GAZİ MUSTAFA KEMAL İ

advertisement
İLETİŞİM:
İnsanların sahip oldukları bilgileri, duyguları ve düşünceleri çeşitli yöntemler kullanarak
başkalarına aktarmalarına iletişim denir.
BAŞLICA İLETİŞİM YOLLARI:
1-SÖZLÜ İLETİŞİM: Karşılıklı konuşmaya dayalı iletişimdir.
2-YAZILI İLETİŞİM: Yazı yoluyla sağlanan iletişimdir. Not, mektup, gazete, dergi ve
kitaplardaki
yazılar veya yazılı işaretler aracılığı ile yapılan iletişimdir.
3-HAREKETLERLE İLETİŞİM: Jest, mimik ve çeşitli hareketlerle sağlanan iletişimdir.
Sözsüz veya Beden dili ile iletişim de denilebilir. Hareketlerle iletişim sağlarken insanlarla
aynı kültürden olmamız gerekir.Aksi takdirde yapacağımız hareketlerin yanlış anlaşılması
kaçınılmazdır.Bu tür iletişim yolunu genellikle işitme engelli insanlarımız kullandığı gibi işitme
problemi olmayan insanlarımız da kullanabilmektedir.Selam veren bir insana başımızı
sallamamız gibi .
ETKİLİ BİR İLETİŞİMİN TEMEL ŞARTLARI:
1-Bireyin Kendini Tanıması: Kendisini tanıyan ve sahip olduğu özelliklerin farkında olan bir
kişi çevresindeki insanları daha kolay algılar ve tanır, onlarla daha kolay ve uyumlu bir
iletişim sağlar.
İlim, ilim bilmektir, İlim, kendin bilmektir, Ya kendin bilmezsen, Bu nasıl okumaktır?(YUNUS
EMRE)
2-Etkili Anlatım: Karşımızdaki insanlarla konuşurken;
-Yorgun bir şekilde topluluk önüne çıkmamalıyız,
- Konuşurken doğal olmalıyız, yapmacık konuşma ve hareketlerden kaçınmalıyız,
- Dinleyici ile göz teması kurarak onun zihnine ve gönlüne girmeye çalışmalıyız, ona pozitif
enerji
vermeye çalışmalıyız,
- Ses tonumuzu sürekli olarak konuşmamızın içeriğine göre ayarlamalıyız, tek düze bir
konuşma insanın
dikkatini çekmez.
- Kullandığımız kelime ve cümlelerin karşımızdaki insanların anlayabileceği düzeyde olmasına
dikkat
etmeliyiz,
- Jest ve mimiklerimizi, bedenimizi konuşmamızın içeriğine uygun olarak kullanmalıyız,
- Konuşma süresini uzun tutarak dinleyenleri sıkmamalıyız.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.(TÜRK ATASÖZÜ)
Öğrenilmesi gereken ilk dil tatlı dildir.(BARIŞ MANÇO)
Bir kimsenin, ne söyleyeceğini bilmesi yeterli değildir; nasıl söyleyeceğini de bilmesi
gerekir.(ARİSTO)
Düşüncelerini tam ve yerinde belirtmeyen insan yanlış tartılarla tam iş görmeye çalışan
satıcıya benzer.(GOETHE)
3-Etkili Dinleme: Etkili bir dinleme yapabilme için;
- Konuşmacı ile göz teması sağlamalıyız,
- Kendimizi rahat ve hafif tutmalıyız,
1
- Karşımızdaki insan konuşurken “evet”,”demek öyle”,”gerçekten mi?”gibi tepkiler vererek
onu
dinleme isteğimizin olduğunu ona hissettirmeliyiz,
- Konuşmacıyı dinlerken empati kurmalı, kendimizi onun yerine koymalıyız,
- Asla konuşmacının sözlerini kesmemeliyiz, sorularımızı ve eleştirilerimizi sona saklamalıyız,
- Dikkat dağıtacak davranışlardan kaçınmalıyız, dikkat dağıtacak unsurları da ortadan
kaldırmalıyız.
Söz dinlemeyi bilmeyen söz dinletmeyi bilemez.(ARİSTO)
Söz gümüş ise sükut altındır. (TÜRK ATASÖZÜ)
4-Empati Kurma:Dış dünyayı karşımızdaki insanın penceresinden,yani onun penceresinden
görmeye çalışmak demektir.Bir başka deyişle kendimizi onun yerine koymak demektir.Empati
kurmak başka insanlarla iletişimimizin gücünü artırır.Normal zamanlarda bile kullanmamız
gereken bu düşünce etkinliğini özellikle herhangi bir insanla çatışmaya düştüğümüzde onunla
aramızda bir sorun yaşanmaması ve iletişim kopukluğu olmaması için muhakkak kullanmamız
gerekir.
NOT: Araştırmalara göre, insanların yüz yüze kurdukları iletişimde kelimelerin %7,ses
tonunun %38, beden dilinin ise %55 önem taşıdığını, iletişimin yaklaşık %93’ünün sözcük
kullanılmadan yapıldığını biliyor muydunuz?
İLETİŞİMİ ZORLAŞTIRAN DAVRANIŞLAR:
1- Karşımızdaki insanı yönlendirmeye çalışmak.
2- Karşımızdaki insanı eleştirmek, suçlayıcı davranmak ve yargılamak.
3- Çok veya alakasız sorular sormak.
4- Teselli etmek, konuyu değiştirmeye çalışmak.
5- Teşhis, tanı koymak.
6- Konuştuğumuz kişinin adını öğrenmeye çalışmamak veya adını hiç kullanmamak.
