kalp sağlığını korumanın yolları

advertisement
Kalp Sağlığınız İçin Öneriler
Kalp ve damar hastalıkları bugün için tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de başta gelen ölüm
nedenidir. Tüm dünyada yılda 17 milyon kişi, Avrupa Birliği’nde yılda 2 milyon kişi yaşamını kalp ve
damar hastalıklarına bağlı nedenlerden kaybetmektedir. Kardiyoloji Vakfı'nın verilerine göre, ülkemizde
2 milyon koroner kalp hastası var ve her yıl 160 bin kişi bu hastalıktan yaşamını yitiriyor.
Kalp Hastalıkları Ölüme Sebebiyet Veren Hastalıklar Arasında Kanserden Daha Ön Sırada!
Türkiye’de genç nüfus yapısına karşın ölümlerin yüksek oranda görülmesi, önümüzdeki yıllarda
nüfusun yaşlanması ile birlikte bu anlamda ciddi boyutlara ulaşabilecek bir patlamanın habercisi
olabilir. Gerçekten şu anda kabaca 65 yaş üzerindeki nüfus % 5 kadarken önümüzdeki on-onbeş yılda
bunun iki katına çıkabileceği tahmin edilmektedir. Buna paralel olarak kalp ve damar hastalıklarından
ölümlerin 2020 yılına doğru 400 bin dolayına yükseleceği olasılığı gerçekten ürkütücüdür.
Dünya Sağlık Örgütü kan basıncı, obezite, kolesterol ve sigara içiminin kontrolü ile kalp ve damar
hastalıkları görülme sıklığının yarıya indirilebileceğini bildirmektedir ki konunun en rahatlatıcı tarafı
kardiyovasküler hastalıkların “önlenebilir” olmasıdır.
Kalp ve damar hastalıkları ile ilgili risk faktörleri arasında yaş, cinsiyet, genetik ve etnik etkenler
“değiştirilemez etkenler” grubuna girerken; sigara, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, aşırı alkol, oturgan
(sedanter) yaşam, şişmanlık, kan yağlarının yüksekliği, kan basıncı yüksekliği ve kan şekeri yüksekliği
“düzeltilebilir risk faktörleri” olarak ayrılabilir.
DEĞİŞTİRİLEBİLİR TEMEL RİSK FAKTÖRLERİ
SİGARA KULLANIMI:
Halen koroner arter hastalığı için düzeltilebilen en önemli risk faktörüdür.
Ülkemizde yapılan bir çalışmada (TÜMAR) MI geçiren erkeklerin % 55’inin
sigara içtiği saptanmıştır. Sigarayla ilişkili ölümlerin % 35-40’ını iskemik kalp
hastalıkları oluşturur. Sigara içmeyen insanların pasif olarak maruz kalması bile
bu riski artırmaktadır.
Tüm dünyada yaklaşık 1 milyar insan sigara kullanmaktadır ve yaklaşık 1,5
milyar insanın sigaraya bağlı komplikasyonlar nedeniyle öleceği tahmin
edilmektedir. Eskiden kişiler 'askerde sigaraya başladım' derdi, bugün ilkokulda
çocuklar sigara içiyor. Avrupa’daki veriler sigara kullananların yaklaşık 20 yıl daha az yaşadığını
göstermektedir. Pasif içicilik de benzer riskleri beraberinde getirmektedir.
Peki sigara ne yapar da kalp için bu kadar önem teşkil eder?
Sigaradan ilk nefesin çekilmesiyle birlikte kalbin atışı dakikada yaklaşık 20 atış hızlanır. Normalden hızlı
çalışan kalbin daha fazla oksijene ihtiyacı vardır. Oysa sigara dumanıyla birlikte vücuda giren
karbonmonoksit kandaki oksijenin seviyesini düşürür, dolayısıyla kalp az oksijenle çok fazla çalışmak
zorunda kalır ve vaktinde önce yorulur ve bu da ani ölüm, aortik anevrizma oluşumu, periferik damar
hastalığı ve iskemik inme riskini artırır. Sağlık bakanlığı verilerine göre, kalp-damar hastalıklarının yol
açtığı ölümlerin önemli bir bölümünün, sigaraya bağlı nedenlerden gerçekleştiği belirtilmiştir.
