Kisakisakisa 2016_kısakısa.qxd

advertisement
SAĞLIK SEKTÖRÜNDEN KISA KISA HABERLER
Astellas Pharma Org an Transplantasyonunda
Sağkalımı Artıran Advag raf’ın Lansmanını Toplantılarla
Gerçekleştirdi
toplantıları ile yabancı organ nakli uzmanlarını, Türkiye’de 5 ayrı ilde misafir etti. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Malatya’da 22-30 Eylül tarihleri
arasında düzenlenen toplantılarda hekimler bir araya geldi.
Dr. Franco Citterio
Türkiye ve dünyada organ nakli alanında öncü olan Astellas Pharma,
böbrek ve karaciğer nakli olan hastalarda kullanılan ve sağ kalımı artırdığı
bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış ürünü Advagraf için düzenlediği “Advagraf’ın artısı, yaşamın artışı” lansmanı
Katolik Üniversitesi Roma- İtalya’dan
Dr. Franco Citterio, Klinik ve Deneysel
Tıp Enstitüsü Prag -Çek Cumhuriyeti’nden Dr. Pavel Trunecka, Goethe
Üniversitesi Tıp Fakültesi FrankfurtAlmanya’dan Dr. Wolf O. Benchstein
ile Erasmus Üniversitesi Tıp Merkezi
Rotterdam- Hollanda’dan Dr. Dennis
Hesselink toplantılara konuşmacı olarak katıldı. Organ naklinde hem organların hem hastanın daha uzun sağ
kalımı için Advagraf ile olan deneyim-
lerinin paylaşıldığı toplantılar hekimler tarafından büyük ilgi ile karşılandı.
Advagraf, takrolimusun piyasayı verilmesinden bu yana alandaki en önemli
adımlardan biri olarak görülüyor. Takrolimusun uzatılmış salımlı formu olan
Advagraf günde bir kez alınıyor. Günde bir kez alınması akşam dozlarını atlayan hastalarda ilaca uyumu artırıyor
ve kan düzeyinde stabiliteyi sağlıyor.
Bu nedenle hastaların ilaca uyumu
çok önemli bir rol oynuyor. Advagraf
uyumluluğu artırıp, kandaki ilaç seviyesini olması gerektiği gibi tutarak sağ
kalımı artırıyor. Ayrıca, Advagraf’ın
böbrek ile ilgili sağ kalımının klinik
araştırmaları da devam etmektedir.
Lenfoma Dünyada ve Türkiye’de Her Geçen GünArtıyor
Dünyada ve Türkiye’de, lenfoma hastalığın dikkat çekmek ve önleyici mekanizmalar için toplumsal bilinç oluşturmak amacıyla 15 Eylül Dünya Lenfoma Günü olarak kabul ediliyor. Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve
Araştırma Eğitim Birliği Derneği
(LLMBİR) hastalıkla ilgili son verileri
bir basın toplantısı ile paylaştı. Toplantıya Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim
Üyesi ve LLMBİR Yönetim Kurulu Başkanı Prof.Dr. Muhit Özcan, Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji
Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve LLMBİR
Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Doç.
Dr. Selami Koçak Toprak, LLMBİR
Yönetim Kurulu Üyesi Selma Ulusoy
46
ve LLMBİR Eski Yönetim Kurulu Üyesi
Başak Erdem katıldı.
Lenfomanın tüm dünyada büyük bir
hızla arttığına dikkat çekilen toplantıda, Türkiye’de de tüm dünyaya paralel
olarak lenfoma tanısı alan hasta sayısının arttığı bildirildi. Türkiye istatistiklerine göre 20 yaşın altında NonHodgkin lenfoma görülme oranı 100
binde 2 civarında iken bu sayı 70 yaşın
üzerinde 100 binde 46’ya çıkıyor.
Lenfoma gelişiminde, başta benzen
olmak üzere çeşitli kimyasallar, yabani
ot ve böcek ilaçları ile başka kanserler
için kullanılan kemoterapötikler ve
radyasyon tedavileri suçlanıyor. Vücudun bağışıklık sisteminin baskılanması
Actual
Medicine
da lenfoma için önemli bir risk oluşturuyor. Özellikle bazı tip virüslerin lenfomaya doğrudan neden oldukları biliniyor.
