Slayt 1 - video.eba.gov.tr

advertisement
CAHİLİYE DÖNEMİ
İSLAM TARİHİ
KAYNAKLARI
İSLAM ÖNCESİ
DÜNYA
ASR-I SAADET
MEKKE DÖNEMİ
MEDİNE DÖNEMİ
PEYGAMBERLİK DÖNEMİ
MÜŞRİKLERLE İLİŞKİLER
AVRUPA
AFRİKA
BİZANS
SASANİLER
KÖK TÜRKLER
HİNDİSTAN
ÇİN
ARABİSTAN
YARIMADASI’NIN DURUMU
ABDULMUTTALİP
VE FİL OLAYI
PEYGAMBERLİK ÖNCESİ
HAYATI
HİRA GÜNLER
BEDİR SAVAŞI
İLK VAHİY
UHUD SAVAŞI
TEBLİĞ EMRİ
HENDEK SAVAŞI
AÇIK DAVET DÖNEMİ
HUDEYBİYE ANTLAŞMASI
HABEŞİSTAN’A HİCRET
HAYBER’İN FETHİ
BOYKOT YILLARI
MUTE SAVAŞI
HÜZÜN SENESİ
MEKKE’NİN FETHİ
İSRA - MİRAÇ OLAYI
HUNEYN SAVAŞI
AKABE BİATLARI
TAİF SAVAŞI
MEKKE ‘YE HİCRET
TEBÜK SAVAŞI
HİCRETİN SONUÇLARI
VEDA HACCI
VEDA HUTBESİ
HASTALANMASI VE VEFATI
İSLAM TARİHİ’NİN KAYNAKLARI
1-Kuran-ı Kerim: İslam tarihinin ana kaynağıdır.
2-Hadisler: Peygamberimizin sözleridir. En önemli hadis
âlimleri; Buhari, Müslim, Ebu Davut, İbn Mace, Nesai,
Tirmizi’dir.
3-Belgeler: Resmi her türlü yazışmaları içerir.
4-Kitabeler, Abideler, Sikkeler
5-Biyografiler:
SİYER:
Peygamberimizin hayatını konu alan eserlere
verilen isimdir.
MEGAZİ: Peygamberimizin savaşlarını konu alan
eserlere verilen isimdir.
TABAKAT: Sahabelerin hayatlarını anlatan eserler
AVRUPA
* Avrupa Kavimler Göçü'nün
etkisiyle karışıklık içindeydi. Feodal
sistem etkisini sürdürmekteydi.
İspanya'da taht kavgaları
yaşanırken, Anglo Saksonlar
İngiltere'yi istila etmişlerdi.
* Feodal düzende halk arasında sınıf
farklılığı da vardı. Bu sınıflar:
soylular, rahipler, burjuvalar, ve
köylülerdi.
* Bu dönemde Avrupa’da
Hıristiyanlık en yaygın dindir. Dini
açıdan en yetkili kişi papa idi.
Papalar, aforoz, enterdi ve endüljans
gibi yetkilerini kullanarak önemli
bir güç olmuşlardı.
* Papa ve kilisenin güçlü konumu
skolastik düşüncenin (İnanç ve
bilgiyi kiliseye birleştirmeye çalışan
görüş) doğmasına sebep olmuştur.
AFRİKA
Kuzey Afrika'nın büyük
bir bölümü Roma
İmparatorluğu'nun
egemenliği altındaydı.
Ayrıca Habeşiştan Krallığı
bulunmaktaydı.
Hıristiyanlık yaygın din
olarak benimsenmişti.
DİKKAT
Etiyopya'nın tarihteki eski
adının Habeşiştan
olduğunu ve "Köleler
ülkesi" anlamına
geldiğini...
ASYA
1) DOĞU ROMA (BİZANS)
İMPARATORLUĞU
* Roma İmparatorluğu'nun
"Kavimler Göçü" ile başlayan
barbar akınlarına dayanamayıp ikiye
ayrılmasından sonra (395) başkenti
İstanbul olan Doğu Roma (Bizans)
İmparatorluğu kurulmuştu.
* Balkanlar, Anadolu, Suriye,
Filistin ve Mısır Doğu Roma'nın
egemenliği altındaydı. İslamiyetin
doğuşu sırasında en güçlü devlet
konumundaydı tahtta, Hz.
Muhammed'in İslam’a davet ettiği
Herakliyus bulunmaktaydı.
* Hristiyanlığın Ortodoks mezhebi
hakimdi.
2) SASANİLER (İRAN)
* İran'da kurulmuştu.
*Bizans'tan sonra en güçlü
devlet konumundaydı.
*İslamiyet'in doğuşu sırasında
taht kavgaları ve Bizanslılarla
olan
savaşları
yüzünden
güçlerini
kaybetmeye
başlamışlardı.
*Zerdüştlük
dinine
inanıyorlardı.
*Hz Muhammed'in Sasani
hükümdarını
da
mektup
göndererek İslam’a davet
etmiştir.
3) KÖKTÜRKLER
İslamiyet’in doğuşu
sırasında Doğu ve
Batı
Kök
Türk
Devleti olarak ikiye
ayrılmıştı.
Kök Türkler arasında
Gök-Tanrı inancından
başka Doğa güçlerine
inanma (dağ, deniz,
demir...vb.), Atalar
Kültü ve Kut anlayışı
hakimdi.
4) HİNDİSTAN
*Hindistan;
birbirinden
farklı dil, din ve soydan
oluşan
toplulukların
yaşadığı
bir
bölge
konumundaydı.
Kast
Sistemi
siyasi
birliğin
oluşumunu engellediğinden
Hindistan'da
güçlü
bir
devlet
yapısı
ortaya
çıkmamıştı.
* Brahmanizm, Hinduizm
ve
Budizm
dinleri
yayılmıştı.
5) ÇİN
* Hanedanlıklar halinde
yaşadılar merkezi bir
birlik kuramamışlardır.
* Asya'nın en eski ve en
büyük uygarlıklarındandır.
* İpek Yolu egemenliği
için Türklerle sürekli
çatışma yaşamışlardı.
* O dönemde
de
kalabalık
bir
nüfusa
sahipti.
* Taoizm, Konfiçyüscülük
ve
Budizm
dinleri
yaygındı.
6) ARABİSTAN YARIMADASI
İslamiyet'in kabulünden önce Arabistan'da siyasi birlik yoktu. Arabistan'da;
- Main
- Sebe
- Himyeri
- Nebatlılar
- Tedmürler - Gassaniler gibi devletler kuruldu.
ARABİSTAN YARIMADASI
* Hicaz bölgesi (Mekke, Medine ve
Taif) bölgenin en önemli merkezidir.
* Mekke, “Allahın evi” (Beytu’llah) olarak nitelendirilen Kabe’nin
bulunduğu kutsal bir şehirdir.
Medine ise Hz.
Muhammed’in
hicretinden sonra Peygamber şehri
anlamına gelen “Medinetü’n-Nebi”
adı ile anılan şehirdir.
* İslamiyet’in kabulünden önceki
dönemlerine "Cahiliye Devri" adı
verilmiştir.
* Kabileler halinde yaşarlardı.
Aralarında sıkça kan davaları
yaşanırdı. Şehirlerde oturanlara
"Medeni",
hayvancılıkla
uğraştıklarından göçebe biçimde
yaşanlara " Bedevi" denirdi.
DİNİ YAPI
* İslamiyet'ten önce ,Arapların
büyük çoğunluğu puta tapıcıydı.
Her kabilenin kendine özgü putu
bulunurdu.
* Kabe, Araplarca kutsal sayılırdı.
Burada Arap kabilelerinin putları
bulunurdu. En önemli putları
"Hübel-Lat-Menat-Uzza"dır.
* Araplar putları ziyaret için
Kabe'ye gelirler ve kurban
keserlerdi. Ziyaret zamanlarında
kabileler arası çatışmalar
yapılmazdı.
Bunlardan başka;
Yahudilik
Hıristiyanlık
Mecusilik
Sabiilik
Putperestlik
Haniflik
AHLAKİ YAPI
Hz. ÖMER der ki:
Cahiliye Dönemi’nde yaptığımız iki iş vardı
ki onları hatırladıkça birine ağlarım diğerine ise
gülerim. Beni ağlatan o acı hatıra şudur:
- Bizler Cahiliye Dönemi’nde kız çocuklarını
bir utanç sebebi sayardık. Onlardan kurtulmak
için her yolu denerdik. Birinin kızı olduğu
zaman o, insanların içine çıkamazdı. Çünkü
onunla alay ederlerdi. Biz o dönem kızlarımızı
toprağa diri diri gömerdik. Hiçbir şeyden haberi
olmayan o masum yavrulara hangi yürekle bu
feci cinayeti işlerdik, bilmem. Onu hatırladıkça
yüreğim sızlar, ciğerim parçalanır ve ağlarım.
Beni güldüren komik şey ise şudur:
- Cahiliye Dönemi’nde evlerimizde putlarımız
bulunurdu. Bir yolculuğa çıkacağımız zaman
yanımızda bulundurmak üzere undan, helvadan
putların bir suretini yapardık. Yolculuğumuz
sırasında onlara tapınırdık. Sonra acıktığımızda
o taptığımız putları yerdik. İşte bu olay aklıma
geldiğinde ne kadar akılsızca işler yaptığımıza
gülmekten kendimi alamam.
