aylık makroekonomik görünüm

advertisement
AYLIK MAKROEKONOMİK GÖRÜNÜM
 Küresel görünüm: Volatilite üst seviyeye çıkarken… Ekim ayı başında Uluslararası Para Fonu (IMF)
Başkanı Christine Lagarde, Washington’daki IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantısında küresel ekonominin bir
dönüm noktasında olduğunu belirterek, ekonomideki iyileşmenin vasat ve dengesiz olduğuna dikkat çekti.
Daha sonra ise Fed, 16-17 Eylül’de gerçekleştirilen toplantının tutanaklarında petrol fiyatlarındaki sert
düşüşün yanında Euro Bölgesi’nde büyümenin görünümüne ve dolardaki değer kazanımına ilişkin endişelerini
dile getirdi. Bu açıklamaların ardından piyasalar birdenbire tamamen farklı bir dünyada olduğumuza inanınca,
varlık fiyatlarında enflasyonun ve küresel büyümenin yavaşladığına yönelik endişelerle tetiklenen sert bir
düzeltme gerçekleşti. Her ne kadar bu yönde endişeler tamamen temelsiz olmasa da Ekim ayı toplantısında
Fed’in duruşunda her iki yönde de bir değişiklik beklemiyoruz. Fed büyük ihtimalle üçüncü niceliksel
gevşemeyi (QE3) aylık 15 milyar dolarlık tahvil alımını da sonlandırarak tamamlarken güvercin retoriğini ise
koruyacaktır. Bu kapsamda “kaydadeğer bir süre” ifadesi Ekim ayından ziyade Aralık ayı toplantısında
değiştirilebilecek bir gündem maddesi olabilir. Yine de önümüzdeki dönemde atılacak adımların verilere bağlı
olmasını ve mevcut durumda takvime bağlı olan sözlü yönlendirmelerin de bu prensip etrafında
şekillenmesini bekliyoruz. Diğer taraftan ECB ise varlığa dayalı menkul kıymet ve teminatlı bono alım
programına
başlarken
niceliksel
gevşeme
(QE)
ihtimali
ise
ECB’nin
özel
sektör
tahvili
almayı
değerlendirebileceğine yönelik spekülasyonlarla bir miktar daha artış gösterdi. Ancak bu yönde bir kararda
Aralık ayında gerçekleştirilecek olan TLTRO ihalesine gelecek talebin belirleyici olacağını düşünüyoruz. Benzer
şekilde Çin Merkez Bankası’ndan gelen destekleyici adımlar da son dönemde artış gösterdi. Özetle, enerjide
dışa bağımlı bir ülke olması nedeniyle petrol fiyatlarındaki düşüşün sağladığı fayda sayesinde Türkiye başta
olmak üzere küresel finansal koşullar gelişmekte olan ülke piyasaları için destekleyici bir zemin yaratıyor.
 Para
Politikası:
Merkez
Bankası’nı
baştan
çıkarmaya
çalışıyorlar…
Kanımızca,
küresel
makroekonomik görünüme ilişkin algı yurtiçi finansal koşullardaki daha fazla sıkılaşma riskini büyük ölçüde
azalttı. Aslında bu durumun oldukça rahatlatıcı bir unsur olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yine de para politikası
duruşunda gevşemenin kaçınılmaz olduğu anlamına gelmez. Nitekim önümüzde; Fed politikalarında
normalleşme süreciyle ilgili belirsizliklerden kaynaklı küresel piyasalarda volatilite dâhil olmak üzere, yeniden
dengelenmenin sürdürülebilirliği ve TCMB'nin kredibilite kaybı gibi pek çok engel var. Petrol fiyatlarının
mevcut seviyelerde seyredeceği, TL’nin daha istikrarlı olacağı ve ABD tahvil faizlerinin düşük kalacağı gibi bir
rüya senaryonun kalıcı olması durumunda TCMB’nin gevşeme eğilimine geçme yönünde istekli olabileceği
gerçeğini kabul ediyoruz. Para politikasında değişiklik olacağına yönelik güçlü bir sinyal için ise Ekim ayında
belirgin şekilde sıkı olan ve bu kapsamda BIST repo faizinin %11 civarına yükselmesine de neden olan likidite
duruşunu izlemeyi tercih ediyoruz. Dolayısıyla para politikasında gevşeme olacağına yönelik beklentilerin
artmasını sağlayacak ilk adım bankalararası repo faizini mevcut politika faizine yaklaştırmak olacaktır.
