Dünyada Ekonomi Yazan: Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğü ABD Vergi iadeleri II. çeyrekte büyümeyi hızlandırdı, ancak ekonomide zayıf görünüm devam ediyor... ABD’de II. çeyrek GSYH büyüme oranının hükümetin mali destek paketi sayesinde ilk çeyrekteki %0,9’dan %1,9’a yükseldiği açıklandı. Söz konusu dönemde bireysel tüketim harcamaları %1,5 büyürken özel sektör yatırım harcamaları %14,8 oranında daraldı. Konut sektöründe daralma ise ilk çeyrekteki %25,1’den %15,6’ya geriledi. ABD Ticaret Bakanlığı Ekonomik Analizler Bürosu (Bureau of Economic Analysis-BEA) verilerinde dikkat çeken bir diğer nokta ise geçmiş yıllara dönük yapılan revizeler. Daha önce %0,6’lık büyümenin yaşandığı açıklanan 2007 son çeyreğinde ABD ekonomisinin aslında %0,2 oranında daraldığı görülüyor. İkinci çeyrek büyüme verileri ilk çeyreğe göre bir hızlanmaya işaret etse de ekonomide zayıf görünüm devam ediyor. ABD’de resmi olarak resesyonların başlangıç ve bitişlerin tarihlerini tespit eden Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu (National Bureau of Economic Research-NBER) başkanı Martin Feldstein vergi iadeleri ile ikinci çeyrek büyümesinin hız kazansa da ekonominin halen resesyona doğru ilerlediğini söylüyor. Feldstein, II. çeyrekteki bu hızlanma kalıcı olmaz da negatif büyümenin kaydedildiği 2007 son çeyreği ekonomide resesyonun başlangıcı olarak tespit edilirse bunun oldukça uzun bir resesyon olacağına dikkat çekti. İstihdamdaki daralma Temmuz’da beklentilerin altında kalsa da işsizlik artıyor... ABD’de tarım dışı sektörlerde istihdam Temmuz’da bir önceki aya göre 75 bin olan beklentilerin altında 51 bin kişi azaldı. Ancak ülkede işsizlik oranı Haziran’daki %5,5’ten %5,7’ye yükseldi. Önceki iki aya ilişkin istihdam verileri yukarı yönde revize edilirken yılın geride kalan döneminde tarım dışı istihdamda 463 bin kişilik daralma yaşandı. Daha önce ABD’de özel sektör istihdam hacminin Temmuz’da bir önceki aya göre 60 bin daralma beklentilerinin aksine 9 bin kişi arttığı açıklanmıştı. Haziran çekirdek enflasyon verileri FED’in son çeyrekte faiz artırımına başlama olasılığını artırıyor... ABD’de tüketici fiyatları endeksi Haziran’da bir önceki aya göre %0,7 olan beklentilerin üzerinde ve Haziran 1982 sonrası en yüksek oranda %1,1 arttı. Bu sonuçla yıllık enflasyon Mayıs’taki %4,2’den %5’e yükseldi. Gıda ve enerji hariç çekirdek TÜFE beklentiler dahilinde aylık bazda %0,2 yükselirken yıllık enflasyon %2,3’ten %2,4’e çıktı. Çekirdek PCE ise aylık bazda %0,2 olan beklentilerin üzerinde %0,3 artarken yıllık enflasyon %2,2’den %2,3’e çıktı. Üretici fiyatları enflasyonu ise %1,3 olan beklentilerin üzerinde %1,8 olarak açıklandı. Yıllık ÜFE enflasyonu Mayıs’taki %7,2’den Haziran 1981 sonrasındaki rekor seviye olan %9,1’e ulaştı. Çekirdek ÜFE ise aylık olarak %0,3 olan beklentilerin altında %0,2 gelse de bu grupta yıllık enflasyon %3’ten %3,1’e yükseldi. Genel enflasyon oranlarındaki yüksek seviyeler şüphesiz ki gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlarla ivme kazanıyor. Ancak çekirdek enflasyon oranlarının ulaştığı seviyeler de ABD Merkez Bankası’nın (FED) yılın son çeyreğinde faiz artırımına başlama olasılığını artırıyor. Haziran’da perakende satışlar beklentilerin altında kalırken dayanıklı mal siparişleri hızlı arttı... Haziran ayında perakende satışlar bir önceki aya göre %0,4 olan beklentilerin altında %0,1 artış gösterdi. Taşıt araçları ve yedek parçaları hariç çekirdek perakende satışlarda artış ise %1 olan beklentilerin hafif altında %0,8 olarak gerçekleşti. Mayıs ayında başlayan vergi iade ödemeleri ve benzin satışlarındaki yükseliş Haziran’da perakende satışları destekleyen faktörler oldu. Dayanıklı mal siparişleri ise Haziran’da bir önceki aya göre %0,3 daralma beklentilerinin aksine %0,8 genişledi. Öte yandan sanayi sektörü yatırım harcamaları açısından öncü gösterge olma niteliği taşıyan savunma sanayi hariç sermaye malları siparişleri bir önceki aya göre %1,4 artış gösterdi. Çekirdek siparişler olarak da tanımlanan bu verinin Haziran’da %0,8 daralması bekleniyordu. Sanayi üretimi Haziran’da beklentilerin üzerinde geldi.. Sanayi üretimi Haziran’da bir önceki aya göre %0,1 azalış beklentilerinin aksine %0,5 artış gösterdi. Kapasite kullanım oranı ise hafif toparlanarak %79,6’dan %79,9’a yükseldi. Haziran’da sanayi üretiminin beklentilerin üzerinde gelmesinin nedeni olarak zayıf Dolar sayesinde canlanan dış talep ön plana çıkıyor. Ancak sanayi üretiminde iç talepteki yavaşlamanın gelecek aylarda daha fazla hissedileceği ve sektörün daha da zayıf bir performans sergileyeceği tahmin ediliyor. Temmuz’da imalat sanayi aktivitesi bir önceki ay ile hemen hemen aynı düzeyde idi... ABD’de Arz Yönetim Enstitüsü (ISM) imalat sanayi endeksi Temmuz’da Haziran’daki 50,2’den hafif düşüşle 50 kritik seviyesine gerileyerek sektörde aktivite düzeyinin Haziran ile aynı seviyede kaldığına işaret etti. Beklenti endeksin 49,5 değerini alması yönünde idi. Chicago bölgesi imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi (PMI) Temmuz’da Haziran’daki 49,6’dan 50,8’e yükselerek ekonomik aktivitenin bir miktar genişlediğine işaret etti. Beklenti endeksin 49 değerini alacağı yönünde idi. ABD imalat sanayine ilişkin veriler sektörde ne derin bir yavaşlamanın yaşandığı ne de büyümenin kaydedildiğine işaret ediyor. Konut başlangıçları ve inşaat izinleri Haziran’da hızlı artsa da sektörde zayıf görünüm devam ediyor... ABD’de yıllık toplam konut inşaatı başlangıçları Haziran ayında bir önceki aya göre %9,1 arttı. Beklenti başlangıçların Mayıs’taki 975 bin adetten 970 bin adete gerileyeceği yönünde idi. Aynı dönemde inşaat izinleri ise bir önceki aya göre %1,8 düşüş göstereceği beklentilerinin aksine %11,6 yükselerek 1 milyon 91 bin adet olarak gerçekleşti. Haziran’daki yükseliş önemli ölçüde New York şehrine ait verilerin derlenmesinde yapılan yöntem değişikliğinden kaynaklandı. Diğer bölgelerden gelen veriler konut sektöründe yaklaşık üç yıldır devam eden daralmanın devam ettiğine işaret ediyor. Yıllık toplam ikinci el konut satışları Haziran’da bir önceki aya göre %2,7 düşüşle 4 milyon 860 bin adet olarak gerçekleşti. Beklenti ikinci el konut satışlarının Mayıs’taki 4 milyon 990 bin adetten daha sınırlı bir düşüşle 4 milyon 940 bin adete ineceği yönünde idi. Öte yandan ülkede yeni konut satışları Haziran’da 500 bin adet olan beklentilerin üzerinde 530 bin adet olarak gerçekleşti. Ancak satışlar bir önceki aya göre %0,6 ile sınırlı da olsa düşüşünü sürdürdü. Case&Shiller