Kalp damar hastalıklarından ve bu hastalıkların yol açtığı ölümlerden korunmak için atılacak ilk adım
sigara ve dumanından uzak durmaktır. Sigaranın bırakılması, koruyucu kardiyolojideki en önemli
girişimdir ve öncelikli hedef olmalıdır.
Ne yapmalı?
u Hekim kontrolünde sigara bırakma arzusunda olan kişinin bağımlılık tipi (ruhsal/fiziksel ya da
her ikisi) saptanır.
u Kimi bağımlılar için sadece bırakmanın gerekliliğinin hekim tarafından vurgulanması yeterli
olurken, kimi durumlarda ilaç, kimi durumlarda ilave psikolojik destek gerekebilir. Örneğin,
nikotin yerine koyma tedavisi (nikotin bandı, nikotin sakızı) ve ilaç tedavileri gibi.
u Sigara kartonla değil, sadece bittiği zaman alınabilir.
u Her zaman kullanılan değil de farklı markalarda sigaralar seçilmesi fazla içimi engelleyecektir.
u Sigarayı daha erken söndürme, içilen sigara miktarını azaltma için uygun bir yöntem olacaktır.
u İlk sigaranın zamanı geciktirilebilmeli mümkünse öğleden sonraya ertelenmeli.
u Çoğu insan sigarayı bıraktıktan sonra çok fazla kilo aldığından şikayet eder, çünkü nikotin açlık
hissini azaltır; ancak bunun da çözümü vardır öğün aralıkları artırılır ve bol meyve desteği ve
egzersiz sağlanırsa bunun önüne geçilebilir.
DÜZENLİ EGZERSİZ EKSİKLİĞİ:
Hareketsiz yaşam kalp hastalığı oluşmasında bir risk faktörüdür. Kötü beslenme de buna eklenince bir
başka risk faktörü olan ‘aşırı kilo’ ortaya çıkar. "Günümüz yaşam koşullarında, iş dünyasının özellikle
bilgisayar başında yoğunlaşması, kişilerin iş ve ev arasında sıkışan hayat düzenleri, spor yapma,
gezme, dolaşma imkanlarının azalması; özellikle, çocuklarda ve gençlerde sokaklarda hareket etmeyi
ve spor yapmayı içeren aktivitelerin yerini bilgisayar başında meşrubat içip zararlı olabilecek fast food
yiyerek geçirmenin alması; egzersizin eksikliğini artırmaktadır. Egzersizin kalbi koruyucu etkileri;
yağlanmayı, diyabet insidansını, kan basıncını azaltması üzerine alınan veriler bir çok çalışmada tutarlı
çıkmıştır. Egzersiz yağlanmayı engelleyer. DM insidansı ve kan basıncını düşürür, vasküler enflamasyon
ve dislipidemi üzerine olumlu etkiler göstererek kalbi korur.
Ne yapmalı?
*Yürüyüş,
*Dans etmek ve evde egzersiz,
*Hızlı yürüyüş, hafif tempolu koşu,
*Merdiven çıkma,
*Bisiklete binme, yüzme,
*Asansör yerine merdivenleri kullanabilir,
*Gidilecek yerden bir süre önce araçtan inerek yürüyüş yapılabilir.
Şu da unutulmamalıdır ki gerek sağlıklı kişiler gerekse herhangi bir rahatsızlığı olan kişiler egzersize
başlamadan önce doktorlarına danışmalıdırlar. Özellikle son yıllarda spor müsabakalarında meydana
gelen ani kalp ölümleri bunun bir göstergesidir. Yararı sağlamak için önemli olan düzenli yapılmasıdır.
SAĞLIKSIZ BESLENME
Doğru beslenmeyi doğadaki canlılar son derece iyi bilir. Örneğin bir ağaç gündüz
ne kadar karbondioksit alıp gece ne kadar oksijen vereceğini, topraktan ne kadar
mineral ve vitamin alacağını kusursuz bir biçimde yapar. Hayvanlar da aynı
şekilde insanoğlu müdahale etmediği sürece doğru ve dengeli beslenir.
