Danışma Meclisi B : 41 ekonomiye olan çok değerli katkılarıyla şekillendi­ ren bir Bakanlığımız ve bağlı kuruluşlarının bütçe­ lerini görüşüyoruz. Bu vesileyle Bakanlığımızın yü­ rütme faaliyetlerine giren konulardan en önemlisi olan elektrik enerjisiyle ilgili görüşlerimi arz etmeye çalışacağım, Değerli arkadaşlarım; 1973'te bütün dünyada görülen petrol krizinin etkileri Ülkemizde de her yıl güderek artan bir tem­ poyla bütün sosyal ve ekonomik hayatımızı etkile­ meye başlamıştır. Yine son yıllarda Ülkemizin sos­ yal, ekonomik ve siyasal yaşamındaki çalkantılarla Ibirieşen bu olay, boyutlarını gütitikçe genişleterek her alanda olduğu gibi, elektrik enerjisi alanımda da so­ kaktaki vatandaştan başlayarak her kişi ve kuruluşu etkilemiş ve şikâyet eder duruma getirmiştir., İBİr taraftan durumu çaresizlik içinde kabullenen vatandaş, diğer taraftan «ıBunun bir çaresi yok mu­ dur?..» diye feryat etmiştir; fakat bu arada da ener­ ji kesinti ve kısıntıları devam etmiştir. Dolayısıyla da basınımızı, komuoyumuzu, çeşitli kurum ve ku­ ruluşlarımızı yıllardır işgal etmeye devam etmiştir. Gelip geçmiş hükümetler soruna çare aramışlar; ancak her geçen gün bir öncekinden daha parlak ol­ mamıştır. Enerji üretimindeki darboğaz sosyal yaşan­ tımızı sıkıntıya sokarken, üretimle ilgili her alanda darboğaz yaratmıştı r. Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Diğer ülkeler petrol şokunun ilk eskilerinden son­ ra, herhangi bir darboğaza girmemek için gerekli önlemler yanında, kendi doğal kaynaklarının duru­ munu yeniden tdspit ve bunların en ekonomik şekil­ de nasıl kullanılacağı konusunda yoğun çalışmalara girerken, Ülkemizde bu yönde bırakınız bir eylem palanını, herhangi bir düşünce dahi geliştirilememiş­ tir. Gerçekte, özellikle bizim gibi kalkınmakta olan ülkelerin politik ve eklortomük bağımSızlığıyla ileriye dönük hedeflerinin sap'tanmaSındaki yöntemler için de kaçınılmaz olan bu tespitlerin daha kapsamlı ve bütün kaynakları mobilize eder yönde planlı ve di­ siplinli bir şekilde çok önceden ele alınması gerekir­ di; ama üzülerek belirteyim ki, geride bıraktığımız üç Plan dönemine rağmen Türkiye gerek genel ener­ ji ve gerekse elektrik enerjisi yönünden, ulusal is­ tekler ve kaynaklar doğrultusunda temel strateji ve tercihlerini orta ve uzun vadeli, amaçları ve araçla­ rı belirli bir plana bağlayamamış ve bunu başarıyla uygulayamamıştır. Böylece de büyük darboğazlar meydana gelmiştir, 22 . 1 . 1982 O :3 (Değerli arkadaşlarım; Temel strateji denince; Türkiyelde yapılan her seminerde, kongrede, simpozyumda olduğu gibi, sa­ dece doğal kaynakların kullanılmasına dayandırılmış bir ilkeler ve kurallar topluluğu olarak düşünmüyor, bunun yanında bu kaynakları harekete geçirecek ve enerji üretimini gerçekleştirme araçları olan insan potansiyelini, finans kaynaklarını ve gerekli ana teç­ hizatın da ulusal kaynaklara ve teknolojiye dayandı­ rılması anlamında ve daha geniş ve çok boyutlu ola­ rak kabul ediyoruz. Bu açıdan, enerji üretimindeki darboğazların yalnız kaynakların kullanılmasındaki tercihten doğan bir yanlışlık olmadığını vurgulamak istiyorum, Şimdi, yukarıda değindiğim bu darboğazların ne­ denleriyle bu konudaki görüşlerimi Yüce Heyetinize sunmadan önce, bu husustaki gelişmelere kısaca de­ ğinmek işitiyorum. Değerli arkadaşlarım; (Bizde elektrik işlerinin Devletçe ele alınışı 1935 yılında Etibank ve Elektrik işleri Etüt idaresinin ku­ rulmasıyla başlamış, daha sonra 1953 yılında Dev­ let Su İşleri, İ 983 t e de üsit kuruluş olarak Enerji ve Taibii Kaynaklar Bakanlığı ve 1970te de Türkiye Elektrik Kurumu kurulmuş ve elektrik enerjisinin üretimi, iletimi, dağıtımı ve bu daldaki ticaretin ya­ pılmasıyla, bununla ilgili sanayiin kurulmasına ön­ cülük görevi bu kuruluşa verilmiştir. (Bugün, yukarıda saydığımız bültün bu kurum ve kuruluşlarımızla, yarım asra yaklaşan bir zaman pers­ pektifi içinde vardığımız nokta 5 bin megavatlık sant­ ral gücü ve 25 milyar kilovaıtsaat enerji üretimiyle, kişi başına 590 kilovat olan enerji tüketimidir. ISoSyal ve ekonomik gelişmişliğin, daha açıkçası uygarlığın bir göstergesi olan bu kişi başına tüketim, ülkemizin kaynak ve potansiyelinin Çok gerisindedir. Batımızdaki komşularımız 1'950'li yıllarda elektrik enerjisi üretiminde bizimle aynı düzeyde olmalarına rağmen, bugün bu ülkeler bizi gerek toplam enerji üretiminde ve gerekse kişi başına tüketimde çoktan geride bırakmış, dünya ortalaması olan 2000 kitovaifcaatı geçmişlerdir. Ülkemiz bu duruma ancak 1995'lerin ortasında ulaşacaktır, Diğer taraftan, üretimdeki yetersizlik nedeniyle 1973 yılından başlamak üzere her yıl giderek daha büyük bir oranda artan elektrik kısıntı ve kesinti­ leri uygulanmaya başlanılmış, 1980 yılı sonuna ka­ dar toplam 5,6 milyar kilovatlsaatlik kısıntı ve kesin­ ti yapılmıştır. Ayrıca, Bulgaristan ve Rusya'dan