Kalp=Hayat

advertisement
Kalp=Hayat
Kalp-damar hastalıkları çaresi
olan hastalıklardır. Üstelik
teknolojik imkanların sürekli
ilerlediği, bilimsel çalışmaların
tüm hızıyla yürüdüğü
dünyamızda biz kardiyologların
işi giderek kolaylaşıyor.
İyi kalpli, temiz kalpli, yumuşak kalpli veya
taş kalpli gibi deyimlerle karakterleri
tanımlarız. Çok sevdiğimiz kişilere
kalbimizde en iyi yeri ayırır ya da tüm
kalbimizle bizim için ne kadar kıymetli
olduklarını göstermek isteriz. Peki ama aşk,
sevgi, iyilik, saflık ve cesaretin timsali bu
organımıza gereken önemi gösterebiliyor
muyuz? İyi baktığımız sürece durmaksızın
çalışıp görevini tam yerine getiren kalbimiz
aksi durumda kısa sürede ölüme kadar
giden sorunlara yol açabilir.
Kanserojen faktörlerin her tarafta olduğu, trafik kazalarının sık görüldüğü, her ne kadar
kullanımı kısıtlanmaya çalışılsa da bilinçsizce tüketilen sigaranın akciğeri, alkolün
karaciğeri zehirlediği durumlara karşılık kalp hastalıkları halen ülkemizde ve dünyada ölüm
sebeplerinin başında gelmektedir.
Vücudumuzdaki tüm organların çalışabilmesi için oksijene, beslenmeye, yani bunları
taşıyan kana ihtiyacı vardır. Bu kanlanmayı ise kalp-damar sistemi sağlar. Kalp burada bir
pompa vazifesi görür. Görevi de tüm vücuda kendine bağlı damarları vasıtasıyla gerekli
kanı pompalamaktır. Beyin dahil tüm organlar kan akımı olmadan çalışamaz, cilt sağlıklı
görünümünü, rengini kaybeder. Aynı şekilde kalbin de çalışabilmek için kanlanmaya
ihtiyacı vardır. Kan akımının yetersiz olduğu bölgelerde iskemi dediğimiz yetersiz
kanlanma ve işlev bozukluğu, kan akımının tamamen kesildiği bölgelerde ise enfarktüs
dediğimiz doku ölümü ve işlev kaybı gözlenir. İskemi, vaktinde müdahale edildiği takdirde
önemli bir hasara yol açmaz.
Enfarktüste ise gelişen doku ölümü hasarın büyüklüğüne göre o organın değişik
derecelerde yetersiz çalışmasına sebebiyet verir. Bu olaylar kalpte olduysa tehlike daha
büyüktür. Öncelikle pompa görevi aksar. Ayrıca kalp kendi kendine uyarı yaratıp çalışan bir
organdır ve bu uyarı her zaman sabit bir yerden çıkar. Ancak doku hasarı veya az
kanlanma nedeniyle farklı yerlerden de uyarıların çıkmasıyla bir aritmi, yani anarşi başlar.
Aritminin türüne göre bu durum kalp durmasına , ani ölümlere sebep olabilir.
!
KORUNMA YOLLARI
Kalp-damar hastalıkları muhakkak ki bu kadarla sınırlı değil. Ancak amacımız tüm
kardiyolojiyi incelemek değil, bazı belirtileri doğru şekilde dikkate alarak erken teşhis ve
tedaviyi sağlamak, hatta daha da önemlisi gerekli önlemleri alarak bu hastalıklardan
korunmaya çalışmak olmalı. Kalp-damar hastalıklarından korunma öncelikle bu
hastalıklara zemin hazırlayan risk faktörlerini ortadan kaldırma ya da kontrol altına alma
şeklinde olur. Ortadan kaldırabileceğimiz risk faktörü sigaradır. Şeker hastalığı, yüksek
tansiyon, yüksek kolesterol ve stres kontrol altına alınabilir. Hatta kimi zaman yüksek
kolesterol eğer genetik değilse, yani ailevi hiperkolesterolemi dediğimiz durum söz konusu
değilse yediklerimize, içtiklerimize dikkat ederek, spor, egzersiz yaparak veya geçici süre
ilaç yardımı alarak düzelebilir. Kalp-damar hastalıkları genetik olarak da geçebilir. Bu risk
faktörünü değiştiremeyiz ancak ailemizde kalp hastası varsa bizim kaderimiz de aynı
olacak diye bir kural yoktur.
SAĞLIKLI BESLENME
Şeker hastalığı (diyabet), yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve yüksek kolesterolün
(hiperlipidemi) söz edildiği yerde beslenmemizden, ne yediğimiz ve içtiğimizden
bahsetmemek mümkün değildir. Sağlıklı beslenmek yaşam kalitemizi yükseltmenin,
kilomuzu dengelemenin yanı sıra kas-iskelet sistemi dahil tüm vücudumuzun,
organlarımızın sağlıklı çalışmasını sağlar. Fazla kilolar kişide ilk önce hareket kısıtlılığı
yaratır. Kaç kilo fazlası varsa insan o kadar ağırlıkta bir yükü sürekli taşıyor demektir.
Normalde hızlıca çıktığımız merdiveni elimizde 3-5 kilo yük olduğu zaman o kadar hızlı
çıkamaz ve daha çabuk yoruluruz.
Kalp hastalarımıza uyguladığımız ilaç, anjioplasti, stent, bypass ve cerrahi tedavilerin yanı
sıra fazla kilolarından kurtulmalarını, düzenli yürüyüş ve uygun spora devam etmelerini
öneririz. Kilo kaybı derken tabii ki sağlıklı beslenmeyi kastetmekteyiz. Doğru beslenme
diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi tedavisinde de tartışılmaz bir gerçektir. Hatta bu
sayede uygun durumlarda hastalarımızın kolesterol, tansiyon ilaçlarını azaltıp kimi zaman
da kesebilmemiz mümkün olabilir. Kalp hastalıklarının hemen hemen tamamı iyileşebilir,
çaresi olan hastalıklardır. Üstelik teknolojik imkanların sürekli ilerlediği, bilimsel
çalışmaların tüm hızıyla yürüdüğü dünyamızda biz kardiyologların işleri daha da
kolaylaşmakta, kalp hastalıklarının teşhis ve tedavileri daha iyi ve kolay hale gelmektedir.
Esas olan kişinin bu bilinci taşıması ve tüm vücuduna olduğu gibi kalbine gereken önemi
gösterip vazifesini hakkıyla yerine getirmesidir.
Püf noktası
Kalp damar hastalıklarından korunma öncelikle bu hastalıklara zemin hazırlayan
risk faktörlerini ortadan kaldırma ya da kontrol altına alma şeklinde olur.
Kalp damar hastalıkları genetik olarak da geçebilir, bu risk faktörünü değiştiremeyiz
ancak ailemizde kalp hastası var ve bizim kaderimiz de aynı olacak diye bir kural
yoktur.
Download