7- Karşımızdaki insanlara takma isimleriyle hitap etmek,
8- Argo(Düşük seviyeli sokak ağzı) ve hakaret içerikli konuşmalar yapmak.
9- Kendi düşünce ve fikirlerimizi tek doğru olarak kabul etmek, başkalarının duygu ve
düşüncelerini
önemsememek ve saygı göstermemek.
10- Ön yargılı davranmak. İnsanları oldukları gibi kabul etmemek.
11- Sözünden dönmek, alay etmek, oyalayıcı davranmak.
ÇATIŞMA NEDİR, UZLAŞMA NASIL SAĞLANIR?
Çatışma, bir ya da birden çok kişinin herhangi bir konu üzerinde anlaşamadığı zaman ortaya
çıkar. İnsanların gereksinimleri, istekleri birbirleriyle ters düştüğü zaman çatışma yaşanır.
Bazı çatışma durumlarında çatışma içerisinde yer alan kişilerin söylemleri ve davranışları
birbirinden farklıdır ve bireyler bunu farklı algılarlar. Bu farklı bakış açıları algılamalarda
çatışmaya yol açar. Hepimiz zaman zaman farklı düşündüğümüz için çatışma yaşarız. Aslında
bu insan olmanın özelliğidir aynı zamanda. empati yaparak, karşımızdakileri anlayabilir ve
kurduğumuz etkili bir iletişimle çatışmalarımızı uzlaşma zeminine kaydırabiliriz. Siyaset,
Futbol, Kültürel farklılıklar, Kuşak çatışması, İnanç ayrılıkları en çok çatışma yaratan
konulardır.
2
GÜNLÜK YAŞAMDA BAZI BEDENSEL HAREKETLERİN ANLAMALARI:
Ellerin sürtünmesi……………………………………………………………….......Beklenti
Ayak bileklerinin kenetlenmesi……………………………………………………..Endişe
Gözlerin ovuşturulması……………………………………………………………...Şüphe
Elin yanakta olması………………………………………………………………….Düşünme
Omuzlar kambur halde,eller cepte yürümek………………………………………...Üzüntü
Ellerin kafa arkasında kenetlenmesi,bacakların çapraz durması………………........Güven,üstünlük
Kolların göğüste kenetlenmiş halde durması………………………………………..Savunma
Çabuk,aktif ve dik durulması………………………………………………………..Güven
İLETİŞİMDE RENKLERİN VERDİĞİ MESAJLAR:
Günlük yaşamda farkında olmadan kullandığımız renklerin de çeşitli anlamlar taşıdığını,
karşımızdaki insanlarda farklı izlenimler bıraktığını biliyor muydunuz? Şimdi bazı renklerin
iletişimde ne gibi anlamlar taşıdığına bakalım;
Sarı: İnsanların birlikte olmaktan hoşlandığı, sempatik, mutlu bir kişiliği ifade eder.
Yeşil: Taze, umut dolu bir kişiliğin dışında, tembellik eğilimli, gayri resmi, sıkıcı ve kıskanç
bir kişiliği ifade eder.
Siyah: Duyguları bastırıcı, hapsedici, çevreye ve topluma kapalılığı ifade eder.
Beyaz: Şeffaflığı, doğruluğu, aydınlığı, açıklığı ifade eder.
Kırmızı: Tutkulu, haklı çıkmak isteyen, yönlendirici, önder bir kişiliği ifade eder. Tonu
arttıkça ciddi, problemli;açıldıkça mutluluğu ifade eder.
Mavi: Bütünleştirici ve uyumlu bir kişiliği ifade eder.
Kahverengi: Hüzünlü ve düşüncelere sürükleyicidir.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE HABERLEŞME VE İLETİŞİM ARAÇLARI:
İnsanoğlu geçmişten günümüze başka insanlarla değişik yollar kullanarak iletişim kurmaya
çalışmıştır. Zaman içerisinde iletişim insanoğlunun zorunlu ihtiyaçlarından birisi haline
gelmiştir. İnsanlar bu zorunlu ihtiyaçlarını gidermek ve kolaylık sağlamak için zaman
içerisinde sürekli gelişme göstermişlerdir.
Gelin şimdi insanoğlunun iletişim konusunda göstermiş olduğu bu sürekli gelişimi ana
hatlarıyla öğrenmeye çalışalım;
* İnsanlığın ilk dönemlerinde iletişimde önce ses vardı. Bu nedenle konuşmak haberleşmenin
başlangıcını oluşturmuştur. İnsanların ilk başlarda çıkardıkları sesler rastgele, doğayı ve
daha çok hayvanları taklit ederek çıkardıkları seslerdi. Zaman içerisinde belli konuları
anlatabilmek için aynı sesleri kullana-kullana dilin ortaya çıkmasını sağladılar.Sesin yanı sıra
kullandıkları bazı bedensel hareketlerle işaretleri de unutmamak gerekir.
3
* Yontma Taş Devri’nde ateşin icat edilmesi ve bu dönemden itibaren ateş ve dumanın
haberleşme araçları olarak kullanılması iletişimi biraz daha geliştirdi. Taş Devri’nin
genelinde mağaralara çizilen resimler de birer iletişim aracı olarak sayılabilir.
* Cilalı Taş Devri’nden itibaren yerleşik hayata geçilmesi ve ticaret etkinliklerinin başlaması
da iletişimi geliştirmiştir.
* Yaklaşık olarak M.Ö.3600’de Sümerlerin yazıyı icat etmesi İletişim konusundaki
çalışmaları kolaylaştırmış ve geliştirmiştir.
