haftalık bülten haftalık bülten 31 Ocak 2011 Geçen haftanın özeti Merkez Bankası 2011 yılı enflasyon tahminlerini sınırlı da olsa revize etti. Merkez Bankası (MB), birinci çeyrek enflasyon raporunda 2011 enflasyon tahminini %5.4’ten %5.9’a revize etti. Enflasyon tahmininde yukarı yönlü bir revizyon bekliyorduk ve geçen haftaki PPK açıklamasında 2011 enflasyonunun hedeflerle uyumlu olacağı öngörüldüğünden revizyonun büyüklüğünün sınırlı olacağını tahmin etmiştik. Bu revizyonda rol oynayan faktörlerin tamamı arz yönlü. Bu bağlamda, MB gıda enflasyonuna dair varsayımını %7’den %7.5’e yükseltirken, petrol fiyatlarına ilişkin varsayımını varil başına 85 dolardan 95 dolara, ortalama ithalat enflasyonuna ilişkin varsayımını ise %6.1’den %10.9’a çıkardı. Raporda bu değişikliklerin toplam etkisinin manşet enflasyonda 0.5 yüzde puanlık artışa denk geldiği belirtiliyor. Beklediğimizin aksine, daralan çıktı açığının MB’nin tahminlerine bir etkisi yok, çünkü MB parasal sıkılaşmadan dolayı çıktı açığının daha yavaş kapanacağı düşüncesinde. Tahmin ettiğimiz gibi, raporda politika araçlarının gelecekte izleyeceği patikaya dair ipucu verilmiyor. Başkan Durmuş Yılmaz konuşmasında, zorunlu karşılıkların ve politika faizinin ileride nasıl kullanılacağına ilişkin yorum yapmazken politika paketinin nette sıkılaşmaya neden olacağını belirtmekle yetindi. Başkan’ın politika araçlarına yönelik söylediği tek şey sıkılaştırma sürecinde bu araçların aynı ya da ters yönlü bir şekilde kullanılabileceğiydi. Merkez Bankası’nın raporda üzerinde durduğu risklerden en fazla göze çarpanı gelişmiş ülkelerdeki iktisadi durgunluğun ve dolayısıyla niceliksel genişlemenin süresinin uzaması ve bu durumun parasal koşullarda gevşeme ihtiyacına yol açması. Diğer taraftan, küresel ekonomide meydana gelecek beklenenden hızlı toparlanmanın da faiz artırımı ve zorunlu karşılık artırımlarını beraber gündeme getirebileceği belirtiliyor. Son olarak, rapor emtia fiyatlarında süreklilik arz eden bir artışın parasal sıkılaşmanın daha da agresif olmasını gerektirebileceğini vurguluyor. Ancak, MB, bu senaryo altında uygulanacak sıkılaştırıcı politikaların yapısının sermaye girişlerine ve kredi büyümesine bağlı olacağını söylüyor ki bu da MB’nin böyle bir senaryoda dahi faiz artırımlarından mümkün olduğunca kaçınacağı anlamına geliyor. 2011’in birinci çeyreğinde oluşacak dezenflasyonist ortamın, MB’ye gelişmiş ülkelerle faiz farklarını düşürmek için fırsat verdiğine dair düşüncemizi koruyoruz ve bu fırsatın MB tarafından kullanılacağını tahmin ediyoruz. Bu bağlamda, önümüzdeki iki ay zorunlu karşılık artırımlarıyla desteklenen faiz indirimlerinin devam edeceğini düşünüyoruz. İndirimlerin büyüklüğü konusunda kesin bir yorumda bulunmak zor fakat bizim düşüncemiz, MB’nin 25 baz puan ile yetinmek İnan Demir +(90) 212 318 5087 [email protected] Başak Karaaslan +(90) 212 318 5096 [email protected] Cevdet Çağdaş Ünal +(90) 212 318 5086 [email protected] haftalık bülten zorunda olmadığı yönünde. Aksine, eğer kredi büyümesine ilişkin veriler MB’nin sıkılaşma hedefini desteklerse, daha büyük miktarlarda bir indirim – örneğin 50 baz puan – beklenebilir. İkinci çeyrekten itibaren yükselen manşet enflasyonla ve yeni başkan atanması gündemi ile karşılaşacak MB için faiz indirimine devam etmek zor görünüyor. Beklentimiz olası bir parasal sıkılaşmanın da zorunlu karşılık artırımlarıyla