyelik süreci Türkiye coğrafi konum olarak Avrupa Birliğine üye ülkelere yakınlığı bakımından oldukça avantajlı bir konuma sahiptir. Üretilen ürünler çok kısa bir süre içerisinde Avrupa pazarına sunulabilmektedir. Bu durum, ülkede faaliyet gösteren gıda firmalarına önemli bir rekabet üstünlüğü sağlamak­ tadır. Diğer yandan ülkemizin şu an müzakereler sürecinde olması, bu duru­ mun ciddi anlamda sektörün gelişmesinde önemli rol oynaması beklenmek­ tedir. 2.2.3.3. Başka pazarların durumu özellikle eski Sovyetleri Birliğinin dağılmasından sonra ortaya çok önemli pazarlar çıkmıştır. Bu pazarlarda görülen liberalleşme çalışmaları ve serbest pazar ekonomilerine geçmeleri, sektörde faaliyet gösteren gıda firmalarının ihracat kalemlerinde artışa vesile olmuştur. Diğer yandan Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler gıda sektörüne yeni pazar firsatları sunmaktadır. Özellik­ le Irak, Türk gıda sektörü için önemli bir pazar haline gelmiştir. 2.2.4. İlgili ve destekleyici kuruluşlar 2.2.4.1. Sektörel STKMarının Yapısı Gıda sektöründe faaliyet gösteren birçok sivil toplum kuruluşu bulunmak­ tadır. Süt, Et ve Gıda Sanayicileri Derneği, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği, Salça İmalatçıları ve İhracatçıları Derneği, Meyve Suyu Endüstrisi Derneği, Meşrubatçılar Derneği, Şekerli Mamul Sanayicileri Derneği, Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği, Un Sanayicileri Derneği, Makarna Sanayicileri Derneği, Maden Suyu Üreticileri Derneği, Gıda Katkı ve Yardımcı Madde Sanayicileri Derneği sektörde faaliyet gösteren kuruluşların en önemlileri olarak göze çarpmaktadır. Bu derneklerin çoğunluğu ayrıca. Gıda Dernekleri Federasyonu (GDF) çatısı altında toplanmış bulunmaktadır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, sektörde yeteri miktarda sivil toplum örgütlenmesi görülmektedir. Ancak bu dernekler, taleplerin belirlenmesi, izlenmesi ve gerçekleşmesi açısından gıda sektörünü daha güçlü kılacağı beklenmektedir. Fakat genel olarak, sektördeki firmalar örgütlenme konusunda yetersiz olup, aralarında belli bir koordinasyon da bulunmamaktadır. Bu nedenle sektörün sorunlarının ortaya konup çözüm önerilerinin geliştirilebileceği bir platform oluşamamaktadır. Bu durum sektörel sorunların merkezi idareye taşınması imkânını da ortadan kaldırmakta, yasal uygulamalar bazında da sektörhükümet iletişimsizliği oluşmaktadır. 2.2.4.2. Türk firmalarının yapmış olduğu stratejik ortaklıklar Türkiye yabancı sermayeyi çekme konusunda son yıllarda büyük bir atılım göstermiştir. Ancak, ülkemizde faaliyet gösteren gıda firmalarının, özellikle 58 KOBİ türü işletmelerin, bu tür birleşmeleri yeterince gerçekleştirmedikleri görülmektedir. Ayrıca, gıda servislerinde (lokanta, okul, yurt vb) pazarlanan gıdaların payı da artış göstermektedir. Pazarlama yöntemi olarak marka kiralama (franchising) nm önemi artmaktadır. Bu yöntem ile kayıt dişiliğin ve taklitçiliğin önlenmesi, markanın öne çıkması ve teknoloji transferi hede­ flenmektedir (Paksoy ve Fidan, 2002). 2.2.4.3. Üniversite-Sanayi Arasındaki İşbirliği ülkemizde faaliyet gösteren üniversitelerin gıda ile ilgili bölümleri yeterince mevcut olup, sektörün ihtiyacı olan nitelikli elemanlar rahatlıkla temin edilebilmektedir. Ancak, gıda sektöründe faaliyet gösteren firmalar ile üniversiteler arasında zayıf bir işbirliği mevcuttur. Doğal olarak, gıda sek­ töründe faaliyet gösteren firmaların üniversitelerin sunmuş oldukları Ar-Ge çalışmalarından kısıtlı oranlarda faydalanmaları, hammadde açısından son­ suz fırsatlar sunan ülkemizin ürün geliştirme, yeni yatırımlar ve teknoloji geliştirme (özellikle gıda işleme teknolojisi) alanlarında dünyadaki rakipler­ ine oranla geride kalmasına neden olmaktadır. 2.2.4.4. Lojistik Altyapısı ülkemiz hava, deniz ve kara ulaşımında oldukça elverişli bir konumdadır. Özellikle karayolu taşımacılığı çok gelişmiştir. Bu bağlamda, gıda sektöründe taşımacılığın büyük bir kısmı karayolu ile gerçekleştirilmektedir. Yani sektör, çok avantajlı bir konuma sahiptir. Yani, gıda sektörü güçlü bir lojistik ağına ve teknolojisine sahiptir. Ancak, soğuk hava taşımacılığı gerektiren araçların ve depoların eksikliğinin ve yetersizliğinin sıkıntısını yaşamaktadır. Aynı zamanda. Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan gıda firmaları elverişsiz coğrafi yapı nedeniyle kış iklimi koşullarında lojistik sıkıntısı çekmektedir. 2.2.4.5. Büyük Market Zincirleri ve Alışveriş Merkezleri Küreselleşme, teknolojik gelişme ve tüketici beklentisine bağlı olarak, gıda pazarlama alanında da önemli değişmeler yaşanmaktadır. Öncelikle değişen pazarlama anlayışıdır. Eski anlayış ürüne odaklıdır ve farklı satış araçları ile maksimum kâr hedeflenmektedir. Buna karşılık yeni pazarlama anlayışı tüketici odaklıdır ve öncelikle tüketici tatmini amaçlanmaktadır (Kurtuluş, 1996). Bu nedenle, tüketici davranışını son derece etkileyen kalite belgeli markalar, ürün çeşitliliği ve fiyat avantajı bunu pazarlayan firmalara rekabet avantajı sağlamaktadır. Bu nedenle, gıda sektöründe faaliyet gösteren küçük marketlerin payı azalmakta, süpermarket ve hipermarket gibi oligopollerin payı artmaktadır (Kıymaz, 2003). Türkiye'de nüfusun yoğun olduğu şehirlerde özellikle, gıda üreticilerinin pazarlama faaliyetlerinin son durağı olarak kabul edilen güçlü bir marketler zinciri mevcuttur. Örneğin^ Carrefour-Sa, Gima, Tansaş, BİM, Migros sektörün öncü kuruluşları arasında gösterilmektedir. Ayrıca, bu kuruluşlara bağlı ülkemizin birçok yerinde faaliyet gösteren alışveriş merkezleri de faaliyet göstermektedir. Bu tür kuruluşlar vasıtası ile gıda sektörünün pazarlama alanı daha da genişlemiş ve kurumsallaşmıştır. Gıda sektöründe yabancı perakende zincirlerinin Türkiye pazarına girmesi ile yurtdışındaki önemli markalar hızlı bir şekilde Türkiye'ye pazarına hakim olmaktadır. Uluslararası yatınmlarm artması, özellikle büyük şehirlerde yapılan alış verişlerin küresel bir rekabet çerçevesinde gelişmesine yol açmak­ tadır. Bu da gıda pazarlamada küçük marketlerin payını azaltmakta, süper­ market ve hipermarket gibi oligopollerin payını artırmaktadır (Kıymaz 2003). 2.2.4.6. E-ticaret ve Doğrudan Pazarlama Bilişim teknolojisinin gelişmesine bağlı olarak e - ticaret diye tanımlanan internet ortamında pazarlama yöntemi gıda ticaretinde de önemini arttırmaktadır. Bu tür ahşveriş hem şirketler arası hem de gıda üretici­ lerinden son tüketiciye kadar gelişme göstermektedir. Gelişen diğer bir yön­ tem ise doğrudan pazarlama olarak tanımlanmaktadır. Bu yöntemde, satış yeri aradan çıkarılarak katalog, broşür, kapıdan satış vb araçlarla doğrudan tüketiciye ulaşılmaktadır. 2.2.4.7. Ambalaj Sektörü Ambalaj Sektörü, ülkemizin gıda maddeleri, boya, yapı kimyasalları, madeni yağlar ve tekstil gibi birçok ürünün yurt içi ve yurt dışı satışlarında temel bir rol oynamakta olup son yıllarda büyük bir atılım göstermiştir. Ambalaj, özel60 likle dayanıksız tüketim mallarının üretimi, satışı ve dağıtımındaki gelişmelerin her aşamasında devreye girmektedir. 2000'li yıllardan sonra süper marketlerin artışı, şehirleşme hareketleri, turistik tesislerin yaygınlaşması, ambalajlı gıda tüketim kültürünün tüm ülkeye yayılması, genel ekonomik canlılık ve büyüme hızı gibi faktörlerin bileşkesi olarak ambalaj sektörü için başarılı bir yıl olmuştur. Ambalaj sektörünün gelişmiş bir seviyede olması dolayısıyla, her türlü gıda maddesi rahatlıkla ambalajlanabilmekte ve tüketiciye sunulabilmektedir. 2.2.5. Devlet 2.2.5.1. Gıda Sektöründe Görülen Özelleştirme Çalışmaları Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) olarak adlandırılan işletmeler, artık, devletin, asli görevleri olan adalet ve güvenliğin sağlanmasına yönelik harca­ malar ile özel sektör tarafından yüklenilemeyecek altyapı yatırımlarına yönelmesi, ekonominin ise pazar mekanizmaları tarafından yönlendirilmesi amacı ile özelleştirilmektedir. Özellikle son yıllarda yapılan özelleştirme çahşmaları ile birlikte birçok gıda sektöründe faaliyet gösteren KİT satılmıştır. Bu bağlamda. Et ve Balık Kurumu (EBK) ve Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu (TSEK) gibi gıda sanayinin gelişmesine öncülük eden başlıca kamu işletmeleri özelleşerek devlet işletmesi niteliğini kaybetmiştir. Devletin özelleştirme çalışmaları ile birlikte, sektörde faaliyet gösteren gıda firmaları hammadde ve tamamlanmış ürünleri serbest piyasa koşullarından daha kaliteli ve düşük maliyetli olarak temin etmektedir. 2.2.5.2. Ulusal Tarım Politikasının Durumu Gıda sektörü ve tarım doğrudan iHşkili ve birbirini önemli oranda etkilediği bilinmektedir. Çünkü gıda sektörünün önemli miktarda kullandığı ham­ madde girdisini tarımdan temin etmektedir. Bu bağlamda, gıda sanayinin gelişmesini belirleyen en önemli etkenlerden birisi, tarımdan yeterli miktar­ da ve uygun kalitede hammaddeyi sürekli olarak sağlayabilmesidir. Bunun koşulu ise, ürün deseninin ve üretim hedeflerinin belirlenmesi ve buna ulaştıracak araçların etkili bir biçimde kullanılmasıdır. Kısaca, ulusal bir tarım politikasının uygulanmasıdır. Ancak, gıda ve tarım sektörünün koor­ dinasyonunu sağlayacak geniş tabanlı ulusal bir tarım politikası bulunma­ maktadır. 2.2.5.3, AB Müzakereleri Kapsamında Yeni Yasal Uygulamalar AB müzakereleri kapsammda, özellikle türketiciyi korumaya yönelik yasalarm çıkarılması ve uygulanması zorunluluğu getirilmektedir. Bu durum, gıda üreticilerini daha kaliteli ürün üretmeye sevk edecek, standart­ laşma çabaları hız kazanacaktır. Yeni gıda yasası, AB süreci gibi faktörler gıda sanayisine olumlu bir etki yapacak görünümdedir. Ancak kamu'nun, sektörü bilgilendirme görevinin yanısıra gerekli alt yapı ve mevzuat hazırlanması konularında da yavaş kaldığı görülmektedir. 2.2.5.4. Denetim Eksikliği Türk Gıda Sanayisindeki en önemli sorunlardan birisi de haksız rekabettir. Esas olarak denetim eksikliği ve ceza uygulamasındaki eksiklere bağlı olarak sigortasız eleman çalıştırma gibi kayıt dışı yollara başvurma, yasa dışı ham­ madde ve/ veya katkı maddesi ve/ veya koruyucu madde kullanma, arıtma sistemini çalıştırmama gibi daha onlarca hatta yüzlerce örneği verilebilecek şekillerde kurallara uyan ve uymayan sanayi kuruluşları arasında asla küçüm­ senmeyecek düzeyde ve ağırlıklı olarak iç pazara yönelik ürünlerin üreti­ minde haksız rekabet koşulları mevcuttur. Mevcut devlet denetimi modern ticareti ve dolayısıyla tüketicinin refahını ve kurallı ekonomiye geçişin unsurlarını teşvik edici değildir. Temel sorun, yasal boşluklardan kaynaklanmamakta, daha çok mevcut yasaları geleneksel kes­ ime uygulamamaktan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, mevcut uygulama ve denetimler pazarın önemli bir kısmını elinde bulunduran geleneksel gıda üreticilerinin verimli ve rekabetçi olabilmeleri için zorlayıcı görünmemekte­ dir. Sonuç: Türkiye gıda sektöründe hem dinamik bir iç pazara sahip, hem de ulus­ lararası rekabet gücü nedeni ile dışsatımları da artmaktadır. Bu dinamizm bir yandan Türk nüfusunun çokluğu, girişimcilik ruhu ve cesareti, deneyim­ lerinden beslenmekte, diğer yandan da AB entegrasyon sürecinin gerek­ tirdikleri, yabancı gıda yatırımcıların 1990'lardan bu yana pazara girerek rek­ abeti arttırmaları ve değişen tüketim alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. İç pazardaki bu dinamizm dış pazarlara da yansımakta ve Türk gıda sektörü ihraç ürün çeşidi ve sayısı artış göstermektedir. SWOT ve Elmas modeli analizleri uluslararası pazarlarda gıda sektörünün bazı bakımlardan rekabetçi bir üstünlüğe sahip olduğunu göstermektedir. Genel olarak bu rekabetçi üstünlük daha çok ucuz fiyatlardan kaynaklan­ maktadır. Ucuz fiyatlar ölçek ekonomileri, süreç mühendisliği ve yüksek teknoloji yönetimi gibi verimlilik yetkinliklerinden kaynaklanmaktan ziyade, ucuz işgücü, ucuz ham madde, kayıtdışılık gibi ulusal kaynak bolluğu ve durumlarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, aslında, daha dikkatli ince­ lendiğinde, Türk gıda sektörünün "rekabet üstünlüğü (competitive advan­ tage) "ne sahip olmaktan daha çok "karşılaştırmalı üstünlüğe (comperative advantage)" sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü rekabet üstünlüğü eşit şartlarda yarışanlar arasındaki yönetim ve örgütlenme yetkinliklerine dayanırken, karşılaştırmalı üstünlükler ülkelerin faktör donanım ve uygula­ malarındaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır. BÖLÜM 3 GIDA SEKTÖRÜNDE ARANAN KRİTERLER, STANDARTLAR VE TEKNİK ENGELLER Giriş Bu bölümünde cevabı aranan soru, "Gıda sektöründe ihracatta aranılan kriterler ve karşılaşılan tarife dışı engeller nelerdir?" olacaktır. Şüphe yok ki, gıda sektörünün potansiyel ihracat hedeflerine ulaşmasındaki en önemli sorunlardan biri ihracatta aranılan kriterler ve karşılaşılan tarife dışı engellerdir. Birçok ülkede ithaline izin verilen ürünlerin çeşitli standartları kapsaması ve bu standartları taşıdığına dair belgeye sahip olması zorunlu olmaktadır. Ülkeler çeşitli sebeplerden dolayı ithalatı engellemeyi istemektedirler. Çoğu zaman iç pazarlarını korumak amacıyla dışalımla gelecek malları almamak için gümrük vergileri, tarife dışı engeller ve diğer bazı yöntemlere başvur­ maktadırlar. İşletmeler bu sorunları ve engelleri analiz ederek aşmayı başarabildikleri takdirde, dış pazarlarda başardı olmaları ve rekabet edebilmeleri de mümkün olabilmektedir. Son 20-30 yıl öncesine kadar ithalatı engellemek için gümrük tarifeleri kul­ lanılırken uluslar arası düzeyde yapılan anlaşmalar çerçevesinde artık ülkeler eskisi kadar gümrük tarifelerini ithalatı engelleyici bir araç olarak kullana­ mamaktadırlar. Bunu yerine son yıllarda yapılan anlaşmalara rağmen artan oranda tarife dışı engeller kullanılmaktadır. Tarife dışı engeller; gümrük tar­ ifeleri haricinde mal ve hizmet akışını engelleyen yada zorlaştıran her türlü uygulama ve politikalar olarak tanımlanabilir. Bu engellerin kullanılması temel olarak iki nedene dayanmaktadır. Birincisi ülkenin ekonomik çıkarlarını koruma adına yapılan daha ziyade keyfi uygu­ lamalar, ikincisi ise; insan, hayvan ve çevre sağlığına zararlı olacak seviyede düşük kalite standartlarında üretim, satış depolama vs. yapılan ürünlerden ülke halkını koruma adına yapılan uygulamalardır. Hangisine dayanırsa dayansın Tarife dışı engeller konusunda önceden bil­ inçli gerekli araştırma inceleme ve analiz yapılamış ise işletmelerin ihracatını olumsuz etkileyebilmektedir. Tarife dışı engellerden korunabilmek için öncelikle dünya standartlarına uygun üretim yapmak gerekmektedir. Böylelikle sağlık ve standartlar sebebi ile ihracatta bir engel yaşanmayacaktır. İkinci olarak karşılaşılan keyfi uygulamaları ilgili makamlara bildirmek suretiyle yapılan haksız uygulamayı ortadan kaldırmak mümkündür. Bu çerçevede öncelikle uluslararası arenada gıda güvenliği konusunda sıkıntı yaşanmaması için uyulması gereken standart ve kriterlerden İyi Tarım Uygulamaları, İyi Üretim Uygulamaları, İyi Hijyen Uygulamaları ve HACCP'ten bahsedilecektir. Fakat bu kriterler anlatılmadan Türkiye'deki hali hazırdaki asgari gıda mevzuatı konusunda kısa bilgi vermenin yararlı olacağı düşüncesi ile Türk Gıda Kodeksi anlatılacaktır. Daha sonra İhracatta karşılaşılan Tarife dışı ve teknik engeller ve uygulama­ da en çok karşılaşılan tarife dışı engeller belirtilerek ihracata yaptığı etki tartışılacaktır. Son bölümde ise dış ticareti serbestleştirmek adına yapılan anlaşma ve kuruluşlardan kısaca bahsedilecek ve ihracatta keyfi olarak kul­ lanılan teknik engelleri ortadan kaldırmak amacıyla yapılan Ticarette Teknik Engeller anlaşması hakkında bilgi verilecektir. 3.1. Gıda Sektöründe Aranan Kriterler Ve Standartlar Tüketicilerdeki bilincin giderek artması ile çevre ve insan sağlığını korumak adına gerek devletlerin gerekse de ulusal ve uluslar arası kuruluşların koyduğu bazı standartlar ve kriterler mevcuttur. Üreticilerde yurt içi ve dışında üretim ve satışlarını devam ettirebilmek için ve aynı zamanda değişen tüketici ihtiyaçlarına cevap verebilmek için bu standartlar ve kriterlere uymak zorundadırlar. Tüketicilerin sağlığını direk olarak etkilemesi açısından gıda sektöründe kalite standartları ve kriterleri daha da önemli olmaktadır. Günümüzde işletmeler tüketici talepleri, devlet, ulusal ve uluslar arası kuruluşların baskısının etkisi ile bu standartlara uymak zorundadırlar. Ülkeler arası yapılan anlaşmalara ve iletişim sektörünün sağladığı faydalara bağlı olarak ihracatın önündeki engellerin giderek kalkması ülkelerin düşük kalitede mal ithal etmelerini engellemek için ihracatta çeşitli standartların ve kriterlerin zorunluluğunu ortaya çıkartmıştır. Bunlardan bir kısmı (gıda kodeksi gibi) Türkiye'de üretim için gereken asgari şartlardır. Diğerleri ise gerek ülke içinde gerekse yurt dışında satış yapabilmek, pazar payını, marka bilinirliğini ve güvenirliğini arttırtmak vb. için gerekli unsurlardır. Fakat ülkemizde gıda güvenli ile ilgili yeterli çalışmanın yapıldığını söylemek mümkün değildir. Gıda güvenliğinin sağlanmasında teel sektörden kay­ naklanan en önemli sorunlar; çok sayıda dağınık gıda işletmesinin bulunması ve bazı alt sektörlerde kayıtdışı üretim yapılması nedeniyle denetimlerin olması gereken sıklıkta ve titizlikte gerçekleştirilememesi, işletmelerin çoğunun sermaye yapılarının zayıf olması, gıda konusunda eğitim almış kişilerin yeterince istihdam edilememesi ve tarım-gıda sanayi entegrasy­ o n u n d a n zayıflık nedenleriyle gıda otokontrol sistemlerinin (HACCP ve GMP gibi) oluşturulmasında zorluklar bulunması olarak sayılabilir. (Kıymaz:2003) 3.1.1. Gıda Kodeksleri ülkemizde gıda mevzuatı ile ilgili uygulamalar yakın zamana kadar farklı kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülmekte idi. Bunlar; Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Maliye Ve Gümrük Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Türk Standartları Enstitüsü'dür. Dolayısıyla bunarlm her birinin çıkartmış olduğu mevzuat çerçevesinde işler yürümekte idi (Kayahan:1998;3). Gerek mevzuattan kay­ naklanan sıkıntılardan gerekse de farklı kurumların yürütmesinden kay­ naklanan eşgüdümsüzlük ve etkinsizlik sebebiyle gıda sektöründe standart­ ları tutturmak da ciddi sıkıntılar oluşturmakta idi. Bu da çeşitli uygulama ve prosedürleri yapan ve yapmayan işletmeler arasında haksız rekabete yol açmakla beraber halkın sağlığı açısından ciddi bir tehlike oluşturmakta idi. Diğer taraftan yüz yüze olunan bu durumdan faydalanarak yetersiz kalitede­ ki ürünlerle dış ticarette bulunanların yol açtığı olumsuz Türk markası imajından dolayı ihracatta sıkıntılarla karşılaşılıyordu. Tüm bu sıkıntıları göz önüne alan devlet, gıda ile ilgili tüm düzenlemeleri tek elde toplamak, belirli bir standart sağlamak, uluslar arası arenada rekabet edebilecek bir gıda mevzuatına sahip olabilmek için Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'nm denetiminde ve gözetiminde Türk gıda mevzuatı çalışmaları başlamıştır. Bu amaçla Codex Alimentarius Commission (CAC), Avrupa Birliği (AB), Amerika Gıda ve İlaç İdaresi (Food and Drug Administration: FDA), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (Food and Agriculture Organization: FAO) gibi kuruluşların uluslararası mevzuatları incelenerek uluslar arası arenada da geçerliliği olabilecek temel bir yasa çalışması yapılmış ve bunu takiben 28 Haziran 1995 tarih ve 22327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan gıdanın çerçeve yasası hükmünde olan 560 sayılı "Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname" çıkarılmıştır. Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsammda hazırlanan yönetmeliklerde aşağıdaki ilkeler göz önüne alınmıştır (Mert:1998;31); • Açıklık ilkesi • Güncel ve çağdaş olma ilkesi • Tüketici güvenliği ve sağlığının korunması • Tüketicinin ekonomik çıkarlarının korunması • Gıda kayıplarının önlenmesi • Çevreye duyarlılık • Tüketicinin doğru bilgilendirilmesi • Haksız rekabetin önlenmesi • Gıda sanayinin gelişmesiyle üretimin arttırılması • Dünya ile globalleşme • Ulusal gıda politikasının oluşturulması Bu kararname ile Tarım ve Köy İşleri Bakanhğı'na gıda zincirinin üretim, işleme, muhafaza, depolama, ambalajlama, pazarlama, ithalat ve ihracat safhalarında gıda kontrol görevleri verilirken, Sağlık Bakanhğı'na gıda işlet­ melerinin çalışma izni ile gıda satış noktalarında kontrol yetkisi verilmiştir. Bu tarihe kadar ülkemizde gıda işyerleri, gıdanın üretimi ve denetimi 1930 yılında çıkarılan "Umumi Hıfzısıhha Kanunu" ile, gıdaların taşıması gereken şartlar ise "Gıda Maddeleri Tüzüğü" ile yürütülmüştür. Bunu 16 Kasım 1997 tarih ve 23172 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği" izlemiştir. Böylece ülkemiz için son derece önemli olan Gıda Kanunu'nun temelleri atılmıştır. Nihayet 5 Haziran 2004 tarih ve 25483 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin değiştirilerek kab­ ulü hakkındaki 5179 nolu kanun yürürlüğe girmiştir. Kanunun amacı; kapsamlı gıda güvenliği sağlamak olup, buna uygun olarak her türlü gıda maddesinin ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin teknik ve hijyenik şekilde üretim, işleme, muhafaza, depolama, pazarlama gibi aşamalarda üretici ve tüketici haklarını korumaktır. Buna uygun olarak hem bu maddelerin taşımaları gereken asgari nitelikleri, hem bu maddeleri üreten ve satan işyerlerinde bulunması gereken asgari teknik ve hijyenik şartları ve hem de bunu sağlamak üzere verilecek hizmetlerin usul ve esaslarını belirleyen hükümleri içermektedir.(Kayahan ve diğ.:2005) Bu çerçevede Türk Gıda Kodeksinin hazırlanması sürecinde Ulusal Gıda Kode^:si Komisyonu kurulması öngörülmüştür. Hazırlanan Türk Gıda Kodeksi son yıllarda Avrupa birliğinin kriterlerine uygun bir şekilde revize edilmektedir. Bu yıl içerinde uyum çalışmalarının tamamlanması hedeflen­ mektedir. Bu Kanun ile birlikte gıdaların üretim izinleri, üretim hatlarının denetlen­ mesi, ithalat ve ihracatlarında belge düzenlenmesi ve Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği ve bağlı tebliğlerinin hazırlanması ile ilgili görevler Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğüne verilmiştir. İlgili Genel Müdürlükçe gerekli çalışmalar yapılarak gıda kontrolüne ilişkin olarak. Gıda Kontrol Hizmetleri Dairesi Başkanlığı altında çalışma planları hazırlanarak günümüz ihtiyaçlarına cevap verir hale getirilmiştir. Buna göre ilgili Daire Başkanlığının görevleri aşağıdaki gibi sıralanmaktadır. • Gıdaya ilişkin mevzuatları hazırlamak, gıda üretim zincirinin tüm aşamalarında, ithalat ve ihracat işlemlerinde denetim ve kontrolün yapılmasını sağlamak. • Gıda ve beslenmeye ilişkin projeler hazırlamak, uygulamak, ayrıca gıda ile ilgili konularda kalkınma ve icra planlarının hazırlanmasına yardımcı olmak, takip etmek. • Kodeks Alimentarius Komisyonunun çalışmalarını takip etmek, toplantılarına katılacak taslak standartlara ülke görüşü bildirmek ve ticari ilişkide bulunduğumuz ülkelerin gıda mevzuatlarını takip etmek. • 560 sayılı KHK kapsamında yer alan tarım ürünleri ve gıda maddelerinin (ham, yarı veya tam işlenmiş her türlü madde) ithalat ve ihracat kontrolleri ve ihracatta da sertifika düzenlemek, uluslararası anlaşmalar çerçevesinde uygulamalar yapmak (Alpay ve diğ. 200119-20). Diğer kalite standartlarına geçmeden önce belirtelim ki ülkemizde gıda kodeksleri üretim ve satış için uyulması gereken bir zorunluluktur. Dolayısıyla işletmeler üretim yada satış için uyması gereken asgari koşuldur ve rekabet avantajı için herhangi bir üstünlük teşkil etmemektedir. 