* M.Ö 3000 civarında Mısırda HİYOROGLİF adı verilen yazı sistemi bulundu. Bu yazılar
insan hayvan ve eşya şekillerinden ve bazı sembollerden oluşmaktaydı. Mısırlılar yine aynı
dönemde Papirüs denilen bitkiden kağıt elde etmeyi başardılar.
* Fikirleri resim yoluyla ifade etmek alfabenin icadına yol açtı. M.Ö 1300 Civarında
Mezopotamya’da
( Bugünkü Suriye ve Irak toprakları) Fenikeliler tarafından ilk alfabenin kullanıldığı
bilinmektedir.
*Yazının ve alfabenin icadından sonra geniş ülkelere sahip milletler(Asur, Hitit, Babil,
Persler vb.)
uzaktaki insanlarla haberleşme ihtiyaçları duymuşlar ve bunun üzerine Posta Teşkilatları
kurmuşlardır. Bu posta Teşkilatlarında insanların yanı sıra Atlar at arabaları ve Posta
güvercinlaeri de kullanılmıştır.
* M.S 1045 Mısırlılar tarafından bulunan papirus adlı kağıdı geliştiren Çin’de ilk kez Pi Sheng
(960-1297)
adlı mucit matbaa harflerini icat etmiş ve kitap basmıştır. Matbaa Çinlilerden Uygurlara
geçmişlerdir. Uygurların IX. y.y’dan itibaren baskı yaptığı bilinmektedir. (Tun-Huang
mağarasındaki buluntular.)
Daha sonraları 1448’de Avrupa’da Gutenberg (1398-1468) adlı mucit matbaa makinasını icat
etmiştir.
* 1819 yılında Danimarkalı OERSTED adındaki bilim adamının elektromanyetik akımı
keşfetmesiyle günümüzde kullanılan modern iletişim araçlarının temel çalışma prensipleri
doğmuştur
* 1826 da günümüzde en yaygın iletişim araçlarından biri olan Fotoğrafı Fransız NIEPCE
tarafından bulmuştur.
* Fransız Claude Chappe 1793 yılında uzak mesafelerle haberleşmeyi sağlayan bir araç
geliştirdi ve adını Telgraf koydu. 1837’de ise İngiliz COOKE ve WHEATSTONE ilk elektrikli
telgrafı icat ettiler.
* 1843 de Amerikalı bilim adamı Samuel MORS, (.) ve (-)’lerden oluşan MORS alfabesini icat
etmiştir. Böylece Fransızcada Uzaktan yazma denilen Tele-Graph : Telgraf aleti herkes
tarafından kolay kullanılır hale gelmiştir.
* 1867 yılında Amerikalı politikacı ve mucit SHOLES ilk daktilo makinasını icat etmiştir. Bu
makina yazıyla iletişimde devrim yaratmıştır.
4
* 1876 Yılında Amerika’da sağırlar okulunda öğretmenlik yapmakta olan ve bu arada ses
üzerine araştırmalar yapan İskoçya asıllı araştırıcı A.Graham BELL elektrik telleri
üzerinden ilk insan sesini iletmeyi başarmış ve bu aletin adına Tele-Phone : Telefon yani
uzaktan konuşma adını vermiştir. BELL ile yardımcısı Watson arasında 10 Mart 1876 da
odadan odaya gerçekleşen bu buluş modern iletişimin başlangıcı sayılmaktadır.
* 1877 yılında Amerikalı araştırmacı EDİSON FonoGraf denilen ve ses kaydetmeye yarayan
ilk aleti icat etmiştir. İlk kez köpeğinin sesini kaydettiği bu cihaz günümüzde kasetçalarların
ve CD çalarların temelini yaratan buluş olmuştur.
* 1894 de Fransız LIMUERE kardeşler İlk sinema makinasını icat etmişlerdir. Böylece
görüntünün kayıt edilmesi, saklanması ve yeniden gösterilmesi mümkün hale gelmiştir. Bu
buluş iletişimde devrim sayılmaktadır.
* 1896 yılında İtalyan Guglielmo MARCONİ ilk mors alfabesiyle yaptığı Radyo yayınını
başarmıştır.
(Daha sonra 1901’de ilk okyanus aşırı radyo yayını yapılmıştır . 1907 Yılında ise Kanadalı
FESSENDEN adındaki ilim adamı insan sesiyle ilk radyo yayınını yapmıştır)
* 1922 yılında KORN adlı Alman bilim adamı elektrik tellerinden fotoğraf gönderebilen ilk
faks makinasını icat etmiştir.
* 1926 yılında Logie BAİRD adındaki İskoçyalı bilim adamı insan yüzünün görüntüsünü radyo
dalgalarıyla çok uzaklara gönderebilen ve Tele-Vision: Televizyon denen ve uzaktan görme
anlamına gelen aleti icat etmiştir.
* 1936 yılında İngiltere’de İlk kez siyah beyaz TV yayınları BBC tarafından başlatılmıştır.
* 1938 yılında CARLSON adındaki Amerikalı bilim adamı PhotoCopy : Fotokopi cihazını icat
etmiştir.
* 1946 yılında Amerikalı J.ECKERT ve arkadaşı MAUCHLY adlı bilim adamları askeri amaçlı
hesaplar yapmak için dünyanın ilk bilgisayarını icat etmişlerdir. ENİAC adını verdikleri bu
bilgisayar 30 ton ağırlığında ve 4 apartman dairesi büyüklüğünde olup içinde 18 000
elektronik tüp (Lamba) bulunmaktaydı. Bu alet günümüzde kullanılan modern bilgisayarların
babası sayılmaktadır.