Yıllardır uygulanan klasik kemoterapi
ve radyasyon tedavisine ek olarak kök
hücre nakil tedavilerinin geliştirilmesi
ve son yıllarda pek çok hedefe yönelik
akıllı ilaçların keşfedilmesi ile lenfomada tedavi başarısının %70-80’lerin
üzerine çıktığı belirtildi. Klasik kemoterapötiklerden farklı olarak kanser
hücresinde belli bir bölgeyi hedefleyen ya da hastanın vücudundaki bir
kontrol noktasının güçlendirilmesini
sağlayan akıllı ilaçlar ülkemizde de son
yıllarda büyük bir başarıyla kullanılyor. ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA),
Cilt: 24 Sayı: 5 2016
SAĞLIK SEKTÖRÜNDEN KISA KISA HABERLER
2015 yılında görülmemiş bir artışa imza atarak tam 45 yeni ilaca onay verdi.
Şimdiye kadar yıllık ortalama onay
verdiği ilaç sayısı 26 olan FDA, bu şe-
kilde son beş yılda altı yeni “akıllı” lenfoma ilacını da onaylamış oldu.
Türkiye’de 600.000 Aile Alzheimer Hastalığı ile
Mücadele Ediyor
Türkiye Alzheimer Derneği’nin 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle
düzenlediği bilgilendirme toplantısında, Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof.Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri Doç.Dr. Başar
Bilgiç, Doç.Dr. Barış Topçular Alzheimer tedavisinde ve teşhisinde kaydedilen son gelişmeler hakkında bilgiler
verdi.
Her 3 saniyede 1 kişinin demans hastası olduğunu ve bunların 3’te ikisinin
Alzheimer’a yakalandığını vurgulayan
Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, “Türkiye Alzheimer Derneği olarak kuruluş
amacımız, toplumun demans ve Alzheimer hakkındaki bilinç ve bilgisini
artırmak, ayrıca hasta ve hasta yakınlarına destek vermektir. Uzun yıllardır
Alzheimer’s Disease International’ın
(ADI) ve Alzheimer Europe’ın (AE)
üyesi olan derneğimiz, Alzheimer hastalarına destek olmak amaçlı faaliyetlerini tüm hızıyla sürdürmektedir. Bu
doğrultuda bu sene Konya Şubesi
Gündüz Yaşam Evi’ni ve Mersin Şubesi Yatılı ve Gündüzlü Yaşam Evleri’ni
açarak hasta ve hasta yakınlarına sunduğumuz desteği artırdığımız için son
derece mutluyuz.” şeklinde konuştu:
Alzheimer tanısı konusunda gelinen
son aşamalara değinen Doç.Dr. Barış
Topçular ise: “Yapılan araştırmalarda
elde edilen bulgular, bilişsel bozukluk
ve Alzheimer hastalığını saptamada
koku tanıma testinin etkili olduğunu
gösteriyor. Bu nedenle ileri yaşlarda
kokuları tanıma ve ayırt etmede bozulmalar, Alzheimer hastalığının erken
habercisi olabilir. Daha ileri araştırmalar koku alma testinin demans riskini
erken dönemde saptamada kullanışlı
bir test haline gelmesini sağlayabilir.”
dedi.
Tam aşılardan umut kesilmişken, yaşanan yeni gelişmelerde Alzheimer tedavisindeki tablonun bir kez daha de-
ğiştiğini belirten Doç.Dr. Başar Bilgiç
ise tedavi alanındaki gelişmeleri özetledi. “1906 yılında Alzheimer hastalığını tarif eden Alman nöropsikiyatr Alois
Alzheimer, hastalıkta beyinde amiloid
plaklar ve nörofibriler yumaklar adı
verilen istenmeyen birikimlerin olduğunu yazmıştı. Son 10-15 yıl ise beyinde biriken amiloid maddesini temizleyen aşı çalışmalarının heyecanı ile
geçti. Tüm hararetine rağmen bu çalışmalar ya başarısız sonlanmış ya da
çok sınırlı olarak etkili çıkmış ve bu
stratejiden yavaş yavaş umut kesilmişti. Tam bu sırada geçtiğimiz haftalarda
Nature dergisinde erken dönemdeki
Alzheimer hastalarının beyninde biriken amiloid maddesini doz ile ilişkili
olacak şekilde temizleyen “Aduconumab” adlı molekülün verileri yayınlandı. Bu verilere göre bu molekül diğer
aşılar gibi beyinden amiloid maddesini
temizliyor ama onlardan farklı olarak
ilk defa hastalarda gidişatı da yavaşlatıyor. Bazı yan etkiler izlense de bunların bu çalışmada kabul edilebilir yan
etkiler olduğu söylenebilir. Önümüzdeki yıllarda bu molekülün ikinci aşama verilerini heyecanla bekleyeceğiz.”