EDEBİYAT- ŞİİR
* Araplarda dil ve edebiyat gelişmiştir.
Şairlere
değer
verilirdi.
Şiir
yarışmalarında birincilik alan şairin
eserinin altın sayfaya yazılarak Kabe’nin
duvarına asılırdı.
* Temeli Nebatlıların yazısına dayanan
Arap alfabesini kullanmışlardır.
EKONOMİ
* Göçebeler hayvancılıkla uğraşırdı.
* Şehirlerde yaşayanlar tarım ve ticaretle
uğraşırdı.
* Kervan ticareti önemliydi. Hindistan,
Suriye ve Mısır arasında yapılan Kervan
ticareti sayesinde, Mekke, Medine
(Yesrip) ve Taif şehirleri ön plana
çıkmıştı.
* En büyüğü “Ukaz” olan kurulan
panayırlarda bir yandan ticaret yapılırken
diğer yandan da başta şiir olmak üzere
çeşitli yarışmalar düzenlenirdi.
ABDÜLMUTTALİB
Mekke’nin ileri gelenlerinden olup peygamberimizin
dedesidir. Asıl adı Şeybe’dir. Abdülmuttalip, üstün
karakterli, iyi kalpli bir insan adil bir reisti.
Ömrünün sonuna doğru puta tapmayı terk etmiş,
içkiyi ve kumarı bırakmış, Kâbe’nin çıplak olarak tavaf
edilmesini yasaklamıştı.
Onun zamanında 4 önemli olay meydana gelmişti.
1- Zemzem kuyusunun yeniden açılması,
2- Oğlu Abdullah’ı Allah’a kurban adaması,
3- Fil Olayı,
4- Hz. Muhammed’in doğumu.
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle doldurunuz.
571
1. Peygamber Efendimiz …………….. yılında Mekke’de doğdu.
2. Cahiliye devrinde tek bir yaratıcının varlığına inanan ve Mekke’deki kötülüklerden
Hanif denirdi.
uzak duran kimselere …………….
Müşrik
3. Putlara tapan kimselere “Allah’a ortak koşan” anlamında……....……denirdi.
4. Hz. Muhammed’in yirmi yaşlarında iken katıldığı ve Mekke’de zulüm ve haksızlığa
Hılf’u-l füdul denir.
son vermek amacıyla kurulan birliğe ............................
Fatıma
Hz Ali nin çocukları
5. Peygamberimizin nesli, kızı Hz. ….................ve
damadı ...................
Hasan
Hüseyin isimli torunlarıyla devam etmiştir.
olan ..................ve…...............
Ukaz
6. Ticaret merkezi olan Mekke’de …………....Panayırı
düzenlenirdi.
Kan
7. Mekkeliler arasında kavmiyetçilik yüzenden ……......davaları
yaşanmaktaydı.
Kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü.
8. Cahiliye Dönemi’nde ……….
Muhammedül-Emin lakabı verilmiştir.
9. Hz Muhammed güvenilir bir insan olduğu için ……….……………..
Ficar Savaşları denir.
10. Haram aylarda savaşlara ………………….
11. Kâbe’nin tamiri sırasında yerine konması tartışmalara sebep olan, Hz. Peygamberin
hakemliğiyle yerleştirilen taş……………………….’dir.
Hacerü’l-esved
Ebu Talip üstlenmiştir.
12. Abdulmuttalip vefat ettiğinde peygamberimizin bakımını ……………
Bahira
13. Hz. Muhammed amcasıyla beraber ticaret için Şam’a gittiğinde ………………
isimli
rahibin uyarısı ile geri dönmüştür.
Hicaz
14. Mekke, Medine ve Taif şehirlerinin bulunduğu bölgeye ………………
ismi
verilmiştir.
Aşağıda verilen cümleler doğruysa başlarına ‘D’, yanlışsa ‘Y’
yazınız.
1. Peygamberimiz doğduğu sırada putlara tapmanın yaygın olduğu ve
türlü kötülüklerin yaşandığı döneme “Cahiliye Devri” denir.
D
Y
2. Dedesinin vefatından sonra Peygamber Efendimizin sorumluluğunu
amcası Ebu Lehep üstlendi.
3. Peygamberimizin hayatını anlatan kitaplara fıkıh denir.
D
Y
D
Y
4. Cahiliye Dönemi’nde en yaygın inanç biçimi putperestlikti.
D
Y
D
Y
D
Y
D
Y
D
Y
D
Y
D
Y
D
Y
5. Annesinin vefatından sonra Peygamberimizin sorumluluğunu amcası
Abbas üstlendi.
6. İslam öncesi Arap edebiyatında şiir ve hitabet çok gelişmiştir.
7. Peygamberimizin altı tane çocuğu olmuştur.
8. Hz. Muhammed’in sütannesinin adı Halime’dir.
9. Peygamberimiz vahiy gelmeden önce Ramazan aylarında Hira
Dağı’ndaki bir mağaraya çekilerek tefekkür ile meşgul olmuştur.
10. Peygamberimizi en çok koruyan amcası Ebu Lehep’tir.
11. Arap Yarımadası, Asya, Afrika ve Avrupa’nın kesiştiği bir noktada
bulunur.
HİRA GÜNLERİ
Hz. Muhammed (S.A.V.) kırk
yaşlarına doğru, yaşadığı toplumun
kötülüklerinden uzak kalmak için Nur
Dağı’ndaki bir mağaraya gidip orada
inzivaya çekilir tefekkür ederdi. Bu
süreçte bazı rüyalar görüyordu. Bu
rüyalar aynen çıkıyordu. Bu durum,
peygamberliğe bir hazırlıktı. Vahyin
gelişine kadar bu tür rüyalar devam etti.
Hz. Muhammed (S.A.V.), Şirk, zulüm,
putlara tapmak ve her türlü kötülükten
uzak durmuş yaşadığı toplumda sadakati,
dürüstlüğü ve güzel ahlakı ile tanınmıştı.
Önemli: Cenab-ı Allah, son peygamber
olarak Hz. Muhammed’i seçilmişti.
Bu konuda şöyle buyurmuştur:
“… Allah, peygamberliği kime vereceğini
daha iyi bilir…”
İLK VAHİY
610- Hira Mağarası’nda ilk vahiy geldi.
Ramazan ayının Kadir Gecesi’nde Hz.
Muhammed (s.a.v.) Hira Mağarası’nda
iken vahiy meleği Cebrail gelerek:
-Oku, dedi.
-Efendimiz:
-Ben okuma bilmem, dedi.
-Cebrail ikinci kez:
-Oku, dedi. Peygamberimiz yine:
-Ben okuma bilmem, diye cevap verdi.
-Cebrail üçüncü kez aynı istekte
bulununca Hz.
Muhammed (S.A.V.):
-Ne okuyayım, diye sordu.
Bunun üzerine Cebrail, Kur ’an-ı
Kerim’in Alak suresinin ilk beş ayetini
okudu.
Cebrail’in arkasından da Hz. Peygamber
(S.A.V.) ayetleri tekrarladı.
* Peygamberimiz (S.A.V.), ilk
vahiy geldikten sonra heyecan
içinde evine döndü. Bir müddet
dinlenip heyecanı geçtikten sonra
yaşadıklarını eşine anlattı. Hz.
Hatice, Efendimizi teselli etti.
* Hz. Hatice, daha sonra eşi Hz.
Muhammed’le birlikte Haniflerden
biri olan amcasının oğlu Varaka’ya
gitti. Hz. Muhammed’i dinleyen
Varaka, onun gönderilen son
peygamber olduğunu anladı ve
şöyle dedi: “Bu gördüğün melek,
Yüce Allah’ın Musa Peygambere
gönderdiği Cebrail’dir. Sen ise bu
ümmetin peygamberi olacaksın...”
TEBLİĞ EMRİ
* İlk vahiyden sonra bir süre
vahiy gelmedi. Vahyin
gelmediği bu zamana
“Fetretü’l-vahiy” denir.
* Daha sonra Cebrail,
Peygamberimize yeniden
göründü. Peygamberimiz
onu ilk gördüğü zamanki gibi
endişe ve telaş içinde evine
geldi yatağa yatıp örtüsünü
örttü. Gelen Cebrail ile
Müddessir Suresi’nin ilk 5
ayetini bildirdi.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Ey bürünüp sarınan (Resûlüm)!
2. Kalk, ve (insanları) uyar.
3. Sadece Rabbini büyük tanı.
4. Elbiseni tertemiz tut.
5. Kötü şeyleri terket.
Müddessir Suresi (1-5)
* Peygamber Efendimiz tebliğ emrinden sonra
yakın çevresi ve arkadaşlarına İslam’ı anlatmaya
başladı, onları İslam’a davet etti. Bu dönem üç
yıllık “Gizli Davet” dönemidir. İslam’ı kabul
edenlerin sayısının otuza yaklaştığı bu dönemde
Müslüman olanlar dinlerini gizli öğreniyorlar ve
ibadetlerini de gizli yapıyorlardı.