konut fiyatları endeksi Mayıs'ta bir önceki aya göre %1 olan beklentilerin hafif altında %0,9 oranında düştü. ABD’nin 20 bölgesindeki konut fiyatlarına göre oluşturulan endekste Mayıs itibarıyla yıllık bazda düşüş %15,8 olarak gerçekleşti. Bu 20 bölgenin yedisinde konut fiyatlarının hafif yükseliş göstermesine ek olarak diğer bölgelerde de düşüşün hız kestiği görülüyor. Buna rağmen satışların zayıf görünümünü sürdürmesi sektöre ilişkin beklentilerde temkinli olmayı gerektiriyor. Temmuz’da tüketici güven endeksi hafif yükselse de gerçek bir toparlanmadan söz etmek güç... Conference Board tüketici güven endeksi Temmuz'da bir önceki aydaki 51'den 51,9'a yükseldi. Bu yıl ilk kez yükselen endeksin Temmuz’da da düşmeye devam ederek 50,1 değerini alacağı bekleniyordu. Geride kalan ay içindeki bu yükselişe rağmen tüketici güven endeksinde dip seviyelere ulaşılıp ulaşılmadığı konusunda tartışmalar sürüyor. Endeksin hemen her ay revizyona uğruyor oluşuna ek olarak halen yüksek seviyelerde seyreden ham petrol fiyatları, finansal piyasalarda devam eden çalkantı ve istihdam piyasasındaki bozulmanın derinleşmekte oluşu ABD hanehalkında güven kaybının devam edeceği izlenimini uyandırıyor. EURO BÖLGESİ I. çeyrek büyüme oranı hafif aşağı revize edilirken II. çeyrekte daha belirgin bir yavaşlama öngörülüyor... Euro Bölgesi’nde bir önceki döneme göre 2008 yılı ilk çeyrek büyüme oranı %0,8’den %0,7’ye revize edildi. Beklenti büyüme oranında herhangi revize yapılmayacağı yönünde idi. Nihai verilere göre 2007’nin son çeyreğinde %0,1 daralan tüketim harcamaları %0,2 oranında genişlerken yatırım harcamalarında büyüme %1,6 olarak gerçekleşti. Bölge ekonomilerinde ilk çeyrekte yıllık bazda büyüme oranı ise 2007 son çeyreğindeki %2,2’den %2,1’e geriledi. Bölge ekonomilerinde ilk çeyrekte büyümenin güçlü gerçekleşmesine karşın ikinci çeyreğe ilişkin öncü veriler belirgin bir yavaşlamaya işaret ediyor. Enflasyon Haziran’da %4 ile yeni rekor seviyeye ulaşırken Eurostat bölgede enflasyondaki yükselişin Temmuz’da da sürdüğünü tahmin ediyor... Euro Bölgesi’nde uyumlandırılmış tüketici fiyatları endeksi Haziran ayında bir önceki aya göre %0,4 beklentilere paralel arttı. Böylece yıllık bazda Mayıs’ta %3,7 olan enflasyon, Haziran’da endeksin hesaplanmaya başladığı günden bu yanaki en yüksek seviye olan %4,0’e ulaştı. Enflasyonun rekor seviyeye yükselmesi, artan enerji ve gıda fiyatlarından kaynaklandı. Nitekim işlenmemiş gıda ve enerji hariç çekirdek enflasyon ise aylık bazda %0,1 artarken, yıllık bazda bir önceki ayki %2,5 seviyesinde değişmeden kaldı. Eurostat’ın yaptığı öncü hesaplamalara göre ise bölge ekonomilerinde uyumlandırılmış tüketici fiyatları enflasyonu Haziran’daki %4’ten Temmuz’da %4,1’e yükseldi. Yılın geride kalan döneminde ise enerji fiyatlarında yükselişin hız kesmesi veya fiyatların gerileyeceği varsayımına ilaveten yüksek baz etkisi sayesinde enflasyonun gerileyeceği tahmin ediliyor. Enflasyondaki olası bu düşüş de Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) fiyat istikrarına ilişkin kaygılarının hafiflemesine ve para politikasını bir miktar gevşetmesine olanak tanıyacaktır. Mayıs’ta sanayi üretimi beklentilerden iyi gelirken, dış ticaret açığı beklentilerin oldukça üzerinde... Bölgede sanayi üretimi Mayıs ayında bir önceki aya göre %2,3 olan beklentilerin altında %1,9 oranında daraldı. Üretim, Mayıs’ta beklentilerin üzerinde gelse de bölge ekonomisindeki zayıf görünümü teyit ediyor. Güçlü Euro ve dış ticaret ortağı ekonomilerdeki sorunlarla zayıflayan dış talebe ek olarak iç talep koşulları da sanayi sektörü önündeki en belirgin engel. Öte yandan %3,5 oranında gerileyerek beklentilerin altında kalan sanayi ürünleri siparişleri sektörde zayıf görünümün devam edeceğine işaret ediyor. Sanayi ürünü siparişlerinin aylık bazda Mayıs’ta %1,3 gerilemesi tahmin ediliyordu. Yıllık bazda Mayıs’ta %4,4 gerileyen siparişlerdeki düşüş hem iç talepteki hem de dış talepteki zayıflamanın bir sonucu olarak gözüküyor. Öte yandan Mayıs’ta dış ticaret 1,0 milyar Euro’luk beklentilerin oldukça üzerinde 4,6 milyar Euro’luk açık verdi. Geçen senenin aynı ayında 1,4 milyar Euro, geçen ay ise 2,5 milyar Euro dış ticaret fazlası kaydedilmişti. Mayıs’ta geçen yılın aynı ayına göre ihracat %4 artışla 128,4 milyar Euro’ya yükselirken, ithalat %9 artarak 133,0 milyar Euro’ya ulaştı. Böylece yılın ilk beş ayında dış ticaret dengesi geçen yıl 2,1 milyar Euro fazla verirken, bu yıl 13,2 milyar Euro açık kaydetti. Yüksek kalmaya devam eden Euro ve global yavaşlama, bölgede ihracat büyümesini sınırlandırıyor. Güven endeksleri Temmuz’da beklentilerin altında kalarak son beş yılın en düşük seviyelerine geriledi... Euro Bölgesi ekonomilerinde genel ekonomik güven endeksi Temmuz’da bir önceki aya göre %5,6 gerileyerek Mart 2003 sonrası en düşük seviye olan 89,5’e indi. Haziran’da 94,8 olan endeksin daha sınırlı bir düşüşle 93,2 değerini alması bekleniyordu. Ay başında finansal piyasalarda şiddetini artıran çalkantı, rekor seviyelere yükselen ham petrol fiyatları Euro bölge ekonomilerinde ekonomik aktörlerin genel görünüme ilişkin karamsar beklentiler içine girmelerine yol açtı. Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan verilere göre bölge ekonomilerinin hemen hepsinde ve tüm sektörlerde güven kaybının derinleşmekte olduğu görülürken ekonomik aktivitedeki yavaşlama işaretleri de güçleniyor. Temmuz’da sanayi sektörü güven endeksi Haziran’daki -5’ten -8’e, hizmet sektörü endeksi ise 9’dan 1’e düştü. Geride kalan ayda tüketici güven endeksi ise -17’den -20’ye geriledi. II. çeyrekte hafif yükselen ve Haziran’da %7,3 olan işsizlik oranı bölge ekonomilerindeki yavaşlamayı teyit ediyor... Eurostat’ın yaptığı açıklamaya göre Haziran’da işsizlik oranı Euro Bölgesi ekonomilerinde 0,1 puan yukarı yönde revize edilen Mayıs ayı işsizlik oranı ile aynı seviyede %7,3 olarak gerçekleşti. Beklenti işsizlik oranının bölge ekonomilerinde %7,2 olacağı yönünde idi. 2008 başında %7,2 ile tarihi düşük seviyesine inen işsizlik oranında ikinci çeyrek ile başlayan yükseliş bölge ekonomilerindeki yavaşlamayı teyit ediyor. JAPONYA BoJ faizleri %0,50’de tutmaya devam ediyor... Japonya Merkez Bankası (BoJ) gecelik faiz oranını beklentilere paralel olarak değiştirmeyerek, %0,50 düzeyinde bırakma kararı aldı. Oy birliğiyle alınan kararın ardından yapılan açıklamada, Japon ekonomisinin artan enerji maliyetleri ile yavaş sermaye harcamaları ve tüketimin etkisiyle daha da yavaşladığı belirtildi. Öte yandan Reuters’ın 3 Temmuz’da yaptığı