Artık Kalpler Susmasın!
29 Eylül Dünya Kalp Günü’nde, Astra
Zeneca’nın desteğiyle başlayan “Artık
Kalpler Susmasın” kampanyası Türkiye’de her yıl ortalama 100 bin kişinin
ölümüne neden olan ani kalp krizine
(Akut Koroner Sendrom-AKS) karşı
toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyor.
Cilt: 24 Sayı: 5 2016
Actual
Medicine
Ani kalp krizi nedeniyle ölüm oranının
Avrupa ortalamasına kıyasla daha
yüksek olduğu Türkiye’de kalp krizi
riskinin azaltılmasına yönelik çalışmalar yapan Türk Kardiyoloji Derneği, 29
Eylül Dünya Kalp Günü’nde bir basın
toplantısı düzenleyerek Türkiye’deki
47
SAĞLIK SEKTÖRÜNDEN KISA KISA HABERLER
kalp krizi riskini masaya yatırdı. Türk
Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof.Dr.
Mahmut Şahin, derneğin bir önceki
dönemde başkanlığını yürüten Prof.
Dr. Lale Tokgözoğlu, Türk Kardiyoloji
Derneği Gelecek Başkanı Prof.Dr.
Mustafa Kemal Erol, Türk Kardiyoloji
Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof.Dr.
Necla Özer, AstraZeneca Türkiye Ülke
Başkanı Dr. Pelin Eriştiren İncesu ve
ünlü şef Arda Türkmen’in katıldığı basın toplantısında AKS’ye dair toplumu
bilinçlendirmeye yönelik olarak Astra
Zeneca’nın desteğiyle hayata geçirilen
“Artık Kalpler Susmasın” sosyal sorumluluk kampanyasının tanıtımı gerçekleştirildi.
ne (Akut Koroner Sendrom) karşı toplum bilincini artırmayı hedefliyor. Proje kapsamında sosyal medyada yeni
bir sağlık hareketi başlatılıyor ve herkes sevdiklerinin kalp sağlığını korumasına yardımcı olmak için, onlara
kalp dostu görevler vermeye çağrılıyor. #artikkalplersusmasin hashtag’i
ile Instagram ve Facebook’ta paylaşılan videolar arasından Türk Kardiyoloji
Derneği üyelerinden oluşan jüri tarafından seçilecek en yaratıcı 5 videonun
sahibi, ünlü şef Arda Türkmen ile kalp
dostu bir yemek yeme şansı yakalayacak. Ayrıntılı bilgi Türk Kardiyoloji
Derneği’nin www.tkd.org.tr web sitesinde katılımcılar ile paylaşılmakta.
Türk Kardiyoloji Derneği’nin liderliğinde ve AstraZeneca’nın desteğiyle başlatılan “Artık Kalpler Susmasın” sosyal
sorumluluk kampanyası ani kalp krizi-
AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Dr.
Pelin Eriştiren İncesu, Artık Kalpler
Susmasın projesi hakkında şunları
söyledi: “AstraZeneca olarak, Türkiye’
de faaliyet göstermeye başladığımız
ilk günden bu yana toplum sağlığının
geliştirilmesine destek vermeyi kurumsal sorumluluklarımız ve önceliklerimiz arasında görüyoruz. Ülke çapında yürütülen çalışmalara rağmen
Türkiye’de ani kalp krizine bağlı ölüm
oranı Avrupa ortalamasının bir hayli
üstünde. Türkiye’de her yıl ani kalp
krizine bağlı olarak 100 bin civarında
ölüm meydana gelirken, böyle bir projenin parçası olmanın bizler için anlamı çok büyük. Bu projeyle sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, sigarasız bir
hayat, daha önce kalp krizi geçirmiş kişilerin kriz sonrasında tedavilerine devam etmelerinin önemi ve bu davranışların kalp sağlığına katkıları konusunda daha bilinçli bir toplum yaratmaya bizler de destek olabilmeyi
umuyoruz.”
Ürolojik Kanserlerde Genetik Faktörlere Dikkat!
langıç aşamasında kişide herhangi bir
şikayete neden olmadığından sinsi
ilerlediğine işaret eden Prof.Dr. Baltacı, düzenli kontrolün önem taşıdığına dikkati çekti.
Prof.Dr. Sümer BALTACI
Üroonkoloji Derneği Başkanı Prof.Dr.
