Türkiye`de Ekonomik Durum Beklentiler ve Oneriler

advertisement
İSTANBUL TİCARET ODASI
Türkiye'de
Ekonomik Durum
••
Beklentiler ve Oneriler
i
2005
Aralık2005
İÇİNDEKİLER
A. EKONOMİK DURQMUN DEGERLENDİRMESİ ..........................................•.............. 2
B- ÖNERiLER VE BEKLENTiLER ................................................................................... 17
C- İŞ ALEMİNİN ÇEŞİTLİ SEKTÖRLER BAZINDA BEKLENTiLERİ ..................... 24
D- İTO MESLEK KOMİTELERİ GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ ........................................... 30
A. EKONOMİK DURUMUN DEGERLENDİRMESİ
ı. GİRİŞ
Türkiye'nin en önemli hedeflerinden birisi, gerçek anlamda işleyen bir piyasa
ekonomisi oluşturabilmektir. 1923-50 dönemi, büyük savaşlardan çıkmış bir ekonominin
sıfırdan başladığı ve IL Dünya Savaşı'na rağmen ayakta kaldığı bir dönemdir. 1950'den
günümüze kadar olan periyodu ise uygulanan ekonomi politikaları ve reformlarla birlikte
yeniden yapılanma dönemi olarak özetleyebiliriz.
Özellikle, 1980'den bu yana süregelen 25 yıllık dönem ise, Türkiye ekonomisinin dışa
açık büyüme modeli ile, küreselleşen dünya ekonomisinin önemli aktörlerinden birisi olma
mücadelesini ortaya koyduğu ve söz konusu mücadelenin sürdüğü bir dönem olarak ifade
edebiliriz. Bu çerçevede, daha 1980'de yıllık dış ticaret hacminin ll milyar dolara zor ulaştığı
bir ekonomi, 2005 yılı sonu itibariyle, 190 milyar dolara ulaşacağı beklenen bir dış ticaret
hacmine imza atmaktadır. Bu verilerin ışığında, Türkiye ekonomisi, dünya ekonomisinin
yıllık
mal ve hizmet ticaretinin 1980 yılında sadece binde 4'ünü gerçekleştirebilirken,
bugün aynı oranı yüzde 1,8'e çıkarmayı başarmıştır. Yani, dünya ekonomisinden alınan
pay 4,5 kat artmıştır.
Türkiye, söz konusu başarı yı, 1980'li yıllardaki yeniden yapılanma dönemi ve 2002
seçimleriyle sağladığı siyasal istikrara paralel olarak oluşturduğu ekonomik istikrar ve reform
süreciyle elde etmiştir. Üstelik, 2002 yılından bu yana geçen 4 yıllık dönemde, söz konusu
başarı sadece ihracat alanı ile sımrlı değildir.
2002-2005 döneıilinde;
- Yüksek enflasyona neden olan yapısal sorunlarla etkin mücadelede, ekonomi
ve istikrara bağlı olarak, enflasyon son 40-50 yılın en düşük
seviyelerine indirilmiştir.
politikalarındaki kararlılık
- Ekonomiye duyulan güven ve enflasyon
olarak, faiz hadleri büyük ölçüde düşürülmüştür.
oranlarında
gözlenen gerilerneye paralel
- Kişi başına düşen milli gelir ise 5 bin dolar civarına yükselmiştir.
-Döviz kurlarında istikrar sağlanmış ve Türk Lirası'na değer kazandınlmıştır.
t;~
- 2002-2004 dönemi ortalaması olarak % 8'e yakın, 2002-2005 dönemi ortalaması
olarak ise yüzde 7,3'lük bir ekonomik büyüme performansı yakalanmıştır. Aynı dönemde,
Avrupa Birliği ülkelerinin ortalama büyüme hızımn yüzde 1,8'e zor ulaştığı, Euro Bölgesi
ülkelerinin ortalama büyüme oranımn ise yüzde 1,5'i dahi göremediği dikkate alındığında,
Türkiye'nin büyüme performansı ve özellikle 2001 Krizi'nden sonraki toparlanma süreci
ilgiyle izlenmektedir.
Nitekim, bu başarıların ve reformlann bir sonucu olarak, 9 Kasım 2005 tarihinde
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından açıklanan İlerleme Raporu'nda Türk ekonomisi,
şeffaf ve işleyen bir piyasa ekonomisine sahip olması nedeniyle tebrik edilmiştir. Böylece
Türkiye'nin dünyamn eı:l seçkin 35 ülke ekonomisi arasına girdiği tescil edilmiştir. Türkiye
ekonomisi artık dünya ekonomisinin 'şampiyonlar ligi'nin bir üyesidir. Nitekim, bu
gelişmelerin ışığında uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch, 7 Aralık Çarşamba günü
Türkiye'nin ekonomik görünümünü 'durağan'dan pozitife çevirmiş, uzun zamandır
Türkiye'nin kredibilite notunu yükseltmernek konusunda ısrarcı gözüken Moody's ise
Türkiye'nin notunu 14 Aralık Çarşamba günü BA3'e yükseltmiştir.
Bu önemli başan ve iyileşmelere
dikkat çekmek isteriz:
rağmen
sorunlarına
3
Türkiye ekonomisinin devam eden
ı- Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı geriliyor olmakla birlikte, önemını sürdüren
yüksek kamu borç yükü.
2- Artma eğilimini sürdüren dış ticaret ve cari işlemler açıkları.
3- İstihdam artışına rağmen, Türkiye'nin süregelen yüksek işsizlik sorunu.
Tüm bu sorunları etkileyebilecek diğer önemli bir konu da Türkiye ekonomisinin
uluslararası fmansal piyasalardaki kredibilitesidir. Türkiye'nin öncelikle hedeflerinden
birisi, uluslararası derecelendirme (rating) kuruluşları tarafından derecelendirme notunun,
yani kredibilitesinin yükseltilmesidir. Söz konusu derecelendirme kuruluşları, 2005 yılında
Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni bir stand-by anlaşması imzalaması ve 3 Ekim 2005
tarihinde AB ile tam üyelik müzakerelerine resmen başlaması halinde, Türkiye'nin
uluslararası derecelendirme notunu yükseltme mesajı vermişlerdir. Türkiye, her iki kriteri
başarıyla yerine getirmiş olmasına rağmen, aynı derecelendirme kuruluşları, Türkiye'nin
notunu yükseltmek için, bu defa da yüksek kamu borç stokunu ve artan cari işlemler açığı
riskini işaret etmektedir. Türkiye, 200ı Krizi'nden bu yana büyük bir ekonomik dönüşümden
geçmesine rağmen, özellikle uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's, yakın bir döneme
kadar notu değiştirmenilş, nihayet aralık ayında Standart and Poors ve Fitch'in seviyesine
yükseltmiştir. Bununla birlikte Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülke notuna ulaşması için
3 aşama daha geçirmesi gerekmektedir. Bu nedenle Türkiye'nin çözmesi gereken
sorunlardan birisi de, uluslararası kredibilitesinin hak ettiği noktaya ulaşması için
uluslararası düzeyde gerekli çabayı göstermeye devam etmesidir.
Türkiye ekonomisinin 2002 yılından bu yana sürdürmekte olduğu yeniden yapılanma
sürecinde elde edilen sonuçlar açısından, dünya ekonomisinin katkıları da göz ardı
edilmemelidir. Bu nedenle, Türk ekonomisini incelemeden önce, dünya ekonomisinin genel
durumunu ve 2006 yılı beklentilerini değerlendirmek yararlı olacaktır.
ı}..
2. DÜNYA EKONOMİSİNİN GENEL DURUMU VE 2006
BEKLENTiLERİ
Türkiye ekonomisinin 2002 yılından bu yana sürdürmekte olduğu yeniden yapılanma
ve ekonomik istikrar süreci, özellikle 2003 yılı ve 2004 yılının ilk yarısında, dünya
ekonomisinin içinde bulunduğu koşullardan önemli destek almıştır. Söz konusu ı,5 yıllık
dönemde, ABD'de kısa vadeli gösterge faiz; yüzde ı, Euro Bölgesi'nde ise yüzde 2
seviyesinde kalmıştır. Ham petrol fiyatları, bir miktar yükselmiş olmakla birlikte, o dönem 30
doların altında seyretmekteydi. Dolayısıyla dünya ekonomisinde bir enflasyonist baskı
gözlenmemekteydi. Aynı dönemde, yabancı sermayenin Türkiye'ye yönelik ilgisinde de bir
artış gözlenmiştir.
Ancak, 2004 yılının ilk yarısı tamamlanırken, ABD Merkez Bankaları Sistemi FED,
yüzde ı olan kısa vadeli faiz seviyesini, 0,25 puan arttırmıştır. Söz konusu faiz artışına, dünya
ekonomisinde artan enflasyonİst baskılar ve bu baskıların ABD ekonomisine yansımaları
neden gösterilmiştir. Gerçekten de, özellikle Çin ve Hindistan'ın ekonomik büyüme
performansları ve ABD'nin giderek canlanan ekonomisiyle, dünya ekonomisinde başta ham
petrol olmak üzere, her türlü hammadde ve maden cevherinin fiyatlannda, 2004 yılının ilk
yarısı tamamlanırken bir,, yükselme gözlenmiştir. Söz konusu fiyat artışları, 2005 yılının eylül
ayı itibariyle, ham petrol fiyatlarında varil başına 7ı dolar ile, 1980 yılından bu yana en
yüksek değerin görülmesine de neden olmuştur. 1995 yılında Çin ve Hindistan dünya mal
ve hizmet üretiminin sadece yüzde 5'ini karşılayan iki gelişmekte olan ekonomi iken, söz
4
konusu iki ülke aynı oranı 2005 yılı itibariyle yüzde lO'a çıkarmayı başarmış
olacaklardır.
Tablol: Dünya Ekonomisinin Performansı ve 2006 Yılı Beklentileri
----
·····~
2003
2004
2005(1}
36481
51824
40895
55655
43886
59560
45942
4,0
1,'9
5,1
4,3
4.3
3,3
2,5
2,7
1;8
3.3
2006ill
Dünya Nasilası {Milyar ABD Dolan)
Piyasa Döviz Kuıiarına ~
SaNı Alma Giiı:ü Pa~·~ (PW)
61420
Büyüme {GSVİH. sabit fiyitdarla)
Dünya
Gelişmiş Ekonomiler
Euro Bö<lgesi
Amerika
0,7
2,7
Ul
1,2
<1,1
3,5
Japonya
1;4
2,7
2.1)
:uı
ing~
2.5
3;2
1,9·
2,2
Kanaila
ı.
o
2,9
2,.9
3,2
'Diğer Gelişmiş Ekonomi~
2,5
4,4
3,2
3,'3
1.3
6.4
"ı'eni Sanayileşmiş Asya Eko~ı
65
1,3
3,1
Gelişmekte olan Asya Ekorıomikd
8,1
6,5
9,5
7,3
8,9
Gelismek:ıı. O!aıı
Ekonomiler
Avrupa Birfıği
Orta Doğu Ohleıi
Çn
··~.
Hindirum
7,4
Tur'~-e
5,8
2,5
1,6
61
2,1
5,6
8..2
4,0
7,8
7.2
5.,5
5,4
9,5
9,0
5..0
8,1
7,1
6,3
5,0
5..0
4,7
Kaynak: IMF, World Economic Outlook, Eylül2005; DPT- (1) Tahmin
Dolayısıyla başta
ham petrol olmak üzere, dünya hammadde ve maden cevheri
fiyatlanndaki artış, 2004 yılıınn ikinci yansından itibaren, yani sonraki 1,5 yıllık dönem
içerisinde, Türkiye ekonomisine yönelik enflasyonİst baskılan arttırmıştır. Buna rağmen,
dünya ekonomisinin eqflasyonist baskısının Türk ekonomisinde ikincil etkisi beklendiği
kadar yüksek olmamıştır. Nitekim, maliyet enflasyonu göstergesi niteliğindeki yeni Üretici
Fiyatlan Endeksi'nde yıllık artış oranı kasım ayı sonunda yüzde 1,6'ya kadar gerilemiştir. 30
Haziran 2004'den bu yana ABD Merkez Bankaları Sistemi FED'in gerçekleştirdiği 13
toplantının hepsinde kısa vadeli gösterge faizi, her defasında 0,25 puan artırılarak, 13
Aralık 2005 itibariyle yüzde 4,25 seviyesine yükseltilmesi, özellikle Türkiye gibi
gelişmekte olan ekonomilerin endişelerini arttırmıştır.
Çünkü, ABD'nin faiz
artışlanın
sürdürmesi;
1- Dünya ekonomisinin yavaşlamasına,
2- Bu nedeille türkiye gibi
gelişmekte
olan ekonomiterin ihracat hacimterindeki
artışın yavaşlamasına,
3- ABD'nin Hazine kağıtlanınn cazibesinin artmasına
4- Ve bu nedeille Türkiye gibi ülkelerin dış borçlanınayı sürdürmek
olarak daha yüksek bir faizle borçlanmaianna neden olabilecektir
adına,
göreceli
Bu nedenle, 2006 yılında, ABD ekonomisinin faiz artışlanın sürdürüp sürdürmeyeceği
en önemli ve cevaplanması gereken soru olarak öne çıkmaktadır. 2005 yılıınn son günlerinde,
uluslararası çevrelerde yapılan değerlendirmeler, ABD ekonomisinde büyümenin yavaşlaması
ve enflasyonİst haskılann hafiflemesine bağlı olarak, ABD'nin faiz artışianna ara vereceği
yönündedir.
5
Bu durum, Türkiye açısından birçok açıdan yararlıdır:
1- Türkiye'nin ihracat performansı olumsuz yönde etkilenmeyecektir.
2- Türk Hazinesi'nin borçlanma maliyetleri yükselmeyecektir.
3- Euro-dolar paritesinde dolar lehine gözlenen gerileme duracaktır.
Bu durum, ağırlık olarak AB ülkelerine ihracat yapan Türkiye açısından önemlidir.
2006 yılında euro-dolar paritesinin uluslararası piyasalarda 1,20 doların
üzerinde tutunarak, tekrar yükselişe geçmesi Türk ihracatçısı açısından sevindirici
Dolayısıyla
olacaktır.
Euro-dolar paritesinin euro lehine yükselmesinin bir yararı da, ABD'nin rekor
seviyelerdeki dış ticaret açığının bir miktar da olsa küçülmesine katkı sağlayacak olmasıdır.
Nitekim, ABD'nin ekim ayı dış ticaret verileri, aylık dış ticaret açığının 70 milyar dolar gibi
rekor bir seviyeye dayandığını göstermektedir. Bu noktada, euro-dolar paritesindeki
gelişmelerin ve ham petrol fiyatlarındaki dalgalanmaların ikincil etkisine rağmen, 2004
yılındaki yüzde 5,1 'lik büyüme performansını tekrarlamasa da, 2005 ve 2006 yıllarında yüzde
4,3 büyüyeceği öngörülmektedir.
Bu noktada, dünya ekonomisinin büyüme performansını sürdürmesine yönelik
beklentiler, Türkiye'nin ihracat performansı açısından umut vericidir.
Tablo2: Dünya Ekonomisinde Mal ve Hizmet Ticareti (Yüzde Değişim)
2003
2004
2005,(1)
2006(1)
5,4
10,3
5!,6
7',0
10,3
7,4
0,5
3,1
lO, S
0,5!
8,3
14,5
6,:1
4,_1
11,1
2,9
B,B
5,4
16.4
6,2
13,5
4,1
5,8
11,9
5,3
-o,ı
-1,(1
-o,s
2,9
6.2
..0,7
:1,7
-G,3
Mal ve Hizmet Tıcareti
'Dünya Tıcaret Hacmi
Ryat Defiamrii (ABD Dolan)
:ihracat Hacmi
Geiişm~
Ekonomiler
Gelişmekte Olan
Ekonomiler
Euro BOlgesi
5~6
S,G
1ü.4
3,5
6,3
10,3
5,3
İthalat iHacmi
Geiişm~
Ekonomiler
Gelişmekte Olan
Ekonomiler
EUFO BölgeSi
Tıcan!t Hadleri
Gelişm~ Ekonomiler
Gelişmekte Olan Ekonomller
Euro BOlgesi
1,1
0:,9
1,2
-o,ı
Kaynak: IMF, World Economic Outlook, Eylül 2005; DPT - (1) Tahmin
2006 yılı, bu bilgilerin ışığında, Türkiye ekonomisi açısından, ihracat performansı
açısından umut verici, bununla birlikte artan enflasyon baskısı ve dünyanın önde gelen
merkez bankalarının faiz artmını eğilimlerine bağlı olarak belirli riskiere işaret etmektedir. Bu
nedenle, Türkiye ekonomisi, dünya mal ve hizmet ticaretinin artmasına yönelik beklentilere
bağlı olarak, yıllık ihracat hacmini 2006 yılı sonunda 84 milyar dolara çıkarmanın
yöntemlerini iyi analiz etmelidir. Dünya merkez bankalarının faiz artmını eğilimleri ise,
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın, 2006 yılının ilk 6 ayında, faiz indirimleri
konusunda daha temkinli olmasına neden olabilir. Türk ekonomisinin reel faiz cazibesinin
sürmesi, 2004 yılından bu yana katlanarak devam eden yabancı sermaye ilgisinin
tempolu bir şekilde sürmesi anlarnma gelecektir. Bu durumda, global sermayenin
Türkiye'ye yönelik ilgisinin, içeride döviz kurları üzerinde önemli bir baskıya neden olacağı
da unutulmamalıdır. Bu nedenle, dünya ekonomisinde önemli bir konjonktür değişikliği
olmaması durumunda, Türk Lirası'nın 2006 yılında da değer kazanmayı sürdüreceği ifade
edilebilir.
6
3. TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GENEL DURUMU VE 2006
BEKLENTiLERİ
3.1. 2005 YILINDA GAYRİ SAFi MİLLİ HASILA BÜYÜMESİNİN YÜZDE
5'LİK HEDEFi AŞMASI İHTİMALİ, AÇlKLANAN 2005 3. ÇEYREK VERİLERİYLE
GÜÇLENMİŞTİR. SON ÇEYREKTE SANAYİ VE ONUN DA ÖTESiNDE İNŞAAT
SEKTÖRÜNÜN LOKOMOTiF ETKİSİNİN DEVAM EDECEGİ
ÖNGÖRÜLMEKTEDiR.
1994 Krizi sonrası son 1O yıllık dönem dikkate alındığında, ortalama olarak yüzde
4,2'lik bir GSMH büyüme oranını yakaladığı görülmektedir. Üstelik bu büyüme Asya
Krizi'nden kaynaklanan 1999 yılındaki ciddi boyutlardaki ekonomik daralma, ve 2001
Krizi'ne rağmen sağlanmıştır. Bu oran, 2005 yılının büyüme oranının yüzde 5.5 olması
halinde, ll yıllık ortalamada da değişmemektedir. Bu noktada, 2001 Krizi sonrası dönem
dikkate alındığında, Türkiye ekonomisi 2002-2004 dönemi ortalaması olarak% 8'e yakın bir
ekonomik büyüme performansı yakalamıştır. 2002-2005 dönemi ortalaması olarak ise, 2005
yılında ekonominin yüzde 5 olan büyüme öngörüsü dikkate alındığında, yüzde 7,3 'lük bir
ekonomik büyüme performansı elde edilmiş olacaktır. Türk ekonomisinin söz konusu
büyüme performansı, dünya ekonomisinin önde gelen ekonomilerinin aynı periyot
içerisinde gerçekleştirdikleri büyüme performansının bir hayli üzerindedir. Bunun1a
birlikte, Çin ve Hindistan gibi öne çıkan gelişmekte olan ekonomilecin büyüme
performanslarımn altında kaldığı da gözlemlenmektedir. Bunun önemli neden1erinden birisi,
Çin'in özellikle 2000 yılından itibaren, yılda 30 ile 40 milyar dolara ulaşan doğrudan yatınm
amaçlı yabancı sermaye çeken bir ekonomi haline dönüşmüş olmasıdır. Bu nedenle, söz
konusu ekonomilerde sanayi üretiminin performansı, ekonomik büyüme için önemli bir
gösterge teşkil etmektedir.
