M. Meclisi B : 57 Hükümet üyelerinin istifa ettikleri, mal kıtlı­ ğının ve karaborsanın hüküm sürdüğü 1955, 1956, 1957, 1958 yıllarını hatırlamak kâfi ge­ lecektir sanırım. Sayın milletvekilleri, Dış ticaret hacmi, 1962, 1963, 1964 yılların­ da daha önceki yıllara nazaran rekor sayılabi­ lecek seviyelere ulaşmıştır. 1962 de, dış ticaret hacmi 622 milyon do­ lar ithalât, 381 milyon doları ihracat olmak üzere, 1 milyar doların üstüne çıkmıştır. İh­ racatta sağlanan döviz geliri, ithalât için lüzumlu döviz ihtiyacının % 61,2 sini karşılıyabilmiş, dış ticaret açığı 241 milyon doları bulmuştur. 1963 te, dış ticaret hacmi 688 milyon dola­ rı ithalât, 368 milyon doları ihracat olmak üze­ re, 1 milyar 56 milyon dolar olmuştur. Dış ti­ caret açığı 320 milyon dolardır. 1964 yılında ise, 537 milyon doları ithalât, 410 milyon doları ihracat olmak üzere, 947 mil­ yon dolar olmuştur. Dış ticaret açığı 127 mil­ yon dolara düşmüştür. İhracat konusunda, yıllar yılı, Türk iktisat­ çılarının özlemi olan, her defasında bir serap gibi uzakta kalan 400 milyon dolarlık hedef se­ viyeye, ulaşmış ve aşmış olduğumuz 1964, Türk ekonomisi bakımından, gerçekten bir rekor yılı olmuştur. Üç yıl içinde, ihracat alanında kay­ dedilen Ibu gelişmelere rağmen ekonominin ha­ lihazır bünyesinin kaçınılmaz bir sonucu olan bünyevi dış ticaret açıkları tediye muvazene­ mizde, önemli bir menfi unsur olmak vasfını de­ vam ettirmektedir. Tediye muvazenemizin bu bünyevi hastalığını ağırlaştıran, diğer bir men­ fi unsur da, yakın geçmişin bize bıraktığı bir miras olan ağır dış borçlarımızın mevcudiyeti­ dir Gerçekten, memleketimizin dış borç yükü, Türk ekonomisi için, çok ağırdır. 1964 Şubatında, Cenevre'de, Birleşmiş Mil­ letlerce düzenlenen dünya ticaret ve gelişme konferansına sunulmuş olan Paoul Drebisch raporuna göre, Türlkiye, dünyanın dışarıya en çok borçlu dokuz memleketi (Arjantin, Hin­ distan, Pakistan, Meksika, Yugoslavya, Kolom­ biya, Şili, Brezilya, Türkiye) arasında, dış borç yükünün, ağırlığı bakımından dördüncü gel­ mektedir. , / ; Dış borç yükümüz; ödeme imkânlarımız kar­ şısında, o derecer ağır : gelmektedir ki, yıllık tak- 13 . 2 .1965 Ö :1 sitteri faizleri ödemek için, âdeta yeniden borç­ lanmaktan başka bir çare bulunamamaktadır. Ni­ tekim 1962 başından, 1964 Kasım sonuna kadar 35 ay içinde, iktisadi kalkınmamız için, yaban­ cı devletlerden 616 milyon dolarlık kredi sağ­ lanmış, bunun 566 milyon dolan kullanılmış, böylece ele geçen 566 milyon doların 411 mil­ yon doları eski Iborçlarm taksit ve faizleri ola­ rak harice ödenmiştir. Böyleee, âdeta, sağ elle alman 566 milyon doların 411 milyon doları, eski borçların taksit ve faizleri olarak sol el­ le verilmiştir. Şu halde, üç yıl içinde, kalkın­ mamız için harcanmak üzere elimize geçen dış kredi sadece 155 milyon dolardan ibaret kalmış­ tır. Burada, istitraten, Adalet Partisi Sözcü­ sü Sayın İhsan Gursan arkadaşımıza, te'maş ettikleri bir konuda, cevap vermek isterim.' 14 Mayıs 1950 de, C. H. P. iktidarının, D. P. iktidarına devrettiği dış 'borç miktarı, ana Iboriç ve tekmil faizleri ile Ibirlikte, 248 milyon do­ lar idi. Fakat aynı zamanda, 150 'milyon do­ larlık 130 'ton da altın desvreitmilglti. 248 den 150 yi çıkarırsak, demek ki C. H. P. idaresi, ana 'borç <ve tekmil faizleriyle birlikte, sadece 98 'milyon dolarlık /borç tesliim et­ miştir. Halbuki, 27 Mayıs 1960 salbahı, müntelhir D. P. iktidarından kalan /borç, ana /otorç ve 'tek­ mil faizleriyle 'birlik'te 1 (milyar 364 milyon do­ lardır. Terhin edilmemiş altın mevcudu ise 1'8,5 'mil­ yon dolar değerinde Î6 'tion 171 killodlan ibaretti. •1Ö2 ton 257 kilo altın da kâ'mil'en merthun idi. Şu 'halde, 14 Mayıs 1950 de C. H. P. nin devrettiği safi borç 98 milyon dolar, 27 Mayıs 1960 da imünJtehilr D.P. iktidarından kalan safi ıborç 1 milyar 335 milyon dolardır. Memleketin, ağırlığı altında inlediği (borçlar işte 'bu borçlardır. Ananevi îhra/ç maddelerimizin yanına, yeni maddelerin eklenmesi 'hususunda üç yıldan (be­ ri sarf edilen gayretlerin neticesi olarak 34 yeni maddenin, İhraç «maddesi 'haline ıgelmesi sure'üyle, 1'9,84 yılı ihracatının 410 milyon do­ larlık rekor seviyeye ulaşması pek meimnuniy&i verici 'bir olaydır. Ancak, Hükümetten (bu istikaıme'tteki gay­ retlerine devam etmesini rica ederken, 'tediye