Sümer Baltacı, 26-30 Eylül “Dünya
Üroloji Haftası” dolayısıyla ürolojik
kanserler içinde prostat kanserinin
önemli bir yer tuttuğunu söyledi.
Prostat kanserinin sık görülen kanserler arasında yer aldığını vurgulayan
Prof. Dr. Baltacı, “Prostat kanseri,
Türkiye’ de erkeklerde akciğer kanserinden sonra 2’nci sıklıkta görülen
kanser türüdür” dedi. Hastalığın, baş48
Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu
Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp
Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Bülent Akdoğan da
prostatın, testesteron ismi verilen erkeklik hormonuna bağlı olarak yaşın
ilerlemesiyle birlikte büyüdüğünü belirtti. Bazı erkeklerde bu büyümeyle
birlikte, sık idrara çıkma, idrarı boşaltmada güçlük gibi şikayetler görülebildiğine değinen Prof.Dr. Akdoğan, şikayetlerin azalması için özellikle akşamları çay, kahve gibi sıvı gıdaların tüketiminin en aza indirilmesinin faydalı
olduğunu dile getirdi. Prof.Dr. AkActual
Medicine
doğan, prostat kanserinde en önemli
nedenin ileri yaş ve genetik olduğunun altını çizerek, “Diyetle ilgili et ve
süt ürünleri suçlandıkları halde, araştırmalar önemli bir diyetsel sebep ortaya koyamamıştır. Prostat kanserinde, ileri evre hastalarda kanlı idrar
yapma, cinsel bozukluklar ve kemik
ağrıları gelişebilir” diye konuştu.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
ve Üroonkoloji Derneği Üyesi Yrd.
Doç.Dr. İlker Tinay ise, mesane kanserinin, tüm dünyadaki erkek nüfusta
rastlanan kanserler arasında 7’nci,
her iki cinsiyet birlikte değerlendirildiğinde en sık rastlanan kanserler
içinde 11’inci ve Sağlık Bakanlığı’nın
Sağlık İstatistikleri Yıllığı’na göre
Türkiye’deki erkek nüfusta saptanan
Cilt: 24 Sayı: 5 2016
SAĞLIK SEKTÖRÜNDEN KISA KISA HABERLER
kanserler arasında yüzde 8’lik oranla
3’üncü sırada yer aldığını kaydederek,
dünya genelinde mesane kanserine
rastlanma sıklığının her 100 bin kişide
9 kişi olarak bildirilirken, Türkiye’de
bu oranın yıllar içinde artış gösterdiği-
ni ve 2013’e ait son verilere göre de
bu değerin 21 kişi olarak bildirildiğini
açıkladı.
Philips, Dünya Kalp Günü’nü “Kalbinin Sesi”
Projesi ile Kutladı
ladığı eşsiz besteyi özel bir animasyon
film ile sosyal medya kanallarından
Dünya Kalp Günü’nde paylaşan Philips, bu proje ile kişiselleşmiş kalp sağlığının önemine dikkat çekmeyi hedefliyor.
Philips, 29 Eylül Dünya Kalp Günü’nü
kutlamak ve “Her Kalp Eşsizdir” söylemi ile oluşturduğu yeni kardiyoloji
yaklaşımını tanıtmak amacıyla “Kalbinin Sesi” isimli yeni bir proje hayata
geçirdi. Philips çalışanlarının kalp seslerini kullanarak Aykut Gürel’in hazır-
“Kalbinin Sesi” projesi kapsamında
Philips çalışanlarının kalp seslerini ayrı
ayrı kaydedebilmek için özel bir mikrofon geliştirildi. Doktorların kullandığı steteskop cihazı modifiye edilerek
cihazın içine mikrofon düzeneği kuruldu ve kayıtlar alındı. Kayıt edilen sesler her bir kişinin kalp ritmine göre ayrıştırıldı ve ritme en uygun enstrümanın sesine dönüştürüldü. Böylece müzikte duyulan her bir enstrüman sesinin aslında bir Philips çalışanının kendine özgü kalp sesinden oluşması sağlandı. “Sound replacement” adı verilen teknikle ünlü müzisyen Aykut
Gürel tarafından müzik kompozisyonu
oluşturulurken aynı zamanda synthesizer, bas gitar ve elektronik gitar gibi
enstrümanlar da kullanıldı. Ortaya çı-
kan beste bir animasyon film ile ilk önce Philips çalışanlarının katıldığı özel
bir etkinlik ile tanıtıldıktan sonra 29
Eylül Dünya Kalp Günü’nde sosyal
medya kanalları üzerinden #HerKalp
Essizdir ve #MyHeartIsUnique hashtagleri ile paylaşıldı.
