KUR`AN - Tokyo Camii

advertisement
TOKYO CAMİİ CUMA HUTBESİ
11 Aralık 2015
KUR’AN
Muhterem Müslümanlar!
Vahiy
yoluyla
indirilen
Kur'ân'ı,
Efendimiz(SAV) yirmi üç yıllık süreçte, kendisine
geldiği gibi ayetler ve sûreler şeklinde insanlara
tebliğ etmiş, çeşitli malzemeler üzerine yazılı
bulunan sure ve ayetler Hz. Ebu Bekir döneminde
toplanarak kitap haline getirilmiş ve Hz. Osman
zamanında da çoğaltılarak ülkenin büyük
şehirlerine gönderilmiştir. Hz. Peygamber'den
günümüze kadar Kur'ân, "ilahî-kutsal" metinler
ISLAM
içerisinde Allah'tan geldiği şekliyleOF
muhafaza
edilen tek kitaptır.
Allah’ın kelâmı olması
ve
“icaz
özelliği”nin
yanında İslam dininin inanç,
ibadet, ahlak ve muamelatla
(hukukla) ilgili hükümlerini
vazeden bir kitap olması
Kur’an’ın
en
belirgin
özelliğidir.
Allah’ın
birliğinden ve sıfatlarından,
ahiret hayatından; cennet
ve cehennemden haber
verir. Buna ilaveten Kur’ân,
öğüt ve ibret maksadıyla,
önceki peygamberler ve
milletlerden bahseder, geçmişe dair tarihî, sosyal
olayları içeren “kıssalar” nakleder. İnsanlara
adaletle muamele etmeyi ve “takva” sahibi olmayı
emreden Kur’ân, kendisini “insanlar için bir öğüt
ve hidayet rehberi”1 olarak tanımlar
Kur’ân öncelikle insanı, kendi yaratılışı ve
kâinattaki ahengi derinliğine düşünmeye davet
eder. Bu davet insana evrenin tek boyutlu
olmadığını; insan idrakini aşan metafizik
boyutunun da varlığını hatırlatmayı amaçlar.
Muhterem Müslümanlar!
Kur’ân’a göre hayat, sadece içinde yaşadığımız
bu dünyadan ibaret olmayan ve ölümle son
bulmayan bir vakıadır. Onun için asıl ve devamlı
olan hayat ahiret hayatıdır. Ahiret hayatını
kazanmak ise insanın dünyada yaptığı işlerle
doğrudan ilgilidir. Bu bakımdan Allah’ın
Kur’ân’da yapılmasını isteyip müminlere farz
kıldığı ibadet ve amelleri yerine getirmenin ve
yapılmamasını isteyip haram kıldığı fiillerden
uzak kalmanın gereği sıkça vurgulanır. Bütün
bunlar hem birey hem de toplum olarak insanın
dünya ve ahiret saadetini temin etmeye yöneliktir.
Muhterem Müminler!
İslamı anlamak ve doğru olarak yaşamak ancak
İslam’ın temel kaynağı olan Kur’anı manasını
IS
EASY
anlayarak
okumakla mümkündür. Cenab-ı Hak
Kur’an’ı
anlayıp
uygulayasınız
diye
kolaylaştırdık buyurmakta
ve
bizden
ayetlerini
tefekkür edip anlamamızı
istemektedir.
‘Onlar
Kur’an-ı düşünmüyorlar
mı? Yoksa kalpleri(nin)
üzerinde kilitler mi var(ki
hiçbir hakikat, gönüllerine
girmiyor)? 2
ayetiyle
Kur’an
üzerinde
düşünmeyenleri
yermektedir.
Kur’an’ı
anlamanın tek yolu ise,
Kur’an’ın ilk emri olan ve
Kur’an kelimesinin de anlamı olan ‘okuma’
fiilinin yerine getirilmesiyle mümkün olacaktır.
İman eden biz Müslümanların yaşamındaki en
büyük amaç, Kur’an’ı anlamak, Kur’an’a göre
yaşamak olmalıdır. İmam Gazali bu hususta;
‘Kur’an-ı hakkıyla okumak için dil, akıl ve kalbin
işbirliği içinda olması gerekir. Dil, mehâric-i
hurufa dikkat ederek ağır ağır okur. Akıl
manalarını düşünür, kalp ise onun emir ve
yasaklarından tesir alarak kendine çeki düzen
verir. Yani dil okur, akıl tercüme eder, kalp ders
alır. Bu üçü bir arada bulunmazsa, Kur’an gerçek
mânâ da okunmuş sayılmaz.’ 3 demektedir. Hz.
Peygamber (SAV) de ‘Sizin en hayırlınız Kur’an’ı
öğrenen ve öğretendir’4 buyurmaktadır.
全体規則)
2
Muhammed,47/24)
Gazali ihya U. 1. 259 )
4
Tirmizi, Fezâilül Kuran, 15
3
1
Tâ Hâ, 20/2-3; Neml, 27/2; İsrâ, 17/9
www.tokyocamii.org
Download