Grafikl: 3 Aylık Sanayi Üretimi'nin 2004 ve 2005 Performansı
lı6,21
.......
••••••••• -·1:1· ••••.•••
. ... _
-- a
···t!.·······
~~------__J!3~,oL!____________~~
2
3
-D--2005 \1LI
·· ·t:.· · · 2004 YILI
7
Aynı durum, Türkiye ekonomisi için de geçerlidir. Nitekim, ekonomistler, 2006
yılında yüzde 5 'lik büyüme öngörüsünün gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda olası
riskleri dile getirirken, söz konusu yorumları tetikleyen ayrıntılardan birisi, 2005 yılının
üçüncü çeyreğinde sanayi üretiminin beklenenden düşük bir artış performansı göstermesi
olmuştur. Sanayi üretimi ile GSMH büyümesi arasında önemli bir korelasyon olduğunu iyi
bilen ekonomistler, gerek aylık sanayi üretim endeksi değerleri üzerinden kabaca tahmin
ettikleri yüzde 4,6'lık 3 aylık sanayi üretim artışı, gerekse de Türkiye İstatistik Kurumu'nun
(TÜİK) aralık ayı başında açıkladığı
3 aylık sanayi üretim verilerinde de 3. çeyrek için yüzde
4.5'lik artışı görerek, GSMH büyümesinin de 3. çeyrekte yüzde 5.4 civarında şekilleneceğini
öngörmüşlerdir.
yılı
Bu nedenle, 2005
tutturulamayabileceği
ihtimaline dair yorumlar gündeme
çeyre'ğinde
ve özellikle ikinci
yılsonu
için,
gözlenen yüksek büyüme
büyüme hedefi olan yüzde 5'in
gelmiştir.
yılının
Oysa, 2004
oranlarının
ertesi
yıl,
birinci
baz etkisi ile,
düzeltmesinin gelmesi, yani ikinci çeyrekteki yavaşlamanın doğal karşılanması gerekirdi.
Aralık
Nitekim, 12
çevrelerini de,
Pazartesi günü
fınans kuruluşlarının
açıklanan
3. çeyrek büyüme verileri, ekonomi
ekonomistlerini de
şaşırtmıştır.
Çünkü, yüzde 5,4
civarında beklenen GSMH büyüme oranı yüzde 7,3 çıkmıştır. Üstelik, 3. çeyrekte yüzde
yakalamış
4,5 'lik bir büyüme
çeyrekte yüzde 5,6
değer
üretimi
açısından,
3. çeyrekte büyüme
oranını
beklentilerin
olan sanayi üretiminin, katma
artış,,.yakaladığı görülmüştür.
3.
çok üstüne taşımış olan esas iki önemli sektörün tarım ve inşaat sektörleri olduğu da göz
ardı
edilmemelidir.
Bu noktada, ikinci çeyrekte büyüme
gerilemediği
oranındaki artışın yavaşladığı,
de görülmelidir. Sonuçta 1994 Krizi
sonrası,
1995
yılının
2.
ekonominin
çeyreğinden
itibaren yaşanan 15 çeyrek üst üste büyüme rekoru, 2001 Krizi sonrası, 2002 yılından bu
yana ard arda gerçekl~şen 15 çeyrek dönemlik büyüme ile egale edilmiştir. hk 9 aylık
dönemde ise büyüme
gerçekleşmiştir.
hızı
Dokuz ayda
yıl
sonu büyüme öngörüsünün üzerinde
değeri,
dolar bazında cari fiyatlarla 262,5 milyar
yüzde 5.5 ile,
oluşan
GSMH
dolara ulaşmış durumdadır. Yine, TÜİK'in verilerine göre, üçüncü çeyrekte Gayri Safi Yurtiçi
Hasıla
büyümesi ise yüzde 7 olarak
ekonomi geçen
durumdadır.
yılın
ikinci
gerçekleşmiştir. Yılın
çeyreğinden
üçüncü
çeyreği
bu yana en yüksek büyürneyi
Nitekim, 2004 yılının üçüncü çeyreğinde büyüme yüzde 5.7
8
itibariyle
yakalamış
olmuştur.
Tablo3: Türk Ekonomisinin Büyüme Performansı; 2005
9
ID. Dönem
II. Dönem
I. Dönem
Sektörler
Aylık
Tarım
0.0
0.1
6,4
4,5
Sanayi
5.5
3.9
5,6
5,0
İnşaat
16.5
22.2
19,7
19,7
Ticaret
5.8
4.3
7,1
5,8
Haberleşme
1.6
2.2
7,4
3,9
Mali Kuruluşlar
0.7
0.3
-0,5
0,1
Konut Sahipliği
1.4
1.6
1,8
1,6
Serbest Meslek ve
Hizmetler
4.7
4.1
7,1
5,5
Devlet Hizmetleri
-0.6
0.4
0,8
0,2
Kuruluşlar
-1.3
0.1
-0,2
-0,4
İthalat Vergisi
8.4
8.7
14,1
10,5
4.8
4.2
7,0
5,5
5.3
3.4
7,3
5,5
Ulaştırma
ve
KarAmacı
ii~
Olmayan
Gayri Safi Yurtiçi
Hasıla
Gayri Safi Milli
Hasıla
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
3. çeyrekte, kamu yatınm artışı yüzde 32.8'i bulurken, özel sektörün yatınm
harcamalanndaki artış yüzde 26. 7' dir. Söz konusu kamu ve özel sektör yatırımlarının
performansı, ekonominin geleceği için umut vericidir. Ancak, özel kesimin tüketim ve
yatırım harcamalarındaki ciddi artış, gerek tüketim, gerekse de yatırım malı ithalatının
neden arttığını da bir ölçüde teyit etmektedir. Bu nedenle, söz konusu trendin 2006 yılında
da devam edeceği ihtimaline bağlı olarak, ithalat hacminin yavaşlamayacağı da
öngörülmelidir.
3. çeyrek büyÜme oranının beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi ile birlikte,
bankalan, Türkiye'nin yılsonu büyüme tahminlerinin yüzde S'lik hedefi
aşacağı görüşlerini yinelemişlerdir. Morgan Stanley, mevcut trendin devam etmesi
durumunda, Türkiye ekonomisinin 2005 yılı büyüme hızının yüzde 6.2 olacağını
vurgulamıştır. Lehman Brothers da, beklentileri aşan üçüncü çeyrek verisiyle birlikte, yıl sonu
için yüzde 6.5 olarak belirlediği GSYİH tahmininin isabetli olduğuna işaret etmiştir. JP
Morgan ise, güçlü iç talebin etkisiyle üçüncü çeyrekte, GSYİH'nin beklentileri aştığını
vurgularken, yıl sonunda yüzde 5 'lik hedefe rahatlıkla ulaşılacağını tahmin ettiğini ifade
etmiştir. Dolayısıyla, Türk ekonomisinin büyüme oranının beklenenin üzerine çıkması olumlu
bir gelişme olarak algılap,mıştır.
uluslararası yatınm
9
3.2. TCMB'NİN 2006 YILINDA UYGULAYACAGI ENFLASYON
HEDEFLEMESİ, ÖZEL KESİMİN TÜKETİM HARCAMALARININ KISILMASINI,
BU NEDENLE YIL SONU BÜYÜME HEDEFi OLAN YÜZDE S'E
ULAŞILABİLMESİ İÇİN DE YERLİ VE YABANCI SERMAYE YATIRIM~ARININ
ARTMASINI ZORUNLU KlLMAKTADlR. ENFLASYON HEDEFLEMESI,
AYRICA, CARİ İŞLEMLER AÇIGININ BÜYÜMESİNE NEDEN OLABİLİR.
TCMB 2006 yılından itibaren 'açık enflasyon hedeflernesi'ne geçmektedir. Bunun
anlamı, TCMB 'nin kamuoyuna açıkladığı enflasyon hedeflerini tutturabilmek amacıyla, daha
etkin bir para politikası uygulaması olarak özetlenebilir. Bununla birlikte, TCMB, 2006
yılında ham petrol fiyatlan tekrar tırmanışa geçer ve bunun Türk ekonomisine 3-4 puanlık bir
etkisi olur ise, yıl sonu enflasyon hedefindeki sapınayı makul karşılayacağını açıklamıştır.
Böylece yıl sonu hedefini tutturmak adına, ekonomiye sıkıntı verecek sert önlemler
almayacağını ortaya koymuştur. Türkiye'nin açık enflasyon hedeflernesi uygulamasına
geçmesi, Türkiye'nin saygınlığını ve yabancı sermayenin ekonomİnıize duyduğu güveni
arttıracaktır. Ancak Üretici Fiyatlan Endeksi'nde yıllık enflasyon oranı yüzde 1,6'ya kadar
gerileyerek, 40-50 yıldır görülmemiş rakamlara ulaşırken, Tüketici Fiyatlan Endeksi ise 2004
yılı nisan ayından bu yana yüzde 7,5-9,5 aralığına takılmış durumdadır.
Talep enflasyonu yüzde 7,5'in altına inmemekte direnmektedir. Bu nedenle, TCMB
2006 yılsonu enflasyon hedefi olan yüzde 5 için, kısa vadeli gösterge faizlerde 2006 yılında
ihtiyatlı olacaktır. Bu nedenle, Merkez Bankası yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 5'i
tutturmak adına, piyasadaki para miktan üzerindeki kontrolünü yoğunlaştırarak, talepteki
göreceli canlılığı soğutmayı tercih edebilir. Dolayısıyla 2006 yılında da iç talepteki canlılık
baskı altında olacak ve' fırmaların ihracata ağırlık vermeleri gerekecektir. Bu durumda,
2006 yılında Türk Lirası'nın değerlenıneye devam edeceği öngörülmektedir. Değerlenen Türk
Lirası da, ihracatçının bu yöndeki şikayetlerinin devamı anlamına gelecektir. Bu nedenle,
TCMB de, 2006 yılında günlük dolar alım ihalelerinde döviz alım üst sınınnı 30 milyon
dolardan 60 milyon dolara çıkarmaktadır. TCMB sadece 2005 yılında piyasadan 21,5 milyar
dolar, 2002 yılından bu yana ise 37,5 milyar dolar döviz toplamış durumdadır. Ekonomistler,
2006 yılında TCMB 'nin rezerv artışı amacıyla, dolar alımını hızlandıracağım tahmin
etmektedirler.
Tablo4: TCMB'niıf'Entlasyon Patikası ve Hedefe Göre 2 Puanlık Sapma Aralığı
Belirsizlik Aralığı Üst Smı:r
Hedefle Tutarh Patika
Belirsizlik Aralığı Alt Sınır
Mart
2006
Haziran
Eylül
2006
Aralık
200S
9.4
8.5
7.8
1
7.4
6.5
5.8
5
5.4
4.5
3.8
3
2006
Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)
Gelişmiş
ekonomilerde enflasyon hedeflernesi sonrası ortalama büyümenin yüzde 2.51
seviyesinde şekillendiği, enflasyon hedeflernesi gerçekleştiren kimi gelişmekte olan ülkelerde
ise, ekonomik büyümenin ortalama yüzde 3.3 seviyesinde şekillendiği gözlenmektedir.
10
Bu durumda, iki önemli noktanın irdelenınesi lazımdır.
Birincisi, AB ile tam üyelik müzakereleri yürütmekte olan Türkiye'nin, 2015 yılına
kadar yılda ortalama yüzde 5 büyümesi gerekecektir. Enflasyon hedeflernesi ile büyüme
ortalama yüzde 3'e oturduğunda, Türkiye'nin AB'ye uyum sürecinde, yüzde 3'lük bir GSMH
büyümesi yeterli olmayacaktır. Bu neden Merkez Bankası'nın ülkenin orta ve uzun vadeli
ekonomik hedefleriyle çelişen politikalar uygulaması doğru olmayacaktır.
İkinci
konu ıse, ekonominin göreceli olarak daha yavaş büyüyecek olmasının dış
ticaret ve can işlemler açığı üzerindeki etkisidir. Genel olarak ekonomik büyümenin
yavaşlaması ithalatın da yavaşlamasına, dolayısı ile dış ticaret ve can işlemler açığının
küçülmesine yol açabilir. Ancak bu genel bir kural değildir. Bazı ülkelerde, sözgelimi
Macaristan'da büyüdüğü görülmektedir.
Türkiye açısından da durum benzerlik arz etmektedir. 2006 yılında, Türkiye'nin açık
enflasyon hedefiernesine geçmesı, iç talep üzerindeki baskımn artması anlamına gelecektir.
Sonuçta Türk sarrayisi yurtiçi satışlannda önemli bir artış olmayacağı beklentisi ile, ihracata
yüklenıneyi sürdürecektir. Türkiye'nin makro ekonomik göstergeleri düzelirken, ödediği reel
faiz aym hızla düşmediğinden, Türkiye 2006 yılında da uluslararası sermaye açısından bir ilgi
merkezi olacaktır. Yine Türk Lirası 2006 yılında da değerlenınesini sürdürecektir. Bu
durumda, ihracata yüklenen Türk sanayısı, TL aşın değerlenıneye devam ederken, ihracat
avantajını sürdürmek adına, maliyetlerini aşağı çekmenin yollanın arayacaktır. Bu durum,
ithal hammadde (ara mamul) ve yatınm malı kullammımn devamı anlamına da gelmektedir.
Tablo5: Türkiye'nin Dış Ticaretinin Genel Kompozisyonu
G~iılşJikoriomik'Gruplann · '
Sotıflilma.sına~öre ..
DışTicar~t(OOO$)· .··. ·. ·.::
i·H R A.c ~
.
..
.
.··.·.
··
Ekim
.·· /• 2oo4
. . • < .·. ··..
·· 2oö5.
r.Değ~r
("fo)
. ··Değer
(%)
T· ·• · .,:· · ·.·.·
5.8629.27, 1oQ;O
..
539031,
Ara(Hammadde)maUarı.
.··; · >'
Diğerleri
·.:·
..... ·. ....
iTHAL A'T
:
,
239149()><40.8>'
. ·•.
720131
11,3
·. .
9;0
. ,•.,•. · ••.
5943786.2
'.
••..••. ·.•..•
2oos ··•··•·•.
•DeÖer
.5()850543 10Ö;o:
•.
>
.(%),
%Değ.
100,0
16,9
11.()
25;4
..-••
33,6
'5221559
10,3
6548299
2532,903 39,6<
5,9
3Ô790()7 4S,2' .· 5;8
59 514 . 0;9
166,9
20987502
24502095
139 386
41;3
48,2
0,3
245192.3Ö.
28099260
271 072
41,3 .. J6,8
47;3
14,7
0,5 ' ı 94;5
100,0
9892760
100,0
22,3:
78497611 100,0
95016464
10(),0
21,0
Sermaye(Yatırırö)malları . · 1339,286 16,6
Ara(Hammad~~)Jl'lallari ', :'/5,711714 "70,6
1672410
6890035
16,9
69,6
24,9
.20,6
13849026
54320Ö.t8
17,6
·69,2
16.139653' 17,0
61217013 70,8
t6,5
2a.9
:ruı<etim'maııarı
1283 259
9 s93 261
12,6
Diğerleri
..
.·..
· ······" .:: :
.· •·· .. · .· ··
··
8087592
, .·. 20,04
• ···
D~ğer ·•· · ("'o)
%0eg. . .
• '. . • .
·. ·.· · bc~k~Ekim
.··,
22 296 oX ;
l•
'
..
9;2 •
J 29101~1 49;6.
:
6391555 100,0
• : ·<:·• .·
Serinay~(Yatmm)mall~n.
Tüketimmallan
·. • .
951329 . u.ı't
d'·'
·. .···•
1
"'" ,,
·
•
·
85 262
·
· ·
1;1
47 o56
13,o
34,9 ·.
.0~5
4t,s
,
··
•
.
•
'
.
: 435 299
0,6 .
~
1
11133 o5~l
..
.
466 679
11.,;,
· .•. 12 5 ·
o,s
7,2
Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
Diğer taraftan enflasyon hedeflernesi iç talebi kısıcı bir etkiye de neden olduğu için,
nihai mamul, tüketim malı ithalatının yavaşlamasını da sağlayabilir. Bu yıl 13 milyar dolar
civannda gerçekleşmesi beklenen tüketim malı ithalatı, ekim ayı sonu itibariyle, bir önceki
yıla göre yüzde 12,5 artmış gözükmektedir. Önümüzdeki yıl, enflasyon hedeflernesi ve
özellikle otomotiv ürünleri başta olmak üzere, dayamklı tüketim malianna yönelik talepte
doygunluktan kaynaklanan bir yavaşlama gözlenir ıse, tüketim malı ithalatımn yan yanya
azalması, yanı 2006 yılında 7 milyar dolan geçmemesı, hammadde ve yatınm malı
ithalatındaki artışı dengeleyebilir. Dolayısıyla 2005 yılını 115 milyar dolar civannda
ll
•·
'
kapatması beklenen ithalat hacmi, 2005 yılında 18 milyar dolar ~~yümüş iken, 2006 yıl~nda
10-11 milyar dolar artabilir. Bu durumda, 124 milyar dolarlık bır ıthalata karşılık 84 mılyar
dolarlık bir ihracat ile dış ticaret açığı 40 milyar dolarda kalır ise, cari işlemler açığı da 22
milyar dolar seviyelerinden 20 milyar dolar seviyelerine gerileyebilir.
Ancak, tekrarlamak gerekir ise, burada enflasyon hedeflernesinin dış ticaret ve cari
işlemler açığım bir miktar yavaşlatacağı beklentisi, tüketim malı ithalatımn yavaşlayacağı
beklentisi ile desteklenmektedir. 2006 yılımn ilk 5 ayı sonunda tüketim malı ithalatının seyri
bu konuda gerekli ipucunu verecektir. Enflasyon hedefiernesine rağmen, yatınm ve tüketim
malı ithalatı yavaşlamaz ise, Türkiye 2006 yılında da dış ticaret ve cari işlemler açığında
öngördüğümüzden
fazla açık verebilir.
3.3. YAPILAN DEGERLENDiRMELER, TÜRKİYE EKONOMİSİNDE
REFAH SEviYESİNİN ALGILANDIGI ŞEKİLDE DEVAM EDEBiLMESi İÇİN
YAKLAŞlK OLARAK% 3 VE EKONOMİK DURUMDA HiSSEDiLEBİLİR BİR
iYiLEŞME İÇİN EN AZ% 5 SEVİYELERİNDE BİR BÜYÜME HlZINA İHTiYAÇ
OLDUGUNU GÖSTERMEKTEDiR. AYRlCA 10 YILLIK AB MÜZAKERE
SÜRECiNDE 15 MİL YONLUK YENİ İSTiHDAM İHTİYACI, YILDA MİNİMUM 20
MİLYAR DOLARLIK YENİ YATlRlMI GEREKTiRMEKTEDiR.
2002-2004 dönemini kapsayan son üç
yılda
ortalama ekonomik büyüme %7,9
olmuştur. Son yıllarda siyasal istikrara paralel bir şekilde sağlanan bu takdire şayan ekonomik
büyüme, ancak kriz
çukurlar
yıllarımn kayıplanın
telafi
artık doldurulmuş, refahın artması
edebilmiştir.
ve hissedilebilir
Yani kriz
yıllarında oluşan
iyileşmenin gerçekleşmesi
için
gereken birikimler sağlanmaya başlanmıştır. Büyümenin hedeflendiği biçimde hayata geçmesi
durumunda, ekonomik iyileşme kısa zaman sonra toplumun tüm kesimleri
tarafından
daha iyi
anlaşılacaktır.