3.1.2. İyi "Tarım, Üretim, Hijyen" Uygulamaları Gıda işletmelerinin yeni sistemlerle sorumlulukları artmaktadır. HACCP'in yanı sıra İyi Üretim Uygulamaları (GMP-good manufacturing practices), İyi Hijyen Uygulamaları (GHP-good hygiene practices) ve İyi Laboratuvar Uygulamaları (GLP-good laboratory practices) sistemlerinin yaygınlaşması söz konusu olacak, bunları destekleyici nitelikte ISO-9000 versiyonları kalite açısından ilerleme getirecektir. Tüm bu konularda gerekli denetimin yürütülmesi kamunun dışında akredite özel firmaların oluşmasını sağlaya­ caktır. Günümüzde Avrupa'da ki birçok ithalatçı İyi Üretim Uygulamaları istemektedir (Kıymaz;20003;62). Gıda sektöründe hammaddeden üretime kadar her alanda gıda güvenliğinin etkin kılınması için öncelikli olarak hammaddenin elde edildiği ilk aşamada İyi Tarım Uygulamaları (GAP), ürün işleme ve üretim aşamalarında ise İyi Üretim Uygulamaları (GMP), İyi Hijyen Uygulamaları (GHP) gerekmekte­ dir. HACCP sisteminin etkin bir şekilde kurulması ve sürekliliği için İyi Üre­ tim, Tarım Ve Hijyen uygulamaları ön koşuldur. İyi Tarım Uygulamaları (GAP) : Dünyanın birçok ülkesinde artan çevresel bilinç, tüketici taleplerini cevaplayabilmek ve gıda güvenliğini sağlayabilmek gibi çeşitli nedenlerle uygulanmaktadır. GAP'ın AB'de ortak tarım politikası çerçevesinde üreticilere doğrudan ödeme yapmak amacı ile bir koşul olarak kullanılacağı da ifade edilmektedir (Gündüz:2003;25). GAP, tarımsal üretimin planlanması, geliştirilmesi, pazarlanması, kayıt altına alınarak gıda güvenlik zinciri için de güvenli ürün­ lerin tüketiciler ulaştırılması ile ilgili bütün iş ve işlemler olarak tanımlan­ abilir. FAO tarafında ortaya konulan GAP 11 ana başlık altında toplanmıştır; Toprak, Su, Bitkisel Üretim ve Yem Bitkileri Üretimi, Bitki Koruma, Hayvansal Üretim, Hayvan Sağlığı, Hayvan Refahı, Hasat, Çiftlik İçi İşleme ve Depolama, Enerji ve Atık Yönetimi, İnsan Refahı, Sağlığı ve Güvenliği, Yaban Hayatı ve Çevre Gıda hijyeni Türk Gıda Kodeksinde "Gıda mad­ delerinin güvenilir olarak tüketime sunulması için gıda zincirinin safhalarında ahnan önlemler" olarak tanımlanmaktadır(Duman, Paksoy, Tanrıvermiş; 2004; 221-222). İyi Hijyen Uygulamaları (GHP) ise, ham­ maddeden üretime; depolamadan, personele kadar her nokta ve konuda hijyen ve temizHk ile ilgilidir. GHP HACCP sistemi başta olmak üzere diğer kalite uygulamalarm yerine getirilmesi için temel hijyenik tedbirler olarak da tanımlanabilir. GHP uygulamaları ile; • işletmelerin hijyenik dizayn ile kurulması • Ekipmanların hijyenik dizayn ile kurulması • Temizlik ve dezenfeksiyon prosedürlerinin yerine getirilmesi • Üretim hattında genel hijyen ve güvenliğin sağlanması amaçlanmaktadır (Gündüz:2003:30) Dolayısıyla bu ^ yönüyle diğer iyi uygulamalara zemin teşkil edeceği gibi HACCP için de bir ön koşuldur. îyi Üretim Uygulamaları (GMP) Gıdaların güvenliğini ve yarayışhğım garan­ ti altına alan uygulama standartları olarak bilinmektedir. İlk kez 1964'de Amerika'da gıda ve ilaç endüstrisi için önerilmiş ardından 1967'de Gıda ve İlaç Dairesi bu uygulamaların gıda sektöründe kullanımını gündeme getir­ miştir. GMP ile ilgili kurallar 1969 yılında WHO tarafından her alanda ürün güvenliğini garanti altına alınması için çıkarılmıştır. Diğer taraftan GMP, risk analizini içermediğinden dolayı tek başına gıda güvenliğini sağlaması mümkün değildir. (Ulusoy:2001;39). Zaten GMP, GAP GHP yada HACCP gıda güvenirliği için gerekli şarttır ama yeterli şart değildir. Bu sistemler ancak diğer gıda kalite sistemleri ile entegre şekilde kurulması halinde gıda güvenliğin sağlayacaktır. 3.1.3. HACCP HACCP; spesifik tehlikelerin, kritik noktaların, kontrol yöntemlerinin ve düzeltici önlemlerin belirlendiği ve in an sağlığı ile ürün kalitesini olumsuz etkileyen tehlikelerin oluşmadan önlendiği bir kalite sistemidir ve gıda güvenliği önceliklidir. HACCP ile ili ilgili ilk çalışmalara 1959 yılında başlanmış olup, bu tarihte NASA astronotları için hatasız gıda üretimine yönelik projeler yapılmıştır. 1963 yılında ise Dünya Sağlık Örgütü Codex Alimentarius'da HACCP ilkel­ lerini yayınlamıştır (Albayrak, Güneş; 2004 ) ülkemizde ise 1998 yılmda yaymlanan; gıdalarm üretim, tüketim ve denetlenmesine ilişkin yönetmelikle gıda işletmelerinin HACCP sistemi oluşturmaları ( et, süt, su ürünü işleyenlerin 4 yıl, diğerlerinin 6 yıl içinde) zorunlu kılınmaktadır. Ülkemizde TSE ve yetkili gözetim firmalarınca da HACCP belgesi verilmektedir (Ekşi ve Diğ. :2005;11). HACCP sistemi bir proses standardı olmakla birlikte performans stan­ dardına yakın boyutları da vardır. İlk olarak, HACCP sistemi kritik kontrol noktalarını ve bunlarla alakalı ölçülebilir göstergelerin tespitini zorunlu kılar ve böylece de pahalı gıda güvenliği ölçüm metotlarının bu göstergeler yardımıyla daha kolay ölçümlerle yapılmasını sağlar (örneğin patojen kültürü tespiti yerine sıcaklık kontrolünün yapılması). İkinci olarak zararlı maddelerin oluşması muhtemel aşamaları belirlemeyi ve bu aşamalarda gerekli koruyucu tedbirlerin alınmasını sağladığı için kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını temin eder. Üçüncü olarak da firmalara kontrol sis­ teminin dizaynı ve uygulanmasında gerekli serbestliği sağladığı için firma spesifik veya ürün spesifik etkilerin göz ardı edilmesini engeller (Alpay ve diğ. :2001). HACCP sistemi Aşağıdaki yedi temel ilkeye dayanmaktadır (Karaali: 2003; 55-57); 1. ilke; Tehlike analizi 2. ilke; Kritik noktaların belirlenmesi 3. ilke; Kritik limitlerin belirlenmesi 4. ilke; İzleme ve kontrol sisteminin oluşturulması 5. ilke; Düzeltici faaliyetler 6. ilke; Sistemin teyidi 7. ilke; Kayıt tutulması ve dokümantasyon Önemi her geçen gün artan HACCP ile işletmeler, ürünle ilgili şikâyetleri azaltarak, ürürünün potansiyel güvenirliliğini arttırır. Üretim maliyetlerini azaltır, karar vermede yöneticilere yardımcı olur, müşterilerin gıda güvenliği konusunda beklentilerini karşılar, kritik noktalarda yapılan kontrol sayesinde nihai noktada yapılan kontrolleri azaltır, böylelikle zamandan, işgücünden ve maliyetten tasarruf sağlanır (Saydan ve Ar; 2004). HACCP'in faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir: • Gıdaya kontamine olabilecek zararlıları tanımlama ve engelleme • Bilimsel bir yöntem • Data tutma zorunluluğu dolayısıyla firma şeffaflığı ve hükümetlerin fir­ maları izleme kolaylığı • Güvenli gıda üretimi • Dış pazarda daha etkin pazarlama • Uluslararası ticarette genel bir yaklaşım nedeniyle uygulamada homojenlik (tarife dışı engeller) (İGEME:2004;9). Ülkemizde Gıda Sektöründe faaliyet gösteren ve İSO 9000 belgesine sahip olan işletmelere yönelik yapılan bir araştırmada İşletmeler HACCP'den bek­ ledikleri faydaları öncelik sırasına göre aşağıdaki şekilde sıralamışlardır (Gündüz; 2003;75): • Gıda güvenliğini sağlamak, • Firma Güvenirliğini arttırmak • Tüketici memnuniyeti sağlamak • TKY sitemini uygulayabilmek • Rekabet gücünü arttırmak • Firma imajını arttırmak • Kalite güvencesini sağlamak • Pazarlama aracı olarak kullanmak • İthalatçı firmanın talebi • Marka oluşturmak HACCP'in yukarıda anılan faydalarına rağmen Türkiye'de yeteri kadar kabul gördüğü söylenemez. Türkiye'de gıda sektöründe TS EN İSO 9001:2000 bel­ geli firma sayısı 2004 yılı itibariyle 338 civarındadır, bu da Türkiye için oldukça düşük bir rakamdır. Diğer taraftan TSE'den HACCP belgesi alan gıda firmalarının sayısı ise toplam yi'dir. Son yıllarda yapılan kanuni düzen­ lemeler ve devletin teşvikleri karşısında bu rakam artmıştır. Fakat yine de bu rakamın Türkiye için çok düşük olduğunu söylemek mümkündür (Albayrak, Güneş; 2004;537 ). Anılan gıda kalite sistemleri günümüzde bir tercihten çok daha ötedir. Artık ihracatta birçok ülke İyi Tarım, Hijyen, Üretim Uygulamalarını zorunlu tut­ maktadır. Özellikle Avrupa Birliği üye ülkeleri tarafından aranan bu kriter­ ler günümüzde tarım ve gıda sanayi ihracatının olmazsa olmazıdır. 3.2. İhracatta Karşılaşılan Tarife Dışı Engeller Son yıllarda dış ticaret teorilerinde bir liberalleşme gözüksede esasında uygu­ lama teoriden farklılık arz etmektedir. Ülkeler ithalatta çeşitli engeller çıkart­ maktadırlar. Gümrük tarifeleri bunların en başında gelenidir. Fakat son yıllarda anlaşmalar çerçevesinde gümrük tarifeleri ile engellemeler ortadan kısmen kalkmıştır. Fakat tarife dışı engeller hala devam etmektedir. Günümüzde tarife dışı engellerin gümrük tarifelerinin yerini almasının iki sebebi bulunmaktadır. Birincisi; II dünya savaşından sonra yapılan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) imzalandıktan sonra gümrük tarifeleri eski önemini yitirmiştir. İkinci olarak ise gümrük tarifelerine ilişkin kararlar ulusal ve uluslararası seviyede zor alınmaktadır (Karluk; 174:1996). Bu sebepten dolayı ülkeler ithalatı dengelemek ve kontrol altına alrnak için tarife dışı engellere müracaat etmektedirler. Burada son yıllarda ihracata en büyük engellerden birisi olan Tarife dışı engeller ve bu engeller içinde önemh yer tutan Teknik engeller ve ihracata etkisi incelenecek. 3.2.1. Tarife Dışı Engeller Tarife dışı engeller; gümrük tarifelerinden ayrı olarak uluslar arası mal ve hizmet akımlarının normal gelişme seyrini etkileyen her türlü politika ve uygulamaları ifade etmektedir (Seyyidoğlu: 1996; 147). Bunlardan bir kısmı geçmişte de uygulanan klasik araçlardır. Bir kısmı ise özellikle 1970'lerde ortaya çıkan yeni korumacılık akımları çerçevesinde yaygınlaşan gönüllü ihracat kotaları, anti damping vergileri, teknik gibi uygulamalardır (a.g.e: 1996;175). Küreselleşen dünya ekonomisinde bir taraftan ülkeler arasındaki gümrük duvarları çeşitli anlaşmalarla ortadan kalkarken diğer taraftan da ülkeler yurt içindeki üreticiyi korumak adına tarife dışı engeller ortaya koymaktadırlar. Böylelikle o ülkeye gelen ithalatı sınırlamaktadırlar. Dolayısıyla tarife dışı engellerin çoğu ithalatın sınırlanmasına yönelik uygulamalarıdır. Özellikle uluslar arası anlaşmalar sonucunda tarifelerin giderek ortadan kalkması; İhracatı engellemek isteyen ülkeler tarafından tarife dışı araçların artan oran­ da kullanılmasına sebep olmuştur. Bu tarife dışı engellere; " İthalat Kotaları, Gümrük Vergisine Eş Etkili Vergi Ve Harçlar, İthalat Yasakları ve Lisansları, Kambiyo Sınırlamaları, İç Üretime Verilen Teşvikler, Bürokratik İşlem Yükü, Kalite standartları. Fiyat bantları" örnek olarak verilebilir (Külünk: 2004:1). Tarife dışı engellerin belirli bir tasnifi bulunmamaktadır. Farklı kaynaklar farklı şekillerde tasnif etmektedir. Bir tasnifte (Saatçioğlu:2001) dış ticaretin önündeki engeller Gümrük Tarifeleri ve Tarife Dışı Araçlar olarak ikiye ayrıldıktan sonra Tarife Dışı Araçlar aşağıdaki şekilde tasnif edilmiştir. • Tarife Benzeri Engeller • Miktar Kısıtlamaları • Gönüllü İhracat Kısıtlamaları • Diğer Tarife Dışı Araçlar Cao (1980) tarife dışı engelleri 6 başlık halinde incelemiştir. Bunlar spesifik ticaret sınırlamaları, gümrük ve idari giriş prosedürleri, standartlar, ticarete hükümet katılımı, ithalatta uygulanan diğer ücretler ve diğer engellerdir (Yağcı ve Sarı;2004). Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansına (UNCTAD) göre ise ticareti kontrol araçları olarak aşağıdaki şekilde tasnif edilmiştir (OECD;2001;53-54). • Tarife Araçları • Tarife Benzeri Engeller • Finansal Tedbirleri • Fiyat Kontrol Tedbirleri • Otomatik Lisans Tedbirleri • Miktar Ve İçerik Kontrolüne İlişkin Tedbirler • Tekelleşme Tedbirleri • Teknik Engeller • Çeşitli Tedbirler Burada Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı tarafından yapılan sınıflandırmaya bağlı kalınarak Teknik Engeller hariç diğerler kısaca anlatılacaktır; Teknik engel ise bir sonraki başlıkta detaylı olarak anlatılacaktır. (Külünk: 2004;5-13) 3.2.1.1. Gümrük Vergisine Eş Etkili Vergi ve Harçlar Bu kalem gümrük vergisine benzer nitelikli vergilerdir. Bunlara örnek olarak; ek gümrük vergisi, ek gümrük resmi ve harçlar, dâhili vergi ve harçlar ver­ ilebilir. Fiilen gümrük vergisi kalksa dahi çeşitli adlarla alman bu vergi ve harçlar ürünün maliyeti arttırmakta böylelikle yerh ürünler ithal ürünler karşısında korunmaktadır. 3.2.1.2. Fiyat Denetim Tedbirleri Fiyat denetim tedbirlerinin yapılış amacı ithal ürünle yurt içi ürünün arasındaki fiyat farklılığını ortadan kaldırarak yerli üreticiyi korumak ve başka ülkelerin adil olmayan ticari uygulamalarının olumsuz etkisini telafi etmek amacıyla yapılmaktadır. Bunlar; idari fiyat düzenlemeleri, gönüllü ihraç fiyatı kısıtlamaları, özellikle tarım ürünlerinde uygulanana fiyat bandı, değişken vergi ve harçlar, anti-damping tedbirleri ve telafi edici tedbirler olarak sıralanabilir. 3.2.1.3. Finansal Tedbirler ithalat için gerekli dövize ulaşma, yabancı dövizin maliyeti ve ödeme konusundaki düzenlemeleri içeren önlemlerdir. Daha ziyade üçüncü dünya ülkeleri tarafından iç istikrarı korumak ve kendi kendine yeten bir ülke ola­ bilme amacıyla uygulanır. Peşin ödeme zorunluluğu, peşin ithalat depoziti, nakit ihtiyat payı zorunluluğu, peşin vergi tahsilatı, hassas kategorilerde geri ödemeli depozito, farklı döviz kuru uygulaması, kısıtlı döviz erişimi, ödeme şartlarına ilişkin düzenlemeler, transfer gecikmeleri ve sıra beklemeler Finansal Tedbirlere örnek olarak verilebilir. 3.2.1.4. Otomatik Lisans Tedbirleri Otomatik lisans ve ithalat gözlemleri gibi formel önlemler olup gerçek man­ ada kısıtlama içermez. Fakat ithalat gözlemleri bazı durumlarda ithalat kısıtlamasına bahane olarak kullanılabilmektedir. 3.2.1.5. Tekelleşme Tedbirleri Belirli bir gruba özel imkânlar tanıyarak tekelleşmeye gidilmesi tarzında yapılan tedbirlerdir. Belirlenen ürünlerin devlet kuruluşları veya devletin belirlediği özel sektör tarafından yapılmasını şartı getirebileceği gibi belir­ lenen ithal ürünlerde sigorta ve taşımacılık gibi hizmetlerde ulusal firma tarafından yapılma zorunluluğu getirilmesi buna örnek olarak verilebilir. 3.2.1.6. Miktar Ve İçerik Kontrolüne İlişkin Tedbirler Miktar kontrolü belirh bir zamanda belirli bir mamulden bir ülkeye girecek olan ürünün miktarını kısıtlamayı ifade eder. Bu kısıtlama vasıtası ile iç piyasada yeterince rekabet gücü olmayan ürünlerin rekabet şansı arttırılır. Oluşan durum rekabeti olumsuz yönde etkilerken aynı zamanda iç pazarda­ ki fiyatları suni bir şekilde yüksek tutarak yerli üretici korunmuş olacaktır. Otomatik olmayan ithalat lisansı, kıstasa dayanmayan ithalat lisans, seçili gruplara verilen lisans, belirli bir alan için Hsans, yerli üretime endeksli lisans, yerli ürünlerin satın alınması şartı, yerli girdi zorunluluğu, takas veya karşılıklı ticaret, lisansın özelleşmiş bir kurumdan alman iznine bağlanması, kotalar, global kotalar, ikili kotalar, dönemsel kotalar, ihracat performansına endeksli kotalar, yerli ürünlerin alımına endeksli kotalar, hassas kategoriler için kota, yasaklamalar, bütünsel yasaklama, ithalat lisansı dağıtımını durdu­ rulması, dönemsel yasaklama, geçici yasaklama, ülke kısıtlaması, hassas kat­ egoriler için yasaklama, siyasi amaçlı yasaklama, gönüllü ihracat kısıtlaması, işletmeler özel kısıtlamalar miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirlere örnek olarak verilebilir. 3.2.2. Teknik Engeller (Görünmeyen Engeller) Teknik Engeller aslında Tarife dışı engeller içinde yer almasına karşın önem­ ine ve sık karşılaşılmasma sebebi ile ayrı bir başlık altında incelenmesi uygun görülmüştür. Ülkeler, ithal edilen ürünleri kendi standartlarına uygun olmasını zorunlu kılmaktadırlar ve bu tür zorunlu standartlar ve bunların uygulanmasında kullanılan idari yöntemler "teknik mevzuat" olarak adlandırılmaktadır. Teknik mevzuat ülkeler tarafından, söz konusu ürünleri kullanan insanların sağlığını korumak, emniyetini ve çevrenin korunmasını sağlamak ile hileli durumları önlemek için uygulanır. Bu standartlar kalite, güvenlik gibi ürünün özellikleriyle ilgili olan tedbirlerdir. Bu tür teknik mevzuat, yukarıda belirtilen amaçlara ulaşmak için kullanılmakla birlikte, pratikte uluslararası ticarete engel teşkil edebilmekte ve bir çeşit gizli korumacılık işlevi görebilmektedir. Teknik mevzuattan kay­ naklanan bu engeller "Ticarette Teknik Engeller" olarak tanımlanmaktadır. Teknik mevzuatın ticarette gereksiz engellere yol açmaması için, uluslararası kurallara uyumlu hale getirilmesi gereklidir (www.dtm.gov.tr). Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller, ürün özelliğine ilişkin zorunluluk­ lar, üretim koşullarına ilişkin zorunluluklar, çevre koruma ve sağlık serti­ fikası, işaretleme, etiketleme ve paketleme zorunlulukları, test, denetleme ve karantina tedbirleri, bilgi verme zorunluluğu, nakliyeye ilişkin zorunluluklar, gümrük kısıtlamaları, sevk öncesi denetim ve özel gümrük formaliteleri teknik engellere örnek verilebilir. Yukarıda da belirtildiği gibi ilk bakışta ürünlerin standardını yükseltmeyi sağlayan, insan, hayvan ve çevre sağlığına önem veren, uygulamalar gibi gözükse de; Ülkeler, standardı gereksiz yere yüksek tutarak daha ziyade itha­ latı dengelemek, ilave maliyetlerden dolayı ithalatçının ülkeyi cazip bulma­ masını sağlamak ve böylelikle yerli üreticiyi korumak amacını gütmektedir. 3.2.3. Karşılaşılan Tarife Dışı Engeller Ve Bu Engellerin Dış Ticarete Etkisi ülkeler tarife dışı engellerden bir kısmını insan, hayvan ve çevre sağlığını koruma sebebi ile koyarken büyük bir kısmını yerli üretici korumak sebebi ile koyjpoaktadır. İnsan, hayvan ve çevre sağlığını koruma sebebi ile konulan standartların önceden bilinmesi ihracat yapan işletmeler için kendilerini müşteri istek ve ihtiyaçları çerçevesinde geliştirmeleri için faydalı olacaktır. Diğer taraftan yerli üreticiyi korumak sebebi ile konulan ve uluslararası anlaşmalara ters düşen tarife dışı engellerin evvelden öğrenilmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması uygun olacaktır. 80 OECD tarafından Mart 2003 yılında hazırlanmış olan "Overview Of Non. Tariff Barriers: Findings From Existing Business Surveys" adlı raporda yapılan çeşitli araştırmalarda karşılaşılan tarife dışı engeller sıralanmıştır (Külünk:2003;14-18). Aşağıda en çok beyan edilen teknik engeller yer almak­ tadır. Buna göre ilk sırada teknik engeller ve gümrük işlemleri gelmektedir. Gümrük işlemleri ise her ne kadar gümrük tarifleri kaldırıldı yada azaltıldı ise de çeşitli adlarda gümrük esnasında alman ücretler yada yapılan işlemler ihracatçıyı zor duruma sokmaktadır. Örneğin Türkiye' den Avrupa'ya ihra­ cat edilecek yaş meyve ve sebze iki yada üç kez muayene edilmektedir. Bu durum, depolama, nakliye ve ölçüm maliyetlerinin yanı sıra muayene, test ve kontrol için harcanan zaman özellikle son kullanma tarihi kısa süreli olan ürünler açısından sıkıntı oluşturmaktadır. Tablo 11 En çok beyan edilen teknik engeller Araştırma AB araştırması İhracat Avrupa tek Pazarı pazarı İsveç araştırması 10 Avrupa ülkesi ve 3. ülkeler Yeni Zelanda APEC Brezilya araştırması araştırması araştırması 18. hint alt ülkesi Küresel Arjantin. Paraguay, Uruguay (Brezilya) kıtası + mısır Sıra Teknik engeller i 00 2 Sübvansiyonlar N Şili araştırması ALAN araştırması AB Tayvan Çin Latin Amerika GüneyKore birliği ülkeleri Japonya ABD ve 8 Latin Amerika Ülkesi AB 3. ülkeler Teknik engeller Gümrük Gümrük işlemleri işlemleri Nakliyeye İthalat ilişkin mevzuat politikaları ve maliyetler Hizmet sektöründeki Teknik engeller İdari Gümrük formaliteler işlemleri Teknik engeller Gümrük işlemleri Hizmet sektöründeki Dahili vergi ve harçlar Teknik engeller Hizmet sektöründeki Finansman ve ödeme sınırlamalar mekanizmaları Teknik engeller Teknik engeller Gümrük leri işlem- sınırlamalar Dahili vergi ve harçlar 3 Rekabet sorunları sınırlamalar 4 Uygunsuz hukuki hakarama kısıda- Miktar kısıtla- maları Sübvansiyonlar Tarife dışı engel Nakliyeye ilişkin ler belirtilmemiş mevzuat ve maliyetler maliyetler Yatırım Miktar kısıtlamaları maları maları Kamu Rekabet alanında sorunları Teknik engeller Dahili vergi ve T icari koruma araçları harçlar Dahili vergi ve harçlar Miktar kısıtla- mekanizmaları Sınır 5 ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki güvence bulunamaması ~.~ .... ~ •.. uygulanan prosedür Maliyet ve üretimde rekabet şartları Dahili vergi ve harçlar Yine yapılmış olan 12 farklı araştırmadaki tarife dışı engellerin ifade edilme sıklığı ve belirtilen önem derecesi aşağıdaki tabloda gösterilmiştir (OECD:2003;10). Bu tabloya göre Teknik engeller 12 çalışmanın 10 unda vurgulanmış ve hepsinde de ilk 5 engel olarak belirtilmiştir. İkinci olarak ise dahili harç ve vergiler yer almıştır. Tablo 12 Tarife dışı engellerin ifade edilme sıklığı ve önem derecelenmesi TARİFE DIŞI ENGELLER kategorileri Teknik engeller Dahili vergi ve harçlar Müşteri kural ve prosedürleri Pazara girmede rekabetle ilişkili sınırlamalar Nicel ihracat sınırlamaları Prosedürler ve hükümet Kamu alım uygulamaları Sübvansiyon ve benzer devlet destekleri Yatırım sınırlamaları ve gerekleri Nakliye düzenlemeleri ve maliyetleri Hizmet sınırlamaları İş adamlarının yada işçileri mobilitisine yönelik sınırlamalar Ticareti koruma araçları Yerel Pazar düzenlemeleri Geçtiği rapor sayısı 10 8 7 7 7 7 7 7 6 6 5 4 4 2 ilk 5 Sırada İfade Edilen Rapor Sayısı 10 6 7 5 3 3 2 2 3 3 3 1 1 1 Yine aynı çalışmada gümrük kuralları ve prosedürlerine ilişkin engeller aşağıdaki tablodaki şekilde belirtilmiştir. o ^^-'^ -I İÜ I •s i^ .-H T5 / C/5 s c BB S Ş g ^^-^ « DÎN « 03 > O U) c s5 a > ılın (D Q) (D O (D > î ^ > e s C v_ O •ö 6 1 I 2 4111II 1li îl| İl 2 s Sİ B ^ t: > l ı i M +^ ö O BS W) Ü II O -T? C5/ u öû'^ • rj çt ""^ s (u c3 «t 2 ^ G <u H Ö m 5 5 ö c3 s 1^ g s s e g,ö,s 'G -Q 03 G ^ :C o '2P c S m E o e? _o G 'G o 5 İS B 6 g^ ^ <u ii St23 pq G öp 5o N R-H H ct CÛ ^•5 Teknik engeller anlaşması çerçevesinde yapılan 1200 tarife dışı engel bildiri­ minin dağılımı aşağıdaki gibidir. Buna göre en çok bildirim %45 civarında ile teknik engeller alanında yapılmıştır. Bunu müşteri ve hükümet prosedürleri izlemektedir. (Fliess , Lejarraga: 2005; 13) Ticarete hükümet katılımı Müşteri ve hükümet prosedürleri Kantitatif veya benzer smırlamalar Teknik engeller" Sağlıkla ilgili engeller İthal ücretleri Ticaret önlemleri Diğer engeller Aynı çalışmaya göre tarife dışı engeller bildirimlerinden gıda sektörüne ait bildirimler yaklaşık %30'dur (362). Bu tarife dışı engellerden en sık olan kat­ egori ise müşteri ve hükümet prosedürleri ile sağlığa ilişkin engellerdir (Fliess, Lejarraga: 2005;19). Yine çeşitli ülkelerde gıda, içki ve tütün sektöründe bulunan teknik engeller için yapılan araştırma sonucuna göre en sık görülen engeller aşağıdaki engellerdir (OECD:2001;55-59); • İnsan hayvan ve bitki sağlığın korumak için yapılan test, inceleme, garan­ tine engelleri • İnsan sağlığına korumak için istenen ürün karakteristikleri gerekleri • İnsan sağlığını korumak için konulan teknik engeller • Diğer ürün karakteristik gerekleri • Özel müşteri istekleri • Lisanslama ve Otomatik olmayan lisanslama • Veteriner incelemesi Bütün bu engellerin bilinmesi ihracatçmm üretimde ve dış ticarette daha etkin kararlar vermesini ve hukuki olmayan engellemelerin ortadan kaldırılması açısından önem taşımaktadır. İşletmelerin üzerine düşen görev ihracat yaptığı ve/veya yapmayı düşündüğü ülkelerin şartlarını prosedür ve isteklerini iyice analiz ederek; üretimi buna göre şekiUendirmelidir. Eğer istekler ve uygulamalar keyfî ise yani uluslararası anlaşmalara uygun değilse hukuki yollarla hakkını aramak için gerekli yerlere başvurmalıdır. Daha önce yapılmış çeşitli araştırmaları temel alarak teknik engeller konusundaki durumu ortaya koyan bir çalışma işletmelerin yabancı pazarlara girmesinde tarife dışı engellerin ciddi bir sıkıntı oluşturduğunu ortaya koymuştur (OECD:2003;14). Tarife dışı engellerle karşılan ihracatçıların bu tarz engellerle karşılaşmalarının; pazar kaybı, yüksek maliyet soncu düşük kar, ihracattan vazgeçme gibi birçok sonuçları bulun­ abilmektedir. OECD tarafından yapılan bir araştırmanın sonucuna göre dünya ticaretinin %80'i tarife dışı engellerle karşı karşıyadır. Bu da haliyle dünya ticaretine olumsuz bir etki yapmaktadır. OECD ülkelerini kapsayan bir çalışmanın sonucuna göre tarife dışı engelleri ortadan kaldırmak için üründe yapılan değişiklikler üretim maliyetinin %2 si ile %10'nunu oluştur­ maktadır. Bu oran günümüz piyasa koşullarında oldukça önemli bir orandır (Yağcı ve Sarı;2004). Diğer taraftan tarife dışı engeller gümrük tarifleri gibi ölçülebilir ve görülebilir engeller olmadığından dolayı Dünya ticaretini etk­ ileme derecesi belirgin şekilde ortaya konamamaktadır. Özellikle değişken nitelikte olan tarife dışı engeller (özellikle standartlar) üretici ve ithalatçıyı zor duruma sokmaktadır. Son yıllarda ülkeler arası yapılan anlaşmalar sonucu her ne kadar bu kriterler ve standartlar önceden belli olsa da yine ülkemiz ihracatçıları için önemli bir sorun teşkil etmekte­ dir. Tarife dışı engeller özellikle ihracata yeni başlayan işletmeleri daha çok etkilemektedir ve ihracat azimlerini kırabilmektedir. Diğer taraftan mevcut engeller karşısında iç pazarda büyümüş işletmeler dış pazarlara açılma konusunda isteksiz davranabilmektedirler. 