* 1962 yılında Amerikalılar dünyanın ilk iletişim uydusu olan TELSTAR'ı uzaya
fırlatmışlardır. Bu uyduyla kıtalar arası Telefon konuşmaları Telefaks Teleks haberleşmeleri
ve TV -Radyo yayınları yapılması olanaklı hale gelmiştir.
* 1970’li yıllarda Amerika’da üniversiteler arası bilgi iletişiminde kullanılmak üzere ARPA
denilen yeni bir iletişim sistemi gerçekleştirilmiştir. Bu sistemle ayrı şehirlerdeki
bilgisayarların birbirlerine bağlanabilmeleri mümkün olmuştur. 1974’de bu iletişime standart
getirilmiş ve adına TCP/IP protokolu denmiştir. Ayni yıllarda Amerika’da IBM şirketi bilgi
depolamada ve bunun farklı makinalarda kullanılmasını sağlayan ve Floppy denilen disketleri
icat etmiştir.
* 1981’de Amerika’da IBM şirketi İlk kişisel bilgisayar denilen ve bugün iletişimde devrim
sayılan ve PC adını verdiği bilgisayarı üretmeye başladı
* 1982’de Hollandalı PHİLİPS ve Japon SONY şirketleri Compact Disk ( CD ) denilen aleti
üretmişlerdir Bu cihazlar çok düşük seviyeli LAZER ile çalışmaktadırlar
* 1983’de Amerikalı MikroSoft firması günümüzde de hala kullanılmakta olan ve iletişimde
çığır açan Windows adını verdiği yazılım sistemini icat etmiştir.
* 1985 yılında Amerika’da kullanılmakta olan ARPA iletişim sisteminin adı INTERNET adıyla
değiştirilmiştir. İnternet bilgi otobanı anlamına gelmektedir.
5
* 1990 yılında yaşadığımız çağa adını veren ve iletişimde bu gün son nokta olan WWW yani
World Wide Web icat edilmiştir.
* 1990’da ilk kez yüksek netlikte televizyon (HDTV) yayını yapıldı.
NOT 1 : İletişim teknolojisi, günümüzde Uzay teknolojisine bağlı olarak gelişme
göstermektedir.Uzay teknolojisinin gelişmesi İletişim teknolojisine olumlu yönde
yansımaktadır.
NOT 2 :Günümüzde kitle iletişim araçları içerisinde en etkili olanları hem çok yaygın
olmaları hem de birden fazla duyu organımıza hitap etmeleri nedeniyle İnternet ve
Televizyon’dur.
ÜLKEMİZDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ KRONOLOJİSİ:
A).OSMANLI DEVLETİ ZAMANINDA;
1727
İlk resmi matbaa kuruldu
1831
Takvim-i Vekayi adlı ilk resmi gazete çıkarıldı
1840
İlk sivil gazete Ceride-i Havadis çıkarıldı
1855
Telgraf kullanılmaya başlandı
1860
Tercüman-ı Ahval gazetesi çıkarıldı
RESMÎ MATBAANIN KURULUŞU
Osmanlı Devletinde resmî matbaanın kuruluşunun tarihi 1727’dir. Sait Efendi ve İbrahim
müteferrika tarafından Lale devrinde kurulan matbaada ilk olarak 1729’da Vankulu Lügatı
basılmıştır.
TAKVİM-İ VEKAİ
1 Kasım 1831,ilk Türkçe gazete Takvim-i Vekai'nin yayına başladığı gün. Ancak Takvim-i
Vekai arada tek tük haber verse de esas olarak bugünkü Resmi Gazete'ydi.
CERİDE-İ HAVADİS
Ardından Ceride-i Havadis (1 Ağustos 1840) geldi. Onun da yayıncısı İngiliz Herald
gazetesinin İstanbul
muhabiri William Churchill adında bir yabancıydı ve hazine'den aldığı ödenekle “yarı-resmi”
gazete olarak yayımladı Ceride'yi. Bu arada azınlıklar peş peşe kendi gazetelerini çıkarmaya
başladılar.
1860'ta piyasada Türkçe olmayan on üç gazete vardı.
İLK TELGRAF
6
İlk telgraf, 1832 yılında Samuel Morse tarafından yapılmış, ilk telgraf haberleşmesi de,
1837 yılında gerçekleşmiştir. Telgraf, 1844 yılından sonra da bir haberleşme vasıtası olarak
kullanılmağa başlanmıştır.
Telgrafın esası, bir elektro mıknatıstır. Bu elektro mıknatıs, bir bataryaya bağlanarak, bir
devre meydana getirilir. Devre, bir anahtarla kapanınca elektro mıknatıs harekete geçer ve
küçük bir madensel parçayı oynatır.
Osmanlı'da ilk telgraf görüşmesi 1855’de Sultan Abdülmecit döneminde yapıldı. İstanbulEdirne, İstanbul-Şumnu hattının tamamlanmasıyla ilk telgraf Şumnu'dan İstanbul'a
gönderildi. Kırım Savaşı'ndan bilgi veren telgrafta, Müttefik askerleri Sivastopol'a
girmişlerdi. yazılıydı. Türk birlikleri de müttefikler arasındaydı.