ankete göre, piyasada BoJ’un 2009’un ikinci çeyreğine kadar faizleri %0,50 seviyesinde tutması, 2009’un ikinci çeyreğinde 25 baz puan artırması ve 2009’u %0,75 seviyesinde tamamlaması bekleniyor. Haziran’da son 10 yılın zirvesine çıkan enflasyon petrol fiyatlarında düşüş devam ederse tekrar gerileyebilir... Japonya'da işlenmemiş gıda hariç çekirdek tüketici fiyatları endeksi Haziran'da bir önceki aya göre %0,4 arttı. Yıllık bazda çekirdek enflasyon ise Mayıs ayındaki %1,5'ten Ocak 1998 sonrası en yüksek seviye olan %1,9'a ulaştı. Çekirdek enflasyonun Haziran’da sınırlı bir yükselişle %1,5 olması bekleniyordu. Aylık bazda %0,5 artan genel TÜFE endeksinde yıllık enflasyon ise %1,3'ten %2'ye yükseldi. Enflasyon önemli ölçüde yüksek enerji fiyatlarından beslenirken ham petrol fiyatlarındaki son günlerdeki düşüş devam ederse yılın ikinci yarısında ülkede sene sonunda %1’e kadar inebilir. Japonya’da üretici fiyatları endeksi Haziran’da bir önceki aya göre %0,6 olan beklentilerin üzerinde %0,8 oranında arttı. Yıllık bazda enflasyon ise Mayıs’taki %4,8’den Şubat 1991 sonrası en yüksek seviye olan %5,6’ya yükseldi. Mayıs’ta cari fazladaki azalış beklentilerin altında kalırken dış ticaret verileri Haziran’da benzer bir görünüme işaret ediyor... Japonya ekonomisi Mayıs ayında dış dünya ile yaptığı ticarette 529,4 milyar Yen fazla verirken cari işlemler fazlası 2 trilyon Yen oldu. Mayıs’ta cari işlemlerdeki yıllık bazda azalış %9,7 olan beklentilerin altında %5,9 olarak gerçekleşti. Öte yandan gümrüklerden derlenen verilere göre, Japonya Haziran’da dış dünya ile yaptığı ticarette 138,6 milyar Yen fazla verdi. Bir önceki yılın aynı ayına göre %88,9 azalan dış ticaret fazlasının daha sınırlı bir azalış göstererek 504 milyar Yen olarak gerçekleşmesi bekleniyordu. Yılın ilk altı ayında dış ticaret fazlasının 2007’nin aynı dönemine göre %42,1 azaldığı görülüyor. Haziran’da ihracat yıllık bazda %1,7 gerilerken ithalat %16,2 artış gösterdi. Böylece yılın ilk yarısında ihracat önceki yılın aynı dönemine göre %3,9 artarken ithalattaki artış ham petrol ve diğer hammadde fiyatlarındaki artış ile %10,5’e ulaştı. Tüketim göstergeleri Haziran’da beklentilerin üzerinde gelirken istihdam verileri ekonomideki yavaşlamayı teyit ediyor... Japonya’da hanehalkı tüketim harcamaları Haziran’da bir önceki yılın aynı dönemine göre %2,8 olan beklentilerin altında %1,8 oranında geriledi. Perakende satışlar ise aynı ayda yıllık bazda %0,2 beklentilerinin aksine %0,3’lük artış gösterdi. Tüketim göstergeleri Haziran’da beklentilerin üzerinde gelseler de istihdam verileri ekonominin yavaşlamakta olduğunu teyit ediyor. Ülkede mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı Haziran’da bir önceki aya göre 0,1 puan yükselişle Eylül 2006 sonrası en yüksek seviye olan %4,1’e ulaştı. Beklenti işsizlik oranının Mayıs ayındaki seviyesi olan %4’te değişmeden kalacağı yönünde idi. Sanayi üretimi Haziran’da beklentilerin altında kalırken zayıf görünümün Temmuz’da sürmesi bekleniyor... Japonya’da sanayi üretimi Haziran’da bir önceki aya göre %2 oranında daralma gösterdi. Haziran’da %1,7’lik beklentilerin üzerinde daralan sanayi üretiminin Temmuz’da zayıf görünüm sergilemesi bekleniyor. İmalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi (PMI) Temmuz’da bir önceki aydaki 46,5’ten 47’ye yükselse de sektörde ekonomik aktivitenin halen daralmakta olduğuna işaret etti. Endeks, Haziran’da son altı yılın en düşük seviyesinde idi. Japon sanayi sektörü dış talepteki zayıflamanın yanında bir süredir belirgin bir şekilde yavaşlayan iç talep ve yüksek ham madde fiyatları ile baş etmeye çalışıyor. Hanehalkına yönelik veriler karışık bir görünüm sergilerken sanayi sektörüne ilişkin veriler ekonominin resesyona doğru ilerlemekte olduğu izlenimi veriyor. Türkiye Ekonomisi Temmuz ayında enflasyon beklentilerin üzerinde... TÜFE Temmuz ayında %0,58 artarak %0,4 olan beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Yıllık TÜFE enflasyonu da %10,6’dan Şubat 2004 sonrası en yüksek seviye olarak %12,1’e çıktı. Temmuz’da ÜFE ise %0,48’lik beklentilerin oldukça üzerinde %1,25 arttı. Böylece yıllık ÜFE Haziran’daki %17,03’ten Temmuz’da %18,41’e çıkarak, Ekim 2004 sonrası en yüksek seviyeye ulaştı. İşlenmemiş gıdada fiyatların %0,1 azalması, mevsimsellik göz önüne alındığında geçen senenin altında. Bu yüzden yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada %2,6’dan %4,7’ye yükseliyor. İşlenmiş gıda fiyatları ise %0,9 artarak, yıllık enflasyonun %28’de sabit kalmasına sebep oluyor. Bir diğer yüksek artış ise elektrik fiyatlarının içinde olduğu konut grubundan kaynaklanıyor. Elektrik ücretlerindeki artış, TUİK verilerine TEAŞ’ın açıklandığı gibi %22 değil, %19,9 olarak yansıyor. Mevsimsel etkilerle giyim fiyatları ise Temmuz’da %8 düştü. Enflasyonun yükselmesine sebep olan bir başka kategori dayanıklı tüketim mallarının dahil olduğu mobilya, ev aletleri ve ev bakım kategorisi. Kurdaki değerlenmeye paralel olarak otomobil fiyatlarının %3 düşmesine rağmen, kurdan geçişkenliği yüksek olan ev aletleri, ev içi mal gibi dayanıklı tüketim malları yüksek oranda artıyor. Bütün bu verilerden sonra, çekirdek enflasyonun aylık olarak %0,85 azalmasına rağmen, yıllık enflasyon %6,37’den %6,54’e yükseliyor. Hizmet sektörü enflasyonu ise aylık %0,93 artarak, yıllık enflasyonu %9,78’den %10,3’e çıkarıyor. Hizmet sektörü enflasyonundaki yıllık yükseliş, kira enflasyonundaki düşüşe rağmen, lokanta hizmetlerinin yanısıra eğitim, telefon gibi değişik kategorilerdeki fiyatların artmasından kaynaklanıyor. Temmuz ayı verileri, enflasyondaki yükselişin bir aylık aradan sonra bütün alt kategorilerde bir artışa işaret etmesinden dolayı olumsuz algılanmalı. Özellikle dayanıklı tüketim malları ve hizmet sektöründen gelen baskının önemli miktarda olduğu Temmuz ayı enflasyon verileri, enflasyon beklentilerindeki düşüşü frenleyebilir. ÜFE tarafında dikkati çeken gelişmeler ise şöyle: Ormancılık ve balıkçılık alt sektörlerindeki düşüşe rağmen tarım sektörünün genelinde Temmuz’da fiyatlar bir önceki aya göre değişim göstermedi. Sektörde yıllık enflasyon ise Haziran’daki %15’ten %14,5’e geriledi. Sanayi sektöründe Temmuz’da fiyatlar bir önceki aya göre %1,5 oranında artış gösterdi. Bu sonuçla sektörde yıllık enflasyon Haziran’daki %17,5’ten Ekim 2004 sonrası en yüksek olan %19,3’e yükseldi. Üç ana sanayi sektörü içinde imalat sanayinde aylık bazda %1 ile sınırlı fiyat artışı gözlenirken, madencilik sektöründe %6,2, elektrik, gaz ve su sektöründe %6,8 gibi