EPİLEPSİ

advertisement
 Epileptik nöbetler beyindeki nöronların anormal ve
yoğun deşarjları sonucunda ortaya çıkan, şuur
değişiklikleri ile birlikte olan yada olmayan motor
duysal, otonomik yada psişik semptomlarla
karakterize bir durumdur.
 Epileptik atak bir hastalık olmayıp farklı etkenlere
bağlı bir semptomdur. (Hipoglisemi, elektrolit
bozuklukları, ilaç kullanımı gibi)
 Epilepsi herhangi bir provokatif faktörün eşlik
etmediği 2 yada daha fazla sayıda tekrarlayan
nöbetlerle karakterize tablodur.
 24 saat içerisinde görülen multipl nöbetler tek nöbet
olarak isimlendirilir.
 Klinik ve elektriksel bulgular olayın başladığı ve
yayıldığı lokalizasyona göre ayrıcalık gösterir.
 Nöbet sırasında bilinç kaybı, anormal sensoryel
veya motor aktivite (tonik veya klonik
kontraksiyon), entellektüel veya davranışta
fonksiyon bozukluğu gibi durumlar ortaya
çıkabilir.
 Bu nöbetler tekrarlayıcı nitelikte ise epilepsi
deyimi kullanılır
 KONVÜLZİYON:
 Epileptik atak sırasında jeneralize ve yaygın,
istemsiz, şiddetli, anormal motor aktivite sıklıkla
gözlenir.
 Her konvulziyon epilepsi olmadığı gibi epileptik
atakların bir kısmı da konvülziyon ile
seyretmeyebilir.
 SENKOP:
 Kardiyak aritmilere bağlı geçici global serebral
iskemi senkopa neden olur
 Non-spesifik öncü belirtiler olabilir: baş dönmesi,
görme bozuklukları, uyuşukluklar gibi
 Senkopta kas tonusu kaybolur ancak iskemi uzun
sürerse tonik postür ve düzensiz sıçrama
hareketleri olabilir ve nöbetlerle karışabilir.
 Aort darlığı, sol atrial tümör veya trombüs,
ventriküler taşikardi veya fibrilasyon, kronik
sinoatrial hastalık, hasta sinüs sendromu,
paroksismal taşikardi diğer senkop nedenleridir
 En sık vazovagal senkop görülür.
 Beyin anoksisi uzun sürerse olay konvülziyona
dönüşebilir (konvulzif senkop).
 HAVALE:
 Yenidoğan ve infantil dönemde genellikle ateşe
bağlı bilinç kaybı ile beraber tonik- klonik
konvülziyonlara denir.
 Epilepsi insidansı herhangi bir provakan faktörün eşlik
etmediği nöbetler için gelişmiş ülkelerde 4070/100000’dir. Gelişmekte olan ülkelerde bu oran daha
yüksektir.
 Doğumdan sonraki ilk birkaç ayda insidans en
yüksektir, erişkin yaşta azalır, yaşlanma ile yeniden
artar.
 Epilepsilerin %60’ı 16 yaşından önce başlar.
 Populasyonun yaklaşık %6-9’u yaşamlarının bir
döneminde en azından bir kez nöbet geçirirler.
 Epilepsili hastalarda kafa travması, inme, SSS
enfeksiyonları sıklıkla tespit edilen durumlardır.