TERCÜMAN-I AHVAL
Bugün bildiğimiz manada ilk gazeteyi Agâh Efendi çıkardı. Agâh Efendi'nin gazete çıkarma
fikrine Paris'te bulunduğu günlerde karar vermişti.1860'ta memuriyetten ayrılıp Şinasi'yle
birlikte Tercüman-ı Ahval'i yayımlamaya başladı. (21 Ekim 1860) Önceleri haftada iki gün
yayımlanıyordu, sonra günaşırı çıkmaya başladı. Altı ay Şinasi ve Agâh Efendi birlikte
omuzladılar yükü. Şinasi daha sonra ayrılarak Tasvir-i Efkâr'ı yayımladı
B).KURTULUŞ SAVAŞI VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİNDE;
14 Eylül 1919 İrade-i Milliye gazetesi çıkarıldı
10 Ocak 1920 Anadolu Ajansı kuruldu (A.A)
7 Ekim 1920 Ceride-i Resmiye (Resmi Gazete )çıkarıldı
1925
Telsiz Telgraf hakkında kanun çıkarıldı
1927
Telsiz Telgraf vericileri hizmete girdi
6 Mayıs 1927
İstanbul Radyosu yayına başladı
Kasım 1927
Ankara Radyosu yayına başladı
1 Mayıs 1964 TRT kuruldu
13 Nisan 1994 Radyo Televizyon üst kurulu (RTÜK) kuruldu
ATATÜRK VE İLETİŞİM;
İRADE-İ MİLLİYE’NİN ÇIKARILMASI (14 EYLÜL 1919)
Kurtuluş Savaşımızın ilk ve tek Milli Kongresi olan Sivas Kongresi’nde(4-11 Eylül 1919) İradei Milliye Gazetesi’nin kurulması kararlaştırıldı. O sıralarda Anadolu’da olup biten olayları
işgalci kuvvetlere ait İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan gazeteleri tüm dünyaya yanlış
aktarıyor ve dünya insanlarını yanlış bilgilendiriyordu.Anadolu’da işgalci kuvvetlerin yapmış
oldukları haksız işgal ve insanlık dışı davranışlar hakkında hem kendi milletimize hem de tüm
dünya insanlarına doğru bilgiler vermek amacının yanı sıra Kurtuluş Savaşı konusunda Türk
Milleti’ni bilinçlendirmek ve örgütlemek amacıyla Sivas Kongresi’nde İrade-i Milliye isimli bir
gazetenin kurulması kararlaştırılmış ve kurulmuştur. İlk başyazısı Mustafa Kemal Paşa
tarafından dikte edilmiştir. Milli mücadele döneminde salı ve cuma günleri hariç her gün
yayımlanan ve Heyet-i Temsiliye adına Selahattin Ulusalerk'in imtiyaz sahipliğini yaptığı
gazetenin ilk sayısında, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün direktifiyle Sivas
Kongresi'ne İstanbul delegesi olarak katılan gazeteci İsmail Hami (Danişmend) tarafından
kaleme alınan yazılar, milli mücadele hareketinin sesi olmuştu. Ancak 19 sayı yayınlanabilmiş,
daha sonra Ankara’da “Hâkimiyet-i Milliye” ve Ulus gazetesi olarak yayınına devam
etmiştir.1922 yılının Mart ayında kapanmıştır. İrade-i Milliye, Millî Mücadelenin ilk bayrak
gazetesidir.
7
HÂKİMİYET-İ MİLLİYE’NİN YAYINLANIŞI (10 OCAK 1920)
Atatürk, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi Reisi” olarak 27
Aralık 1919 günü Ankara’ya geldikten ve Keçiören’deki Ziraat Mektebi’ne yerleştikten iki
gün sonra, bir gazete çıkartmağa karar vermişti. Ankara’da Heyet-i Temsiliye’nin yayın
organı olabilecek bir gazetenin çıkması gerekiyordu. Atatürk, Sivas’ta yayınladığı (İrade-i
Milliye) gazetesinin adını bu kez Ankara’da (Hakimiyet-i Milliye) olarak devamını istedi.
Gazetenin adı (Hakimiyet-i Milliye) olmuştu. Ankara Vali Vekili defterdar Yahya Galip bu izni
kolayca verdi. Gazetenin sahipliği ve yazı işleri Müdürlüğü Recep Zühdü (Soyak) a verildi.
ANADOLU AJANSI (6 NİSAN 1920)
Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî ajansı (A.A.)’dır.
Mustafa Kemalin emriyle Yunus Nadi ve Halide Edip Adıvar gibi Cumhuriyet tarihinin
aydınları tarafından “Kuvay-i Milliye” davasını bütün memlekete ve dünyaya duyurmak
amacıyla 6 Nisan 1920’de kurulmuştur. Millî Mücadele günlerinin çok zor şartlar içinde işe
başlayan Anadolu Ajansı, İstiklâl Savaşı boyunca çeşitli illerimizde kurduğu irtibat
memurlukları aracıyla, ulusal birliği tehlikeye düşürecek iç ve dış yayınlara karşı halkı
uyarmak,ulusal kurtuluşu sağlayacak TBMM kararlarını günü gününe halka ulaştırmak
suretiyle halkla hükümet arasında bağlantıyı sağlamakla görevlendirilmiştir.
Ayrıca Londra, Paris, Viyana, Berlin, Cenevre ve Birleşik Amerika'daki elçiliklerle de bunları
dünyaya duyurmuştur. Bu tarihten sonra Anadolu Ajansı çalışma alanını ve şartlarını
geliştirmiş, çeşitli dünya ajansları ile anlaşmalar yaparak haber alma kaynaklarını dünya
çapında genişletmiş; memleket haberlerini, bu ajanslar aracıyla bütün dünyaya duyurmak
imkânını sağlamıştır.