* Ancak Peygamberimiz, öğle vakitlerinde
Kâbe’de namaz kılabiliyordu. Bu süreçte
Mekkeli müşrikler Hz. Peygamber ve
Müslümanlarla
alay
ediyorlar,
onları
küçümsüyorlardı. İlk Müslümanlar;
Sadık ve fedakâr eşi Hz. Hatice
Çocuklardan Hz. Ali
Azatlı köle Zeyd b. Harise
En yakın arkadaşı Hz. Ebu Bekir
Kızları; Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm
Ayrıca; Zübeyr b. Avvam, Sa’d b. Ebi Vakkas,
Abdurrahman b. Avf, Musab b. Umeyr, Talha b.
Ubeydullah ve Hz. Osman, Bilal Habeşi, Yasir
ailesi gibi kişilerdi.
AÇIK DAVET DÖNEMİ
* 614- Üç yıl gizli davetten sonra
açıktan davete başladı.
* Peygamber Efendimiz; “Yakın
akrabanı
uyar.
Sana
uyan
müminlere kol kanat ger.” ayeti
gereğince açıktan tebliğe önce
akrabalarından başladı.
* Haşimoğullarına bir yemek verdi ve
onları İslam’a girmeye davet etti. Bazı
akrabaları Peygamberimizin çağrısını
kabul edip imanla şereflendi.
* Ancak amcası Ebu Leheb gibi
kişiler her seferinde itiraz ederek
şiddetli bir şekilde İslam’a karşı çıktı.
Amcası Ebu Talip ise İslam’a
girmemesine rağmen ömrünün sonuna
kadar Peygamberimizi korudu.
EBU LEHEP
Ebu Lehep, her fırsatta Resul’ün
İslam’ı
tebliğine
engel
olmaya
çalışmıştı. O, eşi Ümmü Cemil ile
birlikte Resulün geçtiği yollara
dikenler,
pislikler
atıyordu.
Peygamberimize karşı bu amansız
düşmanlıkları sebebiyle onlar hakkında
Leheb suresi nazil olmuştur:
“Ebu Lehep’in iki eli kurusun!
Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona
fayda vermedi. O, alevli bir ateşte
yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve
boynunda hurma lifinden bükülmüş bir
ip olduğu hâlde karısı da (ateşe
girecek).”
Leheb Suresi, 1-5. Ayetler
* Efendimiz yakın akrabalarını
İslam’a davetten sonra artık
herkese İslam’ı tebliğe başladı.
Kâbe’ye gidip kendisine inen
ayetleri açıktan okudu ve
insanları Allah’a iman etmeye
çağırdı.
* Bunu gören Mekkeliler,
Peygamberimize ve arkadaşlarına
yönelik
baskıları
arttırmaya
başladı.
* İslam herkesi eşit sayıyor;
insanlar arasında soy, asillik,
zenginlik,
fakirlik
farkı
gözetmiyordu.
Bu
sebeple
Mekke’nin ileri gelenleri İslam’ı
kendi çıkarları için tehlikeli
gördü ve İslam’ın yayılmasını
önlemek
için
her
yola
başvurdular.
* Müşrikler Peygamberimizi ikna
edemeyince
Müslümanlara
yönelik eziyet ve işkenceler
artmaya
başladı.
İslam’ın
yayılışını engellemek amacıyla
özellikle köle, fakir ve kimsesiz
Müslümanlara karşı acımasız
eziyet ve işkencelere baş vurdular.
* Peygamberimiz putlar hakkında
inen, “Siz ve Allah’tan başka
taptıklarınız
cehennemin
yakıtısınız; oraya gireceksiniz.
Eğer onlar ilah olsalardı, oraya
girmeyeceklerdi. Hepsi orada
temelli
kalacaktır.”
ayetini
müşriklere
okuduğu
zaman
müşriklerin tepkisi daha da arttı.
Onlar, Peygamberimize hakaret
ederek onun geçeceği yollara
dikenler ve çöpler atmaya
başladılar.
İBRET
Bir gün Peygamberimiz Kâbe’de namaz kılarken
Ukbe bin Ebi Muayt adında bir müşrik, Ebu Cehil’in
kışkırtmasıyla bulup getirdiği bir deve işkembesini
Peygamberimizin üzerine attı. Bunu duyan Hz.
Fatıma koşarak babasının imdadına yetişti. O,
babasının üzerini temizlerken orada bulunan
müşrikler, bu manzara karşısında gülüyorlardı.
Müşriklerin baskı ve işkenceleri başta fakir ve güçsüz
Müslümanlar olmak üzere hepsine yönelerek devam
etti.
615 HABEŞİSTAN’A HİCRET
* Müşriklerin ağır baskıları üzerine Hz.
Osman liderliğinde
(4 kadın, 11
erkek) on beş Müslüman Habeşistan’a
hicret etti.
* Müşriklerin yaptığı zulüm artık
dayanılmaz bir hâl almıştı. Bunun
üzerine Peygamberimiz, Habeşistan’da
adaletli
bir
hükümdar
olduğunu
söyleyerek bazı Müslümanların oraya
hicret etmesine izin verdi. Bu, İslam’da
ilk hicretti.
* Habeşistan hükümdarı Necaşi,
Müslümanlara çok iyi davrandı.
* 616- Habeşistan’a ikinci hicret
yaklaşık yüz kişilik bir grupla
gerçekleştirildi. Necaşi, muhacirlerin
kendi
ülkesinde
güven
içinde
yaşayabileceklerini bildirdi. Böylece
Müslümanlar burada güvenli bir ortama
kavuştular.
(616-619) BOYKOT YILLARI
* Habeşistan’a giden Müslümanları
Necaşi’nin koruması ve 616’da Hz.
Hamza ve Hz. Ömer’in Müslüman
olması inanlar için büyük moral
kaynağı oldu. Müslümanlar ilk defa
Kâbe’de açıktan namaz kıldılar.
*Müşrikler bu gelişmelerden sonra işi
kökten
bitirmek
istediler
ve
Müslümanlara karşı üç yıl sürecek
olan boykot uyguladılar.
* Müslümanlar boykot sebebiyle
dinlerinden
dönmediler,
aksine
dinlerine daha sıkı sarıldılar.
Müşriklerin içinde bazı vicdan sahibi
insanlar da vardı. Onlar bir araya
gelerek boykotu kaldırma kararı
aldılar.
* 619’da Müslümanlara uygulanan
boykot kaldırdı.
KABE’YE ASILAN BOYKOT METNİ
- Müslümanlar ve onlara destek verenlerle kimse
konuşmayacak,
- Onlarla bir arada oturulmayacak ve onlara
hiçbir konuda yardım edilmeyecek,
- Onlara kız verilmeyecek ve onlardan kız
alınmayacak,
- Onlarla ticaret yapılmayacak, başkalarıyla da
alışveriş yapmalarına müsaade edilmeyecek,
- Müslümanlar, Ebu Talip Mahallesi dışına
çıkarılmayacak ve onların evlerine gidilmeyecek,
- Hz. Muhammed (s.a.v), öldürülmek üzere
kendilerine teslim edilinceye kadar barış
anlaşması yapılmayacaktır.
Mekkeliler, Ebu Cehil’in önderliğinde
boykot anlaşmasını Kâbe’nin duvarına astılar. Bu
sözleşme metni indirilince sadece “Senin isminle
Allah’ım!” ibaresi dışındaki bölümlerin kurtçuk
tarafından yenilmiştir.
619- HÜZÜN SENESİ
* Boykotun bitmesine sevinirken
Peygamberimizi iki büyük keder
bekliyordu. “Ebu Talip
ölünceye kadar Kureyş bana
pek dokunamazdı.” dediği
amcası Ebu Talip’i
kaybetmişti. Onun üzüntüsü
henüz dinmeden eşi Hz.
Hatice’yi de kaybetti. Bu iki
acıdan dolayı bu yıla “Hüzün
Senesi” denildi.
* Ebu Talip’in vefatı üzerine
Peygamberimizi müşrikler ona
karşı saldırganlıklarını arttırdılar.
Bunun üzerine Hz. Muhammed
(S.A.V), İslam’ı Mekke dışına
da yaymak ve destek bulmak
amacıyla Taif’e gitti.
620- İsra ve Miraç Olayı
gerçekleşti.
Arka arkaya gelen boykot,
amcasının ve eşinin kaybı, bir de
Taif’e yaptığı yolculuktan eli boş
dönmesi, Hz. Peygamber’i son
derece üzmüştü. Tam bu sırada
Yüce Allah’ın emriyle
Peygamberimiz, vahiy meleği
Cebrail tarafından Mekke’deki
Mescid-i Haram’dan Kudüs’deki
Mescid-i Aksa’ya götürülmüştür.
Bu yolculuğa “İsrâ” denir. Daha
sonra semaya yükselen Hz.
Peygamber, Allah’ın huzuruna
çıkmış ve onunla konuşmuştur.
Bu olaya ise “Miraç” denir.
* Beş vakit namaz Miraç’ta farz
kılınmıştır.
İBRET
Hz. Peygamberin Mekke’ye gidiş ve geliş iki ay
mesafede olan Kudüs’e bir gecede gidip gelişi haberi
Mekkeliler arasında tartışma konusu oldu. Bu habere
inanmayan müşrikler, böyle bir haberi duymakla Hz.