Günümüzde bilinçli insanlar daha doğal ve organik beslenme tarzına dönmeye
çalışıyorlar.
Aslında doğanın içindeki sistem kullanıldığı zaman ciddi bir problem ortaya çıkmaz. İnsanın müdahale
ettiği ürünleri mutfağınıza soktuğunuz zaman belki daha lezzetli ama daha sağlıksız beslenme başlıyor.
Araştırmalara göre; doymuş yağdan fakir, lif, antioksidan, tekli doymamış yağ ve balıktan zengin
beslenme tipi bizi koroner damar hastalıklarından koruyor. Omega-3 yağ asitleri içeren besinler de
pıhtı oluşumunu azaltıp damar genişletici etki yapıyor.
Ne yapmalı?
Avrupa
u
u
u
u
u
Sağlık Ağı (Avropean Health Netwok)’nın önerdiği stratejinin ana hedefleri şunlardır:
Doymuş yağ ve trans yağ asitleri tüketiminin azaltılması
Meyve ve sebze tüketiminin arttırılması
Tuz tüketiminin azaltılması
Bedensel aktivitenin artırılması
Beden-kitle indeksi (BMI)’nin azaltılması
OBEZİTE
Kalp damar hastalıkları ile ilişkili komplikasyonlardan esas sorumlu olan karın
bölgesindeki yağlanmadır. Batı tipi beslenmenin yaygınlaşması ve modern
yaşamın getirdiği hareketsizlik ile son 10 yılda toplumumuzda şişmanlık önemli
bir sorun haline gelmiştir. Şişmanlık, şeker hastalığı, kadın hastalıkları, solunum
hastalıkları ve kanser gibi bir çok hastalığın habercisidir.
Şişmanlığın kalp üzerine etkilerini şöyle sıralamak mümkündür;
*Kalp damar hastalıkları
*Hipertansiyon
*Ateroskleroz (damar sertliği)
*Kalp fonksiyon bozuklukları (kalp büyümesi, yetersizliği)
Ne yapmalı?
Şişmanlığın önlenmesinde ilk adım, yeterli ve dengeli beslenme ilkelerine uyum sağlayarak yeme
alışkanlıklarının değiştirilmesidir.
Beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmeye başlarken;
u
u
u
u
u
u
u
u
Öğün aralarında atıştırmalar yapılmamalı,
Acıkmadan yemek yenmemeli,
Hızlı yemeye son verilmeli,
Üç öğün düzenli yeme alışkanlığı edinilmeli,
Yemeklerdeki yağ oranı azaltılmalı, düşük kalorili yiyecekler tercih edilmeli,
Daha seyrek kırmızı et, daha sık tavuk ve balık yenmeli,
Sebze ve meyve tüketimi artırılmalı,
Fiziksel aktivite artırılmalıdır.
PSİKOSOSYAL STRES:
Yüksek stres vücut direncinin düşmesine sebep olur. Vücut strese adrenalin
hormonu salınımını arttırarak yanıt verir. Bu da kalp ve solunum hızının artmasına
ve tansiyonun yükselmesine neden olur.
Yağ asitleri ve kolesterol kana daha çok salınır ve kan kalınlaşmaya başlar. Yapılan
araştırmalara göre kronik stres vücut direncini kırıyor ve pek çok hastalığa davetiye
çıkarıyor. Özellikle enfarktüs sonrası, hastalarda depresyon ve stres azaltıcı
girişimlerin yararlı olduğu düşünülüyor.
Ne yapmalı?
Son zamanlarda iş hayatına bağlı stresin de MI ve inme riskini yaklaşık 2 kat artırdığı bulunmuştur.
Sitressiz bir hayat zor olsa da imkansız değil! Öncelikle sıkıntıya sokan nedenler düşünülmelidir ve
bunları ortadan kaldırmakta güçlük çekiliyorsa bir uzman yardımı alınabilir. Masaj, yoga ve meditasyon
gibi çeşitli teknikler de yardımcı olabilir. Stresle mücadelede, düzenli egzersiz yapmanın etkili olduğu
pek çok araştırma da gösterilmiştir.