yüksek oranlarda enflasyonlar kaydedildi. Alt sektörler itibarıyla Temmuz’da en yüksek aylık enflasyonlar; metal cevheri (%20,9), maden kömürü ve linyit (%10,7), elektrik, gaz üretimi ve dağıtımı (%7,9), mobilya imalatı (%3,6), ham petrol ve doğalgaz çıkarımı (%3,6) alt sektörlerinde idi. Buna karşılık Temmuz’da bir önceki aya göre giyim eşyası üretiminde %3,8, motorlu kara taşıtları imalatında %3,2 ve deri ürünleri imalatında %1,6’yı bulan düşüşler yaşandı. Temmuz itibariyle belli başlı sektörlerde yıllık bazda en yüksek enflasyon oranları ise, ham petrol ve doğalgaz çıkarımı (%75,1), kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri (%68,1), metal cevheri (%57,8) ana metal sanayi (%52,5), elektrik, gaz üretimi ve dağıtımı (%23,9) alt sektörlerinde kaydedildi. Haziran’da dış ticaret açığı beklentilerin yaklaşık 1 milyar dolar üzerinde... Haziran ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %31 artarak 11,8 milyar dolar olurken, ithalat %36,4 artışla 19,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Buna göre, Haziran ayında ihracat piyasa beklentisinin altında kalırken; ithalat ise üzerinde gerçekleşti. Böylece dış ticaret açığı %45,7 artarak 6,8 milyar dolarlık beklentilerin yaklaşık 1 milyar dolar üzerinde 7,7 milyar dolara yükseldi. Türkiye İhracatçılar Meclisi verileri Haziran ayında ihracatın yaklaşık 12,1 milyar dolar olduğuna işaret ediyordu. TÜİK’in açıkladığı ihracat rakamları genellikle TİM’e paralel olurken, Haziran ayında TÜİK verilerinin TİM verilerinin işaret ettiği seviyeden daha düşük olması dikkat çekiyor. Üç aylık ortalama verilere göre ihracat artışı %34,8’e sınırlı yükselirken, ithalat artışı %34,5’e yükseldi. İhracat ve ithalat miktar endeksleri, Mayıs ayında reel olarak ihracat ve ithalat artış hızının yavaşladığına işaret ediyor. 3 aylık ortalamalara göre Mayıs itibarıyla ithalat artışı %4,1 olurken, ihracat artışı %8,6. Son aylarda ihracat ve ithalatın nominal olarak hızlı artmaya devam etmesinde, hızlı fiyat artışlarının etkili olduğu görülüyor. 3 aylık ortalamalara göre Mayıs ayında ihracat fiyat artışı %22,9 ve ithalat fiyat artışı da %26,0 ile yüksek kalmaya devam etti. İthalat içinde yatırım malı ithalatı artışının önceki aylarda olduğu gibi sınırlı da olsa hız kaybetmeye devam ettiği, ara malı ve tüketim malı ithalatının ise hız kazandığı görülüyor. Haziran ayında bir önceki yıla göre yatırım malı ithalatı artışı %11,5, ara malı ithalatı artışı %43,1, tüketim malı ithalatı artışı ise %34,3 oldu. İthalattaki hızlı artışta petrol fiyatındaki artış etkili oluyor. Toplam enerji ithalatı Haziran ayında bir önceki yıla göre %74,9 artarken, enerji dışı ithalat artışı %27,8 ile Mayıs ayına göre hız kazandı. Ülke gruplarına göre ihracat rakamları, son aylarda AB’ne üye ülkelere yapılan ihracatta bir yavaşlama olduğuna işaret ediyor. Bu dönemde OPEC ülkeleri, İslam Konferansı Teşkilatı ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği’ne üye ülkelere yapılan ihracat ise hız kazanıyor. 2007 yılı sonunda %56,3 olan AB ülkelerine yapılan ihracatın toplam ihracat içindeki payı Haziran ayında %52,9’a düştü. ABD’ye yapılan ihracatın payı da bu dönemde %3,9’dan %3,3’e indi. Sektörlerin ihracat performansına baktığımızda; 3 aylık ortalama artışların yıllık değişimi bazında, toplam ihracat artışının üzerinde performans gösteren sektörler arasında ana metal, metal eşya, petrol ürünleri ve metalik olmayan diğer mineraller bulunuyor. Performansı yavaşlayan ya da kötü giden sektörler arasında dikkat çekenler ise şöyle: 3 aylık ortalama artışların yıllık değişimi bazında, otomotiv ihracatının artış hızı Mart’tan beri yavaşlıyor. Haziran ayı verileri ile beraber artış oranı %28 oldu. Toplam pazara ürün bazında bakıldığında, otomobil pazarında geçen aylara göre ihracat sınırlı bir artış hızı kaydederken, ticari araç pazarında artış hızı yavaşlamaya devam etti. Haziran ayı verilerine göre otomotiv sektörü ihracatının %55’ini otomobil %45’ini taşıt araçları oluşturdu. 2007 yılında artış hızı sürekli yavaşlayan 2008 yılında da önceki yılın gerisinde performans gösteren beyaz eşya sektörü ihracat hacmi kötü performansına devam ediyor. 3 aylık ortalama artışların yıllık değişimi bazında, sektörün ihracat hacmi Haziran’da %4 düşüş gösterdi. Hazır giyim ihracatında görülen düşüş, bu sektörün girdi olarak kullandığı tekstil ithalatını da düşüş yönünde etkiliyor. 3 aylık ortalama artışların yıllık değişimi bazında giyim ihracat artış hızı %1’e geriledi. İç Ekonomi POS Cihazlarında Güvenlik Önlemleri Artıyor Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kartların kullanıldığı POS cihazlarında usulsüz kullanıma karşı cihazın kendini devre dışı bırakarak verileri imha etmesini sağlayacak sistemi zorunlu hale getiriyor. Yeni taslağa göre; POS üzerindeki her türlü yazılımın, üye işyeri anlaşması yapan kuruluş veya bunlar tarafından görevlendirilmiş kişi veya taraflar haricinde kişilerce ve yetkisiz olarak değiştirilmeye karşı korumalı olmasını sağlamak için gerekli önlemler alınması zorunlu olacak. POS, kullanılan kartlara ilişkin hassas verilere veya üzerine yüklenmiş her türlü yazılıma yetkisiz fiziki veya elektronik erişim teşebbüsünde devre dışı kalarak erişimi engelleyecek ve hassas verileri silerek imha edecek. POS, üzerindeki hassas verilere veya bu verileri işleyen hassas fonksiyonlara erişim kimlik doğrulama kontrolleri ile sağlanacak. POS, şifrelemede veya kimlik doğrulamada kullanılan ve gizli sözcük, gizli şifreleme anahtarı gibi kalması gereken unsurların ele geçirilmesine, değiştirilmesine veya öğrenilmesine olanak tanıyacak herhangi bir mekanizmayı da barındırmayacak. Hassas işlevler ve hassas veriler POS’un korumalı bölgelerinde saklanacak ve işlenecek. Bu verilere yetkisiz erişim ise verinin tutulduğu bölgenin yetkisiz erişim teşebbüslerine veya tahrif edilmeye karşı dayanıklı hale getirilmesi ve tedbirlerin aşılması durumunda hassas verinin derhal silinmesini sağlayacak mekanizmalarla önlenecek. POS, ilk açılışta ve günde en az bir kez olmak üzere, üzerinde bulunan yazılımları, yetkisiz erişim teşebbüslerine karşı tesis edilen güvenlik mekanizmalarını ve üzerindeki verilerin güvenlik durumunu bütünlük ve geçerlilik açılarından test edecek. Bu testlerin olumsuz bir sonucunun ortaya çıkması durumunda POS güvenli bir şekilde devre dışı kalacak. Üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlarca, güvenlik altyapısının daha kolay tesisi, operasyonel zorlukların en aza indirilmesi, kaynakların verimli kullanımı gibi hususlar