Uluslararası fimftıs kuruluşlarımn yılbaşında
gerçekleştirdikleri
açısından
dolar
yorumlar, minimum yüzde 5'lik büyümenin
ülkemizin her
sermaye çekmesi
yıl
6 ila 9 milyar dolar
gerektiğine işaret
çekme
ve bugün 45 milyar dolara
miktarı, gerçekle.~tirdiği
olan
ve AB'ye uyum süreci
yatınm ihtiyacımnda
Çin'in 2000
ulaşmış
devamı
arasında doğrudan yatınm amaçlı yabancı
etmektedir. Yerli
arasında olduğu vurgulanmaktadır.
başlayan
Türkiye ekonomisine yönelik olarak
yılından
10 ila 15 milyar
bu yana 30 milyar dolarla
doğrudan yatınm amaçlı yabancı
yüzde 9'luk büyümenin ne
kadarlık
bir
sermaye
yatınm harcamasına
ll(.•
dayandığım
teyit etmektedir.
Bu nedenle Türkiye'nin AB
fazlalığını diğer
yılda
standartlarına
uyum
anlamında tarımdaki
istihdam
sektörlere kaydırmak, genç nüfusa ve mevcut İşsizlere istihdam yaratmak için
20 milyar doların çok üzerinde bir yatınm harcaması yapması
Bu temel göstergeler, Türkiye'nin
daha da geliştirmesi
ger~!ctiğine işaret
gerektiği
doğrudan yatınm teşvikleriyle
etmektedir.
12
görülmektedir.
ilgili
uygulamalarını
3.4. KONSOLiDE BÜTÇEDE, AVRUPA BİRLİGİ BÜTÇE ST~ARDININ
BİLE ALTINDA GERÇEKLEŞEN AÇlKLA, 2005 YIL!NDA ELDE EDIL~N
PERFORMANSBİR REKORA iŞARET ETME.KTEDIR. 3 YILLIK Y.~NI
'MERKEZi YÖNETİM' BÜTÇESi ANLAYlŞI ILE, 2008 YILINDA BUTÇE
AÇIGININ GSYİH'YA. ORANININ YÜZDE -0,80'E İNMESİ
HEDEFLENMEKTEDIR.
Tablo8: Yıllar İtibariyle Konsolide Bütçe Performansı
1
2003,2004
Bütçe Performansı ve
2005,2006
Bütçe Hedefleri
(Milyon YTL)
Harcamalar
2003 Yıl
Sonu
Yıl
2005
Yılıİlk
2005/2004
2006
Yılıİlk
Değ.
Hedefi
2006/2005
Değ.
Gerçekleşme
Gerçekleş me
132.822
141.021
155.627
10,4
157.300
1,1
74.298
84.532
99.187
17,3
111.000
11,9
30.906
36.047
36.237
0,5
40.500
11,8
8.386
9.609
14.438
50,3
15.900
10,1
7.464
8.050
10.071
25,1
!0.700
6,2
86.066
87.315
94.881
8,7
90.200
-4,9
Faiz
Hariç Harcama
I. Personel
II.
2004
Sonu
Diğer
Cari
III.
Yatınm
IV.
Transfer
I. Borç
Hedefi
O ram
O ram
58.524
56.488
56.440
-0,1
46.300
-18,0
2.
d'542
30.827
88.441
186,9
43.900
-50,4
Gelirler
92.618
108.940
126.490
16,1
144.100
13,9
76.684
89.890
106.617
18,6
1!8.300
11,0
14.242
17.269
17.713
2,6
23.500
32,7
1.692
1.781
2.160
21,3
2.300
6,5
-40.204
-30.300
-29.137
-3,8
-13.200
-54,7
18.321
26.189
27.302
4,2
33.000
20,9
Faizi
Diğerleri
I. Vergi
Gelirleri
II.
Diğer
Gelirler
III. Katma
Bütçeli İdareler Gelirleri
Bütçe
Deneesi
FaizDışı
Denf(e
Kaynak: T.C. Mali,-e Bakanlığı
Ekonomi yönetiminin sıkı maliye politikası konusunda gösterdiği istikrar ve
tutarlılığın bir sonucu olarak, 2005 yılında 155,6 milyar YTL olarak öngörülmüş olan bütçe
harcamalarımn, yılı en az 1O milyar YTL daha düşük bir değerle kapatması beklenmektedir.
Yıl sonu bütçe açığı hedefi olan 29,1 milyar YTL'ye göre, yılın bitimine bir ay kala,
gerçekleşme sadece yüzde 18,9'dur. Dolayısı ile, yıl sonu bütçe açığı rakamı ekim ayında
14,6 milyar YTL olarak revize edilmesine rağmen, gerçekleşmenin bunun dahi altmda
kalabileceği öngörülmektedir. Bu durumda, 14,6 milyar YTL'lik bütçe açığı gerçekleşse
dahi, Türkiye, AB Bütç.e Açığı Kriteri olan yüzde -3'e 2005 Bütçesi'nde ulaşmış olacaktır.
Hatta, gerçekleşmenin 14,6 milyar YTL'nin altında kalması halinde, 2005 Bütçesi'nde AB
Kriteri'nden dahi daha iddialı bir oran tutturulması söz konusudur.
Türkiye, 2006
yılından
itibaren ise, bütçe
başlığında
iki devrimsel
değişime
imza
atacaktır.
Bunlardan ilki, bütçenin içeriği ile ilgili değişikliktir. Bütçe, konsolide olmaktan
çıkıp, 'Merkezi Yönetim' Bütçesi haline dönüşmektedir. Yani, AB ve gelişmiş ülke
standartiarım yakalamak adına, Türkiye'nin bütçesi daha geniş bir kamu kesimini temsil
13
ı
edecektir. 2006 yılından itibaren merkezi yönetim bütçe sisteminin uygulamaya konulması ile
birlikte, bütçenin kapsamı genişletilmekte ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bütçe
üzerindeki denetim yetkisi güçlendirilnıektedir.
Tablo9: 2006-2008 Dönemini Kapsayan 'yeni' 3 Yıllık Bütçe Hedefleri
2006Yılı
2006, 2007 ve 2008 Bütçe Hedefleri
Bü!ç_e Kalemleri
Merkezi Yönetim
Bütçesi
(MilvarYTL)
2007 Yılı
Bütçesi
2007/2006
Karşılaş.
2008 Yılı
Bütçesi
2008/2007
Karşılaş.
175,0
178,5
2,0
180,6
1,2
36,0
38,5
6,9
40,0
3,9
Yatırım Harcamaları
12,4
12,9
4,0
13,3
3,1
Faiz Harcamaları
46,3
44,1
-4,8
38,6
-12,5
Merkezi Yönetim Net Bütçe Gelirleri
161,7
166,6
3,0
175,4
5,3
Vergi Gelirleri
132,2
147,1
11,3
155,1
5,4
Personel
Vergi
Harcamaları
Harcamaları
Dışı
Gelirler
Bütçe Dengesi
Bütçe Açığı/GSYiH (AB Kriteri)
Bütçe Faiz Dışı
Fazlası
29,5
19,5
-33,9
20,3
4,1
-13,3
-11,9
-10,5
-5,2
-56,3
-2,50
-2,02
33,0
32,2
Enflasyon Hedefi
Enflasyon + Büyüme Hızı Hedefi
Kaynak:
-0,80
-2,4
33,5
4,0
4,0
4,0
9,2
9,2
T:c. Maliye Bakanlıgı
w
İkinci olarak da, 2006 yılında çok yıllı bütçe hayata geçirilmektedir. Bu özellikleriyle,
2006 yılı, Türk bütçe tarihinde önemli bir dönüm noktası niteliğindedir. 2006 yılı merkezi
yönetim bütçesi, 2003-2005 döneminde olduğu gibi tüm kamu sektörü için yüzde 6.5, merkezi
yönetim bütçesi için yüzde 5 faiz dışı fazla hedefine uygun olarak hazırlanmıştır.
Faiz giderleri konusunda 2003-2005 döneminde kaydedilen olumlu gelişme 2006
yılında da devam edecektir. 2002 yılında yüzde 46.8 seviyesinde olan faiz giderlerinin bütçe
içerisindeki payımn 2006 yılında yüzde 29.4'e düşeceği tahmin edilmektedir. Yatınm
harcamalarımn bütçe içindeki payı 2002 yılında yüzde 6.6 iken 2006 yılında yüzde 9.5'e
yükselmektedir.
'"2006-2008 döneminde bütçe açığındaki düşüş eğiliminin devam etmesi ve 2008 yılı
sonunda merkezi yönetim bütçe açığının GSMH'ya orammn yüzde 0.8'e düşmesi
öngörülmektedir. Bütçe açığımn 2006 yılında 13.3 milyar YTL, 2007 yılında 11.9 milyar
YTL ve 2008 yılında 5.2 milyar YTL olması programlanmıştır. Bugüne kadar sonuçlanan
bütçe tahminleri ve uygulamaları, bundan somaki yıllar için de ortaya konulan hedeflerin
rahatlıkla tutturolacağım göstermektedir.
3.5. SlKI MALİYE POLiTiKASI, KAMU BORÇ STOKU'NUN GSYiH'YA
ORANINDA AB STANDARTLARI SEVİYESİNE ULAŞMASINI SAGLAMIŞTIR.
İç borç stoku 2005 yılı Ekim ayı itibariyle 242.8 milyar YTL seviyesine ulaşmıştır.
2002 yılında yüzde 62.7 seviyesinde olan YTL cinsi iskontolu Devlet İç Borçlanma
Senetlerinin ortalama bileşik faiz oranları, 2005 yılımn onbir aylık döneminde yüzde 16.5'e
gerilemiştir. Aym dönemde toplam nakit borçlanmamn ortalama vadesi ise yaklaşık 9 aydan
27 aya yükselmiştir. 2005 Kasım ayında ise YTL cinsi iskontolu Devlet İç Borçlanma
Senetlerinin ortalama bileşik faizi yüzde 14.1, nakit borçlanmamn ortalama vadesi ise 20.2 ay
olarak gerçekleşmiştir. ikincil piyasada en çok işlem gören DiBS'in faiz oranı yüzde
14'ün altınainerek so11:,,zamanların en düşük seviyesine gerilemiştir.
Öte yandan, konsolide bütçe borç stokunun yapısında YTL lehine önemli bir değişim
gerçekleşmektedir. 2002 yılı sonunda borç stokunun yüzde 42'si ulusal paramız cinsinden
iken, Ekim 2005 sonu itibariyle bu oran yüzde 62'ye yükselmiştir. Kamu borç stokunun
14
. makroekonomik istikrar açısından kınlganlık oluşturmayacak seviyelere çekilmesi büyük
önem arz etmektedir. 2'002 yılında yüzde 79 civarında olan kamu net borç stokunun
GSMH'ya oranı, 2004 yılı sonunda yüzde 63.5'e indirilmiştir. 2005 yılı sonunda bu
oranın, AB Kamu Borç Stoku kriteri olan yüzde 60'ın altına düşmesi beklenmektedir.
Borçlanma alanında elde edilen başanlar bütçeye faiz yükünün azalması şeklinde
yansımaktadır~ 2001 yılında toplanan vergilerin tamamı faiz ödemelerine yetmezken,
2005 yılının ilk onbir ayı itibariyle faiz ödemelerinin bütçe gelirlerine oranı yüzde 34
düzeyinde gerçekleşmiştir.
3.6. TÜRKİYE EKONOMİSİNİN İHTİYAÇ DUYDUGU SEviYEDE BİR
EKONOMİK BÜYÜMENİN SAGLANIP SÜRDÜRÜLMESi KONUSUNDA İYİMSER
OLMAK İÇİN BİRÇOKNEDEN VAR.
1- Yabancı sermaye yatınmlan ve kaynak transferleri artmaktadır. 2005 yılının ilk 1O
ayında doğrudan yatınm amaçlı yabancı sermaye girişi % 64 artarak 4 milyar dolara
ulaşmıştır.
2- Turizm sektörü hızlı bir gelişme göstermektedir. 2005 yılında Türkiye'ye gelen
turist sayısının % 20 artarak 21 milyon kişiye ve turizm gelirlerinin 18 milyar dolara
yükselmesi beklenmektedir.
olan veya yakınında bulunan petrol
gelir artışı ihracatın geliştirilmesi için yeni fırsatlar içermektedir.
3- Türkiye'nin
lromşusu
ihracatçısı
ülkelerdeki
4- Reel faizin 2006 yılında da gerilerneye devam etmesi beklenmektedir.
5- Y atınınlar oldukça yüksek seviyede artmaya devam etmektedir. 2005 yılının ilk
sabit fiyatlarla GSMH % 4.3 artarken gayri safi sabit sermaye oluşumunda artış %
13.l'dir.
yansında
6- Özeneştirilen kamu iktisadi kuruluşlan ve TMSF elinde bulunup satılan şirketler,
piyasa değerlerinin ve tahminlerin çok üzerinde bedellere alıcı bulmaktadır. Bu Türkiye
ekonomisine ve ülkeniı:e, geleceğine olan inancı yansıtmaktadır. Tüm kredi değerlendirme
kuruluşlan, 2001 yılındaki krizden bu yana yükseltmedikleri Türkiye'nin kredi notunu, Aralık
2005 itibariyle yükseltmişlerdir.
Ancak bu çerçevede hangi beklentinin daha gerçekçi olduğundan çok hangi beklentiye
yaygın olarak daha fazla inanıldığı da büyük önem taşımaktadır. Yani, ekonomik
performansta, halkın, piyasa aktörlerinin, ekonominin geleceğine duyduklan güvenin
sürdürülebilirliği çok önemlidir. Çünkü, doğru ve gerçekçi olmamasına rağmen, kötümser
beklentilerin güçlenip yaygınlaşması, tüketicilerin harcama kararlannı ve girişimcilerin
yatınm kararlannı olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenle ekonomik büyümenin
yeterli seviyede sürdürülmesi için yatınm ortamının geliştirilmesi ve ileriye dönük iyimser
beklentilerin güçlendirilfuesi gerekmektedir.
3.7. SON YILLARDA UYGULANAN SlKI MALİYE POLİTİKALARINA
RAGMEN OLDUKÇA YÜKSEK EKONOMİK BÜYÜME SEVİYELERİNE
ULAŞlLMASlNDA GERİ BIRAKlLMIŞ İÇ TALEBiN PiYASAYA, BİRİKİMLİ
OLARAK YANSlMASlNIN YANI SIRA İHRACAT ARTIŞININ ÖNEMLİ KATKlSI
OLMUŞTUR.
2001 kriz döneminin 4. yılında artık talep birikiminin büyük ölçüde eritilmiş olduğu
kabul edilebilir. Bu ned~nle dayanıklı tüketim maddelerinde evvelki yıllarda sınai üretimi ve
15
ekonomik büyürneyi destekleyen yüksek iç talep artışlanmn aynı hızla devam etmesi
beldenmemelidir.
İstikrar politikası iç talep artışım kısıtlarken ekonomik büyüme~in yüksek seviyede
sürdürülebilmesi için ihracat artışına dayandınlması gerekmektedir. Ihracat artışı yeterli
toplam talep .artışına ulaşılması için olduğu kadar büyüyen ekonominin artan itha1 girdi
ihtiyacının finansınarn bakımından da önemlidir.
2003 yılında %3ı, 2004 yılında %33,6 olan ihracat artış hızımn, 2005 yılımn ilk
ı O ayında geçen yılın aym dönemine göre % ı6,9 artması ve 2005 yılı genelinde % ı4. 7
artış beldenmesi tatminkar bir sonuçtur.
Bu arada dış ticaret açığının finansınarn bugün için sorun olmasa da cari işlemler
dengesi üzerinde oluşturduğu yük ve riskin azaltılması için gerekli önlemler de a1ınmalıdır.
2005
%70.8'dir.
yılının
ilk ı O ayı itibariyle ara
ma1ı ithalatımn
toplam
ithalatımız
içindeki
payı
Üretimde itha1 girdi kullarnmımn artması ihracatta rekabet edebilirliğin geliştirilip
sürdürülmesine yardımcı olmakta, yeni ihracat imkanlan bulunmasını, ka1itenin
yükseltilmesini veya piyasa tercihlerine uyumu kolaylaştınnaktadır. Bununla beraber
üretimde yabancı girdi payımn yükselmesi ölçüsünde ihracatın istihdam sağlaması ve ülke
içinde katma değer yaratması nisbi olarak gerilemekte, ihracat artışımn ekonomik büyürneyi
yükseltici etkisi zayıflamaktadır.
İhracatta
itha1 girdi kullarnmımn artması dış ticaret açığımn düşürülmesi, yurtiçi
üretimin desteklenmesi gibi nedenlerle ithalatı kısıcı veya pahalılaştıncı önlemler alınmasını
giderek zorlaştıracaktır.
İhracatımız içinde elektronik eşya, motorlu taşıt gibi itha1 girdi kullanımının yüksek
olduğu mal gruplan daha fazla önem kazarnrken hazır giyim, gıda gibi önemli sektörlerimizde
de itha1 girdi kullarnmının arttığı görülmektedir. Bu gelişme ihracatçılar tarafından şikayet
konusu yapılmasa, hatta uluslararası rekabetle başan sağlanabilmesi için gerekli görülse de
ülkemizde sanayi ve tanm sektörleri için dikkate alınması gereken önemli bir sorun
oluştunnakta, uygulamak zorunda olduğumuz ihracata daya1ı ekonomik büyüme politikasının
etkinliğini zayıftatmaktadır.
ıi.ı.
3.8. YAKIN ZAMANLARDA İHRACAT KONUSUNDA EN ÇOKŞİKAYET
EDİLEN HUSUSLARDAN BİRİSİ, İHRACAT ARTlRILABiLSE DAHi, İHRACAT
KARLlLIGININ AYNI ÖLÇÜDE ARTMAMASIDIR.
"Türk lirasımn değerinin reel olarak yükselmesi" ve "düşük işgücü ve girdi
maliyetleri ile üretim yapabilen ülkelerin fıyat rekabeti" ihracatta karlılığı düşünnekte ve dış
girdi kullanımımn yükselmesini teşvik etmektedir. Bu nedenle ihracat arttınlabilse de elde
edilen ekonomik fayda giderek daralmakta, dış ta1ep ve teknolojik yeniliklecin takibi ve
rekabet edebilirliğin korurrup geliştirilmesi için kullanılabilecek kaynak birikiminin
sağlanması zorlaşmaktad1r.
2006'da yürürlüğe gireceği açıklanan vergi indiriminin ihracatta karlılığı ve rekabet
gücünü artıncı etkisi olacağına inancımız tamdır. Ancak, ihracata dayalı üretimin
maliyetlerini etkileyen dolaylı vergiler ve sosyal güvenlik kesintileriyle yüksek enerji
maliyetlerinin düşürülmesi rekabet gücümüzü daha da artıracaktır.
ı6
B- ÖNERiLER VE BEKLENTiLER
1- TEŞVİKLER
Dünya ekonomisinde doğrudan yatırımların toplaını 2000 yılında 1,4 trilyon dolar
seviyesine ulaşmış, ardından 2004 yılı itibariyle, 650 milyar dolar seviyelerine kadar
gerilemiştir. 2000 yılında gelişmiş ekonomilerin söz konusu doğrudan yatırımlardan aldıkları
pay 200 milyar dolar seviyesindeyken, 2004 yılı itibariyle, söz konusu hacim 300 milyar
dolara yaklaşmıştır. Dolayısıyla, dünya ekonomisinde toplam doğrudan yatırım hacmi gerilese
de, gelişmekte olan ülkelerin aldığı pay da, hacim de büyümektedir. Bu nedenle, söz konusu
300 milyar dolara ulaşan gelişmekte olan ekonomilere yönelik doğrudan yatırım hacminden,
gelişmekte olan ülkelerin her birisi daha büyük bir pay alabilmek adına yoğun bir rekabet
içerisindedir. Böylece gelişmekte olan ekonomiler arasında artan 'sermaye çekme' rekabeti,
beraberinde teşvikleri de getirmektedir.