Almanca, İngilizce Fransızca gibi dillerle hazırlanan haberleri anlaşmalı haber ajanslarına
ulaştırarak Türkiye ile ilgili haberlerin en doğru şekilde diğer ülkelerin basınında yer
almasını sağlamaktadır.
CERİDE-İ RESMİYE(RESMİ GAZETE) (07 EKİM 1920)
Ankara’da kurulan T.B.M.M. Hükümetinin resmi gazetesi olarak 07.10.1920 tarihinde
yayınlanmaya başlanan Ceride-i Resmiye, Takvim-i Vakayi’nin devamı olarak kabul
edilmektedir.
Ceride-i Resmiye adı 1922’de Resmi Ceride olmuştur. Resmi Ceride adı da 1928 tarihinde
Resmi Gazete olmuş ve o tarihten beri bu ad ile yayınlanmaktadır.
TELGRAF VE TELEFON KANUNUNUN ÇIKARILMASI
Kurtuluş savaşı sırasında iletişimin önemi anlaşışmış ve bu boşluğu doldurmak için 1925 de
Telsiz Tesisi Hakkında Kanun adlı bir yasa çıkarılarak Türkiye genelinde bir telsiz şebekesi
kurulması ön görülmüştür.
1927 de hizmete giren telsiz-telgraf vericileriyle Berlin, Newyork, Moskova, Tahran,
Viyana, Londra gibi merkezlerle bağlantı kurulmuştur.
TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURUMUNUN KURULMASI
8
6 Mayıs 1927 yurdumuzda ilk radyo yayınları başladı.
18 Ocak 1937’de Atatürk’ün emri ile Ankara radyosu yayınına başladı.
1 MAYIS 1964 TRT kuruldu. İlk genel müdürü Ayhan ÖZTRAK oldu.
31 Ocak 1968‘de TRT Ankara televizyonu deneme yayınlarına başladı.
1 Temmuz 1984‘te TRT televizyonu programlarının tümü renkli ve stereo olarak yapılmaya
başladı.
TRT 1 radyoları 24 saat kesintisiz yayına başladı.
1986’da TRT 2 yayına başladı.
1989’da TRT 3(TRT GAP) yayına başladı.
1190’da Telegün ismiyle teleteks yayınları devreye girdi.Aynı yıl TRT + yayına başladı.
1992’de TRT İNT ve TRT AVRASYA yayına girdi.
12 Nisan 1999 TRT İnternet sitesi trt.net yayına başladı
TRT 1,TRT 2, TRT 3, TRT 4, TRT INT, TRT AVRASYA televizyon kanalları ve radyo
kanalları TÜRKSAT uyduları üzerinden ve İnternet bağlantısı sayesinde tüm dünyaya yayın
yapmaktadır.
TRT, Türkçenin doğru kullanılmasına özen göstermekte ve diğer radyo ve televizyon
kanallarına örnek olmaktadır.
TRT’ye bağlı televizyon kanalları hala yurdumuzda diğer özel kanallardan daha yüksek bir
izlenme oranına sahiptir.
RADYO TELEVİZYON ÜST KURULU’NUN KURULMASI (RTÜK) (13 NİSAN 1994):
1994 yılında iletişim alanının yeniden düzenlenmesi sonucu özerk ve tarafsız bir kamu tüzel
kişiliği niteliğinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kurulmuştur. Üst Kurul, TBMM
tarafından seçilen 9 üyeden oluşur. Üst Kurul üyelerinin görev süresi altı yıldır. Üst Kurul
üyeleri, kendi aralarından bir başkan ve bir başkan vekili seçer. Başkanlık süresi iki yıldır.
RTÜK ‘ÜN GÖREV VE YETKİLERİ
Yükümlülükleri yerine getirmeyen, izin şartlarını ihlâl eden, yayın ilkelerine ve Kanunda
belirtilen diğer esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyarır veya
aynı yayın kuşağında açık şekilde özür dilemesini ister. Bu talebe uyulmaması veya aykırılığın
tekrarı halinde ihlâle konu olan programın yayını, bir ilâ on iki kez arasında durdurulur. Bu
süre içinde programın yapımcısı ve varsa sunucusu hiçbir ad altında başka bir program
yapamaz. Yayını durdurulan programların yerine, aynı yayın kuşağında ve reklamsız olarak,
Üst Kurulca hazırlattırılacak; Eğitim, kültür, trafik, kadın ve çocuk hakları, gençlerin
fiziksel ve ahlaki gelişimi, uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklarla mücadele, Türk dilinin güzel
kullanımı ve çevre eğitimi konularında programlar yayınlanır.