ile kullanılan POS’ların teknolojik olanakları ve kapasiteleri ile kesintisiz hizmet verilmesi kriterleri de göz önünde bulundurularak, aynı POS üzerinde maksimum sayıda üye işyeri anlaşması yapan kuruluş uygulamasının çalışmasını sağlayacak bir düzenek oluşturulacak. Üye işyeri anlaşması yapan kuruluşlar, harcama ve alacak belgesi düzenleme imkanı olmayan internet ve benzeri ortamlar kullanılarak gerçekleştirilen işlemler için diğer önlemlerin yanında, “3DSecure kimlik doğrulama teknolojisini” içerecek şekilde kart kullanım alt yapısı tesis edecekler. Koç’tan Tüpraş’a Tanker ve Römorkör Koç Topluluğu bünyesindeki Türkiye’nin en büyük tersanelerinden RMK Marine, Tüpraş için inşa ettiği T.Sevgi adlı tankeri denize indirirken, T.Damla 4 adlı römorkörü de teslim etti. Koç Holding Şeref Başkanı ve RMK Marine Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, Tüpraş’ın 2 adet tanker, 4 adet de römorkör siparişi verdiğini belirterek, Sevgi Tankeri Tüpraş için inşa ettiğimiz iki tankerden ilkidir. Damla römorkörü ile Tüpraş için inşa ettiğimiz römorkörlerin sayısı üçe yükselmiştir. Allah Tüpraş’tan razı olsun" dedi. Koç, "İlk saç kesiminden 10 ay sonra bu gemiyi denize indiriyoruz. Bundan 4 ay sonra da teslim edeceğiz. Dolayısıyla, 14ayda bir tanker inşa eder hale geldik." diye konuştu. Gemi inşa etmeyi otomotiv üretimine benzeten Koç, şöyle devam etti: "Bir otomobilci gözüyle bakarsak, gemi yapmayı kamyon yapmaya, yat inşa etmeyi de otomobil imal etmeye benzetebiliriz. Her ikisi de ayrı beceri istiyor. Biri ticari çalışacağı için teslim zamanı ve fiyatı hayati önem taşır. Yat inşaatı ise ustalık ister. Albenisi olması gerekir. Güzel bir dizayn, temiz işçilik ile umumiyetle keyif için yapılır. " Türk gemi inşa sektörünün 2002dedünyada 23’üncü olduğuna işaret eden Koç, "2007’de ise 6’ncılığa yükseldi. Küçük kimyevi tanker inşasında birinci sıradayız. Mega yat sanayiinde de 4 numara olduk" diye konuştu. KOÇ Holding Savunma Sanayi ve Diğer Otomotiv Grubu Başkanı Kudret Önen de, RMK Marine Ailesi olarak Türk gemi inşa sanayiinin kalkınmasında rol oynamayı hedeflediklerini vurgulayarak, "Bu hedef doğrultusunda Tüpraş için inşa ettiğimiz T.Sevgi ile 18’inci tankerimizi denize indiriyoruz" dedi. Önen, Holding bünyesindeki Tüpraş’ın siparişi üzerine inşa ettikleri T.Sevgi Tankeri için özel bir fiyat uyguladıklarını belirterek, "Normalde bu büyüklükteki bir tankerin fiyatı 2025 milyon Euro arasında değişir" dedi. Tarım İhracatı 10 Milyar Dolar Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, tarımda küçülme yaşanmadığını, daha verimli alanlara doğru bir yönelme olduğunu belirtti. Eker’e göre tarım ürünleri ihracatı son 5 yılda 4 milyar dolardan 10 milyar dolara çıktı. Yaş meyve ve sebze ihracatı 600 milyon dolardan 1,5 milyar dolara yükseldi. Yaş meyve ve sebze üretimi 30 milyon tondan 40 milyon tona çıktı. Tarım sektörünün büyüklüğü 22 milyar dolardan 50 milyar dolara yükseldi. Toplam çalışanların yüzde 33-34’ü tarımda çalışırken, yüzde 26’ya düştü. Dolayısıyla daha az sayıda insan aynı alanda daha çok, daha verimli üretim yapıyor. Bakan Eker, kuraklık kararnamesinde pamuk, tütün gibi ürünlerin dışarıda tutulmasına ilişkin bir soru üzerine, kararname hazırlarken yağmur ve rutubetle üretilen açık alanlarda yetiştirilen, sulanmayan ürünlerle ilgili çiftçinin hasarının tespit çalışmaları yaptıklarını, Güney Doğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere 35 ilin 210 ilçesinde 2,3 milyon hektar alanda baklagiller, hububat ve yem bitkilerinin zarar gördüğünü tespit ettiklerini, kararnameye hasarı belirli bir yüzdenin üzerinde olanların dahil edildiğini anlattı. Kuraklık desteğinin yaklaşık 460 milyon YTL olacağını, zarara uğrayan çiftçilerin Ziraat Bankası’na olan kredi borçlarının 1 yıl süreyle erteleneceğini aktaran Bakan Eker, geçen sene Güneydoğu Anadolu’da kuraklık olmadığını, bu sene ise Karadeniz, Trakya, Marmara ve Ege Bölgesi’nde kuraklığın daha az olduğunu dile getirdi. Bakan Eker, pamuk ithalatına ilişkin soruya, “Tarımsal üretim terk edilmiyor. Daha karlı ürünlere kayış yaşanıyor. Mesela mısırı daha karlı görüyor, pamuk yerine mısır ekiyor. Pamuk ithalatının sebebi, Türkiye’deki tekstil sektörünün büyümesi. Diyelim pamuk ithalatı 1 milyar dolar. Karşılığında 6-7 milyar dolarlık tekstil ihracatı yapmışız. Pamuk tarım ürünü ithalatı olarak, tekstil sanayi ürünü ihracatı olarak kayda geçiyor” karşılığını verdi. Mısır üretiminin 2 milyon tondan 4 milyon tona çıktığını anlatan Bakan Eker, pamuk üretiminin Ege’de azalmakla birlikte Güneydoğu’da arttığını, Ege’de ise başka ürünlere kayış yaşandığını belirtti. Denizaltılarımızı Almanlar Yapacak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyacı çerçevesinde yürütülen ve 6 adet havadan bağımsız denizaltı alımını öngören projede ihaleyi en iyi teklifi verdiği açıklanan Alman HowaldswerkeDeutsche Werft GmbH ve Marine Force International LLP şirketinin oluşturduğu konsorsiyum kazandı. Savunma Sanayii İcra Komitesi’nin (SSİK) yürüttüğü ihale yaklaşık 2.5 milyar avro’ya (4.8 milyar YTL) mal olurken, bunun yüzde 80’i karşılığında off-set anlaşması sağlanacak. İlki 2015 yılında teslim edilecek olan denizaltılar yüksek oranda yerli katkı ile Gölcük Tersanesi Komutanlığı’nda ve “dik platformda” üretilecek. Yapılan SSİK toplantısının ardından alınan karara ilişkin açıklamayı Bakan Gönül yaptı. SSİK toplantısında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyacı doğrultusunda havadan bağımsız denizaltı tedariğini öngören yeni tip denizaltı projesinin tekliflerinin değerlendirildiğini belirten Gönül, Fransız, Alman ve İspanyol üç firmanın teklif verdiği ihalenin hem konsept hem de fiyat açısından en iyi teklifi veren Alman Howaldswerke-Deutsche Werft ve Marine Force International ortak girişimine verildiğini açıkladı. Gönül’ün verdiği bilgiye göre; ortak üretim ile Gölcük tersanesinde inşa edilecek denizaltıların 20’ye yakın sistem ve alt sistemi yerli firmalarca imal edilecek. Proje bedelinin yüzde 80’i Türkiye’de sanayi katılımı ve off-set olarak gerçekleştirilecek. Toplam bedeli 2,5 milyar avro olan 6 denizaltıdan ilki 2015 yılında, diğerleri ise birer yıl arayla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilecek. S-214 tipi denizaltılar aralıksız 50 gün boyunca denizde seyredebiliyor ve hiç su üzerine çıkmadan 15 gün dipte kalabiliyor. 