Peygamberin deli ve sihirbaz olduğu hakkında güçlü
bir delil bulduklarını zannettiler. Bu sevinçle Hz. Ebu
Bekir’in yanına gelen Mekkeliler ona, “Arkadaşın
Muhammed bu gece Kudüs’e gidip geldiğini, göklere
çıktığını söylüyor. Ne dersin?” diye sordular. Hz. Ebu
Bekir hiç tereddüt etmeden, “Bunu o söylüyorsa
doğrudur.” diye cevap verdi. Bu sebeple
Peygamberimiz Hz. Ebu Bekir’e,“Sıddık” unvanını
vermiştir.
Hz. Peygamberin Kudüs’e gittiği haberine
inanmayan
Mekkeliler, ona Mescid-i Aksa ve o
bölgeye giden kervanları hakkında sorular sordular.
O ise müşriklerin tüm sorularını doğru cevapladı.
Hz. Peygamberin dediklerinin doğru çıkması üzerine
Mekkeliler ona, “sihirbaz” diyerek inkârlarını
sürdürdüler.
M. 621- I. AKABE BİATI
Peygamberimiz 620 yılında
Akabe mevkiinde Medine’den
Hazreç kabilesine mensup altı
kişiyle görüşerek onlara
İslam’ı anlattı. Onlar ertesi
sene on iki kişilik bir grupla
tekrar gelerek
Peygamberimizle aynı yerde
yine gizlice buluştular. Bu
grup, Peygamberimize biat
ederek bağlılık sözü verdi. Bu
olay, İslam tarihinde “I. Akabe
Biatı” olarak anılır.
*Peygamberimiz, Medinelilere
İslam’ı öğretmek üzere Musab
bin Umeyr’i görevlendirdi.
M. 622- II. AKABE BİATI
622 yılının hac mevsiminde
Musab bin Umeyr’in
öncülüğünde Medine’den
Mekke’ye gelen yetmiş beş
Medineli, Akabe’de
Peygamberimizle buluşarak
ona bağlılık sözü verdiler.
Ardından da Peygamber
Efendimizi Medine’ye davet
ettiler. Bu mutabakata “II.
Akabe Biatı” denildi.
Önemli: Söz konusu biattan
üç ay sonra Peygamberimiz
Medine’ye hicret etti.
Peygamberimiz Muhammed Mustafa
etrafındaki kafir, müşrik ve
münafıklardan birçok zulüm gördü.
- Hor ve küçük görüldü,
- Alay edildi,
- Hakaret edildi,
- İftira edildi,
- Küfredildi,
- Tehdit edildi,
- Boykot edildi,
- Aç bırakıldı,
- Taşlandı,
- Şiddete maruz kaldı,
- Vaatlerde bulunuldu,
- Ailesiyle uğraşıldı,
- Vatanından çıkmaya zorlandı,
- Öldürülmeye çalışıldı.
O merhamet ve heybet sahibiydi. Tüm
yapılanlara sebatla sabretti, şükretti.
Ama bir an olsun imanından vazgeçmedi.
Ve mübarek davasından bir kıl kadar bile
taviz vermedi.
“İnsanlar yalnız “ iman ettik” demekle, hiç
imtihan edilmeden başı boş bırakılacaklarını
mı zannediyorlar.”
Ankebut Suresi: 2. Ayet
632 MEKKE'DEN
MEDİNE’YE HİCRET
* Müşriklerin baskı ve saldırıları
gün geçtikçe daha da artıyordu.
Nihayet Allah tarafından
Medine’ye hicrete izin
verilmesiyle Müslümanlar bütün
varlıklarını Mekke’de bırakarak
inançları uğruna göç ettiler. İslam
tarihinde buna “hicret” denir.
Hicretten başladıktan sonra
Mekke’de Peygamber Efendimiz,
Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali gibi bazı
sahabeler dışında hiç Müslüman
kalmamıştı.
* Müşrikler, Darü’n-Nedve’de
toplanıp Peygamberimizi öldürme
kararı almışlardı. Bu durum
Peygamberimize Cebrail
tarafından haber verildi ve hicrete
hazırlanması emredildi.
* Hazırlıkları tamamlayan Resulullah
eve gelir Hz. Ali’ye hicret haberini
verir ve ona, “Bu gece gidiyorum.
Sen benim yatağımda yat. Üzerini ört
ki müşrikler yatakta benim yattığımı
zannetsinler. Bu emanetleri
sahiplerine teslim et ve birkaç gün
sonra sen de gel.” der.
* Peygamberimiz evinden dışarıya
çıkar ve evin etrafını kuşatan
müşriklerin arasından Kur’an
okuyarak avucuna aldığı toprağı
üzerlerine serperek uzaklaşır.
* Hz. Muhammed’in (S.A.V)
gittiğini anlayan müşrikler,
Medine’ye giden bütün yolları
tutmaya ve her yerde onu aramaya
başladılar.
* Hz. Ebu Bekir ile buluşan Peygamberimiz
ise gizlice Mekke’nin güneyinde ve şehre 5
km uzaklıkta bulunan Sevr Dağı’na gittiler.
* Müşrikler Sevr mağarasının önüne kadar
geldiler. Ancak mağaranın ağzının örümcek
ağıyla örülmüş ve içersinde de kuluçkaya
yatmış bir güvercin görüp burayı aramaktan
vazgeçtiler ve geri döndüler.
* Peygamberimiz ve Hz. Ebu Bekir, Sevr
Dağı’nda üç gün üç gece kaldılar. Bu süre
içinde o bölgede koyunları otlatan Hz. Ebu
Bekir’in kölesi onlara süt getiriyor ve oğlu
Abdullah da Mekke’den haberler veriyordu.
Bir hafta sonra Medine’ye bir saatlik
mesafede bulunan Kuba denen yere ulaştılar.
Hz. Ali de onlara yetişti. Bir süre orada kalıp
Kuba Mescidi’ni inşa ettiler. Sonra Beni
Salim yurduna (Ranuna Vadisi) geldiklerinde
öğle vakti olmuştu. Peygamberimiz cuma
namazının farz kılındığını bildirdi ve burada
cuma namazını kıldılar.
DİKKAT
Kuba Mescidi, Resulullah’ın
inşa ettiği ilk mescittir.
Ranuna Vadisi’nde ise ilk
cuma namazını kılınmıştır.
SEVR MAĞARASI
622 MEDİNE’YE VARIŞ
Medine’ye vardığında büyük bir
coşkuyla karşılandı. Böylece on yıllık
Medine Dönemi başlamış oldu.
Peygamber Efendimiz Medine’de Ebu
Eyyub el Ensari’nin evinde yedi ay
misafir kaldı. Peygamber Efendimizin
Medine’de ilk işi, Müslümanların
ibadet edeceği ve bir araya
gelebileceği bir mescit inşa etmek
oldu. Şehre girerken Peygamberimizin
devesinin çöktüğü arsa satın alındı.
Peygamberimiz başta olmak üzere
bütün sahabeler birlikte çalışarak bir
mescit inşa ettiler.
Bu mescide,
“Peygamber Mescidi” anlamına gelen
“Mescid-i Nebi” adı verildi. Mescidin
bitişiğine de Peygamberimizin ve
ailesinin kalacağı küçük odalardan
oluşan bir ev yapıldı.
DİPNOT
Muhacir: Mekke’den Medine’ye
göç eden Müslümanlara denir.
Ensar: Muhacirlere sahip çıkıp,
onlara yardım eden Medineli
Müslümanlara denir.
Medine’nin eski adı Yesrib’dir.
Peygamberimizin 622 yılında
Medine’ye hicretiyle Yesrib’in
ismi,
Peygamber’in
şehri
anlamına gelen Medinetü’n-Nebi
olarak değiştirildi. Bu şehre
Medine-i Münevvere’de denilir.
Hicret, ikinci halife Hz. Ömer
zamanında
takvim
başlangıcı
olarak kabul edildi. Bu takvim de
“Hicri Takvim”olarak adlandırıldı.
Hicretten sonra Peygamberimiz,
Sa’d bin Rabia ve Abdurrahman İbn
Avf’ı kardeş yapmıştı.
Sa’d,
malının yarısını teklif ettiyse de
Abdurrahman,
“Allah
malına
bereket versin,
sen bana çarşı
pazarın yolunu göster.” dedi.
Abdurrahman ticaret yaptı ve bir
süre sonra zengin oldu. Öyle ki yedi
yüz develik kervana sahip oldu. Bu
zenginliğini de İslam yolunda
harcadı.
* Mescid-i Nebi’nin inşası bittikten
sonra Müslümanlara namaz vakitlerinin
nasıl bildirileceği meselesi ortaya çıktı.
Birkaç sahabenin rüyasında görüp Hz.
Peygambere anlattığı ezan, vahiyle de
onaylanınca
bu
sorun
çözüldü.
Peygamberimiz Bilal-i Habeşi’yi ilk
müezzin olarak görevlendirdi.
623 Müslümanlar arasında kardeşlik
(muahat) oluşturuldu.
Mekkeli Müslümanlar hicret sırasında
yerini, yurdunu, malını, mülkünü
bırakıp dinleri uğruna Medine’ye
gelmişlerdi. Hz. Peygamber (S.A.V.),
muhacirlerin barınma, yeme-içme ve iş
gibi ihtiyaçlarını karşılamak için önce
Ensar ile Muhacirleri kardeş ilan etti.
