T. B. M. M. fi : 38 lar, bezginlik ve yorgunluk gibi psikolojik durumlar da ortaya çomaktadır. Bunların yanında dolaşım, so­ lunum ve sindirim bozuklukları olmakta; hatta sinir sistemleri üzerinde fizyolojik etkileri olduğu da bilin­ mektedir. Değerli milletvdoilleri, dünyanın şu anda karşı karşıya bulunduğu en büyük tehlike radyoaktif kir­ lenmedir. Bilindiği üzere, atmosfendeki atom patla­ masının ve nükleer enerji santrallarının sebep olduğu kirliliğe radyoaktif kirlilik diyoruz. Atmosferdeki rad­ yoaktif maddeler yağışlarla yeryüzüne düşmekte, akarsulara ve içme sularına katışmaktadır. Radyoaktif kirlilikte, nükleer santrallardan meyda­ na gelen sızmalar önemlidir. Bunun belirgin örneği, yakın zamanda Sovyetler Birliğindeki Çernobil ola­ yıdır. Radyoaktif kirlenme, Çernobil kazası İçin, atom bombası patlamasına eşdeğer olarak açıklanmaktadır. Doğadaki radyoaktivitenin bu kaza İle yüzde 1 ora­ nında arttığı söylenmektedir. Buna bağlı olarak, Ölüm sayısında önemli bir artışa da neden olmaktadır. Bu kaza ile bitki örtüsü, hayvanlar ve insanlar ciddi za­ rar gördü. Zararı en aza indirmek İçin çoğu Avrupa ülkeleri sütünü döktü, gıda maddelerini ve etini toprak altına gömdü. Ama ANAP İktidarı ne yaptı bir de onu görelim; ANAlP iktidarı ne yazık ki gizlilik yolu­ nu seçti. Radyasyon konusunda Avrupa ülkeleri ön­ lem alma yollarım halklarına açıklarken, ANAP İk­ tidarı da ilk sürgün çaylarını daha önceki mahsulle karıştırarak sözüm ona dana az radyasyonlu çay elde etti ve şimdi Türk halkı, radyasyonlu çay içme zo­ runluluğu ile karşı karşıya bırakıldı. Radyasyonun çayda, fındıkta, balıkta yüksek miktarda olduğu söy­ leniyor. Bu konuda ANAP iktidarı güvenilir olma ni­ teliğini çoktan beri yitirmiştir. Hükümetten huzurunuzda soruyorum: Radyasyon konusunda Çevre Genel Müdürlüğü ve Atom Enerji­ si Komisyonu ne gibi önlemler almıştır; çayda, fın­ dıkta ve diğer sebzelerdeki en yüksek radyasyon mik­ tarı ne olmuştur? Bunu yüce Meclisimize açıklaması­ nı istiyorum. Değerli milletvekilleri, çevre konusunun sağı solu olmaz. Geleceğimiz, sağlığımız ve çocuklarımızın ka­ deri, bizim sorunlara yaklaşmakta göstereceğimiz bir­ liktelikle çözümlenebilir. Doğanın bütün nimetlerine satüp olan güzel Ülkemizin geleceği, burada alacağı­ mız sağlıklı kararlarla sağlanabilecektir. Sayın milletvekilleri, 1987 yılı bütçesinde Çevre Genel Müdürlüğüne ayrılan 710 milyon Türk Liralık gülünç rakamla, özal Hükümetinin insana değer ver­ 11 . 12 . 1986 0:2 mediğini, çevre sağlığını umursamadığım bir kez dahi görmüş oluyoruz. Sözlerimi burada bitirirken, yüce Meclise saygılar sunarım. (Alkışlar) BAŞKAN — Teşekkür ederiz Sayın Bilal. Sayın Çorapçıoğlu'nun yerine Doğru Yol Partisi Grubu adına Sayın Murat Sökmenoğlu, konuşacaktır; buyurun efendim. DYP GRUBU ADINA MUSTAFA MURAT SÖKMENOĞLU (Hatay) — Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çevre Genel Müdürlüğü bütçesi üze­ rinde, Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini açık­ lamak üzerine sözlerime başlarken, muhterem heyeti­ nizi saygıyla selamlıyorum. Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi çevre kirlen­ mesi tabiatın tahribi, yahut tabiat dengesinin bozulma­ sı olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca, sanayileşme ve ona paralel olarak gelişen kentleşme ve çevre kirlen­ mesi başta olmak üzere, bir dizi yapısal veya ona bağ­ lı meseleleri de ortaya çıkardığı malumlarınızdır. Muhterem milletvekilleri, bugüne kadar biriken çevre kirlenmesi, şimdiden normal yaşamı tehdit eden, aynca tabiat dengesini bozan ve birçok imkân ve kay­ nağın büyük çapta tahribine sebebiyet veren bir seviye­ ye erişmiş bulunmaktadır. Bu boyutlara ulasan çevre kirlenmesinin önlenmesi için, bugün gerek kamu ve gerekse Özel kesim seviyesinde, önemli yatırım ve harcamaların yapılması zaruri hale gelmiştir, iste, bü­ tün bu önemli sorunları halletmek; tabiî ve tarihî zen­ ginliklerin korunması İçin kurulmuş olan Çevre Genel Müdürlüğünün bugünkü yapısıyla kendilerinden ve­ rimli çalışma beklemek mümkün değildir. Sayın milletvekilleri, bugünkü modern çağda, çev­ renin korunmasını; kırsal ve kentsel alanda arazinin ve tabiî kaynakların, en uygun bîr şekilde kullanılma­ sı ve korunmasını; su, toprak ve hava kirlenmesini ön­ lemeye çalışan böylesine fevkalade önemli bir organın, sadece devlet bakanlığı bünyesinde kalmasını doğru bulmamaktayız, Çünkü, Japonya dahil; birçok tecrübe­ li ülkede teşkilatlanma, ilgili bakanakların bünyesine de girerek, daha etkili bir şekle sokulmuştur. Doğrudan ilgili oldukları için, Tanm Orman ve Köyişleri Ba­ kanlığı, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Kültür ve Turizm, Bayındırlık ve İskân, Enerji ve Tabiî Kay­ naklar bakanlıkları bünyesinde de bu genel müdür­ lüğün İcracı ünitelerinin kurulması ile başarıya ulaşıla­ cağına İnanmaktayız. Sayın milletvekilleri, elektrik, orman, ziraat, kim­ ya mlihendÜstoği; doktorluk, veterinerlik gibi çeşitli 447 —