66 metre uzunluğundaki denizaltıların, toplam 40 personeli bulunacak ve 18-20 bin kilometre denizin altında seyir yapabilecek. Alman firma denizaltıların üretim bandını Gölcük tersanesinde kuracak. Bu çerçevede yüklenici firma denizaltıların dikey imal edilebilmesi için teknoloji ve alt yapıyı Gölcük’e taşıyacak. Demir İpek Yolu’nda İlk Adım Atıdı "Demir İpek Yolu" olarak adlandırılan Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Projesi (BTK) doğuda Hazar üzerinden Çin ile Kazakistan’ın Aktau Limanı arasında inşa edilecek demir yolu hattıyla batıda ise Boğaz geçişli Marmaray tüp geçidi üzerinden Avrupa demir yolu ağıyla birlikte, Asya ile Avrupa arasında önemli bağlantılardan birini oluşturacak. Türkiye, Kafkasya bölgesi için barış, istikrar ve ekonomik refah vizyonunu hayata geçirmek üzere, aynı zamanda önemli enerji ve ulaştırma projelerine yatırım yaparak, bölgesel işbirliğinin altyapısına katkı sağlamaya devam ediyor. Bu projeler arasında Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) ve Bakü-TiflisErzurum (BTE) petrol ve doğal gaz boru hatları ile Bakü-TiflisKars (BTK) demir yolu yer alıyor. BTK demir yolu hattı Azerbaycan’ın başkenti Bakü’den, Gürcistan’ın Tiflis ve Ahılkelek kentlerinden geçerek, Kars’a kadar ulaşacak.BTK projesi, TürkiyeGürcistan arasında yapılacak hattın, Azerbaycan’da onarılacak mevcut hatta bağlanmasıyla tamamlanacak. Demir yolunun toplam maliyeti 450 milyon dolar. Demir yolu hattının tamamı yaklaşık 180 Km olup, 76 Km’si Türkiye’den, 29 Km’si Gürcistan’dan, 80 Km’si ise Azerbaycan’dan geçecek. Projenin 2011 yılında tamamlanması öngörülürken, ilk aşamada bu güzergahtan yılda 1 milyon yolcu ve 6 milyon 500 bin ton yük taşınması, 2034’de ise bu rakamların 3 milyon yolcu ve 17 milyon ton yük düzeyine ulaşması bekleniyor.Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattının Gürcistan bölümünün temeli, Tiflis’in 15 kilometre dışındaki Marabda istasyonunda 21 Kasım 2007’de atılmıştı. Gürcistan, Türkiye sınırından Ahılkelek’e kadar olan 29 kilometrelik hattın yapımını, ayrıca Ahılkelek’ten Tiflis’e uzanan mevcut hattın rehabilitasyonunu tamamlayacak. Beyaz Eşyada Satışlar Arttı, Üretim Düştü Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) verilerine göre, 2007 yılının ilk 6 ayında 4 ana ürün grubunda toplam iç satış 2 milyon 359 bin 557 adet iken, bu yılın aynı döneminde yüzde 4 artarak, 2 milyon 455 bin 364 adede çıktı. 2007’nin Ocak-Haziran döneminde 8 milyon 274 bin 769 adet olan toplam üretim rakamı ise bu yılın ilk 6 ayında yüzde 3 azalarak, 7 milyon 990 bin 313 adede geriledi. İhracata ilişkin verilere bakıldığında ise geçtiğimiz yılın ilk yarısında çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, fırın ve buzdolabından oluşan 4 ana grup üründe toplam ihracat, 5 milyon 588 bin 775 adet olarak gerçekleşirken, bu yılın aynı döneminde yüzde 1 gerileyerek, 5 milyon 528 bin 944 adete düştü. Geçen yıl 311 bin 319 adet olan ithalat ise 270 bin 718 adede geriledi. En Büyük Yine Tüpraş Oldu İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) hazırladığı “Türkiye’nin 500 büyük Sanayi Kuruluşu 2007 Yılı Raporu” açıklandı. Geçtiğimiz yıllardaki gibi ilk sırayı alan TÜPRAŞ’ı 6 milyar 230 milyon 215 bin 120 YTL’lik net üretimden satışla Ford Otomotiv izlerken, üçüncü sırayı 4 milyar 624 milyon 293 bin 341 YTL ile Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü (EÜAŞ) aldı. Geçen yıl en fazla kar eden kuruluşlar içinde ilk sırayı yine TÜPRAŞ aldı. 2006 yılında 884,7 milyon YTL olan TÜPRAŞ’ın vergi öncesi karı, 2007 yılında yüzde 41,5 oranında artarak 1 milyar 252 milyon 197 bin 224 YTL YTL olarak gerçekleşti. TÜPRAŞ böylece son 3 yılda da en fazla kar eden kuruluş oldu. En fazla kar eden kuruluşlar sıralamasında ERDEMİR T.A.Ş., 784 milyon 931 bin 318 YTL dönem karı ile ikinci sırada yer alırken, Ford Otomotiv de, 600 milyon 37 bin 391 YTL kar ile üçüncü sırada geldi. Ford Otomotiv’in sıralamadaki yeri geçen yıla göre bir basamak yükselirken, ERDEMİR’in sıralamasında bir değişiklik olmadı. 2007 yılında vergi öncesi karlılık sıralamasında Philsa Philip Morris Sabancı Sigara ve Tütüncülük Sanayi ve Ticaret A.Ş. dördüncü, Petrol Ofisi A.Ş. beşinci, Shell & Turcas Petrol A.Ş. de altıncı sırada yer aldı. Listenin dokuzuncu sırasında 2006’da yedinci sırada bulunan Anadolu Efes Biracılık ve Malt Sanayi A.Ş. bulunurken, onuncu sıradaki Unilever Sanayi ve Ticaret T.A.Ş.’nin sıralaması bir önceki yıla göre değişmedi. 2007 yılında vergi öncesi karlılıkta ilk 10 içerisinde yer alan kuruluşların sadece biri kamu kuruluşu olurken, dokuzunu özel kuruluşlar oluşturdu. 2007 yılında bir önceki yıla göre sıralamanın ilk üçü değişmedi. 2006 yılında ihracatta üçüncü sırada yer alan Ford Otomotiv, 2007’de TÜPRAŞ’ı geride bırakarak ilk sıraya yerleşti. Rapora göre, 2007 yılında İSO 500 ihracatı, dolar bazında yüzde 24 oranında büyüdü. Geçtiğimiz yıl İSO 500 kapsamındaki özel sektör sanayi kuruluşları, bir önceki yıla göre 2 adet azalarak 487’den 485’e geriledi. İSO 500 özel kuruluşlarda cari oran bir önceki yıla göre az da olsa nispi bir iyileşme gösterdi. 2007’de finansal rasyolar açısından en başarılı sektörler tütün işleme, alkollü ve alkolsüz içecekler ile elektrikli makineler oldu. Rapora göre, 2007 yılında istihdamda gıda, içki ve tütün sektörü yüzde 19,8’lik pay ile ilk sırada yer alırken, ikinci ve üçüncü sıraları yüzde 17,7 ve yüzde 16,5’lik paylarla dokuma, giyim, deri ve ayakkabı ile taşıt araçları sanayileri aldı. İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Raporunda, en çok kişi çalıştıran ilk 10 kuruluş sırasıyla Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş, Tekel Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş, Arçelik, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü, Elektrik Üretim A.Ş Genel Müdürlüğü, Ford Otomotiv Sanayi A.