Gelişmekte olan ekonomiler, gerek yabancı, gerekse de yerli sermayeyi 'teşvik'
ederek, sabit sermaye yatırımlarının artmasını sağlama çabası göstermektedirler. Çünkü,
ekonomik büyümenin sürdürülebilir kılınabilmesi ve istihdam olanaklarının genişletilmesi
açısından, sabit sermaye yatırımlarının devamlılığı büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede,
Türkiye'de uygulanan teşvik politikaları çoğunlukla bölgesel kalkınma hedefine yöneliktir.
Türkiye gibi bölgesel gelişme farklılıkları yüksek düzeyde olan ülkeler açısından, söz konusu
tercih anlaşılabilir bir politikadır. Ancak, dünyanın global bir pazar haline dönüştüğü
günümüzde, ülke boyutunda teşvikleri salt bölgelere yönelik olarak verilmesi yetmemekte,
'karşılaştırmalı üstünlük' yaklaşımından hareket ile, ülkelerin avantajlı oldukları sektörlerin
küresel rekabet gücünü arttırmak adına da, teşvik politikalarını gözden geçirmeleri önem
kazanmaktadır. Bu nedenle sektörel teşviklerin de gündeme alınması ve geliştirilmesi
gerekmektedir.
Bu amaçlar doğrultusunda şu hususlar göz önünde bulundurulmalıdır:
1.1. Sektörel Teşvikler: Ülke olarak yüksek rekabet gucune sahip olduğumuz
sektörler belirlenmelidir. Karşılaştırmalı üstünlük yaklaşımı ile, Türkiye'nin öncelikli
sektörlerinin güçlü ve zayıf yönleri, var olan fırsatlar ve riskler detaylı olarak analiz
edilmelidir. Devlet Planlama Teşkilatı'nın koordinasyonunda, reel sektörü temsil eden sivil
toplum örgütlerinin katılımı ile, alt sektörlerin pozisyonları tek tek analiz edilmelidir.
Sektörlere yönelik detaylı analiz sonrasında, hangi yöntemle teşvikin ilgili sektör açısından
daha isabetli olduğu tespit edilmelidir. Belirli bir kalkınma stratejisi olmadan ve faydamaliyet analizleri yapılmadan teşvik politikaları tespit edip uygulamaktan kaçınılmalıdır.
Sürdürülmesi gereken bölgesel teşviklerde öngörülen
çok sayıda bölgeye sunulması (şu anki uygulamada 49 ile
verilmektedir) teşviklerin en geri kalmış ve teşvike en çok ihtiyaç duyan yöreler için etkisiz
kalması sonucunu vermektedir.
1.2. Bölgesel
avantajların aynı
Teşvikler:
anda ve
şartlarda
Bölgesel geri kalmışlığın önlenmesi veya azaltılması amacıyla;
1.2.1.
Teşvikler
il yerine benzer ekonomik
şartlara
sahip 'havza'lar
sunulmalı;
1.2.2.
Teşvikler, farklı
havzalar için kademelİ olarak düzenlenmelidir.
17
bazında
1.3 .. Planlama: DPT ile özel sektör arasında uyumlu anlayış ve işbirliğinin verimli
bir şekilde yürütülmesi için DPT ve özel kesim temsilcileri arasında uygun ortak çalışma
zeminleri oluşturulmalıdır. Ankara merkezli 'Yatırım Promosyon Ajansı'nın kurulmasına
yönelik çalışmalar bir an önce tamamlanmalıdır.
1.4. Öncelikler:
1.4.1. Türkiye'nin uluslararası rekabette karşılaştırmalı üstünlüklere sahip
bölgeler, havzalar ve yatırım başlıkları tespit edilip, geliştirilmelidir.
olabileceği
1.4.2. Verimli kullamlabilecek atıl potansiyel imkanları harekete geçirilmelidir.
1.4.3. Teknolojik atılımlar desteklenmelidir.
1.4.4. Uluslararası piyasalarda rekabet edebilecek verimli üretimi mümkün
üretim ölçeklerine ulaşılması (optimal üretim büyüklüğü) teşvik edilmelidir.
kılacak
1.4.5. Yeni piyasalara açılım desteklenmelidir.
1.5.
Altyapı:
gelişmeyi
Ekonomik
gerekmektedir. Bunun için de;
destekleyecek alt
yapının
da güçlendirilmesi
1.5.1. Özel sektörün koordinasyonunda, Bölgesel Kalkınma Ajansları'nın kurulmasına
hız verilmesi,
1.5.2. Ar-Ge
çalışmalarına
daha fazla kaynak
ayrılması
1.5.3. Nitelikli eleman yetiştirilmesine dönük mesleki eğitim,
1.5.4.
E-tıcaret, bılgı erışım
1.5.5. Belgeleme,
ulaşım,
ve
ıletışım ınıkanlarının geliştirilmesi,
aktarma, saklama imkan ve hizmetlerinin geliştirilmesi,
1.5.6. Ekonomide darboğaz oluşmasının engellenmesi gibi öncelikler teşvik
dikkate alınmalıdır.
politikalarında
1.6.
Teşvik
Edilmesi Gereken Sektörler:
ve balıkçılık
sektörlerine hükümetin yapmış olduğu teşvikler olumludur ve sürdürülmesi gerekmektedir.
Stratejik önemi olan tarım, hayvancılık ve balıkçılık sektöründe üretim imkanlarının ve
verimliliğin geliştirilmesi için özellikle teşvik uygulamasına tabi tutulmalıdır. AB ile uyum
süreci dikkate alınarak tarımsal teşviklerde AB'ndeki uygulamalara yaklaşılması
gözetilmelidir. Tarımın, özellikle hayvancılığın teşviki bölgesel geri kalmışlığın önlenmesi
bakımından da önemlidir. Özellikle, organik tarıma yönelik yatırımların teşvik edilmesi
önemlidir. Mayından arındırılmış ve tarıma yeni açılan arazilerde, üretimin her aşamasının
kayıtlı olduğu, sertiiikah tarımsal üretim, Türkiye 'nin tarım ihracat gelirinde önemli artışlara
neden o lacaktır.
1.6.1.
Tarım,
hayvancılık
ve
balıkçılık:
Tarım,
hayvancılık
1.6.1.1. İTO'nun Türkiye ayağını yürüttüğü gıda ve tarım alanında uluslararası eticareti öngören EMED Projesi'nin üzerine önemle eğilinmeli ve EMED benzeri projeler
geliştirilmelidir.
1.6.1.2. Tarım ve hayvancılık, sürekli artan ülke ve dünya nüfusu göz önüne
alındığında çok stratejik bir sektör haline gelmiştir. Önümüzdeki on yıllarda dünyanın besin
18
sorununa çözüm üretmeye yönelik bilimsel çalışmalar daha ciddi fonlarla desteklenecektir.
Özellikle genetik araştırmalarla ilgili ülke politikamiZ belirginleştirilmelidir. Türkiye'nin
tarımsal üretimde, uluslar arası araştırma fonlarından da yararlanarak, 'Agropark'lara ağırlık
vermesi, tarımsal üretimden elde edilecek katma değeri katlayacaktır.
1.6.2. Turizm: Türkiye'nin
olağanüstü
potansiyele sahip turizm imkanları, son
yıllarda destirrasyon ve ürün çeşitlendirmesine bağlı olarak, turizm gelirlerinde önemli bir
sıçrama yakalanmasını sağlamıştır. Turizm, Türkiye'nin bölgesel kalkınma hedefleri
açısından, lokomotif bir sektör olarak değerlendirilebilir. Önemli döviz geliri ve istihdam
sağlayan; ayrıca ciddi bir büyüme potansiyeli içeren turizm sektörüne çeşitlilik kazandırarak
farklı tercihlere açılım imkarn sağlanmalıdır. Bu çerçevede İTO'nun öncülüğünde başlatılan
'Doğu Anadolu Turizm Odaklı Kalkınma Projesi' benzeri projeler destektenerek hayata
geçirilmelidir. Böylece Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kış sporları imkanlarının
geliştirilmesi, ayrıca yaz aylarında doğa sporları ve yayla turizmi benzeri etkinlikterin teşvik
edilmesi, özellikle gelir seviyesi yüksek Ortadoğu ülkeleri ve kış sporlarını tercih eden Kuzey
ve Batı ülkeleri turistlerinin, Doğu ve Güney Doğu Anadolu'ya çekilmelerini sağlayacaktır.
1.6.3. Otomotiv: Son yıllarda otomotiv Türkiye'nin en büyük ihracat kalemlerinden
biri haline gelmiştir. Otomotivin istihdam potansiyeli ve ekonomiye kattığı değer açısından,
Türkiye için önemi açık seçik görülmektedir. Türkiye'nin otomotiv sektöründe bir dünya
aktörü olabilmesi için, özel sektör ve kamu cephesinden uzmanların katılımı ile strateji
belirlenmelidir. Özellikle, Türkiye'nin Avrupa pazarına yönelik bir üretim üssü haline
gelmesi için, sektörün küresel markalarının Türkiye'ye yatırım yapmalarını teşvik edecek
cazip imkanlar sunulmasına devam edilmelidir.
1.6.4. Tekstil:
Yıllardır ihracatımızın lokomotif sektörü olan tekstil ve hazır giyim,
kalite, sağladığı istihdam ve kaliteli insan gücü açısından gelişmeye çok açık bir
sektördür. Özellikle, hazır giyimde dünya pazarına yönelik kendi markalarımızın
oluşturulması için özel teşviklerin uygulanması ve eğitim merkezlerinin oluşturulması
ulaştığı
planlanmalıdır.
Ayrıca
yüksek katma değerli tekstil ürünleri üretmek ve pazara sunmak için çalışmalar
yapılmalıdır. Özellikle nano teknolojik tekstil ürünleri konusunda gerekiyorsa bir araştırma
enstitüsü kurulmasında fayda vardır.
1.6.5.
Bilişim:
Tüm sektörlerin gelişmesi için ana sektör haline gelen bilişim, eğitim
boyutundan yatırım boyutuna kadar desteklenmelidir. Türkiye sathında, tüm okullara
bilgisayar ve internet bağlantısının gerçekleştiriliyor olması bu bakımdan çok önemli bir
adımdır ve İTO tarafindan desteklenmektedir. Ayrıca, Türkiye'nin hem bilgisayar ve yazılım
ürünleri üretip pazarlayan bir ülke haline gelmesi için Hükümetin bilişim politikalarına hız
verilmesi gerekmektedir.
19
2- ÖZELLEŞTiRME
Türkiye, Turgut Özal ile başlayan ve bugüne kadar çeşitli engellerle karşıtaşıldığı için
edildiği
kadar başarılı olunamayan özelleştirme uygulamalarını nihayet
gerçekleştirmektedir. Gerçekleştirilen her ihale sonucunda tesisler, beklenenin üzerinde
bedelle özelleştirilmektedir. Bu durum, açık bir şekilde Türkiye'nin geleceğine olan güvenin
göstergesidir. Özelleştirmeler, aynı kararlılık ve hızla sürdürülmeli ve tamamlanmalıdır.
Böylece özelleştirme konusu Türkiye'nin ekonomik gündeminden kalkmalıdır.
arzu
Tesislerin özelleştirilmesi bittikten sonra, önde gelen illerin kentsel dönüşümlerine
verilmesi ve şehirlerin mega projeler ile, özellikle hizmet sektörü alanında yüksek
katma değer sağlayan ekonomik merkeziere kavuşması sağlanmalıdır. Hazine arazilerinin
kullarnın haklarının belirli süreler ile özelleştirmesi suretiyle, İstanbul, Antalya ve Muğla gibi
şehirlerin yılda 20 milyonun üzerinde turist ağırtayan merkeziere dönüşmesi sağlanmalıdır.
ağırlık
3- YABANCI SERMAYE
Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca, ülke ekonomisine çektiği yabancı sermaye
miktarı açısından da, 2005 yılında rekorlara imza atmıştır. 2005 yılının ilk 9 ayında, ülkemize
gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının geçen yıla göre yüzde 94 artışla, 4.6 milyar
dolara yükselmesi, bunun en önemli göstergesidir. Yabancı sermaye, ülke ekonomisine
sağladığı 'know-how' ve İstilidama yaptığı katkı ve uluslararası pazarlara yönelik olarak
sağladığı rekabet gücü açılarından oldukça önemlidir. Bunun için, Türkiye'nin dünyada
yabancı sermaye çekmeye çalışan tüm ülkelerin önüne geçmesini sağlayacak yeni açılımları·
yakalaması gerekmektedir.
Türkiye Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının tam ortasında bulunmasına bağlı olarak,
gelişmekte olan ve az gelişmiş tüm bölgelere en kolay ulaşılabilecek bir coğrafi konuma
sahiptir. Bu jeostratejik konumu daha da ön plana çıkaran adımlarla, yabancı sermaye
girişinin desteklenmesi sürdürülmelidir. Kurumlar Vergisi'ne yönelik son açıklanan vergi
indiriminin, Türkiye ekonomisine yabancı sermaye konusunda güçlü bir avantaj sağlayacağı
açıktır. Ayrıca, yabancı sermaye kavramının negatif bir çağrışım yerine, pozitif bir çağrışım
sağlaması açısından, gerekli çalışmalar da yürütülmelidir.
4- VERGİ
Türkiye'de reel faizlerin uluslararası mukayesede hilla oldukça yüksek olması ve
TL'nin döviz karşısında reel olarak değer kazanması :firmalarımızı artan ölçüde dış rekabet
baskısı altında bırakmıştır. Enflasyon seviyesinin tek haneli rakamlara ulaşması, küresel
fırmaların, Çin gibi düşük fiyatlarla üretim yapan gelişmekte olan ülke mallarının ve kayıt dışı
ekonominin fiyat rekabeti, kayıt altındaki fırmalar açısından ciddi bir fiyat rekabeti baskısı
oluşturarak karlılığın düşmesine yol açmaktadır. Bu şartlar altında, mevcut vergi yükünün
kayıt altındaki fırmalarımız üzerinde hissedilen ağırlığı artmıştır. Buyükünekonomik rekabet
şartlarında taşınabilmesi için;
4.1. Gelir vergisi oranları düşürülmelidir. Nitekim Hükümet'in kamuoyuna açıkladığı
ve 1 Ocak 2006'dan itibaren yürürlüğe girmesi beklenen yeni Gelir Vergisi uygulamasına
göre, Gelir Vergisi'nde en düşük oranın yüzde 15, en yüksek oramn ise yüzde 35 olması
öngörülmektedir. Bu, olumlu bir gelişmedir. Gelir Vergisi'nde en düşük gelir diliminde vergi
oram yüzde 15, ikinci dilimde yüzde 20, üçüncü dilimde yüzde 27, en yüksek dilimde de
yüzde 35 olacaktır. Daha önce, Gelir Vergisi'nde en yüksek oran yüzde 40 düzeyinde
20
bulunmaktaydı. Gelir V ergisi'nde dilim sayısı da beşten dörde düşürülmektedir. Söz konusu
düzenleme ile, düşük gelir grubundakilerin vergi yükünün hafiflernesi sağlanacak, orta ve üst
gelir grubundan elde edilecek vergi geliri, verginin tabana yayılmasına yönelik çabalarla
arttırılacaktır. Bununla birlikte, verginin tabana yayılması zaman alacağından, ilk yıl için olası
gelir kaybının 2006 yılı vergi geliri hedeflerine yansıtıldığı da görülmektedir. Gelir vergisi ilk
dilimlerinin düşürülmesi ve dilim aralıklarının genişletilmesiyle 2006 yılında yapılacak ücret
artışlarında dikkate alınabileceği için istihdam maliyetlerinde artışın düşük tutulmasına da
yardımcı olacaktır.
4.2. Hükümet, 1 Ocak 2006 itibariyle, Kurumlar Vergisi oranının % 30'dan, 20'ye
Bu değişiklik Türkiye'nin yabancı sermaye tarafından da yatırım yeri
olarak tercih edilmesini destekleyecektir. Kurumlar Vergisi oranındaki indirimle hedeflenen
nokta, Türkiye'nin Çek Cumhuriyeti başta olmak üzere, yabancı sermaye yatırımları
açısından rakip ülkeleri geride bırakması, açık arayla bir cazibe farkı oluşturmasıdır. Ancak,
yetkililerin açıklaması, bu noktada yatırım indiriminin kaldırılacağı yönündedir. Bu durum,
ekonomik gelişme ve kalkınma için yabancı sermayeyi ve büyük yatırımcıları çekmeye
çalışan ülkemiz için hatalı bir adım olacaktır. Dünyanın dört bir yanında ülkeler, büyük
imkan, teşvik ve indirimlerle yatırımları çekmeye çalışırken, yetkililerin bu yaklaşımını
anlamiandırmak mümkün değildir.
çekildiğini açıklamıştır.
verginin üçer aylık dönemler yerine 30 Haziran tarihi itibariyle
olanak sağlanmalı, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri için % 10 olarak
belirlenmelidir. Yeni Kurumlar Vergisi taslağın da, peşin vergi oranının da yükseltildiği
görülmektedir.
4.3.
Peşin
hesaplanmasına
4.4. İşsizlik ve kayıt dışı istihdam sorunları da göz önünde tutularak, Sosyal Sigortalar
Kurumu'na işçi ve işveren payı olarak ödenen prim yükü % 33,5'ten, % 20 seviyesine
çekilmelidir.
V ergi ve istihdam üzerindeki vergi ve sigorta primi yükünün azaltılması ekonomik
büyürneyi teşvik edeceği için, sonuçta vergi tahsilatının artmasına, yükselecek istihdam ile
beraber vergi gelirlerinin yanı sıra, SSK primi tahsilatının da yükselmesine yardımcı olacaktır.
Kayıt dışı işlemlerİlll de azalacağı dikkate alınarak, yapılacak vergi tavizlerinin sonuçta vergi
tahsilatının gerilemesine yol açmayacağı da beklenebilir.
Ancak vergi yükünün düşürülınesi suretiyle elde edilecek vergi tahsilatı artışı 2-3 yıl
gibi bir süre içinde gerçekleşirken vergi gelirlerindeki olası kaybın hemen ortaya çıkması söz
konusudur. Bu nedenle vergi yükünü azaltırken kamu maliyesinde dengesizliğe yol açmamak
için bütçe gelirlerini kısa vadede arttırıcı ve bütçe harcamalarını o ölçüde kısıcı önlemlere de
ihtiyaç duyulabilir.
5- DIŞ TİCARET
5.1. TL'nin değerinin reel olarak önemli ölçüde yükselmesi :fırmalarımızı uluslararası
piyasalarda fiyat rekabeti baskısı karşısında zayıflatmakta, ihracat imkanlarını daraltırken
ihracatta karlılığı düşürmektedir.
Döviz kurunun düşük oluşu, fırmalarımızı pahalı TL maliyetlerden kaçınmaya ve artan
ölçüde ithal hanımadde ve makme-teçhizat kullanmaya yönlendirmektedir. Bu nedenle ithalat
ve dış ticaret açığı ihracata göre daha yüksek bir artış eğilimi göstermekte ve ihracattan
sağlanan katma değer gerilemektedir.
Bu bakımdan TL'nin önde gelen para birimleri karşısında değerinin yükselmesi, dış
ticareti önemli ölçüde etkilemekte ve ihracatçı firmalarımiZ tarafindan öncelikle şikayet
21
konusu edilmektedir. Bununla beraber döviz kurunun para piyasaları ve genel ekonomik
dengeler ba.kımından önemi göz önünde tutularak, bu çerçevede öneri getirilmekten
kaçınılmış, TL'de söz konusu değerlenme, sadece dikkate alınması gereken bir husus olarak
ortaya konmuştur.
5.2. Yurt içinde haksız rekabet baskısı doğuracak malların girişinin kontrol edilip
için uygun mekanizmaların ve teknik engellerin geliştirilip kullamlabilmesi
gerekmektedir. Özellikle çok ucuz iş gücü ve gerçekçi olmayan (sübvanse edilmiş)
maliyetlerle üretim yapılabilen ülkelerden gelen ithalat ve bu ithalatı gerçekleştiren firmalar
takip edilmelidir.
kısıtlanabilmesi
5.3. Gümrük işlemlerinde aranan ruhsat, tahlil, ölçüm ve benzeri tespitler gümrük
sahalarında kısa sürede yapılabilmelidir.