Ardından muhacir aileleri, Ensar
ailelerinin yanına, bekâr Müslümanları
da suffa yapılıncaya kadar müsait olan
ailelere misafir olarak yerleştirdi.
* Hz. Peygamber, ihtiyaç üzerine mescidin
başka bir yanına da “Suffe” denilen bir yer
yaptırdı. Evi olmayan fakir ve kimsesiz
Müslümanlar burada kalır, günlerini ilim
öğrenmekle geçirirdi. “Ashab-ı Suffe” denilen
bu sahabelerin ihtiyaçları Peygamberimiz ve
zengin Müslümanlar tarafından karşılanırdı.
* O dönemdeki ilk yatılı eğitim kurumu
şeklinde ifade edebileceğimiz bu okulda
kalanlar bizzat Peygamberimizden ilim
öğrenirlerdi. Burada yetişen sahabeler yeni
Müslüman olmuş bölgelerdeki insanlara İslam’ı
anlatması için öğretmen olarak gönderilirdi.
623’te Yahudilerle Medine Sözleşmesi
imzalandı.
Medine’de iki Arap kabilesi Evs ve Hazrec
dışında üç Yahudi kabilesi de yaşamaktaydı.
Peygamberimiz burada yaşayan Yahudilerle
onların hak ve sorumluluklarını belirleyen bir
sözleşme imzaladı. Buna “Medine Sözleşmesi”
denir.
Maddelerden bazıları şunlardır;
•Müslüman ve Yahudi topluluklar barış
içerisinde yaşayacaklar,
•Şehrin dışından gelen saldırılarda, hep birlik
olunacak ve şehir savunması birlikte yapılacak,
•Yahudiler dinlerinde serbest olacak,
•İki taraftan birinin, üçüncü bir tarafla olan
anlaşmazlığında diğer taraf yanında yer alacak,
•Yahudiler ve Müslümanlar arasında olacak
anlaşmazlıklarda, Hz Muhammed hakem olarak
kabul edilecek,
•Her topluluk kendine ait bölgeden sorumlu
olacak,
•Çıkacak bütün anlaşmazlıklar Allah’a ve
Resul’üne sunulacaktır.
Medine Sözleşmesi
ÖNEMLİ
Dünyada bir ilk olan bu sözleşme Resul’ün
toplumsal barışa ve insan haklarına verdiği
değeri göstermesi bakımından önemlidir.
BİLGİ
Medine Sözleşmesi 47 maddeden ibarettir.
Maddelerin 1–23 arası Müslümanlarla, 24–47
arası ise Medine'de yerleşik olan Musevi
kabileleriyle ilgilidir.
HİCRETİN SONUÇLARI
* 23 yıllık peygamberliğin “Mekke
Devri” bitmiş ve “Medine Devri”
başlamıştır.
* İslami esaslara dayalı yeni bir
devletin temellerini atmıştır.
* Peygamberimiz kurulan İslam
devletinin ilk başkanı olmuştur.
* Hicret sayesinde Müslümanlar,
Mekkelilerin baskı ve zulümlerinden
kurtulmuşlardır.
* Hicretten sonra, İslam hızlı bir
yayılma dönemine girmiş ve birçok
kabile Müslüman olmuştur.
* Medine halkı; Muhacir, Ensar ve
Yahudiler olarak üç gruba ayrıldı.
* Hicri Takvim’in başlangıcı kabul
edildi.
ÖNEMLİ
Mekke Dönemi’nde Müslümanlar, müşriklerin eziyet
ve işkencelerine karşılık vermedi. Hz. Peygamberimiz
ve arkadaşları uğradıkları hakaret ve kötü davranışlara
sabırla karşı koydular. Çünkü müşriklere karşı koyacak
bir güce sahip değildiler. Ancak Medine’de devlet kuran
Müslümanlar, bir güç hâline geldiler böylece Allah,
Medine Dönemi’nde savaşa izin verdi.
SAVAŞA İZİN AYETİ
“Kendileriyle savaşılanlara (müminlere),
zulme uğramış olmaları sebebiyle (savaş
konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah,
onlara yardıma mutlak surette kadirdir.”
Hac Suresi 39. Ayet
624 BEDİR SAVAŞI
* Hz. Peygamber düşmanlarla savaşa izin
verilmesi üzerine müşrikleri saldırgan
tutumlarından vazgeçirmek için ticaret yolları
üzerinde sıkıştırmaya karar verdi. Bu maksatla
çeşitli stratejik noktalara dört gazve ve dört
seriyye düzenlendi. Bu seriyyelerden birisi
hariç diğerlerinde çarpışma meydana gelmedi.
* Mekkeli müşrikler ise büyük bir ordu
hazırlamak için bin deveden oluşan bir ticaret
kervanı hazırladılar. Bu büyük kervanı Ebu
Süfyan’ın idaresinde Şam’a gönderdiler. Hz.
Peygamber bu haberi alınca onları takibe çıktı.
Peygamberimizin kendilerini takip ettiğini
öğrenen Ebu Süfyan, Mekke’ye haber
göndererek yardım istedi.
* Bunun üzerine müşrikler büyük bir orduyla
kervanın güvenliğini sağlamak amacıyla Bedir
kuyuları yakınlarına geldi. Riski göze
alamayan Ebu Süfyan güzergâhını değiştirerek
Müslümanların baskınından kurtuldu.
* Fakat buna rağmen müşrikler
yaklaşık bin kişiden oluşan
ordularına güvenip Müslümanlarla
savaşmaya karar verdiler.
* Müslümanların sayısı ise toplam
üç yüz beş kişiydi.
* Savaş stratejisi gereği
Müslümanlar Bedir kuyularını
kapattılar. Müşrikler su ihtiyaçlarını
karşılayamayınca büyük bir sıkıntıya
düştüler.
* Savaş, Arap geleneklerine göre
mübareze (teke tek vuruşma) ile
başladı. Bu mübarezede Hz. Ali, Hz.
Hamza ve Hz. Übeyde bin el-Haris,
Mekke’nin en önemli üç adamı olan
Utbe bin Rebia, kardeşi Şeybe ve
Velit bin Utbe’yi öldürdüler.
* Sonra iki ordu karşılıklı saldırıya
geçti. Sayısal olarak müşriklerin
Müslümanlardan kat kat üstün
olmasına rağmen Müslümanlar
savaşı kazanmışlardır.
SONUÇLARI
* Bedir savaşı Müslümanların yaptığı ve
kazandığı ilk savaştır.
* Müslümanların itibarı ve kendilerine
güveni arttı.
* Savaş sonunda elde edilen ganimetlerin
paylaşımı,
bundan
sonraki
ganimet
paylaşımlarına örnek olmuştur. (1/5
Hazineye, 4/5 savaşa katılanlara verilirdi.)
* Savaşta ele geçirilen Mekkeli esirler,
Müslümanlara
okuma-yazma
öğretme
koşuluyla serbest bırakıldı.
* Bedir Zaferi ile birlikte Bedir Kuyuları ve
Şam ticaret yolu Müslümanların eline geçti.
* Medine Sözleşmesine uymayan Yahudi
Kaynuka grubu Medine’den çıkarılmışlardır.
* Savaşta İslam’ın azılı düşmanlarından ve
Mekke’nin ileri gelenlerinden Ebu Cehil,
Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rebia ve Şeybe b.
Rebia öldürüldü.
* Müşriklerden yetmiş kişi öldürüldü bir o
kadar da asker esir alındı. Müslümanlardan
ise on dört şehit vardı.
625 UHUT SAVAŞI
* Bedir’in intikamını almak istemeleri
ve Medine’den çıkarılan Yahudilerin
kışkırtmaları üzerine müşrikler; Ebu
Süfyan komutasındaki üç bin kişilik bir
orduyu
Müslümanlara
karşı
gönderdiler.
* Bunu haber alan Allah’ın Elçisi,
sahabeleri toplayarak onlarla istişarede
bulundu. Hz. Peygamber’in fikri,
savunma savaşı yapmak yönündeydi.
Fakat genç Müslümanlar ve Hz. Hamza
hücum savaşı istediler. Bu görüşe uyan
Peygamberimiz (S.A.V) Uhut Dağı’na
doğru yaklaşık bin kişilik kuvvetle
hareket etti. Fakat münafıkların lideri
Abdullah bin Ubey, bir bahaneyle
kendisine bağlı birliklerle ayrılmasıyla
Müslüman ordusunun sayısı yedi yüze
düştü.
*
Hz. Peygamber Uhud Dağı’na
ulaştığında düşman ordusu savaş vaziyeti
almıştı. Müslümanlar da sırtlarını Uhud
Dağı’na vererek savaş düzeni aldılar.
* Peygamberimiz, Mekke atlılarının
kendilerine arkadan saldırmasını önlemek
için Abdullah bin Cübeyr’i elli kişilik
okçu birliğinin başında Ayneyn Tepesi’ne
yerleştirdi. Ve okçulara; “Kuşların
cesetlerimizi didikleyip parçalamaya
başladığını görseniz bile,
görev
yerlerinizi terk etmeyin.” diyerek kesin
bir emir verdi.
