TBMM B: 75 7 . 3 . 2012 O: 1 Bu meyanda, televizyonlardaki evlilik programlarının kadın onuruna yakışmadığını, TV’lerin buna riayet etmelerini özellikle istirham ediyorum. Her türlü aşırı tavırdan ve uçtan uzak durulmalı. “Erkeğin otoritesini, egemenliğini kıralım.” derken feminizme de davetiye çıkarmamak gerekir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm dünya kadınlarının ülkemizin vefakâr, cefakâr, onurlu kadınlarının 8 Mart Kadınlar Günü’nü yürekten tebrik ediyorum. Dokuz yıldır Türkiye’de AK PARTİ olarak her alanda gerçekten çok yoğun bir mücadele yürütüyoruz. Yurt içinde demokrasinin standartlarını daha ileri seviyelere taşımanın, ekonomiyi büyütmenin, huzuru, güvenliği, istikrarı pekiştirmenin mücadelesini veriyoruz. Eğitim, sağlık, adalet ve emniyet başta olmak üzere Türkiye’yi her alanda çok daha huzurlu, kalkınmış, müreffeh bir ülke hâline getirmek için gayret ediyoruz, çalışıyoruz. Hiç kuşkusuz, bütün bu mücadeleyi insanlık için, adalet için veriyoruz. Ama bu mücadelede kadınların ve çocukların özellikle gözetildiğini, dikkate alındığını, her ne yapıyorsak öncelikle onlar için yaptığımızı vurgulamak istiyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun, savaşlar ve çatışmalar en önce kadınları ve çocukları hedef alıyor, en fazla onları vuruyor. Ekonomik krizler toplumda en fazla kadınları ve çocukları etkiliyor. Terör, göç, yoksulluk, aynı şekilde herkesten önce kadınları ve çocukları hedef alıyor. Antidemokratik uygulamalar, baskılar, zulümler, dayatmalar, kısıtlamalar maalesef en çok kadınlarımızı ve çocuklarımızı tahkir ediyor. İşte, AK PARTİ olarak Türkiye’de dokuz senedir gerçekleştirdiğimiz reformlar, yaptığımız yatırımlar, uygulamalar ve icraatlar, attığımız adımlar herkesten çok kadınları mutlu etti, onların yaşamlarında âdeta sessiz devrimler gerçekleştirdi. Eğitim imkânlarından en önce kadınların, kızların istifade etmesini amaçladık. Dokuz yılda eğitim noktasında, kızların okuma noktasında önemli başarılar elde ettik. Kızların okullaşma oranını yükselttiğimiz kadar üniversitelerde kız çocuklarına kılık kıyafetlerinden dolayı uygulanan faşizan dayatmaya ve baskıya biz son verdik. Sağlık alanındaki reformlarla en çok anneleri, çilekeş Anadolu kadınlarını biz gözettik. Terörle mücadeleyi “Bu ülkenin anneleri ağlamasın, kadınları dul kalmasın, çocukları yetim kalmasın.” diyerek kadınlarımız adına bir daha azimle, kararlılıkla yürüttük, yürütmeye devam edeceğiz. İşkenceye sıfır tolerans gösterdiğimiz kadar kadınlara yönelik şiddete sıfır tolerans gösterdik. Bu tasarıyla da kadınlara yönelik şiddete en kapsamlı, en kararlı şekilde önlemler getiriyoruz. Tabii burada sadece “kadın” demeyeceğiz, “mağdur” diyeceğiz çünkü bu kanun kapsamında gerek çocuklar gerekse erkeklerin de yararlanma durumu vardır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ olarak sadece Türkiye’de değil, bölgemizdeki, dünyadaki kadınların da haklarını en güçlü şekilde savunan biz olduk. Tunus’un, Fas’ın, Cezayir’in kadınları için sesimizi yükselttik. Afganistan’ın, Somali’nin, Bosna’nın, Irak’ın, Filistin’in, Suriye’nin kadınları için, çocukları için biz yüreğimizi ortaya koyduk. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle özellikle Van’ın kadınlarının, depremzede hanım kardeşlerimizin, Uludere’de çocuklarını kaybetmiş mahzun annelerimizin, Kuzey Afrika’nın, Somali’nin, Orta Doğu’nun yüzyıllardır çile çeken kadınlarının, Filistin’in, özellikle Gazze’nin, Şam’ın, Halep’in, Hama’nın, Humus’un, Itlip’in, Dera’nın mazlum ama mağrur kadınlarının 8 Mart gününü de tebrik ediyorum. Anadolu’nun elleri nasır tutmuş emektar annelerimizin de günlerini tebrik ediyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz bu yasayla neler getiriyoruz? Bu yasayla getirmek istediğimiz en büyük şey, özellikle kurmuş olduğumuz aile merkezleriyle birlikte, şiddete maruz kalan kişinin, öncelikle şiddet uygulayanla arasındaki husumeti derinleştirmemek babından, öncelikle adliyeye gitmeden önce bu merkezlerde gerekli rehabilite ve eğitim çalışmalarına önem verilecektir. Dolayısıyla, adliyeye gidildikten sonra yapılacak koruma tedbirlerinin belki de ailenin bir araya gelmesine, buradaki huzursuzluğu derinleştireceğinden dolayı bu önleyici bir tedbirdir, önemlidir diye düşünüyorum. - 1005 - NURİ 192-195