gerçekleştirileceği yönünde. Elbette MB’nin faiz yükseltmesini gerektirecek risklerin farkındayız; fakat baz senaryomuzda gelişmiş ülkelerdeki faiz oranları sıfıra yakın olduğu sürece MB’nin faiz artırımına gitmeyeceğini öngörüyoruz. Bu bağlamda öngörümüzün, MB’nin belirttiği risk senaryolarının sadece birinde faiz artırımından söz etmesiyle de desteklendiğini düşünüyoruz. Zorunlu karşılık artırımları: Merkez Bankası sıkılaştırma sözünü tuttu. Merkez Bankası (MB) merakla beklenen zorunlu karşılık uygulamarındaki değişiklikleri açıkladı. Buna göre; vadesiz hesaplara uygulanan zorunlu karşılık oranı (ZKO) 400 baz puan artırılarak %12’ye, 1 ay ve 3 ay vadeli mevduatlara uygulanan ZKO 200 baz puan artırılarak sırasıyla %10’a ve %9’a, repolara uygulanan ZKO 100 baz puan artırılarak %9’a yükseltilirken uzun vadeli mevduatlara (6 ay ve üstü) uygulanan ZKO’lar değiştirilmedi. Değişiklikler 4 Şubat’tan itibaren yürürlüğe girecek ve bankalar 18 Şubat itibariyle yeni oranlara göre ödeme yapacaklar. ZKO’da yapılan bu değişikliklerle MB piyasadan 9.8 milyar TL’lik likidite çekmeyi hedefliyor. Merkez Bankası’nın Perşembe günü verdiği faiz indirim kararını kısa vadeli yükümlülüklere uygulanan zorunlu karşılıkları 100 baz puan artırarak destekleyeceğini düşünüyorduk ki böylece 25 baz puanlık faiz indiriminin net etkisi genişletici olmayacaktı. Ancak gerçekleşen değişiklik bizim tahmin ettiğimizden de büyük oldu. Bu bağlamda, emin olmak zor olsa da, bu artırımlarla beraber politika paketinin net etkisinin sıkılaştırıcı olacağını düşünüyoruz. Bu durum şüphesiz ki Merkez Bankası’nın kredibilitesi açısından umut verici. Özellikle finansal istikrara yapılan vurgunun bazı kesimlerin Merkez Bankası’nın fiyat istikrarına verdiği önemi sorgulamasına neden olduğunu düşünürsek, bu açıklama bu tip endişeleri dindirmesi açısından büyük önem taşıyor. Aralık ayı dış ticaret açığı geçen senenin %75 üzerinde. Aylık dış ticaret açığı 8.7 milyar dolar olarak açıklanırken bu rakam bizim beklentimiz olan 8.9 milyar doların altında fakat 8.1 olan piyasa beklentisinin üzerinde. Böylelikle 2010 yılında toplam dış ticaret açığı 71.6 milyat dolar ile GSYH’nın %9.6’sına ulaştı. 2009 yılıyla karşılaştırdığımızda dış ticaret açığın %85, ihracatın %11.5 ve ithalatın ise %31.6 artış kaydettiğini görüyoruz. Öte yandan, mevsimsellikten arındırılmış dış ticaret açığı %25 ile Şubat 2009’dan itibaren kaydettiği en yüksek aylık daralmayı yaşarken bunda %6.4 oranında aylık düşüş gösteren ithalata karşı aylık %10.5 artış kaydeden ihracatın etkili oldu. İhracattaki bu büyüme oranı Haziran 2009’dan beri görülen ilk iki haneli oranken ithalattaki düşüş de Ocak 2009’dan itibaren yaşanan en yüksek düşüş oranı. Aralık ayında ihracatta gördüğümüz artış, reel kesim güven endeksinin alt kalemlerinden ihracat siparişlerindeki olumlu tabloyla uyumlu. Aynı şekilde haftalık bülten Ocak ayı reel kesim güven endeksinde de ihracat siparişlerinde güçlü bir artış öngörülüyor.Bu kadar az veri ile herhangi bir sonuca varmanın çok acele olduğunu biliyoruz. Ancak, Merkez Bankası’nın Türkiye ekonomisini dengeye getirme hedefiyle uyguladığı önlemlerin (iç talebe değil dış talebe dair) başarı sinyalleri verdiğini söyleyebiliriz. Bu önlemlerin başarılı olup olmayacağını değerlendirmek için önümüzdeki aylarda da verileri dikkatle takip edeceğiz. Reel sektör güven endeksi Ocak’ta artış kaydetti. Reel