 Ekonomik görünüm: Bela değil, lütuf… Küresel ve yerel ekonomilerin güncel görünümüne baktığımız
zaman, ekonomik göstergeye dair favori öncü gösterge olan küresel PMI endeksi (Satın Alma Yöneticileri
Endeksi) Eylül ayında, 52,2 seviyesi ile Mayıs 2014’ten bu yana en düşük seviyeye geriledi. Dahası PMI’lar Çin
ve gelişmekte olan ülkeler hariç her yerde daraldı. Türkiye nezdinde ise, sanayi üretimi Ağustos ayında bu
sefer olumlu sürpriz yapsa da, 3Ç’deki resmin 2Ç’den çok farklı görünmüyor olmasına rağmen, 2014 geneli
için %3 olan GSYH büyümesi beklentimiz üzerindeki risklerin dengeli olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan, dış
dengelere baktığımızda Ağustos verileri itibariyle 12 aylık birikimli cari açık 48,9 milyar dolara (GSYH’nin
%6,1’i) yükselmiş oldu. Ancak bu yükseliş, cari açıkta süregelen dengelenmede geri dönüşten ziyade belirgin
bir ivme kaybına işaret ediyor. 2014 geneli için cari açığın GSYH’ye oranının 47 milyar dolar ile %5,8’e doğru
hafif azalmasını bekliyoruz. Enflasyon tarafında ise, yıllık TÜFE ve çekirdek enflasyon hâlâ yüksek seyretse de
Eylül ayında sırasıyla %8,90 ve %9,25’e belirgin şekilde gerilerken hizmet fiyatları ise düşmeye karşı direncini
bir kez daha korudu. Ancak petrol fiyatlarında son dönemde yaşanan keskin düşüş kalıcı hale gelebilirse hem
cari denge hem de enflasyon açısından olumlu yansımaları olabilir. Kabaca bir hesaplamayla, petrol
fiyatlarındaki her 10 dolarlık veya %10’luk düşüş, cari açıkta sırasıyla 5,0 milyar dolar ve manşet TÜFE’de ise
0,40 yüzde puanlık iyileştirmeler getirebilir. Bu nedenle, ileriye dönük iyileşmeler sayesinde en azından
önümüzdeki yıl için bu alanlarda daha iyi bir perspektif çizilebilir.
Bu rapor Burgan Yatırım Menkul Değerler A.Ş. tarafından hazırlanmıştır. Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı
kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel
sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun
olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Raporda yer alan içerik, müşterilerin verilen stratejilerden kârlı çıkacağının ya da zararlarının limitli olacağının, Burgan Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
tarafından verilmiş sözü veya garantisi olarak kabul edilemez. Burada yapılan analizlere dayanarak ve özellikle kaldıraç sistemi kullanan piyasalara
yapılan yatırımlar zararla da sonuçlanabilir. Bu raporun ticari amaçlı kullanımı sonucu oluşabilecek zararlardan dolayı kurumumuz ve kurumumuz
çalışanları hiçbir sorumluluk üstlenmemektedir. Bu raporda yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan derlenmiş olup doğrulukları
ayrıca araştırılmamıştır. Bu nedenle, bu bilgilerin tam veya doğru olmamasından, kullanılan kaynaklardaki hata ve eksik bilgilerden dolayı
doğabilecek zararlar konusunda kurumumuz ve kurumumuz çalışanları herhangi bir sorumluluk kabul etmez. Raporda yer alan bilgiler Burgan
Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’nin yazılı izni olmadan çoğaltılamaz, yayınlanamaz veya üçüncü kişilere gösterilemez.
Download