T. B. M. M. B : 39 çalışan insanının da önemli sorunlarına eğilmek zo­ rundadır. 35 yıllık demokrasi pratiğine rağmen, işçi hakları konusunda, Türkiye'nin, halen daha, Ulus­ lararası standartların gerisinde bulunuyor olması, gerçekten, 35 yıllık demokrasi pratiğinden sonra hü­ zün verici bir tablodur. Sayın milletvekilleri, işçi sorunları deyince, önce­ likle, Sayın Başbakanın, asgarî ücretle ilgili olarak, devletin televizyonunu kullanarak kamuoyuna gene doğru bilgi vermediğini söylemek zorunluluğunu du­ yuyorum. İnanınız, Sayın Başbakanın doğruları söy­ lemediğini sık sık ifade etmek durumunda kalmam bana da mutluluk vermemektedir; ancak, son ilan edilen asgarî ücretin, bir önceki asgarî ücretten da­ ha çok satın alma gücü sağladığı iddiasını yanıtsız bırakmak da mümkün değildir. Sayın milletvekilleri, bu hükümetin tespit ettiği son asgarî ücret, bir önceki asgarî ücretten önemli ölçüde daha az satın alma gücünü temsil etmektedir. Son asgarî ücretin tespit edildiği günün fiyatlarıyla, bir önceki asgarî ücretin saptandığı günün fiyatları asıl alındığında, işçi, aşağı yukarı her malda, bu ma­ la sahip olabilmek için, emeğini bugün daha uzun bir süre satmak zorunda bırakılmıştır. Bir önceki as­ garî ücretin geçerlilik kazandığı gün işçi, örneğin eti 8 saat 45 dakika, beyaz peyniri ise 8 saat 5 dakika çalışarak alabiliyordu. Son asgarî ücretin tespit edildiği, günün fiyatla­ rıyla ise, işçi 1 kilogram eti ancak 10 saat 50 daki­ ka; peyniri ise, 9 saat 23 dakika çalışarak satın al­ mak imkânına sahip oluyordu; 1 kilogram* zeytin için işçi, artık, 2 saat 35 dakika, süt için 31 dakika, sıvı yağ için 43 dakika, sana yağı için 1 saat 28 da­ kika daha fazla çalışmak zorunda bırakılıyordu; işçi, bir ton odun alabilmek için 22 saat 14 dakika, bir ton kömür için ise 40 saat 46 dakika daha fazla çalışmak zorunda kalıyordu. Bunlar, işçilerimize birbuçuk yıl­ da yaşatılan büyük geçim kayıplarıydı. Bu kayıpları sineye çekmek kolay değildi; ama, daha zor olanı, Başbakanın,, kendilerine doğruyu söylememiş olma­ sıydı. (SHP sıralarından alkışlar). 9 , 12 . 1985 0: 2 reçeteleri, şifa tabletleri beklemiyor; hiç kimseden, kendisi adına bir çözüm talebi yok. O, yalnızca ken­ di siyasal varlığını gerçekleştirmek, siyasal kararlara siyasal ağırlığını koymak istiyor. Partimiz SHP'ye duyduğu büyük güven de, parti kasasında şifa reçetelerinin yığılmış olması nedeniy­ le değildir; biliyor ki, bir SHP iktidarında, toplum­ da demokratik dengeler, geleneksel ve evrensel gü­ zellikleriyle yeniden inşa edilecektir. (SHP sıraların­ dan, «Bravo» sesleri, alkışlar). O zaman, halk bili­ yor ki, kendisi yok sayılmayacak, kendisi tebaa gibi gözükmeyecek, kendisi, kendi sorunlarını çözmeye başlayacak. Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin sorunları elbet­ te hafif sorunlar değildir; ama biz bu sorunlardan hiç ürkmüyoruz. Türk toplumunda, işçisinden öğ­ retmenine, köylüsünden sanatçısına kadar, her alan­ da büyük bir birikim vardır. Bu sorunların üstüne toplumla birlikte, onunla dayamşarak ve onunla so­ rumlulukları paylaşarak vardınız mı, çözersiniz, sö­ ker atarsınız. Türkiye'de sorunlar yumağının çözül­ meden öylesine durmasının ve hatta giderek yumaklaşmasının nedeni, sorunların çözülmez niteliğinden kaynaklanmıyor; zorluk, sorunları alt edebilecek toplumsal gücün, birikimin ve yaratıcılığın önüne setler, barikatlar ve barajlar konulmuş olmasından doğuyor. (SHP sıralarından alkışlar). Bunları bir kez tutup kaldırdınız mı, sorunlar yumağı çözülmeye başlayacaktır. Var olan tüm sorunlarımızı aşma ve çözme yo­ lunda SHP'nin tek bir reçetesi ve tek bir anaseçeneği vardır; bunun adına, kısaca, «demokrasi» diyoruz. (SHP sıralarından, «Bravo» sesleri, alkışlar). Uzunca bir süredir toplum, salt, sorunlarını ya­ şamaya; ama sorunlarını çözme yollarını özgürce aramamaya mahkûm edilmiş bulunuyor. Yukarıda, tepelerde, birileri durmadan sorunlar yaratıyorlar ve toplum onları yaşamaya ve göğüslemeye âdeta mec­ bur ediliyor. Eğer bir toplum, sorunlarıyla da yaşa­ mak zorunda kalıyorsa, hiç değilse sorunlarını da kendisi yaratmış ve kendisi çözememiş olsun. Sayın milletvekilleri, burada açıkça ifade etmek istiyorum: Türkiye'de, halkın var olan, karar süreç­ Sayın milletvekilleri, bugün Türkiye'de daha az lerine duydukları yabancılaşma giderilmeden hiçbir insan iş buluyor; daha az iş bulan insan, daha az şey düzeltilemez ve düzeltilemeyecektir. Bu nedenle, ekmek yiyor. Bu yadsınamaz bir gerçek; ama buna daha çok katılım talep ediyoruz, daha çok çoğulcu­ rağmen Türk insanının sıkıntısının temeli bu değil­ luk istiyoruz ve daha çok demokrasi öneriyoruz. dir. Türk insanı, daha çok demokrasi, daha kısıntı­ (SHP sıralarından alkışlar). sız hak ve özgürlükler ve daha iyi çalışan bir hukuk Sayın milletvekilleri, bu iktidarın bir büyük anadevleti içinde sorunlarının üstesinden gelebileceğine 1 inanıyor. O, kimseden mucizevî formüller, kurtuluş | zaafı vardır; o da, demokrasiyi sevmemesi ve de— 453