Projeyi anlatan Philips Türkiye CEO’su
Haluk Karabatak, “Philips olarak her
kalbin eşsiz olduğuna inanıyoruz. Dünya Kalp Gününde; kalbimizin hem bizim hem de sevdiklerimiz için ne kadar
önemli olduğunun altını çizmek istedik. Sağlıklı bir yaşam sürmeniz için
kalbini ortaya koyan çalışanlarımızın
kalbini dinledik. Müzisyen Aykut Gürel
de bu kalp ses ve ritimlerini kullanarak
özel bir beste hazırladı. Philips ailesi
olarak sağlıklı bir yaşam sürmeniz için
her zaman yanınızdayız. Philips olarak
bu proje ile kalp sağlığı alanındaki yeni
yaklaşımımız “Her Kalp Eşsizdir” doğrultusunda kişiselleştirilmiş kalp sağlığına dikkat çekmek istiyoruz” dedi.
Romatizmal Hastalıklar 50 Yaşın Altında Başlıyor!
dolayısı ile düzenlenen basın toplantısında Türkiye Romatoloji Derneği
Başkanı Prof.Dr. Murat İnanç ve Dernek Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Ahmet
Gül hastalık hakkında bilgi verdiler.
Türkiye Romatoloji Derneği (TRD) tarafından 12 Ekim Dünya Artrit Günü
Cilt: 24 Sayı: 5 2016
Artritin çocuklar da dahil olmak üzere
her yaştan insanı etkileyebildiğini belirten Prof.Dr. İnanç şunları kaydetti:
“Artrit yani eklem iltihabının süresinin
Actual
Medicine
uzaması özellikle de altı haftayı geçmesi, yakınmalarının istirahatle artması ya da sabahları yarım saati geçen
bir tutukluk olması, beraberinde cilt
bulguları, ağız kuruluğu, göz kuruluğu
gibi başka organlarla ilgili bulguların
da eşlik ediyor olması bize bu yakınmaların altında müzmin romatizmal
bir hastalık olduğunu daha çok düşün49
SAĞLIK SEKTÖRÜNDEN KISA KISA HABERLER
dürür. Romatizmal hastalıkların
önemli kısmı iltihaplı olanlar başta olmak üzere genel inanışın aksine 50 yaşın altında başlamaktadır. Artrite neden olan 150’den fazla romatizmal
hastalık vardır. Belirtileri benzese de,
hastalık seyirleri ve tedavileri farklılık
gösterir. Başarılı bir tedavi ancak doğru tanı ile mümkün olmaktadır.
Artritin erken tanınması ve doğru tedavi edilmesi hasarlara bağlı maluliyet
gelişmeden
düzelmeyi
sağlar.
Günümüzde gelişen tedavi imkânlarının akılcı ve yerinde kullanılması sayesinde hastaların yaşam kaliteleri artmakta ve işlevsel kayıpları olmadan
yaşamlarını sürdürmeleri hedeflenmektedir.
ekip çalışması gerektirir. Bu ekipte romatoloji uzmanının yanı sıra fiziksel
tıp ve rehabilitasyon, ortopedi, fizyoterapi uzmanları da yer alır.
Türkiye’de hekimler iç hastalıkları ihtisası sonrasında 3 yıl eğitim gördükten
sonra romatolog olmaktadır. İç
Hastalıkları kökenli romatologları biraraya getiren ve düzenli olarak ulusal
ve uluslar arası bilimsel faaliyetleri düzenlemekte olan derneğimizin üye sayısı 250’nin üzerindedir.
Artrit tedavisi bir romatoloji uzmanı
yönetiminde sürdürülmeli ve ilaçların
etkinliği ve yan etkileri yakından izlenmelidir. Artrit başta olmak üzere kasiskelet sisteminin tıbbi hastalıklarıyla
uğraşan uzmanlık alanı romatolojidir.
Artritli hastaların takip ve tedavisi bir
Türkiye Romatoloji Derneği Başkan
Yardımcısı Prof.Dr. Ahmet Gül ise konuşmasında, genetik yatkınlığın değişik artrit türlerinin gelişmesinde
önemli rol oynadığına dikkat çekti:
“Genetik yatkınlık değişik artrit türlerinin gelişmesinde önemli rol oynar.
Hastaların uygun aralıklarla takip edilmesi ve gerekli tedavi değişiklikleri yapılarak etkili ve güvenli bir tedavinin
sağlanması başarılı sonuç almak için
zorunludur.”