Ş, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Sanko Tekstil İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş, ERDEMİR ve TOFAŞ oldu. Vakıfbank 750 Milyon Dolar Kredi Aldı Vakıfbank 12 ülkeden 25 bankayla 750 milyon dolarlık sendikasyon kredisi imzaladı. Bir yıl vadeli dolar ve Euro cinsinden iki dilimden oluşan kredinin toplam maliyeti, dolar dilimi için libor + yüzde 0,77, Euro için euribor + yüzde 0,77 olarak gerçekleşti. Kredi ihracatın finansmanında kullanılacak. Vakıfbank Genel Müdürü Bilal Karaman, kredi anlaşmasıyla ilgili, “Açıkçası krediyi Türkiye’de yıllardan beri yapılan bankacılık sektörünün ve Vakıfbank’ın da çalışmalarına duyulan güvenin teyidi olarak görüyoruz” dedi. BDDK’nın beklenti anketini de değerlendiren Vakıfbank Genel Müdürü Bilal Karaman, yılın geri kalanında takibe alınan kredilerin bir miktar artabileceğini ancak bunun sorun olmayacağını söyledi. Karaman, global kriz ve kapatma davasının Türk ekonomisi ve bankacılık sektörü üzerinde olumsuz etkisi olmasını beklemediğini de belirtti. Türkiye İşgücü Katılımında Avrupa Sonuncusu AB istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre geçen yıl sonunda Türkiye’de 15-64 yaş grubunda işgücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 68 ve kadınlarda yüzde 23,8 düzeyinde gerçekleşti. İşgücüne katılım oranlarının AB ortalaması erkeklerde yüzde 72,5 ve kadınlarda yüzde 58,3 olarak hesaplandı. İşgücüne katılımda AB ve Türkiye arasındaki en büyük fark, 55-64 yaş gurubunda kaydedildi. Bu yaş gurubunda Türkiye’de erkeklerin yüzde 43’ü ve kadınların yüzde 16,5’i işgücüne katılırken söz konusu oranlar AB’de erkekler için yüzde 53,9 ve kadınlar için yüzde 36 seviyesinde çıktı. Avrupa’da işgücüne katılım oranı en yüksek ülkeler yüzde 78,6’yla İsviçre, yüzde 77,1’le Danimarka, yüzde 76,8’le Norveç, yüzde 76’yla Hollanda, yüzde 74,2’yle İsveç ve yüzde 71,3’le İngiltere şeklinde sıralandı. Kültür Sanat The Big Lebowski DVD’si Bowling Topu İçinde Coen Kardeşlerin kült olan filmi The Big Lebowski’nin 10. yıl DVD’si hayranlarına özel bir tasarımla piyasaya çıkıyor. Filmin hayranları ve özellikle koleksiyonerler için yapılan DVD, bowling topu şeklinde özel ve şık bir kutuya sahip. Tüm dünyada birçok hayrana sahip olan ve eleştirel anlamda Coen’lerin en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen 1998 yapımı The Big Lebowski için özel geceler, partiler, bowling müsabakaları düzenleniyor. Filmin konusu şöyle: Jeff Lebowski bir isim benzerliği kurbanıdır. Halen 70’lerde yaşayan ve kendini ‘Ahbap’ diye tanıtan Lebowski’nin dairesine zorla giren iki serseri onu Pasedana’lı milyoner Jeff Lebowski ile karıştırmışlardır. Bu karşıklık sonrası ‘basit karakterler’ Lebowski ve arkadaşları, Coen’lerin kara mizah hikayelerinden birinin içine girmiş olurlar. Filmin tanıtımında da söylendiği gibi onlar en iyi bildiği şeyi yapıp bowling oynasalar da olurdu. Eylül ayında çıkacak olan bu özel DVD’yi ön sipariş etmek www.amazon.com’da mümkün. Pandora’nın Kutusu İspanya Yolcusu Yönetmen Yeşim Ustaoğlu’nun son filmi “Pandora’nın Kutusu”, Eylül ayının ilk haftasında gerçekleştirilecek Toronto Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapacak. “Pandora’nın Kutusu”, daha sonra Avrupa filmlerinin ilk kez dünya piyasasına sunulması açısından önem taşıyan ve 18-27 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek San Sebastian Film Festivali’nde yarışacak. Festival yarışmasının programında şu ana kadar yönetmen Kim Ki-Duk’un”Dream”, yönetmen Michael Winterbottom’un “Genova”, yönetmen Samira Makhmalbaf’ın “Two-Legged Horse”, yönetmen Christopher Honore’nin “La Belle Personne”, yönetmen Daniel Bürman’ın “El Nido Vacio”, yönetmen Countney Hunt’ın “Frozen River”, yönetmen Kristian Levring’in “Fear Me Not”, yönetmen Hiro-kazu Koraeda’nın “Still Walking”, yönetmen Javier Fesser’in “Camino”, yönetmen Belen Macias’ın “My Prison Yard”, yönetmen Jaime Rosales’in “Tiro En La Cabeza” ve yönetmen Rachid Masharawi’nin “Laila’s Birthday” filmlerinin yer alacağı açıklandı. Leyla Gencer Şan Yarışması’nın finali 30 Ağustos’ta Yarışma, İKSV ve La Scala Akademisi işbirliğinde Doğuş Grubu ve Garanti Bankası sponsorluğunda, Dışişleri Bakanlığının desteği ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve Borusan Holdingin katkılarıyla 25-30 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek. Leyla Gencer’in vefatından önce La Scala’da oluşturduğu ön eleme jürisi, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen 137 şancının başvurusunu değerlendirdi ve İstanbul’daki yarışmaya katılmaya hak kazanan 16 ülkeden 40 yarışmacıyı belirledi. Aralarında Norveç, Amerika, Japonya, Özbekistan ve Azerbaycan’dan da şancıların yer aldığı 40 yarışmacı arasında, 13 şancıyla ilk sırada bulunan Türkiye’yi 6 şancı ile Kore ve 4 şancı ile Rusya izliyor. Yarışmanın provaları 25 Ağustosta başlayacak. 26 ve 27 Ağustos günleri seyirciye kapalı yapılacak çeyrek finallerin ardından 28 Ağustosta Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda piyanist Vincenzo Scalera eşliğinde gerçekleşecek yarı finalde 8 finalist belirlenecek. Yarışmanın finali 30 Ağustos Cumartesi akşamı Aya İrini Müzesi’nde gerçekleştirilecek. Finalistlerin Gürer Aykal yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde seslendirecekleri aryaların ardından Leyla Gencer Şan Yarışması’nın toplam 23.500 avroyu bulan ödülleri sahiplerini bulacak. 5. Leyla Gencer Şan Yarışması’nın jürisi; Sferisterio Opera Festivali Genel Müdürü Pier Luigi Pizzi’nin başkanlığında La Scala Tiyatrosu Kast Yönetmeni Luca Targetti, Teatro del Maggio Musicale Fiorentino Sanat Yönetmeni Paolo Arca, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Baş Rejisörü Yekta Kara, Napoli San Carlo Tiyatrosu Sanat Yönetmeni Yardımcısı Gianni Tangucci ile Valencia Opera ve Tiyatrosu Sanat Danışman Vincenzo de Vivo’dan oluşuyor. Yarışmanın yarı final ve final gecelerinin biletleri Biletix satış noktaları ile İKSV binasından temin ediliyor. Midnight's Children Kitapların En İyisi Hindistan kökenli İngiliz yazar Salman Rüşdi'nin 1981 yılında Booker Edebiyat Ödülü’nü kazanan kitabı "Midnight's Children", bu ödülü şimdiye kadar kazanan kitapların en iyisi seçildi. Oy kullanan 7 bin 801 kişinin üçte birinden fazlası Rüşdi'nin kitabına oy verdi. Yazar Pat Parker'ın Birinci Dünya Savaşını anlatan romanı "The Ghost Road" ve Güney Afrikalı yazar J.M. Coetzee'nin "Disgrace" kitapları, Salman Rüşdi'nin kitabıyla yarışan diğer beş kitap arasında yer aldı. Haberi, yeni kitabı "The Enchantress of Florence"ın tanıtım çalışmaları için ABD'deyken alan Rüşdi, ödülü kazanmaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti. Salman Rüşdi, En İyi Booker ödülü için favori gösteriliyordu. "Midnight's Children" 1993 yılında Booker ödülünün 25. yıl dönümü için yapılan benzer bir yarışmada da birinciliği kazanmıştı. Sonbahar Rüzgarı Locarno'ya Gidiyor Özcan Alper’in bu yıl Altın Koza Adana Film Fetivali’nde ilk kez seyirci karşısına çıkan ve en iyi film dahil üç ödül alan Sonbahar adlı filmi köklü ve prestijli festivallerden biri olan Uluslararası Locarno Film Festivali'nde Altın Leopar için yarışacak. Bu yıl 61'nci kez düzenlenecek olan Locarno Film Festivali'nde ana yarışmada 17 film büyük ödül için mücadele edecek. Uluslararası birçok festivalden davet alan Sonbahar’ın festival yolculuğu devam edecek. 