Nöbet sınıflaması:
1. Parsiyel nöbetler (fokal başlangıçlı nöbetler)
A) Basit parsiyel nöbetler (şuurda bozulma yok)
 motor belirtiler
 duysal belirtiler
 otonomik belirti ya da bulgular (yüzde kızarma, kan
basıncı değişiklikleri,terleme, solukluk, pupilla
değişiklikleri, epigastrik duyular)
 psişik bulgular (ajitasyon, deja vu, korku,vb)
B) Kompleks parsiyel nöbetler (şuurda bozulma ile
birlikte)
a-Basit parsiyel olarak başlayanlar
-otomatizma olmaksızın
-otomatizma ile (ağız şapırdatma, yalanma,
çiğneme, elleri ve parmakları ile oynama, arama)
b-Başlangıçtan itibaren şuur bozukluğu
ile birlikte
-otomatizma olmaksızın sadece şuurda
bozulma
-otomatizma ile
C) Parsiyel başlayıp sekonder jeneralize olan nöbetler

2. Jeneralize nöbetler
Absans nöbetler (dalma nöbetleri)
 Myoklonik nöbetler(sıçrama
nöbetleri)
 Klonik nöbetler
 Tonik nöbetler
 Tonik-klonik nöbetler
 Atonik nöbetler
3. Klasifiye edilemeyen nöbetler

 Nöbetler beyinle ilgili yapısal bozukluklar,
tümörler, bazı genetik nedenler, SVO sonrası
beyindeki hasara bağlı olabileceği gibi, metabolik
nedenler örneğin; böbrek hastalarında üremik
ensefalopatide, karaciğer hastalarında, hepatik
ensefalopatide, yada hipoglisemiye bağlı olarak
ortaya çıkabilir.
 Bunun yanısıra gösterilebilir hiçbir neden
olmaksızın da epileptik nöbet görülebilir.
Tanı
 EEG epilepsi tanısını desteklemek, nöbetleri klasifiye
etmek, özellikle de epilepsi cerrahisi yapılacak
hastalarda epileptik odağın belirlenmesinde,
antiepileptik tedavi başlanması ve sonlandırılmasında
gerekli olan nörofizyolojik yöntemdir.
 Epilepsisi olmayanlarda da %2-3 oranında EEG
patolojileri görülebilir (migren,vb)
 BBT ve beyin MRI epilepside odak oluşturabilecek
yapısal anomalilerin tespitinde yardımcıdır.
Epilepsi Tedavisi
 İlk kez AEİ kullanacak hastalarda tedaviye tek ilaç ile
başlamak kuraldır.
 Monoterapinin yeterli olmadığı durumlarda politerapi
uygulanır. Bu durumda hastalar iki veya daha fazla
sayıda ilacı bir arada kullanırlar.
Tedaviye Hangi İlaç ile Başlanmalı?
 Nöbet tipi yada epileptik sendromun tanısı
 Yaş
 Eşlik eden diğer medikal sorunlar
 Ekonomik durum
 Yaşam tarzı
İlaç seçerken bilinmesi gerekenler
 Etki spektrumu
 Titrasyon şekli
 Uzun ve kısa dönem yan etki profili
 Doz şeması
 Üreme siklusu üzerine etkileri
 Hastaya ait özelliklerle ilişkili yönleri
 kadın,
 çocuk,
 yaşlı,
 komorbid durumu olması
 yeni, ilk nöbetli hasta gibi
Yeni başlayan epilepsi
 Çoğu hasta için ilk ilaç tek ilaç olarak kalacaktır ve
yıllar boyu kullanılacaktır
 Kronik yan etki ilk andan düşünülmeli
 Her hastaya aynı ilaç yerine hastanın gereksinimlerine
göre hedeflenmiş seçim yapılmalı
 Nöbet sınıflanamamışsa geniş spektrumlu ilaç tercih
edilmeli
Antiepileptik İlaç Tedavisi
Monoterapi
Çok az yan etki
İlaç etkileşimi yok
Düşük maliyet
Teratojenik etki
Daha iyi uyum
Yaşam kalitesinde
Tedaviye başlarken:
 Hastalara ilacı nasıl alacakları, riskleri, uyumsuzluk
yaşayabilecekleri durumlar hakkında bilgi verilmeli
 Tedavi öncesinde KC, renal fonksiyonlar ve
hematolojik parametrelerle ilgili tetkikler yapılmalı
 Yan etki ya da allerjik reaksiyon gelişirse hasta hekime
başvurmalıdır.
İlaç dozu ve doz aralıkları
 Tedaviye küçük dozlar ile başlanmalı, birkaç haftalık
süre içinde hastanın ihtiyacına göre doz
yükseltilmelidir.
