M. Meclisi B : 118 jtnali yılı Bütçesinin uygulanması sırasında bize ışık tutacak, yol gösterecek nitelikteki eleştirileri için te­ şekkürlerimi sunmak isterim. Bu eleştirilerde genellikle bütçenin tümü üzerinde duruldu. Bunları daha önceki konuşmamda Yüce He­ yetinize arz etmiş olduğum için, bu kez daha çok, te­ ker '<dker yapılan eleştiriler hakkında cevap arz et­ mek istiyorum. Adalet Partisi Grupu adına Maliye Bakanlığı Büt­ çesini eleştiren Sayın Başol, ödemeler dengesindeki görüşümüzü burada tekrar ele alarak, bu olayın as­ lında dünyadaki petrol fiyatları artışıyla birlikte de­ ğerlendirilmesi gerektiğini ileri sürdük ve bu görünü­ mün yalnız Türkiye'de değil, bütün öteki ülkelerde, bu arada İngiltere'de, İtalya'da ve İspanya'da da göz­ lendiğini belirtti. Değerli arkadaşlarım, kuşkusuz bu görüşte büyük gerçek payı vardır. Biz de bu nedenledir ki, Türkiye' nin bugün içinde bulunduğu darboğazı . açıklamaya çalışırken, nedenleri üzerinde dururken, aslında bu­ nun kökeninin 1974 yılına kadar geri gittiğini söyle­ mekten geri kalmıyoruz. Ancak, önemli olan ve ar­ kadaşımızın burada görmemezlikten geldiği bir baş­ ka gerçek vardır ki; o da, öteki ülkeler arada geçen zaman içinde ekonomilerini tekrar dengeye ulaştır­ dıkları ve normal bir gelişme sürecini başlattıkları halde, Türk ekonomisinin geride bıraktığımız yıllar­ da uygulanan sorumsuz ve sakat politikalar nedeniy­ le bugün derin bir çıkmaz içinde bulunmasıdır. Bu durumu, sadece 1974 yılında artan petrol fi­ yatlarıyla izah etmek olanak dışıdır. Türkiye'nin bu­ gün çıkmaz içinde bulunmasının en büyük nedenlerin­ den biri, son üç yıl içinde uygulanan ve Türkiye'nin gerçeklerine ters düşen politikalarıdır. Bunu bir kere daha belirtmekte yarar görüyorum. Sayın Başol, fiyatlar konusuna da temas etti ve benim burada verdiğim bilgilerle milleti bir anlamda aldatmış alacağımı, daha doğrusu millete yanlış bil­ gi vermiş olduğumu ileri sürdü. Değerli arkadaşlarımızın görüşüne göre; bu du­ rum, ortalama fiyatlar yerine, yıl sonu itibarıyla fi­ yat karşılaştırması yapmadan ileri gelmektedir. Evvel­ ce de arz ettiğim gibi, fiyat karşılaştırmaları iki bi­ çimde yapılabilir; ya yıl sonu fiyatları karşılaştırılma­ sı şeklinde, ya da yıl ortalamaları biçiminde olabilir. Ben, bundan önceki açıklamamda burada, yıl sonu karşılaştırmaları üzerinde durdum; fakat hemen ekle­ yelim ki, ortalama fiyatlar açısından yapılan bir kar­ şılaştırmanın ortaya koyduğu sonuçlar da ötekinden farklı değildir. Ortalama fiyatlara göre, 1974 yılında 27 . 2 . 1978 O : 2 toptan eşya fiyatları % 29,9 artmıştır. 1977 yılında % 24,7 artmış görünmektedir. Ancak, hayat pahalı­ lığı bakımından asıl önemli olan, herkesin bildiği gibi toptan eşya fiyatları değil, geçinme endeksleridir. Bu endekslerin gösterdiği rakamlar ise şöyledir: Ankara geçinme endeksinde 1974 yılındaki artış % 15,4, 1977 yılında ise % 32'dir. istanbul geçin­ me endekslerindeki artış 1974 yılında % 23,9, 1977 yılında % 26'dır. Bu rakamlar da, tıpkı yıl sonu itibarıyla yapılan karşılaştırmalarda olduğu gibi, Türkiye'nin 1977 yı­ lında geçmişte görülen boyutların üstünde bir fiyat artışına sahne olduğunu tartışılmayacak bir açıklıkla ortaya koymaktadır. Benim burada dile getirmeye ça­ lıştığım gerçek de bundan ibaret kalmıştır. Sayın Başol, bütçeyi takdim konuşmamda üzerin­ de durduğum, çarpık sanayileşme konusunu da bura­ da tekrar dile getirdi ve bu konudaki görüşümüze ka­ tılmadığını ve böylece Türkiye'de şimdiye kadar uygu­ lanan sanayi politikalarının yerinde politikalar oldu­ ğunu savunmak yolunu tuttu. Değerli arkadaşımıza göre, sanayileşme belli aşa­ malar içinde gerçekleştirilen bir hedeftir ve onun gö­ rüşüne göre, Türkiye'de bugün sanayileşmeden söz edince, mademki meyvemiz vardır, meyve suyu fab­ rikası yapmakla yetineceğiz; mademki pamuğumuz vardır, pamuk ipliği fabrikası yapmakla yetineceğiz. Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin bugün bulundu­ ğu ortam içinde ve halkının ulaştığı bilinç düzeyinde teknoloji alanında ulaştığı noktada Türkiye'nin sana­ yileşmesini bu açıdan görmek, hâlâ gerçekleri görme­ mek demektir. Türkiye 1930 yıllarında sanayileşmede, bu anlayışa çoktan varmış bulunuyordu. Ondan son­ ra yapılan, daha doğrusu yapılması gereken, Türkiye' de yeni teknolojiler üretmek suretiyle ara malları üreten, yatırım malları üreten sanayiler kurmaktı. Sonyıllarda ihmal edilen gerçek budur ve bu nedenledir ki Türkiye her zaman ortaya koyduğumuz gibi, sana­ yileşme nedeniyle ihracatında artma beklerken, itha­ latında azalma beklerken tam tersi olmuş ve son üç yılda Türkiye'nin dış ticaret açığı 10,5 milyar dolar gibi görülmemiş bir düzeye çıkmıştır. Bunun nedeni­ nin arkadaşımızın ağzından burada bir kere daha bu kadar açıklıkla ortaya konulmuş olması, gerçekten ib­ ret verici bir olaydır. Değerli arkadaşlarım, yalnız çarpık sanayileşme değil, aynı zamanda çarpık bir dış ticaret politikası da bugünkü durumun nedenidir. O da yine, geride bıraktığımız yıllarda uygulanmıştır. Bunu da bir ör-