Genetik nedenlerin doğrudan hastalığa sebep olduğu az sayıda hastalık
vardır. Bunlar arasında ülkemizde sık
görülen Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığı,
özellikle çocukluk çağında başlayan
artrit nedenleri arasında sayılabilir.
Artrite neden olan hastalıkların büyük
çoğunluğu ise tek nedenden kaynaklanmaz. Çok sayıda genetik ve bunlarla etkileşen farklı çevresel nedenlerin
bir araya gelmesi hastalıkların ortaya
çıkmasını kolaylaştırır. Çevresel etkenlerin bir kısmı kontrol edilebilir nedenler olarak artritten korunmada önem
taşır. Artritle ilişkisi bilinen ve engellenebilir çevresel nedenlere örnek olarak sigara verilebilir. Sigara içilmesinin
genetik yatkınlığı olan insanlarda romatoid artrit gelişme olasılığını artırdığı bilinmektedir. Güneş ışınları, özellikle ultraviyoleye maruz kalmak da
sistemik lupus eritematozus gibi otoimmün romatizmal hastalıkların gelişme riskini artırmaktadır ve hastaların
yüksek faktörlü güneş kremi kullan-
Romatizmal Hastalıklar Çocuklarda Büyüme Ağrıları İle
Karıştırılmamalı!
Prof.Dr. Özgür KASAPÇOPUR
12 Ekim Dünya Artrit Günü vesilesiyle
çocuk romatizmasına ve erken teşhis
50
ve tedavinin önemine dikkat çekmek
amacıyla Çocuk Romatoloji Derneği
tarafından düzenlenen toplantıya
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Öğretim Üyesi ve Çocuk
Romatoloji Derneği Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Özgür
Kasapçopur ve Ekibi, Milli Basketbolcu
Hakan Yörükoğlu, Teknik Direktör
Abdullah Avcı, Çocuk Oyuncu Rüzgar
Christina Boyle, Oyuncu Aslıhan
Güner, Oyuncu Melis Babadağ, Poprock Grubu Gripin, Selen Görgüzel ve
Selda Topal, romatizma hastası çocuklar ve yakınları da katıldı. Basın toplantısının hemen ardından, çocuklarla
Actual
Medicine
sporcular arasında minyatür kale ve
minyatür basket potası ile kısa paslaşma etkinliği düzenlendi.
Yaşlılara özgü bir hastalık olarak bilinen romatizma, çocukları da etkiliyor.
Romatizmalı çocukların karşılaştığı hareket kısıtlılığının çocuklar ve aileler
için üzüntü kaynağı olduğunu belirten
Prof.Dr. Özgür Kasapçopur şunları
söyledi: “Türkiye’deki çocuklar arasında romatizmal hastalıkların görülme
sıklığı konusunda net bir istatistik olmasa da, kronik çocuk hastalıkları arasında ilk üçte yer alan romatizma yenidoğan döneminden başlayarak erişCilt: 24 Sayı: 5 2016
SAĞLIK SEKTÖRÜNDEN KISA KISA HABERLER
kinliğe dek çocukluk çağının her döneminde ortaya çıkabiliyor ve kız çocukları romatizmal hastalıklara daha çok
yakalanıyor. Çocuk polikliniklerine gelen hastaların yaklaşık yüzde 20’sinde
eklem ağrısı ve eklem şişliği gibi romatizmal şikâyetler bulunuyor. Romatizma yeni doğan döneminden başlaya-
rak erişkinliğe dek çocukluk çağının
her döneminde ortaya çıkabiliyor. Çocuklarda en yaygın olarak 4 - 10 yaş
arasında ortaya çıkıyor. Romatizma
ağrılarının, 6-10 yaş aralığındaki çocuklarda görülen büyüme ağrılarıyla
karıştırılmaması gerekir. Büyüme ağrılarına hiçbir zaman eklemlerde şişlik
ve kızarıklık eşlik etmez. Sabahları oluşan bacak ağrıları daha ciddi romatizmal nedenlerden kaynaklanabilir ancak gece ağrıları çoğunlukla mekanik
kaynaklıdır. Bu nedenle ayırıcı tanıyı
ancak hekimler yapabilir. Ağrılar sabah saatlerinde oluyorsa mutlaka hekime başvurulmalı.”
Türk Nöropsikiyatri Derneği 9. Nöropsikiyatri Günlerini
Düzenledi
ve uluslararası ölçekte faaliyetlerde
bulunan Türk Nöropsikiyatri Derneği,
14-15 Ekim 2016 tarihlerinde Nöropsikiyatri Günleri düzenledi.