sektör güven endeksi geçen aya göre 7.2 puan artarak Mayıs 2010’dan beri en yüksek seviyesi olan 113.6’ya ulaştı (100 seviyesi iyimserlik ile kötümserliği ayırıyor). Aylık artışa en önemli destek gelecek 3 aya dair üretim hacmi ve ihracat sipariş miktarı beklentilerinden geldi. Özellikle 2010 Mart-Kasım periyodunda sürekli düşüş gösteren ihracat siparişlerinin son iki aydır artış gösteriyor olması kaydadeğer bir detay olarak görünüyor. Diğer taraftan kapasite kullanım oranı Aralık’ta %75.6’dan %74.6’ya geriledi. Fakat, bu düşüşün mevsimsel faktörlerden kaynaklandığını, aylık bazda 0.1 yüzde puan artış kaydederek %77.2’ye yükselen mevsimsellikten arındırılmış endekse bakarak anlayabiliyoruz. Bu seviye 2008 Ağustos’tan beri ulaşılan en yüksek seviye olmasına rağmen kapasite kullanımı hala kriz öncesi dönemde yakalanan ortalamanın 3 yüzde puan gerisinde yer alıyor. Önümüzdeki haftaya bakış Ocak enflasyon oranı Perşembe günü açıklanacak. Beklentimiz tüketici fiyatlarının aylık bazda %0.05 gibi çok sınırlı bir artış göstermesi yönünde, piyasa beklentisi ise %0.50 seviyesinde bulunuyor. Gerçekleşmenin beklentimizle uyumlu olması halinde yıllık enflasyon Aralık’taki %6.4 seviyesinden %4.5’e gerileyecek. Bu gerilemenin enflasyon beklentilerinin daha da düzelmesini sağlayarak yeni bir faiz indirimini destekleyeceğini düşünüyoruz. Ancak faiz kararı yine de enflasyon verisinin detayları, kredi büyümesi ve kur gelişmelerine bağlı olacaktır. Bu hafta yayımlanacak diğer veriler ise Ocak İstanbul enflasyonu, TİM ihracat verisi ve PMI olacak. Bu verilerin tümü yarın yayımlanacak. Hazine bu hafta dört ihale düzenleyecek. Bugün Hazine üç yıl vadeli sabit kuponlu tahvil ile 7 yıl vadeli değişken faizli tahvili ihraç edecek.Yarın ise piyasanın gösterge kağıdı olan 7 Kasım 2012 itfa tarihli iskontolu tahvil ile 5 yıl vadeli sabit kuponlu tahvil ihraç edilecek. Hazine Çarşamba günü 11.6 milyar TL’lik kısmı piyasaya olmak üzere 14.5 milyar TL tutarında iç borç itfası gerçekleştirecek. haftalık bülten Bu rapor, Finansbank Hazine Araştırma ve Satış Grubu tarafından müşterilerini bilgilendirmek amacıyla düzenlenmiştir. Raporun Finansbank ile ilişkili bir kuruluşun müşterisi tarafından kullanılabilirliği, alan kişi ve bu kuruluş arasındaki akdi ilişkiye tabi olacaktır. Bu raporda sunulan bilgi, yorum ve tavsiyeler raporu hazırlayan Finansbank Hazine Bölümü’ne ait görüşleri yansıtmakta olup yatırım danışmanlığı hizmeti kapsamında değildir. Mali durum ile risk ve getiri tercihlerinin çeşitliliğini göz önünde bulundurunca sadece bu raporda yer alan görüşlere dayanarak verilecek yatırım kararları beklentilere uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu rapordaki bilgilerin derlenmesinde güvenilirliğine inanılan sağlam kaynaklardan faydalanılmıştır; ancak bilgilerin doğruluğu bağımsız olarak teyit edilmemiştir. Finansbank bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğü konusunda garanti vermemekte ve doğabilecek hatalarda sorumluluk üstlenmemektedir. Raporda sunulan bilgiler üzerinde önceden belirtilmeksizin değişiklik yapma hakkı saklıdır. Finansbank ve ilişkili kuruluşlar ile bu kurumlarda çalışan personel araştırma raporlarında sözü edilen menkul kıymetlere yatırım yapabilir ve zaman içerisinde pozisyonlarını değiştirebilir. Bu raporda yer alan bilgilerin bir kısmı ya da tamamının kopyası çıkarılamaz ya da dağıtılamaz.