BASIN-YAYIN ARAÇLARI VE GÖREVLERİ:
Televizyon, radyo, faks, gazete, dergi, bilgisayar(İnternet), telgraf, telefon ve telsiz gibi
araçlar başlıca iletişim araçlarımızdır. Bunlardan gazete, dergi, internet, radyo ve
televizyon gibi yazılı, basılı, görsel ve işitsel yollardan birçok insana kısa sürede duygu,
düşünce ve bilgi aktarımını sağlayan araç-gereçlere basın-yayın araç-gereçleri denir. Basınyayın araçlarının başlıca görevleri şunlardır;
1-Doğru ve gerçek bilgi iletme görevi
2-Doğru ve gerçek haber iletme görevi
3-Tanıtım ve tarafsızlık görevi
4-Eğlendirme, insanların boş zamanlarının değerlendirilmesini sağlama görevi
9
5-Kültür seviyesini geliştirme ve karşılıklı etkileşim, kaynaştırma görevi
6-Kültürel değerlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması görevi
7-Kamuoyu oluşturma görevi
Kamuoyu Oluşumunda Kitle İletişim Araçlarının Önemi;
İnsanları ilgilendiren ortak konularda, genellikle sorunlarda yine insanlar tarafından üretilen
ortak çözüm yoluna, ortak düşünceye kamuoyu denir. Herhangi bir sorunun çözümünde
insanların geneline ulaşmak, onları bu konu hakkında yüz yüze bilgilendirmek oldukça zor ve
hatta imkansızdır. Dolayısıyla bu şekilde kamuoyu oluşturmak da imkansızdır. Oysa kitle
iletişim araçlarını kullanarak çok sayıda insana ulaşmak, bilgilendirmek, görüşlerini ve
desteklerini almak daha kolaydır.(Örneğin Kurtuluş Savaşı sırasında kamuoyu oluşturmak için
Mustafa Kemal’in Anadolu Ajansı, İrade-i Milliye ve Hakimiyet-i Milliye gazetelerini kurması
ve kullanması, günümüzde ise dumansız hava sahası oluşturalım kampanyasında kitle iletişim
araçlarının kullanılması gibi)Bu nedenle kamuoyu oluşumunda kitle iletişim araçlarının çok
önemli bir yeri vardır. Bu durum aynı zamanda kitle iletişim araçlarının bir görevidir.
KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ OLUMSUZ YÖNLERİ;
 Kişiler arası ilişkilerde yüz yüze etkileşimi bir anlamda ortadan kaldırdığı için
sosyalleşmeyi engeller.
 Uzun süre takip edildiği durumlarda sağlık sorunlarına yol açabilir.(göz bozukluğu gibi)
 Kontrolü sağlanmazsa zaman kaybına yol açan araçlar haline gelebilirler.
 Özellikle küçük yaştaki insanlarda şiddet, sihir, cinsellik gibi içerikli programlar ruhsal
bozukluklara yol açabilir, normal dışı eğilimlere yol açabilir.
TELEVİZYONDAKİ AKILLI İŞARETLER:
Televizyon yayınlarının içeriğiyle ilgili bilgilendirici bir sınıflama sistemidir. Bu sistem,
televizyon yayıncılarının, anne babaların ve genelde toplumun, çocukları ve gençleri
televizyon yayınlarının olası zararlı etkilerinden koruma sorumluluğunu yerine getirmelerinde
onlara yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır.
BASIN KONSEYİ MESLEK İLKELERİ:
 Yayınlarda hiç kimse; ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeyi ve dini inançları nedeniyle kınanamaz.
 Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; genel ahlak anlayışını, din duygularını,
aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı ya da incitici yayın yapamaz.
 Bir kamu müessesi olan gazetecilik mesleği, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet
edilemez.
10











Kişi ve kuruluşları eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan ve iftira niteliği
taşıyan ifadelere yer verilemez.
Kişilerin özel yaşamları, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında, yayın konusu
olamaz.
Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın ve
doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz.
Saklı kalması kaydıyla verilen bilgiler kamu yararı ciddi biçimde gerektirmedikçe
yayınlanamaz.
Suçlu olduğu yargı kararlarıyla belirlenmedikçe hiç kimse suçlu ilan edilemez.
Bir basın organının dağıtım süreci tamamlanmadan o basın organının özel çabalarla
gerçekleştirdiği ürün, bir başka basın organı tarafından kendi ürünüymüş gibi kamuoyuna
sunulamaz. Ajanslardan alınan özel ürünlerin kaynağının belirtilmesine özen gösterilir.
Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı makul nedenler bulunmadıkça
kimseye atfedilemez.
Gazeteci, mesleğinin saygınlığına gölge düşürebilecek yöntem ve tutumla haber
araştırmaktan sakınır.
İlan ve reklam niteliğindeki yayınların bu nitelikleri, tereddüte yer bırakmayacak şekilde
belirtilir.
Yayın tarihi için konan zaman kaydına saygı gösterir.
Basın organları, yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakkına saygı duyarlar.
SANSÜR: Gazete, dergi gibi basın organlarındaki yazı, resim, karikatür gibi unsurların
önceden devlet makamları tarafından incelenerek basım ve yayının yasaklanmasıdır.
TEKZİP: Yalanlama, düzenleme ve düzeltme demektir.Herhangi bir kişi veya bir kurum
hakkında herhangi bir basın yayın organında gerçeğe aykırı,asılsız bir haber ve bilgi
yayınladığı zaman o kişi veya kuruluşun isteği üzerine direkt veya mahkeme kararıyla dolaylı
yönden o basın yayın kuruluşunun yanlış,asılsız ve gerçeğe aykırı haberi,bilgiyi yalanlama ve
düzeltme yayınına tekzip denir.
PANEL: Dinleyiciler önünde, seçilmiş bir konuşmacı grubun bir konuyu tartışmak amacıyla
düzenlediği toplantı ya da açık oturumdur.
TEMEL HAKLAR:
HAK: İnsanların herhangi bir işi yapma yetkisine hak denir.
ÖZGÜRLÜK: İnsanların hiçbir insana zarar vermeden dilediği her şeyi yapabilmesine
özgürlük denir.
TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZİN GENEL ÖZELLİKLERİ:
1- Doğumla başlar, ölümle biter.
2- Evrenseldir. Dünya’nın her yerinde geçerlidir.
3- Dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez özellikler taşırlar.
4- Tamamı bir bütündür. Bir tanesi bile olmazsa veya kullanılmazsa diğerleri bir işe
yaramaz.