3.3. Uluslar Arası Ticaretin Düzenlenmesi Ve Ticarette Teknik Engeller Anlaşması Her ne kadar dış ticaret teorileri giderek liberalleşse de uygulamada durum bundan çok farklıdır. Ülkeler arasında kurulan birlikler ve anlaşmalara rağmen dış ticarette hemen hemen her ülke az yada çok çeşitli sebeplerden dolayı ithalatı engelleyici uygulamaları yapmaktadır. Gümrük tarifeleri bun­ ların en başında gelenidir. Son yıllarda anlaşmalar çerçevesinde gümrük tar­ ifeleri ile engellemeler ortadan kısmen kalktığı söylenebilir. Fakat tarife dışı engeller hala devam etmektedir. Günümüzde tarife dışı engellerin gümrük tarifelerinin yerini alması iki sebebe bağlanabilir. Birincisi; II dünya savaşından sonra yapılan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) imzalandıktan sonra gümrük tarifelerinin eski önemini yitirmiş olması. İkinci olarak ise gümrük tarifelerine ilişkin kararlar ulusal ve ulus­ lararası seviyede zor alınması sebep olarak gösterilebilir (Karluk; 174:1996). Bu sebepten dolayı ülkeler ithalatı dengelemek ve kontrol altına almak için tarife dışı engellere müracaat etmektedirler. Ülkelerin ithalatı engelleme sebepleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir (Jain; 2001, Root; 1993 akt. Yağcı ve Sarı;2004) • Parayı ülke içinde tutmak • Ülke pazarını korumak • Üretim maliyetlerini eşitlemek • Diğer ülkelerin düşük ücret avantajlarını yok etmek • İstihdam sağlamak • Diğer ülkelere misilleme yapmak • Ülke sanayinin tabanını çeşitlendirmek • Ulusal güvenliği sağlamak • Bebek endüstrileri korumak İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Bretton Woods sisteminin ticari ayağını oluşturan Uluslararası Ticaret Örgütü (İTO) projesinin hayata geçir­ ilememesi nedeniyle, 1948 yılında 23 ülke hükümeti tarafından imzalanan İTO'nun ticarette serbestleşmeye ilişkin anlaşması Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), fiili olarak uluslararası ticaretin düzenlenmesinden sorumlu bir platform halini almıştır. GATT, imzalandığı yıldan itibaren ticaretin serbestleştirilmesi yönünde atılan pek çok adıma ev sahipliği yapmış ve uluslararası ticaret alanında ülkeler açısından önemli bir platform olmuştur (Örnek; 2005). Uluslar arası ticaretin serbestleşmesi ve düzenli işleyişini amaçlayan gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşmasının kurumsal bir yapıya kavuşması ile 1996 yılında Dünya ticaret örgütü kurulmuş, uluslar arası ticareti düzenleyen temel bir kurum olarak hayata geçmiştir. Türkiye ise 1995 yılında yapmış olduğu anlaşma çerçevesinde Dünya ticaret örgütüne üye olarak söz konusu yükümlülüklere uymayı taahhüt etmiştir. Dünya Ticaret Örgütünün kuruluş anlaşmasında imzalanan Ticarette Teknik engeller anlaşması çerçevesinde üye ülkeler tarafından ihracatta istenen teknik şartlar, standartlar ve uygunluk denetimleri prosedürlerinin ihracatı engelleyici keyfi bir hal alması engellenmiştir (Gündüz: 2003). Yukarıda anılan tarife dışı engeller dış ticareti olumsuz yönde etkileyen uygu­ lamalardır. Ülkeler ithalat esnasında bu uygulamaları yaparlarken ihracat esnasında bu uygulamalardan şikâyetçi olmaktadırlar. Bu sebepten Dünya Ticaret Örgütü tarife dışı engellerin ortadan kaldırılması için çeşitli anlaşmalar yapmıştır. Bunlar çeşitli konularda yapılan 12 alt anlaşmayı içer­ mektedir. Bunlardan önemlilerinden birisi de Ticarette Teknik engeller anlaşmasıdır. Ticarette uygulanan teknik engeller, gerek GATT gerek DTÖ'de önemli gün­ dem maddeleri arasında yer almıştır. Teknik engeller ilk defa Tokyo Çok Taraflı Ticaret Müzakerelerinde görüşülmüş ve "Standartlar Kodu" olarak da adlandırılan "Ticarette Teknik Engeller Çoklu Anlaşması", 102 ülkenin katıldığı müzakereler sonucunda sadece 32 ülke tarafından 1979 yılında imzalanmıştır. Standartlar Kodu ile temel olarak teknik düzenlemelerin, standartların ve uygunluk değerlendirmesi prosedürlerinin hazırlanması, kabulü ve uygulanmasına ilişkin kurallar benimsenmiştir. Ancak, Standartlar Kodunun çoklu anlaşma niteliğinde olması sebebiyle sadece taraf olan ülkelerce uygulanma zorunluluğunun bulunması, ticarette karşılaşılan teknik engellerin ortadan kaldırılması amacıyla GATT bünyesinde yürütülen çalışmalarda tatminkâr bir sonuca ulaşılmasını etkile­ miştir. TBT Anlaşması genel olarak birtakım temel prensipler üzerinde yük­ selmekte ve ülkelerin meşru hakları ile yükümlülükleri arasındaki denge bu prensipler çerçevesinde sağlanmaya çalışılmaktadır. TBT Anlaşmasının çeşitli ilkeleri bulunmaktadır; ayrımcı olmama, ticarette gereksiz engel yaratılmasından kaçınılması, uyumlaştırma, denklik, karşılıklı tanıma, özel ve lehte muamele ile şeffaflık ilkeleri yol gösterici niteliktedir (Örnek:2005). GATT Ticarette Teknik Engeller Anlaşması taraf olan üyeler Çok Taraflı Ticaret Müzakerelerini göz önüne alarak; GATT 1994 hedeflerini genişlet­ mek isteğiyle; • Uluslararası standartların ve uygunluk değerlendirme sistemlerinin, üretim verimliliğini geliştirmek ve uluslararası ticaretin yönetimini kolaylaştırmak yolu ile sağlayabileceği önemli katkıyı kabul ederek; • Bu nedenle, uluslararası standartların ve uygunluk değerlendirme sistem­ lerinin geliştirilmesini teşvik etmek isteği ile; • Bununla birlikte, ambalajlama, işaretleme ve etiketleme gereklerini içeren teknik düzenlemeler ve standartların, teknik düzenlemelere ve standartlara uygunluğun değerlendirilmesi prosedürlerinin uluslararası ticarete gereksiz engeller yaratmamasını temin etmek isteğiyle; • Hiçbir ülkenin, ihracatında kaliteyi, insan, hayvan ya da bitki yaşam ya da sağlığını ve çevreyi korumayı veya aldatıcı uygulamaları önlemeyi temin etmek için gerekli olan önlemleri, uygun gördüğü düzeyde ve bunların aynı koşulların geçerli olduğu ülkeler arasında keyfi ya da mazur görülemeyen bir ayrım ya da uluslararası ticaret üzerinde gizli bir kısıtlama oluşturacak bir şekilde uygulanmaması koşuluna. Diğer hususlarda da bu anlaşmanın hükümlerine uygun bir biçimde almasının engellenemeyeceğini kabul ederek; • Hiçbir ülkenin kendi temel güvenlik gereklerini koruması için gerekli önlemleri almasının engellenerneyeceğini kabul ederek; • Uluslararası standardizasyonun, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere teknoloji transferine katkısını kabul ederek; • Gelişmekte olan ülkelerin, teknik düzenlemeler, standartlar ve teknik düzenlemelere ye standartlara uygunluğun değerlendirilmesi prosedür­ lerinin hazırlanması ve uygulanması hususunda belli güçlüklerle karşılaşabileceklerini kabul ederek ve bu konudaki çabalarında onlara yardımcı olmayı isteyerek; Anlaşmadaki maddeler üzerinde anlaşmışlardır. Bu anlaşmaya göre üye ülkeler uluslararası anlaşmalara aykırı olamamak koşuluyla uygulayacakları standart ve kriterleri üye ülkelere bildirmeleri gerekmektedir. Bu bildirim mekanizmasını belirleyici özelliği ise bildirimin uygulamaya geçmeden daha taslak halinde iken yapılmasıdır. Böylelikle üye ülkeler düzenlemeler devreye girmeden haberdar olup gerekli düzenlemeleri yapacaklardır Ülkemizde ise, TBT Anlaşmasının uygulanmasından ve yönetiminden Dış Ticaret Müsteşarlığı sorumlu kılınmıştır. Teknik düzenlemeler ve uygunluk değerlendirme prosedürleri konusunda "Bilgi Ve Bildirim Merkezlini yürüt­ mek üzere Dış Ticaret Müsteşarlığı Dış Ticarette Standardizasyon Genel Müdürlüğü, standartlar alanında ise Türk Standartları Enstitüsü görevlendirilmiştir. Sonuç işletmeler rekabet avantajı sağlamak, sektörün getirmiş olduğu fırsatları değerlendirerek yeni pazarlara açılmak ve ölçek ekonomisinden yararlanmak adına dış ticarete yönelirler. Buna karşın ülkeler ülkedeki istihdamı artırmak, yerli endüstriyi korumak dış ticaret dengesin korumak gibi sebeplerden dolayı ihracatı zorlaştırıcı önlemler almaktadırlar. Ülkeler arasında kurulan birlikler ve anlaşmalara rağmen hemen hemen her ülke de az yada çok, çeşitli sebeplerden dolayı ithalatı engelleyici uygulamalar görülmektedir. Ülkelerin ithalatı kısıtlamak için kullandığı en önemli iki yol gümrük tarifeleri ve tarife dışı engellerdir. Gümrük tarifeleri ile engellemeler son yıllarda yapılan anlaşmalar e gümrük tarifelerine ilişkin kararlar ulusal ve uluslararası seviyede zor alınması sebe­ biyle ortadan kısmen kalkmıştır. Dolayısı ile ülkeler ithalatı dengelemek için tarife dışı araçlara başvurmaktadırlar. Tarife dışı engel gümrük tarifeleri haricinde mal ve hizmet akışını engelleyen yada zorlaştıran her türlü uygulama ve politikalar olarak tanımlanabilir. Bunlar; "Tarife Araçları, Tarife Benzeri Engeller, Finansal Tedbirleri, Fiyat Kontrol Tedbirleri, Otomatik Lisans Tedbirleri, Miktar Ve İçerik Kontrolüne İlişkin Tedbirler, Tekelleşme Tedbirleri, Çeşitli Tedbirler ve genelde ayrı bir başlık altında incelenen Teknik Engeller " şeklinde tasnif edilmektedir. Tarife dışı engeller yada teknik engellerin uygulanma nedeni her ne kadar ithalatı sınırlandırmak olsa da temelde iki sebep bulunduğu söylenebilir. Bunlardan birisi ürünlerin istenen kriterlere uygun nitelikte olmaması; ikin­ cisi ise, ithalatçı ülkelerin keyfi uygulamalarıdır. İşletmelerin yabancı pazarlara girmesinde tarife dışı engellerin ciddi bir sıkıntı oluşturmaktadır. Tarife dışı engellerle karşılan ihracatçıların bu tarz engellerle karşılaşmaları; pazar kaybı, yüksek maliyet soncu düşük kar, ihra­ cattan vazgeçme gibi birçok sonuçları doğurmaktadır. OECD tarafından yapılan bir araştırmanın sonucuna göre dünya ticaretinin %80'i tarife dışı engellerle karşı karşıyadır. Yapılan tarife dışı engelleri ortadan kaldırmak için üründe yapılan değişiklikler üretim maliyetinin %2 si ile %10'nunu oluştur­ maktadır. Bu oran günümüz piyasa koşullarında oldukça önemli bir orandır dolayısıyla günümüzde gümrük tarifelerinden çok daha etkili bir dış ticareti kontrol altına alma aracı olarak kullanılmaktadır. Her sektörde olduğu gibi gıda sektöründe de ülkeler ihracatı sınırlama çabalarına girmektedirler. Hatta gıda insan ve çevre ile doğrudan ilişkili olduğu için standartlar ve kriterler daha yüksek tutmak mümkün olabilmek­ tedir. Gıda sektöründe görülen tarife dışı engeller de her ne kadar insan, hayvan ve çevre sağlığı ön plana çıkartılsa da gıda sektöründe de aynı şekilde amaç; dış ticareti dengelemek adına keyfi uygulamalardır. Yukarıda değinildiği gibi bu durumun altında yatan sebep ya ürünlerin standartlarındaki düşüklüktür yada ülkelerin keyfi uygulamalardır. İşletmeler ürün standardmdaki sıkıntıların üstesinden gelebilmeleri için İyi Tarım, Hijyen, üretim uygulamaları ve HACCP gibi standartlara kavuşmaları gerekmektedir. Ülkemizde on yıl öncesine kadar farklı kurum ve kuruluşlar atörafından farklı mevzuatlarla yürütülmeye çalışılan gıda standartları artık tek bir elde toplanmıştır. Her ne kadar Gıda kodekslerinin de AB kodeksler­ ine uyum çalışmaları birkaç yıl içinde tamamlanması düşünülse de şu anki Pazar şartları çerçevesinde işletmelerin HACCP, İyi Tarım, Hijyen, üretim uygulamaları gibi standartlara sahip olması gerekmektedir. Yukarıda da beyan edildiği gibi ülkeler sadece sağlık, çevre ve standartlar kaygısı ile değil ithalatı azaltıcı keyfi uygulamalar sebebi ile tarife dışı engel­ leri uygulamaktırlar. Bu durumda devreye uluslararası düzenlemeler girmek­ tedirler. Uluslar arası arenada, 1948 yılında 23 ülke hükümeti tarafından imzalanan Uluslararası Ticaret Örgütünün ticarette serbestleşmeye ilişkin anlaşması Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), fiili olarak ulus­ lararası ticaretin düzenlenmesinden sorumlu bir platform halini almıştır. GATT, imzalandığı yıldan itibaren ticaretin serbestleştirilmesi yönünde atılan pek çok adıma ev sahipliği yapmış ve uluslararası ticaret alanında ülkeler açısından önemli bir platform olmuştur. Yukarıda da belirtildiği gibi Gümrük tarifelerinin giderek azalmasında GATT'm rolü büyüktür. Uluslar arası ticaretin serbestleşmesi ve düzenli işleyişini amaçlayan gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşmasının kurumsal bir yapıya kavuşması ile 1996 yılında Dünya ticaret örgütü kurulmuş, uluslar arası ticareti düzenleyen temel bir kurum olarak hayata geçmiştir. Dünya Ticaret Örgütünün kuruluş anlaşmasında imzalanan Ticarette Teknik engeller anlaşması çerçevesinde üye ülkeler tarafından ihracatta istenen teknik şartlar, standartlar ve uygun­ luk denetimleri prosedürlerinin ihracatı engelleyici keyfî bir hal alması engel­ lenmiştir (Gündüz: 2003). Bu anlaşma çerçevesinde ülkeler kendi ihracatçı vatandaşlarının karşılaştığı teknik engelleri WTO ye ileterek uluslararası platformda ihracatçılarının hakkını arayabilmektedir. Böylelikle ürünle ilgili sıkıntıları sahip olduğu uluslararası kalite standart belgeleri ile aşan ihracatçılar keyfî uygulamaları da bu anlaşma sayesinde aşabilecektedir. Bu kapsamdia, Teknik engellerin dış ticarete olumsuz etkisini en aza indirmek için uluslar arası kuruluşlara, devlete ve işletmelere görevler düşmektedir. Uluslar arası kuruluşlar (WHO) düzenledikleri anlaşmalara riayet edilip edilmediğini takip ederek riayet etmeyen ülkeler hakkında gerekli işlemler yapmaları gerekmektedir. Devlet ise uluslararası arenada ülke işletmelerin hakkını koruması, mevcut engel­ lerin uluslararası anlaşmalara uygun olmayanları ortadan kaldırması ve uygun olanları ise işletmelere duyurması gerekmektedir. Özel sektörün ise daha önceden belirlenen kriterler ve standartlara uygun üretim yapması, karşılaştığı sıkıntıları irdeleyerek eğer üretim standardında kaynaklandı ise kendi bünyesinde gerekli gelişmeleri ve değişiklikleri yapması gerekmektedir. Eğer karşılaşılan uygulamalar keyfi ise gerekli makamlara bildirimde bulunması gerekmektedir. Diğer taraftan sektördeki uluslararası arenayı takip ederek mevcut ve muhtemel gelişmeleri incelemesi ve üretim, ihracat politikasını buna göre belirlemesi gerekmektedir. Bugün dünya ticaretine konu olan gıda güvenliği ve standartlar gibi tarife dışı engellerin bilinmesi ve buna karşın kontrol, belgelendirme, akreditasyon sis­ temi kurulması çok ciddi kurumsal altyapı gerektirmektedir. Bu kurumlara gerekli alt yapı sağlanmalı, gerekirse teknoloji transferi yapılarak teknik destek sağlanmalı ve var olan ekipler güçlendirilmelidir. Firmaların da ulus­ lararası ve ulusal düzenlemeleri takip ederek bu doğrultuda gerekli yatırımları yapması şarttır. Bununla beraber, firmalar yeni standartlara uyum sağlama süreci içinde, bazı yenilikler yapabilirler ve daha önce fark etmedik­ leri düzenlemelerle (ürün spesifıkasyonu veya üretim süreci ile ilgili) rekabet güçlerinde artış oluşturabilirler. Kritik noktalardan birisi zamanında tedbir­ lerin alınmasıdır; bu bağlamda devlet, sektör ve firma işbirliği sağlanarak gerekenler analiz edilmeli ve yapılmalıdır. BÖLÜM 4 ARAŞTIRMA SONUÇLARI Giriş Bu bölümde cevabı aranan soru, "Türk gıda işletmeleri dış pazarlardaki rek­ abet güçleri ve ihracatta karşılaştıkları tarife dışı engeller konusunda ne düşünmektedirler?" olacaktır. Türk Gıda Sektörünün rekabet gücünü, İhra­ catta karşılaştığı tarife dışı engelleri ve gerekli standartlara ilişkin ihracat yapan gıda işletmecilerine anket uygulanmıştır. Anket soruları, gıda sektöründe kalite standartlarını, ihracatta karşılaşılan tarife dışı engelleri, sektörün mevcut durumu ve gelecek ile ilgili fikirlerini ölçmeye yönelik oluşmuştur. Anket soruları üç bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde; firma bilgileri ve rekabetin analizi ile ilgili sorular, İkinci bölümde; ihracatta karşılaşılan tarife dışı ve teknik engeller ile ilgiH sorular. Üçüncü bölümde ise geleceğe dair bakışı ölçen sorular yer almıştır. Anlam bütünlüğüne zarar vermemek için sorularla ilgili cevapların bir kısmı metin içerisinde gösterilmiş ama tablo olarak yer verilmemiştir. Sayısal oran­ ların karşılaştırılması ve incelenmesi açısından önemli görülenler ise tablo olarak verilmiştir. Ekler kısmında anket formu ve tüm sonuçların )^er aldığı tablolar sunulmuştur. Yapılan anket çalışmasının bulguları ve genel değerlendirilme aşağıdaki ver­ ilecektir. Anket sonuçları yorumlanırken, çalışma esnasında ilgili birimlerle (DPT, DTM. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı) yapılan mülakat sonuçları ve ilgili çalışmalardan da yararlanılmıştır. 4.1. Genel Bulgular Anket gıda üretimi gerçekleştirip bu ürünleri ihraç eden firmalar arasından 43 işletmeye uygulanmıştır. Bunların yarısı İstanbul'daki, geri kalanı ise Konya, Karaman, Ankara gibi çeşith illerdeki işletmelere uygulanmıştır. İşlet­ melerin yarısından fazlası 15 yıldan fazla bu sektörde faaliyet göstermektedir. Dolayısı ile sektörün gerek mevzuat açısından gerek ihracat engelleri açısından kat ettiği yolu bilen ve kıyaslama yapabilecek işletmelerdir. işletmelerin büyük çoğunluğu imalatçı-ihracatçı konumundadır. Dolayısı ile Üretim hattında değişiklik yapması gerektiğinden standartlar ve kriterler konusunda yakından etkilenmektedir. İşletmelerin büyük bir çoğunluğu ihracatı kendi markası ile yapmaktadır. Anket yapılan işletmelerin kurumsallaşmasını büyük ölçüde tamamlamış işletmeler olduğu sonucu; büyük bir çoğunluğunun ihracat için ayrı bir departmanı olmasından çıkarılabilir. 4.2. Bulgular işletmeler ihracat yapılan ülkeler hakkındaki bilgiyi, ülkenin pazar araştırmasını, ülkenin mevzuatı ile ilgili bilgiyi büyük ölçüde kendi elaman­ ları vasıtasıyla elde etmektedirler. İhracat esnasında ihtiyaç dil ihtiyacını bünyesinde bulunan elemanları vasıtası ile karşılamaya çalışmaktadırlar veya ortak dil olan İngilizce, Almanca gibi diller kullanmaktadırlar. Uluslar arası pazarda işlemeleri en güçlü kılan özellikleri kaliteli ürünlerle ihracı gerçekleştirmeleri çıkmaktadır. İşletmeler kendi ürünlerine güven­ mektedir. Zaten konu ile ilgili benzer sorulara vermiş olduğu cevaplar uyum sağlamaktadır. Diğer taraftan en çok ihracat yapılan ülke grubu olarak AB gözükmektedir. Genelde bölgede yaşayan Türklere yada Müslümanlara yönelik değil, ülke insanına hitap ettiği vurgulanmıştır. İhracatta fazla sorun yaşanmadığı ve ihracatı en fazla AB'ye yapıldığından dolayı yaşanan sıkıntılarda doğal olarak en fazla AB ile olduğu belirtiliştir yaşanan sıkıntının en önemli sebebi olarak gümrük ve nakliye kaynaklı sorun çıkmaktadır. Aşağıdaki çalışmaları yapmaları zaten bu işi profesyonelce yaptıkları/yap­ maya çalıştıklarının bir göstergesidir; Tablo 14 îşletmenizde aşağıdaki çalışmalardan hangisi yapılıyor? Yüzde olarak Yapılıyor a) Sistemli pazar araştırması b) Yeni ürün geliştirme çabası c) Firmanızın rakiplerinize göre güçlü ve zayıf yönlerin araştırılması d) Firmanızın ne tür yeni fırsat ve tehditler ile karşı karşıya olduğunun araştırılması e) Eğitim ve geliştirme uygulamaları f) Teknoloji araştırma geliştirme g) Marka geliştirme Yapılmıyor 63.41 85.71 36.59 14.29 83.33 16.67 83.33 70.73 85.37 87.8 16.67 29.27 14.63 12.2 İşletmelerin bu işi bilinçli yaptıklarmm ve kurumsallaşma kendilerini geliştirme yönünde adım attıklarını bir göstergesi tabloda görülen konular­ dan işletmelerin yarısı eğitim yada danışmanlık almaları gösterilebilir. Tablo 15 Geçen yıl firmanızın dışarıdan temin ettiği danışmanlık ve eğitim hizmetleri hangileridir? a) Dış ticaret, ihracat b) Pazarlama, Tanıtım c)Yönetici geliştirme ve temel beceriler d) Satış, dağıtım e) Bilgisayar sistemleri Danışmanlık aldık (%) Eğitim aldık (%) 20.51 23.08 11.43 16.67 32.43 25.64 23.08 22.86 25 27.03 Almadık (%) 53.85 53.85 65.71 58.33 40.54 İşletmelerin son beş yılda ki ihracatların artmasına paralel olarak son iki senede başta üretim miktarı, ihracat, müşteri memnuniyeti, satışlar gibi çıktılarda da artış olmaktadır. Diğer sonuçların değerlendirilmesi aşağıdaki gibidir. Tablo 16 Son iki yılda elde ettiğiniz sonuçlara göre yapı lan değerlendirmede sonuçlar (yüzde olarak); a) Satışlar b) ihracat c) Müşteri memnuniyeti d) Ürün çeşitliliği e) Üretim miktarı f) Ürün fiyatları g) Üretim verimliliği h) Satış yapılan ülke sayısı j) Kapasite kullanım oranı i) Rekabet gücü (dış pazarda) ı) Rekabet gücü (iç pazarda) k) Karlılık 1) Ürün iadeleri m) Fire, kayıplar n) Girdi maliyetleri Artıyor 67.44 68.29 68.29 65.85 75 31.71 63.41 47.5 57.89 60.98 57.89 27.5 7.69 12.82 67.57 Durağan 25.58 19.51 31.71 29.27 20 53.66 26.83 45 36.84 19.51 34.21 30 48.72 51.28 21.62 Azalıyor 6.98 12.2 100 4.88 5 14.63 9.76 7.5 5.26 19.51 7.89 42.5 43.59 35.9 10.81 İşletmelerin ihracat esnasmda karşılaştıkları sıkıntıların önem sırasına göre sorulduğu vakit en önemli sıkıntı olarak işletme ile ilgili sıkıntılar olduğu söylenmiştir. İkinci olarak prosedür ile ilgili eksik bilgiden kaynaklanan sıkıntı dile getirilmiştir. Daha sonra karşılaşılan ise sırasıyla mevzuat uyuşmazlığı, Ürün ile ilgili sıkıntılar, ithalatçı ülkenin keyfî uygulamaları, ithalatçı ülkenin mevzuatından kaynaklanan sıkıntılar ve diğer şeklinde sıralanmıştır. Tablo 17 İhracatta karşılaşılan sıkıntılar (önem sırasına göre) Sıkıntılar İşletmenizle ilgili sıkıntılar Prosedür hakkındaki eksik bilgiden kaynaklanan sıkıntılar Mevzuat uyuşmazlığı Ürün ile ilgili sıkıntılar ithalatçı ülkenin keyfî uygulamaları ithalatçı ülkenin mevzuatından kaynaklanan sıkıntılar Sıralama 1 2 3 4 5 6 Ortaya çıkan sıkıntının ithalatçı ülkeden kaynaklandığını öğrendiklerinde işletmelerin %75'i sıkıntının hukuki olup olamadığını incelemektedirler. Sıkıntının hukuki olduğunu öğrendiklerinde ise %20!si ihracattan vazgeçerken %75'i işletmelerini ve ürünlerinin gerekli standartlara uygun hale getirmişlerdir. Eğer konun hukuki olmadığını öğrenirseler; ise işlet­ melerin büyük çoğunluğu sıkıntıyı kişisel bağlantılarla çözmeye uğraştığını belirtmişlerdir, %20'si Türkiye'deki yetkili makama başvururken az bir kısmı ise ithalatçı ülkenin yetkili makamlarına başvurmayı tercih etmektedirler. Esasında bu durum hiç de arzu edilen bir durum değildir. Yetkili mercilere başvurarak sorunu ortadan kaldırmak ve böylelikle diğer ihracatçıların da aynı sıkıntı ile karşılaşmasını önlemek arzu edilen durumdur. Farklı sebe­ plerden kaynaklanan bu sıkıntıların işletmelerin ihracatını etkileme derecesi orta seviyededir. Dünya Ticaret Örgütü üye ülkeleri tarafından ticarette keyfi uygulamaları ve teknik engelleri ortadan kaldırmak amacıyla imzalanan Ticarette teknik engeller anlaşmasından işletmelerin yaklaşık % 40'ının haberi yok; % 40'ının ise duymuşlar ama içeriğini bilmemektedir. Geriye kalan işletmeler ise, konu hakkında bilgilerinin olduğunu fakat detayh ve kapsamlı bir bilgilerinin olmadığını belirtmişlerdir. Çalışmada kullanılmak üzere Dış ticaret Müsteşarlığı Ticarette teknik engeller bilgi ve bildirim merkezinden Gıda Sektörü ile ilgili yapılan bildirimler hakkında bilgi almaya gidildiğinde merkeze yapılan başvurunun çok az olduğunu belirtmişlerdi. Bu bağlamda anket sonuçları merkezden ahnan sonuçlarla paralellik göstermektedir. İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirir misiniz sorusuna ise yukarıdaki sorunun cevabına paralel olarak % 30'luk bir kısmı bildirirken geriye kalan büyük çoğunluk karşılaştığı teknik engeli bildirmemektedir. Bildiri yap­ mayanların sebebi ise; büyük çoğunluğunun böyle bir merkezden haberi olmamasından yada merkezden haberi olsa dahi işleyişinden haberi olma­ masından kaynaklanmaktadır. Çok az bir kısmı ise başvurunun sonuçsuz kalacağı inancıyla başvurmadığını belirtmişlerdir. Teknik engellerle karşılaştıklarında merkeze başvurduğunu söyleyen işlet­ melere başvurunun akıbeti sorulduğunda; cevaplayanların yarısından fazlası konu ile ilgili bir sonucun kendilerine ulaşmadığını belirtmişlerdir. Bunun sebebi işletmelerin işin sonucunu takip etmemelerinden yada geri dönüşünü olmamasmdan kaynaklandığı söylenebilir. Geride kalan işletmelerin bir kısmı başvurunun lehlerine sonuçlandığını, geri kalanın ise görüşmelerin devam ettiğini belirtmişlerdir. İşletmelerin %60'ına göre Türkiye'de yerli üretim ve satış için gerekli olan standartlar yeterlidir ve yine yaklaşık %60' yakın bir orana göre yurt içi için yeterli olan standartlar ve belgeler yurt dışında da yeterlidir İşletmeler genel olarak Türk Gıda ihraç ürünlerinin kalitesini uygun bul­ maktadırlar. Bu çerçevede de işletmelerin %80'i ihraç ettiği gıda ürünlerinde kalite yönünde bir sıkıntı ile karşılaşmadığını ifade etmiştir. Geriye kalan %20 kesimin bu sıkıntılarının sebebini ürünün kalitesine bağlamaktadırlar. Karşılaşılan kalite şikâyetleri de ürünün ürüne has özellik taşımaması ve ürünü niteliğinden kaynaklanan sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. İşletmeler kalitenin artımı için öneri olarak ise; etkin bir standardizasyon ve uygulamayı birinci sırada önermektedirler. İkinci olarak ise eğitimli person­ ele vurgu yapmışlardır. Tablo 18 Cevabınız Evet ise, kaliteyle ilgili şikayetleri önem sırasına göre belirtiniz? Şikayet konuları Ürünün niteliğinden kaynaklanan sorunlar Ürünün taşınması esnasında bozulmasından kaynaklanan Ürünlerde oluşan bozulmalar (mikrobiyolojik) Üretim aşamasındaki yetersizliklerden kaynaklanan problemler Ürün ambalajlarından kaynaklı problemler Ürünün ürüne has niteliklerini taşımaması Oranı 29% 7% 21% 7% 7% 29% Tablo 19 Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini arttırmak için neler yapılmalıdır? Kalit; arttırıcı unsurlar Oranı Standardisyon oluşturulmalı ve uygulanmalı Eğitimli personel