5.4. İthalatta tarife dışı engeller konusunda AB ülkelerindeki uygulamalar tetkik
edilerek, çeşitli uygulama örneklerinin Türkiye'ye uygunluğu araştırmalıdır.
5.5. Fiyatı Türkiye'de kamu tarafindan belirlenen veya büyük ölçüde etkilenen pahalı
girdileri kullanan fırmalarımızın uluslararası piyasalarda rekabet edebilirliklerinin sağlanması,
örneğin, şekerli mamul üretiminde karşılaşılan bu tür sorunların çözülmesi gerekmetedir.
önemli ihracat pazarlarına yönelik bilgi akımının ve ihtiyaç
söz konusu ihracat pazarlarını Türk firmaları için geliştirme
çalışmalarını hızlandırmak adına, Dış Ticaret Müşavirliklerimizin faaliyet alam genişletilerek,
ticaret merkezleri veya ofisleri şeklinde etkin faaliyet göstermeleri sağlanmalıdır. Bu konuda
Dışişleri Bakanlığı ve TOBB arasında işbirliği yapılması gerekmektedir.
5.6. Türkiye
duyulan hizmetlerin
açısından,
sunulması,
6- İSTiKRAR POLİTİKASI
Uygulanmakta olan istikrar
politikası,
ekonomik makro dengelerinin istikrara
kavuşturulması açısından başarılıdır. Bu başarının en önemli göstergesi, Türkiye'nin,
ekonomisini istikrarlı hale getirirken yüksek büyürneyi de başarmış olmasıdır. Türkiye,
istikrar politikası sayesinde son yarım yüzyıldır gerçekleştirilemeyen pek çok reforma imza
atmış ve enflasyon başta olmak üzere, pek çok makro gösterge 'istikrarlı bir ekonomi'ye
işaret etmeye başlamıştır. Nitekim, AB Komisyonu'nun 2005 yılı İlerleme Raporu, Türkiye
ekonomisinin 'işleyen ve istikrarlı' bir piyasa ekonomisine dönüştüğünü de teyit etmiştir.
2004 yılında, hem enflasyondaki gerileme, hem de büyüme oramnda rekor kırılmıştır.
Enflasyon düşürülürken büyümenin gerçekleşmesi, üstelik her ikisinin de rekor seviyede
gerçekleşmesi her türlü övgünün üzerindedir. Türkiye'nin söz konusu istikrar programını
ödünsüz bir şekilde tamamlaması, söz konusu makro dengelerdeki toparlanmamn halkın
yaşam standartlarına yansıma sürecini hızlandıracaktır.
7- YATIRIMLAR İÇİN KAYNAK ÜRETiLMESiNE DÖNÜK
PROJELER
Hükümetin gündeminde olan ve değişik aşamalarda bulunan, özellikle kalkınmaya
finansman sağlayacak yeni kaynak projeleriyle ilgili Odamız görüşleri ise
şu şekilde özetlenebilir:
dönük
yatırımlara
7.1. 2B Orman Arazileri:
Hazine arazileri üzerinde fiilen gerçekleşmiş ve geri döndürülmesi mümkün
görülmeyen yerleşimiere (2B) yönelik olarak, yeniden ormanlaştırılabilir arazi, tarihi mekan
22
gibi özellikle korunması gereken bölgeler haricinde olması koşulu ile,
tapulaştırmaya gidilerek, söz konusu problemli yerleşim bölgelerinin kayıt altına alınması ve
ekonomiye kazandırılması gerekmektedir. Söz konusu yerleşim bölgelerinin kullamcılara
tahsisi ile, önemli ölçüde gelir elde edilmesi mümkün görülmektedir. Bu konuda evvelce
hazırlanmış olan tasarı, ilgili tarafların işbirliği ve uzlaşı içinde yeniden ele alınmalıdır.
ve sit alam,
kıyı şeridi
7.2. Konut ihtiyacının çözüm yolları:
1980'li yılların ortasında konut sorununu çözmek için kurulmuş olan TOKİ, kurulduğu
günden 2004 yılı sonuna kadar üretmiş olduğu konut sayısından fazlasını son bir yıl içinde
ihale etmiştir.
Bu arada, uygulanan istikrar politikası neticesinde "uzun vadeli konut finansman"
modeli olan 'mortgage'ın artık ülkemizde de uygulanması mümkün hale gelmiştir.
Uygulamayı kolaylaştıracak kanuni düzenlemeler içeren tasarı TBMM'ye sunulmuştur. İTO
olarak, bu girişimin de öneminin farkındayız ve destekliyoruz. Bu sistemin, kalitesiz konut
stoku ve yetersiz finansınan modelleri nedeniyle, çözülememiş olan konut sorununu çözüm
üreteceğille inamyoruz. Ancak henüz üretilmemiş, yani ipotek edilecek bir konuta
dönüşmemiş projelerin kredilendirilmesinin, sonradan çözülmesi hayli zor sorunlar
doğurabileceği konusunda da dikkatli olunmalıdır.
7.3.
Yabancılara
Gayrimenkul
Satışı:
Ülkemizin coğrafi özellikleri dolayısıyla, turizm potansiyeli yüksek olduğu bir
gerçektir. Bu noktada, dünya turizm aktivitesinde, yeni bir trend olarak ortaya çıkmış
bulunan, turistik bölgelerde mülk edinme akımından Türkiye de payını almalıdır. 2005 yılına
kadar belirli kıstaslarda gerçekleşebilen mülk satışı, Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kanunu
iptaliyle şu an için durmuştur. İptal edilen kanundan önceki kanun da alım satımlarda
işletilemediği için, yıllardan beri zaten süregelen yabancılara mülk satışı, tam da Türkiye'ye
yönelik ilginin hızla arttığı bir dönemde, durma noktasına gelmiştir. Bu kanuni boşluğu
giderecek düzenlemeler, gerekli uzlaşı sağlanarak hızla gerçekleştirilmeli ve yabancılara mülk
satışı kanuni bir çerçeveye oturtularak, yeniden işlerlik kazandırılmalıdır.
23
C- İŞ ALEMİNİN ÇEŞİTLİ SEKTÖRLER BAZINDA
BEKLENTiLERİ
1- MADENCiLiK:
•
Enerji politikasında kendi kaynaklarımızın kullanımına öncelik verilmeli,
kömür, bor, trona, altın, krom, mermer ve yapı taşları, demir, seramik
hammaddeleri, feldspat, kalsit, fosfat ve bakırda arama ve değerlendirmeye
daha da fazla önem verilmelidir.
•
1906 tarihli taşocakları Nizamuarnesi
maden yasası kapsamına alınmalıdır.
•
Madencilikte gerekli atılım ve gelişmenin sağlanması için eğitimli teknik
personel istihdamına gidilerek, özellikle aramaruhsatı taleplerinin sağlıklı bir
şekilde tetkiki ve karşılanması sağlanmalıdır.
•
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü kaynak yetersizliği nedeniyle son
20 yıldır yeterince maden araması yapmamaktadır. Ruhsat gerekliliği MT A
aramalarına engel oluşturmamalı, arama için kaynak ve ileri teknolojik
kaldırılarak taşocağı
faaliyetleri de
donanım sağlanmalıdır.
•
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bünyesine alınan madencilik kuruluşları hem
özelleştirilenıiyor hem de bu sebepten gelişimi durmuştur. Özelleştirme
çalışmaları
madencilik sektörüne yeni bir ivme kazandıracaktır.
2- TAAHHÜT HİZMETLERİ
•
Türk
bankalarının
tanınması
•
teminat mektubu vermesi ve bu teminatlarm
yurtdışında
ko lay laştırılmalıdır.
SSK prim tahsilatının arttırılması ve
yükünün düşürülmesi gerekmektedir.
kayıt dışılığın azaltılması
için
prım
3-TURİZM
•
Düşük
kur turizm sektöründe de kar marjının
düşmesine
neden olmaktadır.
•
Ülkemizde turizm sektörünün gelişmesinde önemli paya sahip olan seyahat
acentelerinin hizmet sektörü olarak KOBİ teşvikleri kapsamı içerisine
alınmalıdır.
•
•
1618 sayılı kanunda gerekli tadilat yapılarak tüketicilerin tüm seyahat
hizmetlerinde sigortalanmasının zorunlu hale getirilmelidir.
2634
sayılı
Turizm
Teşvik
Kanunu turizm
tanıtımı
ve
pazarlamasını
da
kapsamalıdır.
4- ORMANCILIK
•
Neredeyse
tamamı
devlet tekelinde olan
ormancılık
.ürün ve hizmetleri
özelleştirilmeli. Bunun için, "Nitelikli Ormancılık Hizmet Özel Sektörü"
24
oluşturulmalı.
Meclis'e sevk edilen "Orman Mühendisliği, Orman Endüstri
Mühendisliği, Ağaç İşleri Mühendisliği Meslek Yetki Y asası"nın biran önce
yasalaşması sağlanmalı.
5- DEMİR-ÇELİK
•
Ukrayna ve Rusya'dan
yapılan
demir-çelik
ithalatında
anti-damping vergisi
kaldırılmalı,
•
Tescil-terkin karamamesine işlerlik kazandırılmalı, DİR mevzuatı tescil terkine
de uygulanmalı, kütükten KDV alınmamalı,
•
TSE belge verme ücretini düşürmeli, TSE belgesi olmayan kütük satılmamalı,
•
Demir-çelikte KDV düşürülmeli.
6- TEKSTiL VE KONFEKSiYON
•
İhracat teşvikleri arttırılmalı, KDV oranı düşürülmeli,
•
İstihdam, SSK, enerji teşvikleri diğer ilieri de kapsamalı,
•
KOBİ'lere AB'ne giriş
hakkında
sürecinde uymaları gereken standartlar ve mevzuat
bilgilendirme çalışmaları yapılmalı,
•
KOBİ'ler
katma değeri yüksek ürünlere yönlendirilmeli,
•
KOBİ'lere teknoloji transferi sağlanmalı.
•
Tekstil gibi yoğun istihdam sağlayan sektörlerde daha fazla katma değerli
üretim yapılabilmesi için AR-GE ve ÜR-GE teşvik edilmelidir. Üretim
sürecinde kalite ve verimliliğin yanı sıra zaman yönetiminin geliştirilmesi
rekabet şansımızı yükseltecektir. Deniz ve demiryolu taşımacılığının da taşıma
maliyetlerinin düşürülmesi için geliştirilmesi lazımdır.
•
Özellikle tekstil ve hazır giyim gibi sektörlerde diğer ülkeler tarafından
uygulanan tarife dışı engeller takip edilerek tekstil ürünlerimize piyasalarda
daha sıkı koruma sağlanmalıdır.
•
Ülkemizin en büyük sorunu işsizliktir. İşsizlik sorunu ortadan kaldırumadan
emek-yoğun sektörler göz ardı edilmemelidir.
•
Esnaf Muafiyeti Yasası'nda değişiklik yapılarak ev kadınlarının el
ürünleri vergiden muaf olarak sanayide değerlendirilmesi sağlanabilir.
•
•
Kayıtlı
çalışan
kayıtdışı
ekonomi kayıt
fırmaların
haksız
rekabete
uğranıalarının
emeği
önlenmesi için
altına alınmalıdır.
Eximbank'ın diğer bankaların
koşullarında ihracatı
yam sıra ihracat bedellerini satın alması, piyasa
destekleyecek kur uygulaması ihracatçıları rahatlatacaktır.
7- YEM SANAYİİ
•
TMO, yerli sanayiciye vermek yerine, yabancı şirketlere, maliyetinin
hammadde satma uygulamalarına son vermelidir.
25
altında
•
Üretim gücümüzü tam olarak tespit edebilmemiz ve uygun politikaları
oluşturabilmemiz için doğru ve yeterli bilgi temin edecek sistemlerin
kurulması gerekmektedir.
•
KOBİ'lerin sermaye piyasalarının önemli oyuncuları olmalarını temin edecek
düzenlemeler ve kolaylıklar
•
sağlanmalıdır.
KOBİ'lerin, yeni teknolojilere ulaşmalarını kolaylaştırmak, yabancı ortaklıklar
kurmalarını
veya üniversiteler ile ARGE çalışmaları yapmalarını teşvik etmek
gerekir. Katma değeri yüksek ürünler teşvik kapsamına alınmalı ve geleneksel
eski teknolojiler teşvik kapsamından çıkarılmalı yeni yatırımdan ziyade, katma
değerli üretim dönüşümü teşvik edilmelidir.
•
E-ticaret uygulamaları geliştirilmelidir. Özellikle, KOBİ'lerin yurt dışında
sağlamak üzere internet kullammının etkinleştirilmesi önem
arzetmektedir.
tanınmasını
8- HA YVANCILIK
•
Hayvancılık
politikalarının
Anlaşmasının
öngördüğü
esasları;
Dünya Ticaret Örgütü Tarım
yükümlülükler ile AB'ne tam üyelik sürecine
Politikasına (OTP) uyum ve uluslararası ticaretteki
girilirken AB Ortak Tarım
gelişmeler çerçevesinde ele alınmalıdır.
•
Hayvancılık
işletmelerinin bölgelere göre küçük -orta -büyük ölçekleri
belirlenmeli ve buna göre gerek finansman, gerekse teknik ve teknolojik
yardımların sağlanmasında örgütlü üretici kesime öncelik verilmelidir.
•
Mevcut işletmeler en iyi şekilde değerlendirilerek, her bölgede alt yapıları
tamam veya az bir ilave ile tamamlanacak bir veya iki kamu hayvancılık
işletmesi yüksek verimli damızlık hayvanların üretilebileceği, bölge şartlarına
uygun yeni hayvan tiplerinin geliştirilebileceği, üst düzeyde bilimsel
araştırmaların uygulanabileceği duruma getirilmelidir.
•
Hayvancılıkta
sigorta
sistemi
genelleştirilerek
kurulmalı
ve
işlemesi
sağlanmalıdır.
•
bitkileri üretiminin gelişmiş ülkeler düzeyine
ulaştırılabilmesi dolayısıyla kaliteli kaba yem açığının kapatılabilmesi için
teşvikler artırılmalıdır. Yem bitkileri üretimi için GAP önemli bir fırsat olarak
değerlendirilmelidir. Hayvansal ürün-yem arasındaki fiyat ilişkisi hayvansal
üretimi destekleyecek şekilde kurulmalıdır.
•
Çayır
•
Süt sektöründe kartelleşmenin önüne geçebilmek amacıyla, finansman
öncülüğünü devletin yapması koşuluyla, süt üretici birliklerinin ortak olduğu,
özel sektör kuruluşlarıyla rekabet edebilecek, AB normlarına uygun, yeterli
büyüklükte ve ekonomik güçte Süt Sanayii İşletmelerinin kurulması
desteklenmelidir.
Yetersiz
olan
yem
ve mera alanlarının
ıslahına hız
26
verilmelidir.
9-TARIM
•
Temel girdileri pahalı olan bir ürünün gerek iç gerekse dış piyasada rekabet
edebilmesi imkansız olacağından üreticilerimizin daha ucuz maliyetli üretim
ile rekabet edebilir noktaya gelebilmeleri için tohum, kimyevi gübre, ilaç,
mazot, zirai alet ve ekipman gibi gereken girdilerin ucuz maliyetli olarak
üreticiye sunulması sürdürülmelidir.
•
Kimyevi gübre, zirai alet gibi tarımsal girdilerde %18 olan KDV
geçirilmeli ve mümkünse düşürülmelidir.
•
uygulanan destekler reel olarak tarımsal üretime yansımazken, nakdi
destekler tarım dışı alanlarda kullanılmaktadır. Bu nedenle
tarımsal destekler ayni olarak yapılırsa üretime katkısı sağlanmış olur.
yapılan
tarım
Türkiye'de
yükleneceği
•
gözden
Tarımda
olarak
•
oranı
sektörünün taşıdığı ağırlık ve bu sektörün AB ilişkilerinde
önem dikkate alınarak yeni bir tarım stratejisi oluşturulmalıdır.
Fiyat destekleri ve ürün planlaması yolu ile tarımda rekabet gücü ve
verimliliği
arttırılmalıdır.
•
Tarımsal işletmeler modernleştirilerek işletme sayısı
azaltıimalı
•
ve tarımda çalışan nüfus
ve bu amaç doğrultusunda kooperatifler desteklenmelidir.
Tarımda açığa çıkacak İşgücünü
karlılığı arttırmak
•
için bir tarımsal
Küçük ve orta boy
yönlendirilmeli.
tarım
istihdam etmek ve tarımsal işletmelerde
sanayileşme hamlesi başlatılmalı.
işletmelerinin
bir bölümü "ekolojik
tarıma"
10- BİLİM VE TEKNOLOJi
•
Yeni kurulan veya gelişmek isteyen işyerlerinin profesyonel danışmanlık
hizmetlerine düşük maliyetle ulaşmalarını sağlayacak mekanizmalar
kurulmalıdır.
•
•
Düzenleyici kuruluşlar, iş dünyası ve üniversiteler
güçlendirilmeli ve işbirliği sağlanmalıdır.
arasındaki
ilişkiler
E-devlet, e-doküman, e-imza ve e-ticaret gibi projeler Türkiye geneline
ulusal ve uluslararası piyasalara ulaşma, ilişki kurma ve
işlem yapma elektronik olanaklar yardımıyla kolaylaştırılmalıdır.
yaygınlaştırılmalı,
•
Bilim ve teknoloji alanında Türkiye 'yi bilgi toplumuna dönüştürecek yüksek
katma değerli stratejiler tanımlanmalı AB uyum programı çerçevesinde yol
haritaları ve uygulama modelleri geliştirilmeli, firınalarımızın rekabet gücünün
arttırılması için üniversiteler, özel sektör organizasyonları ve ulusal Ar-Ge
birimleri ortak çalışmalar yapmalıdır.
•
Elektronik platform ve alternatif kanallar kullanılarak, yerel ve genel bilginin
güvenilir bir şekilde yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Yatırımcı ve girişimciler
için her prosedüre yönelik yol-haritası oluşturulmalıdır.
•
Teknoloji kültürü ve bilincini yerleştirmek için gelişim bazlı teknoloji
kültürünü toplumun tüm katmaniarına yayacak araçlar geliştirilmeli, teknolojik
gelişimin teşviki ve yönlendirilmesi amacıyla teknoloji bakanlığı veya
27
müsteşarlığı şeklinde
idari bir örgütlenmeye gidilmeli, tekno
girişimcilik
özendirilmelidir.
•
Bilim parkları ve teknopollerin geliştirilmesinde başarılı global örnekler
dikkate alınmalı, teknopark ve teknopollerin düzenlenmesinde ağ yapılarının
oluşturulması ve izleme-değerlendirme-yönetim mekanizmaları, teknoloji
transferi sorununun yurtdışı ayağının çözümü için gelişmiş ülkelerin büyük
sanayi merkezlerinde "Teknoloji Ataşelikleri" kurulmalıdır.
•
Teknoloji transfer mekanizmasının kurumsallaşması amacıyla "Teknoloji
Transfer Merkezi" kurulmalı, öze1/talebe dayalı transfer aracılığı yapılmasına
yönelik mekanizmalar geliştirilmelidir.
•
Ölçüm-analiz-dokümantasyon hizmeti verebilecek laboratuvarlarm sayısı
ve özellikle dokümantasyon odaklı yeni yatırımlar desteklenmeli,
TURKAK'm (Türk Akreditasyon Kurumu) işlevi artırılmalıdır.
arttırılınalı
•
Ar-Ge teşvikleri sağlama ve konsorsiyum bazlı projelere ortam yaratma gibi
özendirici uygulamalar geliştirilmeli ve uygulama yönergeleri hazırlanmalı,
Ar-Ge sonuçlarının yatırıma dönüştürülmesi konusunda destek verecek
merkezler konusunda özendirici araçlar ve ilkeler geliştirilmeli ve mevcut
organizasyonlar aktif hale getirilmelidir.