* Savaş başladıktan bir süre sonra müşrik
ordusu bozuldu ve panik içinde kaçmaya
başladı.
Ayneyn Geçidi’ni tutan
okçuların çoğu da savaş kazanıldı diye
yerlerini terk ettiler. Bu durumu gören
Halit bin Velit emrindeki atlılarla arkadan
dolaşarak ani bir baskın yaptı. İki saldırı
arasında kalan Müslüman birlikleri
dağılmaya başladı.
* Şehit edilen Mus’ab bin Umeyr’in
müşriklerce
Hz.
Peygamber
zannedilip “Muhammed’i öldürdük”
nidaları inananları çaresizliğe itti.
* Bu sırada
Atılan bir taşla
Peygamber Efendimizin dudağı
yarıldı, dişi kırıldı. Kılıç darbesiyle
zırhından kopan halka yanağına
batarak onu yüzünden yaraladı.
Fakat aralarında birkaç kadının da
yer aldığı az sayıdaki sahabe, savaşı
terk etmeyip Hz. Peygamberi
savunmaya
devam
etti.
Hz.
Peygamberin emriyle Müslümanlar
çarpışarak Uhud Dağı’na çekildi.
* Müslümanlardan pek çok şehit ve
yaralı olmasına rağmen hiç kimse
teslim olmadı.
* Ayrıca müşrikler esir ve ganimet
de elde edemediler. Dolayısıyla tam
bir zafer de elde edemediler.
Savaş sonunda Ebu Süfyan, Uhut önüne gelerek
Peygamberin ve yakın arkadaşlarının sağ olup
olmadığını sordu. Bir cevap alamayınca, “Tabi hepsi
öldüler” deyince Hz. Ömer “hayır” dedi. Ebu
Süfyan, Hz. Ömer’e “Bugün bir başka güne
bedeldir. Ödeşmiş olduk.” dedi ve ekledi: “isterseniz
gelecek yıl Bedir’e yine geliniz.” Hz. Ömer, Ebu
Süfyan’a Peygamberimizin şu sözleriyle cevap
verdi: “Nasıl istersen öyle olsun. Fakat eşit
sayılmayız. Çünkü bizim şehitlerimiz cennete gitti,
sizin ölüleriniz ise cehennemi boyladı.”
SONUÇLARI
*Müslümanlar komutana itaatin
önemini anladılar.
*Peygamberimiz yaralandı.
* Müslümanlar Uhut Savaşı'nda
yenilmesine rağmen İslamiyet
yayılmaya devam etti.
* Uhud Savaşı’nda müşriklerden
22 kişi ölürken Müslümanlardan
Hz. Hamza’da dahil 70 kişi şehit
oldu.
* Hz. Muhammed, Mekke ve
Medine arasındaki kabilelerle iyi
geçinerek Mekke'yi siyasi açıdan
yalnız bırakma politikası izledi.
* Mekkelilerle anlaşma yaptığı
öğrenilen bir Yahudi grubu (Beni
Nadir) daha Medine'den çıkarıldı
Allah-u Teâlâ Uhut Savaşı esnasında bir çok
ayet indirmiştir ve bu ayetler Müslümanlar
için birçok ibret ve dersler içermektedir.
Özellikle Al-i İmran Suresi’nde Bedir ve
Uhut savaşlarıyla ilgili ayetler vardır.
"Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer iman
etmişseniz, üstün gelecek olan izsiniz."
(Al-i İmran: 139)
"Muhammed ancak bir Resuldür. Ondan
önce de Rasuller gelip geçmiştir. şimdi o
ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye
(küfre) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri
dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş
olmayacaktır.
Allah
şükredenleri
mükafatlandıracaktır." (Al-i İmran: 144)
627 HENDEK (AHZAB) SAVAŞI
* Mekkeli müşrikler, Yahudilerin de
kışkırtmasıyla birçok Arap kabilesinden
oluşan 10 bin kişilik bir orduyla
Medine’ye doğru hareket geçtiler.
* Olayı öğrenen Hz. Peygamber
(S.A.V), ashabıyla istişare etti. İstişare
sonucu, Selman-ı Farisî’nin önerisiyle
Medine’nin savunmasız kısımlarına
geniş ve derin hendekler kazıldı. 3 bin
kişilik Müslüman ordusu hendeğin
önünde yerini aldı.
* Medine’yi yok etmek için gelen
müşrikler alışık olmadıkları bu savunma
tekniği karşısında şehri kuşattılar
Kuşatma yaklaşık 25 gün sürdü. Bir
sonuç alamayan müşriklerin intizamı
bozulmaya başladı. başladı. Kendi
aralarındaki güvensizliğe bir gece çıkan
fırtına da eklenince Ebu Süfyan,
çekilme kararı aldı.
SİYASİ İBRET
Savaş esnasında düşman saflarında bulunan Eşca kabilesi reisi Nuaym bin Mesut İslamiyet’i
kabul ederek gizlice Hz. Muhammed’in yanına geldi.
Peygamber Efendimiz ona; "Kavmine git ve düşmanımızın gayret ve gücünü zayıflat. Çünkü
harp hiledir." buyurdu.
Nuaym bu amaçla önce Benî Kureyza'ya gitti ve onlara : " Burası sizin memleketiniz.
Mallarınız, çoluk çocuğunuz ve kadınlarınız var. Başka bir yere gidecek haliniz yok. Ama Kureyş
ve Gatafan öyle değil. Harbi kazanırsa ganimet bilirler. Kazanamazlarsa güven içinde
memleketlerine dönerler..." diyerek onları vazgeçirmeğe çalıştı. Teminat için müşriklerden bazı
adamları rehin istemelerini söyledi.
Oradan çıktı Kureyş ve Gatafan'a geldi. Onlara da: " Beni Kureyza'nın Muhammed'le
anlaştığını ve Kureyş ile Gatafan bir çok adamı rehin isteyip sonra Muhammed’e
teslim,edeceğini" söyledi.
Kureyşliler bunu denemek için İkrime’yi gönderdiler. İkrime onlara vardığında: " Yarın
çarpışmağa karar verdik." dedi. Onlar: " Yarın Cumartesidir. Biz o gün hiçbir iş tutmayız. Ayrıca
rehin olarak yetmiş kişiyi bize vermedikçe sizinle birlikte harb etmeyiz. " cevabını verdiler.
İkrime kavmine döndü ve durumu anlattı. Onlar da hep bir ağızdan: "Vay aşağılık maymunlar!..
Vallahi bizden rehine olarak bir koyun bile isteseler yine vermeyiz." dediler.
Nuaym (r.a.) bu şekilde düşmanları birbirine düşürdü. Gece yarısı bir de şiddetli rüzgâr çıktı.
Fırtına çadırlarını başlarına yıktı. Kazanlarını devirdi. Ateşlerini söndürdü. Perişan bir vaziyette
karanlıkta çekip gitmek zorunda kaldılar.
Sabah olunca, Müslümanlar, düşmanların kaçıp gittiğini gördü ve: "Kuluna yardım eden
Allah'a... Askerini aziz kılan... Kabileleri tek başına yenen Allah'a hamd olsun..." dediler. başardı.
SONUÇLARI
“Hem Allah kâfirleri herhangi bir hayra
ulaşmadan hınçlarıyla defetti. Bu şekilde
Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok
güçlüdür, çok üstündür.”
Ahzab 25 Ayet
*
Bu savaş Müslümanların son
savunma savaşıdır.
* Bundan sonra Mekkeliler
ÖNEMLİ
savunmaya, Müslümanlar taarruza
Resulullah Efendimiz Mescid-i Nebevi’nin
geçti.
inşasında olduğu gibi hendek kazma işinde de
* İslam Devleti’nin güçlenmesi çalışmıştır.
Araplar
arasında
İslamiyet’in
yayılmasını hızlandırdı.
* Medine’de yaşayan Yahudi
kabilesi Beni Kurayza savaşın en
zor anında düşmanla işbirliği
yaparak
Müslümanlara
karşı
savaşması üzerine Medine’den
sürgün edildi.
* Bu savaşta Müslümanlardan altı
kişi şehit oldu. Müşriklerden ise üç
kişi öldü.
628 HUDEYBİYE ANLAŞMASI
HUDEYBİYE BARIŞ ANLAŞMASI
Hz. Peygamber (S.A.V.) ashabıyla
birlikte 628 yılında Kâbe’yi ziyaret etmek
niyetiyle yaklaşık 1400 sahabeyle yola çıktı.
Hudeybiye denen yere vardıklarında
Mekkeli
müşriklerle
Peygamberimiz
arasında elçiler vasıtasıyla görüşmeler
başladı. Peygamberimiz, Müslümanların
maksadını bildirmek üzere Hz. Osman’ı
müşriklere elçi olarak gönderdi. Müşrikler
Hz. Osman’ı alıkoyarak geri göndermediler.
Arkasında Hz. Osman’ın öldürüldüğü
şeklinde
haberler
gelmesi
üzerine
Peygamberimiz, Müslümanlardan Allah ve
Resulü yolunda canlarını feda edinceye
kadar savaşacaklarına dair biat aldı. Buna
Rıdvan Biatı denildi. Biat haberi müşrikler
tarafından duyulunca üç gün yanlarında
alıkoydukları Hz. Osman’ı serbest bıraktılar.
