SAĞLIK HABERCİLİĞİNDE “BULUŞ, KEŞİF VE TEKNOLOJİK YENİLİKLER”İN YERİ Prof. Dr. Erkan Yüksel Anadolu Üniversitesi, İletişim Bilimleri Fakültesi, Eskişehir [email protected] Bu bildiride Türkiye’de sağlık haberciliği kapsamında sunulan içeriklerdeki buluş, keşif ve teknolojik yeniliklerin yeri sorgulanmaktadır. Çalışmada kullanılan veriler “Türkiye’de Sağlık Konulu Yayıncılık İlkelerinin Belirlenmesi” adlı, TÜBİTAK ve Anadolu Üniversitesi destekli araştırma projesinden alınmıştır (Yüksel vd, 2013:128). Araştırma konusu bağlamında yeniden değerlendirilen veriler, sağlık ve medya profesyonelleriyle yapılan görüşmeleri ve medya içerik analizini kapsamaktadır. Genel olarak sağlık, sağlıklı yaşam ve hastalık konularında insanları aydınlatan, halk sağlığına koruma, geliştirme, farkındalık yaratma, bilinç kazandırma noktasında uzman görüşlerine dayanan bilgilerin aktarıldığı, sorunların, çözüm önerilerinin, tedavi yöntemlerinin, bu konudaki araştırma ve sonuçların halkın anlayabileceği bir dilde paylaşıldığı, her türlü yenilik, yöntem ve gelişmenin konu edildiği haber türüne “sağlık haberciliği” adı verilmektedir. Özellikle son 10 yıldır dikkati çeken bir gelişme gösteren sağlık haberciliği alanında ortaya çıkan içerikler, konunun uzmanı medya ve sağlık profesyonellerine sorulduğunda, büyük çoğunluğun bu içerikleri eleştirdikleri görülmektedir. 2013’de tamamlayan 150 kişiyi kapsayan görüşmeye dayalı araştırma sonuçlarına göre, sağlık profesyonellerinin %62.3’ü “halka doğru ve yeterli bilgi verilmiyor” demektedir. Pek çok eleştiri arasında “ilaç ve teknoloji öne çıkarılıyor” eleştirisini dile getirenlerin oranı %6.5’tir (Yüksel vd, 2013:128). Bu düşüncenin medya içeriklerindeki karşılığı acaba nedir? Aynı araştırmanın ikinci bölümünde medya içerikleri ele alınmıştır. Buna göre 2010 yılında Türkiye genelinde yayımlanan 1781 basın organı (yerel, bölgesel ve yaygın gazete, dergi ve ekleri), 52 televizyon kanalı ve 551 İnternet portalının içeriği çerçevesinde örneklem alınan basın grubunda 39.652 yazı, internette 9004 web sayfası ve televizyonda 10,408 video kaydı içerik analizi uygulamasıyla incelenmiştir (Yüksel, vd., 2013). Araştırmada gazete ve dergilerde en fazla işlenen temaların beslenme (%18.6), iç hastalıkları ve genel cerrahi (%16.6), onkoloji, kanser (%12.5), kardiyoloji, kalp damar cerrahisi (%10.4) ve sağlık kurumları, hastaneler (%10) olduğu belirlenmiştir. Tanımlanan temalar arasında “Buluş, keşif ve teknolojik gelişmeler” alt konusuna yer verilme oranlarına bakıldığında en yüksek oranın onkoloji, kanser teması içerisinde görüldüğü anlaşılmaktadır. Bu tema altında buluş, keşif ve teknolojik gelişme konularına yer verilme oranı; 295 haberle, %5.9 seviyesindedir. Ardından kardiyoloji, kalp damar cerrahisi teması içinde 153 haberle %3.7; iç hastalıkları ve genel cerrahi teması içerisinde 153 haberle %2.3; sağlık kurumları ve hastaneler teması içinde 82 haberle %2.1 düzeyinde buluş, keşif ve teknolojik gelişmeye dayalı değinmelerde bulunulmuştur. Televizyon içeriklerinde en fazla işlenen temalar beslenme, iç hastalıkları, güzellik (bakım, zayıflama), onkoloji, kanser ve sağlık bakanlığı şeklinde sıralanmaktadır. Onkoloji ve kanser teması içinde “Buluş, keşif ve teknolojik gelişmeler” alt konusuna yer verilme oranı gazete ve dergilerin iki katı düzeydedir. Bu temadaki 894 içeriğin 106’sında (%11,9) bu alt konuya bir şekilde değinildiği tespit edilmiştir. İnternette de onkoloji ve kanser konusu en fazla işlenen beşinci tema konumundadır. Bu tema içerisinde de “Buluş, keşif ve teknolojik gelişmeler” alt konusu 588 içerik arasında 41 içerikte (%7) ele alınmaktadır. Bu oran da gazete ve dergilerden daha fazladır. Ancak yayın sayısı bakımında değerlendirildiğinde gazete ve dergilerdeki içerik yoğunluğunun çok daha fazla olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Peki, medyanın sağlık alanındaki buluş, keşif ve teknolojik gelişmeleri bu düzeyde öne çıkarmasının nedenleri neler olabilir? En başta “yenilik” bir olayın “haber değeri” taşımasını belirleyen önemli unsurlardandır. Ancak kimi medya ve sağlık profesyonelleri konunun bu kadar “basit” olmadığını belirtmektedirler. Söz konusu buluş, keşif ve teknolojik gelişmeleri konu alan medya içeriklerinin arkasında kar amacı güden şirket yapılanmalarının, ticari ilişkilerin, rekabet ortamının etkilerinden söz edilmektedirler. Hatta konunun kapitalist ekonomik sistem içerisinde nasıl bir “sömürü düzeni” içerisinde konumlandığı açıklanmaya çalışılmaktadırlar. Eleştiriler insan sağlığının nasıl ticaret aracı haline getirildiğine ilişkin düşünceleri ortaya koymaktadır. Ancak meselenin diğer yanında da bu buluş, keşif ve teknolojik yeniliklerin insan sağlığına katkısını koymak gerekmektedir. İşte bu noktada belki de sağlık muhabirlerinin en zor görevi, hangi haberin içeriğindeki ticari kaygılar ve ilişkilerin ne kadar olduğunu anlayabilmek ve ona göre yayın kararına verebilmekten geçmektedir.