M. Meclisi B : 92 gulama yapılacağını memnuniyetle haber

advertisement
M. Meclisi
B : 92
21 , 4 . 1976
0:1
gulama yapılacağını memnuniyetle haber almış bulu­
nuyoruz.
Ancak bunlar, demin de arz ettiğimiz gibi, git­
tikçe artan ihtiyacı karşılayacak ve aynı zamanda
milletimizin beslenmesi bakımından insanca yaşama
seviyesine eriştirecek bir çalışmanın başlangıcı sayı­
labilir. Bu işe daha da önem verilmesi lâzımdır.
Gıda sanayiinde de Gıda - Tarım ve Hayvancı­
lık Bakanlığına yeni yetkilerin tanınması gerekmek­
tedir. Gıda sanayiimizin kontrollü bir şekilde, denge­
li bir şekilde gelişmesini temin için; gerek özel sektör
kesiminde ve gerdkse teşvik edici olan kamu sektörü
kesiminde bir plan dahilinde hareket edilmesi lâzım­
dır. Bu plan dahilinde gıda sanayiimizin dengeli bir
halde geliştirilmesi yolunda Gıda - Tarım ve Hay­
vancılık Bakanlığımıza daha geniş yetki verilmesini
ve ihtiyaca cevap verecek şekilde yürütülmesinin
takviye edilmesi gereğini de burada kaydediyor, öner­
geye katılacağımızı tekrar ediyorum.
Hürmetlerimizi sunarız. (M. S. P. sıralarından
alkışlar)
luğunda bir basın toplantısı yaptı. Bu toplantıda ba­
kın ne diyor; çdk dikkate değer bir konu olduğu
için kısaca ele aldım: «Bugün Ereğli'de vasat bir işçi
Karabük 'teki bir işçiye nazaran birkaç misli fazla
üretim yapabilmektedir. Ancak bir Amerikan işçisi­
nin verimi, Ereğli'de çalışan Türk işçisinin verimin­
den 5 misli fazladır. Karabük, eski sisteme göre ku­
rulmuş az ücret ödenen işçilerle çalışmaktadır. Ereğ­
li, Amerika sistemine göre kurulmuş, işçinin ücreti
biraz daha yüksek olduğu için, Karabük'ten verimin
fazla olduğu görülmektedir.»
BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Emre.
Gruplar adına başka söz talebi? Yok.
Önerge sahiplerine söz veriyorum. Sayın Mutlu,
buyurunuz efendim. Sayın Mutlu, süreniz 10 daki­
kadır efendim.
SÜLEYMAN MUTLU (Afyon Karahisar) — Sa­
yın Baş'kan, değerli arkadaşlarım;
Gruplar adına konuşan arkadaşlarımız, açlık so­
rununun var olduğunu çeşitli yönlerden ele aldılar.
Sayın Bakan, kendi kuruluşlarının başında bulundu­
ğu Bakanlığının ismen var olup, fiilen yok olduğu­
nu ifade etti. Kendisine de ayrıca teşekkür ederim,
burada bir gerçeği söylemiş oluyorlar.
Bir misal daha vereceğim; Ege Sanayi Odası Baş­
kanı 1976 yılındaki bir kongrede konuşuyor: «Türki­
ye'de ortalama işçi verimliliği - bakın, dikkat edin
arkadaşlarım - Avrupa Ekonomik Topluluğunun en
düşük işçi verimliliğine sahip olan İtalya'dan (İtalya,
Avrupa Ekonomik Topluluğunun işçi verimi bakı­
mından en düşüğüdür) bizimki 3,5 kez daha aşağıda­
dır» diyor. Bunu böylece atlayalım ve şimdi gelelim
nedenlerine.
Muhterem arkadaşlarım, üretimin tek sebebi iyi
gıda almaktır; temel budur. Sağlığın tek temeli has­
tane, ilâç değildir; iyi, dengeli besin alabilmektir."Es­
kişehir'e araba ile gideceksiniz. 3 kilo benzin koya­
caksınız, Sivrihisar'da kaldı. Ne oldu? Bizim araba
çalışmaz tabiî. Ver onun yiyeceğini, makinenin har­
cayacağı benzini, bak nasıl gider. İşte işçi de aynen
motor gibidir. Temelde ikisinin arasında fark: yok­
tur; enerjiye dayanmaktadır. Verimin kökü enerji­
dir.
Değerli arkadaşlarım, yine AET topluluğundan
bir örnek daha vereceğim.
A. P. Grup sözcüsü arkadaşımız, açlığın dünya­
yı nasıl tehdit ettiğini, bu arada Türkiye'nin de bu
etkiden kurtulamayacağını geniş şekilde alınacak ba­
zı tedbirleri izah etmekle beraber, daha derinlemesi­
ne incelemeyi araştırma komisyonuna bıraktı; ona
da teşekkür ederim.
Bendeniz sadece Türkiye'deki bugünkü durumun
ve üretimin neden gelişmediğini, istediğimiz seviyeye
üretimi neden çıkaramadığımızı, üretim potansiye­
limizin, Sayın Batanımızın da söylediği gibi, bütün
gücümüzle üçte birini veya dörtte birini elde ettiğimi­
zin nedenlerine girmek istiyorum.
Azliz arkadaşlarım, bunlara örnekler vererek gi­
receğim; AET Türkiye Misyon Başkanı James P.
Grant 1967 yılında İstanbul'da Amerika Konsolos-
Sayın arkadaşlarım, sanayicilerimizden Eczacıbaşının sahibi Sayın Nejat Bey ne diyor, 1975 yılı Vitfa Sanayi toplantısında konuşuyor: «Aynı teknikte
çalışan Avrupa ülkeleri seramik tesislerinde 1 ton
mamul üretimi için 80 saat, Avrupa'da 80 saat çalı­
şılırken 'Türkiye'de 132 saat çalışılmaktadır. Alman­
ya'da çalışan Türk işçisi - dikkat edin işçiyi de veri­
yor - günde 45 lavoba dökerken, Türkiye'de aynı tek­
nik ve aynı makinelerle, aynı saatlerde çalışan işçi­
lerimiz 26 lavoba dökebilmektedirler.
AET Topluluğundaki işçi ücretleri ile Türkiye'de­
ki işçi ücretlerini karşılaştırayım - bir ikisini alaca­
ğım: - Federal Almanya'da - bizîim işçilerimıiz orada
çok olduğu için bu örneği alıyorum - bir işçinin yev­
miyesi 478.71 liradır. Dört kilo et götürebilir evine.
Bir işçi -bir gün çalışacak -dört kilo et götürecektir
evine Federal Almanya'da.
Download