Dentim ve kontroller arttırılmalı Teknolojik gelişim sağlanmalı Maliyetler üzerine yoğunlaşarak düşürülmeli Hammaddelerde kalite sağlanmalı Yenilik Teşvikler artırılmalı Hijyene önem verilmeli Labrotuar sayısı arttırılmalı Prosedürler oluşturulurken nitelik sağlanmalı Talep edilen ürünü tanımak 29% 15% 12% 7% 7% 7% 5% 5% 5% 2% 2% 2% Ankette toplam 41 adet tarife dışı engel verilmiş ve işletmelerin bu engellerle karşılaşma sıklığı ve karşılaştığı zaman etkilenme derecesi sorulmuştur. Her bir tarife dışı engelle karşılaşma sıklığı ve bu engelden etkilenme oranları Ekler kısmında sıralı olarak verilmiştir. Burada tarife dışı engeller önem sırasına göre sıralanmıştır. Bilindiği üzere bir unsurun önemi o unsurun gerçekleşme ihtimali ile gerçekleştiğinde işletmeyi etkileme ihtimalinin çarpımına eşittir. Buna göre her unsurun (değişkenin) gerçekleşme sıklığı (en az:5- en çok:l) ile etkilenme derecesinin (en az:5- en çok:l) çarpım sonu­ cu 1 ila 25 arasında bir sonuç çıkacaktır. Sayının Te yakın olması bize o değişkenin önemli olduğunu; 25'e yakın olması önemsiz olduğun göster­ mektedir (Ülgen,Mirza:2004). Buna göre işletmelerin karşılaştığı en önemli beş tarife dışı engel; Çevre koru­ ma ve sağlık sertifikaları, Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler, Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve kotalar, Dahili vergi ve harçlar. Çifte döviz kuru uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı şekilde işletmelerin karşılaştığı tarife dışı engellerden en önemsiz beş tanesi; "İtiraz ve hak alrama noktasındaki sıkıntılar, İthalat lisansı dağıtımının durdurulması, sübvansiyonlar, paketleme zorunlulukları, sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki güvence bulunamaması" şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Tablo 20 Tarife dışı engellerin ihracatı etkileme derecesine verilen cevapların ortalamaları S ^ TARİFE DIŞI ENGELLER 'e II aj C O o 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 1.7 18 19 20 21 22 23 Çevre koruma ve sağlık sertifikaları Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve kotalar Dahili vergi ve harçlar Çifte döviz kuru uygulaması Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller Fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda sınırlarda yetersiz önlemler Malların ve/veya menşelerininoyanlış sınıflandırmaya tabi tutulması Miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirler Ticari ortaklarmkiyle uyuşmayan gümrük formaliteleri Değişken vergi ve harçlar Uygunsuz hukuki hak arama mekanizmaları idari fiyat düzenlemeleri Ek gümrük resmi ve harçlar Hizmet sektöründeki sınırlamalar Keyfî uygulamalar Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı' işaretleme zorunlulukları Üretim koşullarına ilişkin zorunluluklar, Lisansın özelleşmiş bir kurumdan alınan izne bağlanması Özel gümrük formaliteleri ihracat esnasında istenen özellikli belgeler Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve yetersiz bilgilendirme 4-» 2,39 •2,60 2,39 2,60 5,73 6,76 2,39 2,60 2,91 3,06 3,13 2,88 2,91 3,06 7,49 7,49 8,48 9,37 2,91 3,24 9,44 3,08 3,08 3,08 3,09 9,49 9,51 3,06 3,14 3,15 3,20 3,14 3,20 3,22 3,24 3,29 3,15 3,16 3,14 3,15 3,13 3,21 3,20 3,22 3,24 3,29 3,47 9,66 9,85 9,93 10,00 10,06 10,24 10,38 10,47 10,83 10,93 3,22 3,52 3,34 3,39 3,17 3,34 10,94 11,16 11,19 3,24 3,48 11,27 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 Etiketleme zorunlulukları İhracat esnasmda ortaya çıkan işlemlerden bazılarını İthalatçı ülkenin kurum kuruluşlarına yaptırma zorunluluğu Gümrük kısıtlaması Otomasyon olmaması nedeniyle yaşanan gecikmeler Sevk öncesi denetim Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi tahsilatı yada peşin ithalat depoziti gibi sıkıntılar İşlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızlığı Zaman ve maliyet unsuru olan idari formaliteler Nakliyeye ilişkin zorunluluk Ürün özelliğine ilişkin zorunluluklar Test, denetim ve karantina tedbirleri Bilgi verme zorunluluğu Ürünlerin değerlemesine ilişkin sıkıntılar Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki güvence bulunamaması Paketleme zorunlulukları Sübvansiyonlar İthalat lisansı dağıtımının durdurulması İtiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar 3,29 3,52 11,57 3,31 3,34 3,51 3,53 11,62 11,81 3,44 3,52 3,44 3,52 11,82 12,37 3,44 3,63 3,66 3,53 12,57 12,81 3,63 3,67 3,65 3,71 3,67 3,65 3,63 3,62 3,65 3,62 3,67 3,73 13,17 13,28 13,29 13,43 13,44 13,61 3,71 3,71 3,71 3,84 3,84 3,71 3,71 3,84 3,84 4,13 13,76 13,76 14,24 14,74 15,87 İşletmelerin tarife dışı engelle en çok karşılaştığı ülkeler AB ülkeleri olmak­ tadır En az ise ABD'dir. İşletmeler bu sıkıntıların sebebini ithalatçı ülkenin yerli üreticilerini korumak ve mevzuat uyuşmazlığından kaynaklandığın belirtmişlerdir. Fakat işletmeler arasında ithalatçı ülkelerin her ülkeye değil de belirli ülke gruplarına yönelik sıkıntı çıkarttıklarına dair bir kanı bulun­ maktadır. Tablo 21 En çok hangi ülkelerde tarife dışı engellerle karşılaşmaktasınız? ülke Topluluğu AB Ortadoğu Ülkeler Afrika ülkeleri Türkî Cumhuriyetler Uzak Doğu ABD Sorun Yaşama Oranı 29% 24% 19% 14% 10% 5% Tablo 22 Sizce karşılaştığınız sıkıntıların sebebi nedir? Yurt İçindeki Üreticiyi Korumak Yüksek Standartlara Sahip Ürünlerin Ülkeye Girişini Sağlamak Art Niyet Taşımamaktadır Mevzuat Uyuşmazlığı Diğer % Oranı 31.25 21.88 12.50 25.00 9.38 Tablo 23 Sizce karşılaşılan sıkıntıların kapsamı nedir? Türk Gıda İhracatçılarına Yönelik Sıkıntı Ve Engeller Belirli Ülke Gruplarına Yönelik Engeller Tüm ihracatçılara Yönelik Engeller % Oranı 22.58 54.84 22.58 İşletmelerin büyük çoğunluğu, bu sıkıntılar karşısında devletin ve bağlı olu­ nan Birliklerin üzerine düşeni yapmadıklarını ifade etmişlerdir. İşletmelerin büyük çoğunluğu yeni yatırım yapmayı düşünmemektedir. Düşünenler ise kapasite artırımı yada yeni ürün üretimi amacıyla yatırım düşünmektedirler. İşletmelerin geleceğe yönelik hedefleri ise aşağıdaki gibidir. Tablo 24 Firmanızın geleceğe dönük hedefleri çerçevesinde 1» HEDEFLER İl S ^ ^ -o 1 at 74.36 23.08 2.56 a. Kalitelinin iyileşmesi 80.49 14.63 4.88 b. Dış pazarlarda büyüme 75.00 12.50 12.50 c. İç pazarlarda büyüme 68.29 26.83 4.88 d. Markalaşma 70.73 21.95 7.32 e. Yeni ürün geliştirme 68.29 24.39 7.32 f. Maliyet düşürme 26.83 29.27 43.90 g- Üretimi başka ülkelere yöneltme 39.02 9.76 51.22 h. Yurtdışı ortaklık 55.26 34.21 10.53 j . Bilgi sisteminde yeni teknoloji 82.05 7.69 10.26 i. Yeni yatırımlar Türk işletmeleri uluslararası arenada en büyük rakip olarak Çin ve Avrupa'yı görmektedirler. Türk işletmeleri uluslararası arenada rekabet avantajı olarak üretim kalitesindeki başarıyı, ucuz hammadde/üretim faktörleri ve coğrafi konumdan doğan avantajları görmektedir. İşletmeler dezavantaj olarak ise yüksek üretim maliyetleri ve ülkenin olumsuz imajını belirtmişlerdir. Pazarda rekabet avantaj ve dezavantaj olarak görülen unsurlar aşağıdaki tablolarda belirtilmiştir. Tablo 25 Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet avantajı olarak gördüğünüz unsurları belirtiniz Oranlar Unsurlar 33% Üretim kalitesindeki başarı 22% Ucuz hammadde veya üretim faktörleri 18% Coğrafi Konumundan doğan avantajlar 5% Gıda Hammaddesi açısmdan zenginlik 5% Hammaddenin üstün nitelikli olması 4% Türk vatandaşlarının diğer ülkelerdeki yoğunluğu 4% Devletin desteklemeleri 3% Yerli firmaların dış pazardaki başarıları 3% Kaliteli işgücü 1% Gümrük birliği avantajları 1% Sektörün getirmiş olduğu avantajlar Tablo 26 Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet dezavantajı olarak gördüğünüz unsurunu belirtiniz Oranlar Unsurlar 22% Yüksek üretim maliyetleri 1% Düşük verimlilik 4% Hammadde kaynaklı sıkıntılar Çok miktarda vergiler ve yüksek oranları 7% Teknolojik eksiklik, zayıflık 6% Kötü ülke imajının etkileri 13% Yeterli nitelikte işgücü eksikliği 3% Ulaşım kaynaklı sıkıntılar 4% Standartların katılığı 3% Siyasal istikrarsızlıklar 7% Bürokratik işlemler 6% Mevzuatların yetersizliği 4% Kotaların yetersiz kalması 3% Kalitenin yetersiz oluşu 9% Kur rejimine dayalı dezavantajlar 7% İşletmeler, dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol almak için Üretim maliyet­ lerini düşürtecek tedbirlere yönelik, Kaliteyi artırıcı faaliyetler ve Vergi indirimi ve teşviklerde iyileştirmelerin ve imaj veya marka oluşturacak çalışmalar yapılmasını önermektedirler. Tablo 27 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için önerileriniz nelerdir? öneriler Üretim maliyetlerini düşürtecek tedbirler Kaliteyi artırıcı faaliyetlerde bulunulması Vergi indirimi ve teşviklerde iyileştirmeler imaj veya marka oluşturacak çalışmalar Eğitim hizmetleri verilmeli Üretim teknolojilerine yatırım Kur politikasının ihracata uygun hale getirilmesi Standartlara vurgu yapılmalı Bürokrasinin azaltılması işgücünün nitelikli olmasını saylamak Atıf% 21% 18% 15% 10% 8% 8% 8% 5% 5% 3% Devletin ihracatın artması yönünde yapmış olduğu çeşitli araçları bulun­ maktadır. İşletmeler bunlardan en çok; teşvik, istihdam yardımı, yurtdışı ofis ve/mağaza açma ve marka tanıtım yardımlından faydalanmışlardır. Son yıllarda özelikle gıda ürünlerinde önemi giderek artan ve olmazsa olmaz hale gelen kalite standart belgelerine yönelik yardımdan faydalanmamaları düşündürücü bir noktadır. Zaten ülkemizde gıda sektöründe kalite standart belgesine sahip olan işletme sayısı oldukça düşüktür. Tablo 28 Devlet kurumlarının sağlamış olduğu Araçlardan faydalandıkların oranları Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Yardımı ISO9000, ISO 14000 ve CE(Certificate Europe) İşareti ve Diğer Kalite Standart Belgeleri Teşvik (Çevre maliyetlerinin desteklenmesi yardımı) Eğitim Yardımı İstihdam Yardımı Patent, Endüstriyel Tasarım ve Faydalı Model Tescili Yardımı Pazar Araştırması Yardımı Yurtdışı ve Yurtiçi İhtisas Fuarları Katılım Harcamaları Yardımı Yurtdışı Ofis/Mağaza Açma ve Marka Tanıtım Yardımı Yurtdışında Moda-Marka Yardımı Eximbank kredileri İhraç Ürünlerine Ucuz Girdi Sağlanmasına Yönelik Araçlar 7% 5% 35% 19% 30% 16% 12% 5% 19% 21% 12% 7% Gıda sektörünün rekabetçi bir rol alması için devletin yapması gerekenler sorulduğunda ise, diğer sektör temsilcilerinin de her firsatta dile getirdiği istekler karşımıza çıkmaktadır; Teşviklerin artması ve genişletilmesi ile vergi­ lerin indirilmesi. İhtiyaç duyulan eğitimli işgücünü yetiştirecek bir sistem, uluslararası arenada yapıla haksızlıkları ortada kaldırılması gibi isteklerde pek bulunulmamıştır. Esasen bir sektörün gelişmesi için devlet altyapı (Eğitim, Enerji, kümelenme imkânı) haricinde bir düzenleme yapması işlet­ melerin rekabetçi bir hal almalarını önündeki bir engeldir. Tablo 29 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için Devletin yapması gerekenleri belirtiniz Teşviklerin Arttırılması Ve Genişletilmesi Vergilerin indirilmesi İhtiyaçlara Cevap Verebilir Politikalar Üretmek Üretim Maliyetlerinin Düşürülmesinin Sağlayacak Politikalar Ülkeler Arasında Anlaşmaları Sağlaması Kur Politikalarını ihracatçı Lehine Çevirmek Ülkenin Tanıtımını Yapması İhtiyaca Cevap Verebilecek İşgücü Eğitim Sistemini Oturtması Siyasi istikrarı Sağlamak Nakliye Sıkıntılarını Yok Edecek Politikalar Kontrol Görevini Üstlenerek Kalitenin Standartlaşmasını Sağlamak Bürokratik İşlemlerin Hızlandırılmasını Sağlamak 26% 16% 12% 11% 7% 7% 4% 4% 4% 4% 4% 4% Yine aynı şekilde bağlı bulunulan odalar ve birliklerin neler yapmaları gerek­ tiğine dair sorulan soruda her ne kadar devletten beklediğinde daha rasyonel ve sonuç odaklı ,isteklerde bulunulmuşsa da ( En fazla dile getirilen istek; yurt dışı pazar araştırmaları ve bilgilendirme konusunda olmuştur) yine devletten istenenlerin alımını kolaylaştıracak lobi faaliyeti gibi isteklerde bulunulmuştur. Aslında bu tarz oda ve birliklerin en önemli vazifeleri destekleyici durumunda olması kümelenmede sektöre bilgi kaynağı oluştur­ mak, üyeler arasındaki bilgi tecrübe paylaşımını hızlandırmak, sektörün gerektirdiği eğitim ve tecrübe seviyesine çıkartıcı eğitimler, yeni gelişmeleri takip etmek gibi fonksiyonlardır. İşletmelerden bu ve benzeri isteklerin gelmemesi henüz ortaklaşa rekabet mantığının gelişmediğini ve "kazankazan^lı oyuna adapte olmadıklarını gösterir. Tablo 30 Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için Bağlı Olduğunuz Birliklerin (İTO, TOBB, Sanayi Ve Ticaret Odaları vs.) yapması gerekenleri belirtiniz Yurt dışı Pazar araştırmaları ve bilgilendirme Üyelerinin menfaatleri doğrultusunda iktidarı zorlamak ihracatı kolaylaştıracak öneriler ortaya sunmak Fuar, heyet organizasyonlarına imkânlar sağlamak Kaliteyi sağlayacak faaliyetler Üyelerin sorunlarına çözümler üretme Üretim ekipmanları temininde kolaylık 31% 23% 19% 12% 8% 4% 4% önümüzdeki üç yıl için işletmelerin hedefleri incelendiğinde ilk üç sırayı niteliksel büyümenin aldığını görmekteyiz. Fakat işletmelerin niteliksel büyümenin yanında nicel olarak büyümemesi işletmelerin büyüdüğünün ve geliştiğinin değil şişmanladığın kanıtıdır. Yinede işletmelerin geleceğe umut­ la baktığı söylenebilir. Zira pazarla ilgili beklentileri sorulduğunda işletmeler gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında pazarın büyüyeceğini ve bu gelişme içerinde en fazla ihracat fırsatının AB ülkeleri olduğunu belirtmişlerdir. Aynı zaman da işletmeler bu artan ve gelişen pazarda Türk işletmelerinin de reka­ bet gücünün artacağını düşünmektedirler. İşletmeler birbirlerine yakın oran­ da cevap vermekle beraber bu artışın sebebini en çok üreticilerin bilinçlen­ mesine, teknolojiye verilen değer ve yatırıma, üretim ve pazarlama aşamasında bilinçlenmeye ve Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafî konuma bağlamaktadırlar. Verilen diğer cevaplar aşağıdaki tablodaki gibidir; Tablo 31 Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının rekabet gücünün artacağının sebebini neye bağlıyorsunuz? (fak­ törlerin elde edilen sonuca göre oranları) Üreticilerin bilinçlenmesi Teknolojiye verilen değer ve yatırım Üretim ve pazarlama aşamasındaki bilinçlenme Coğrafi konum gereği Sektörün getirmiş olduğu dinamizm Umut vadeden işgücü yapımız Üretim maliyetlerinin düşüklüğü Ekonomik istikrar Diğer ülkelerin sektöre değer vermemesi 18% 16% 16% 14% 12% 10% 6% 4% 2% Tablo 32 Firmanızın önümüzdeki üç yıl için ihracattaki hedefi nedir? İhracat oranını arttırmak Yurt dışı Pazar sayısını arttırmak Ciro miktarını arttırmak Marka imajını veya kaliteyi güçlendirmek Üretim miktarını arttırmak Pozisyonu korumak Ürün çeşitliliğini arttırmak Maliyetleri azaltmak 22% 19% 19% 13% 13% 9% 3% 3% Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önündeki engeller sorulduğunda işletmeler bu sorulara pazarlarda büyümenin önün­ deki en büyük engelin uluslararası standartlara ayak uyduramamak, siyasal istikrarsızlık olarak belirtmişlerdir. Önem sırasına göre diğer cevaplar ise aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Tablo 33 Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önündeki en büyük engel olarak neleri gördükleri önem sırasına göre verilen cevapların ortalamaları (1 en önem­ li...? en önemsiz) Uluslararası Standartlara ayak uyduramamak Siyasal istikrarsızlık Diğer ülkelerden gelen rekabet TL'nin değer kazanması ve artan maliyetler Yeniliklere ayak uyduramama Vizyonsuzluk Diğer 2.68 2.96 3.21 3.21 3.33 3.33 7.00 Türk firmalarının gelecekte rekabet gücünü azalmasını işletmeler en fazla döviz kuruna bağlamaktadırlar. Daha sonra sırasıyla; devletin gıda sektörüne vermiş olduğu önemin gelecekte azalmasının beklentisi ve ayrıca tüm sektör­ lere el atmakta olan düşük üretim maliyetine sahip olan Çin'in bu piyasayı da ele geçireceği beklentisi, cevap verenler arsında belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Tablo 34 Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının rekabet gücünün azalacağının sebebini neye bağlıyorsunuz? (faktörlerin elde edilen sonuca göre oranları) Döviz kurunun etkileri Çin'in sektöre ağırlık vermesi Devletin gıda ürünlerine vermiş olduğu destek İhracattaki bilgi eksikliğinin etkisi Üretime bağlı düşük karlılık 40% 20% 20% 10% 10% İşletmelere anketin sonunda uluslar arası pazarlarda Türk gıda sektörünün rekabet edebililiğini geliştirilmesi için eklemek istedikleri sorulduğunda aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere tekrar maliyetlerin yüksekliğine vurgu yaparak daha evvelki sorularda dile getirdikleri istek ve sıkıntıları yinelemişlerdir. Tablo 35 Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün/firmalarının rekabet gücünün geliştirilmesi için eklemek istediğiniz düşünce ve önerileriniz Maliyetlerin düşürülmesi gerektiği Döviz politikasının gözden geçirilmesi Birliklerin üyelerini yeni pazarlara yönlendirecek düzenlemelerde bulunmaları Kaliteye dayalı rekabet geliştirilmesi Siyasi istikrarın devamı Ekonomik istikrarın devamı 38% 19% 19% 13% 6% 6% 4.3. Genel Değerlendirnne Ankete yarısı İstanbul'dan yarısı Anadolu'dan olmak üzere toplam 43 işletme katılmıştır. Her biri çok şıklı olan ve yarsma kadar açık uçlu olan ve toplam 63 sorudan oluşan 13 sayfalık anket formuna 43 işletmenin cevap vermesi oldukça tatminkârdır. Ankete katılan işletmelerin 15 yıldan fazla bu sektörde olması işletmelerin ihracatla ilgili bir departmanları bulunması işletmelerin kurumsallaşma yönünde bazı çabalarının olduğunun bir göstergesidir. Ankete katılan işlet­ meler ihracat yapılan ülkeler hakkındaki gerek duyulan bilgiyi, ülkenin pazar araştırmasını, ülkenin mevzuatı ile ilgili bilgiyi büyük ölçüde kendi elaman­ ları vasıtasıyla elde etmektedirler. İhracat esnasında ihtiyaç olan dil konusun­ da elemanları yeterli olmaktadır yada ortak dil olan İngilizce, Almanca gibi diller kullanmaktadırlar. Bu durum bünyelerinde yetişmiş elaman barındıklarının göstergesidir. Uluslar arası pazarda işlemeleri en güçlü kılan özellikleri sorulduğunda ise "kaliteli ürünlere" vurgu yapılmıştır. İşletmeler üretmiş oldukları mamul­ lerin yeterliliğine güvenmektedir. Zira konu ile ilgili benzer sorulara vermiş olduğu cevaplar bu yanıtla uyum sağlamaktadır. Diğer taraftan en çok ihra­ cat yapılan ülke grubu olarak AB gözükmektedir. Genelde ithalatçı ülkede yaşayan Türklere yada Müslümanlara yönelik değil, ülke insanma hitap ettiği vurgulanmıştır, ihracatta fazla sorun yaşanmadığı ve yaşanan sıkıntılarda ihracat en fazla AB ye yapıldığından dolayı doğal olarak en fazla AB ile olduğu belirtilmiştir. Yaşanan sıkıntının en önemli sebebi olarak gümrük ve nakliye kaynaklı sorun belirtilmiştir. En fazla sıkıntının AB ile yaşanmasının sebeplerinden birisi ise AB toplumu­ nun Çevre odaklı bir toplum olması ve bu tarz standartlara ve kriterlere çok daha önem vermesinden kaynaklandığı söylenebilir. Ankete katılan işlet­ melerin büyük bir çoğunluğu sistemli pazar araştırması, yeni ürün geliştirme çabası, firmanın rakiplere göre güçlü ve zayıf yönlerinin araştırılması, fir­ manın ne tür yeni fırsat ve tehditler ile karşı karşıya olduğunun araştırılması, eğitim ve geliştirme, teknoloji araştırma geliştirme, marka geliştirme gibi faaliyetleri yerine getirmektedir. Dış ticaret, ihracat, pazarlama, tanıtım, yönetici geliştirme ve temel beceriler, satış, dağıtım, bilgisayar sistemleri konularında danışmanlık ve/veya eğitim almaları bu işi bilinçli yaptıklarının bir göstergesi sayılabilir. Yine işletmelerin son beş yılda ki ihracatların artması ve son iki senede başta üretim miktarı, ihracat, müşteri memnuniyeti, satışlar gibi birçok kalemde artış olması son yıllarda olumlu bir gidişatın olduğundan bahsetmemize olanak vermektedir. İşletmelerin ihracat esnasında karşılaştıkları sıkıntıların önem sırasına göre sorulduğu vakit en önemli sıkıntı olarak kendi işletmeleri ile ilgili sıkıntılar olduğu söylenmiştir. Makine parkı, marklaşmak, yönetim, kurumsallaşma, ihracat tecrübesi gibi işletmenin kendi kaynak ve kabiliyetlerinden kay­ naklanan unsurlar sebebiyle işletmeler ihracatta sıkıntı çekmektedirler. İkinci olarak prosedür ile ilgili eksik bilgiden kaynaklanan sıkıntı dile getirilmiştir. Ortaya çıkan sıkıntının ithalatçı ülkeden kaynaklandığını öğrendiklerinde işletmelerin %75'i sıkıntının hukuki olup olamadığını incelemektedirler. Sıkıntının hukuki olduğunu öğrendiklerinde ise %20'si ihracattan vazgeçerken %75'i işletmelerini ve ürünlerinin gerekli standartlara uygun hale getirmeyi tercih ederler. Konunun hukuki olmadığı durumda ise; ise işletmelerin büyük çoğunluğu sıkıntıyı kişisel bağlantılarla çözmeye uğraştığını belirtmişlerdir, %20'si Türkiye'deki yetkili makama başvururken geriye kalan az bir kısmı ise ithalatçı ülkenin yetkili makamlarına başvurmayı tercih etmektedirler. Esasında bu durum hiç de arzu edilen bir durum değildir. Yetkili mercilere başvurarak sorunu ortadan kaldırmak ve böylelik­ le diğer ihracatçıların da aynı sıkıntı ile karşılaşmasını önlemek arzu edilen durumdur. Dünya Ticaret Örgütü üye ülkeleri tarafından ticarette keyfî uygulamaları ve teknik engelleri ortadan kaldırmak amacıyla imzalanan Ticarette Teknik Engeller Anlaşmasından işletmelerin yaklaşık % 40'ının haberi yok; % 40'ının ise duymuşlar ama içeriğini bilmemektedir. Geriye kalan işletmeler ise, konu hakkında bilgilerinin olduğunu fakat detaylı ve kapsamlı bir bilgi­ lerinin olmadığını belirtmişlerdir. Çalışmada kullanılmak üzere Dış ticaret Müsteşarlığı Ticarette teknik Engeller Bilgi Ve Bildirim Merkezinden Gıda Sektörü ile ilgili yapılan bildirimler hakkında bilgi almaya gidildiğinde merkeze yapılan başvurunun çok az olduğu, işletmeleri henüz bu merkezden yeteri kadar haberi olmadıkları belirtilmişti. Bu bağlamda anket sonuçları merkezden alman sonuçlarla paralellik göstermektedir. İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirir misiniz sorusuna ise yukarıdaki sorunun cevabına paralel olarak % 30'luk bir kısmı bildiririm şeklinde cevap verirken; geriye kalan büyük çoğunluk karşılaştığı teknik engeli bildirmemektedir. Bildiri yapmayanların sebebi ise; büyük çoğunluğunun böyle bir merkezden haberi olmamasından yada merkezden haberi olsa dahi işleyişinden haberi olmamasından kaynaklanmaktadır. Çok az bir kısmı ise başvurunun sonuçsuz kalacağı inancıyla başvurmadığını belirtmişlerdir. Diğer taraftan Türkiye'de mevcut yönetmelik ve standartların yeterliliği konusunda işletmeler gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Bu çerçevede de işletmeler genel olarak Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini uygun bulmaktadırlar. Bu çerçevede de işlet­ melerin %80'i ihraç ettiği gıda ürünlerinde kalite yönünden bir sıkıntı ile karşılaşmadığını ifade etmiştir. Anketteki sorulardan biriside tarife dışı engeller hakkında idi. Gerek liter­ atürden derlenmiş gerekse daha evvelki ülke deneyimlerini anlatan raporlar­ dan toplanan ifadeler 41 başlık altında toplanmıştır. Ve işletmelere bu 41 adet tarife dışı engellerle karşılaşma sıklığı ve karşılaştığı zaman etkilenme derecesi sorulmuştur. Her bir tarife dışı engelin önemi; geçekleşme sıklığı ve etkilenme derecesinin çarpımı ile bulunmuştur buna göre işletmelerin karşılaştığı en önemli beş tarife dışı engel; çevre koruma ve sağlık sertifikaları, düzensiz ve belirsiz ek ödemeler, çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasakla­ malar ve kotalar, dahili vergi ve harçlar, çifte döviz kuru uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı şekilde işletmelerin karşılaştığı tarife dışı engellerden en önemsiz beş tanesi; "itiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar, ithalat lisansı dağıtımının durdurulması, sübvansiyonlar, paketleme zorunlulukları, sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki güvence bulunamaması" şeklinde karşımıza çıkmaktadır. İşletmelerin tarife dışı engelle en çok karşılaştığı ülkeler ab ülkeleridir. En az ise ABD'dir. Bu durumun sebebi ihracatın en çok AB'ye; en az da ABD'ye yapılmasından kaynaklandığı söylenebilir işletmeler bu karşılaştığı sıkıntıların ve tarife dışı engellerinin sebebinin ithalatçı ülkenin yerli üretici­ lerini korumak isteğinden ve mevzuat uyuşmazlığından kaynaklandığın belirtmişlerdir. Fakat işletmeler arasında ithalatçı ülkelerin her ülkeye değil de belirli ülke gruplarına yönelik sıkıntı çıkarttıklarına dair bir kanı bulun­ maktadır. İşletmeler, ithalatçı ülkenin kendi üreticileri için elinden geleni yapmasına rağmen devletin ve bağlı olunan birliklerin üzerine düşeni yap­ madıklarını ifade etmişlerdir. İşletmelerin büyük çoğunluğu yeni yatırım yapmayı düşünmemektedir. Düşünenler ise kapasite artırımı yada yeni ürün üretimi amacıyla yatırım düşünmektedir. İşletmelerin geleceğe yönelik hedefleri ise; kalitenin iyileşmesi, yeni yatırımlar, iç ve dış pazarlarda büyüme, yeni ürün geliştirme, markalaşmak şeklindedir. Türk işletmeleri uluslararası arenada en büyük rakip olarak Çin ve Avrupa'yı görmektedirler. Çin üretim maliyetleri yönüyle, Avrupa ise teknolojiye sahip olması yönüyle Türk işletmelerini tehdit etmektedir. Türk işletmeleri ulus­ lararası arenada rekabet avantajı olarak ise; üretim kalitesindeki başarıyı, ucuz hammadde faktörleri ve coğrafi konumdan kaynaklanan avantajları görmektedir. İşletmeler dezavantaj olarak ise yüksek üretim maliyetleri ve ülkenin olumsuz imajını belirtmişlerdir. işletmeler, dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol almak için Üretim maliyet­ lerini düşürtecek tedbirlere yönelik. Kaliteyi artırıcı faaliyetler ve Vergi indirimi ve teşviklerde iyileştirmelerin ve imaj veya marka oluşturacak çalışmalar yapılmasını önermektedirler. Devletm ihracatın artması yönünde yapmış olduğu çeşitli araçları bulun­ maktadır; İşletmeler bunlardan en çok; teşvik, istihdam yardımı, yurtdışı ofis ve/mağaza açma ve marka tanıtım yardımlından faydalanmışlardır. Son yıllarda özelikle gıda ürünlerinde önemi giderek artan ve olmazsa olmaz hale gelen kalite standart belgelerine yönelik yardımdan faydalanmamaları düşündürücü bir noktadır. Zaten ülkemizde gıda sektöründe kalite standart belgesine sahip olan işletme sayısı oldukça düşüktür. Gıda sektörünün rekabetçi bir rol alması için devletin yapması gerekenler sorulduğunda ise, diğer sektör temsilcilerinin de her fırsatta dile getirdiği Teşviklerin artması ve genişletilmesi ile vergilerin indirilmesi gibi istekler karşımıza çıkmaktadır. Yine aynı şekilde bağlı bulunulan odalar ve birliklerin neler yapmaları gerek­ tiğine dair sorulan soruda her ne kadar devletten beklenilenden daha rasy­ onel ve sonuç odaklı isteklerde bulunulmuşsa da (en fazla dile getirilen istek; yurt dışı pazar araştırmaları ve bilgilendirme konusunda olmuştur) yine de devletten istenenlerin alımını kolaylaştıracak lobi faaliyeti gibi isteklerde de bulunulmuştur. Önümüzdeki üç yıl için işletmelerin hedefleri incelendiğinde ilk üç sırayı niteliksel büyümenin aldığını görmekteyiz. Fakat işletmelerin niteliksel büyümenin yanında nicel olarak büyümemesi işletmelerin büyüdüğünün ve geliştiğinin değil şişmanladığın kanıtıdır. Fakat yinede işletmelerin geleceğe umutla baktığı söylenebilir. Zaten pazarla ilgili beklentileri sorulduğunda işletmeler gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında pazarın büyüyeceğini ve bu gelişme içerinde en fazla ihracat firsatınm AB ülkeleri olduğunu belirt­ mişlerdir. Aynı zaman da işletmeler bu artan ve gelişen pazarda Türk işlet­ melerinin de rekabet gücünün artacağını düşünmektedirler. İşletmeler bir­ birlerine yakın oranda cevap vermekle beraber bu artışın sebebini en çok üreticilerin bilinçlenmesine, teknolojiye verilen değer ve yatırıma üretim ve pazarlama aşamasında bilinçlenmeye ve coğrafi konuma bağlamaktadırlar. Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önündeki engeller işletmelere sorulduğunda; uluslar arası standartlara ayak uyduramamak, siyasal istikrarsızlık olarak belirtmişlerdir. Türk firmalarının gelecekte rekabet gücünü azalmasını işletmeler en fazla döviz kuruna bağlamaktadırlar. Daha sonra sırasıyla; devletin gıda sektörüne vermiş olduğu önemin gelecekte azalma ihtimaline ve tüm sektörlere el atmakta olan düşük üretim maliyetine sahip olan Çin'in bu piyasayı da ele geçireceği beklentisi, cevap verenler arsında belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Yukarıda ki bazı sorularla paralellik arz eden cevaplar; hala üreticilerin korunma ihtiyaçlarının olduğunu ver rekabetten (Çin) korktuklarını göster­ mektedir. İşletmelere Anketin sonunda uluslar arası pazarlarda Türk gıda sektörünün rekabet edebilihğini geliştirilmesi için eklemek istedikleri sorulduğunda tekrar maliyetlerin yüksekliğine vurgu yaparak daha evvelki sorularda dile getirdikleri istek ve sıkıntıları yinelemişlerdir. Buna ek olarak birliklerin üyelerini yeni pazarlara yönlendirecek düzenlemelerde bulunmaları, kaliteye dayalı rekabetin geliştirilmesi, siyasi ve ekonomik istikrarın devamının gerekliliğini vurgulamışlarıdır. BÖLÜM 5 BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GIDA SEKTÖRÜNÜN REKABET GÜCÜNÜ GELİŞTİRMEYE YÖNELİK STRATEJİK ÖNERİLER Giriş Bu bölümde cevabı aranan soru, "Araştırmada elde edilen bulgular veri alındığında, Türk gıda sektörünün rekabet ve ihracat gücünü artırmak için neler yapılmalıdır?" Dolayısıyla bu bölümde, önceki bölümlerin bulguları ışığında rekabet ve ihracat gücünü etkileyen kritik faktörler değerlendirilecek ve öneriler sunulacaktır. Bundan önceki bölümlerde ortaya konduğu üzere, Türkiye gıda potansiyeli çok büyük bir ülke durumundadır. Ancak bu potansiyelinin önemli bir kısmını gerçekleştirememektedir. Bu potansiyelini gerçekleştirememesinin nedeni yalnızca ihracat stratejilerinin yanlışlığından, kamu politikalarından ve tarife dışı engellerden kaynaklanmamakta, ayrıca dış pazarların sürekli değişim içinde olması da işletmeler açısından değişik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İşletmeler bu değişimleri analiz ederek yeni stratejiler geliştirdikleri takdirde, dış pazarlarda başarılı olmaları ve rekabet edebilmeleri de mümkün olabilecektir. Bu çerçevede, bu bölümde araştırma bulgularının genel değerlendirmesi ve bu doğrultudaki önerilerden sonra, ayrıca değişen rekabet şartlarına cevap verecek stratejik yaklaşımın ne olması gerektiği de tartışılacaktır. 5.1. Bulguların Değerlendirilmesi Ve Öneriler Anket sonuçlarına bakıldığı vakit görülmekteki işletmeler her ne kadar küçük olsalar dahi kurumsallaşma, profesyonelleşme yolunda ilerlemek isteyen bil­ inçli işletmelerdir. İhracatla ilgilenen ayrı bir departmanları olması, pazar araştırması, ülke bilgisi, gibi konularda araştırma yapabilecek elaman bünyelerinde istihdam etmeleri, gerek yönetimle, gerek üretim ve gerekse pazarlama ile ilgili konularda eğitim yada danışmanlık hizmeti almaları bunu bir göstergesidir. İşletmeler kendilerini geUştirmek için çeşitli yoları den­ emelerinin bir sonucu olarak üretim, satış, müşteri memnuniyeti gibi çeşitli performans çıktılarında genel bir yükseliş gözükmektedir. İşletmeleri ihracatları ilgili bilgilere gelindiğinde ise; işletmeler en çok AB ye ihracat yaptıklarını belirtmişlerdir ve ürün kalitelerini genel olarak uygun diye nitelendirmişlerdir. İhracatta karşılaştıkları sıkıntılar ise en çok AB ülkelerinde yaşanmaktadır. Bu durum ise AB ülkelerinin refah seviyesinin bir 121 sonucu olan "Çevre Toplumu" olmalarmda kaynaklanmaktadır. Bilindiği üzere toplumları "Üretim toplumu, Pazarlama Toplumu ve son olarak da "çevre toplumu" olarak ayrılmaktadır. Çevre toplumunda üretim ve pazarla­ madan da fazla önemli olan konu;" üretirken ve satarken insan, hayvan ve çevre sağlığına zarar verecek faaliyetlerde bulunulup bulunulmadığı; yine aynı şekilde ürün tüketimin insan, hayvan ve çevre sağlığına zarar verip ver­ mediği" şeklindeki sorunlardır. Dolayısıyla Çevre Toplumu olan AB ülkeleri ile ihracatta bu tarz sıkıntıların yaşanması doğal karşılanmalıdır. Anket tabanlı çalışmanın en büyük sıkıntısı yanlı cevaplar verilebileceği böylelikle verilerin objektif olamama sıkıntısıdır. Fakat bu çalışmada ihracat­ ta ki sıkıntının en büyük sebebi sorulduğunda işletmeler firmalarından kay­ naklandığını belirtmişlerdir. Gerek üretim sürecinde gerek yönetim pazarla­ ma sürecinden kaynaklanan sıkıntılar Türk gıda işletmelerini ihracatta sıkıntıya soktuğu belirtilmektedir İhracat esnasında ithalatçı ülkeden (hükümet, prosedür, mevzuat, işletmeler ) kaynaklanan sıkıntıların hukuki durumuna işletmelerin büyük çoğunluğu baktıklarını ifade etmişlerdir. Eğer ortaya çıkan sıkıntı hukuki ise işletmelerin çoğunluğu istenen standart yada işlemler çerçevesinde üretim sürecini, ürün­ lerini yada diğer süreçlerde gerekli yeniliği yapıyorlar. Bu durum işletmelerin kendini geliştirme gayretleri açısında memnuniyet verici bir durumdur. Fakat işletmeler sıkıntının hukuki olmadığı durumlarda ilgili makamlara başvurmak yolu ile değil de şahsi yollardan halletmek yolunu tercih etmekte­ dir. Aslında bu durum karşısında arzu edilen durum karşılaşılan durumun ilgili makamlara bildirilmesi ve sonucunda bundan sonra yapılacak haksız engellemeleri ortadan kaldırılmasıdır. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu WHO üye ülkeleri tarafından imza­ lanan "Ticarette Teknik Engeller Anlaşması" çerçevesinde üye ülkeler uluslar arası norm ve standartlara aykırı keyfî uygulamalarda bulunamayacaklar. Diğer taraftan mevzuata uygun standartlar ve kriterleri de taslak halinde iken üye ülkelere bildirmek zorundalar. Böylelikle üye ülkelerin ihracatçıları gerekli düzenlemeleri yapacak vakit bulabileceklerdir. Bu çerçevede ihracat­ ta teknik engelle karşılaşan işletmeler DTM'ye bağlı olan Teknik Engeller Bilgi ve bildirim merkezine başvurmaları gerekmektedir. Fakat işletmelerin büyük çoğunluğunun gerek bu anlaşmadan gerekse de merkezden haberleri yoktur. Dolayısıyla böyle bir bildirimde bulunmuyorlar. işletmelerin karşılaştığı tarife dışı engeller incelendiğinde en önemli engel­ lerin ürün kalitesinden kaynaklanmadığı aksine ilave maliyet getirici mevzu­ at yada prosedürlerden kaynaklandığı gözükmektedir. Bu da karşılaşılan engellerin keyfi ve yerli sanayiyi korumaya yönelik olduğunu ortaya koy­ maktadır. Buna göre işletmelerin karşılaştığı en önemli beş tarife dışı engel; Çevre koruma ve sağlık sertifikaları, Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler. Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve kotalar, Dahili vergi ve harçlar. Çifte döviz kuru uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı şekilde işlet­ melerin karşılaştığı tarife dışı engellerden en önemsiz beş tanesi; "İtiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar, İthalat lisansı dağıtımının durdurulması. Sübvansiyonlar, Paketleme zorunlulukları, Sınır ötesi anlaşmalara ve işlem­ lere hukuki güvence bulunamaması" şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Fakat, işletmeler karşılaşılan engeller de tüm ithalatçılara değil belirU ülke gruplarına karşı yapıldığı yönünde bir kanıya sahiplerdir. Dolayısıyla Türk işletmelerinin ürün kalite standartları ile ilgili bir sıkıntıları olmadıkları aksine yapılan keyfi uygulamalardan kaynaklandığı söylenebilir. Gıda işletmecileri uluslararası arenada en büyük rakip olarak Çin ve Avrupa'yı görmektedirler. Türk işletmeleri uluslararası arenada rekabet avantajı olarak ise; üretim kalitesindeki başarıyı, ucuz hammadde faktörleri ve coğrafi konumdan kaynaklanan avantajları belirtmişlerdir. İşletmeler dezavantaj olarak ise yüksek üretim maliyetleri ve ülkenin olumsuz imajını belirtmişlerdir. İşletmeler, Devletten, dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol almak için dezavantajlarını ortadan kaldırıcı önlemlerin yani; Üretim maliyetlerini düşürtecek tedbirlere yönelik. Kaliteyi artırıcı faaliyetler ve Vergi indirimi ve teşviklerde iyileştirmelerin ve imaj veya marka oluşturacak çalışmaların yapılmasını istemektedirler. Yine aynı şekilde bağlı bulunulan odalar ve birliklerin neler yapmaları gerek­ tiğine dair sorulan soruda her ne kadar devletten beklenilenden daha rasy­ onel ve sonuç odaklı isteklerde bulunulmuşsa da ( En fazla dile getirilen istek; Yurt dışı Pazar araştırmaları ve bilgilendirme konusunda olmuştur) yine de devletten istenenlerin alımını kolaylaştıracak lobi faaliyeti gibi isteklerde de bulunulmuştur. Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önündeki engeller işletmelere sorulduğunda; uluslar arası standartlara ayak uyduramamak, siyasal istikrarsızlık olarak belirtmişlerdir. İşletmeler birbirlerine yakın oranda cevap vermekle beraber bu artışın sebe­ bini en çok üreticilerin bilinçlenmesine, teknolojiye verilen değer ve yatırıma üretim ve pazarlama aşamasında bilinçlenmeye ve coğrafi konuma bağlamaktadırlar. Firmalarının gelecekte rekabet gücünü azalmasını işletmeler en fazla döviz kuruna bağlamaktadırlar. Daha sonra sırasıyla; devletin gıda sektörüne vermiş olduğu önemin gelecekte azalma ihtimaline ve tüm sektörlere el atmakta olan düşük üretim maliyetine sahip olan Çin'in bu piyasayı da ele geçireceği beklentisi, cevap verenler arasında belirgin olarak ortaya çıkmıştır. İşletmelere anketin sonunda uluslar arası pazarlarda Türk gıda sektörünün rekabet edebililiğini geliştirilmesi için eklemek istedikleri sorulduğunda tekrar maliyetlerin yüksekliğine vurgu yaparak daha evvelki sorularda dile getirdikleri istek ve sıkıntıları yinelemişlerdir. Buna ek olarak Birliklerin üyelerini yeni pazarlara yönlendirecek düzenlemelerde bulunmaları, kaliteye dayalı rekabetin geliştirilmesi, siyasi ve ekonomik istikrarın devamının gerekliliğini vurgulamışlarıdır. Yukarıda yapılan değerlendirmelerden sonra gıda sektörünün daha rekabetçi bir rol oynaması için aktörelere çeşitli roller düşmektedir. Bu aktörler; ulus­ lar arası kuruluşlar. Devlet, oda ve birlikler ve işletmelerdir. Uluslar arası kuruluşlar (WHO) düzenledikleri anlaşmalara riayet edilip edilmediğini takip ederek riayet etmeyen ülkeler hakkında gerekli işlemler yapmaları gerekmektedir. Böylelikle ülkelerin keyfi uyulmalarının önüne geçilmesi ve eğer gerekli bir standart ve uygulama gerekiyorsa bununla ilgili önceden bilgilendirilip ülkelerin ve işletmelerin kendilerini geliştirmelerine firsat vermesi gerekmektedir Devlet ise uluslararası arenada ülke işletmelerin hakkını koruması, mevcut engellerin uluslararası anlaşmalara uygun olmayanları ortadan kaldırması ve uygun olanları ise işletmelere duyurması gerekmektedir. Sektörün gerektir­ diği standartların belirlenerek Türk gıda mevzuatını buna göre güncellemesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Diğer taraftan sektörün gelişmesi için işletmeleri istediği korumacılıktan ziyade rekabetin etkin bir şekilde işleme­ sine ve alt yapı çalışmalarına ağırlık vermelidir. Eğitim, kümelenme imkânı verecek şekilde OSB'lerin oluşumu gibi faaliyetlerdir. Devletin bunları yerine getirirken; İhtiyaç duyulan eğitimH işgücünü yetiştirecek bir sistem, siyasi ve ekonomik istikrarı sağlamak gibi fonksiyonları da icra etmesi gerekir. Son olarak işletmelerin ihracat esnasında karşılaştığı engellerden birisi olan olumsuz imajın kaldırılması yönünde Devlet de üzerine düşeni yapmalıdır. Oda ve birliklerin en önemli vazifeleri ise destekleyici durumunda olması kümelenmede sektöre bilgi kaynağı oluşturmak, üyeler arasındaki bilgi tecrübe paylaşımını hızlandırmak, sektörün gerektirdiği eğitim ve tecrübe seviyesine çıkartıcı eğitimler, yeni gelişmeleri takip etmek gibi fonksiyon­ lardır. Dolayısıyla her sektör bir şirket gibi davranıp ortaklaşa rekabet mantığı ile çalışmadı gerekmektedir. Böylelikle sektörün kaygısı pastayı paylaşmaktan pastayı büyütmeye yada yeni pastalar yapmaya kayacaktır. Özel sektörün ise daha önceden belirlenen kriterler ve standartlara uygun üretim yapması, karşılaştığı sıkıntıları irdeleyerek eğer üretim standardında kaynaklandı ise kendi bünyesinde gerekli gelişmeleri ve değişiklikleri yapması gerekmektedir. Eğer karşılaşılan uygulamalar keyfi ise gerekli makamlara bildirimde bulunması gerekmektedir. Diğer taraftan sektördeki uluslararası arenayı takip ederek mevcut ve muhtemel gelişmeleri incelemesi ve üretim, ihracat politikasını buna göre beUrlemesi rekabet için şart bir durumdur. Diğer taraftan artık günümüzde nerdeyse zorunlu hale gelen HACCP, İyi Tarım, Üretim Ve Hijyen Uygulamalarını işletmelerinde faaliyete geçirmelerinin zamanı gelmiştir. Böylelikle zaten genel olarak uygun kalitede olan Türk gıda ürünlerinin kalite düzeyleri uluslar arası standartlara uygun hale gelecektir. İhracatta yaşanan sıkıntıları giderebilmek için ürün ve şirket imajının kuvvetli olması gerekmektedir. Dolayısıyla işletmelerin imaj arttırmaya yönelik çalışmalarda bulunması önerilebilir. 5.2. Stratejik Öneriler Stratejik yaklaşım, tanımı itibariyle geleceğe yönelik ve mevcut uygulamadan farklı olması gereken nasıl başarılı olunacağına ilişkin bir perspektiftir. Stratejik yaklaşım için, geçmişin ve bugünün sorunları ile birlikte geleceğin risk ve firsatlarını da hesaba katmak zorundayız. Stratejik yaklaşım, ulus­ lararası pazarlarda ciddi bir rekabet avantajının ancak uzun vadede oluşması fikrini esas alarak günü unutmadan geleceğe odaklanmayı gerektirir. Gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi, Türk gıda sektörü temsilcileri de bugün için değil önümüzdeki 10-30 yıl içinde sektörde dünyadaki konumumuzun ne olması gerektiğini düşünerek bugünden hareket etmelidir. Gelecekte rekabet gücünün artırılması, stratejik değişimlere bugünden başlanmasına ve hızlandırılmasına bağlıdır. Bunların geciktirilmesi, rekabet dezavantajına yol açacaktır. Aşağıda, gelecekte rekabet avantajına yol açacağı düşünülen, sektörde bilinçli bir stratejik değişim gerektiren öneriler tartışılacaktır. İkinci, üçüncü ve dördüncü bölümlerde yapılan analizlerden elde edilen bul­ gular ve bu bölümdeki bulguların değerlendirilmesinde elde edilen sonuçlar göz önüne alındığında Türk gıda sektörünün rekabet gücü ve ihracat potan­ siyelini mevcut durumda ve artan oranda gelecekte önemli ölçüde etkileye­ cek üç temel güç görünmektedir: Küreselleşme, AB entegrasyonu ve Uzak Doğu'dan gelen rekabet. Türk gıda işletmeleri bunlar ile 1990'lı, özellikle de 2000'li, yıllarda karşılaşmasına rağmen, stratejilerinde temel bir değişikliğe gitmemiş, mevcut stratejilerini iyileştirme yollarına gitmişlerdir. Halbuki, bu değişim güçleri stratejide köklü bir değişim gerektirmektedir. Bu üç dina­ miğin yol açtığı yeni duruma cevap niteliğinde rekabet ve ihracatta temel stratejinin "karşılaştırmah üstünlükler" stratejisinden "rekabet üstünlüğü" stratejine geçmesi gerektiği ileri sürülecektir. 5.2.1. Gıda sektöründe yapısal değişimlere yol açan dinamikler ve gerektirdikleri stratejik değişim 5.2.1.1. Değişimin Motorize Güçleri Son yıllarda Türkiye ekonomisi çok yönlü bir değişim içerisine girmiştir. Bu değişimi sürükleyen üç temel dinamik, Uzak Doğu, özellikle Çin'den gelen maliyet-odaklı fiyat baskısı, küreselleşme ile gelen artan çeşitlilik/alternatif çokluğu baskısı ve Avrupa entegrasyonu süreci ile gelen standardizasyon/kalite baskısı olarak görünmektedir. Bu üç dışsal baskı nedeni ile, Türkiye ekonomisi bütün sektörleriyle bir yapısal değişime zor­ lanmaktadır. Şimdi bunlara kısaca bakalım: 5.2.1.1.1. Küreselleşme iletişim maliyetlerinin inanılmaz bir biçimde azaldığı ve dünya genelinde pazarların dışa açıldığı bir küreselleşme süreci yaşanmaktadır. Bu küre­ selleşme sürecinde dünya ticaretinin daha serbest olması ve uluslararası rek­ abetin artmasına yol açmaktadır. Artan küreselleşme artan rekabeti doğurmakta, artan rekabet üstün başarı elde etmeye, iş gücü maliyet tasarru­ flarından verimliliğe, farklılaşmaya, yeniliğe, kalite ve güvenliğe, pazarlamaya kaydırmaktadır. Küreselleşme yabancı perakende zinciri sayısının ve bunların zoruyla artan gıda markalarının yarattığı bir küresel durum söz konusudur. Hem ulus­ lararası markaların Türkiye'ye girmesi, hem de müşteri ihtiyaçlarının değişmesi, fiyat ve moda baskısının artması ile Türk gıda işletmeleri pozisy­ onlarını yeniden tanımlamak zorunda kalmıştır. Küreselleşme ile birlikte rekabetin kuralları değişmektedir. Küresel rekabetin yeni kuralları yasal düzenlemeler, etik ilkeler, standartlar olmaktadır. Küresel rekabetin yasal boyutu açısından, gıda ile ilgih yasal düzenlemeleri bir yandan uluslararası gelişmeler, diğer yandan gıda kalitesini artıran araştırmalar ışığında sürekli yenilemek gerekmektedir. Küresel rekabetin etik ilkeleri boyutu açısından, uluslararası alanda kabul görmüş iş yapma şekillerini benimsemek/benimset­ mek, özdenetimi geliştirmek gerekmektedir. Küresel rekabetin standartlar boyutu açısından ise, sektörel standartların tanımlanması, revizyonu, yaygınlaştırılması, norm haline getirilmesi gerekmektedir. Küreselleşme ile beraber dünya pazarı yaklaşımı ile tüm firmalar aynı koşullar içinde rekabet etmek zorunda kalmıştır. Adil ticaret kapsamında tar­ ife engelleri kaldırılırken Kalite, Gıda Güvenliği, İyi Tarım Uygulamaları, Gıda hijyeni, İyi Laboratuar Uygulamaları, EUREPGAP, HACCP gibi önce­ likle tüketiciyi korumaya yönelikmiş gibi görünen ama aslında ticareti disipUne etmek amacıyla geliştirilmiş tarife dışı engeller gündeme gelmiştir. Firmalarımızın bu bilinçle dünyada oluşan son gelişmeleri yakından takip etmesi bir zorunluluk olmuştur. Homojen bir yapıya sahip olmayan fir­ malarımızın gıda ürünleri ihracatındaki en önemli sorunlarından biri ulus­ lararası standartlara sahip olma ve belgelendirme konusunda yaşadığı sıkıntılardır. 5-2.1.1.2. Avrupa birliği entegrasyon süreci AB mevzuatının büyük bir bölümü tarım ve gıda üzerinedir ve AB müzakere maddelerinin içerisinde ülkemizi en fazla uğraştıracak konulardan bir tanesi gıda ürünlerinin serbest dolaşımı ve bu dolaşımın garantisi olan gıda güven­ liği uygulamalarıdır. AB süreci içerisinde 70-80 senelik gıda mevzuatımız yenilendi ve Avrupa standartları ile uyumlu hale getirildi. Ancak bu mevzu­ atın uygulamasında çok büyük problemler görülmektedir. Mevzuatın uygu­ laması ile ilgili piyasa kontrollerinin, denetimlerin ürün analizlerinin etkin ve yaygın bir şekilde yapılması çok önemlidir. Ülkemizde halen Sağlık Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve belediyeler arasında yetki kargaşası devam etmekte, gıda kontrolleri tek bir otorite altında toplanamamaktadır. Durum böyle olunca periyodik olarak denetlenmesi gereken firmalar bu tür bir kon­ trolden geçirilememektedir. Halbuki, Avrupa Birliği standartlarının temel amacı etkin bir piyasa kontrol sistemi ile başta tüketicinin sağlığının korun­ ması ve kayıt dışı ve gıda güvenliği kurallarına aykırı üretimin engellenme­ sidir. Bu sayede işini kanunlara ve standartlara uyumlu bir şekilde yapan ve sağlıklı gıda maddelerini üretenlere, kayıt dışı ve güvenilmeyen ürünleri üretenlerin haksız rekabeti de önlemiş olacaktır. 5.2.1.1.3. Uzak doğu'da gelen yeni rekabet dalgası Uzak Doğu ülkelerinin, özellikle Çin'in yarattığı şok dalgası, tüm sektörlerin doğrudan ve dolaylı etkilendiği yeni bir durumun oluşmasına yol açmıştır. Çin'in önderliğindeki Asya ülkeleri, dünya ticaretinde çok güçlü oyuncular olarak yerlerini almaya başladılar. Asya'daki ekonomi devlerinin gelişmesi, dünya ekonomisini değiştirmekte ve gelecekte de değiştirmeye devam edecek görünmektedir. Yaklaşık olarak 3.3 milyar insanın yaşadığı Asya ülkeleri, Batı'nm gelişmiş ülkelerinin nüfusunu üçe katlamaktadır. Bu çok çalışan ve ucuz olan iş gücünün dünya ekonomisine adım atmasıyla, uluslararası pazarlara daha ucuz mal ihraç etme durumu doğmuştur. Çin'in esas kazancı ihracat hacmini şişirerek sağlamaktır. Çin ile rekabet edebilecek yeni bir strateji arayışı her sektörde görülmektedir. 5.2.2. Stratejik değişim: Karşılaştırmalı üstünlükler stratejisinden rekabet üstünlüğü stratejine geçme Değişimin sürükleyicisi durumundaki bu üç motorize gücün yarattığı kümülâtif etki, gıda işletmelerinin stratejilerinde köklü bir değişikliğe git­ melerini gerektirmektedir. Diğer bir ifade ile, şimdiye kadar izlenilen ve kısmen başarılı iş yapma usulü, pazarlama anlayışı, kurumsal düzenlemelerin bundan sonra çok geçerli olmayacağı görülmektedir. Dolayısıyla, işletmelerin değişen şartlara göre yeni stratejiler geliştirmeleri gerekli görünmektedir. Eski ve yeni stratejiler arasındaki farkların şöyle olması beklenmektedir: Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlardaki başarısının temel kaynağı, en büyük ihracatçısı olduğu Avrupa ülkelerinde fiyat temelindeki rekabet avan­ tajıyla, karşılaştırmalı olarak bir maliyet avantajı olarak görünmektedir. Bu maliyet avantajı sahip olduğu yönetim ve örgütlenme kabiliyetlerinden değil, ucuz girdi, ucuz emek ve kayıt dişilik gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Diğer bir ifade ile, Türk gıda sektörünün başarısının temel dayanağı büyük ölçüde "rekabet üstünlüğü" değil, "karşılaştırmalı üstünlüğe" dayanmak­ tadır. Ancak küresel işletmelerin Türkiye'de üretime başlamaları, Avrupa Birliği entegrasyonundan kaynaklı standartlar ile artan maliyetler, küresel rekabet ve özellikle Uzak Doğu'dan gelen yeni güçlü rakiplerin yarattığı şiddetli rek­ abet dalgası bu maliyet temelindeki fiyat avantajını erozyona uğratmaktadır. Dolayısıyla, 1980'lerden bu yana uluslararası pazarlarda temel avantaj olan fiyat rekabeti, giderek yabancı işletmelere kaptırılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bunun daha da artacağı varsayıldığında, giderek bu avantajını kaybe­ decekleri ön görülebilir. Bu durumda Türk işletmelerinin rekabet güçlerini koruma ve geliştirmek için yönetim ve organizasyon kabiliyetlerine dayalı "rekabet stratejilerine" kaymaları bir çıkar yol olarak görünmektedir. Rekabet stratejileri ile, verimlik, kalite ve farklılık rekabet avantajının temel dayanağı durumuna gelecek­ tir. Bu çerçevede, düşünüldüğünde, Türkiye'nin ağırlıklı emek-yoğun sek­ törlerindeki bu genel gidişten gıda sektörünün de etkileneceği beklenilebilir. Gıda sektörü, mevcut durumda belirtilen rekabetçi baskılar altında tekstil sektöründe olduğu gibi çok fazla etkilenmemektedir. Ancak Türkiye'nin genel olarak ekonomisinin emek-yoğun sektörlerde maliyet-temelli rekabet liginden kalite/farklılaşma-temelli rekabet ligine geçişi kaçınılmaz görün­ mektedir. Gıda sektörünün de bu genel trenden etkileneceği beklenilebilir. Yapılan anket çalışmasında da bu açık şekilde görülmektedir. Önümüzdeki yıllarda daha çok ve hızlı belirginleşmesi beklenilen yeni Türkiye imajı "ucuz ülke" olmaktan çıkıp "kalite ve farklılığa" dönüşecektir. Diğer bir ifade ile Türkiye stratejik gruplar içerisinde lig değişimi yaşaya­ caktır. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ucuz ülke liginden gelişmiş ülkelerin kalite ve farklılık ligine kaymaya zorlanmaktadır. Bu durumda gıdanın da bu yeni ülke imajı doğrultusunda şimdiye kadar izlediği fiyat rek­ abeti avantajı yerine, uluslararası piyasalarda kalite ve farklılaşma avantajı geliştirmeye çalışması beklenilebilir. Kalite ve farklılaşma katma değeri yük­ sek ve dolayısıyla kar marjı yüksek ürünlere odaklanmayı veya ürünleri çeşitli yeni süreçler ile (tasarım, pazarlama, sunum, yeni özellikle ekleme, ...) farklılaştırmayı gerektirmektedir. Bu da gıda işletmelerinin genel bir strateji değişikliği (yönetim anlayışı, örgütsel yapısı, hedef kitlesi, üretim teknolojisi ve süreci, çalışan profili) yaşamaları anlamına gelecektir. Maliyet temelli rekabet stratejisinden kalite/farklılaşma temelli rekabet stratejisine geçişi daha çok küresel rekabet ve Avrupa entegrasyonu zorlaya­ caktır. Küresel rekabet nedeni ile, ulusal sınırlar içerisinde elde ettiğimiz rek­ abet pozisyonu giderek yerini uluslararası ölçekteki yeni pozisyonlara bırak­ maktadır. Artık sektör ürünlerinin tamamı, tüketicinin ulusal ve ulusal olmayan ayrımına çok da tabi tutmadığı bir noktaya doğru gidiliyor. Gün geçtikçe ulusal ürünlerin yanında diğer uluslardan gelen gıda ürünlerini yan yana görmek artıyor. Diğer bir ifade ile, yurt içi pazarda küresel bir rekabet içerisinde olmak kaçınılmaz hale geliyor. Diğer yandan bunu Türkiye'nin ihracatçısı olduğu uluslararası pazarlar açısından düşündüğümüzde alter­ natif çokluğunun çok daha fazla arttığı gözlenmektedir. Böylece, ulusal ekonomilerin giderek daha çok birbirlerine entegre olmasıyla oluşan küresel ekonomi, giderek daha fazla rekabet anlamına geliyor. Bu artan rekabet ile beraber, müşterilerin bir ürünü diğerine tercih etme "nedenleri" çok daha fazla önem kazanmaya başlıyor. Önümüzdeki yıllarda bu tercih neden­ lerinin, fiyattan daha çok kalite ve farklılığa kayacağına ilişkin güçlü işaretler görünmektedir. Bu güçlü işaretlerin bir kısmı, artan gelir düzeyi, değişen hayat tarzı, gıda ve çevre bilinciyle ilişkili görünmektedir. Önümüzdeki yıllarda gıda işletmelerinin yeni rekabet avantajın fiyattan daha çok kalite ve farklılaşma olmasını zorlayan en önemli neden ise Avrupa Birliği entegrasyonu olacaktır. Avrupa konsepti çerçevesinde Türk ekonomisi bir bütün olarak ve gıda sektörü özel olarak değişime uğraya­ caktır. Avrupa, Türk insanı ve ekonomisi için bir "kültür" olmaktan daha çok bir "standardizasyon" anlamına gelmektedir. Diğer bir ifade ile, Avrupa entegrasyon süreci her sektörde iş yapma usulü ve işin kendisi bir standarda bağlanmak zorundadır. Bu standartların gıda sektöründeki yansıması daha çok kalite anlamına gelmektedir. Artan kalite ile birlikte, Avrupa pazarı tüketicisinin gıda ürünlerine yaklaşımının, gelir düzeyi ile ilişkili olarak, giderek daha fazla "zorunlu tüketim" alışkanlık ve anlayışından "lüks ve sağlıklı tüketim" alışkanlığına kaydığını varsaydığımızda, farklılaşmanın (içeriğinde, tasarımında, sunumunda, ..) da rekabette kritik bir rol oynaya­ cağı ileri sürülebilir. Belirtilen dinamiklerin neden olduğu yeni durum konjonktürel değil, son derece yapısal olduğu görülmektedir. Yapısal bir meseleyi kısa vadede sihirli formüllerle çözebilmek mümkün değildir. AB entegrasyonu ile birlikte lig değiştirirken Türkiye'nin AB'deki rekabet baskısına karşı koyabilecek güce ulaşması gerekmektedir. Rekabet gücünün artmasının yolu ise verimlilik artışından geçiyor. Bu nedenle gıda işletmeleri verimlilik, kalite ve farklılaşmada yeni bir artış dalgası yaratmaya ve bu artış ivmesini en az 10-15 yıl boyunca sürdürmeye mecbur görünmektedirler. Diğer bir ifade ile, Türk ekonomisi son yıllarda sadece bir kabuk değişikliği yaşamıyor, bir öz değişikliği yaşamaya zorlanıyor. Bu değişimin motorize güçleri daha çok dıştan gelen unsurlara bağh görünüyor. Bu dışsal baskılar ile yurt dışı ihracat başarısı arasında çok yakın bir ihşkinin olduğu ve bunun operasyon ve taktik düzeylerde yüzeysel değişimler ile değil, ancak stratejik düzeyde yapılan değişimler ile rekabet avantajına dönüştürülebileceği mümkün görünmektedir. SONUÇ Gıda sektörü araştırmasının en önemli sonucu, uluslararası pazarlarda sahip olduğu rekabet potansiyelinin çok azını gerçekleştirmiş olmasıdır. Ulusal gıda sektörümüz birçok bakımdan rekabet üstünlüğü sağlayacak durumda olmasına rağmen bu potansiyelini gerçekleştirememiştir. Artırmanın ortaya çıkardığı bir diğer sonuç, gıda ihraççısı işletmelerinin önümüzdeki yıllarda daha fazla dış pazarlara açılacağı ve satışlarını artıracakları yönündeki iyim­ serlikleri olarak görünmektedir. Bu da tekstil ve hazır giyim gibi emek yoğun sektörlerin karamsar gelecek bakışlarına karşın, kendisi de bir emek yoğun sektör olan gıda sanayinin çok önemli bir farkı olarak görünmektedir. Bir diğer sonuç, ihracatta karşılaşılan problemlerin ürün özelliklerinden daha çok bürokratik, caydırıcı ve maliyetler ile ilişkili görünmektedir. Bütün bu sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, Türk gıda sektörünün önümüzdeki sahip olduğu büyük potansiyelin çok daha büyük bir kısmını geçekleştirme durumunda olabileceğine işaret etmektedir. Bunun gerçekleşebilmesi için gıda sektöründe genel bir strateji değişimine ihtiyaç duyulmaktadır. Diğer bir ifade ile, 1980'lerin başında Özal ile başlayan ihracata dayalı vizyon ile yaşadığımız yapısal değişimin bir benzerine bugün de ihtiyaç vardır. 1980'lerde yaşanan yapısal değişim, ithalattan ihracata yönelen bir ekonomi şeklinde gerçekleşti. Bugün de bu doğrultuda atılacak bir ileri adım olan, ihracatta ucuz ürün stratejisinden kaliteli ve farklılaştırılmış ürün stratejisine geçiş şeklinde olması gerekmektedir. Özal döneminde ihracatçı bir ülke olmanın yollarını aradık. Bugün ise, ihracatta lig değiştirmenin vizyonuna ve uygulamalarına ihtiyacımız var. Şimdiye kadar ucuz ülke imajı ile, katma değeri ve kar marjı düşük ürünler ihraç eden gelişmekte olan ülkeler liginde uluslararası pazarlarda yer edinmeye çalıştık. Bundan sonra ise, katma değeri ve kar marjı yüksek ürünler ihraç eden gelişmiş ülkeler ligine girmeye çalışmamız lazım. Rekabet gücünün belirleyicisi 1960'lı yıllarda kitle üretim ya da üretim fazlalığı, 1970li yıllarda ucuzluk ya da maliyet düşüklüğü, 1980li yıllarda ise kalite üstünlüğüdür. 1990lı yıllarda üretim hızı çeşitliliği ( farklılaşma, marka, tasarım) da bunlara eklenmiştir. Eğer değişen pazar şartlarına göre yeni stratejiler ile rekabet gücümüzü korumak ve geliştirmek istiyorsak, o zaman, uluslararası rekabetin olmazsa olmazları arasına giren marka, tasarım, yeni­ lik gibi unsurlarda odaklanmak gerekir. Bu da şimdiye kadar yönetim becer­ ileri üzerine kurulu olmayan, daha çok üretim girdilerinin ucuzluğu, düşük kur ve kayıt dışıhğa dayanan avantajlarımız yerine yönetim becerilerine dayanan ve verimlilik, kalite, farklılık vb. unsurlara dayanan bir stratejiye kaymamız anlamına gelmektedir. Artık hemen her sektörde, eski strateji anlayışıyla yeni ortamı yorumlayanlar eleştirilmektedir. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil diyenler adeta bir koro gibi bunu dillendirmektedirler. Ancak, iş bu yapısal değişimi sağlayacak, sürdüre­ cek ve geri dönülemez kılacak çalışmaları yapma ve önlemleri almaya gelince bütün bu söylenenler buhar olmaktadır. Genel eğilim "Hiçbir şey yapmay­ alım, ama her şey düzelsin" veya "Evet, değişmek zorundayız ama değişimi başkaları yapsın, biz de nimetlerinden faydalanalım" tarzında yaklaşılmakta, başkalarına bırakılmakta veya ertelenmektedir. Ancak bu yapısal değişimler, yukarıda belirttiğimiz değişimi zorlayan neden­ lerden dolayı, eninde sonunda gerçekleşmek zorundadır; şimdilik bunlar ancak geciktirilebilir. Fakat unutmak gerekir ki, yapısal değişimlerin her geçen gün geciktirilmesi, daha fazla rekabet avantajı fırsatı kaçırmak anlamına gelmektedir. Hızh davranmak için, yapısal değişim alanlarının belirlenmesi, bu değişimleri gerçekleştirmek için nelerin gerekli olduğunun belirlenmesi ve değişimi değerlendirecek yapısal kriterlerin oluşturulması bir ulusal sektörel strateji çerçevesinde yapılmalıdır. Bu yapısal değişimi gerçek- leştirmenin kayda değer bir maliyetinin olduğundan şüphe yok. Ancak bu yapısal değişiklikler var olmak ve rekabetçi bir pozisyonda olmak için olmazsa olmaz olarak görülmelidir. Aksi takdirde, gün geçtikçe geriye doğru gidileceğinden şüphe duyulmamalıdır. Ayrıca önemle vurgulamak gerekir ki, bu yapısal değişimleri devlet veya Avrupa Birliği istedi diye yapmak veya daha eleştirel bir ifade ile yapıyormuş gibi yapmak, bir sonuç vermeyecektir. Bunu benimseyerek, özümseyerek, gereğini yaparak bir strateji çerçevesinde yapmak gerekmektedir. Değişen ekonomik şartlara (rakipler, müşteriler, tedarikçiler vs.) rağmen stratejiyi değiştirmemeye direnmek önemli bir çıkmaza yol açabilir. Zaten başarının önündeki en büyük engel, şimdiye kadar başarılı olmuş düşünme, iş yapma ve stratejik yaklaşım alışkanlıklarımız görünmektedir. Ancak, eski­ den bizi başarılı kılmış stratejilerimizin bundan sonraki yıllarda da başarı yaratacağı varsayımından vazgeçmek ve bizi gelecekte başarılı kılacak değişen şartlara uyumu gerektiren yeni stratejiler geliştirmek zorundayız. Başarı veya başarısızlık ancak geriye dönük olarak anlaşılır, fakat işletmeler ileriye dönük olarak yaşamak zorundadır. Her strateji bütün şartlarda başarı doğurmaz. Şartlar değişince başarı doğuracak yeni stratejiler de geliştirilmek zorundadır. Eğer bu değişim süreci başlatılmaz ise, gelinen noktadan geriye gitme ihti­ mali yüksek görünmektedir. Dolayısıyla, rekabet bizi nereye götürüyor ve yeni iş modellerimiz ne olabiHr diye düşünmek zorundayız. Türkiye ekonomisi son dönemde son derece sağlıklı bir dönüşüm süreci içinde bulunmaktadır. Ekonomimizin altyapısı hızla modernleşmektedir. Başka ülkelerin daha önce geçtikleri bir yoldan şimdi de Türkiye ekonomisi geçmektedir. Ancak bu geçiş süreci ne yazık ki sancısız olmayacaktır. Türkiye ekonomisi küresel ekonomiye, Avrupa Birliği ekonomisine ve Uzak Doğu'dan gelen rekabet baskısına bir strateji olmadan entegre olma veya cevap verebilmesi beklenemez. İhracatın istenilen düzeye gelememesinin nedeni yalnızca kamudan ve ihra­ cat stratejilerinin yanlışlığından kaynaklanmamakta, ayrıca dış pazarların sürekli değişim içinde olması ve bu pazarların çeşitli sınırlar koymaları da işletmeler açısından değişik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İşletmeler bu sorunları ve engelleri analiz ederek aşmayı başarabildikleri takdirde, dış pazarlarda başarılı olmaları ve rekabet edebilmeleri de mümkün olabilmektedir. ülkemizde hâlihazırda gıda sanayi ürünleri ihracatında kısa vadede çözüm bekleyen ve sonuçlarının kısa/orta dönemde ihracatta artı değer getirişi oluşturacak konularını; gıda güvenliği ve kalite sistemlerinin kurulması ve belgelendirilmesi olarak görülmektedir. Bu kavramların gelişmiş ülkeler tarafından birer tarife dışı engel olarak ülkemize dayatılması şeklinde değil, tüm gıda sektörlerimizde üretim felsefesi olarak benimsenmesi ihracatımızda kaliteye odaklanan stratejiyle etkin konumlandırma yapılmasına ve böylelik­ le imaj probleminin ortadan kalkmasına hizmet edecektir. Gıda sektöründe faal olan KOBİ'lerimizin yönetim becerilerinin geliştirilmesi, üretimde verimlihğin artırılması, risk tayini, kontrol sistemleri, esneklik ve yenilikçi ürün ve ürün tasarımı, performans ölçümü sistemleri uygulama ve daha etkin pazarlama için stratejik bir iş planına sahip olma konularına öncelik ver­ meleri sağlanmalı, bu konuda gerekli eğitimler kamu ve özel sektör danışmanları tarafından, finansmanı AB ve benzeri yabancı kaynaklı alt yapı uyumlaştırma projelerine ayrılan kaynaklardan sağlanarak, verilmelidir. Firmalar ticarette teknik engellerin takip edilmesinin yanı sıra ihracat deney­ im ve performanslarını artırarak dünya pazarlarındaki rakiplerinden daha etkin bir konumlandırma yapmak zorundadır. Bugün dünya ticaretine konu olan gıda güvenliği ve standartlar gibi tarife dışı engellerin bilinmesi ve buna karşın kontrol, belgelendirme, akreditasyon sistemi kurulması çok ciddi kurumsal altyapı gerektirmektedir. Bu kurumlara gerekli alt yapı sağlanmalı, gerekirse teknoloji transferi yapılarak teknik destek sağlanmalı ve var olan ekipler güçlendirilmelidir. Ancak bunun dışında firmalarımızın da kendi içinde uluslararası ve ulusal düzenlemeleri takip ederek gerekli yatırımları yapması şarttır. Birçok ülkede ithaline izin verilen ürünlerin çeşitli standart­ ları kapsaması ve bu standartları taşıdığına dair belgeye sahip olması zorun­ lu olmaktadır. Türk ürünlerinin de bu tür zorunlu standartlara ek olarak uluslararası alanda kabul görürlüğünü arttıracak standartlara sahip olması, büyük ve gelişmiş dış pazarlara girmesi açısından bir zorunluluktur. Son olarak bir noktaya daha değinmekte yarar görünmektedir. Şimdiye kadar devlet sektör ilişkilerinde, devletten bir ulusal vizyon ve strateji bekle­ mek yerine kısa vadeli teşvik, destek ve indirimler talep edildi. Hâlbuki uzun vadede sektörü dünya pazarlarında birinci ligde rekabet etmeye götürecek ulusal vizyon ve stratejilere çok daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ulusal vizyonda devlet ve sektör temsilcileri uzun vadede rekabetçi bir çevrenin oluşmasmı ve rekabet gücünü geliştirmesi beklenen uzun vadeli çalışmalara girilmelidir. Sektör temsilcilerinin devletten doğrudan destek ve teşvikler istemek yerine rekabet ortamını iyileştirici ve rekabet gücünü geliştirici yönde hareket etmesi stratejik açıdan daha önemli görünmektedir. Destek ve teşvikler kısa vadeli faydalar sağlarken, rekabet ortamının iyileştir­ ilmesi ve rekabet gücünün artırılması uzun vadede kalıcı etkiler yaratacaktır. Rekabet ortamının iyileştirilmesi ve rekabet gücünün artırılması çalışmaların başında eğitim gelmektedir. Nitelikli eğitim ile rekabet avantajı arasında çok güçlü bir ilişkinin olduğunda şüphe yoktur. Ancak, yukarıda da belirtildiği üzere, gıda sektöründe nitelikli işgücü düzeyi son derece düşüktür. Bir sek­ törün uluslararası pazarlarda başarısını sağlayacak en önemli unsurun insan kaynağı olduğu gerçekliğinden hareket ile çeşitli eğitim çalışmaları gerçek­ leştirilmelidir. İkincisi, Türkiye kaliteli ürün imajı ile tanınmamaktadır. Bu imajı geliştirmek üzere uluslararası markaların çıkması için devlet ile işbirliği halinde çalışmalar yapılmalıdır. Bu imajı geliştirmek üzere, sadece tekstil ve hazır giyimi kapsayan Turqality projesi gıda markalarını da kapsayacak şekilde geliştirilmelidir. Üçüncüsü, mevcut durumda Türk gıda işletmeleri Ar-Ge yönelimli ve yeniliklerde öncü bir özellik göstermekten uzak görün­ mektedirler. Bunun için, devletin bir ulusal innovasyon sistemi geliştirmesi ve bu sistem içerisinde gıda işletmelerinin de hak ettiği Ar-Ge desteklerini alması sağlanmalıdır. Dördüncüsü, devletin denetim mekanizmasını en etkin şekilde yapması için sektör güçlerinin baskı yapması ve destek sağlaması gerekmektedir. Merkezi ve yerel güçler yerel ve bölgesel gıda bölge ve kümelerin oluşması için gerekli alt yapının sağlanması, destek ve işbirliğinin teşvik edilmesi yoluna gidebilir. AB konsepti çerçevesinde Türkiye yeniden yapılandırılırken, küreselleşme ile uluslararası pazarlara entegre olurken ve ekonomi sanayiden bilgiye kayarken böylesi bir vizyon geliştirmek bir tercih değil, bir zorunluluk olarak görülmektedir. Bu doğrultuda, önümüzdeki 5-10 yıl Türk gıda sanayi için hayati önem taşıyan bir dönem olarak görünmektedir. Sektör ya şimdiye kadar olduğu gibi plansız, programsız, bir şekilde yoluna devam edecek veya bir ulusal vizyon ve strateji çerçevesinde bilinçli bir şekilde gerçekleştirilecek yeniden yapılanma sayesinde çok daha güçlü bir rekabetçi pozisyona çıkma fırsatı olacaktır. KAYNAKÇA Albayrak Mevhibe, Erdoğan Güneş; "AB'ye Uyum Ve Rekabet Açısmdan Türkiye Gıda Sanayinde Kalite Yönetim Sistemi Uygulamaları" Türkiye VI.Tanm Ekonomisi Kongresi, 16-18 Eylül 2004, Tokat S: 532-538 Alpay Savaş, İsmet Yalçın, Türker Dölekoğlu, "Avrupa Birliği Kalite Ve Sağlık Standartlarının Türk Gıda Sanayi Sektörü Rekabet Gücü Üzerine Etkisi" Tarım Ve Köy İşleri Bakanlığı Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü Proje Raporu 2001-10, Mart 200 Ankara Baser, E., ve Akgül, B., 2002. Dahilde İşleme Rejiminde Tarım ve Gıda Sanayi Ürünlerinin Yeri, Dış Ticaret Dergisi, Nisan. Bulu, M., Eraslan İ.H., ve Şahin, Ö., (2004). Elmas (Diamond) Modeli İle Ankara Bilişim Kümelenmesi Rekabet Analizi, 3. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, 25-26 Kasım, Eskişehir. Dellal, İ., ve Özüdoğru, T., 2003. Deri Sanayi, Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü, Sayı: 2, Nüsha: 4, Mart. Dölekoğlu, C.Ö., 2003. Gıdalarda Kalite Güvenlik Sistemleri, TAE Bakış, Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü, Sayı: 3, Nüsha: 2, Haziran. DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı Gıda Sanayi Özel İhtisas Komisyonu Raporu Ankara 2006 Duman Sertaç, Mücahit Paksoy, Harun Tanrıvermiş:"Türkiye Tarımında GAP (Good Agriculture Practises) Ve Tarm Ürünleri İhracatına Olası Etkileri" Türkiye VI.Tanm Ekonomisi Kongresi, 16-18 Eylül 2004, Tokat S: 220-224 Ekşi Aziz, Oğuz Yurdakul, Meftune Emiroğlu, Erdoğan Güneş, Metin Atamer, Erdinç Topal, Orgun Deveci, Fatih Taşdöğen, "Gıda Sanayinde Yapısal Değişimler" VI. Türkiye Ziraat Mühendisliği Teknik Kongresi 3 - 7 Ocak 2005 Ekşi, A., 1992. Türkiye' de Gıda Sanayinin Durumu ve Geleceği, Gıda, Sayı: 17, No: 1, ss: 3 - 6. Fliess Barbara, "Overview Of Non-Tarıff Barriers: Findings From Existing Business Surveys" TD/TC/WP(2002)38/FINAL, 2003 Fliess Barbara, Iza Lejarraga "Analysis Of Non-Tariff Barriers Of Concern To Developing Countries" Oecd Trade Policy Working Paper No. 16, TD/TC/WP (2004)47/Final, 2005 GATT "Ticarette Teknik Engeller Anlaşması" www.Teknikengel.Gov.Tr/ Ktmllite/Files/Uploads/Tbtturkce.Doc 16-022006 Günalp Ersen, Tolga Tipi, Damla Özsaym, " Türkiyede Un Ve Unlu Mamuller Sanayinin Yeri Ve Önemi" Türkiye V. Tarım Ekonomisi Kongresi, 18-20 Eylül 2002, Erzurum S: 70-76 Gündüz, Meral DTÖ Anlaşmaları Çerçevesinde Dünya Ticaretini Yönlendiren Gelişmeler Ve Türk Gıda Sanayi. Gıda Güvenliği-Kalitesi Ve Araçları, Toplam Kalite Yönetimi Araçları, Uygulamalar Ve İlgili Kurumlar IGEME Yayını. Ankara 2003. Güneş, E., Albayrak, M. ve Gülçubuk, B., 2002. Türkiye'de Gıda Sanayi, TEKGIDA- İŞ Yayını, Ankara. Gürbüz Bülent, Barış Acar, " Bursa İlinde Yer Alan Dondurulmuş Gıda Sanayinin Dış Ticarette Karşılaştığı Sorunlar" Türkiye V. Tarım Ekonomisi Kongresi, 18-20 Eylül 2002, Erzurum S: 211-216 Halaç, E., 2002. Gıda Kalitesi ve Gıda Mevzuatı İle İlgili Temel Kavramlar Işığında Türk ve AB Gıda Mevzuatının Karşılaştırılması, Akdeniz Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı: 4, ss: 107- 131. İGEME, "Tarım Ve Gıda Sektörü İhracat Potansiyeli İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi Araştırma Ve Geliştirme Başkanlığı Tarım Dairesi Kasım, 2004 İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi (İGEME), 2004. Tarım ve Gıda Sektörü İhracat PotansiyeH, İGEME Araştırma ve Geliştirme Başkanlığı Tarım Dairesi, Kasım, Ankara. Karaali Artemiz, "Gıda İşletmelerinde Haccp Uygulamaları ve Denetimi", Sağlık Bakanlığı, Ankara, 2003 Karluk Rıdvan, " Uluslar Arası Ekonomi", Beta Yayınları, Genişletil­ miş, Yenilenmiş 4. Bası İstanbul 1996 Kayahan Muammer "Gıda Mevzuatının Türkiye'de gelişimi" içinde Gıda Mevzuatı ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar, Haz. İrfan Yazman, Tes-ar Yayınları No: 27 S: 1-11, Ankara, 1998 Kayahan Muammer, Nevzat Artık, İbrahim İlbeği, Recai Ercan,. Sibel Seval; "Ulusal Ve Uluslararası Gıda Mevzuatı" VI. Türkiye Ziraat Mühendisliği Teknik Kongresi 3 - 7 Ocak 2005 Kıral, T., ve Akder, H., 2000. Makroekonomik Göstergelerle Türkiye Tarımı, ZMO V. Teknik Kongre, Ziraat Mühendisleri Odası Yayını, Ankara. Kıymaz, T., 2003. Gıda Sanayi Raporu, Gıda Mühendisleri Odası Yayını, Ankara. Kurtuluş, K., 1996. Pazarlama Araştırmaları, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayını, İstanbul. Külünk Metin, "Uluslar Arası Ticarette Tarife Dışı Engeller Ve İhra­ catımızda Karşılaşılan Zorluklar" Çınar Gümrükleme Hizmetleri Ltd Şti, Ekim 2004 Mert İsmail "Gıda Mevzuatı konusunda Tarım ve Köy İşlerine Verilen Görevler ve Tarım ve Köy İşleri Açısından Bir Değerlendirme" içinde Gıda Mevzuatı ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar, Haz. İrfan Yazman, Tes-ar Yayınları No: 27 S: 25-34, Ankara, 1998 Neven, D., and Droge, C.L.M., (2001). A Diamond for the Poor? Assessing Porter's Diamond Model for the Analysis of Agro-Food Clusters in the Developing Countries, Proceedings of the 11th Annual World Food and Agribusiness Forum and Symposium, 25-28 June, Australia. OECD, "Non-Tariff Measures On Agricultural And Food Products The Policy Concerns Of Emerging And Transition Economies Agriculture And Food" 2001 Öndoğan Ece Nüket, "Türk Gıda Sanayinin Gelişimi" Sosyal Bilimler Yıl:2004 Cilt:2 Say :1 Manisa S 89-96 Örnek Gökhan "Ticarette Teknik Engeller Anlaşması Ve Türkiye Uygulaması" Dış Ticaret Dergisi, Nisan 2005 Özlem Öz, "Türkiye'nin Rekabetçi Avantajı: Stratejik Yönetim Perspektifinden Bir Değerlendirme" Metu Studies İn Development, 30 (Aralık), 2003, 205-222 Paksoy, M., ve Fidan, H. 2002. Türkiye'de Gıda Sektöründe Franchising Uygulamaları, Türkiye V. Tarım Ekonomisi Kongresi, Erzurum. Pala Mehmet, Y.Birol Saygı "İhracata Yönelik Gıda Sanayi Ve Rekabet Gücünün Artırılması" İstanbul Ticaret Odası Yayını, 1991 Porter, M.E. (1990). The Competitive Advantage of Nations, The MacMillan Press Ltd., London and Basingstoke. Saatcioğlu.Cem "Dış Ticaretin Önündeki Engeller Ve Çevresel Kriterler İle Dış Ticaret İlişkisi" Dış Ticaret Dergisi, Ekim 2001 Sarı Selin "Avrupa Birliği'ne Gıda İhracatında Kalite Kontrolü" İstan­ bul Ticaret Odası Yayın No: 2004 Saydan Reha, Aydeniz Akdeniz Ar "Entegre İso 9001: HACCP Üretim Ve Kalite Yönetim Sistemlerinin Gıda Sektörüne Uygulanması (Banvit örneği)", "8. Ulusal Pazarlama Kongresi, 6-8 Ekim 2004, Ankara,-2004 8:125-139 Senorasans, F.J., Ibanez, E., ve Cifuentes, A., 2003. New Trends in Food Processing, Critical Reviews in Food Science and Nutrition, Vol: 43, No: 5, ss: 507- 526. Serin, Nesrin, Hakan Ozan Erzincanlı: "Avrupalı Perakendeciler Artık EUREPGAP İstiyor ", Http://Www.Bizimmarketdergisi.Com /Dosya3.Htm 01-03-2006) TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, 2002. "Gıda Envanteri", Ankara. Taylan KIYMAZ, "Gıda Sanayi Raporu""Küreselleşme Ve AB Süreçlerinin Ülke Sanayi Ve Mühendislerine Etkileri" TMMOB Sanayi Kongresi 2003 TMMOB Gıda Mühendisleri Odası 19-20 Aralık 2003 Topaloğlu Abdulkadir, Şefkati Gülten, "Türkiye'de Dondurulmuş Gıda Sektörü Ve Gelişimi" Türkiye V. Tarım Ekonomisi Kongresi, 18-20 Eylül 2002, Erzurum S: 276-284 Turhan Şule, Bahaattin Çetin; Gıda Sanayi İşletmelerinde Rekabet Gücünü Belirleyen Faktörler. Türkiye VI.Tarım Ekonomisi Kongresi, 16-18 Eylül 2004, Tokat S: 552-557 Turhan Şule," Türk Gıda Sanayinin Rekabet Gücü Açısından Değerlendirilmesi" Türkiye V. Tarım Ekonomisi Kongresi, 18-20 Eylül 2002, Erzurum S: 170-177 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2002, 2003, 2004, 2005, İstatistik Raporları. Alıntı: http://www.tuik.gov.tr. Ulusoy Şule; "Gıda Sektöründe Kalite Güvence Sistemleri Ve FaydaMasraf Analizi" Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Bursa 2001 Ülgen Hayri, Kadri Mirze, "İşletmelerde Stratejik Yönetim" Literatür yayınları, 2004 İstanbul Yağcı İsmail Mehmet, İsmail Sarı "Teknik Şartların Ve Standartların Türk İhraç Ürünlerinin Rekabet Gücü Üzerine Etkisi" 8. Ulusal Pazarlama Kongresi, 6-8 Ekim 2004, Ankara,-2004 S:l 11-124 Www.Dpt.Gov.Tr Www.Dtm.Gov.Tr Www.igeme.Gov.Tr EKLER Ek 1 Araştırma Anketi Türk Firmalarının Gıda Sektöründe Rekabet Gücü, Uluslararası Ticarette Aranan Kriterler Ve Teknik Engeller Araştırması Bu çalışma İTO (İstanbul Ticaret Odası) tarafından desteklenmektedir. Ortaya çıkacak olan araştırma sonuçları, Türk gıda sektörünün rekabet gücünün geliştirilmesi için hazırlanacak bir raporda kullanılacaktır. Firmanıza ilişkin bilgiler kesinlikle isim belirtilmeden kullanılacaktır. Ankete göstermiş olduğunuz ilgi ve katılım için şimdiden teşekkür ederiz. I. BÖLÜM: FİRMA BİLGİLERİ ve REKABET ANALİZİ 1. Firmanızın ismi:. 