Ardından Mekkeli müşriklerle Müslümanlar
arasında Hudeybiye Antlaşması yapıldı.
1) Taraflar 10 yıl süreyle savaşmayacak,
2) Mekkelilerden biri Müslümanlara
sığınırsa geri verilecek, Müslümanlardan
biri
Mekkelilere
sığınırsa
geri
verilmeyecek,
3) Arap kabileleri istedikleri tarafa
geçebilecekler ancak iki taraf da
kendisine bağlı olan kabileye askeri
yardımda bulunmayacak
4) Müslümanlar hac ziyaretini ertesi yıl
yapacak
* Müslümanlar 629 yılında umrelerini
gerçekleştirildi.
ÖNEMİ
*
Mekkeliler, Müslümanların bir devlet
kurduğunu hukuken (resmen) kabul etti.
* İslamiyet’in yayılışı hızlandı.
* Antlaşmanın 2. maddesinin olumsuz gibi
gözükse de zaman içinde Müslümanların
lehine olduğu anlaşılmıştır.
FETİH SURESİ
Hudeybiye'de 19 gün kalındıktan
sonra Medine'ye doğru yola çıkıldı.
Yolda Fetih Sûresi’nin ilk ayetleri nazil
oldu. "Biz sana apaçık bir fetih verdik.
Bununla Allah senin geçmiş ve gelecek
günahlarını bağışlayacak ve sana olan
nimetini tamamlayacak ve seni doğru
bir yola iletecek. Allah sana şanlı bir
zafer verecek“
İslam’a Davet İçin Gönderilen Elçilerden Bazıları Şunlardır
• Bizans imparatoruna Dıhyet’ül-Kelbi
• Habeş necaşisine Amr bin Ümeyye
• Gassani melikine Haris bin Ümeyye
• İran kisrasına Abdullah bin Huzafe
• Mısır mukavkısına Hatip bin Ebi Belta
628 HAYBER SAVAŞI
Medine’nin
kuzeydoğusunda
bulunan Hayber büyük bir Yahudi
şehriydi.
Medine’den
çıkarılmış
Yahudilerde buraya yerleşmişlerdi.
Yahudiler,
komşuları
Gatafan
kabilesiyle
birlikte
Medine’ye
saldırmak
için
hazırlanıyorlardı.
Savaşın zorluğunu anlayan Hz.
Peygamber
“Cihadı isteyenler
bizimle gelsin.” diyerek Hayber’e
hareket etti. 3600 kişilik bir orduyla
üç günlük bir yolculuktan sonra
Hayber’e vardı ve Hayber kalesi
kuşatıldı. Yirmi gün süren kuşatmadan
sonra kale düştü ve Hayber fethedildi.
Sonucunda; Şam ticaret yolunun
güvenliği sağlandı. Yahudilerden
haraç alınmaya başlandı.
Önemi: Hayber, Müslümanların
fethettiği ilk yerdir. Böylece İslam
Devleti'nde fetih politikası başlamıştır.
HZ. ALİ’NİN MERHAB’I YENMESİ
Yahudilerin, “Merhab” adında yenilmez bir
pehlivanları vardı. Nara atarak, mücahitlere şöyle
seslendi: ”Hayber halkı iyi bilir ki ben cesaret ve
kahramanlığı
denenmiş
Merhab’ım.
Ben,
kükreyerek geldikleri zaman aslanları bile kâh
mızrakla, kâh kılıçla vurup yere sermişimdir!..”
deyip karşına teke tek çarpışmak için bir er diledi.
Bunun üzerine Hazreti Ali karşısına gelerek “Ben
oyum ki; anam bana Haydar (aslan) adını
takmıştır! Ben, ormanların heybetli görünüşlü
arslanı gibiyimdir. Sizi, geniş ölçüde ve çarçabuk
tepeleyici bir er kişiyimdir, diye söyleyerek
Merhab’ın karşısına korkusuzca dikildi.
Hazreti Ali ile Merhab karşı karşıya geldiler.
Hazreti Ali öbir kılıçla darbesiyle Merhab’ı yere
serdi. Hazreti Ali, o gün Yahudilerin en namlı
kişilerinden sekizini saf dışı bırakmıştır...
İkili çarpışmalardan sonra Hayber’e hücum
edilmiş ve Hazreti Ali, kale kapısını koparıp,
kalkan olarak kullanmıştır.
İBRET
Hayber önüne gelinince Şâir
Âmir bin Ekva' o andaki
heyecanını şu şiiriyle dile
getirir;
"Allah'ım! Sen hidâyet
etmeseydin, biz doğru yolu
bulamazdık.
"Zekât veremezdik.
"Namaz kılamazdık.
"Üzerimize yürüyen bir kavim
olunca, bizi dinimizden
döndürmek için fitne
çıkarmaya çalışınca.
"Sen, kalblerimize sekînet
indir!
"Çarpıştığımızda da
ayaklarımıza sebât ver!“
629 MUTE SAVAŞI
* Gassaniler, Peygamberimizin kendilerine
gönderdiği elçiyi öldürdüler. Bunun üzerine
Peygamberimiz, Zeyd bin Harise’nin
komutasında üç bin kişilik bir kuvvet
hazırladı.
* Mute’de yapılan savaşta İslam ordusunun
komutanlarından Zeyd bin Harise, Ebu
Talip’in oğlu Cafer ve Abdullah bin Revaha
şehit oldu. Halid bin Velid komutayı ele
alarak orduyu toparladı. Fazla kayıp
verilmeden geri döndü.
* Halid’in askeri mahareti sayesinde İslam
ordusu fazla kayıp vermeden geri döndü.
Hz. Peygamber, bu başarısından dolayı Halid
b. Velid’e “Seyfullah” (Allah’ın Kılıcı)
lakabını verdi.
Önemli: Mute Savaşı, Bizanslı Hıristiyanlarla
yapılan ilk savaş olarak tarihe geçti.
630 MEKKE’NİN FETHİ
*
Mekke
müşriklerinin
Hudeybiye
Antlaşması’na uymaması üzerine Hz.
Peygamber on bin kişilik büyük bir orduyla
Mekke yakınlarına geldiklerinde bir vadide
konakladılar. Gece olduğunda Hz. Peygamber
herkesin ayrı ayrı ateş yakmasını emrederek
daha kalabalık izlenimi uyandırdı
* Sabah olunca Müslüman ordusu dört
koldan Mekke’ye girdi. Peygamberimiz
(S.A.V),
zorunlu
olmadıkça
kan
dökülmemesini emretti. Hz. Muhammed
(s.a.v), Kâbe’ye ve Ebu Süfyan’ın evine
sığınanlar ile evlerinden dışarı çıkmayanların
güvende olduğunu duyurarak Mekke’de
genel af ilan etti. Birkaç küçük çarpışma
dışında Mekke savaş yapılmadan fethedildi.
Sonuçları:
Peygamberimiz
Kâbe’yi
putlardan
temizledi.
Kendisine
ve
Müslümanlara
dayanılmaz
eziyet
ve
işkencelerde bulunan Mekkelileri serbest
bıraktı.
Onun
affediciliği
karşısında
Mekkelilerin çoğu Müslüman oldu.
630 HUNEYN SAVAŞI
* Mekke’nin fethi, diğer Arap
kabileleri
üzerinde
bir
endişe
oluşturdu. Onlardan biri olan Hevazin
kabilesi büyük bir ordu hazırlıyordu.
Bu haberi alan Peygamberimiz hemen
Huneyn’e doğru hareket etti. Ordunun
kalabalık olması bazı Müslümanlarda
gurur ve üstünlük duygusuna neden
oldu. Bu kadar kalabalık orduyu
kimsenin yenemeyeceğini düşündüler.
* Huneyn’e vardıklarında düşmanın
kurduğu pusu nedeniyle orduda büyük
bir panik yaşandı. Daha sonra
toparlanan ordu, Hevazinlileri mağlup
etti.
* Kaçan düşman askerleri Taif
Kalesi’ne sığındılar. Peygamberimiz,
kaleyi kuşattı ancak kuşatmanın uzun
sürmesi üzerine bir müddet sonra geri
döndüler.
630 TAİF SEFERİ
Sebepleri: Huneyn Savaşı'nda
Taiflilerin putperestlere yardım
etmesi
üzerine,
Hz.
Muhammed
Taif’e
sefer
düzenledi.
Yapılan
kuşatmada
Hz.
Muhammed’e (S.A.V) karşı
koyan Taifliler, bir sene sonra
Peygamberimize bir heyet
göndererek
İslam’ı
kabul
ettiklerini bildirdiler.
Önemi: Hicaz tamamen
Müslümanların eline geçti.
630 TEBÜK SEFERİ
* Rumların Müslümanlara saldırmak için bir
ordu hazırladığı haberini alan Hz. Peygamber
otuz bin kişilik bir ordu hazırladı. Kıtlık ve
imkânsızlıktan dolayı zor şartlar altında
hazırlanan
ordu,
Peygamberimizin
komutasında Suriye’ye doğru yola çıktı.
* Tebük denilen yere varan Müslümanlar
burada karargâh kurarak yaklaşık yirmi gün
bekledi. Müslümanlara karşı herhangi bir
ordunun hazırlanmadığı ve Medine’ye ulaşan
haberlerin doğru olmadığı anlaşılınca geri
dönüldü.