•
Şe:ffaflığı artırmak için uluslararası muhasebe standartlarının kullanımı ve
kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanmasını teşvik etmek gerekmektedir.
11-BEYAZET
•
Hükümet piliç eti üretiminde yemin %55'ini oluşturan mısırın iç ve dış pazar
fiyatlarını dengede tutacak bir fiyat politikası izlemeli, mısır üreticisini
destekleme primi vererek teşvik etmelidir.
•
kredilerde faiz oranı yüksektir. Getirilen indirimli faiz
tavukçuluk yararlandırılmamıştır. Tavukçuluk indirimli
tarımsal kredi kapsamına alınmalı ve yem hammaddesi alımmda kullamlmak
üzere firmalara kapasiteleri oranında iki yıl vadeli iyileştirme kredisi
verilmelidir.
Tarımsal
uygulamasından
•
%8 olarak uygulanan KDV
indirilmelidir. Böylece ürün
oranı
%1 'e, %18 olan KDV oranı %8'e
%7-1 O kadar gerilerken tüketim
fiyatları
artacaktır.
•
Ülkemizde tavuk eti ve yumurta tüketimi AB ülkelerindeki seviyenin yaklaşık
Katılımı arttırmak için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın
önderliğinde koordinasyon ve üretici firmalarm katılımı sağlanarak bir
promosyon kampanyası düzenlenmelidir.
yarısı kadardır.
12- KOBİ'LER
•
KOBİ'lerin desteklenmesi için getirilen politika ve prograrnlar AB ve diğer
gelişmiş ülke uygulamaları ile karşılaştırıldığında Türkiye'nin KOBİ destek
sisteminin talepleri karşılayacak kapasiteye sahip olmadığı, kaynak yetersizliği
ve kurumsal kapasite eksikliğinin KOBİ'leri geliştirmek ve desteklemek
28
amacıyla hazırlanan
politika ve programlardan
sonuçlar alınmasını engellediği görülmektedir.
•
kısa
ve orta vadede somut
KOBİ'lere teknik, mali, pazarlama ve yönetim konularında bilgi ve eğitim
sağlayacak programlar uygulanmalı, kamu ve özel sektör arasında etkin
koordinasyon sağlanmalı, meslek kuruluşlarının bu alanda hizmet verme
kapasiteleri arttırılmalı, ilgili kuruluşlar arasında işbirliği yapılmalıdır.
•
Uluslararası
ticaret
kuralları
ile ürün hizmetleri, kalite ve standartlar
konularında KOBİ'lerin bilgilendirilmesi desteklenmelidir. Bu şekilde kalite
bilincinin yaygınlaştırılması, teknik mevzuata uyum, CE
teknolojik altyapının geliştirilmesi teşvik edilmelidir.
•
işareti
edinme gibi
KOBİ'lerin özel kurumlardan kredi almasını kolaylaştırmak için kredi garanti
fonu acilen ve etkili bir şekilde kurulmalı, bu mekanizma yardımıyla teminat
gösterebilecekleri ipotek edilebilir varlıkları olmayan KOBİ'lerin de kredi
kullanmaları sağlanmalıdır.
•
KOBİ'lere kaynak sağlayacak bir sermaye piyasası oluşturulmalı veya
İMKB'na KOBİ'lerin girebilmesini sağlayacak koşullar hazırlanmalıdır.
•
Ar-Ge yatırımları özel finansman yöntemleri ile desteklenmelidir.
•
KOBİ'lerin yatırım ve fınansman imkanlarından haberdar edilmesi için fınans
kuruluşları,
meslek kuruluşları ve kamu hizmet birimlerinin
bilgilendirme programlar ve bilgi alma sistemleri oluşturulmalıdır.
29
işbirliği
ile
D- İTO MESLEK KOMİTELERİNİN EKONOMiYE İLİŞKİN
ÇEŞİTLİ KONULARDAKi GÖRÜŞ VE ÖNERİLERi
1- Yağlar ve Gıda Maddeleri İhracatçıları Meslek Komitesi:
•
Piyasadaki ciddi nakit
engellenmeli.
•
Uluslararası
•
İthalat
sıkıntısı
kartı
ve kredi
ile tüketiminin
aşırı genişlemesi
Ticari Anlaşmalar çerçevesinde tatbiki mümkün olan tarife
engeller yoğun uygulanmalı.
sırasında
dışı
standart kontroller ilgili kurumlar tarafindan titizlikle
yapılmalı.
•
Dahilde İşleme İzin Belgeleri bu çerçevede yeniden gözden geçirilmeli.
2- Sanayi Mamulleri İhracatçıları Meslek Komitesi:
•
Devlet stratejik kurumlar haricinde temel üretim alanlarından çekilmeli.
•
Ticari açıklaraneden olan başlıca alt sektörler korunarak,
tür yan sanayiler geliştirilmeli.
•
Girdi maliyetleri, vergi, SSK gibi istihdam yükleri
•
Otomotiv, tekstil, demir ve çelik sektörlerindeki istihdam uzun vadeli
projeksiyonlar, tedbir ve teşviklerle arttırılmalı.
•
Türkiye ekolojik tarım gibi yeni yükselen alanlarda yoğunlaşarak, markalı,
yüksek katma değer oluşturan ve fıyat esnekliği düşük olan yeni mamuller
üretme li.
•
YTL'nin %40'lar
politikası
civarındaki artışına karşılık
oluşturulmalı
teşvik
edilmeli ve bu
azaltılmalı.
enflasyon farkını gözeten bir kur
kademelİ olarak düşürülüp
değeri
ve YTL'nin
enflasyona paralel gitmeli.
•
Reel faiz daha düşük seviyelere inmeli ve ülkemizde yatırım ve istihdam
oluşturarak orta ve uzun vadelerde gelir seviyesini yükseltme hedefi
doğrultusunda para girişi desteklenmeli.
•
Sanayici,
•
Sanayici,
ihracatçı teşvik
•
Petrolden
doğalgaz
ihracatçı
bol imzalı ve
detaylı
bürokrasiden kurtarılmalı.
edilmeli, kredibilite sağlanmalı, giriş gümrükleri
sanayici-ihracatçı için kolaylaştırılmalı ve enerji maliyetleri düşürülmeli.
ve benzer enerjiye
dönüşüm teşvik
edilmeli ve
yatırım
desteği sağlanmalı.
•
Piyasadaki talep
canlandırılmalı
ve kredi
kartı kullanımı
ile ferdi krediler
sınır landırılmalı.
•
Kredi kaynaklarından sanayicilerin daha fazla yararlanması
•
Kalitesiz, standart dışı ve ucuz
•
KOBİ'lerin randıman ve maliyet hesaplarını daha kolay yapabilmeleri ıçın
ithalatın
standart sistemler geliştirilmeli.
30
sağlanmalı.
önüne geçilmeli.
•
KOBİ'lerin devletten daha fazla teşvik almaları sağlanmalı.
•
İç piyasada hem üretim hem de dış satım düzeyinde işbirliğine gidilerek,
rekabet küresel alana taşınmalı.
•
KOSGEB, TÜBİTAK v.b. kamu kuruluşlarının faaliyetleri bu şirket
birleşmelerine ve büyük ölçeklere ulaşmalarını sağlamak için AR""GE
faaliyetlerini desteklemek üzere yapılandırılmalı.
3- Su Mahsulleri ve İhracatçıları Meslek Komitesi:
•
Mevcut istikrar programı devam etmeli.
•
Bütçe açıkları daha da alt düzeylere indirilmeli.
•
Mevcut programa ilaveten, kayıtdışı ekonominin kayıt altına
vergi yasaları tekrar gözden geçirilip, gerekli düzenlemeler
alınması
yapılmalı
için
ve
kararlılıkla uygulanmalı.
•
Vergi dışı gelir kaynakları (2 B, gelir ortaklığı vb. enstrümanlar) hayata
geçirilmeli ve kamunun borçlanma ihtiyacı azaltılmalı.
•
YTL. 'nin aşırı değerlenmesine karşı ihracata teşvikler verilmeli: İhracatçının
Enerji Fiyatları indirilmeli, İstihdam ettiği kişilerin vergisi düşürülmeli,
Kullandığı
su fiyatı ucuzlatılmalı, Kişilerin ülkeye giriş, çıkışları
kolay laştırılmalı.
•
Ülkeye sermaye çekilmesi için gerekli enstrümanlar oluşturulmalı.
•
İstihdam
•
Su ürünlerinde (taze, donmuş, konserve) KDV
•
Su ürünleri yetiştiricilerine gerekli destek verilmeli.
sorununun çözümü için yatırım seferberliği ilan edilip, yem
yatırımlara bu süre için vergi tatili getirilmeli.
oranları
%1 'e çekilmeli.
4- Orman Ürünleri Meslek Komitesi
•
İstilidamın arttırılması için üretim uzun vadeli kredilerle desteklenmeli,
•
Sektördeki küçük
•
Yatırımlarda teşviklerin
ölçekte
•
işletmelerin birleşmeler teşvik
selektif
edilmeli.
uygulanınası
ile hedef pazarlara yönelik
işletmeler oluşturulmalı.
İstanbul ve Mersin' de orman ürünleri serbest bölgesi oluşturularak, orman
ürünleri ticaretinin Türkiye üzerinden işlem görmesi sağlanmalı.
•
Ülkemizde yapılmakta olan fuar ve sergilerde katılım ve ziyaretçi gelişini
yükseltmek için gerekli destek ve teşvik sağlanınalı ve böylece katılım
maliyetleri ucuzlatılmalı.
•
Yurtdışı
•
faaliyetlerle hedef ülkelerde daimi
o Iuşturularak sürekli ürün bulundurulmalı.
teşhir
salonları
ve depo
Sürekli ve ülkeye uygun teknoloji takip ve ülkeye transfer edilmeli, teknoloji
uygulamaya konulmalı.
geliştirilerek
31
•
! •
Ülkedeki servetin büyümesi için yeni bir ormanlandırma kampanyası yapılarak
konuya ayrılan kaynakları arttırılmalı.
Özel ormancılık teşvik edilmeli.
•
Hızlı gelişen ağaç
•
Bozuk orman alanları temizlenerek özel teşebbüse devredilmeli.
•
Dikili kesimler arttırılarak, ormanlar üzerindeki iskan baskısı azaltılmalı.
•
Ülkedeki orman varlığının tümü aktifi olacak şekilde bir şirket kurulmalı ve
hisseleri halka arz edilmeli.
türleri üzerinde
sonuçlar uygulamaya konmalı.
çalışmalar yoğunlaştırılarak
elde edilen
5- Toprak Ürünleri,Çimento Üretici ve İhracatçıları Meslek
Komitesi:
•
V ergi oranları düşürülerek verimlilik arttırılmalı.
•
Reel faizler
•
Yatırım teşvikleri yatırım
düşürülmeli.
indirimleri gibi basit hale getirilerek,
kolaylık,
çeşitlilik sağlanmalı.
•
Her türlü bürokrasi azaltılmalı.
6- Kasaplar-Tavukçular Meslek Komitesi:
•
•
Tarım
ve Hayvancılık alanmda ıslah ve sübvansiyonlar uzun vadeli olmalı.
Çayır-Mera
alınacak
•
ıslahı, Yem ve Kırıcı Hastalıklarm Giderilmesi konusunda
kararlar hızla uygulamaya geçmeli.
Ülkemizde hazırlanan Kalkınma Planı'nda tarım ve hayvancılığın gelişmesi
için önümüzde bulunan sorunlar kalıcı ve uzun vadeli olarak çözüme
ulaştırılmalı.
7- Aktariye ve
•
Kuruyemiş
Ekonomik durumda
Meslek Komitesi:
oluşan sıkıntılarda
teknolojik
çalışmalar
ve çabuk uyum
yeteneği arttırılmalı.
vatandaş
ve devlet karşılıklı
anlayış
içinde olmalı.
•
Bürokrasi düzelmeli,
•
Devletin vatandaşlara, sektöre hizmet
•
Bürokrasi yeniden düzenlenmeli.
•
Haksız
•
Küçük esnafın büyük olanlarla eşit koşullarda rekabet etmesi sağlanmalı.
şekli geliştirilmeli.
rekabete yol açan seyyar satıcılar tamamen ortadan kaldırılmalı.
32
8- Yağ, Peynir,
Yoğurt
Meslek Komitesi:
•
Reel sektör ve ekonomik durum kamuoyuna açıklandığı gibi iyi durumda
olmaması sebebiyle cirolar düşmekte ve oluşan tahsilat sıkıntısının önlenmesi
gerekmektedir.
•
Girdi,
akaryakıt,
fıyatları
ambalaj maddeleri, teneke ve plastik ürün
düşürülme li.
•
Hipermarket
Yasası'nın
şelrir dışına çıkarılmalı
bir an evvel çıkarılarak, belli alandan büyük marketler
ve şelrir içinde konuşlanmalarına izin verilmemeli.
oranı
•
Süt ve süt ürünlerinde KDV
indirilmeli.
•
Gelir Vergisi oranları indifilmeli ve
vergi matrahından düşürülebilmeli.
•
Enflasyonun düşmesine bağlı olarak kredi faizlerinde faiz
oranının 3 katından aşağıya düşürülmeli.
eğitim, sağlık,
tatil v.b. masraf kalemleri
oranları
enflasyon
9- Örme Meslek Komitesi:
•
Enerji maliyetleri düşürülmeli.
•
SSK primleri ve vergiler düşürülmeli.
•
YTL
•
Çin, Hindistan ve Türki Cumhuriyetleri'nden ithal edilen hammaddelerin
kalitesi ve fiyatı düşüktür ve haksız rekabete yo 1 açmaktadır.
yabancı
para birimleri karşısında aşırı değer kazanmıştır.
10- Cam Meslek Komitesi:
•
Cari açık, YTL'nin aşırı değerlenmesi, ithalat artışı, işsizlik ile sanayi üretimi
ve ihracat azalması gibi sorunların engellenmesi amacıyla uzun vadeli
önlemler alınmalı.
•
Enerji maliyetlerinin düşürülmesi için vergilerde indirim
sanayiciye özel fıyat uygulanmalı.
•
Kurumlar Vergisi ve KDV
•
Yeni
Teşvik
Yasası'nın
oranları düşürülerek
yapılmalı
ve
vergi reformu yapılmalı.
gözden geçirilerek bölgesel
gelişmişlik
farkları
azaltılmalı.
•
İnşaat sektöründeki olumlu gelişmelerin uzun vadeli olabilmesi için;
•
Enerji
Yasası,
Verimliliği
Isı
Kanunu, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği, Yapı Denetim
Yalıtırnı, Emniyet ve Güvenlik Yönetmelikleri gibi yasal
düzenlemeler yapılmalı.
•
Kayıtdışı inşaat
•
Sektördeki haksız rekabet önlenmeli.
•
Meslek kuruluşları kamuoyunu bilinçlendirmeli.
önlenmeli.
33
•
•
Diğer ülkeler kapsamında bulunan çevre ülkelerdeki Gümrük V ergisi
aleyhimize bir durum teşkil etmektedir.
oranları
Gümrük Vergisi oranlarının tek taraflı olarak indirilmesi yurtiçinde pazar
neden olurken, kapasite kullanım oranlarının düşmesi, yurtiçi ve
yurtdışı pazarlarda fıyatlarımızı baskı altına almakta ve bizi haksız rekabetle
kaybına
karşı karşıya bırakmaktadır.
•
İTO'nun
ATR belgeleri için uygulamaya koyduğu onaylanmış ihracatçı
ülke dolaşım belgeleri (EUR Belgesi) için de yürürlüğe
uygulamaları diğer
konmalı.
•
Menşe şahadetnamesinde yapılan
düzenlemelerde banka
yazısının
aranma
zorunluluğu kaldırılmalı.
•
İhracatçı
firmalara oluşturduğu zorlukların önlenmesi için Metil Bromür
ilimigasyon yapılması engellenmeli. Bu yönteme alternatif olarak
sunulan ısıl işlemini yapan fırmaların sayıları arttırılınalı (özellikle Trakya
Bölgesi'nde) Isıl işlemini yapan fırmaların faaliyetlerini usulüne göre
gerçekleştirdiklerinin (taahhüt ettikleri şekilde ısıl işlem yapmaları) etkin
olarak kontrol edilmesine yönelik mekanizmalar oluşturulmalı.
kimyasalıyla
•
Uluslararası
karayolu taşımacılığına ilişkin olarak iki ülke arasında imzalanan
serbest geçiş ve o ülkeden yük alabilme anlaşmalarında (TRANSIT
CERTIFICATE) belirlenen kotalar, ihtiyaca cevap veremernekte ve yılın 2.
yarısında tükendiğinden ticaret hacmi göz önüne alınarak ihtiyaca cevap
verecek miktarlarda belirlenmeli.
•
Gümrüklerdeki mesai saatleri için bilgi iletişim sistemlerini oluşturan teknik
destek arttırılınalı ve çalışma süreleri yeniden gözden geçirilmeli.
•
Gümrük çıkış belgelerinin düzenlenmesinde yapılan
düzeltilerek yetki yeniden İhracatçılar Birliği'ne verilmeli.
•
20 Ağustos 2005 tarihli 2005/1 no 'lu tebliğle Çin Halk Cumhuriyeti menşeli
düz cama korunma önlemi getirilmesine yönelik başlatılan soruşturmanın
ivedilikle sonuçlandırılarak, miktar kısıtlaması getirilmeli.
•
İran,
•
Ülkemizdeki pahalı enerji yerli sanayinin yurtiçi ve uluslararası pazarlarda
rekabetçi konumunu bozmakta olduğundan, yeni bir Enerji Politikası
değişiklik
tekrar
Rusya ve Ukrayna'dan düzcam ithalatına 2003 yılında konmuş olan
miktar kısıtlaması, DTÖ'ye üye olmayan bu ülke fırmalarının düşük kaliteli
düzcamla yurtiçi pazarımızı bozma yaklaşımları engellemek amacıyla 2006
Haziran ayında sona ermemeli ve sürdürülmeli.
oluşturulmalı.
•
Yurtiçi pazarımızı hedef alarak çevre ülkelerde yapılan yatırımlar, o ülkelerde
devlet desteği sayesinde ucuz enerji maliyetleri ile üretim yaparak yerli
sanayiciye haksız rekabet yaratmaktadır. Bu sorunun giderilebilmesi için
devletimiz enerji girdilerine (doğalgaz, fuel oil, elektrik v.b.) özel fıyat
tarifeleri uygulamalı ve uygun fınansman sağlamalı.
•
Termo tarım parkları projelerinde yer
yönlendirilmeli ve teşvik edilmeli.
34
alınmalı,
bu sektöre özel önem verilerek
ll-. Elektrik, Tesisat Malzemesi ve Elektronik Meslek Komitesi:
•
Sadece enflasyonu düşürmek
ekonomik sorunları çözemez.
•
Devletin
hedefıne
endekslenen yöntemler tek
başına
yatırımlarını
müşterisinin
tamamen durdurması ile piyasanın en önemli
devreden çıkması sonucu daralmanın boyutu artmıştır.
•
Döviz kurunda ilk başlarda olumlu olarak nitelendirilebilecek gelişmelerin
ihracatı engelleyici, ithalatı kolaylaştırıcı sonuçlar ortaya çıkarması ile
ülkemizin beklenen dışsal ticari potansiyeli gerçekleşmemektedir.
•
Talebin azalması sonucu düşük kar marjları, gittikçe uzayan ödeme vadeleri ile
mücadele edilmesi gerekmektedir.
•
V ergi oranları düşürülme li.
•
Üretim yapan önemli kuruluşların parası bol dünya zenginlerine satılması
metodundan kurtulmak için faiz dışı fazlanın ciddi bir bölümü kaynak olarak
kullanılıp, üretkenliğin ve verimliliğin arttırılması için politikalar üretilmeli.
•
Enflasyon öncelikle geri çekilsin tezinin yerine başta faiz olmak üzere dinamik
ve hareketli bir piyasa platformunda ekonomik göstergeler uygun politikalarla
olumlu olarak geliştirilerek enflasyon azaltılmalı.