2. Firmanızın tif. Adresi: email: H* 3. Firmanız kaç yıldır gıda sektöründe faaliyet göstermektedir? 4. Firmanızın yeri nerededir? a) OSB b) KSS c) Diğer: 5. Firmanızda çalışan sayısı kaçtır? a) Büroda çalışan sayısı (beyaz yakalılar) b) Üretimde çalışan sayısı (Mavi yakalılar) Toplam: 6. Firmanızın konumu nedir? a) İhracatçı (üretim yapmamaktayız/imalatçıdan almaktayız) b) İhracatçı-İmalatçı c) Dolaylı ihracatçı (aracı firma ile) d) İmalatçı (ihracat yapmamaktayız) 7. İhracatla ilgili işlemlerinizi hangi departman yürütmektedir? a) Pazarlama departmanı b) Satış departmanı c) İhracat ile ilgili ayrı bir departman bulunmaktadır d) Diğer: 8. Aşağıdaki bilgi ve hizmetleri dışarıdan mı; kendi bünyenizden mi almaktasınız? a) İhracat yapılan ülke hakkında bilgiyi (kültürü, tüketici istek ve ihtiyaçları vb) a) Bünyemizdeki elamanlar sağlamaktadır b) Dışarıdan almaktayız c) Bilgi elde etmek için çalışmıyoruz b) İhracat yapılan ülkenin pazar araştırma bilgisini a) Bünyemizdeki elamanlar sağlamaktadır b) Dışarıdan almaktayız c) Bilgi elde etmek için çahşmıyoruz c) İhracat yapılan ülkenin mevzuatı hakkında bilgiyi a) Bünyemizdeki elamanlar sağlamaktadır b) Dışarıdan almaktayız c) Bilgi elde etmek için çalışmıyoruz d) İhracat yapılan ülkenin dili ile ilgili ihtiyaçlar (yazışmalarda, konuşmalarda şirket ziyaretlerinde vb ) nasıl giderilmektedir? a) Bünyemizdeki elamanlar ilgili dilleri bilmektedir b) Dışarıdan tercüman hizmeti almaktayız c) ithalatçı ülkenin dilini değil de İngilizce, Almanca, Rusça gibi yaygın bir dil kul­ lanmaktayız 9. Firmanızı uluslararası pazara açan ve pazarda güçlü kılan en önemli özelliğiniz nedir? a) Ülkedeki uygun koşullar (ucuz iş gücü, ucuz girdi vs.) b) Devlet yardım ve teşvikleri c) Kaliteli ürünlerimiz d) Markamız e) Fiyat (ucuza mal etme ve satma) f) Diğer (Lütfen belirtiniz): 10. İhracatı nasıl bir marka ile yapıyorsunuz? (sadece en yoğun seçeneği işaret­ leyiniz) a) Kendi markamız ile b) Müşterinin istediği marka ile 11. Firmanızın ihracat kalemleri aşağıdakilerden hangisidir a) Bitkisel ve hayvansal sıvı ve katı yağlar b) Öğütülmüş tahıl ürünleri, nişasta ve nişastalı ürünler c) Sebze ve meyveler d) Et ve et ürünleri e) Süt ürünleri f) Balık ve balık ürünleri g) Hazır hayvan yemleri h) Diğer gıda maddeleri (Lütfen belirtiniz) 12. Kaç çeşit gıda ürünü ihraç ediyorsunuz? (Lütfen en fazla ihraç ettiğiniz ürünlerin isimlerini yazınız) 13. 5 yıl öncesine göre ihracatınız hangi oranda değişti? a)Değişmedi b) Azaldı (Oranı.... %) c)Arttı (Oranı.... %) 14. İhracatınızın toplam satışlarınıza oranı nedir (yıllık)? % 15. Ürünlerinizi en çok ihraç ettiğiniz ekonomik bölgeler hangileridir? a) AB b) Türk Cumhuriyetleri c) İslam ülkeleri d) Uzak Doğu e) Amerika f) Afrika g) Diğer 16. Halen kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz? (Lütfen isimlerini belirtiniz) 17. İhraç ettiğiniz ürünlerin müşterileri kimlerdir. (Lütfen en çok hangisi ise onu işaretleyiniz) a) Türkler b) Müslümanlar d) İthalatçı ülkenin insanları c) Hepsi d) Bilgimiz yok 18. İhracatta sorun yaşıyor musunuz? a)Evet b) Hayır 19. Cevabınız Evet ise, ihracatta en çok sorun yaşadığınız ülkeler hangileridir? (Lütfen belirtiniz) 20. Cevabınız Evet ise, hangi ürünlerde sorun yaşamaktasınız? (Lütfen belirtiniz) 21. Cevabınız Evet ise, sorun en çok hangi aşamada karşınıza çıkıyor? (Lütfen belirtiniz) 22. İşletmenizde aşağıdaki çalışmalardan hangisi yapılıyor? a) Sistemli pazar araştırması a) Yapılıyor b) Yapılmıyor b) Yeni ürün geliştirme çabası a) Yapılıyor b) Yapılmıyor c) Firmanızın rakiplerinize göre güçlü ve zayıf yönlerin araştırılması a) Yapılıyor b) Yapılmıyor d) Firmanızın ne tür yeni fırsat ve tehditler ile karşı karşıya olduğunun araştırılması a) Yapılıyor b) Yapılmıyor e) Eğitim ve geliştirme uygulamaları a) Yapılıyor b) Yapılmıyor f) Teknoloji araştırma geliştirme a) Yapılıyor b) Yapılmıyor g) Marka geliştirme a) Yapılıyor b) Yapılmıyor 23, Geçen yıl işletmenizin dışarıdan temin ettiği danışmanlık ve eğitim hizmetleri hangileridir? a) Dış ticaret, ihracat a) Danışmanlık aldık b) Eğitim aldık c) Almadık b) Pazarlama, Tanıtım a) Danışmanlık aldık b) Eğitim aldık c) Almadık c) Yönetici geliştirme ve temel beceriler a) Danışmanlık aldık b) Eğitim aldık c) Almadık d) Satış, dağıtım a) Danışmanlık aldık b) Eğitim aldık c) Almadık e) Bilgisayar sistemleri a) Danışmanlık aldık b) Eğitim aldık c) Almadık f) Diğer (Lütfen belirtiniz) 24. Son iki yılda elde ettiğiniz sonuçlara göre yapılan değerlendirmede a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor a) Satışlar a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor b) İhracat a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor c) Müşteri memnuniyeti a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor d) Ürün çeşitliliği a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor e) Üretim miktarı a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor f) Ürün fiyatları a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor g) Üretim verimliliği a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor h) Satış yapılan ülke sayısı a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor j) Kapasite kullanım oranı i) Rekabet gücü (dış pazarda) a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor ı) Rekabet gücü (iç pazarda) a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor k) Karlılık a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor 1) Ürün iadeleri a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor m) Fire, kayıplar n) Girdi maliyetleri a) Artıyor b) Durağan c) Azalıyor II. BÖLÜM: DIŞ TİCARETTE KARŞILAŞILAN TEKNİK ve TARİFE DIŞI ENGELLER 25. Aşağıda yeralan 7 maddeyi İhracatta karşılaştığınız engelleri önem sırasına göre sıralaymız (1. çok önemli, 7 Çok Önemsiz şeklinde ) (...) ü r ü n l e ilgili sıkıntılar vb.) (kalite, maliyet, (...) Prosedürler hakkındaki eksik bilgiden (...) ithalatçı ülkenin keyfi uygulamaları kaynaklanan sıkıntılar (...) Mevzuat uyuşmazlığı (...) İthalatçı ülkenin m e v z u a t ı n d a n kay­ (...) İşletmemizle ilgili sıkıntılar (sermaye ve naklanan sıkıntılar (yüksek maliyet getirmesi, yetişmiş eleman eksikliği, kapasite düşüklüğü uzun bürokratik işlemler g i b i ) sıkıntısı g i b i ) (...) Diğer (Lütfen belirtiniz 26. İhracatta ithalatçı ülkeden kaynaklanan sıkıntılar ortaya çıktığında konunun hukuki olup olmadığını (mevzuatlarında yer alıp almadığı veya Dünya Ticaret Örgütünün anlaşmalarına uygun olup olmadığını ) inceler misiniz? a) Evet incelerim b) Hayır incelemem 27. Karşılaşılan sıkıntının hukuki olduğunu öğrendiğinizde ne yaparsınız? a) İşletmemi ve ürünümü aranan şartlara uygun olarak geliştiririm b) Artacak maliyet sebebi ile ilgili ülkeye yapacağım ihracattan vazgeçerim c) Diğer (Lütfen belirtiniz ) 28. Karşılaşılan sıkıntının hukuki olmadığını öğrendiğinizde ne yaparsınız? a) İthalatçı ülkenin makamlarına başvururum b) Türkiye'deki ilgili makamları başvururum c) Sıkıntıyı ortadan kaldırmak için bağlantılar kurarım d) Sıkıntının yol açacağı maliyet ile elde edilecek kar arasındaki farka göre ihracat­ tan vazgeçip vazgeçmeme kararını veririm e) Diğer(Lütfen belirtiniz) 29. Karşılaşılan sıkıntıların ihracatınızı engellemedeki etkisi ne kadardır? a) Çok fazla b) Fazla c) Orta d) Az e) Hiç 30. "Dünya Ticaret Örgütü" üye ülkeleri arasıda imzalanan "Ticarette Teknik Engeller Anlaşması" hakkında bir bilginiz var mı? a) Hayır, hiç bilgim yok b) Duydum ama içeriği hakkında bilgim yok c) İçeriğini biliyorum ama kapsamh bilgim yok d) Evet biliyorum 31. İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirir misiniz? a) Evet b) Hayır 32. İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri Ticarette Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirmiyorsanız sebebi nedir? a) Böyle bir merkezden haberim yok b) Böyle bir merkezden haberim olmasına rağmen Mevzuatın nasıl işlediğinden haberim yok c) Başvurunun sonunda bir şey değişeceğine inanmıyorum d) Daha önceki başvurularımdan bir sonuç alamadım e) Diğer(Lütfen belirtiniz ) 33. İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirdiyseniz sonuçta ne oldu? a) Sorun lehimize sonuçlandı b) Sorun aleyhimize sonuçlandı c) Görüşmeler devam ediyor d) Konu ile ilgili bir bilgi tarafımıza ulaşmadı e) Diğer (Lütfen belirtiniz ) 34. Türkiye pazarında üretim ve satış için aranan asgari şartlar (lisanslar belgeler ve standartlar) sizce yeterlimidir? a) Evet b) Hayır 35. Türkiye'de üretim ve satış yapmak için gerekli lisanslar belgeler ve standartlar ihracatta yeterli midir? a) Evet b) Hayır 36. Genel olarak Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini nasıl buluyorsunuz? a) Çok Yüksek b) Yüksek c) Uygun d) Düşük e) Çok Düşük 37. İhraç ettiğiniz gıda ürünlerinde kalite konusunda şikayetlerle karşılaşıyor musunuz? a) Evet b) Hayır 38. Cevabınız Evet ise, kaliteyle ilgili şikayetleri önem sırasına göre belirtiniz? 39. Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini arttırmak için neler yapılmalıdır? 40. Aşağıda yer alan tarife dışı engellerin sizin ihracatınızda ne sıklılıkla ortaya çıktığını ve bu sorunun ihracatınızı ne ölçüde etkilediğini belirtiniz Tarife Dışı Engellerin Gerçekleşme Sıklığı TARİFE DIŞI ENGELLER ihracatınızı Etkileme Derecesi c s N X 1. ihracat esnasında ortaya çıkan işlemler­ den bazılarını İthalatçı ülkenin kurum kuruluşlarına yaptırma zorunluluğu 2. Çevre koruma ve sağlık sertifikaları 3. Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve kotalar 4. Değişken vergi ve harçlar 5. Ek gümrük resmi ve harçlar 6. Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler 7. Dahili vergi ve harçlar 8. Çifte döviz kuru uygulaması 9. Fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda sınırlarda yetersiz önlemler 10. Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı' 11. Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve yetersiz bilgilendirme 12. Hizmet sektöründeki sınırlamalar 13. İdari fiyat düzenlemeleri 14. Zaman ve maliyet unsuru olan idari formaliteler 15. İşlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızlığı S -a ö CL) O N c/3 1 ıs 1 o- S o s 16. İthalat lisansı dağıtımının durdurul­ ması 17. İtiraz ve hak arama noktasındaki sıkmtılar 18. Keyfi uygulamalar 19. Lisansın özelleşmiş bir kurumdan alınan izne bağlanması 20. Malların ve/veya menşelerinin yanlış smıflandırmaya tabi tutulması 21. Miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirler 22. Otomasyon olmaması nedeniyle yaşanan gecikmeler 23. Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi tahsilatı yada peşin ithalat depoziti gibi sıkıntılar 24. Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki güvence bulunamaması 25. Sübvansiyonlar 26. Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller 27. Ticari ortaklarmkiyle uyuşmayan gümrük formaliteleri 28. Uygunsuz hukuki hak arama mekaniz­ maları 29. Üretim koşullarına ilişkin zorunluluk­ lar, 30. Ürün özelliğine ilişkin zorunluluklar 31. Ürünlerin değerlemesine ilişkin sıkıntılar 32. İhracat esnasında istenen özellikli bel­ geler 33. Gümrük kısıtlaması 34. İşaretleme zorunlulukları 35. Etiketleme zorunlulukları 36. Paketleme zorunlulukları 37. Test, denetim ve karantina tedbirleri 38. Bilgi verme zorunluluğu 39. Nakliyeye ilişkin zorunluluk 40. Sevk öncesi denetim 41. Özel gümrük formaliteleri 42. Diğer 41. En çok hangi ülkelerde tarife dışı engellerle karşılaşmaktasınız? (Lütfen isimlerini belirtiniz) 42. Sizce karşılaştığınız sıkıntıların sebebi nedir? a) Yurt içindeki üreticiyi korumak b) Yüksek standartlara sahip ürünlerin ülkeye giriş yapmasını sağlamak c) Karşılaşılan sıkıntılar mevzuatları gereği yapılan işlemler olup art niyet taşımamaktadır. d) Mevzuat uyuşmazlığı e) Diğer (Lütfen belirtiniz) 43. Sizce karşılaşılan sıkıntıların kapsamı nedir? a) Türk gıda ihracatçılarına yönelik sıkıntı ve engeller b) Belirli ülke gruplarına yönelik engeller c) Tüm ihracatçılara yönelik engeller 44. Sizce karşılaşılan sıkıntılar hakkında Devlet üzerine düşen görevi yapmakta mıdır? a) Evet b) Hayır 45. Sizce karşılaşılan sıkıntılar hakkında Bağlı Olduğunuz Birlikler (İTO, TOBB, Sanayi Ve Ticaret Odaları vs.) üzerine düşen görevi yapmakta mıdır? a) Evet b) Hayır III. BÖLÜM: GELECEĞE BAKIŞ 46. Yeni yatırım düşünüyor musunuz? a) Evet b) Hayır 47. Cevabınız Evet ise, hangi amaçla yatırım yapmayı düşünüyorsunuz? a) Kapasite artırımı b) Teknoloji yenileme c)Yeni ürün üretimi d) Yeni sektör e)Pazarlama f) Ar-Ge g) Diğer (lütfen belirtiniz) 48. Firmanızın geleceğe dönük hedefleri çerçevesinde a) Kalitenin iyileştirilmesi a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş c) Değinilmemiş b) Dış pazarlarda büyüme a)Planlanmış b)Mevcut yeterU görülmüş c) Değinilmemiş c) İç pazarda büyüme a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş c) Değinilmemiş d) Markalaşma a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş c) Değinilmemiş e) Yeni ürün geliştirme a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş c) Değinilmemiş f) Maliyetleri düşürme a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş c) Değinilmemiş g) Üretimi başka ülkelere kaydırma a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş c) Değinilmemiş h) Yurtdışı ortaklık a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş c) Değinilmemiş j) Bilgi sisteminde yeni teknoloji a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş c) Değinilmemiş ı) Yeni yatırımlar a)Planlanmış b)Mevcut yeterli görülmüş c) Değinilmemiş ı) Diğer 49. Uluslar arası pazarlarda en büyük rakipleriniz hangi ülkenin firmalarıdır? a) Çin b)Avrupa c)Amerika d) Orta Doğu e)YerH-Türkiye F) Diğer (Lütfen belir­ tiniz) 50. Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet avantajı olarak gördüğünüz üç unsurunu belirtiniz 51. Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet dezavantajı olarak gördüğünüz üç unsurunu belirtiniz 52. Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için öneri­ leriniz nelerdir? 53. Aşağıdaki Devlet kurumlarının sağlamış olduğu Pazarlama, Tanıtım ve Promosyon Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Araçlardan faydalandıklarınızı işaretleyiniz. LZI Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Yardımı • Ü J Pazar Araştırması Yardımı ISO9000, ISO 14000 ve • Yurtdışı ve Yurtiçi İhtisas Fuarları CE(Certificate Europe) İşareti ve Katılım Harcamaları Yardımı Diğer Kalite Standart Belgeleri rj Teşvik (Çevre maliyetlerinin destek- İZ] Yurtdışı Ofis/Mağaza Açma lenmesi yardımı) - Marka Tanıtım Yardımı O Eğitim Yardımı • İstihdam Yardımı [ ] Patent, Endüstriyel Tasarım Faydalı Model TesciU Yardımı ve O Yurtdışında Moda-Marka Yardımı G Eximbank kredileri ve [ I İhraç Ürünlerine Ucuz Girdi Sağlanmasına Yönelik Araçlar 54. Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için Devletin yapması gerekenleri önem sırasına göre belirtiniz 55. Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için Bağh Olduğunuz Birliklerin (İTO, TOBB, Sanayi Ve Ticaret Odaları vs.) yapması gerekenleri önem sırasına göre belirtiniz 56. Firmanızın önümüzdeki üç yıl için ihracattaki hedefi nedir? 57. Genel olarak gıda sektörünün 3-5 yıl içerisindeki büyümesini nasıl görüyor­ sunuz ? Uluslararası pazarlarda : a) Artacak b) Değişmeyecek c) Azalacak d) Fikrim Yok Ulusal pazarda : a) Artacak b) Değişmeyecek c) Azalacak d) Fikrim Yok 58. Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde en fazla ihracat fırsatını nerede görüyorsunuz? a) AB b) Amerika c) Orta Doğu d) Türki Cumhuriyetler e) Afrika d) Uzak Doğu e) Diğer (Lütfen belirtiniz) 59. Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önündeki en büyük engel olarak neleri görüyorsunuz? önem sırasına göre belirtiniz? (...) Siyasal istikrarsızlık (...) Yeniliklere ayak uyduramama (...) Uluslararası Standardlara ayak uyduramamak (...) Vizyonsuzluk (...) Diğer ülkelerden gelen rekabet (...) TL'nin değer kazanması ve artan maliyetler (...) Diğer (Lütfen belirtiniz 60. Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının rekabet gücünü nasıl görüyorsunuz? a) Artacak c) Değişmeyecek d) Azalacak d) Fikrim Yok 6L Cevabınıza göre, en önemli üç nedeni sıralayınız 62. Uluslararası pazarlarda Türk gıda sektörünün/firmalarının rekabet gücünün geliştirilmesi için eklemek istediğiniz düşünce ve önerileriniz Ankete Katıldığınız için Teşekkür ederiz Ek 2 Ankete verilen cevapların değerlendirilmesi İşletmenin faaliyet gösterdiği il Anket Sayısı 3 3 1 21 8 1 5 1 43 Anket Uygulanan il Afyon Ankara Balıkesir İstanbul Karaman Kayseri Konya Sakarya Toplam Firmanız kaç yıldır gıda sektöründe faaliyet göstermektedir? l-5yıl 7 6-10 yıl 11-15 yıl 16-20 yıl 21-25 yıl 26-30 yıl 30 ve üstü yıl 9 2 3 4 7 10 Firmanızın yeri nerededir? Değişken OBS KSS Diğer Total % Oranı 41.0 0 59.0 100.0 Firmanızda toplam çalışan sayısı kaçtır? 1-9 ÇALIŞAN (Mikro) 10-49 ÇALIŞAN (Küçük) 50-249 ÇALIŞAN (Orta) 250 VE ÜSTÜ (Büyük) Yüzde Oranı 24% 29% 34% 12% Firmanızın Dış ticaretteki konumu nedir? % Oranı 13.95 ihracatçı 67.44 İhracatçı-îmalatçı 16.28 Dolayh ihracatçı imalatçı 2.33 İhracatla ilgili işlemlerinizi hangi departman yürütmektedir? Pazarlama Departmanı Satış Departmanı ihracat ile ilgili Departman Diğer % Oranı 14.29 23.81 50.00 11.90 ihracat yapılan ülke hakkında bilgi kaynağı İçten Tedarik Dışarıdan Tedarik Bilgi Gerekmiyor % Oranı 78.57 14.29 7.14 İhracat yapılan ülkenin pazar araştırması bilgisinin kaynağı Bünyemizdeki Elemanlar Sağlamaktadır Dışarıdan Almaktayız Bilgi Elde Etmek için Çalışmıyoruz % Oranı 70.73 24.39 4.88 ihracat yapılan ülkenin mevzuatı hakkında bilgiyi Bünyemizdeki Elemanlar Sağlamaktadır Dışarıdan Almaktayız Bilgi Etmek için Çalışmıyoruz % Oranı 61.90 33.33 4.76 ihracat yapılan ülkenin dili ile ilgili ihtiyaçlar nasıl giderilmekte­ dir? Elemanlar Dil Bilmektedir Tercüman Hizmeti Alıyoruz Yaygın Dil Kullanıyoruz % Oranı 50.00 23.81 26.19 Firmanızı uluslar arası pazara açan ve pazarda güçlü kılan en önemli özelliğiniz nedir? % Oranı Ülkedeki Uygun Koşullar 6.98 6.98 Devlet Yardım Ve Teşvikleri 53.49 Kaliteli Ürünler 6.98 Markamız 23.26 Fiyat 2.33 Diğer İhracatı nasıl bir marka ile yapıyorsunuz? Kendi Markamız ile Müşterinin istediği Marka İle % Oranı 76.19 23.81 Firmanizin ihracat kalemleri asagidakilerden hangisidir? Bitkisel Hayvansal Sıvı Katı Yağlar Öğütülmüş Tahıl Ürünleri Nişastalı Ürünler Sebze Meyveler Et Ve Et Ürünleri Süt Ürünleri Balık Ürünleri Diğer % Oranı 9.30 23.26 11.63 2.33 9.30 4.65 39.53 Beş yil öncesine göre ihracatiniz hangi oranda değişti? Değişmedi Azaldı Arttı % Oranı 2.50 17.50 80.00 Ortalama Değişme Oranı 54.16% 182.42% ürünlerinizi en çok ihraç ettiğiniz ekonomik bölgeler hangi leridir? (Birden fazla şık işaretlenebilir) İhracat yapılan Ülkeler AB Türki Cumhuriyetler islam Ülkeleri Uzak Doğu Amerika Afrika Diğer Oranı 56% 21% 35% 21% 23% 16% 9% İhraç ettiğiniz ürünlerin müsterile Türkler Müslümanlar Ihraççı Ülkenin insanları Hepsi Bilgimiz Yok % Oranı 4.88 14.63 68.29 9.76 2.44 İhracatta sorun yaşıyormusunuz? Evet Yaşıyoruz Hayır Yaşamıyoruz % Oranı 39.47 60.53 Cevabınız evet ise ihracatta en çok sorun yaşadığınız ülkeler hangileridir? Ülke Toplulukları AB Ortadoğu Ülkeleri Ortaasya Ülkeleri Uzakdoğu ABD Sorun Yaşama Oram 55.6% 22.2% 11.1% 5.6% 5.6% Cevabınız evet ise hangi ürünlerde sorun yaşamaktasınız? Ürün toplulukları Konserve Gıda Şekerli Ürünler Tahıl Ürünleri Taze Meyve Sebze Dondurulmuş Gıda Zeytin Yağı Sorun yaşama oranı 33% 22% 11% 11% 11% 11% Cevabınız evet ise hangi aşamada sorun karşınıza çıkıyor? Sorunlar Bürokratik Sorunlar Gümrük Kaynaklı Sorunlar Nakliye Kaynaklı Sorunlar Tahsilat Esnasındaki Sorunlar Bankacılık Kaynaklı Sorunlar ihraç Kayıtlı Satış Mal Kabulde Sorunlar Satış Esnasındaki Sorunlar Sorunun Yaşanma Oranı 7% 27% 27% 13% 7% 7% 7% 7% İşletmenizde aşağıdaki çalışmalardan hangisi yapılıyor? % a) Sistemli pazar araştırması b) Yeni ürün geliştirme çabası c) Firmanızın rakiplerinize göre güçlü ve zayıf yönlerin araştırılması d) Firmanızın ne tür yeni fırsat ve tehditler ile karşı karşıya olduğunun araştırılması e) Eğitim ve geliştirme uygulamaları f) Teknoloji araştırma geliştirme g) Marka geliştirme Yapılıyor 63.41 85.71 Yapılmıyor 36.59 14.29 83.33 16.67 83.33 70.73 85.37 87.8 16.67 29.27 14.63 12.2 Geçen yıl firmanızın dışarıdan temin ettiği danışmanlık ve eğitim hizmetleri hangileridir? a) Dış ticaret, ihracat b) Pazarlama, Tanıtım c) Yönetici geliştirme ve temel beceriler d) Satış, dağıtım e) Bilgisayar sistemleri Danışmanlık aldık 20.51 23.08 11.43 16.67 32.43 Almadık 53.85 53.85 Eğitim aldık 25.64 23.08 65.71 58.33 40.54 22.86 25 27.03 Son iki yılda elde ettiğiniz sonuçlara göre yapılan değerlendirmede; a) Satışlar b) ihracat c) Müşteri memnuniyeti d) Ürün çeşitliliği e) Üretim miktarı f) Ürün fiyatları g) Üretim verimliliği h) Satış yapılan ülke sayısı j) Kapasite kullanım oram i) Rekabet gücü (dış pazarda) ı) Rekabet gücü (iç pazarda) k) Karlılık 1) Ürün iadeleri m) Fire, kayıplar n) Girdi maliyetleri Artıyor 67.44 68.29 68.29 65.85 75 31.71 63.41 47.5 57.89 60.98 57.89 27.5 7.69 12.82 67.57 Durağan 25.58 19.51 31.71 29.27 20 53.66 26.83 45 36.84 19.51 34.21 30 48.72 51.28 21.62 Azalıyor 6.98 12.2 100 4.88 5 14.63 9.76 7.5 5.26 19.51 7.89 42.5 43.59 35.9 10.81 İhracatta karşılaştığınız sıkıntıları önem sırasına göre sıralayınız sorusuna işletmeler önem sırasına göre şu cevapları vermişlerdir Sıkıntılar işletmenizle ilgili sıkıntılar Prosedür hakkındaki eksik bilgiden kaynaklanan sıkıntılar Mevzuat uyuşmazlığı Ürün ile ilgili sıkıntılar ithalatçı ülkenin keyfî uygulamamları ithalatçı ülkenin mevzuatından kaynaklanan sıkıntılar Diğer Sıralama 1 2 3 4 5 6 7 ihracatta ithalatçı ülkeden kaynaklanan sıkıntılar ortaya çıktığında konunun hukuki olup olmadığını inclermisiniz? % Oranı 75.00 Evet incelerim 25.00 Hayır incelemem Karşılaşılan sıkıntının hukuki olduğunu öğrendiğinizde ne yaparsınız? İşletmemi ve ürünümü şartlara uydururum İhracattan vazgeçerim % Oranı 75.00 19.44 Kaşılaşılan sıkıntının hukuki olmadığını öğrendiğinizde ne yaparsınız? İthalatçının İlgili Makamına Başvururum Türkiyedeki Makamlara Başvururum Bağlantılar Kurmaya Çalışırım Diğer % Oranı 8.57 20.00 60.00 11.43 Karşılaşılan sıkıntıların ihracatınızı engellemedeki etkisi ne kadardır? Çok Fazla Fazla Orta Az Hiç % Oranı 10.26 15.38 51.28 15.38 7.69 "Dünya Ticaret Örgütü" üye ülkelerin arasında imzalanan "Ticarette Teknik Engeller Anlaşması" hakkında bir bilginiz varmı? % Oranı Hayır hiç bilgim yok > 37.50 Duydum ama içeriğini bilmiyorum 40.00 22.50 Kapsamlı bilgim yok ihracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirir misiniz? % Oranı 33.33 Evet 66.67 Hayır ihracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri Ticarette Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirmiyorsanız sebe­ bi nedir? Böyle Bir Merkezden Haberim Yok Haberim Var Ama Mevzuatın işleyişini Bilmiyorum Başvurunun Sonuçlanmayacağına inanıyorum % Oranı 65.63 28.13 6.25 İhracat esnasında karşılaştığınız teknik engelleri "Ticarette Teknik Engeller Türkiye Bilgi-Bildirim Merkezine" bildirdiyseniz sonuçta ne oldu? Sorun lehimize sonuçlandı Görüşmeler devam ediyor Konu ile ilgili bilgi ulaşmadı Diğer % Oranı 14.29 14.29 57.14 14.29 Türkiye pazarında üretim ve satış için aranan asgari şartlar (lisanslar belgeler ve standartlar) sizce yeterlimidir? Evet Hayır % Oranı 61.90 38.10 Türkiye'de üretim ve satış yapmak için gerekli lisanslar belgeler ve standartlar ihracatta yeterli midir? Evet Hayır % Oranı 57.50 42.50 Genel olarak Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini nasıl buluyor­ sunuz? % Oranı Çok yüksek 4.88 Yüksek 26.83 Uygun 53.66 14.63 Düşük İhraç ettiğiniz gıda ürünlerinde kalite konusunda şikayetlerle karşılaşıyor musunuz? Evet Hayır % Oranı 19.05 80.95^ Cevabınız Evet ise, kaliteyle ilgili şikayetleri önem sırasına göre belirtiniz? Şikayet konuları Ürünün niteliğinden kaynaklanan sorunlar ürünün taşınması esnasında bozulmasından kaynaklanan Ürünlerde oluşan bozulmalar (mikrobiyolojik) Üretim aşamasındaki yetersizliklerden kaynaklanan problemler Ürün ambalajlarından kaynaklı problemler Ürünün ürüne has niteliklerini taşımaması Oranı 29% 7% 21% 7% 7% 29% Türk gıda ihraç ürünlerinin kalitesini arttırmak için neler yapılmalıdır? Kalite arttırıcı unsurlar Standardisyon oluşturulmalı ve uygulanmalı Eğitimli personel Dentim ve kontroller arttırılmalı Teknolojik gelişim sağlanmalı Maliyetler üzerine yoğunlaşarak düşürülmeli Hammmaddelerde kalite sağlanmalı Yenilik Teşvikler artırılmalı Hijyene önem verilmeli Labrotuar sayısı arttırılmalı Prosödürler oluşturulurken nitelik sağlanmalı Talep edilen ürünü tanımak 161 Oranı 29% 15% 12% 7% 7% 7% 5% 5% 5% 2% 2% 2% Tarife dışı engellerin ihracatınızda ne sıklıkla ortaya çıktığını ve bu sorunun ihracatınızı ne derecede etkilidir. Gerçekleşme Sıklığı (Yüzde olarak) Soru: ö S S N N cu < K 1. İhraGat esnasında ortaya çıkan işlemlerden bazılarını İthalatçı ülkenin kurum 0.0% kuruluşlarına yaptırma zorunluluğu 39.5% 2. Çevre koruma ve sağlık sertifikaları 3. Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan 13.9% yasaklamalar ve kotalar 20.0% ,/4. Değişken vergi ve harçlar 17.6% 5.,Ek gümrük resmi ve harçlar 8 .8% 6. Düzensiz ve beUrsiz ek ödemeler 17.1% 7. Dahili vergi ve harçlar 5.7% 8. Çifte döviz kuru uygulaması 9V Fikri mülkiyet haklarının korunması 12.9% konusunda sınırlarda yetersiz önlemler 10. Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı' 1 1 . 1 % 11. Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve 10.8% yetersiz bilgilendirme 18.8% 12. Hizmet sektöründeki sınırlamalar 9 .7% 13. İdari fiyat düzenlemeleri 14. Zamaıl ve maliyet unsuru olan idari 18.2% formaliteler 9.1% 15. İşlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızhğı 6.5% 16. İthalat lisansı dağıtımının durdurulması 13.8% 17. İtiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar 16.1% 18. Keyfi uygulamalar 19. Lisansın özelleşmiş bir kurumdan alman 3.2% izne bağlanması 20. Malların ve/veya menşelerinin yanlış 3.3% sınıflandırmaya tabi tutulması 21. Miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirler 6 . 9 % 22. Otomasyon olmaması nedeniyle yaşanan 12.50/0 gecikmeler 23. Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi tahsilat 1 3.3% yada peşin ithalat depoziti gibi sıkıntılar 24. Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki 10.3% güvence bulunamaması 10.0% 25. Sübvansiyonlar 3.3% 26. Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller 27. Ticari ortaklarmkiyle uyuşmayan gümrük 3.5% formaliteleri 28. Uygunsuz hukuki hak arama mekanizmaları 0 . 0 % 6.7% 29. Üretim koşullarına ilişkin zorunluluklar, 3.3% 30. Ürün özelHğine ilişkin zorunluluklar 11.1% 7.9% 55.6% 34.2% 25.00/0 10.50/0 8.30/0 7.90/0 11.1% 20.0% 41.7% 42.9% 13.90/0 14.30/0 14.70/0 26.50/0 22.90/0 22.90/0 19.40/0 2.90/0 14.70/0 17.60/0 22.90/0 38.70/0 19.40/0 31.30/0 I6.70/0 8.10/0 18.80/0 22.60/0 18.90/0 17.10/0 25.00/0 15.20/0 24.20/0 32.30/0 24.10/0 25.80/0 17.6% 35.3% 20.6% 26.5% 14.3% 5.7% 22.9% 37.1% 29.0% 19.4% 8.3% 44.4% 28.60/0 16.2% 45.9% 37.5% 25.0% 32.3% 35.5% 3.0% 48.5% 24.2% 33.3% 9.7% 10.3% 9.7% 29.0% 27.6% 29.0% 15.20/0 9.10/0 22.60/0 24.10/0 19.40/0 16.1% 22.6% 22.60/0 35.50/0 16.7% 20.0% 30.00/0 6.9% 41.4% 30.00/0 17.20/0 15.6% 37.50/0 12.50/0 21,9% 13.3% 40.00/0 16.70/0 26.70/0 13.8% 13.3% 16.7% 27.60/0 23.30/0 I6.70/0 17.20/0 20.00/0 40.00/0 31.00/0 33.30/0 23.30/0 10.3% 7.1% .37.90/0 35.70/0 30.00/0 33.30/0 27.60/0 32.10/0 30.00/0 30.00/0 20.70/0 .25.00/0 20.00/0 20.00/0 13.3% 13.3% 27.60/0 31. Ürünlerin değerlemesine ilişkin sıkıntılar 32. ihracat esnasında istenen özellikli belgeler 33. Gümrük kısıtlaması 34. işaretleme zorunlulukları 35. Etiketleme zorunlulukları 36. Paketleme zorunlulukları 37. Test, denetim ve karantina tedbirleri 38. Bilgi verme zorunluluğu 39. Nakliyeye ilişkin zorunluluk 40. Sevk öncesi denetim 41. Özel gümrük formaliteleri 3.9% 6.9% 4.0% 4.0% 3.6% 13.3% 14.3% 10.7% 10.0% 10.0% 3.5% 30.8% 17.2% 12.0% 0.0% 3.6% 10.0% 0.0% 10.7% 30.0% 10.0% 6.9% 23.1% 55.2% 20.0% 20.0O/O 39.3% 33.3% 39.3% 32.1% 36.7% 43.3% 44.8% 23.1% 6.9% 36.0% 40.0% 21.4% 20.0% 25.0% 25.0% 0.0% 23.3% 24.1% 19.2% 13.8% 28.0% 32.0% 28.6% 23.3% 21.4% 21.4% 23.3% 13.3% 20.7% Tarife dışı engellerin ihracatınızda ne sıklıkla ortaya çıktığını ve bu sorunun ihracatınızı ne derecede etkilidir. İhracatınızı Etkileme Derecesi (yüzde olarak) Soru: 4-» O O U 1. İhracat esnasında ortaya çıkan işlemlerden bazılarım İthalatçı ülkenin kurum kuruluşlarına yaptırma zorunluluğu 2. Çevre koruma ve sağlık sertifikaları 3. Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve kotalar 4. Değişken vergi ve harçlar 5. Ek gümrük resmi ve harçlar 6. Düzensiz ve beUrsiz ek ödemeler 7. Dahili vergi ve harçlar 8. Çifte döviz kuru uygulaması 9. Fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda sınırlarda yetersiz önlemler 10. Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı' 11. Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve yetersiz bilgilendirme 12. Hizmet sektöründeki sınırlamalar 13. idari fiyat düzenlemeleri 14. Zaman ve maliyet unsuru olan idari formaliteler 15. işlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızlığı 16. ithalat lisansı dağıtımının durdurulması 17. itiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar 18. Keyfi uygulamalar 19. Lisansın özelleşmiş bir kurumdan alman izne bağlanması < S N 2.3% 23.1% 9.3% 10.3% 25.6% 20.5% 32.6% 23.1% 11.6% 23.1% 11.8% 26.5% 15.2% 6.1% 18.8% 9.4% 26.5% 14.7% 9.1% 18.2% 15.6% 15.6% 17.6% 17.6% 30.3% 18.2% 21.9% 18.8% 17.6% 26.5% 27.3% 36.4% 21.9% 25.0% 26.5% 14.7% 18.2% 21.2% 21.9% 31.3% 3.3% 6.1% 3.3% 18.2% 20.0% 30.3% 26.7% 24.2% 43.3% 18.2% 14.3% 6.3% 3.2% 22.9% 6.3% 9.7% 25.7% 34.3% 25.8% 17.1% 25.0% 25.8% 17.1% 25.0% 32.3% 15.6% 3.1% 13.3% 15.6% 16.1% 15.6% 18.8% 6.7% 6.3% 3.2% 28.1% 37.5% 13.3% 25.0% 25.8% 21.9% 12.5% 30.0% 18.8% 25.8% 15.6% 25.0% 33.3% 31.3% 25.8% 6.9% 13.8% 24.1% 20.7% 34.5% 20. Malların ve/veya menşelerinin yanlış sınıflandırmaya tabi tutulması 21. Miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirler 22. Otomasyon olmaması nedeniyle yaşanan gecikmeler 23. Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi tahsilatı yada peşin ithalat depoziti gibi sıkıntılar 24. Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki süvence bulunamaması 25. Sübvansiyonlar 26. Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller 27. Ticari ortaklarınkiyle uyuşmayan gümrük formaliteleri 28. Uygunsuz hukuki hak arama mekanizmaları 29. Üretim koşullarına iUşkin zorunluluklar, 30. Ürün özelliğine ilişkin zorunluluklar 31. Ürünlerin değerlemesine ilişkin sıkıntılar 32. ihracat esnasında istenen özellikli belgeler 33. Gümrük kısıtlaması 34. İşaretleme zorunlulukları 35. Etiketleme zorunlulukları 36. Paketleme zorunlulukları 37. Test, denetim ve karantina tedbirleri 38. Bilgi verme zorunluluğu 39. Nakliyeye ilişkin zorunluluk 40. Sevk öncesi denetim 41. Özel gümrük formaliteleri 6.9% 13.8% 20.7% 10.3% 10.3% 37.9% 27.6% 20.7% 34.5% 17.2% 17.2% 10.3% 27.6% 24.1% 20.7% 25.9% 3.7% 18.5% 29.6% 22.2% 11.1% 14.3% 7.1% 25.9% 17.9% 3.6% 14.8% 14.3% 28.6% 18.5% 14.3% 35.7% 29.6% 39.3% 25.0% 11.5% 4.0% 11.1% 18.5% 6.7% 3.6% 7.1% 13.3% 13.3% 3.6% 11.1% 8.3% 7.4% 4.2% 4.0% 7.7% 12.0% 11.1% 11.1% 30.0% 3.6% 7.1% 6.7% 10.0% 14.3% 3.7% 20.8% 25.9% 12.5% 12.0% 23.1% 20.0% 22.2% • 22.2% 43.3% 39.3% 35.7% 46.7% 33.3% 14.3% 29.6% 16.7% 33.3% 37.5% 16.0% 30.8% 28.0% 37.0% 29.6% 3.3% 32.1% 25.0% 10.0% 20.0% 25.0% 11.1% 25.0% 7.4% 20.8% 32.0% 26.9% 36.0% 18.5% 18.5% 16.7% 21.4% 25.0% 23.3% 23.3% 39.3% 44.4% 29.2% 25.9% 25.0% 32.0% Tarife dışı engellerin ihracatı etkileme derecesine verilen cevap­ ların ortalamaları 1 i as o1 2 3 4 5 6 7 w -s EH 03 Soru: O O 17. İtiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar 16. İthalat lisansı dağıtımının durdurulması 25. Sübvansiyonlar 24. Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki güvence bulunamaması 36. Paketleme zorunlulukları 31. Ürünlerin değerlemesine iHşkin sıkıntılar 38. Bilgi verme zorunluluğu 3.84 3.84 3.71 4.13 3.84 3.84 15.87 14.74 14.24 3.71 3.71 3.65 3.67 3.71 3.71 3.73 3.67 13.76 13.76 13.61 13.44 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 37. Test, denetim ve karantina tedbirleri 30. Ürün özelliğine ilişkin zorunluluklar 39. Nakliyeye ilişkin zorunluluk 14. Zaman ve maliyet unsuru olan idari formaliteler 15. işlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızlığı 23. Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi tahsilatı yada peşin ithalat depoziti gibi sıkıntılar 40. Sevk öncesi denetim 22. Otomasyon olmaması nedeniyle yaşanan gecikmeler 33. Gümrük kısıtlaması 1. İhracat esnasında ortaya çıkan işlemlerden bazılarını İthalatçı ülkenin kurum kuruluşlarına yaptırma zorunluluğu 35. Etiketleme zorunlulukları 11. Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve yetersiz bilgilendirme 32. İhracat esnasında istenen özellikli belgeler 41. Özel gümrük formaliteleri 19. Lisansın özelleşmiş bir kurumdan alınan izne bağlanması 29. Üretim koşullarına ilişkin zorunluluklar, 34. işaretleme zorunlulukları 10. Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı' 18. Keyfi uygulamalar 12. Hizmet sektöründeki sınırlamalar 5. Ek gümrük resmi ve harçlar 13. idari fiyat düzenlemeleri 28. Uygunsuz hukuki hak arama mekanizmaları 4. Değişken vergi ve harçlar 27. Ticari ortaklarınkiyle uyuşmayan gümrük formaliteler 21. Miktar ve içerik kontrolüne iHşkin tedbirler 20. Malların ve/veya menşelerinin yanlış sınıflandırmaya tabi tutulması 9. Fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda sınırlarda yetersiz önlemler 26. Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller 8. Çifte döviz kuru uygulaması 7. Dahili vergi ve harçlar 3. Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve kotalar 6. Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler 2. Çevre koruma ve sağlık sertifikaları 3.71 3.65 3.67 3.63 3.63 3.62 3.65 3.62 3.63 3.53 13.43 13.29 13.28 13.17 12.81 3.44 3.52 3.44 3.34 3.66 3.52 3.44 3.53 12.57 12.37 11.82 11.81 3.31 3.29 3.51 3.52 11.62 11.57 3.24 3.34 3.52 3.48 3.34 3.17 11.27 11.19 11.16 3.22 3.15 3.29 3.24 3.22 3.20 3.14 3.20 3.15 3.14 3.06 3.08 3.39 3.47 3.29 3.24 3.22 3.20 3.21 3.13 3.15 3.14 3.16 3.09 10.94 10.93 10.83 10.47 10.38 10.24 10.06 10.00 9.93 9.85 9.66 9.51 3.08 3.08 9.49 2.91 3.06 2.91 2.60 3.24 3.06 2.91 2.88 9.44 9.37 8.48 7.49 2.39 2.60 2.39 3.13 2.60 2.39 7.49 6.76 5.73 Tarife dışı engellerin gerçekleşme sıklığı, »ihracatı engelleme durumu ve önem derecesine göre sıralaması )5b 1—1 il s^ 03 (U a^ <U 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 İhracat esnasında ortaya çıkan işlemlerden bazılarını İthalatçı ülkenin kurum kuruluşlarına yaptırma 23 zorunluluğu 1 Çevre koruma ve sağlık sertifikaları Çeşitli amaç ve yöntemlerle yapılan yasaklamalar ve 2 kotalar 11 Değişken vergi ve harçlar Ek gümrük resmi ve harçlar 12 3 Düzensiz ve belirsiz ek ödemeler 4 Dahili vergi ve harçlar 5 Çifte döviz kuru uygulaması Fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda 6 sınırlarda vetersiz önlemler 19 Gümrük hizmetlerinde şeffaflığın olmayışı' Gümrük mevzuatının karmaşıklığı ve yetersiz 20 bilgilendirme 16 Hizmet sektöründeki sınırlamalar 15 İdari fiyat düzenlemeleri 31 Zaman ve maliyet unsuru olan idari formaliteler işlemlerin karmaşıklığı ve tutarsızlığı 30 40 İthalat lisansı dağıtımının durdurulması 41 İtiraz ve hak arama noktasındaki sıkıntılar 17 Kevfı uygulamalar Lisansın özelleşmiş bir kurumdan alınan izne bağlanması 18 Malların ve/veya menşelerinin yanlış sınıflandırmaya 9 tabi tutulması 10 Miktar ve içerik kontrolüne ilişkin tedbirler Otomasyon olmaması nedeniyle yaşanan gecikmeler 26 Peşin ödeme zorunluluğu, peşin vergi tahsilatı yada peşin 27 ithalat depoziti gibi sıkıntılar Sınır ötesi anlaşmalara ve işlemlere hukuki güvence 37 bulunamaması 39 Sübvansiyonlar Teknik mevzuattan kaynaklanan engeller 7 8 Ticari ortaklarınkiyle uyuşmayan gümrük formaliteleri Uygunsuz hukuki hak arama mekanizmaları 13 Üretim koşullarına iHşkin zorunluluklar, 14 32 Ürün özelliğine ilişkin zorunluluklar Ürünlerin değerlemesine ilişkin sıkıntılar 33 C5 / ıl Soru: 1 <L) ili N d) CD / O 25 1 25 1 9 10 15 2 3 4 3 11 14 2 4 j 5 18 17 7 17 24 14 8 32 29 40 41 16 21 23 15 13 31 30 40 41 16 20 6 7 22 8 9 27 34 29 36 39 5 12 11 23 33 38 37 39 6 10 12 19 33 36 c75 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 İhracat esnasında istenen özellikli belgeler Gümrük kısıtlaması işaretleme zorunlulukları Etiketleme zorunlulukları Paketleme zorunlulukları Test, denetim ve karantina tedbirleri Bilgi verme zorunluluğu Nakliyeye ilişkin zorunluluk Sevk öncesi denetim Özel gümrük formaliteleri 24 25 21 22 38 36 35 34 29 28 20 28 19 26 37 31 35 30 27 13 22 26 18 24 38 34 35 32 28 21 Ençok hangi ülkelerde tarife dışı engellerle karşılaşmaktasınız? ülke Topluluğu AB Ortadoğu Ülkeler Afrika ülkeleri Türki Cumhuriyetler uzak Doğu Abd Sorun Yaşama Oranı 29% 24% 19% 14% 10% 5% Sizce karşılaştığınız sıkıntıların sebebi nedir? Yurt içindeki Üreticiyi Korumak Yüksek Standartlara Sahip Ürünlerin Ülkeye Girişini Sağlamak Art Niyet Taşımamaktadır -. Mevzuat Uyuşmazlığı Diğer % Oranı 31.25 21.88 12.50 25.00 9.38 Sizce karşılaşılan sıkıntıların kapsamı nedir? Türk Gıda ihracatçılarına Yönelik Sıkıntı Ve Engeller Belirli Ülke Gruplarına Yönelik Engeller Tüm İhracatçılara Yönelik Engeller % Oranı 22.58 54.84 22.58 Sizce karşılaşılan sıkıntılar hakkında Devlet üzerine düşen görevi yapmakta mıdır? Evet Hayır % Oranı 22.86 77.14 Sizce karşılaşılan sıkıntılar hakkında Bağlı Olduğunuz Birlikler (İTO, TOBB, Sanayi Ve Ticaret Odaları vs.) Evet Hayır % Oranı 28.57 71.43 Yeni yatırım düşünüyor musunuz? % Oranı 82.93 Evet Hayır 17.07 Cevabınız Evet ise, hangi amaçla yatırım yapmayı düşünüyor­ sunuz? Kapasite Arttınmı Teknoloji Yenileme Yeni Ürün Üretimi Yeni Sektör Ar-Ge % Oram 30.56 27.78 33.33 5.56 2.78 Firmanızın geleceğe dönük hedefleri çerçevesinde Planlanmış (%) a. Kalitelinin iyileşmesi b. Dış pazarlarda büyüme c. îç pazarlarda büyüme d. Markalaşma e. Yeni ürün geliştirme f. Maliyet düşürme Üretimi başka ülkelere yöneltme h.Yurtdışı ortaklık j. Bilgi sisteminde yeni teknoloji i. Yeni yatırımlar 74.36% 80.49% 75.00% 68.29% 70.73% 68.29% 26.83% 39.02% 55.26% 82.05% Mevcut yeterli Değinilmemiş görülmüş (%) (%) 23.08% 2.56% 14.63% 4.88% 12.50% 12.50% 26.83% 4.88% 21.95% 7.32% 7.32% 24.39% 29.27% 43.90% 9.76% 51.22% 34.21% 10.53% 7.69% 10.26% Uluslar arası pazarlarda en büyük rakipleriniz hangi ülkenin fir­ malarıdır? Çin Avrupa Orta Doğu Yerli Türkiye % Oranı 28.21 30.77 12.82 28.21 Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet avantajı olarak gördüğünüz unsurları belirtiniz Unsurlar Ucuz hammadde veya üretim faktörleri Üretim kalitesindeki başarı Cosrafı Konumundan doğan avantajlar 2—__ Kaliteli üretim Gıda Hammaddesi açısından zenginlik Hammaddenin üstün nitelikli olması Türk vatandaşlarının diğer ülkelerdeki yoğunluğu Devletin desteklemeleri Yerli firmaların dış pazardaki başarıları Kaliteli işgücü Gümrük birliği avantajları Sektörün getirmiş olduğu avantajlar Oranlar 22% 19% 18% 14% 5% 5% 4% 4% 3% 3% 1% 1% Türk Gıda Sektörünün uluslar arası pazarlarda rekabet dezavan­ tajı olarak gördüğünüz unsurunu belirtiniz Unsurlar Yüksek üretim maliyetleri Düşük verimlilik Hammadde kaynaklı sıkıntılar Çok miktarda vergiler ve yüksek oranları Teknolojik eksiklik, zayıflık Kötü ülke imajının etkileri Yeterli nitelikte işgücü eksikliği Ulaşım kaynaklı sıkıntılar Standartların katılığı Siyasal istikrarsızlıklar Bürokratik işlemler Mevzuatların yetersizliği Kotaların yetersiz kalması Kalitenin yetersiz oluşu Kur rejimine dayalı dezavantajlar Oranlar 22% 1% 4% 7% 6% 13% 3% 4% 3% 7% 6% 4% 3% 9% 7% Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rek alması için önerileriniz nelerdir? Atıf% öneriler 21% Üretim maliyetlerini düşürtecek tedbirler Kaliteyi arrtırıcı faaliyetlerde bulunulması 18% Vergi indirimi ve teşviklerde iyileştirmeler 15% İmaj veya marka oluşturacak çalışmalar 10% Eğitim hizmetleri verilmeli 8% Üretim teknolojilerine yatırım 8% Kur politikasının ihcata uygun hale getirilmes 8% Standartlara vurgu yapılmalı 5% Bürokrasinin azaltılması 5% İşgücünün nitelikli olmasını saylamak 3% Devlet kurumlarının sağlamış olduğu Araçlardan faydalandıkların oranları Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Yardımı ISO9000, ISO 14000 ve CE(Certifıcate Europe) İşareti ve Diğer Kalite Standart Belgeleri Teşvik (Çevre maliyetlerinin desteklenmesi yardımı) Eğitim Yardımı istihdam Yardımı Patent, Endüstriyel Tasarım ve Faydalı Model Tescili Yardımı Pazar Araştırması Yardımı Yurtdışı ve Yurtiçi İhtisas Fuarları Katılım Harcamaları Yardımı Yurtdışı Ofis/Mağaza Açma ve Marka Tanıtım Yardımı Yurtdışında Moda-Marka Yardımı Eximbank kredileri İhraç Ürünlerine ucuz Girdi Sağlanmasına Yönelik Araçlar 7% 5% 35% 19% 30% 16% 12% 5% 19% 21% 12% 7% Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için Devletin yapması gerekenleri belirtiniz Teşviklerin Arttırılması Ve Genişletilmesi Vergilerin indirilmesi İhtiyaçlara Cevap Verebilir PoHtikalar Üretmek Üretim Maliyetlerinin Düşürülmesinin Sağlayacak Politikalar Ülkeler Arasında Anlaşmaları Sağlaması Kur Politikalarını İhracatçı Lehine Çevirmek Ülkenin Tanıtımını Yapması İhtiyaca Cevap Verebilecek İşgücü Eğitim Sistemini Oturtması Siyasi İstikran Sağlamak Nakliye Sıkıntılarını Yok Edecek Politikalar Kontrol Görevini Üstlenerek Kalitenin Standartlaşmasını Sağlamak Bürokratik İşlemlerin Hizlandırılmasını Sağlamak 26% 16% 12% 11% 7% 7% 4% 4% 4% 4% 4% 4% Türk gıda sektörünün dış pazarlarda daha rekabetçi bir rol alması için Bağlı Olduğunuz Birliklerin (İTO, TOBB, Sanayi Ve Ticaret Odaları vs.) yapması gerekenleri belirtiniz Yurt dışı Pazar araştırmaları ve bilgilendirme Üyelerinin menfaatleri doğrultusunda iktidarı zorlamak İhracatı kolaylaştıcak öneriler ortaya sunmak Fuar, heyet organizasyonlarına imkanlar sağlamak Kaliteyi sağlayacak faaliyetler Üyelerin sorunlarına çözümler üretme Üretim ekipmanları temininde kolaylık 31% 23% 19% 12% 8% 4% 4% Firmanızın önümüzdeki üç yıl için ihracattaki hedefi nedir? ihracat oranım arttırmak Yurt dışı Pazar sayısını arttırmak Ciro miktarını arttırmak Marka imajını veya kaliteyi güçlendirmek Üretim miktarını arttırmak Pozisyonu korumak Ürün çeşitlihğini arttırmak Maliyetleri azaltmak 22% 19% 19% 13% 13% 9% 3% 3% Genel olarak gıda sektörünün 3-5 yıl içerisindeki büyümesini nasıl görüyorsunuz ? Artacak Uluslar arası pazarda 69.23% Dış pazarlarda büyüme 74.29% Değişmeyecek Azalacak 15.38% 10.26% 14.29% 5.71% Fikrim yok 5.13% 5.71% Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde en fazla ihracat fırsatını nerede görüyorsunuz? Ab Amerika Ortadoğu Türki Cumhuriyetler Afrika Uzak Doğu % Oranı 32.43 5.41 32.43 8.11 8.11 13.51 Türk gıda sektörünün uluslararası pazarlarda büyümesinin önün­ deki en büyük engel olarak neleri gördükleri önem sırasına göre verilen cevapların ortalamaları (1 en önemli...? en önemsiz) Uluslararası Standardlara ayak uyduramamak Siyasal istikrarsızlık Diğer ülkelerden gelen rekabet TL nin değer kazanması ve artan maliyetler Yeniliklere ayak uyduramama Vizyonsuzluk Diğer 2.68 2.96 3.21 3.21 3.33 3.33 7.00 gücünü nasıl görüyorsunuz? •% Oranı Artacak 75.00 12.50 Değişmeyecek 5.00 Azalacak 7.50 Fikrim Yok Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının rekabet gücünün artacağının sebebini neye bağlıyorsunuz? (faktörlerin elde edilen sonuca göre oranları) üreticilerin bilinçlenmesi Teknolojiye verilen değer ve yatırım Üretim ve pazarlama aşamasındaki bilinçlenme Coğrafi konum gereği Sektörün getirmiş olduğu dinamizm Umut vadeden işgücü yapımız Üretim maliyetlerinin düşüklüğü Ekonomik istikrar Diğer ülkelerin sektöre değer vermemesi 18% 16% 16% 14% 12% 10% 6% 4% 2% Gelecekte uluslararası gıda pazarında Türk firmalarının rekabet gücünün azalacağının sebebini neye bağlıyorsunuz? (faktörlerin elde edilen sonuca göre oranları) Dolar kurunun etkileri Çin'in sektöre ağırlık vermesi Devletin gıdaya ürünlerine vermiş olduğu destek İhracattaki bilgi eksikliğinin etkisi Üretime bağlı düşük karlılık 40% 10% 20% 10% 20% m rekabet gücünün geliştirilmesi için eklemek istediğiniz düşünce ve önerileriniz Maliyetlerindüşürülmesi gerektiği 38% Siyasi istikrarın devamı 6% Ekonomik istikrarın devamı 6% Döviz politikasının gözden geçirilmesi 19% Kaliteye dayalı rekabet geliştirilmesi 13% Birliklerin üyelerini yeni pazarlara yönlendirecek düzenlemelerde bulunmaları 19% i ' ^ ^ t ^ t \ ^ ^ t i ^ ı \jı\^ I ^.^1 IV ^ I ^ U .JV^ IX I I i U I 1/ I i I I I İ d IC4 I i I i I I I I İTO YAYINLARI (2005) 2005- 1 Doğu Anadolu Turizm Odaklı Bölgesel kalkınma Projesi ve Kış Olimpiyatları Araştırması 2005- 2 Fiyat İndeksleri 2005- 3 Büyük Mağazalar ile üretici ve Toptancı İlişkileri (2. Baskı) 2005- 4 Yurtdışı Fuarlar Rehberi' 2005 2005- 5 KOBİ'lerin Rekabet Gücünün Geliştirilmesine E-Tedarik Sistemleri 2005- 6 Avrupa Birliği Yatırım Teşvikleri Sistemi ve Türkiye'deki Durum 2005- 7 Dünya Ticaret Örgütü Kararları ve 2005'te İşletmelere Yansımaları 2005- 8 İşyerleri İçin Müzik Eserlerinde Telif Hakkı Uygulamaları 2005- 9 Türkiye'nin Dahil Olduğu AB Programları ve Fonları 2005-10 Dünya'da ve Türkiye'de Özel Dershaneler 2005-10/01 Ekonomik Göstergeler 2005-12 Süt Sanayi Gıda Güvenliği ve Mevzuat Hakkında Bilgilendirme Semineri 2005-13 Bir Finanslama Yöntemi Olarak Menkul Kıymetleştirme: İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetleştirme ve Türkiye Uygulaması 2005-14 AB ile Müzakere Sürecine Doğru 2005-15 Avrupa Birliği Eğitim Programları'na Katılım 2005-16 Akdeniz ülkelerinde Zeytin üretimindeki Gelişmeler ve Türkiye'nin İzlemesi Gereken Stratejiler 2005-17 Avrupa Birliği ve Türkiye'de Vergi Yapısı, Denetimi ve İdari İşlemlerde Mükellef Hakları 2005-18 Sicil Uygulamaları Rehberi 2005-19 Rakamlarla Türkiye Ekonomisi' 2005 2005-20 Turkey in Figures' 2005 2005-21 Sektörler İtibariyle Ekonomik Durum Analizi Anket Sonuçları' 2005 2005-22 Limited Şirketler Rehberi 2005-23 KOBİ'lerde Rekabet ve Verimlilik 2005-24 KOBİ'lere Yönelik Destekler 2005-25 AB ile Müzakere Sürecinde Türk Tarım ve Gıda Sanayinin Rekabetliliği 2005-26 Food Exporters of İstanbul 2005-27 Hidrojen enerji Sistemleri ve Türkiye Açısından Önemi 2005-28 İstanbul'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri 2005-29 Social and Economic Indicators of İstanbul 2005-30 2004 Yıh İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması 2005-32 Başarılı İhracatçılar' 2004 2005-33 İnşaat Sektörünün Sorunları ve Yeni Bir Açılım: Mortgage Sistemi 2005-34 Türkiye'nin Komşu ve Çevre Ülkeleriyle Sınır Aşan Ticaretinin Geliştirilmesine Yönelik Bir Strateji Denemesi 2005-35 Türkiye Balıcılık Sektörü: Sorunları ve Çözüm Önerileri 2005-36 AB Müzakere Sürecinde KOBİ'lerin Korumsai ve Uyum Stratejileri 2005-37 Dijital İmza Rehberi 2005-38 İşletmelerde Kredi Risk yönetimi 2005-39 Ekonomik Rapor 2005-40 Başarıh Vergi Mükellefleri' 2004 2005-41 Tüketici Hukuku MEvzuata İlişkin Yorum-Eleştiri-Öneri (Güncelleştirilmiş 2.baskı.) 2005-42 Economic Report İTO YAYINLARI (2006) 2006- 1 Avrupa Birliği Rehberi 2006- 2 AB Mesleki Eğitim Programı Leonardo da Vinci İçin Proje Hazırlama Teknikleri 2006- 3 Elektronik Ticaret Rehberi 2006- 4 İstanbul Ticaret Odası İş Rehberi 2005/2006 2006- 5 Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Elektronik Tedarik Sistemleri ve Avantajları 2006- 6 Gelişmiş Ülkelerde İthalatın ve Dış Rekabetin Kontrolü 2006- 8 Fiyat İndeksleri 2006- 9 Sınai Mülkiyet Hakları ve Ekonomik Değerleri 2006-15 2813 Sayılı Telsiz Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Uygulamaları 2006-16 Türk Yan Sanayi Borsası Üye Profili Araştırması 2006-17 Vergi Rehberi 2006-18 Yurtdışı Fuarlar Rehberi' 2006 2006-19 Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsaları 2006-20 Ekonomik Göstergeler • Temmuz' 2006 itibariyle Not: 2004 yılı ve sonrası çıkan bütün yayınlarımıza internet sitemizden tam metin olarak ücretsiz ulaşılabilmektedir.