T.B.M.M. B : 44 12 . 3 . 2003 O : 1 başka kurtarıcı olmadığına inanan

advertisement
T.B.M.M.
B : 44
12 . 3 . 2003
O :1
başka kurtarıcı olmadığına inanan, Batı'nın bilim ve teknolojide yakaladığı seviyeye hayran olan,
ancak, kültürel değerler açısından körü körüne Batı taklitçiliğini benimsemeyen bir insandır.
Değerli milletvekilleri, Fransız romancısı Balzac'ın çok güzel bir ifadesi vardır, der ki:
"Başarının efendisi olmak istiyorsanız, çalışmanın ve gayretin kölesi olmalısınız." Mehmet Akif in
çok özlü olarak "Allah'a dayan, saye sarıl, hikmete ram ol/Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar
yol" dizelerinde ifade ettiği gibi, o zaman, Allah'a dayanalım; fakat, saye sarılalım. Çalışmadan,
gayret göstermeden bir sonuç elde etmek mümkün değildir. Bir Latin atasözünde deniliyor ki:
"Daha çok gül istiyorsanız, daha çok gül fidanı ekmelisiniz; gökten gül yağmaz hiçbir zaman için."
Bugün, memleketimizde yaşadığımız problemlere biraz bu perspektiften bakmak zorundayız.
Değerli milletvekilleri, Mehmet Âkifin en önemli taraflarından birisi de, tarih boyunca
başımıza gelen felaketleri dışımızdaki unsurlara havale ederek, onlara küfretme kolaycılığına kaç­
mamış olmasıdır. Bu bağlamda, o, millet adına özeleştiriyi de hakkıyla yapar. Şarkı, yani, Müs­
lüman doğuyu içerisinde bulunduğu cehalet ve tembellikten, bid'a ve hurafelerden, ifrat ve tefritler­
den, zamanın icaplarını yerine getirememekten, karamsarlık ve tefrikaya düşmekten ve nihayet, Al­
lah'ın kitabı olan Kur'an-ı Kerim'i hakkıyla anlayamamaktan dolayı yerden yere vurur. Bakınız,
başımıza gelen bütün felaketleri kendi dışımızdaki unsurlara havale etme millet olarak bizim bir
kusurumuzdur, âdeta, bir hastalığımızdır bizim.
Değerli milletvekilleri, varsayın ki, birisi çoban. Çoban, koyunlarına sahip çıkmıyor, sürüsüne
köpek katmıyor, yardımcı çoban almıyor, silah almıyor ve kurtlar gelip bütün bu koyunları yiyor.
Bu çoban çıkıp da "kahrolsun kurtlar" diye bağırırsa, bu, kendi ahmaklığını tescil ettirmekten öteye
bu bir işe yarar mı? Kurdun en doğal görevi, kurdun en tabiî görevi koyunu yemektir; sizin
göreviniz de, koyunlarınızı ona yedirmemektir. Hijyenik şartlar sağlamadığınız zaman mikroplar
sizi hasta eder. Hijyenik şartlar hazırlamadan mikroplara küfretmenin, pratikte, hiçbir anlamı yok­
tur. Dini bütün bir insanın, Allah'ın huzuruna gittiği zaman, Allah, kendisine "kulum, niye günah iş­
ledin diye sorduğunda "Ya Rabbi, ne yapayım, şeytanı yarattın, başımıza musallat ettin, o dürttü,
ben de işledim" diyerek kurtulması mümkün değildir. Dolayısıyla, Türkiye'de ekonomik kriz mi
çıktı, memlekette bir olumsuzluk mu var; efendim, dış güçler böyle yaptı... Dış güçler onu yapıyor,
bu doğrudur da -sağlam olan bir bünyeye mikrop giremez, girse de tahribat yapamaz- biz ne yap­
tık, biz nerede hata yapıyoruz; onun hesabını yapmak zorundayız.
Değerli milletvekilleri, Mehmet Akif, İslam Dinini de en iyi anlayıp en iyi yorumlayan âlim­
lerimizden birisidir. Bakınız, 1910 yılının ramazan ayında camilerde vaaz eden bazı hurafeci vaiz­
leri dinledikten sonra, Sıratı Müstakim'deki köşesinde -bu çok ilginçtir- şu satırları yazar: "Doğrusu,
bu herifleri dinledikçe, gençlerdeki dinsizlik modasını hemen hemen mazur göreceğim geliyor!
Eğer dinin ne olduğunu bunlardan öğrenseydim, mutlaka, İslam'ın en büyük düşmanı olurdum."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, sürenizi uzatıyorum.
Buyurun.
KÜLTÜR BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, zaman olsaydı siz­
lere, İstiklal Marşını bize armağan eden dehanın baytarlığından, Sıratı Müstakim ve Sebilürreşad'taki yazılarının derinliğinden, Darülfünun'daki derslerinden, Darülhikmeti İslamiye'deki
görevinden, Kastamonu'daki Nasrullah Camiinde halkı millî mücadeleye teşvik eden vaazlarından,
kış şartlarında İlgaz Dağlarını at sırtında aşarak, yanında sadece Sebilürreşad'ın klişesi olduğu hal­
de Ankara'ya gelişinden, Tacettin Dergâhında idare lambası eşliğinde yaşadığı çileli bitmez geceler­
den, Birinci Mecliste başını Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Ulaş'ın çektiği ikinci grup içerisindeki
asil duruşundan, vakarından ve nihayet, ruhuna gölgelerin düştüğü ve Mısır'da geçen gurbet yıl­
larından söz etmek isterdim.
-20-
Download