Doç.Dr. Zehra Betül YALÇINER
Ruh Sağlığı ve Nörolojik Bilimler alanında çalışmalar yapan, toplumun ruh
sağlığı alanında bilinçlenmesini ve ruh
sağlığı hizmetlerini geliştirecek ulusal
Türk Nöropsikiyatri Derneği Başkanı
Doç.Dr. Zehra Betül Yalçıner; bu yıldan başlayarak sonbaharda düzenlemeyi hedefledikleri, 9. Nöropsikiyatri
Günleri’nin toplumu ruh sağlığı konusunda bilinçlendirme açısından büyük
bir önem taşıdığına dikkat çekerek,
toplantıların başlangıcında şu bilgileri
verdi: “Bu yılki bilimsel etkinliğimiz;
nöroloji ve psikiyatrinin günlük klinik
uygulamalarına kapsayıcı ve yol gösterici bir bakışın yanı sıra, sinirbilimin
kuramsal ve felsefi sorunlarına sistematik bir yaklaşım ekseninde gerçek-
leşecek. 9. Nöropsikiyatri Günleri’nde;
gerçeklik algısının sinirbilimsel ve felsefi açıdan tartışıldığı bir forum, nöroloji ve psikiyatride “ağ hastalıkları’nın
konuşulacağı bir panel, nöropsikiyatride ayırıcı tanının hem nörolog hem de
psikiyatristler açısından tartışılacağı
bir oturum, Nöropsikiyatri Arşivi editörlerinin gözünden makale yazımı
üzerine bir başka oturumun yanında
programda “klinisyenler için işlevsel
beyin görüntüleme” ve “nöromodülasyon”un konu edileceği iki kurs da
yer alacak.”
Toplantıyla ilgili ayrıntılı bilgiye
http://noropsikiyatri2016.org bağlantısında yer alan web sitesinden ulaşılabiliyor.
Katarakt Dünyada Görme Kusuru ve
Körlüğün Birinci Nedeni
Göz sağlığı alanında dünya lideri Alcon, 13 Ekim Dünya Görme Günü kapsamında İzmir’de “Sizin Gözünüzden:
Katarakt” isimli bilgilendirme toplantısı düzenledi. Toplantıda hastalığın belirtileri, dünyada ve Türkiye’deki durum, ameliyat ve neler yapılması gerektiği hakkında bilgi paylaşıldı.
Prof.Dr. İsmet DURAK
Cilt: 24 Sayı: 5 2016
Dünyada körlük nedenleri arasında biActual
Medicine
rinci sırada yer alan katarakt, göz bebeğinin arkasında bulunan ve görmeyi
sağlayan doğal göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşması ile
oluşuyor. Halk arasında “göze perde
inmesi” olarak tanımlanan katarakt
hakkında bilgi veren Dokuz Eylül Üniversitesi Göz Hastalıkları Ana Bilim
Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. İsmet Du51
SAĞLIK SEKTÖRÜNDEN KISA KISA HABERLER
rak, “Katarakt üzerinde çok konuşulmaz ama dünyada körlük nedenleri
arasında birinci sırada yer alır. Birçok
araştırmada “dünyada en çok hangi
hastalık kör ediyor?” denildiğinde, katarakt önemli bir yüzde ile birinci sırada yer alır. Ancak Türkiye’de durum
dünyadaki gibi değil. Türkiye, katarakt
konusunda gelişmiş ülkeler seviyesinde diyebiliriz. Çünkü, Türkiye’de doktora ve hastaneye ulaşmak daha kolay. Aynı zamanda ülkemizde çok ileri
teknoloji uygulanıyor” diye konuştu.
çok yavaş bir azalma olduğu için özellikle yaşlı hastaların bu belirtileri anlamakta zorlanıldığını vurgulayan Prof.
Dr. Durak, “göz kamaşması” olarak
adlandırabileceğimiz ışığa hassasiyet,
çift görme, okuma zorluğu, gece görüşünde bozulma, renklerde soluklaşma
veya sararmanın en önemli katarakt
belirtileri olduğunu vurguladı. Durak,
belli bir yaştan sonra yakın gözlüğüne
ihtiyaç duymamaya başlandığını, bunun da önemli katarakt belirtilerinden
olduğunu vurguladı.