* Bunun üzerine çevredeki Hıristiyan ve
Yahudiler itaat altına alındı. Bazı Arap
kabileleri İslamiyet'i kabul etti. Böylece Arap
yarımadasında siyasi ve dini birlik sağlandı.
Önemi
- Peygamberimizin yaptığı son seferdir.
-Suriye’nin fethi için ortam hazırlamıştır.
632
VEDA HACCI
Mekke fethedildikten sonra
İslam dini hızla yayıldı. 632
yılında Peygamberimiz binlerce
sahabeyle birlikte hacca gitti. Hac
sırasında Arafat’ta yaklaşık yüz
bin Müslüman’a bir konuşma
yaptı.
Arafat'ta iken Nazil olan bir
ayetle vefatının yaklaştığını ve bir
daha haccedemeyeceğini anladığı
için burada Müslümanlara veda
etti. Bu nedenle Peygamberimizin
bu haccına “Veda Haccı”, burada
yaptığı konuşmaya da “Veda
Hutbesi”
denir.
Haccını
tamamlayan
Efendimiz
Medine’ye döndü.
Peygamberimiz Arafat'tayken
“…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size
nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak
İslam’ı seçtim…” Maide suresi, 3. ayeti nazil oldu.
Hz. Ebu Bekir inen bu ayeti duyunca Hz.
Peygamber’in vefatının yakın olduğunu hissetmiş
ve ağlamıştı.
VEDA HUTBESİ
“Hamd Allah’a mahsustur. Ona hamdeder, ondan yardım isteriz. Allah kime
hidayet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Saptırdığını da kimse hidayete
erdiremez. Şehadet ederim ki; Allah’tan başka ilah yoktur. Allah tektir, eşi
ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed onun kulu
ve Resulüdür.”
“Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra
sizinle burada bir daha buluşamayacağım. İnsanlar! Bugünleriniz nasıl
mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz
(Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da
öyle mukaddestir, her türlü saldırıdan korunmuştur.
Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O da sizi yaptıklarınızdan
dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapkınlıklara dönmeyiniz
ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi, burada bulunanlar,
bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki burada bulunan kimse bunları daha iyi
anlayan birisine ulaştırmış olur.
Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa onu hemen sahibine versin.
Biliniz ki faizin her çeşidi kaldırılmıştır…
Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Ashabım! Dikkat ediniz, cahiliyeden
kalma bütün âdetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde
güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır…
Ey insanlar! Muhakkak ki şeytan şu toprağınızda kendisine tapılmaktan
tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona
uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da
sakınınız.
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan
korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve
onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar
üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır…
Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu
hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim ve
Peygamber’in sünnetidir.
Müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanın
kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman'a
kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile
vermişse o başkadır.
Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Her insanın
mirastan hissesini ayırmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur…
Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız,
Âdem ise topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine
üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli
üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır.
Allah yanında en kıymetli olanınız ondan en çok korkanınızdır…
Dikkat ediniz! Şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:
- Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
- Allah’ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.
- Zina etmeyeceksiniz.
- Hırsızlık yapmayacaksınız.
İnsanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? “
Sahabe-i Kiram birden şöyle dediler:
“Allah’ın elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve
nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz!”
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.) şehadet parmağını kaldırdı,
sonra da orada bulunan topluluğu gösterek:
“Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab! Şahit ol yâ Rab!” dedi.
632 Hz. Peygamber Ateşli Bir Hastalığa
Yakalanması
Peygamberimiz
hac
ibadetini
yerine
getirdikten sonra Medine’ye dönmüştü. Altmış üç
yaşına gelen Sevgili Peygamberimiz, o günlerde
ölüm vaktinin geldiğini hisseder gibiydi. Nesi
varsa hepsini sadaka olarak dağıtıyordu. Mayıs
ayının
son
günlerindeyken
hastalanmıştı.
Ashabının üzüntü ve telaşını hisseden Allah
Resulü (S.A.V.) şöyle buyurdu:
“Çok
üzüldüğünüzü
ve
endişelendiğinizi
görüyorum. Şunu unutmayınız ki ben de bir
insanım ve her insan gibi bir gün Rabb’ime
kavuşacağım. Ama bir gün gelecek sizinle
cennette Kevser havuzunun başında buluşacağız.”
Peygamberimiz (S.A.V.) ashabını teselli ettikten
sonra onlardan helallik isteyerek şöyle buyurdu:
“Ashabım! Sizden kimin bende hakkı varsa gelsin
alsın…”
Peygamberimizin
hastalığı
ağırlaşmıştı,
mescide gidemiyordu. Namazları kıldırması için
Hz. Ebu Bekir’i görevlendirmişti.
Hz. Muhammed’in (S.A.V) Vefatı
Hz.Muhammed, (S.A.V.) son seferi
olan Tebük seferinden dönüşte
hastalandı. İmamlığı Hz.Ebu Bekir’e
bıraktı ve
8 Haziran 632 tarihinde pazartesi günü
bir süre hareketsiz kaldıktan sonra sağ
elinin işaret parmağını kaldırarak
“Yüce Rabb’ime kavuşmayı
istiyorum.” dedi. kısa bir zaman sonra
da yüzünde tatlı bir tebessümle ruhunu
teslim etti.
* Hz. Muhammed (S.A.V.) vefat ettiği
odaya defnedildi.
* Peygamberimizin Ravza-i Mutahhara
olarak adlandırılan kabri, bugün
Medine’de Mescid-i Nebi’nin
içindedir.
Size İki Şey Bırakıyorum: Kur’an ve Sünnetim
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle doldurunuz.
Alak
1. Hira Mağarası’nda Peygamberimize inen ilk vahiy …………..sûresinin ilk beş ayetidir.
Hicret
2. Müslümanların 622 yılında Medine’ye göç etmesine……….…denir.
3. Peygamberimizin Medine’de bulunan kabrine “Temiz Bahçe” anlamına gelen “Ravza-i
Mutahhara denir.
…….……….
Hudeybiye Antlaşması’dır.
4. Mekkeli müşriklerle 628 yılında yapılan ilk antlaşmaya ………………
Kuba
5. İslam tarihinde inşa edilen ilk mescit …………..Mescidi’dir.
Akabe denilen yerde
6. Hz. Muhammed Medineli Müslümanlarla hicretten önce .................
görüşmüştür.
Uhud Savaşı’nın
7. Peygamberimizin emirlerini dinlemeyen Müslüman okçular …………
olumsuz sonuçlanmasına sebep oldu.
Habeşiştan Müslümanların ilk hicret ettiği yerdir.
8. .........................
Hamza
9. Hz. Peygamberin hem amcası hem de süt kardeşi olan Hz. …………’nın
İslam’ı kabul
edişi tüm Müslümanları büyük bir sevince boğmuştu.
Hz. Ebu Bekir
10. Peygamberimiz, rahatsızlığı artınca namaz kıldırması için………………….’i
görevlendirmiştir.
Muhacir ,onlara kucak açan
11. Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanlara……………
Ensar denir.
Medineli Müslümanlara ise…………
Mute
12. Bizans'la yapılan ilk savaş ………….Savaşı’dır.
13. Hendek Savaşı sırasında Arapların bilmediği hendek kazma fikrini ortaya atan
Selman Farisi
sahabe……………….…dir.
Veda Hutbesi denir.
14. Peygamberimizin 632 yılında Arafat’ta yaptığı konuşmaya ………………
Aşağıdaki bilgilerin doğrularını (D), yanlışlarını (Y) ile
işaretleyiniz.
1. Peygamber Efendimiz kendisine ve Müslümanlara dayanılmaz eziyet
ve işkencelerde bulunan Mekkelileri Mekke’yi fethettiği zaman affetti.
2. Peygamberimizin eşi Hz. Hatice ve amcası Ebu Talip’in vefat ettiği
yıla Senetü’l-hüzün (hüzün yılı) denmiştir.
3. Peygamberimizin Medine’de yaptığı ilk mescitte sadece ibadet edilirdi.
D
Y
D
Y
D
Y
4. Hz. Muhammed’in kurduğu Medine Şehir Devleti, çok kültürlü bir
yapıya sahipti.
5. Hz. Muhammed, İslam’ın yayılması için savaş dışında bir seçenek
görmüyordu.
6. Bedir Savaşı Mekkeli müşriklerle yapılan ilk savaştır.
D
Y
D
Y
D
Y
7. Müslümanların yaptığı ilk hicret Medine’ye olmuştur.
D
Y
8. İlk vahiy 610 yılında Mekke’de gelmiştir.
D
Y
9. Hz. Hamza Uhut Savaşı’nda şehit düşmüştür.
D
Y
10. Halit bin Velit Mekke’nin fethi sırasında Müslüman olmuştur.
D
Y
D
Y
D
Y
D
Y
11. Hendek Savaşı müşriklerin zaferiyle sonuçlandı.
12. Peygamberimiz İslam’ı Mekke’de üç yıl gizli bir şekilde anlattı.
13. Hz. Ömer ve Hz. Hamza’nın İslam’ı kabul etmesi Müslümanlara
büyük moral ve güç vermiştir.
Download