T. B. M. M. B:47 dır. Bu yıl' içerisinde yürürlüğe konacak yönetmelikte öngörülen bu yöntemle, hem çevresel faktörlerin projelerle ilgili ka­ rarlarda etkinliği artacak, hem de özel­ likle sanayiciler için, uzun, yıldırıcı ve hatta bazen gereksiz bürokratik işlemler giderilmiş olacaktır. Çevre konularında etkin tedbirlerin alınması, çağdaş yöntemlerin ve ileri tek­ nolojilerin kullanılmasına imkân veren parasal kaynaklara ihtiyaç göstermekte­ dir. Ancak, konuşmamın başında da be­ lirttiğim gibi, çevrenin korunması ve kir­ liliklerle mücadelede kullanılan parasal kaynaklar, daima, ülke kalkınmasına eko­ nomik yararlar getirmektedir. Bu bakım­ dan, bu konuda akıllıca yapılacak yatı­ rımlar yalnızca gerekli değil, ülkemiz ge­ leceği için aynı zamanda zorunludur. Çevre konularına bugünden gösterece­ ğimiz hassasiyet, gelecek nesillerin daha müreffeh ve sağlıklı çevrelerde yaşaması­ nın teminatı olacaktır. Teşekkür eder, saygılar sunarım. (ANAP sıralarından alkışlar). BAŞKAN — Teşekkür ederim. SHP Grubu adına, Sayın Erol Köse; buyurun efendim. (SHP sıralarından al­ kışlar). SHP GRUBU ADINA EROL KÖSE (Kocaeli) — Sayın Başkan, sayın millet­ vekilleri; Çevre Genel Müdürlüğü bütçe­ si üzerinde Sosyaldemokrat Halkçı Parti Grubu adına görüşlerimizi belirtmek üze­ re söz almış bulunuyorum; şahsım ve grubum adına sizleri saygıyla selamla­ rım. Bilindiği gibi, çevre, insanın doğumun­ dan ölümüne kadar yaşamı boyunca iliş­ kilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Bu dış ortamda fiziksel ve biyolojik unsurlar do­ ğada öyle bir denge oluşturmuşlardır ki, tm unsurlardan herhangi birinin tahrip 6.4.1988 O: 2 edilmesi veya yok edilmesi bu doğal den­ geyi bozarak, daha sonra telafisi mümkün olmayan, mümkün olsa bile büyük kay­ nak kullanımına neden olacak sonuçlar doğurmaktadır. Ekolojik dengenin unsurlarından her­ hangi birinin tahrip, ve yok edilmesi, tüm sistemi bozarak, çevre sorunlarım ortaya çıkarmaktadır. Gelişme süreci içinde ilk insan, doğadan sağladığı kaynaklardan kendi yaşamını sürdürmeye çalışırken, kendi refahı için bazı şeyler üretmeye başlamış, her ürettiğinin ardında da ar­ tıklar bırakarak çevresini kirletmiştir; ancak, kirlenme çok mütevazı boyutlarda kaldığı için sağlıklı yaşamını, ekolojik sis­ temi bozmadan sürdürebilmiştir. insan, tarım alanlarına çevirebilmek, yapay çevre oluşturabilmek ve yakacak olarak kullanabilmek için ormanları plansız olarak kesmiş, açma yapmış, yap­ tığı tahribatın sonunda da yağış rejiminin bozulmasına neden olduğu gibi, sel bas­ kınlarına ve toprak erozyonuna da sebep olarak, yine kendisi için çok gerekli olan toprağın denize akmasına ve çevrenin ço­ rak kalmasına neden olmuştur. tnsan, doğal kaynakları kullanarak ekonomik faaliyetlerde bulunurken, yeni teknolojiler geliştirmek suretiyle de do­ ğal çevreyi bozmuş, kendisi için yarattığı yapay çevre de bir süre sonra yine ken­ disi için sorun olmaya başlamıştır. Sanayileşme ile birlikte, ihsanlar, sa­ nayinin yoğun olduğu yörelere doğru gö­ çe başlamışlar, bulundukları yerlerde sa­ nayi malları üretiminin en önemli unsur­ ları oldukları halde, kendi modern yaişamlan için, kendi refahları için ürettik­ lerinin, yanlış üretim ve yanlış tüketim­ den dolayı, yine kendilerine zarar verdiği bilincine çok sonraları varmışlardır. Kuş­ kusuz, bu bilinçlenme, eğitim seviyeleri, kültür seviyeleri yüksek olan ülkelerde ve — 196 —