•
Başta
önemli üretim şirketleri olmak üzere fınansal yapımızın çatısını
sektörü de çok dikkatli olarak özelleştirme kapsamında
yerini almalı ve ilerleyen zaman dilimlerinde ülkemizin ve halkımızın ulusal
oluşturan bankacılık
çıkarlarına karşı gelişmeler yaşanabileceği gerçeği akıllardan çıkarılmamalı.
12- Bilumum Kara ve Deniz Motorları Meslek Komitesi:
•
IMF ile
yapılan
19. Stand-by
anlaşması
ile zor duruma
düşen
küçük
işletmelerde;
düşürülmeli.
•
Enerji maliyetleri üretim kesiminde
•
Sosyal güvenlik maliyetleri
•
ihraç ürünlerine farklı kur uygulanmalı (prim verilmeli).
•
Yurt içinde haksız rekabet doğuracak malların girişine kısıtlamalar getirilmeli.
•
İşletmelerde verimlilik kavramı geliştirilerek, ekonomiye yerleştirilmeli.
•
Küçük işletmeler büyük mağazalardan korunmalı ve yaşatılmalı.
•
Haksız
•
Taklit ve kalitesiz ürünlerin yurda girişi gümrüklerde
alıcıların bilinçli davranmaları ile önlenmeli.
azaltılmalı.
rekabetin getirdiği genel sorunlar ortadan kaldırılmalı.
yapılacak
denetimler ve
13- Kamyon, Otomobil, Lastik Meslek Komitesi:
•
Sektör ülke ekonomisine,
daha fazla desteklenmeli.
dış
ticaretine ve
35
İstilidama yaptığı katkı
yönünden
•
1600 cc. altındaki son derece mütevazi aile otomobilinden
AB 'ye üye ülkelerin oranlarına düşürülme li.
•
AR-GE
çalışmalarına
önem verilmeli ve iç pazarın gücü
alınan
vergiler
arttırılmalı.
14- Kamyon, Otomobil, Otobüs Yedek Parça Meslek Komitesi:
•
Otomotiv sanayi ile ilgili kısa, orta ve uzun vadeli hedefler tespit edilmek
suretiyle hazırlanacak yol haritası çerçevesinde bir devlet politikası
oluşturulması.
•
Sektör ithalata dayalı, katma değeri düşük montaj sanayi durumundadır, bu
nedenle dış ticaret açığını o lumsuz etkilemekte ve yeterince istihdam
sağlanamamaktadır.
•
2004 yılında sektörün üretiminde ve ihracatında kırılan rekorların devam
edebilmesi için temeller sağlamlaştırılmalı ve boşlukları sağlıklı bir şekilde
doldurulmalı.
•
İç piyasada sektörün önünün açık ve geleceğinin parlak olabilmesi için
ülkemizdeki %60 olan otomobil satış vergileri %20 seviyelerine düşürülerek
AB ülkeleri ile uyumlu hale getirilmeli ve kişi başına düşen gelir arttırılmalı.
•
Dünyanın otomotiv devlerinin Doğu Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerine yatırım
yapmak yerine ülkemize gelmeleri için aradıkları kriterlerin tespit edilerek
ülkemizin coğrafi konumundan dolayı avantajını da kullanarak Ortadoğu'nun
otomotiv üretim merkezi olması sağlanmalı.
•
Türkiye' de otomotiv sektöründe ana sanayinin yerli parça kullarnın oranının en
azından birinci kadernede %70'lere yükseltilmesi hedef alınmalı, bunun için de
ana sanayilere verilen teşvikler, yerli parça kullarnın oranına göre kademelİ bir
şekilde yeniden düzeıılemeli.
•
Yedek parça üreten KOBİ'lere rakip ülkelere göre daha hızlı ve küçük montajlı
üretim yapma özelliğinden dolayı ayrı bir önem verilmeli ve özel bir teşvik
sistemi uygulanmalı.
•
Mevcut yan sanayicilere kalite yükseltme, teknoloji yenileme, AR-GE
çalışmaları ve kapasite arttırmaları için teşvik verilmeli.
•
Vasıflı
eleman sayısı arttmlmalı ve kalitenin yükseltilmesi için mesleki
önündeki engeller kaldırılmalı ve öncelikli olarak sanayileşmiş
ülkelerdeki eğitim sistemi örnek alınmalı.
eğitimin
•
İşçi ücretler~ sigorta primler~ enerji fiyatları ve finansman maliyetleri gözden
geçirilmeli ve rekabetçi oraniara çekilmeli.
•
Ana sanayi ve yan sanayi arasındaki
en kısa sürede oluşturulmalı.
•
Kayıtdışı
•
işbirliğinin kuvvetlenınesi
ekonomiye vergi mükellefi katkısı
için alt
yapısı
öıılenmeli.
Ülkemizdeki limited ve anonim şirketlerin ortalama ortak sayısının üç olduğu
milyon mükellefın büyük bir kısmının kayıtdışı
yaşadığı görülmektedir.
varsayıldığında yaklaşık altı
36
•
Orta gelirli bir işverenin harcamalar sonunda KDV'yi ek külfet olarak
görmekte ve belge almak kendisine fayda sağlamadığı açıkça belli olduğu için
belge alınmamaktadır.
•
Orta gelir düzeyindeki işletmelerde ağır vergi yükü ve SSK Primleri dolayısı
ile gerçeğe göre değil, ödeme gücüne göre vergi matrahları beyan
etmektedirler.
•
Mükellefın yaptıkları harcamaları,
beyannamelerinde kabul edilebilir gerçekçi
rakamlara yükseltilmeli.
•
Bazı sektörlerdeki KDV
için caydırıcı unsur olabilir.
oranlarında
indirim
yapılması
belgesiz
satışlar
15- Züccaciye Meslek Komitesi:
•
YTL.'nin çok değerli olmasından dolayı;
•
Enerji maliyetleri düşürülmeli.
•
İşçi
•
Kayıtdışının
•
KOBİ'lerin finansman sıkıntısının engellenmesi için verilen kredi miktarı
arttırılınalı ve KOBİ'lerin tanımı yapılmalı.
•
Kaçak ithalat engellenıneli ve ithalata kalite
•
Büyük üreticilerin siyasileri yönlendirerek ve kota koydurtmaları engellenmeli,
devlet engelleyici veya serbestleştirici değil düzenleyici olmalı.
•
Ürün işaretlenmesi zorunluluğu getirilmeli.
•
ithalata kalite standardı getirilmeli.
•
Bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmeli.
maliyetleri üzerindeki vergiler azaltılmalı.
önüne geçilmeli.
16- Bankalar ve Finans
Kuruluşları
standardı
getirilmeli.
Meslek Komitesi:
•
Mevcut istikrar programı aynen sürdürülmeli.
•
Bütçe
•
Kayıtdışı
•
Vergi dışı gelir kaynaklarının (2 B, gelir ortaklığı vb. enstrümanlar) hayata
geçirilmesi ile kamunun borçlanma ihtiyacı azaltılmalı.
•
Reel faiz
•
TL. 'nin aşırı
açıkları dalıa
alt düzeylere indirilmeli.
ekonominin engellenmesi için vergi yasaları gözden geçirilip bir an
önce gerekli düzenlemeler yapılmalı ve kararlılıkla uygulanmalı.
düşürülmeli.
değerlenmesine karşı
ihracata üretim maliyetini düşürme yönünde
teşvikler sağlanmalı;
•
İlıracatçının Enerji Fiyatları indirilmeli.
•
İstihdam ettiği kişilerin vergisi düşürülmeli.
37
•
Kullandığı
•
Bankacılık alanında aracılık maliyetlerini azaltıcı politikalar devam ettirilmeli
su
fiyatı ucuzlatıJmalı.
(Örn: BSMV, KKDF, Kambiyo Gider Vergisi).
oluşan
•
Körfez ülkelerinde
•
Kişilerin
•
Bu konuda gerekli enstrümanlar oluşturulmalı.
•
ülkeye
•
giriş-çıkışı kolaylaştırılmalı.
İstihdam sorununun çözümü için yatırım seferberliği ilan ederek, yenı
yatırımlara
•
sermayeden daha fazla pay alabilmek için:
belirli bir süre için vergi tatili getirilmeli.
Finans kuruluşlarının proje kredilerine destek vermesi sağlanmalı.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca 4046 sayılı Kanun gözden geçirilerek,
aksayan yanları düzeltilmeli.
17- Yurt İçi ve Yurt Dışı Nakliyeciler, Kargocular ve Nakliye
Komisyoneniarı Meslek Komitesi:
•
Ülkemizde ulaştırma alt yapısının verimli ve etkin kullanımı için tüm taşıma
modlarında altyapı eksikliklerinin acilen giderilmesi gereklidir.
•
Sektörel istatistikler yetersiz ve sağlıksızdır.Stratejilerin geliştirilmesinde
referans alınabilecek sağlıklı İstatistiklerin temini için akademik kuruluşlar,
mesleki örgütler ve kamu kuruluşları arasında işbirliği yapılmalıdır.
•
yük ve eşya taşımaları ile yolcu
uygulama esasları bir arada düzenlenmiştir. Ancak bu
durum her iki taşıma alam içinde çeşitli sakıncalar doğurmaktadır. Bilindiği
üzere uluslararası eşya taşımacılığı sadece milli mevzuata göre değil, aynı
zamanda çeşitli ülkelerle yapılmış olan ikili ve uluslararası anlaşma ve
mevzuatiara göre de düzenlenmekte ve gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle
Ulusal ve Uluslararası karayolu taşımacılığına ilişkin iki ayrı yönetmeliğin
hazır lanması gereklilik arz etmektedir.
Yurt içi ve Yurt
dışı(Uluslararası)
taşımacılığına ilişkin
•
Yönetmelikte işletmeler yönetmelik
faaliyetleri için ayrı ayrı yetki belgesi almak zorunda
bırakılmış ve bunlar içinde A' dan Y'ye kadar uzanan işletmenin faaliyet
alanına göre 39 ayrı türde yetki belgesi oluşturulmuştur.Taşımacılar
faaliyetlerine göre birden fazla yetki belgesi almak zorunda bırakılmış olup bu
durum kullammda ve anlaşılmakta sakıncalar doğurmuş ve inamlmaz ölçülerde
ve hiçbir sektörde olmayan belge ücretleri ve teminat mektupları istenmiştir.
25.2.2004
tarihinde
çıkarılan
kapsamındaki taşımacılık
•
Bu nedenle 4925 sayılı Kanun ve 25384 sayılı Yönetmeliğin, ülkemiz
gerçeklerine uygun, uluslar arası rekabetçi bir sektör yaratılması amacıyla,
Kamu ile birlikte sektördeki tüm oyuncuların bir araya gelerek yeniden ele
alınıp yapılandırılması gerekmektedir.
•
Taşımacılık
ve lojistik sektöründe yeterli sayıda eğitimli ve kaliteli profesyonel
Bu açığı kapatmak üzere Kara Kuvvetlerindeki
vatanİ görevlerinde ağır vasıta kullanmış er ve erbaşların taşımacılık sektörüne
yönlendirilmesi konusundaki girişimler desteklenmelidir.
sürücü
yetiştirilememektedir.
38
•
Türk taşımacılık şirketlerinin AB'ye uygun yeni tanımı çerçevesinde bir KOBİ
olarak tanımlanması ve tüm kamu imkan ve desteklerinden eşit ve tam olarak
yararlanmaları sağlanmalıdır.
•
Sektörüroüzün temel giderlerinden olan ve sürekli artış gösteren akaryakıt
ücretlerinin Ulusal ve Uluslararası taşımacılık sektörü için belirlenecek olan
kriterlerdoğrultusun-da fiyat ayarlamasına gidilmesi ve bu sektörlere hizmet
verenler için ayrıcalıklı akaryakıt dağıtımı sağlanmalıdır.
•
Hassas sektörlerde olduğu gibi, Türk Bayraklı gemi, Türk plakalı taşıt araçları,
Türk Hava Yolları şirketleri ile yapılan ithalat ve ihracat taşımalarına navlun
desteği sağlanmalıdır.Bu destek ise geçmişte olduğu gibi navlun destek fonu
ile gerçekleştirilmelidir.
•
3 Ekim' de başlayan AB'ye tam üyelik müzakereleri kapsamında Ulaştırma
sektörünün AB 'ye uyumu konusunda önemli bir döneme girmekteyiz. Bu
konuda sektör kuruluşları ve uzmanlarca desteklenen bir komisyon kurulmalı
ve Ulaştırma Bakanlığımız'ın idari çalışma kapasitesi yükseltilmeli, uzman ve
kalifiye personelle desteklenmelidir.
•
AB ile
gerçekleştirilen
Gümrük Birliği sonucu kabul edilen malların serbest
ilkesine bağlı olarak AB, Türk plakalı araçlara kota uygulamaktadır.
Mallar serbesttir ancak malları taşıyan araçlar yasaklıdır. Bu durum
ihracatımızı olumsuz yönde etkilemekte ve gereksiz ve telafisi mümkün
olamayan zaman kayıplarına sebebiyet vermektedir.
dolaşımı
•
AB
tarafından
Türk nakliyecilerine uygulanan kotaların kaldırılmasına yönelik
girişimler arttırılmalıdır.
•
Türk araçları yabancı ülkelerin çoğuna yönelik taşımalarında hala önemli
zaman kayıplarına, karmaşık sınır geçiş süreçlerine, maliyet arttırıcı uygulama
ve engellemelere maruz kalmaktadır.Dolayısıyla, uluslararası sınır geçişlerinin
basitleştirilmesi, vize işlemlerinin kolaylaştırılması, sınırlardaki beklernelerin
azaltılması, yabancı ülkeler tarafından Türk araçlarından talep edilen vergilerin
azaltılmasına yönelik ulusal çabalar ve uluslar- arası platformlardaki çalışınalar
arttmlmalı süregelen çabaların daha etkin hale getirilmesi sağlanmalıdır.
•
Yurtdışında yatırım
yapmak isteyen Türk Nakliyecisi finansal destek temini
yönünde sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu nedenle, Türk Eximbank tarafından
Uluslararası Nakliyat Pazarlama kredisi programında olduğu gib~ yapılacak
yeni bir düzenleme ile özellikle Kazakistaıı, Kırgızistan, Türkmenistan, Suriye
ve Rusya Federasyonu'nda kuracakları şirketlere tüm taşımacılık ve lojistik
yatırımlar için fınansal destek sağlanmalıdır. Türk nakliyecİsİnin elinde
bulunan eski araçların değerlendirilmesinde bu ülkelerde yapılacak olan
yatırımlarda kullamlması imkanları sağlanmalıdır.
•
Uluslararası
konvansiyonlara taraf olunmalıdır. Bu konvansiyonlardan ADR
(Tehlikeli malların uluslararası karayolunda taşınması) ve ATP (Dayanıksız
gıda maddelerinin Uluslararası taşınması) konvansiyonlarına taraf olunmuştur,
ancak bu konvansiyonların acil olarak yürürlüğe girmesi için TBMM
tarafından onaylanması da sağlanmalıdır.
•
Yabancı plakalı
araçlarla Uluslararası arenada rekabetçi olabilmemiz
Türkiye'ye giriş sırasında Türk araçlarının getirebileceği mazot
39
açısından
miktarını
belirleyen 2000/8
sayılı
genelgede
belirlenen
miktarların
arttınlması
sağlanmalıdır.
•
Demiryolu Taşımacılığı kanunu çıkarılmalıdır.
• . Demiryolu
taşımacılığında
Girişimcilerin
TCDD alt
özel
işletmecilik
yapısını
yeterince
kullanarak komple
teşvik
edilmemektedir.
işletmedlik yapmaları
ko lay laştınlmalıdır.
taşımacılığının
başlatılması
•
Türkiye'den Avrupa'ya yönelik Ro la Tren
çalışmalarında Hükümet desteği sağlanmalıdır.
•
istanbul içerisinde bulunan ve artan ilıracat rakamlarımız içerisinde en büyük
ilıracat işlemlerinin gerçekleştiği gümrüklerden birisi durumundaki Halkalı
Gümrük Müdürlüğü İstanbul trafiğini aksatmayacak şekilde otohan
bağlantısına sahip ve geniş park ve sosyal imkanların verilebileceği bir alana
acilen taşınması sağlanmalıdır.
•
istanbul gibi büyük bir metropolün ihtiyaçlarının karşılanması için her gün
çeşitli illerimizden getirilen gıda ve diğer ihtiyaçlarımızı taşıyan ve bu
metropolümüzden diğer ilierimize götürülen malları taşıyan yoğun bir taşıt
trafiği bulunmakta olup, bu taşıtlar kontrolsüz bir şekilde çeşitli yerlerde
konaklamaktadır.Bu araçların park imkanlarının her iki yakada yapılacak olan
konaklama, park, aktarma merkezleriyle giderilmesi gereklidir.
Kağıt
18•
Meslek Komitesi:
İşsizlik sorununun aşılması ıçın istihdamı genişletici yatırımlara öncelik
verilmeli.
•
Bölgesel kalkınma teşvikleri yanında, bazı stratejik öneme haiz ürünlere de
yönelik teşvikler getirilmeli, bu teşviklerin doğru uygulanması için sıkı takibi
sağlanmalı.
•
Teşvik
yükümlülüklerini yerine getirmeyenierin kanuni takibe
alınması
sistemi
geliştirilip uygulanmalı.
•
Kayıtdışı
ekonominin ortadan kaldırılması, haksız rekabetin önlenmesi, vergi
adaletinin sağlanması için başta KDV olmak üzere bütün vergilerin oranları
düşürülmeli, KDV'deki %8 ve %18'lik çifte uygulamaya son verilerek tek
haneli hale getirilmeli.
•
Çek/Senet Yasası günümüz şartlarına uyarlanmalı, AB Uyum Yasaları
çerçevesinde yapılan düzenlemeler (ekonomik suça ekonomik ceza sistemi)
önceki Kanun' daki çekini ödemeyen şahıslara uygulanan hapis cezasının yerini
alması ile birlikte, herhangi bir yaptırım gücü olmadığı için artan karşılıksız
çek kullanımı ticaret erbabını mağdur etmekte ve mahkemelerde yoğunluğa
sebep olmaktadır. Daralan piyasalarda tahsilat probleminin had safhaya
ulaştığından bahisle;
•
Problemli ve çeki devamlı yazılan şahıs veya firmalar, Merkez Bankası
kayıtlarına çekin arkasının yazılması ile birlikte intikal etmeli, haksız
korumalar ve diğer firmalara verilen zararların önüne geçilmeli.
40
•
Kredi kartları kontrol altına alınarak, sokaklarda kredi kartı dağıtan sorumsuz
uygulamalara son verilmeli ve bankalar bu konuda disipline edilmeli.
•
net maaşı veya imkarn kadar kredi
kartına sahip olmalı.
•
Dengesiz harcamalar ve aşırı yüklenıneler firmaların kredi kartsız yaptıkları
harcamalarını etkilemekte, faizlerinin yüksek olması nedeniyle borçlular
ödemelerini kredi kartı borcuna kaydırmakta ve diğer çek ve senet ödemeleri
Her
şahıs
kartı
limitine ve sadece bir kredi
askıya alınmaktadır.
•
Özelleştirmeden gelen paralar yeniden yatırımlara dönüştürülme li.
•
Özelleştirmeden sağlanan kaynakların siyasi beklentilerle atıl yatırımlara
aktanlmak yerine KOBİ'ler desteklenerek gerçek istihdam sağlarıması adına bu
tür işletmelerin vergi, sigorta v.b. yükleri asgariye indirilmeli.
•
Mali sıkıntılardan dolayı kapanmaya yüz tutan KOBİ'ler yeniden ayağa
kaldırılarak, yaşarnalarına fırsat verilmeli.