Genellikle orta yaş grubunda görülen
bir göz hastalığı olan katarakt, yeni
doğan bebeklerde, birçok sistemik ve
genetik hastalıklarda, şeker hastalarında, uzun süreli kortizonlu ilaç kullananlar ile göze fiziksel darbe gelmesi
sonrasında da oluşabiliyor. Görmede
Tek tedavi yönteminin ameliyat olduğu katarakt için günümüzde FAKO
(Fakoemülsifikasyon) adı verilen rutin
cerrahi teknik uygulanıyor. Bu teknikte bulanıklaşmış mercek, ultrasonik
titreşimlerle küçük parçalara ayrılarak
aynı anda emiliyor ve ardından mer-
ceğin çevresindeki zarın içine yapay
göz içi lens yerleştiriliyor. Günümüzde
hastaların ihtiyaçlarına bağlı olarak
tek odaklı ve çok odaklı lens seçeneklerinin olduğunu belirten Prof.Dr.
İsmet Durak, “Tek odaklı lensler ile
hastanın uzak mesafeyi net görmesi
sağlanabiliyor, çok odaklı lens tercih
edilirse uzak ve yakın görme problemleri tek bir lens ile çözüme kavuşuyor.
Ameliyat sonunda dikiş atılmasına gerek kalmadığı için iyileşme süresi kısalıyor. Ameliyat sonrasında görme genellikle 1-2 gün içinde normal seviyesine ulaşıyor. Günümüzde tedavi başarısı yüzde 98 seviyelerinde. FAKO
cerrahisi ile yapılan katarakt ameliyatı
ortalama 10-15 dakika sürüyor. Katarakt erken veya geç (sertleşmiş) olmasına bağlı olarak da bu süre biraz
daha kısa veya uzun olabiliyor” dedi.
Ya Patron Patron Değilse!
Antivirüs yazılım kuruluşu ESET, “CEO
Sahteciliği“ (CEO Fraud) olarak tanımlanan yeni bir dolandırıcılık türü hakkında uyarıda bulunuyor. Amaçlarına
ulaşmak için her yolu deneyen ve her
şeyin sahtesini üreten siber suçlular,
bu kez de dijital dünyada sahte patronlar ya da sahte üst düzey yöneticiler oluşturmaya başladı.
Antivirüs yazılım kuruluşu ESET’in ilk
kez İngiltere’de tespit ettiği “CEO
Sahteciliği“; patronunuz veya CEO’nuz
tarafından yapmanız istenilen ama
gerçek CEO’nun aslında istemediği bir
52
şeyler yapmak üzere, sizi kandırmak
için özel olarak tasarlanmış modern
bir sahtecilik yöntemi. Bu sahtecilik girişimi başarılı olduktan sonra, para
başka hesaplara aktarılır ve asıl hesap
kapatılarak paranın geri alınması şansı
neredeyse ortadan kaldırılır, pek çok
durumda imkansız hale gelir.
Günümüzde veri hırsızlığına dair pek
çok örneğin bulunduğuna dikkat çeken ESET İngiltere’den Güvenlik Uzmanı Mark James, “Hırsızlar, elde ettikleri e-posta bilgilerinizden veya metinlerinizden, size uygun veya alışık olduğunuz bir dil kullanmayı öğreniyorlar ve daha sonra da bunu eylemlerini
gerçekleştirmek için kullanıyorlar.
Tüm para aktarımlarının en az 2 yetkili personel tarafından kontrol edildiğinden emin olmanızı sağlayacak prosedürleriniz olabilir. Bu ekstra sıkıntılı
Actual
Medicine
bir iş olsa da yedeklemeler ve virüsten
koruma önlemleri gibi güvenlik prosedürlerinde olduğu gibi, sizi pek çok
masraftan kurtarabilir. Yazım hatalarına karşı e-posta adresini, nereden geldiğini ve gittiği yerleri iki kez kontrol
ettiğinizden emin olun. İzlerini kaybettirmek için farklı harfler kullanarak
sizi yanlış yönlendirmeleri çok da zor
olmaz. Yöneticinizi telefonla arayın,
sorun. Herhangi bir üst düzey yöneticinin, parası konusunda dikkatli davrandığınız için sizinle sorun yaşayacağını sanmıyorum; sonuçta siz sadece
işinizi yapıyorsunuz!
Öte yandan bu gerçekten de başınıza
gelirse durumu göz ardı etmeyin; birilerine bu konuda bilgi verin. Daha geniş çaplı bir suistimal olup olmadığını
görebilmesi için teknik yöneticinizin bu
durumdan haberdar olması gerekir.”
Cilt: 24 Sayı: 5 2016
Download