YÜKSEK KOLESTEROL DÜZEYLERİ
Vücutta iki tür kolesterol bulunur ve bunlardan biri halk arasında “iyi kolesterol” olarak bilinen HDL,
diğeri ise “kötü kolesterol” olarak bilinen LDL’ dir. Total kolesterol veya düşük yoğunluklu lipoprotein
kolesterolü düzeyi ile KAH olayları riski arasındaki güçlü, bağımsız ve sürekli olan ilişki, tüm dünyada
tüm yaş gruplarında ki kadın ve erkekte kesin bir şekilde gösterilmiştir.
LDL kolesterol, kanda, kolesterolü taşıyan başlıca pakettir. Kanda yüksek olduğu zaman damarların iç
yüzüne yapışıp, plaklar oluşturur. Bu plaklar büyür ve bunlar üzerinde
oluşan çatlaklarda gelişen pıhtılar damarları tıkar.
Beslenme şekli, şişmanlık, sigara içimi, fizik aktivite, çevresel faktörler,
günlük besin tüketimindeki yağ miktarı ve bileşimi, kalıtsal özelliklere
göre değişen oranda kan düzeyi kişilerde kan kolesterol düzeylerinde
değişikliklere yol açar. Kilosu olması gerekenden fazla olan kişiler
toplam kalori alımını azaltıp hareketlerini artırarak kilo vermelidir. Kilo
artışı, kolesterol yükseltici bir faktördür.
Ne yapmalı?
u
u
u
u
u
u
Kolesterol kontrolü sağlamak için beslenmede doymuş yağ oranının azaltılması,
Tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri içeren yağların oranının arttırılması,
Besinler yoluyla alınan kolesterole dikkat edilmesi,
Posa içeren yiyecekler ile meyve-sebze tüketiminin arttırılması gerekiyor.
Doymuş yağ ve trans yağlar kolesterolü artırır, kalbe zarar verir.
Düzenli egzersiz ve aşırı kilo almamaya özen gösterilmesi ile birlikte Total kolesterol ve LDL
(kötü kolesterol) seviyelerinin azalmasına; HDL (iyi kolesterol) seviyesinin artmasına neden
olur.
YÜKSEK TANSİYON
Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır ve
milimetre civa (mmHg) olarak ifade edilir. Hipertansiyon beyin kanaması ve felç, kalp yetersizliği ve
kalp krizi, böbrek yetersizliği, görme kaybı gibi hastalıklara neden olabilir. Yüksek tansiyona yol açan
nedenlerin başında alınan fazla kilolar gelmektedir. Öte yandan kilo kaybı, özellikle karın bölgesinden
zayıflandığından kan basıncını hemen düşürerek kalbin yükünü azaltır.
Ne yapmalı?
Yaşam alışkanlıklarınızda yapacağınız değişiklik, hipertansiyonu tek başına kontrol edebileceği gibi ilaç
gereken durumlarda ise dozun azaltılmasına da olanak sağlıyor. Tansiyon hafif şekilde yüksekse
beslenmede tuzu kesmek, ilaç kullanmadan tansiyonu normale düşürmeye yardımcı olabilir.
u İdeal kiloya ulaşılmalı,
u Tuz alımı 6 miligram ile sınırlandırılmalı,
u Fiziksel aktivite artırılmalı,
u Sigara içilmemeli ve alkol tüketimi kısıtlanmalıdır.
DİYABET
Diyabet, sağlığı ciddi boyutlarda etkileyerek geriye dönüşümü olmayan hasarlara yol açabiliyor. Kalp
sağlığını olumsuz yönde etkilemesi de diyabetin neden olduğu sorunlardan sadece birini oluşturuyor.
Diyabetli hasta en sık myokard enferktüsü gelişmesi sonucu yaşamını yitiriyor. Diyabetli hastaların
kardiyovasküler atak geçirme riski diyabetik olmayanlara göre 5 kat artış göstermiştir.