11
5- Sınırlandırılamaz.(Sıkıyönetim, savaş, bulaşıcı hastalıklar, nüfus sayımları gibi olağanüstü
durumlarda
yani insan hayatının söz konusu olduğu durumlarda Yaşama hakkımızın dışındaki diğer
tüm haklar
sınırlandırılabilir.)
6- Başkalarının hak ve özgürlüklerinin başladığı yerde bizim hak ve özgürlüklerimiz biter.
7- Her devlet düzenlediği anayasa ve yasalarla İnsan haklarını güvence altına almak
zorundadır.
ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ:
(Anayasa, Madde 20):Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme
hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Kişilerin özel hayatlarını kendilerinin izni olmaksızın topluma sergilemek doğru değildir.
Özel Yaşam: Meydana gelen herhangi bir olay sadece bir bireyi, o bireyin ailesini veya
çalışma arkadaşlarını ilgilendiriyorsa bu olay o insanın özel yaşamına ait bir olaydır.
Genel Yaşam: Meydana gelen bir herhangi bir olay bir kişinin yanı sıra yaşadığı mahalleyi,
kenti, ülkeyi veya tüm dünyayı ilgilendiriyorsa o olay genel yaşam içerisinde yer alan bir
olaydır.
Örnek: Herhangi bir insanın otomobilinin içinde ailesi ile birlikte sohbet ederek trafikte yol
ilerlemesi
o kişinin özel yaşamına ait bir olaydır. Fakat aynı bireyin az sonra kendisini ailesiyle yaptığı
sohbete kaptırıp dikkatini dağıtması ve kaza yapması genel yaşama yönelik bir olaydır.
HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜ:
(Anayasa, Madde 22):Herkes haberleşme özgürlüğüne sahiptir. Haberleşmenin gizliliği
esastır.
Bilgisi ve izni olmaksızın hiç kimsenin telefonu dinlenemez, mektupları açılıp
okunamaz.Bunlar yasalarla güvence altına alınmıştır.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ:
(Anayasa, Madde 26):Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla
tek başına
veya toplu olarak açıklama hakkına ve yayma hakkına sahiptir.
(Anayasa, Madde 28):Basın hürdür, sansür edilemez.
Basın özgürlüğü de insanların fikirlerini gazete, dergi, radyo ya da televizyon aracılığı ile
insanlara ulaştırma özgürlüğünü içerir.
KONUT DOKUNULMAZLIĞI:
(Anayasa, Madde 21): Kimsenin konutuna dokunulamaz. Çeşitli nedenlerle, yasayla yetkili
kılınmış kurumların yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz
ve buradaki eşyaya el konulamaz.
İnsanların kendi evlerinde rahatsız edilmeden yaşam sürme hakkı Anayasada güvence altına
alınmıştır.
YAŞAMA HAKKI:
12
(Anayasa, Madde 17):Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakkına sahiptir.
Yaşama hakkı, bütün hakların temelidir. Savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi
durdurulamaz, yok edilemez.
KİŞİ DOKUNULMAZLIĞI HAKKI:
(Anayasa, Madde 17):Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut
bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya
muameleye tabi tutulamaz.
Böylece kişinin yaşaması ve vücut bütünlüğü güvence altına alınmıştır.
SAĞLIK HAKKI:
(Anayasa, Madde 56):Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Sağlık hakkı insana beden ve tuh sağlığı içinde yaşama isteme hakkını verir.
EĞİTİM VE ÖĞRENİM HAKKI:
(Anayasa, Madde 42):Kimse, eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim
hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve
inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve
denetiminde yapılır.
İnsanın kendisini geliştirme ve sahip olduğu hakların bilincine varması eğitim yoluyla olur.
SEÇME VE SEÇİLME HAKKI:
(Anayasa, Madde 67):Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme,
seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk
oylamasına katılma hakkına sahiptir.
Seçme ve seçilme hakkı demokratik toplumlarda temel ilkelerden biridir.
DİLEKÇE HAKKI:
(Anayasa, Madde 74):Vatandaşlar ve karşılıklı esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet
eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili
makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir.
Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin(En geç 60 gün içinde) dilekçe
sahiplerine yazılı olarak bildirilir.
TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KÖTÜYE KULLANILMAMASI:
(Anayasa, Madde 14):Anayasa’nın hiçbir hükmü Anayasa’da yer alan hak ve hürriyetleri yok
etmeye yönelik bir faaliyette bulunma hakkını verir şeklinde yorumlanamaz.
13
TEMEL HAK
VE
ÇEŞİTLERİ
KİŞİ HAKLARI
(KORUYUCU HAKLAR)
SOSYAL VE
EKONOMİK
HAKLAR
SİYASİ HAKLAR
(KATILMA HAKLARI)
(İSTEME HAKLARI)
* Kişi Dokunulmazlığı
* Ailenin Korunması
* Özel Yaşamın Gizliliği
* Eğitim ve Öğrenim Hakkı
* Konut Dokunulmazlığı
* Çalışma Hakkı
* Haberleşme Özgürlüğü
* Sendika Kurma Hakkı
Hakkı
* Yerleşme ve Seyahat
* Toplu Sözleşme Hakkı
Özgürlüğü
* Düşünce ve İnanç Özgürlüğü
* Grev Hakkı
* Basın ve Dernek Kurma
* Sağlık hakkı
Özgürlüğü
* Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü
Hakkı
* Vatandaşlık hakkı
* Seçme ve Seçilme Hakkı
* Dilekçe Hakkı
* Kamu Hizmetlerine Girme
14
Download