1975 doğumlu Özcan Alper'in ilk yönetmenlik denemesi olan Sonbahar, 1997 yılında henüz 22 yaşındayken cezaevine giren Yusuf'un öyküsü üzerine temelleniyor. Sonbahar'ın başrollerinde Onur Saylak, Raife Yenigül, Megi Kobaladze yer alıyor. Filmin yönetmeni Özcan Alper, İstanbul Üniversitesi Fizik ve Bilim Tarihi'nde okudub Daha sonra MKM Sinema Atölyesi'ne devam etti. Sonbahar; çok sayıda belgesel ve kısa film çeken Alper'İn ilk uzun metraj denemesi. Atakoğlu, Amerika Caz Radyoları Listesinde Birinci Çalışmalarını Amerika’da sürdüren piyanist ve besteci Fahir Atakoğlu’nun "İstanbul in Blue" adlı albümü, Amerika caz radyoları listesinin "dünya müziği" kategorisinde birinci sıraya yükseldi. Albümünün listenin "caz albümleri" kategorisinde de en çok çalınan 200 albüm arasında 38’inci sırada yer aldığı belirtiliyor. Atakoğlu’nun, eserleri Sezen Aksu, Tarkan, Nilüfer, Sertab Erener ve Levent Yüksel tarafından seslendirilecek. Müzik dünyasında 25’inci yılına özel bir albüm hazırlığı içerisinde olan sanatçı 25’inci yılı dolayısıyla bir dizi konser hazırlığı içinde. Chuck Berry, İstanbul’a Geliyor "Rock and Roll’un yaratıcısı ve yaşayan en büyük efsanesi" olarak tanınan Chuck Berry, 15 Ağustos’ta İstanbul’da konser verecek. Rock and Roll’un en önemli elementlerini bir araya toplayarak dünyanın önde gelen müzik akımı ve yaşam biçimi olmasını sağlayan 82 yaşındaki Chuck Berry, Parkorman’da sahne alacak. Rolling Stone Dergisince açıklanan "Tüm Zamanların En iyi 500 şarkısı" listesine 6 parça birden armağan eden 1926 doğumlu müzik efsanesi, 1985 yılında Grammy tarafından "Yaşam Boyu Başarı" ödülüne layık görüldü. Chuck Berry, konserde "Johnny B. Goode", "Maybellene", "Roll Over Beethoven", "Rock And Roll Music", "Sweet Little Sixteen" ve "Brown Eyed Handsome Man" gibi birçok hit parçasını seslendirecek. Konserin biletleri Biletix aracılığıyla satışa sunuldu. Aşkın Yaşı Yok - Smart People Senaryosunu ABD’li yazar Mark Jude Poirier’nin kaleme aldığı film, “bazen en çok öğrenmesi gerekenler en zeki insanlardır” cümlesiyle yola çıkan bir komedi filmi. Yönetmen Noam Murro’nun ilk uzun metrajlı çalışması olan filmde, Ellen Page, Thomas Haden Church, Dennis Quaid ve Sarah Jessica Parker bir araya geldi. Profesör Lawrence Wetherhold (Dennis Quaid), entelektüel çevrelerin en parlak isimlerinden biridir, ama aşk ve aile ilişkilerinde hiç başarılı değildir. Üniversite öğrencisi oğlu James (Ashton Holmes), ona güvenmediği için sırlarını açmaz. Ergenlik çağındaki kızı Vanessa (Ellen Page) ise babasının yolunda giden sivri dilli bir kızdır. Profesörün yıldızının bir türlü barışmadığı üvey kardeşi Chuck (Thomas Haden Church) da hayatını özgürce yaşamayı sanat haline getirmiştir. Özlemini çektiği tutkuyu artık hiçbir şeyde, hatta uzmanı olduğu Victoria Dönemi Edebiyatı’nda bile bulamayan Profesör Lawrence, orta yaş krizinin eşiğinde dolanmaktadır. Ancak hiç hazzetmediği üvey kardeşinin aniden çıkıp gelişiyle, eski öğrencisi Janet (Sarah Jessica Parker) ile yıllar sonra tesadüfen yeniden karşılaşması aynı günlere denk gelince Wetherhold ailesinde kimi zaman eğlenceli, kimi zaman yürek burkucu olaylar zinciri birbirini izleyecek, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Portre Auguste Comte “İlke Olarak Aşk, Temel Olarak Düzen, Amaç Olarak İlerleme...” Auguste Comte, sosyoloji ismini öne süren ilk Sosyologtur. "Sosyoloji neden diğer bilim dalları gibi bir dal olmasın" tezini savunarak sosyolojinin temelini o zamanlarda attı. Ayrıca felsefede pozitif düşünce üzerine de çalışıyordu. Daha sonraları fizik, gökbilim ve kimya ile de uğraştı. Comte Fransa'nın Montpellier kentinde doğdu. Katolik bir aileden gelen Comte, ailenin üç çocuğundan biriydi. Bugün de üniversitesi ile tanınan Montpellier, 1289’da kurulan üniversitesi, Petrarca, Rablais, John Locke gibi tanınmış ziyaretçilerine ev sahipliği yapmasıyla tanınan önemli bir kültür kentiydi. Vergi memuru olan babası ve annesi, kralcı ve koyu Katolik’ti. Fransa’da hızla yayılan Cumhuriyetçiliğe ve kuşkucu görüşlere karşıttılar. Comte bu gergin ortamda tarafını belirleyerek Katolik Kilisesi’ne ve kralcılığa karşı çıktı. Comte fiziki açıdan çok sağlıksızdı. Çelimsiz bedeni, miyop gözleri, mide hastalığı yaşamı boyunca sorun oldu. Ailesinin tuttuğu öğretmenden Latince dersleri aldı. 9 yaşında ortaokula başladı. Yatılı okul hayatı Comte’ye çok zor geldi. Zihinsel ve zeka olarak yaşının ilerisinde olduğundan, derslerinde çok başarılı oldu. 14 yaşında Katolik Kilisesi’nden ayrıldı. Paris Politeknik Okulu sınavına girdi. Ancak çok başarılı olmasına rağmen yaşının küçüklüğü nedeniyle okula kabul edilmedi. Lise son sınıfta hastalanan matematik öğretmeninin yerine ders verecek kadar konuya egemendi. Ekim 1814 de girebildiği Paris Politeknik Okulu’nun katı disiplini dikbaşlı Comte’a göre değildi. Geceleri okuldan kaçıp, Paris sokaklarında dolaşması, okul yönetimine yönelik bazı davranışları nedeniyle, polis gözetiminde Montpollier’e gönderildi. Okulu da Cumhuriyetçi eğilimlileri nedeniyle, yönetim tarafından kapatıldı. Comte, Fransa’nın kalbi olan Paris’ten uzak kalamadı. 18 yaşında Paris’e döndü. Bu yeni döneminde, özellikle Felsefe ve Tarih kitapları okudu. 18. Y.Y. Fransız düşünürlerinden, Montesiquieu, Condorcet, Turgot’nun görüşlerinden etkilendi. Etkilendiği düşünürler arasında, Hume ve Kant da bulunuyordu. İçinde yaşadığı toplumsal koşulların da katkısıyla kendi özgün sentezini oluşturdu. Tanıştığı kişiler arasında, daha sonra bozuşacağı, sosyalizmin kurucularından Saint-Simon da vardı. Toplumsal konuların yanı sıra, matematik, astronomi, fizik, kimya, biyoloji çalışmalarını da sürdürüyordu. 1821 yılında evlendi. Doğduğu yerde eleştiri konusu olan evliliği nedeniyle iyi karşılanmadı. Paris’e dönerek özel bir gruba ders verme girişimi, ruh sağlığı sorunları yüzünden yarıda kaldı. 1829 yılında yarım kalan konferans dizisine tekrar başladı. Bu defa başarılı oldu. Bu konferansları “Olgusal Felsefe Dersleri” başlığı ile 6 cilt olarak yayınladı. 1838’de kitabı The Edinburg Review’da incelendi. John Stuart Mill’in çabasıyla para yardımı aldı. Sekiz yıllık bir çalışmanın ürünü olan “Olgusal Siyasal Sistem” adlı yapıtı, sosyolojinin tanımını da içeriyordu. Yazıları geniş bir kitlelere ulaşmış ve etkilemeye başlamıştı. Dünyanın her yanındaki olgucu gruplarla yazışıyordu. Mayıs 1857’de, verimli bir dönemini yaşarken, yakalandığı soğuk algınlığından kurtulamadı, eylül ayında öldü. Kendi isteğiyle mezar taşına şöyle yazıldı: “İlke olarak aşk, temel olarak düzen, amaç olarak ilerleme...”