Ne yapmalı?
u Açlık kan şekeri 120 mg/dl ve glukoz hemoglobini de yüzde 7’nin altında tutmaya özen
gösterilmeli,
u Kan şekerini kontrol altına almak için sağlıklı beslenmeye özen gösterilmeli,
u Haftada en az üç gün 45 dakikalık düzenli egzersiz yapılıp, sigara içilmememli ve alkol tüketimi
de kısıtlanmalı,
u Sonuç olarak üzerinde durduğumuz bu faktörler birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Birine dikkat
edilmediği durumda zincirin halkası bozulur.
DEĞİŞTİRİLEMEYEN RİSK FAKTÖRLERİ
AİLEDE KALP RAHATSIZLIĞI GÖRÜLMESİ, GENETİK FAKTÖRLER
Koroner arter hastalığı genetik ve çevresel faktörlerin farklı derecelerde etkileşimi ile ortaya çıkan
karmaşık bir hastalıktır. Genetik faktörler, kalp hastalıklarının oluşumunda önemli rol oynar. Kalp
hastası bireylerin çocuklarının da ileriki yaşlarda kalp hastalığına yakalanma riskleri yüksektir. Örneğin,
şeker hastalığı, hipertansiyon ve yüksek kolesterol gibi risk faktörleri genetik komponentler
içermektedir, bu da ailede görülmüş olduğu anlamına gelir.
CİNSİYET:
Araştırmalar ani kalp krizinden en çok erkeklerin hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor. Kadınların kalp
damarlarını östrojen hormonu korur. Ancak; menopozdan sonra kalp krizi riski kadınlarda da artıyor.
Kadınlarda kalp hastalıklarına çoğunlukla menopozdan sonra rastlanır ve risk yaşla beraber artar.
İLERİ YAŞ:
Kalp hastalığına yakalanma riski, artan yaş ile birlikte artar. Erkeklerde 45 yaşlarında, kalp krizi riski
hızla artmaya başlar. Bu risk, daha da yaşlandıkça artmaya devam eder.
Bu çerçevede hükümetlere düşen görev; “önlenebilir olma” özelliği nedeniyle kalp ve damar
hastalıklarından korunma stratejilerini geliştirmek, birey ve toplum için planlar yapmak ve
hastalananlar için de tedavi olanakları sağlamaktır.
Genel olarak kalp-damar hastalıklarından korunmak için alınabilecek önlemler şu şekilde
özetlenebilir:
• Sigara içilmemeli,
• Diyet ve sağlıklı beslenmeye çocuk yaşlarda başlanılacağı unutulmamalı,
• Fiziksel aktivite artırılmalı, tembellik ve aşırı stresten uzak durulmalı,
• Haftada en az üç gün 45 dakika tempolu yürüyüş yapılmalı,
• Fazla kilolar verilmeli,
•
•
•
•
•
Aile hikayesi diyabet veya yüksek tansiyon hastalığı var ise 30, bu faktörler yok ise 40
yaşından itibaren kan yağlarının takibe alınmalı ve her yıl efor testi yaptırılmalı,
Günde 5 porsiyon meyve/ sebze tüketilmeli, kırmızı et ve hayvansal çiftlik ürünleri tüketimi
azaltılmalı,
Tuz alımı azaltılmalı,
Düzenli aralıklarla kan basıncı ölçtürülmeli, kan basıncı 140/90 mmHg nın altında olmasına
dikkat edilmeli,
Hekimin önerdiği sıklık ta kolesterol ölçülmeli, total kolesterolün 200 mg/dL, kötü huylu
kolesterol düzeyinizin 160 mg daha ideali 130 mg/dL’ nin altında olmasına dikkat edilmelidir.
Kalp-damar hastalıklarına bağlı morbidite ve mortalitesi yüksek toplumlarda önlemler geniş ve birçok
sektörü de içerecek şekilde alınmalı, en sağlıklı seçenek en kolay seçenek halinde sunulmalıdır.
Okullarda ve işyerlerinde sağlıklı davranış değişiklikleri sağlıklı çevre değişiklikleri ile desteklenmelidir.
Sigara, diyet, beslenme ve bedensel aktivite topluma yönelik stratejilerin ana hedefleri olmalıdır.