 İlacın kararlı durum plazma konsantrasyonuna
ulaştıktan sonra serum düzeyi tayini yapılmalıdır.
Başlangıç monoterapinin yetersizse
 Nöbet tipine uygun olmayan ilaç seçimi
 Uygun olmayan ilaç dozları
 Uygun olmayan doz aralıkları
 Tedaviye yeterli uyum olmaması
 Teşhiste yanlışlık
Polifarmasi uygulaması
 Uygun dozda monoterapiye cevap yetersiz ise
 Farklı ilaçlara cevap verebileceği düşünülen farklı
nöbetlerde polifarmasi uygulanır.
 Toksisite profilleri çakışan ilaçlarla kombinasyonlara
ve potansiyel ilaç etkileşimlerine DİKKAT!
 Gerekirse ilaç düzeylerini monitorize edilmelidir.
Tetkik
 İlaç kan düzeyleri
 Kan biyokimyası
 Tam kan sayımı, gerekirse kanama, pıhtılaşma testleri
Kadın ve epilepsi
 Hormonal denge etkilenebilir, infertilite olabilir
 Polikistik over send: Örn:VPA
 Oral kontraseptifler etkilenebilir
 Teratojenite riski !
 Nöbetler ve gebelik sırasında monitorizasyon (kan
düzeyi değişmeleri ve bebeğin izlenmesi..)
Gebelikte AEİ tedavisi
 Nöbet tipine uygun AEİ’a etkili olan en düşük dozda
devam edilmeli
 Politerapiden kaçınılmalı
 Düzenli olarak AEİ serum konsantrasyonuna bakılmalı
 İlk trimesterde 2-4 mg/gün Folik Asit verilmeli
 AEİ tedavisine doğum sırasında da devam edilmeli
Antiepileptik ilaçlar ve teratojenite
Gebelik ve Epilepsi
Konjenital malformasyon riski
Normal populasyonda % 2-3
 AEİ almayan epilepsi olgularında 1-2 kat
fazla
 AEİ alan epilepsi olgularında 2-3 kat fazla

 Epileptik kadın % 90 normal çocuk doğurur
 Anomali riski gebeliğin 2.-3. aylarında yüksek
 Politerapi ve AEİ serum konsantrasyonunun yüksek
olması malformasyon riskini artırır
Doğum
 Epilepsi hastasının normal vajinal doğum yapmasında
sakınca yoktur. Kullandığı antiepileptik ilaca düzenli
olarak devam etmelidir.
 Doğumda nöbet riski %1-2, takip eden 24 saatte de %1-
2’dir.
 Doğumda nöbet olursa benzodiazepinler ve fenitoin
kullanılabilir.
Emzirme dönemi
 Epileptik annenin emzirmesinde herhangi bir sakınca
yoktur.
 Fenobarbital ve primidon kullanan annelerin bebeklerinde;
 sedatif yan etkiler,
 beslenme güçlükleri,
 irritabilite ortaya çıkarsa emzirme kesilmelidir
Nöbet Tedavisi
 Nöbetle gelen bir hastada ilk yapılması gereken şey ilk
olarak hava yolu açıldıktan sonra hipoglisemi sık
olarak nöbet etkeni olabileceği için damar yolu
açılarak %5 dekstroz verilmeli ve yine alkol kesilmesi
durumunda ortaya çıkabilecek nöbetlerde akılda
tutularak B vit. damar yolundan verilmelidir
 Nöbetler devam ediyorsa IV diazem verilmeli, eğer
durmuyorsa bir kez daha IV diazem verilmeli bir
yandan da yine damar yolundan fenitoin (epdantoin)
yüklenmelidir.
 Epdantoine rağmen nöbetler durdurulamadıysa
fenobarbital verilmeli eğer yine durmuyorsa bu kez
hasta entübe edilerek (solunum yoluna tüp takılarak)
genel anestezi verilmelidir.