•
Kanbağı
olmayan
avantajı
sağlanarak
maliyetlerinde
İşsizlere
istihdam
işsizlik
yaşanacak
sağlayan fırmalara
azaltıimalı
ve
azalmalarla iç ve
dış
vergi ve sigorta
bu bağlamda firmaların
piyasalardaki rekabet güçleri
arttırılmalı.
•
Bu sistem
sigortalı sayısını
da
arttıracağı
için vergi ve sigorta
tahsilatlarında
artış sağlanacaktır.
•
AB ile ilişkiler biran önce netleştirilip, Birlik'e girilmesinde olumsuzluklar
gözlenirse ticari rekabetimizi derinden etkileyen Gümrük Birliği'nin
kaldırılması yoluna gidilmeli.
•
Ülkemizin doğal zenginliklerinin daha verimli bir şekilde değerlendirilmesi
için planlı programlı çalışmalar başlatılmalı.
•
Bor, neptunyum, petrol gibi yer altı zenginliklerimizin,
kültür ve medeniyet varlıklarımızın refah seviyemizi
güneş,
deniz, tarih,
arttırmada
akıllıca
kullamlması sağlanmalı.
•
İstismarlara engel olunarak, tekrar orman yapılabilme vasfını fiziki olarak
kaybetmiş
yerlerle ilgili gerekli düzenlernelerin
yapılarak
2B
Yasası yürürlüğe
konulmalı.
•
Piyasalaranefes aldıracak şekilde likiditeyi arttırıcı tedbirlere
başvurulmalı.
19- Özel Eğitim ve Öğretim Kurumları ve Kuruluşları Meslek
Komitesi:
•
625 sayılı Kanun çağın gereklerine ve AB eğitim politikasına uyum
çerçevesinde revize edilerek sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek hale
getirilmeli.
•
Sözkonusu Yasanın 12, 27. ve geçici 4. maddesindeki hükümlerdeki
mücadeleci yapı yeniden düzenlenmeli.
•
Bürokratik işlemler
azaltılmalı.
41
•
KDV oranı
%18'dir).
•
Eğitim
•
Su, elektrik, telefon gibi genel giderlerde resmi öğretim kurumlarına uygulanan
tarifenin üstünde fiyat alınmamalı.
•
Her yıl yeniden kurum açma harcı alınmamalı.
•
düşürülmeli
oranı
(KDV
özel okullar için %8, dershaneler için
sektörüne verilen teşvikler arttırılmalı.
Özel okulların eğitim sistemindeki önemi anlaşılınalı ve sistem içindeki payı
arttırılmalı.
•
Yüksek öğretim kurumlarında
arsası tahsisi sağlanmalı.
•
Belediye
Yasası değiştirilerek
olduğu
gibi özel okullara da bedelsiz kamu
özel okullar her türlü resim ve harçtan muaf
tutulmalı.
•
Özel okul velilerine okul ücreti, için vergi iadesi hakkı tanınmalı.
•
Okul için bina yapımına %25
•
Okul ekipman desteği (vergi iadesi+katkı %25 gibi) verilmeli.
•
Cari harcamalara destek (ucuz su, elektrik, doğal gazitemizlik. Öğretmen ve
müstahdem giderlerine %1 O gibi katkı) sağlanmalı.
•
Özel okul öğrencilerine de burs sağlanmalı (ailenin durumuna göre farklı iki
kategori) veya devletin öğrenci başına masrafı (%25 gibi) karşılanmalı.
•
Kitap ve yemek için destek (ihtiyaç sahibi öğrencilere) verilmeli.
•
Kullanılmış
makine ve teçhizat
Fonundan istisna edilmeli.
•
Eğitim yatırımları
katkı (onarım
için yöre
ithalatı
farkı
dahil)
sağlanmalı.
da Gümrük Vergisi ve Toplu Konut
gözetilmeksizin %100
yatırım
indirimi
sağlanmalı.
•
Özel okullara yapılan yardımlar sadece kuruluş aşamasında değil devamlı
yapılmalı.
•
Eğitimde
öğrenci
başına
yapılan
harcamaların
diğer
ülkeler seviyesine
geliştirilerek (özel sektörün teşvik
ulaşahilmesi
için ilave fınansman kaynakları
edilmesi suretiyle) eğitime ayrılan kaynaklar arttırılmalı.
20- Plastik ve Kauçuk Meslek Komitesi:
•
KOBİ'lere yönelik uzun vadeli ve ucuz makine yatırımı kredilerine öncelik ve
artış
verilmeli.
dışında,
örneğin
Çin'den gelen mallara yasaklama
engeller konulmalı.
•
İhracatın arttırılması için farklı bir kur uygulaması yapılmalı.
•
ihraç kaydıyla getirilen vadeli hammaddelerde KKDF tamamen kaldırılmalı.
•
Enerji maliyetleri uzun dönemde yenilenebilir enerji kaynaklarına
yapmak ve bu yatırımlara teşvik vermek suretiyle düşürülmeli.
42
ihtisas
gümrüğü
•
gibi
yatırım
dışında,
Plastik sektöründe sanayi indirimi
indirim kademelİ yapılmalı.
•
İhracatta navlun mesafeye göre sübvanse edilmeli.
•
İhracatçı firmaların SSK giderlerinde kademelİ indirim yapılmalı.
•
Uzun dönemde tarımsal ve hayvancılıkla ilgili her türlü üretimin ve bunlara
dayalı sanayilerin geliştirilmesine teşvik verilmeli.
21~
ihracata göre elektrik
fiyatında
•
Emlak Müşavirleri Meslek Komitesi:
•
YTL'nin aşırı
değerlenınesi
•
Nitelikli arsalar yaratılarak aşırı talep
•
Mortgage
•
Piyasalarda üretim ve ihracatın azalabileceği kaygısı bir kur ayarlamasını
gerektirirse, oluşabilecek inşaat krizinin ortaya çıkması önlenmeli.
•
Yabancıların
önlenmeli.
karşılanabilmeli.
Yasası'nın çıkması
ile projeler
piyasalarında olası gevşeme engellenmeli.
konut
alımları inşaat
aynı hızla
sektörünü
devam etse de ikinci el
canlandırmakta
ve
istihdamı
da
arttırmaktadır.
•
Gayrimenkul sektörüne başka sektörlerden gelecek
gücü yüksek projelerle ilgilenmeleri teşvik edilmeli.
müteşebbislerin
•
İnşaat sektöründe tüketici mağduriyetine karşı sigorta sisteminin çalışması
rekabet
sağlanmalı.
Yabancıların
•
mülk edinimlerindeki formalitelerde aylarca süren Askeri Bölge
Araştırmaları kısaltıimalı ve tapu işlemi yetkin emlakçılar (bu işi yapacaklar
sertifıkalandırılmalı) tarafından yerine getirilmeli, yabarıcı alıcıların aldatılması
engellenmeli.
•
Hazine'nin, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün ve kamu kuruluşlarının elindeki
atıl durumda olan gayrimenkuller belediyeler ile diyalog kurulmak suretiyle
proje geliştirilerek mamul proje olarak satılmalı.
22~
Gümrük Müşavirleri Meslek Komitesi:
•
İç faizlerdeki düşüşe karşın dış borçlardaki yüksek faiz ile geçen iki yıllık
sürede iç ve dış borçlar önemli derecede artmıştır.
kredi bulma başarı olarak kabul edilebilir.
Borçların
döndürülmesi ve
•
İhracat artışına karşın, ithalat daha fazla artmaktadır.
•
Sanayicilerin ithalata yönelmesi istihdam baskısı oluşturmakta ve özellikle
Çin'den düşük kurla ithal edilen aramalları ile nihai ürüııler KOBİ'lere zarar
vermekte ve dengeleri bozmaktadır.
•
Yabancı sermaye Eski Doğu Bloku Ülkeleri ve Çin'e kayarken, yerli sermaye
yurtdışına
•
kaçarak işsizliği
arttırmaktadır.
Önemli sektörlerde TÜPRAŞ, Erdemir v. b. gibi büyük tesislerin devletin
elinde olması gereklidir.
43
•
•
Kredi kartlı satışlar insanların alım gücüne göre yeniden uyarlanmalı ve
faizli krediler yalnızca otomotiv ve inşaat sektöründe verilmemeli.
Sıcak paranın
artışı yurtdışına
düşük
kaçma ve vergi ödenmemesi ihtimalleri
nedeniyle engellenmeli.
•
Döviz kurları, başta ihracatçılarımız olmak üzere her kesimi memnun edecek
makul bir dengeye oturtulmalı.
•
İstihdam arttırılarak piyasaya canlılık kazandırılmalı.
•
KOBİ'lere sıfır
ihracatı
faizli kredi verilerek, ihracata yönlendirilmeleri üretimi ve
ihracattaki ürün çeşitliliğine katkı sağlayıp, işsizlik
arttırarak
azaltılmalı.
•
Mortgage Projesi ve
olması sağlarımalı ve
yatırım ortaklığı
inşaat
fonu ile az gelirli insanların ev sahibi
sektörü ile ekonomiye canlılık kazandırılmalı.
•
Kayıtdışı
•
Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergilerinde oranlar düşürülmeli.
•
Kırtasiyecilik
•
Toplumu geren kargaşalara radikal çözümler üretilmeli ve böylelikle
ile harcamalar huzur dolu mutlu ortamlarda artması sağlarımalı.
•
Hidroelektrik santralleri yanında, pahalı, eski ve tehlikeli olan Nükleer
santraller kurulmasına karşı tavır alınmalı, çevreci ve temiz enerji kaynakları
olan güneş ve rüzgar enerjisi için AR-GE teşvikleri arttırılmalı.
ekonomi ile mücadele edilmeli.
ve bürokrasi azaltılmalı.
yatırım
23- Kooperatifler Meslek Komitesi:
•
Döviz gerçek
değerini bulmalı,
kaldırılabilmesi
ithalat ve ihracattaki dengesizliğin ortadan
için faizler enflasyon değerinden -en azından- üç puan fazla
verilmeli.
•
Türkiye'de üretimin arttırılması için dış ve iç dengeler sağlanmalı.
•
İstihdam edilenlerin sayısının fazlalığı dikkate alınarak inşaat sektörüne
canlılık kazandırılmalı.
•
Türkiye'de durma noktasına gelmiş olan kooperatifçilik cazip hale getirilmeli.
•
TOKİ ve KİPTAŞ dışında kooperatifiere de konut yeri sağlanmalı.
•
Demokratik kitleler olan kooperatifierin ödeme
ile belirlenmeli.
•
Toplu konut yapımının özelden tekrar devletleştirilmesine vesile olan ve 1998
sonunda biten 2982 sayılı Yasa yeniden güncelleştirilmeli.
•
Devlet konut yapmak yerine konut arsası üretıneli ve böylece konut
yükselmesi ve ekonomide dengelerin bozulması engellenmeli.
•
Türkiye'de uygulanan faizler
•
Konut sektöründe kooperatifler ve toplu konut yapımcıları desteklenmeli.
şekilleri, ortaklarının kararları
fiyatlarının
düşürülmeli.
44
•
Devlet yapımcı değil, denetleyici olmalı ve böylece Türk parası ile yabancı
para gerçek değerini bulmalı, işsizlik azalmalı, ithalat yerine yerli üretim ve
ihracat artmalı.
24- M ermer ve Ma den Ü retidieri ve İhracatçıları Meslek Komitesi:
•
Enerji, vergi ve SSK primleri düşürülmeli,
düşük
•
Maderılerdeki
•
Ocak yolları ve enerji hatları hükümet tarafından yapılmalı.
•
KOBİ'lere kendi branşlarında AR-GE yapabilmeleri için mali destek verilmeli.
faizli krediler
sağlanmalı.
devlet hakları düşürülmeli.
25- LPG Temin, Depolama,
Dağıtım
ve
Satış
Meslek Komitesi:
•
Ekonomi makro açıdan değerlendirildiğinde bütün göstergeler genel itibariyle
olumludur. Bu başarının en önemli unsurları;
•
istikrarlı ve uyumlu bir hükümetin iş başında olması.
•
Mali disipline
•
Türk
sıkı sıkıya bağlı kalınması
ve tavizsiz uygulanması.
parasına değer kazandıracak kararların
konulması
ve
ısrarlı
süratle
alınarak
uygulamaya
takibi.
•
Serbest piyasa ekonomisinin geçiş sürecinde kararlı politikaların uygulanması.
•
Ancak, bu göstergelerin dışında; KOBİ'lerde verim azalmasından, zirai
faaliyetlerin küçülmesinden, gelir vergisi üretilememesinden, kayıt dışına
kaçıştan kaynaklanan ciddi sorunlar mevcuttur. Ayrıca bilinçsiz göç, ülke
düzeyinde nüfus planlaması yapılmaması bu olumsuzluğu hızlandırmaktadır.
•
Ara malların ithalatının artması, KOBİ'lerde üretimin azalmasına, ürün
kalitesinin ve dış ticaret dengesinin bozulmasına ve dış ticaret açığmın
artmasına yol açmış, İstilidamın azalmasına sebep olmuştur. işsizliğin ana
kaynağı burada görülmektedir. Ayrıca yabancı ve yerli büyük sermayeli
şirketlerin ithal ürünleri dahil perakende satış zinciri oluşturmaları, bire bir
tüketiciye ürün sunan bazı küçük işletmeleri olumsuz etkilemiş birçok KOBİ
kapanmış veya kapanma noktasına gelmiştir.
•
Dış
ticaret açığının kapatılması için ithalat ve ihracat dengelenmeli. Bunun için
ihracata bağlı zirai ve sanayi üretimi arttırılmalı, kalite yükseltilmeli, yeni
teknoloji yaratma imkarıları sağlanmalı, yatırımlar teşvik edilmelidir. İhracat
kolaylıkları getirilmeli, ithalat kontrol altına alınmalıdır. Kalitesiz ürün ve
sanayi ara malı ithalatı önlenmelidir. Bu konuda yasal düzenlemelerle kontrol
mekanizması ve ithalat planlaması yapılmalıdır.
•
Milli enerji politikası yaratılmalıdır. Petrol ve ürünleri ile doğalgaz ve ürünleri
tamamen dış kaynaklıdır. Ülkemizin enerji ihtiyacının %80'i bu ürünlere bağlı
olarak karşılanmaktadır. Bahis konusu ürünlerin temin ve fiyatlandırmalarında
master plan uygulanmalıdır. Bu plana elektrik, kömür gibi diğer enerji türleri
de dahil edilmeli, kalorifık fiyatıandırma modeli getirilmelidir. Enerji
politikasında bugün uygulanan deniz ulaşımında kullanılan ve çiftçiye verilen
mazotta ucuz fiyat desteği, seramik sanayinde kullanılan LPG'ye verilen
45
sübvansiyon politikaları hatalıdır, geçmişte yapılan hataların devamı ve diğer
sektörlere haksızlık yapıldığı ve illegal faaliyetlerin kaynağı olduğu izlenimini
vermektedir. Bu uygulamada ısrarcı olunmamalı daha rasyonel politikalar ve
teşvik sistemleri üretilmelidir.
•
Mali disipline devam edilmeli, para hareketleri yakından takip edilmelidir.
Ancak dengesiz ve farklı farklı uygulanan ÖTV+KDV gibi dolaylı vergiler
gözden geçirilmeli, belli bir süre sonunda bu vergileri gelir vergisine
dönüştürecek sistemlerin temeli atılmalıdır.
•
Yaygın
bir şekilde artan kayıtdışı faaliyetler izlenmeli, ancak çözümün mali
denetim sistemi ile olmayacağı kabul edilmelidir. Gerçek gelirlerden vergi
alma sistemi getirilmeli, bir başka ifade ile her vatandaşın vergi mükellefi
olduğu kabul edilmeli, mükellefin her türlü harcama belgesi masraf yazılmalı,
gerçek gelirin belirlenmesine imkan verilmeli ve bu gelir üzerinden kademelİ
vergi alınmalıdır.
•
Devlet gelirlerinin artırılmasına, özelleştirmeye, orman arazilerinin ve
kullanılmayan hazine arazilerinin satışına hız verilmelidir.
•
LPG sektörü 2001 ve 2002
yıllarında yaşanan
krizlerden ciddi boyutlarda gelir
kaybına uğranmıştır.
•
Günümüzde alternatif yakıtların (doğalgaz'ın) devreye girmesi, aynı amaçla
kullanılan bu iki üründe, uygulanan farklı Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) nedeni
ile tüketici nezdinde ciddi fıyat farkı yaratılmakta, sonuçta LPG tüketimi
gerilemekte, istihdam azalmaktadır. Ayrıca hizmette aksamalar olmaktadır.
•
kilo kalori doğalgaz tüketen bir aile 11,37 YTL. öderken, 1.000 kilo kalori
LPG tüketen bir aile 93,43 YTL. ödemektedir. LPG tüketicisi doğalgaz
tüketicisine göre 9 kat daha fazla vergi ödemektedir. LPG'nin %60'ı kırsal
kesimde ve dar gelirli vatandaş tarafından tüketilmektedir.
•
ile otogaz LPG'ye farklı ÖTV uygulaması rahatsızlık
yaratmaktadır. Ciddi boyutta bir vergi kaybı oluşmaktadır ve yıllık kaybın 30
milyon Dolar mertebesinde olduğu hesaplanmaktadır.
•
Sektörde denetimierin ihmal edilmemesi gereklidir, denetimsizlik ve ihmal
telafısi imkansız sonuçlar yaratmakta, maddi ve manevi üzüntülere neden
olmaktadır. Önlenmesine katkı sağlamak için Meslek Komitemiz Denetim ve
Soruşturma görevi üstlenmelidir ve yaptırımlar uygulamalıdır. Bu konuda
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu yönetmelik hazırlamaktadır. Bu
yönetmelikte Meslek Odalarına ve Meslek Komitelerine görev verilmeli veya
özel denetim birimleri kapsamında ihaleye girme imkarn tamnmalıdır.
•
İstanbul' da faaliyette bulunan binlerce LPG bayisinin iş yerlerinde ruhsat
Tüplü LPG
problemi
bulunmaktadır.
Ruhsat alınamamasının önde gelen nedeni
Sektör için ruhsatlandırmalarda özel statü
işyerlerinin iskansız olmasıdır.
getirilmelidir.
•
LPG ile iştigal eden birimlerin ülkenin en büyük meslek kuruluşu TOBB
bünyesinde ayrı bir "Sektör Meclisi" olarak görev üstlenmesi daha verimli,
katılımcı ve üretken çalışma yapmamıza, faydalı hizmet üretilmesine imkan
sağlayacaktır. "LPG Sektör Meclisi" oluşması için TOBB nezdinde yazılı
müracaat da yapılmıştır.
46
verilmesi ve sübvansiyon uygulanmasına ilke olarak karşı
bu uygulamadan vazgeçilmeyecek ve yenileri ilave edilecek
ise bu kapsama zirai işletmeler, hayvancılık ve turizm işletmeleri de dahil
edilmelidir. Zira üç sektörde de maliyetlere önemli etkisi olan ve üretilen
hizmet fiyatlarının artmasına sebep olan enerjinin fiyatı düşürülmelidir.
Özellikle doğalgazın ulaşmadığı turizm işletmelerinin vergiler nedeni ile pahalı
olan LPG yerine kömür ve fuel-oil kullanmaları o yörelerde is ve pis kokular
oluşmasına sebep olmaktadır. Bu yöreler is ve pis kokulardan kurtarılmalıdır.
Sübvansiyon veya fiyat desteği verilecekse bu sektörlerin de dahil edilmesi
uygun olacaktır.
•· Fiyat
desteği
olmamıza rağmen,
•
Son aylarda araçlarda LPG den kaynaklandığı ifade edilen kazalar
oluşmaktadır. Olayların en önde gelen nedeni araçlardaki kit dönüşümlerin
yetkisiz kişilerce ve merdiven altı tabir edilen yerlerde yapılmış olması,
kurallara uygun yapılmaması ve denetimlerin, mevzuatların yeterli
olmamasından kaynaklanmaktadır. Sanayi Bakanlığı nezdinde yapılacak
girişimler le soruna çözüm sağlanacağı kanaatindeyiz.
47
Download