Türk Kardiyoloji Derneğinin, kalp ve damar sağlığını koruma ve geliştirme amacıyla kamuoyuna yönelik
“sigaraya karşı ve sağlıklı yaşam“için kampanyalar, “risk faktörlerine dikkat ve tedavi” kampanyaları ve
kalp hastalıkları ile ilgili konferanslar düzenlenmektedir. Son yıllarda giderek güçlenip yoğunlaşan bu
etkinliklerimiz içine Dünya Kalp Günü ve Dünya Hipertansiyon Günü çalışmaları ile kalp damar
hastalıkları temel risk etkenlerine karşı farkındalık geliştirici kampanyalar, özel radyo ve televizyon
programları yapımı da eklendi. Bu amaçla başlatılan kampanyalar bireylerde davranış değişikliği
yaratması açısından iyi bir yöntemdir.
Risk faktörleri ile ilgili olarak; Farkındalık yaratacak kampanyaların büyük etkisi vardır. İleri
ülkelerde pek çok başarılı örnekleri olan bu uygulamaların, ülkemizdeki başarılı bir örneği olmak üzere
Türk Kardiyoloji Derneği’nin yürüttüğü 12/8 Hipertansiyon Farkındalık Kampanyası” verilebilir. İki ay
süreyle yürütülen bu kampanya ile toplumumuzun hipertansiyonla ilgili farkında olma düzeyi % 7
oranında artmıştır.
Toplumdaki farkındalığı artırmak amacıyla Acıbadem Sağlık Grubu olarak “ah kalbim” projesi bu
kapsamda yürütülen önemli bir projedir.
http://www.ahkalbim.com/
KAYNAKLAR
1. Tokgözoğlu L. Akut Koroner Sendromlarda Tanım ve Risk Belirlemesi (2004). Kardiyoloji Dergisi,
cilt:17; sayı 2 .
2. Demirtaş N. Myokard Infarktüslü Hastalarda Kardiyak Rehabilitasyon Anadolu Üniversitesi Tıp
Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, Eskişehir.
3.JoAnne Micale Foody. (2007). Koruyucu Kardiyoloji, Kardiyovasküler hastalık korunma ve tedavisi ile
ilgili yaklaşımlar, İstanbul Cerrahpaşa Tıp fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı. 2.Baskı, İstanbul.
4.TKD ulusal kalp sağlığı politikası ana ilkeleri Kalp-damar sağlığından korunma stratejileri. Türk
Kardiyol Derneği Arş 2004; 32: 596-602
5. Uçar Ö, Aydoğdu S.(2007). Diyabet ve kardiyovasküler sistem, Turkiye Klinikleri J Int Med Sci cilt:3
sayı:33.
6……….http://www.gata.edu.tr/dahilibilimler/ichastaliklari/files/kitaplar/16. Erişim Tarihi 13.07.2010
7. ……..http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=258 Erişim Tarihi 13.07.2010
8. ……..http://www.anjiyo.com/makale_saglikli_kalp_tavsiyeler.html Erişim Tarihi 13.07.2010
9. ……..http://www.nuveforum.net/40-genel-saglik/22743-kalp-sagligini-korumanin-yollari/ Erişim
Tarihi 13.07.2010.
10……..http://www.turkforum.net/1108699827-kalbi-korumanin-9-yolu.html Erişim Tarihi 13.07.2010
11……..http://www.turkax.com/kalp-sagligini-korumak Erişim Tarihi 15.07.2010.
12. ………http://www.hekimce.com/index.php?kiid=2929 Erişim Tarihi 16.07.2010.
13………..http://www.liderboard.com/kalp-sagligini-koruma-kalp-egzersizleri-k48318.html Erişim Tarihi
16.07.2010
14………..http://www.tkd-online.org/UKSP/UKSP_Bolum07.pdf Erişim Tarihi 15.07.2010.
Hazırlayan: Selda Demir
Ac ıbadem Fulya Hastanesi
8.Kat Klinik Eğitim Hemşiresi
Hazırlanma Tarihi: 20.07.2010
Download