 Bu arada hastanın kanı alınarak rutin labaratuar
tetkikleri yapılmalı ve nöbete neden olabilecek
faktörler taranmalı, eğer hasta bilinen epileptik hasta
ise ve ilaç kullanıyorsa kan ilaç düzeyi ölçülmelidir.
 Status epileptikus; en az 30 dakika süren ve nöbetler
arasında bilincin düzelmediği tekrarlayan yada uzamış
konvulziyonlarla karekterize bir durumdur.
 En sık görülen nedeni epileptik hastanın kullandığı
ilacı kendiliğinden kesmesi ya da ilacı düzensiz
kullanmasıdır.
 Tekrarlayıcı nöbetlerde nöbet tipine uygun olarak
antiepileptik ilaç başlanmalı, ve hasta; ilaç kan düzeyi
ve yan etkileri açısından (özellikle kan sayımı ve
karaciğer fonksiyon testleri) monitörize edilmelidir.
FEBRİL KONVULZİYONLAR
 6 ay-5 yaş arası çocuklarda santral sinir sistemi
enfeksiyonu veya başka bir etken bulunmaması koşulu
ile ateş sırasında ortaya çıkan konvulziyonlar febril
konvulziyon olarak adlandırılır.
 Çocukluk döneminde en sık gözlenen konvulziyon
etkenidir.
 Etiyopatogenezi çok açık değildir
 Bazı çocuklarda konvulziyon eşiğinin düşük
olduğu düşünülmektedir.
 Özelliklerine göre başlıca iki grup altında
toplanırlar:
 Basit tip febril konvulziyonlar:
Nöbetler jeneralizedir
 15 dakikadan az sürelidir
 Aynı gün içinde tekrarlamaz
 Ailede febril konvulziyon öyküsü vardır
 Ateş 38 derecenin üstündedir.


Komplike tip febril konvulziyonlar





Ateş hafif yüksekken konvulziyon ortaya
çıkar
Nöbet süresi 15 dakikadan uzundur
Fokal nöbet veya nöbet sonrası nörolojik
defisit görülür
24 saat içinde birden fazla nöbet tekrarı
olabilir
6 aydan küçük, 6 yaşından büyük
çocuklarda ortaya çıkabilir.
 Febril konvulziyon geçiren bir çocukta ikinci tekrar
%50 oranında ilk 6 ay içinde olmaktadır.
 %75 ilk bir yıl, %90 ilk iki yıl içinde tekrar eder
 Küçük yaşta ortaya çıkmışsa tekrarlama ihtimali artar.
 İlk nöbet 1 yaşın altında ortaya çıkmışsa tekrar riski
%50 nin üstüne çıkmaktadır.
 Febril konvulziyonun epilepsiye dönüş riski en fazla
tartışılan ve takip edilen konuların başındadır.
 Risk faktörü taşımayan grupta yani ilk nöbet komplike
değilse, önceden bir nörolojik bozukluk
bulunmuyorsa, ailede epilepsi yoksa epilepsi riski %2
olarak bulunmuştur.
 İki veya daha fazla risk taşıyan grupta ise bu oran %10
olarak bulunmuştur.
 Bu hastalarda epilepsi gelişecekse ortalama iki yıl
içerisinde ateşsiz nöbetlerin ortaya çıkması
beklenmektedir.
 Acil tedavisi diğer konvulziyonlar gibidir.
 Solunum yolu açık tutulur, oksijen verilir.
 IV diazepam uygulanabilir
 Hastanın ateşi düşürülmelidir
 Bunun için ılık su ile yıkama gereklidir.
 Ateş düşürücü olarakda asetaminofen tavsiye
edilmektedir
 Ağızdan bol sıvı alması sağlanmalıdır (nöbet kontrol
altına alındıktan sonra).
 Uzun dönemde tedavi ya profilaktik antiepileptik ilaç
başlanması yada özellikle enfeksiyon ve ateşli
dönemlerde ateş düşürücü ile beraber rektal diazem
verilmesi şeklindedir.
Download